SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kayıhan Pala

Söz Bursa - Kayıhan Pala haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kayıhan Pala haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Sağlıkta Dönüşüm Programı hasta güvenliğini tehdit ediyor! Haber

Sağlıkta Dönüşüm Programı hasta güvenliğini tehdit ediyor!

17 Eylül, Dünya Sağlık Örgütü’ne üye ülkeler tarafından hasta güvenliği konusunda kamuoyunun farkındalığını ve katılımını artırmak, küresel anlayışı geliştirmek ve üye devletler tarafından hasta güvenliğini teşvik etmek için “Dünya Hasta Güvenliği Günü” olarak kutlanmaktadır. CHP Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Profesörü Dr.Kayıhan Pala, Dünya Hasta Güvenliği Günü’nde ülkemizdeki sağlık hizmeti sunumunun temel koşullarının gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti. Türkiye'de hasta güvenliği alanında yaşanan sorunlara dikkat çeken Pala, “5 dakikada hasta bakılarak hasta güvenliği sağlanamaz, Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında gerçekleştirilen neoliberal sağlık reformları ülkemizde hasta güvenliğini tehdit emektedir” dedi. ÖNCE ZARAR VERME! "Önce zarar verme" sağlık hizmetlerinin en temel ilkesidir. Sağlık hizmetlerinden yararlanma esnasında hiç kimse zarar görmemelidir; sağlık hizmeti nedeniyle verilebilecek zararın insani, ahlaki, etik ve ekonomik etkileri vardır. Güvensiz tıbbi bakım, her on hastadan birinin zarar gördüğü önemli bir küresel halk sağlığı sorunudur; bunların en azından yarısı önlenebilir niteliktedir ve her yıl milyonlarca ölüme ve önemli ekonomik maliyetlere yol açar. Güvensiz tıbbi bakımın yükü, hasta zararının ve ilişkili ölümlerin çoğunun meydana geldiği düşük ve orta gelirli ülkeleri daha fazla etkiler. Dünya Sağlık Örgütü’nün tahminlerine göre küresel olarak her 10 hastadan yaklaşık 1'i sağlık hizmetleri sunumu sırasında zarar görüyor ve bu nedenle her yıl 3 milyondan fazla ölüm gerçekleşiyor. Zararın yüzde 50'sinden fazlası önlenebilir; bu zararın yarısı ilaçlara atfediliyor. İlaçlarla ilgili zarar, sağlık hizmetlerindeki her 30 hastadan 1'ini etkiler ve bu zararın dörtte birinden fazlası ciddi veya yaşamı tehdit edici olarak kabul edilir. Hasta güvenliği konusunda veriye dayalı değerlendirme yapmanın zorluğu on yıllardır sürüyor. Bazı tahminler, 10 hastadan 4'ünün birinci basamakta ve ayakta tedavi ortamlarında zarar gördüğünü, bu zararın yüzde 80'inin önlenebileceğini öne sürüyor. Önlenebilir hasta zararına yol açabilecek yaygın olumsuz olaylar arasında ilaç hataları, güvenli olmayan cerrahi prosedürler (sağlık hizmetlerindeki önlenebilir hasta zararının yüzde 10'u cerrahi ortamlarda bildirilmiştir), sağlık hizmetiyle ilişkili enfeksiyonlar, tanı hataları, hasta düşmeleri, bası yaraları, hastanın yanlış tanımlanması, güvenli olmayan kan nakli ve venöz tromboembolizm yer alıyor. HASTA GÜVENLİĞİ “Hasta Güvenliği” temel olarak “Hastalara gelebilecek zararın önlenmesi” biçiminde tanımlanmıştır. Kavramın hataların önlenmesi, meydana gelen hatalardan ders çıkarılması ve sağlık hizmeti sunumunun sağlık çalışanları, sağlık kuruluşları ve hastaları içeren bir güvenlik kültürü üzerine kurulmasının sağlanması olmak üzere üç temel boyutu vardır. Hasta güvenliğinin başat olduğu sağlık sistemlerinde, sağlık hizmetlerindeki riskler sürekli ve sürdürülebilir bir şekilde düşürülür, hata olasılığı ve önlenebilir zararın oluşumu azaltılır, zarar oluştuğunda etkisini azaltan prosedürler ve süreçler devreye girer, teknolojiler ve çalışma ortamları uygun hale getirilir ve tüm bunları kapsayan bir kültür oluşturulması için çaba harcanır. HASTA GÜVENLİĞİNİN İLK KOŞULU HASTAYA YETERLİ ZAMAN AYIRMAKTIR! Hasta güvenliğinin sağlanabilmesinin ilk koşulu, hastaya sağlık kuruluşuna başvurduğu andan itibaren yeterli zamanın ayırılabilmesidir. Hekim, tanı koyma süreci sırasında hastasını tanımak (Yaş, meslek, çevresel etkilenimler vb.), yakınmalarını dinlemek, özgeçmişi ile soy geçmişini öğrenmek ve fiziksel muayene yapabilmek için yeterince zamana sahip olmalıdır. Fiziksel muayene, hastanın elle yapılan gözlemsel muayenesidir. Hekim hastanın tavrını, duruşunu, sıkıntı düzeyini ve sağlık sorununun anlaşılmasına katkıda bulunabilecek diğer belirtileri gözlemler. Fiziksel muayene, yalnızca hastanın var olan yakınmalarıyla ilgili olduğundan kuşku duyulan bölümlerini değil, vücudun birçok bölümünün gözlem, muayene ve analizini içerebilir. Dikkatli bir fiziksel muayene, hekimin tanı sürecindeki sonraki adımları belirlemesini sağlar, gereksiz tanı testlerini ve böylece hastanın gereksiz bir risk almasını önleyebilir ve hasta ile güven oluşturmaya yardımcı olabilir. Hekimin ilk muayene sırasında hastaya ayırması gereken sürenin 20 dakika kadar olduğu bilinmektedir. Bu süre, çocuk sağlığı ve hastalıkları ile psikiyatri gibi bazı uzmanlık alanlarında biraz daha uzundur. Ülkemizde ise Sağlıkta Dönüşüm Programının etkisiyle gün geçtikçe hastaya ayırılan zaman azaltılmaktadır. Bazı hastanelerde hastalara 5 dakikada bir randevu verilmesi maalesef artık olağanlaştırılmış durumdadır. 5 dakikada hasta muayenesi olamaz! 5 dakikada yapılan işlemler doğru tanı koyma sürecini olumsuz etkiler ve hasta güvenliğini tehdit eder! Ülkemizde güvensiz hasta bakımı nedeniyle yol açılan zararlara ve ölümlere ilişkin herhangi bir veritabanı bulunmamaktadır. Ancak sağlık çalışanlarının bütün özverili çabalarına karşın, 5 dakikada hasta bakmak zorunda kalmak, depreme dayanıksız sağlık kuruluşlarında ve/veya uzun saatler boyunca çalışmak gibi ağırlıklı olarak sağlık sisteminden kaynaklanan sorunlar nedeniyle, hasta güvenliğinin bütünüyle sağlanamadığı durumlar olduğu ve sağlık hizmeti sunumu sürecinde bazı zararların verildiği bilinmektedir. Hasta güvenliğinin sağlanabilmesi için kamucu, eşit, ücretsiz, erişilebilir ve nitelikli bir sağlık sistemine duyulan gereksinimi bir kez daha dile getiren ve sağlık sisteminin iyi yönetilmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Pala; ”Özellikle son yıllarda yaşanan; depremde hastanelerin yıkılarak hasta ve sağlık çalışanlarının hayatını yitirmesi, diyaliz merkezinde hastaların hayatını kaybetmesi, hastaneleri su basması, hastane tavanının çökmesi, bazı ilaçlara erişilememesi ve sağlıkta şiddet nedeniyle sağlık çalışanlarının mesleğe yabancılaşması gibi Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin piyasalaştırmaya odaklanan sağlık politikalarının sağlık hizmetlerindeki olumsuz sonuçları, hasta güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetlerinin sağlık politikaları hasta güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor." diye konuştu. Hasta güvenliğiyle ilgili sorunların çözümü için ayrıntılı araştırmalar yapılması ve kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini belirten CHP’li Pala, sağlık sisteminin yeniden yapılandırılması ve iyi yönetilmesi gerektiğini vurguladı.

