Sağlıkta Dönüşüm Programı hasta güvenliğini tehdit ediyor!
Sağlıkta Dönüşüm Programı hasta güvenliğini tehdit ediyor!
Dünya Hasta Güvenliği Günü, üye ülkelerin hasta güvenliğine dikkat çektiği bir gündür. CHP Bursa Milletvekili Pala, Türkiye'de sağlık hizmetlerinin güvenliğini tehdit eden konuları eleştirdi. Hasta güvenliği konusunda veriye dayalı değerlendirmeler yapılması ve sağlık sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiği vurgulandı.
Haber Giriş Tarihi: 17.09.2024 11:42
Haber Güncellenme Tarihi: 17.09.2024 11:46
Kaynak:
Bülten
17 Eylül, Dünya Sağlık Örgütü’ne üye ülkeler tarafından hasta güvenliği konusunda kamuoyunun farkındalığını ve katılımını artırmak, küresel anlayışı geliştirmek ve üye devletler tarafından hasta güvenliğini teşvik etmek için “Dünya Hasta Güvenliği Günü” olarak kutlanmaktadır.
CHP Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Profesörü Dr.Kayıhan Pala, Dünya Hasta Güvenliği Günü’nde ülkemizdeki sağlık hizmeti sunumunun temel koşullarının gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'de hasta güvenliği alanında yaşanan sorunlara dikkat çeken Pala, “5 dakikada hasta bakılarak hasta güvenliği sağlanamaz, Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında gerçekleştirilen neoliberal sağlık reformları ülkemizde hasta güvenliğini tehdit emektedir” dedi.
ÖNCE ZARAR VERME!
"Önce zarar verme" sağlık hizmetlerinin en temel ilkesidir. Sağlık hizmetlerinden yararlanma esnasında hiç kimse zarar görmemelidir; sağlık hizmeti nedeniyle verilebilecek zararın insani, ahlaki, etik ve ekonomik etkileri vardır.
Güvensiz tıbbi bakım, her on hastadan birinin zarar gördüğü önemli bir küresel halk sağlığı sorunudur; bunların en azından yarısı önlenebilir niteliktedir ve her yıl milyonlarca ölüme ve önemli ekonomik maliyetlere yol açar. Güvensiz tıbbi bakımın yükü, hasta zararının ve ilişkili ölümlerin çoğunun meydana geldiği düşük ve orta gelirli ülkeleri daha fazla etkiler.
Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre küresel olarak her 10 hastadan yaklaşık 1'i sağlık hizmetleri sunumu sırasında zarar görüyor ve bu nedenle her yıl 3 milyondan fazla ölüm gerçekleşiyor. Zararın yüzde 50'sinden fazlası önlenebilir; bu zararın yarısı ilaçlara atfediliyor. İlaçlarla ilgili zarar, sağlık hizmetlerindeki her 30 hastadan 1'ini etkiler ve bu zararın dörtte birinden fazlası ciddi veya yaşamı tehdit edici olarak kabul edilir.
Hasta güvenliği konusunda veriye dayalı değerlendirme yapmanın zorluğu on yıllardır sürüyor. Bazı tahminler, 10 hastadan 4'ünün birinci basamakta ve ayakta tedavi ortamlarında zarar gördüğünü, bu zararın yüzde 80'inin önlenebileceğini öne sürüyor. Önlenebilir hasta zararına yol açabilecek yaygın olumsuz olaylar arasında ilaç hataları, güvenli olmayan cerrahi prosedürler (sağlık hizmetlerindeki önlenebilir hasta zararının yüzde 10'u cerrahi ortamlarda bildirilmiştir), sağlık hizmetiyle ilişkili enfeksiyonlar, tanı hataları, hasta düşmeleri, bası yaraları, hastanın yanlış tanımlanması, güvenli olmayan kan nakli ve venöz tromboembolizm yer alıyor.
HASTA GÜVENLİĞİ
“Hasta Güvenliği” temel olarak “Hastalara gelebilecek zararın önlenmesi” biçiminde tanımlanmıştır. Kavramın hataların önlenmesi, meydana gelen hatalardan ders çıkarılması ve sağlık hizmeti sunumunun sağlık çalışanları, sağlık kuruluşları ve hastaları içeren bir güvenlik kültürü üzerine kurulmasının sağlanması olmak üzere üç temel boyutu vardır.