CHP'li Pala, sağlık çalışanlarının beslenme sorunlarını TBMM'ye taşıdı Haber

CHP'li Pala, sağlık çalışanlarının beslenme sorunlarını TBMM'ye taşıdı

CHP Bursa Milletvekili Halk Sağlığı Profesörü Dr. Kayıhan Pala, sağlık çalışanlarının hastanelerde verilen yemeklerle ilgili yaşadığı sorunları TBMM gündemine taşıdı. Pala; yemeklerle ilgili olarak yapılan şikayetler doğrultusunda hazırladığı soru önergesinde sağlık çalışanlarının yeterli, dengeli ve gıda güvenliğiyle ilgili sorun olmayacak biçimde beslenmesi gerektiğini, aksi halde bu durumun çalışma süreçlerini olumsuz etkileyerek ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti. SAĞLIK ÇALIŞANLARININ BESLENME KOŞULLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ GEREKİYOR CHP’li Pala açıklamasında, “Ülkemizin farklı kentlerinde ve farklı sağlık kuruluşlarında görev yapan sağlık çalışanları tarafından; yataklı tedavi kurumlarında yemeklerin porsiyonlarının küçük olduğu, besin değerlerinin düşük olduğu, çeşitliliğinin sınırlı olduğu ve hijyen koşullarının yetersiz olduğu yönünde şikayetler geliyor. Bu şikayetler arasında ayrıca; bazı hastanelerde yemeklerden paslı cisimler, sinek, böcek gibi eklembacaklılar ve cam parçaları gibi yabancı maddelerin çıktığı ve uygun olmayan koruma ve pişirme süreçleri nedeniyle gıda zehirlenmeleri yaşandığına ilişkin olgular da var. Sağlık kuruluşlarında yetersiz ve gıda güvenliğini tehdit eden yemek hizmeti sunulması, bir yandan sağlık çalışanlarının mevzuatla tanınmış haklarını ihlal ederken diğer yandan da sağlık çalışanlarının çalışma saatleri içerisinde fiziksel güçlerini zayıflatarak ve konsantrasyonlarını azaltarak çalışma süreçlerini olumsuz etkiliyor. Bu durum ayrıca sağlık çalışanları arasında diyabet, kalp hastalıkları gibi kronik hastalık riskini artırabilir ve hasta güvenliği açısından da risk oluşturabilir. Sağlık çalışanlarının sağlıklı beslenme koşullarının sağlanması ve hastanelerde sunulan yemek hizmetinin kalitesinin artırılması için ivedi olarak önlemler alınması gerekiyor.” dedi. Konu hakkında Bakan Memişoğlu’na soru önergesi veren CHP’li Pala; sağlık kuruluşlarındaki yemek hizmetine ilişkin yapılan şikayetlerin sayısı ve bu şikayetlerin içeriği hakkında ayrıntılı bilgi başta olmak üzere; sağlık kuruluşlarında bildirilen gıda zehirlenmelerinin sayısını, sağlık kuruluşlarında yemek hizmetinin kalitesini denetlemek amacıyla düzenli olarak denetim yapılıp yapılmadığını, yapılıyorsa denetimlerin sonuçlarını ve sağlık çalışanlarının sağlıklı beslenme haklarını güvence altına almak amacıyla Bakanlığın bir eylem planı olup olmadığını sordu.

"Nitelikli eğitime erişimde fırsat eşitliği yok!" Haber

"Nitelikli eğitime erişimde fırsat eşitliği yok!"

Bugün okullar, eğitim sürecindeki nitelik düşüklüğü ile öğrenci, öğretmen ve dersliklerin iller arasında dağılım eşitsizlikleri gibi büyük sorunlarla açılıyor. Eğitim, bilgi ve beceri edinmenin yanı sıra değerler ve eleştirel düşünmeyle ilgili bir süreç olmasına karşın Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından benimsenen politikalar, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerlerini ve eleştirel düşünmeyi yok sayan bir eğitim sistemini topluma dayatıyor. OECD'nin 2022 yılındaki Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı'nın öğrencilerin karmaşık problemleri ne kadar iyi çözebildiğini, eleştirel düşünebilme düzeyini ve ne kadar etkili bir şekilde iletişim kurabildiğini araştıran ve eğitim sistemlerinin öğrencileri gerçek yaşam zorlukları ile gelecekteki başarıya ne kadar iyi hazırladığına ilişkin fikir veren sonuçlarına göre; Türkiye matematik, fen ve okuma alanlarında OECD ortalamasının maalesef gerisinde kaldı. Türkiye’nin, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı'na katılan OECD ülkeleri arasında öğrencilerin yaşam memnuniyeti düzeyinin en düşük olduğu ülkelerden biri olması da dikkat çekiyor[1]! Ülkemizde vatandaşların eğitim sistemi ve okullardan memnuniyeti de çok düşük düzeyde; memnuniyet oranı 2010 yılında yüzde 61 iken, bu oran 2020’de yüzde 27’ye geriledi[2]. Bu oran 2020 yılında OECD ülkeleri içerisinde en düşük memnuniyet oranıdır. Bursa Milletvekili Prof.Dr. Kayıhan Pala; okulların açılmasıyla birlikte, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e verdiği soru önergesi ile Türkiye'deki eğitim sisteminin karşı karşıya olduğu bazı sorunları bir kez daha gündeme getirdi. CHP’li Pala, yaptığı açıklamada; özellikle öğretmen başına düşen öğrenci sayısının yüksekliği ve eşitsizliği, nitelikli eğitime erişimle ilgili sorunlar ve eğitim sisteminin değişen dünyaya uyum sağlama zorluğu gibi kritik konulara dikkat çekti. Pala; "Eğitim kurumlarında öğretmenin her bir öğrencisiyle etkileşime geçebilmesi ve öğrencisine bireysel ilgi göstermesi, nitelikli eğitimin önemli bir bileşenidir. Öğretmenler nitelikli eğitimin sağlanmasında çok önemli bir rol oynadıklarından, “öğretmen başına düşen öğrenci sayısı” öğrenme sonuçlarının önemli bir belirleyicisidir ve bir eğitim sisteminin genel kalitesinin göstergelerinden biri olarak kabul edilir. Türkiye’de kamu eğitim kurumlarında öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, OECD ülkeleri arasında en yükseklerden biri iken özel eğitim kurumlarında öğretmen başına düşen öğrenci sayısı düşüktür. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı dışında, “derslik başına düşen öğrenci sayısı” da ülkemizde yüksektir ve iller arasında eşitsiz dağılım göstermektedir.” dedi. Milli Eğitim Bakanı Tekin’e konu hakkında soru önergesi veren Pala, önergesinde Milli Eğitim Bakanlığı istatistiklerini ortaya koyarak sorular sordu. PALA’NIN ÖNERGESİ ŞÖYLE: "Bakanlığınız tarafından yayınlanan Milli Eğitim İstatistiklerine göre 2022/23 döneminde Türkiye’de ilkokul düzeyinde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 18’dir. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısının yüksek olmasının yanı sıra iller arasında büyük bir eşitsizlik de söz konusudur. Örneğin öğretmen başına düşen öğrenci sayısı Malatya’da 12, Ardahan ve Zonguldak’ta 13 iken Tekirdağ, Bursa, Kocaeli, Adana, Diyarbakır, Mardin, Batman ve Şırnak’ta 20, Kilis’te 21, İstanbul’da 22, Gaziantep’te 24 ve Şanlıurfa’da 26’dır. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı dışında, “derslik başına düşen öğrenci sayısı” da ülkemizde yüksektir ve iller arasında eşitsiz dağılım göstermektedir. Bakanlığınız tarafından yayınlanan Milli Eğitim İstatistiklerine göre 2022/23 döneminde Türkiye’de (ilkokul+ortaokul) toplamında derslik başına düşen öğrenci sayısı 23’tür. Derslik başına düşen öğrenci sayısının çok yüksek olmasının yanı sıra iller arasında büyük bir eşitsizlik de söz konusudur. Örneğin derslik başına ortalama öğrenci sayısı Gümüşhane ve Ardahan’da 12, Rize’de 15 iken Ankara’da 21, Bursa, Adana ve Mersin’de 27, İstanbul’da 29, Gaziantep’te 30 ve Şanlıurfa’da 31’dir. Bu bağlamda; Bakanlığınızın iller arasındaki eğitimde fırsat eşitsizliklerini, bu eşitsizliklere yol açan nedenleri ve bu eşitsizliklerin yurttaşların hayatındaki sonuçlarını ele alan herhangi bir raporu var mıdır? İllerde öğretmen başına düşen öğrenci sayısının ve/veya derslik başına düşen öğrenci sayısının fazlalığı ile özel okul sayısı ve özel okullarda okuyan öğrenci sayısı arasında bir ilişki var mıdır? Bakanlığınızın iller arasında kamu okullarında öğretmen başına düşen öğrenci sayısındaki yüksekliği ve eşitsizliği azaltmak için herhangi bir eylem planı var mıdır? Bakanlığınızın iller arasında kamu okullarında derslik başına düşen öğrenci sayısındaki yüksekliği ve eşitsizliği azaltmak için herhangi bir eylem planı var mıdır?"

CHP Milletvekili Dr. Pala, aşı yapılamayan çocuk sayısını sordu Haber

CHP Milletvekili Dr. Pala, aşı yapılamayan çocuk sayısını sordu

Türkiye'de çocuklara aşı yaptırmak istemeyen ailelerin sayısındaki artış, ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ediyor. Özellikle Covid-19 pandemisi sürecini de içine alan son yıllarda, sosyal medyada yayılan yanlış bilgiler ve aşı karşıtı söylemler, bu durumun önemli nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. CHP Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Profesörü Dr. Kayıhan Pala’nın Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na yönelttiği soru önergesi, bu konunun ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. Pala verdiği soru önergesinde; aşı yapılamayan çocuk sayısının yıllara, yaş gruplarına, illere, gelir gruplarına ve kırsal/kentsel yerleşim yerlerine göre dağılımını sordu. CHP’li Pala önergesinde aşı yapılamama nedenlerinin detaylı olarak açıklanmasını da istedi. BAĞIŞIKLIK ZİNCİRİ KOPABİLİR Pala yaptığı açıklamada; “Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, aşı reddi vakaları son yıllarda endişe verici bir artış gösteriyor. 2011 yılında 183 olan bu sayı, 2018'de 23 bine ulaşmış durumda. 2024 yılı aile hekimliği performans raporları da durumu daha da vahim bir şekilde ortaya koyuyor. Özellikle Bursa gibi büyükşehirlerde aşı reddi vakaları, aylık bazda binleri bulabiliyor. Bursa’da sadece geçtiğimiz Nisan ayında 580, Mayıs ayında ise 1357 aşı reddi vakası kayıtlara geçmiş.” dedi. AŞILAR SAĞLIK ALANINDA İNSANLIĞIN EN BÜYÜK BAŞARI HİKAYELERİNDEN BİRİ Aşı karşıtlığının ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu ve bu durumun bulaşıcı hastalıkların yeniden ortaya çıkma riskini artırdığını vurgulayan Pala; “Aşılar, çocukları birçok ölümcül hastalıktan koruyan ve geçtiğimiz yüzyıl içinde binlerce yaşamı kurtaran en etkili yöntemlerden biri. Ancak, maalesef aşı karşıtlığı nedeniyle bağışıklığı zayıflayan bir toplum beraberinde ise hızla yayılabilir hastalıklar ve salgınlar ile karşılaşabiliriz.” dedi. TBMM gündemine alınan bu konu hakkında; hekimler, bilim insanları ve tıbbi meslek örgütleri de aşıların önemi konusunda toplumun daha doğru bilgilendirilmesi gerektiğini ve aşı karşıtı söylemlerin yayılmasının önlenmesi için etkili stratejiler geliştirilmesi gerektiğini vurguluyor.