Hasta güvenliğinin başat olduğu sağlık sistemlerinde, sağlık hizmetlerindeki riskler sürekli ve sürdürülebilir bir şekilde düşürülür, hata olasılığı ve önlenebilir zararın oluşumu azaltılır, zarar oluştuğunda etkisini azaltan prosedürler ve süreçler devreye girer, teknolojiler ve çalışma ortamları uygun hale getirilir ve tüm bunları kapsayan bir kültür oluşturulması için çaba harcanır.
HASTA GÜVENLİĞİNİN İLK KOŞULU HASTAYA YETERLİ ZAMAN AYIRMAKTIR!
Hasta güvenliğinin sağlanabilmesinin ilk koşulu, hastaya sağlık kuruluşuna başvurduğu andan itibaren yeterli zamanın ayırılabilmesidir. Hekim, tanı koyma süreci sırasında hastasını tanımak (Yaş, meslek, çevresel etkilenimler vb.), yakınmalarını dinlemek, özgeçmişi ile soy geçmişini öğrenmek ve fiziksel muayene yapabilmek için yeterince zamana sahip olmalıdır. Fiziksel muayene, hastanın elle yapılan gözlemsel muayenesidir. Hekim hastanın tavrını, duruşunu, sıkıntı düzeyini ve sağlık sorununun anlaşılmasına katkıda bulunabilecek diğer belirtileri gözlemler. Fiziksel muayene, yalnızca hastanın var olan yakınmalarıyla ilgili olduğundan kuşku duyulan bölümlerini değil, vücudun birçok bölümünün gözlem, muayene ve analizini içerebilir. Dikkatli bir fiziksel muayene, hekimin tanı sürecindeki sonraki adımları belirlemesini sağlar, gereksiz tanı testlerini ve böylece hastanın gereksiz bir risk almasını önleyebilir ve hasta ile güven oluşturmaya yardımcı olabilir. Hekimin ilk muayene sırasında hastaya ayırması gereken sürenin 20 dakika kadar olduğu bilinmektedir. Bu süre, çocuk sağlığı ve hastalıkları ile psikiyatri gibi bazı uzmanlık alanlarında biraz daha uzundur.
Ülkemizde ise Sağlıkta Dönüşüm Programının etkisiyle gün geçtikçe hastaya ayırılan zaman azaltılmaktadır. Bazı hastanelerde hastalara 5 dakikada bir randevu verilmesi maalesef artık olağanlaştırılmış durumdadır. 5 dakikada hasta muayenesi olamaz! 5 dakikada yapılan işlemler doğru tanı koyma sürecini olumsuz etkiler ve hasta güvenliğini tehdit eder!
Ülkemizde güvensiz hasta bakımı nedeniyle yol açılan zararlara ve ölümlere ilişkin herhangi bir veritabanı bulunmamaktadır. Ancak sağlık çalışanlarının bütün özverili çabalarına karşın, 5 dakikada hasta bakmak zorunda kalmak, depreme dayanıksız sağlık kuruluşlarında ve/veya uzun saatler boyunca çalışmak gibi ağırlıklı olarak sağlık sisteminden kaynaklanan sorunlar nedeniyle, hasta güvenliğinin bütünüyle sağlanamadığı durumlar olduğu ve sağlık hizmeti sunumu sürecinde bazı zararların verildiği bilinmektedir.
Hasta güvenliğinin sağlanabilmesi için kamucu, eşit, ücretsiz, erişilebilir ve nitelikli bir sağlık sistemine duyulan gereksinimi bir kez daha dile getiren ve sağlık sisteminin iyi yönetilmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Pala; ”Özellikle son yıllarda yaşanan; depremde hastanelerin yıkılarak hasta ve sağlık çalışanlarının hayatını yitirmesi, diyaliz merkezinde hastaların hayatını kaybetmesi, hastaneleri su basması, hastane tavanının çökmesi, bazı ilaçlara erişilememesi ve sağlıkta şiddet nedeniyle sağlık çalışanlarının mesleğe yabancılaşması gibi Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin piyasalaştırmaya odaklanan sağlık politikalarının sağlık hizmetlerindeki olumsuz sonuçları, hasta güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin sağlık politikaları hasta güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor." diye konuştu.
Hasta güvenliğiyle ilgili sorunların çözümü için ayrıntılı araştırmalar yapılması ve kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini belirten CHP’li Pala, sağlık sisteminin yeniden yapılandırılması ve iyi yönetilmesi gerektiğini vurguladı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Sağlıkta Dönüşüm Programı hasta güvenliğini tehdit ediyor!