CHP'li Pala, Bakan Tunç'tan hükümlüler hakkında gelen cevabın eksikliğine dikkat çekti Haber

CHP'li Pala, Bakan Tunç'tan hükümlüler hakkında gelen cevabın eksikliğine dikkat çekti

Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili ve Halk Sağlığı Profesörü Dr. Kayıhan Pala, geçtiğimiz şubat ayında verdiği soru önergesi ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a hükümlü ve tutukluların sağlık hizmetlerine erişimi ile ilgili süreçleri aydınlatacak ve kamuoyunu bilgilendirecek sorular sormuştu. CHP’li Pala, soru önergesine gecikmiş olarak 6 ay sonra ve eksik yanıt aldı. BAKAN TUNÇ: 2023 YILINDA 3 MİLYON 115 BİN 834 REVİR MUAYENESİ, 1 MİLYON 50 BİN 879 HASTANEYE SEVK VAR. Bakan’dan gelen yanıt üzerine açıklama yapan CHP’li Pala; “Hükümlü ve tutukluların sağlık hizmetlerine erişiminde yıllardır süregelen ve çözülmeyen sorunlar var. Genel Başkanımız Özgür Özel’in de içinde bulunduğu, CHP Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu, cezaevi ziyaretleri yaparak bu sorunları 2012 yılında “Hasta Mahpuslar” raporu olarak kitaplaştırmıştı. Bugün halen, milletvekillerine cezaevlerinden çok sayıda mektup geliyor, bu mektuplarda sağlığa erişim ile ilgili yaşanan sorunlar birinci sırada. Üzerinden geçen zamana rağmen, o gün raporlanan sorunların çoğu bugün hala devam ediyor. Bu nedenle Bakan Tunç’a, hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumlarında sağlığa erişimi ile ilgili yaşadığı sorunları aydınlatacak sorular sordum. 6 ay sonra cevap verildi ancak gelen yanıtlar yeterli değil.” dedi. Bakan Tunç’a; hastanede yatan, acil servise başvuru yapan, kronik hastalık tanısı alan, açlık grevi veya ölüm orucu eylemi yapan ve ceza infaz kurumunda hayatını kaybeden hükümlü ve tutuklu sayısı gibi ayrıntılı olarak yanıtlandırılması gereken sorular sorduğunu ve bu sorularına yanıt alamadığını vurgulayan Pala; “Bakanlıklara kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılmayan ancak kamuoyunun bilgilendirilmesi gereken sorular yöneltiyoruz. Bakanlar önergelerimize ya hiç yanıt vermiyor ya da eksik yanıt veriyorlar. Şeffaflık ve hesap verebilirlik demokrasilerin vazgeçilmez özellikleridir. Cumhurbaşkanlığı Hükümeti şeffaflığı da hesap verebilirliği de yok saymaya çalışıyor. Altı ay önce verilen soru önergesi ile, Bakandan yalnızca revir muayene sayısı ile hastaneye sevk edilen hükümlü ve tutuklu sayısına dair verileri öğrenebildik. Diğer sorulara bir yanıt verilmedi. Süreci izleyecek ve yürütmeyi denetleme işlevimizi yerine getirmek için uğraşmayı sürdüreceğiz.” dedi.

CHP'li Pala komisyon raporunu sordu: Bakanlıktan cevap istiyor Haber

CHP'li Pala komisyon raporunu sordu: Bakanlıktan cevap istiyor

Sağlık çalışanlarının şiddetin gölgesinde çalışması, Türkiye'de uzun yıllardır gündemde olan önemli bir sorun. Sağlık çalışanları, her gün fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalıyor. Bu durum, sadece sağlık çalışanlarının değil, tüm toplumun sağlığını olumsuz etkiliyor. Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Profesörü Dr. Kayıhan Pala tarafından Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na verilen son soru önergesi, bu sorunun boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. 2013 yılında hazırlanan TBMM Meclis Araştırması Komisyonu Raporu'nda, sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti önlemek için 66 maddelik kapsamlı bir öneriler listesi sunulmuştu. Pala, bu önerilerin büyük bir bölümünün uygulanmadığını ve sağlıkta şiddetin önemli bir sorun olarak devam ettiğini belirtiyor. BEYAZ KOD VERİLERİNİN AÇIKLANMAMASI, SAĞLIK ÇALIŞANLARININ YAŞADIĞI ŞİDDETİN BOYUTLARININ TAM OLARAK ANLAŞILMASINI ENGELLİYOR. CHP’li Pala’nın Sağlık Bakanı Memişoğlu’na yönelttiği soru önergesinde, beyaz kod verilerinin yıllara göre dağılımı, hukuki süreçlerin sonuçları ve bakanlığın eylem planı gibi kritik konulara dikkat çekilmesi, sorunun boyutlarını daha net ortaya koyuyor. Özellikle beyaz kod verilerinin açıklanmaması, sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddetin gerçek boyutlarının tam olarak anlaşılmasını engelliyor. KOMİSYON RAPORU’NDAKİ ÖNERİLER NEDEN UYGULANMADI? Pala, konuyla ilgili ikinci kez soru önergesi verdiğini ve Bakanlıktan tatmin edici bir yanıt almak istediğini belirtti. CHP’li Pala özellikle beyaz kod verilerinin açıklanmamasını eleştirerek, Sağlık Bakanlığı'nın şeffaflıktan uzak bir tutum sergilediğini ifade etti. Soru önergesi ile, 2013 yılından bu yana beyaz kod sayılarının yıllara göre dağılımı, şiddetin türleri, hukuki süreçlerin sonuçları gibi detaylı bilgilere ulaşmak istediğini belirten Pala, açıklamasının devamında “Komisyonun; örgütsel, kurumsal, toplumsal ve çevresel faktörlere yönelik önerileriyle birlikte, tarafların etkileşimleri ve iletişimlerine yönelik çözüm önerilerini de içeren rapor, sağlık sisteminde köklü değişimler için önemli bir adım olabilirdi. Ancak açıkça görülüyor ki bu önerilerin çok büyük bir kısmı maalesef rafta kalmış.” dedi. Sağlık çalışanlarının güvenliği, toplumun sağlığı için de büyük önem taşıyor. Bakanlığın, CHP’li Pala’nın sorularına yanıt vermesi ve sağlıkta şiddeti önlemek için ivedi olarak somut adımlar atması gerekiyor.