Dünya Hasta Güvenliği Günü, üye ülkelerin hasta güvenliğine dikkat çektiği bir gündür. CHP Bursa Milletvekili Pala, Türkiye'de sağlık hizmetlerinin güvenliğini tehdit eden konuları eleştirdi. Hasta güvenliği konusunda veriye dayalı değerlendirmeler yapılması ve sağlık sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiği vurgulandı.
17 Eylül, Dünya Sağlık Örgütü’ne üye ülkeler tarafından hasta güvenliği konusunda kamuoyunun farkındalığını ve katılımını artırmak, küresel anlayışı geliştirmek ve üye devletler tarafından hasta güvenliğini teşvik etmek için “Dünya Hasta Güvenliği Günü” olarak kutlanmaktadır.
CHP Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Profesörü Dr.Kayıhan Pala, Dünya Hasta Güvenliği Günü’nde ülkemizdeki sağlık hizmeti sunumunun temel koşullarının gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'de hasta güvenliği alanında yaşanan sorunlara dikkat çeken Pala, “5 dakikada hasta bakılarak hasta güvenliği sağlanamaz, Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında gerçekleştirilen neoliberal sağlık reformları ülkemizde hasta güvenliğini tehdit emektedir” dedi.
ÖNCE ZARAR VERME!
"Önce zarar verme" sağlık hizmetlerinin en temel ilkesidir. Sağlık hizmetlerinden yararlanma esnasında hiç kimse zarar görmemelidir; sağlık hizmeti nedeniyle verilebilecek zararın insani, ahlaki, etik ve ekonomik etkileri vardır.
Güvensiz tıbbi bakım, her on hastadan birinin zarar gördüğü önemli bir küresel halk sağlığı sorunudur; bunların en azından yarısı önlenebilir niteliktedir ve her yıl milyonlarca ölüme ve önemli ekonomik maliyetlere yol açar. Güvensiz tıbbi bakımın yükü, hasta zararının ve ilişkili ölümlerin çoğunun meydana geldiği düşük ve orta gelirli ülkeleri daha fazla etkiler.
Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre küresel olarak her 10 hastadan yaklaşık 1'i sağlık hizmetleri sunumu sırasında zarar görüyor ve bu nedenle her yıl 3 milyondan fazla ölüm gerçekleşiyor. Zararın yüzde 50'sinden fazlası önlenebilir; bu zararın yarısı ilaçlara atfediliyor. İlaçlarla ilgili zarar, sağlık hizmetlerindeki her 30 hastadan 1'ini etkiler ve bu zararın dörtte birinden fazlası ciddi veya yaşamı tehdit edici olarak kabul edilir.
Hasta güvenliği konusunda veriye dayalı değerlendirme yapmanın zorluğu on yıllardır sürüyor. Bazı tahminler, 10 hastadan 4'ünün birinci basamakta ve ayakta tedavi ortamlarında zarar gördüğünü, bu zararın yüzde 80'inin önlenebileceğini öne sürüyor. Önlenebilir hasta zararına yol açabilecek yaygın olumsuz olaylar arasında ilaç hataları, güvenli olmayan cerrahi prosedürler (sağlık hizmetlerindeki önlenebilir hasta zararının yüzde 10'u cerrahi ortamlarda bildirilmiştir), sağlık hizmetiyle ilişkili enfeksiyonlar, tanı hataları, hasta düşmeleri, bası yaraları, hastanın yanlış tanımlanması, güvenli olmayan kan nakli ve venöz tromboembolizm yer alıyor.
HASTA GÜVENLİĞİ
“Hasta Güvenliği” temel olarak “Hastalara gelebilecek zararın önlenmesi” biçiminde tanımlanmıştır. Kavramın hataların önlenmesi, meydana gelen hatalardan ders çıkarılması ve sağlık hizmeti sunumunun sağlık çalışanları, sağlık kuruluşları ve hastaları içeren bir güvenlik kültürü üzerine kurulmasının sağlanması olmak üzere üç temel boyutu vardır.
Hasta güvenliğinin başat olduğu sağlık sistemlerinde, sağlık hizmetlerindeki riskler sürekli ve sürdürülebilir bir şekilde düşürülür, hata olasılığı ve önlenebilir zararın oluşumu azaltılır, zarar oluştuğunda etkisini azaltan prosedürler ve süreçler devreye girer, teknolojiler ve çalışma ortamları uygun hale getirilir ve tüm bunları kapsayan bir kültür oluşturulması için çaba harcanır.
HASTA GÜVENLİĞİNİN İLK KOŞULU HASTAYA YETERLİ ZAMAN AYIRMAKTIR!
Hasta güvenliğinin sağlanabilmesinin ilk koşulu, hastaya sağlık kuruluşuna başvurduğu andan itibaren yeterli zamanın ayırılabilmesidir. Hekim, tanı koyma süreci sırasında hastasını tanımak (Yaş, meslek, çevresel etkilenimler vb.), yakınmalarını dinlemek, özgeçmişi ile soy geçmişini öğrenmek ve fiziksel muayene yapabilmek için yeterince zamana sahip olmalıdır. Fiziksel muayene, hastanın elle yapılan gözlemsel muayenesidir. Hekim hastanın tavrını, duruşunu, sıkıntı düzeyini ve sağlık sorununun anlaşılmasına katkıda bulunabilecek diğer belirtileri gözlemler. Fiziksel muayene, yalnızca hastanın var olan yakınmalarıyla ilgili olduğundan kuşku duyulan bölümlerini değil, vücudun birçok bölümünün gözlem, muayene ve analizini içerebilir. Dikkatli bir fiziksel muayene, hekimin tanı sürecindeki sonraki adımları belirlemesini sağlar, gereksiz tanı testlerini ve böylece hastanın gereksiz bir risk almasını önleyebilir ve hasta ile güven oluşturmaya yardımcı olabilir. Hekimin ilk muayene sırasında hastaya ayırması gereken sürenin 20 dakika kadar olduğu bilinmektedir. Bu süre, çocuk sağlığı ve hastalıkları ile psikiyatri gibi bazı uzmanlık alanlarında biraz daha uzundur.
Ülkemizde ise Sağlıkta Dönüşüm Programının etkisiyle gün geçtikçe hastaya ayırılan zaman azaltılmaktadır. Bazı hastanelerde hastalara 5 dakikada bir randevu verilmesi maalesef artık olağanlaştırılmış durumdadır. 5 dakikada hasta muayenesi olamaz! 5 dakikada yapılan işlemler doğru tanı koyma sürecini olumsuz etkiler ve hasta güvenliğini tehdit eder!
Ülkemizde güvensiz hasta bakımı nedeniyle yol açılan zararlara ve ölümlere ilişkin herhangi bir veritabanı bulunmamaktadır. Ancak sağlık çalışanlarının bütün özverili çabalarına karşın, 5 dakikada hasta bakmak zorunda kalmak, depreme dayanıksız sağlık kuruluşlarında ve/veya uzun saatler boyunca çalışmak gibi ağırlıklı olarak sağlık sisteminden kaynaklanan sorunlar nedeniyle, hasta güvenliğinin bütünüyle sağlanamadığı durumlar olduğu ve sağlık hizmeti sunumu sürecinde bazı zararların verildiği bilinmektedir.
Hasta güvenliğinin sağlanabilmesi için kamucu, eşit, ücretsiz, erişilebilir ve nitelikli bir sağlık sistemine duyulan gereksinimi bir kez daha dile getiren ve sağlık sisteminin iyi yönetilmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Pala; ”Özellikle son yıllarda yaşanan; depremde hastanelerin yıkılarak hasta ve sağlık çalışanlarının hayatını yitirmesi, diyaliz merkezinde hastaların hayatını kaybetmesi, hastaneleri su basması, hastane tavanının çökmesi, bazı ilaçlara erişilememesi ve sağlıkta şiddet nedeniyle sağlık çalışanlarının mesleğe yabancılaşması gibi Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin piyasalaştırmaya odaklanan sağlık politikalarının sağlık hizmetlerindeki olumsuz sonuçları, hasta güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin sağlık politikaları hasta güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor." diye konuştu.
Hasta güvenliğiyle ilgili sorunların çözümü için ayrıntılı araştırmalar yapılması ve kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini belirten CHP’li Pala, sağlık sisteminin yeniden yapılandırılması ve iyi yönetilmesi gerektiğini vurguladı.
Kaynak: Bülten
En Çok Okunan Haberler
YAZARLARIMIZ Tüm Yazarlarımız