CHP'li Pala, mevsimlik işçilerin çalışma koşullarına dikkat çekti Haber

CHP'li Pala, mevsimlik işçilerin çalışma koşullarına dikkat çekti

Türkiye’nin en büyük dördüncü kenti olan Bursa, hem sanayisi hem de tarımsal faaliyetleri ile ülkemizde ekonomik çıktı anlamında dikkat çeken illerden biri. Her yıl birçok farklı şehirden insanlar Bursa’nın Karacabey, Mustafakemalpaşa, İnegöl ve Yenişehir ilçelerine mevsimlik tarım işi yapmak için geliyor ve mevsimlik tarım işçileri sebze ve meyve tarımında çalışıyor. Tarımsal üretime emeği ile girdi sağlayan mevsimlik işçiler ise yaşamlarını yıllardır temel ihtiyaçlardan yoksun koşullarda (su, gıda, tuvalet vb.) çadır kamplarda idame ettiriyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Prof.Dr. Kayıhan Pala; İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya, 27 Nisan 2024 tarihinde Resmî Gazete’de, mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmak amacıyla bulundukları illerden başka illere gidenlerin ve ailelerinin bu süreçte yaşadıkları sorunların giderilmesine yönelik olarak yayımlanan 2024/5 sayılı Genelge hakkında sorular sordu. Bakan Yerlikaya’ya yöneltilen 12 soru, genelgenin yürütmesinin Bursa’daki mevsimlik tarım işçilerine etkisinin ölçülmesi açısından büyük önem taşıyor. PALYATİF SÜREÇLER SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR ÇÖZÜM SUNMAKTAN UZAK! Mevsimlik Tarım İşçilerinin sorunlarının giderilmesi için yapılan projeler ve yayımlanan genelgeler hakkında açıklama yapan CHP’li Pala; “Yürütme erkinin yaptığı projeler ve yayımladığı genelgeler, mevsimlik tarım işçilerinin hayatına dokunmuyor; çok üzücü ki tespit yapmaktan öteye geçmeyen ve belirli bir gruba belirli bir süre için destek sunan bu palyatif süreçler sürdürülebilir bir çözüm sunmaktan uzak.” dedi. Mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının sosyal ve ekonomik haklar çerçevesinde bütüncül değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan CHP’li Pala; “Bu iş kolunun kayıt dışı olmaktan çıkarılması ve sosyal güvenlik sistemi kapsamına alınması gerekiyor. Güvencesiz çalışan mevsimlik tarım işçilerini en fazla tarım işi için yola çıktıkları trafik kazalarında kaybediyoruz. Ancak kayıt dışılık ve güvencesiz çalışma sebebiyle iş kazası istatistiklerinde dahi yer almıyorlar. Hükümetin yaklaşımı ise maalesef hak temelli değil” dedi. 2010 yılında mevsimlik tarım işçilerinin; ulaşım, barınma, eğitim, sağlık, güvenlik, sosyal çevreyle ilişkiler, çalışma ve sosyal güvenlik bakımından mevcut sorunların giderilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından ‘Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Yaşam Koşullarının İyileştirilmesi Projesi 1 (METİP 1) uygulanmış, 65 proje için 96 milyon TL ödenek aktarılmıştı. Ayrıca, 2017 yılında ve son olarak 27 Nisan 2024’te mevsimlik tarım işçilerinin ve ailelerinin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesine yönelik genelge yayımlanmıştı. Kayıhan Pala, en son yayımlanan 2024/5 sayılı Genelge hakkında Ali Yerlikaya’ya 12 soru yöneltti. Pala’nın soruları ise şöyle; Bursa’da Valilik tarafından Genelge’de 1-a)’da tanımlandığı biçimiyle ‘Geçici yerleşim alanları’ hangi ilçelerde ve nerelerde oluşturulmuştur? Söz konusu bu alanlara ilişkin tahsis ve protokol belgeleri e-METİP’e aktarılmış mıdır?     Bursa’ya 2024 yılı için METİP kapsamında gönderilen ödeneğin tutarı nedir?     Geçici yerleşim alanları için altyapı oluşturulması amacıyla 2024 yılında Bursa Valiliği tarafından hizmet alımı yapılmış mıdır?     Geçici yerleşim alanlarının su ve elektrik giderleri hangi kaynaktan sağlanmaktadır?     Genelgenin 1-h) maddesi ve 12-a) maddesi uyarınca bir izleme ekibi ve İl/İlçe Mevsimlik Tarım İşçileri İzlem Kurulu oluşturulmuş mudur? Oluşturulmuşsa, bu kurullarda kimler görevlendirilmiştir?     Genelgenin 2-a) maddesi uyarınca, 2024 yılında mevsimlik tarım işçileri ve ailelerine sağlık hizmetleri hangi periyotlarda sunulmuştur? Bu amaçla kaç mobil sağlık ekibi oluşturulmuştur? Bu ekiplerde kaç sağlık çalışanı bulunmaktadır? 2024 yılında çocuk ve erişkinlere yapılan aşı sayısı nedir? Hangi aşılar yapılmıştır?     Genelgenin 3-a) uyarınca çocuklar için kaç eğitim merkezi oluşturulmuştur? Bu merkezlerde kaç kişi çalışmaktadır? Eğitim çalışmaları nasıl yürütülmektedir?     2024 yılında Bursa’da mevsimlik tarım işçisi ve/veya aile üyelerinden kaçı çalışma koşulları ve/veya ulaşım sırasında yaralanmış ve hayatını kaybetmiştir?     Bursa’da 2024 yılında, Genelgenin 5-a) ve 5-b) maddeleri uyarınca kayıt altına alınan mevsimlik tarım işçisi sayısı nedir? Bu işçilerin yaş ve cinsiyete göre dağılımı nedir?  Genelgenin 6-c) maddesi uyarınca, Bursa’da 2024 yılında çocuk işçiliğini ortadan kaldırmak için yürütülen çalışmalar nelerdir?  Genelgenin 8-c) maddesi uyarınca, Valilik tarafından il koordinatörü olarak kim görevlendirilmiştir? İlçe koordinatörleri kimlerdir?  Valilikçe, Genelgenin 9-a) maddesi uyarınca 2024 yılı için Bursa’da mevsimlik tarım işçileri eylem planı hazırlanmış mıdır? Hazırlanmışsa, bu raporun kapsam ve içeriğinde neler yer almaktadır?

CHP'li Pala: "Kızamıkla ilgili ulusal veriler neden açıklanmıyor?" Haber

CHP'li Pala: "Kızamıkla ilgili ulusal veriler neden açıklanmıyor?"

Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Profesörü Dr. Kayıhan Pala, Sağlık Bakanlığı’na bulaşıcı hastalıklar hakkında soru önergeleri veriyor.  Bu bağlamda; CHP’li Pala ciddi hastalıklara, komplikasyonlara ve hatta ölüme neden olabilen oldukça bulaşıcı bir hastalık olan kızamık hakkında Sağlık Bakanlığı’na 4. soru önergesini verdi. Sağlık Bakanlığı’na kızamık hakkında daha önce 3 soru önergesi veren Pala’nın bir önergesine yetersiz cevap verilmiş, diğer önergeleri ise yanıtlanmamıştı. CHP’li Pala; “Kızamık en sık çocuklarda görülen, ciddi hastalıklara, komplikasyonlara ve hatta ölüme neden olabilen; enfekte bir kişi nefes aldığında, öksürdüğünde veya hapşırdığında kolayca yayılan oldukça bulaşıcı bir hastalık.  Dünya Sağlık Örgütü veri tabanına göre, ülkemizdeki kızamık olgu sayısı her geçen yıl artıyor. 2021 yılında 51 vaka var iken 2022’de bu sayı 127’ye yükseldi. 2023 yılında ise salgın yaparak 5.004 kişiye kızamık tanısı kondu. 2024 yılının ilk beş ayında tanı konulan kişi sayısı ise 1.104. Ancak Sağlık Bakanlığı bu veriler hakkında hiçbir açıklama yapmıyor. Bakanlık 2023 Sağlık İstatistikleri yıllığını, üzerinden 8 ay geçmesine karşın yayımlamadı. Bu nedenle 2024 yılının bitmesine 4 ay gibi bir süre kalmışken, 2023 yılına ilişkin kızamık olgu sayıları ile bağışıklama oranları hakkında dahi Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanmış bir veri yok. 20 ay gibi bir sürenin verisinden yoksunuz” dedi. 3. soru önergesinde Sağlık Bakanlığına kızamık hakkında ulusal verileri soran ve henüz yanıt alamayan CHP’li Pala; “Ülkemizde son yıllarda gözlenen kızamık olgularındaki artış, Bursa’da da kendini gösterdi, çocuklar dışında sağlık çalışanları da içinde olmak üzere erişkinlere de kızamık tanısı konulmaya başlandı. Bursa’da bu yıl içinde üç hekime kızamık tanısı konulduğu ve tedavi altına alındıkları biliniyor. Bu nedenle Bakan Memişoğlu’na Bursa’daki tanı alan hasta sayısını, enfekte olan sağlık çalışanı sayısını, kızamık ile ilgili filyasyon süreçlerini ve bulaşıcı hastalıklardan korunmak için alınan önlemleri sordum. Sağlık Bakanlığının verileri paylaşması ve şeffaf olması gerekiyor. Hastalıklardan korunmak ve salgına müdahale edebilmek için bulaşıcı hastalıklar konusunda ne yapıldığına ilişkin yanıtlara ihtiyacımız olduğu açık! dedi. CHP’li Pala, Bursa’da kızamık hastalığına ilişkin Bakanlığa şu soruları yöneltti: Bursa’da 2024 yılının ilk yedi ayında kaç kişiye kızamık tanısı konmuştur? Kızamık tanısı konulanların yaş dağılımı nedir? Kızamık olgularının aşılı olma durumu nedir?     Türkiye’de 2023 yılında ve 2024 yılının ilk yedi ayında kızamık tanısı konulan sağlık çalışanı sayısı nedir? Bu kişilerin illere ve sağlık mesleklerine göre dağılımı nedir?     Kızamık ile ilgili filyasyon nasıl yapılmaktadır? Filyasyon ekiplerinin illere göre sayısı nedir? Filyasyon ekiplerinde hangi sağlık meslek mensupları yer almaktadır?     Sağlık çalışanlarını kızamık ve diğer bulaşıcı hastalıklardan korumak için Bakanlığınızın aldığı önlemler nelerdir?

CHP’li Pala: Maymun Çiçeği Hastalığı ile ilgili acil eylem planı nedir? Haber

CHP’li Pala: Maymun Çiçeği Hastalığı ile ilgili acil eylem planı nedir?

Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili ve Halk Sağlığı Profesörü Dr. Kayıhan Pala, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 14 Ağustos 2024 tarihinde “Uluslararası Öneme Sahip Halk Sağlığı Acil Durumu” ilan edilen Maymun Çiçeği hastalığı ile ilgili olarak, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na, Bakanlığın Maymun Çiçeği Hastalığı ile ilgili Acil Eylem Planını ve alınan önlemleri sordu. Bilindiği gibi, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2022 yılında yayınlanan Maymun Çiçeği Hastalığı Stratejik Hazırlık ve Müdahale Planı (The Monkeypox Strategic Preparedness, Readiness, and Response Plan), maymun çiçeği salgınını durdurmak ve hızlıca yanıt vermek için bir öncelikler çerçevesinin ana hatlarını çizmektedir. Dünya Sağlık Örgütü, ülkeleri üç stratejik hedefe özel olarak odaklanmaya çağırmaktadır: insandan insana bulaşmayı durdurmak, risk altındaki savunmasız grupları korumak ve zoonotik bulaşmayı en aza indirmek. Bunu başarmak için acil durum koordinasyonu ve iş birliğine dayalı etkili halk sağlığı önlemlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu küresel salgınla baş etmek, hızlı harekete geçmeyi gerektiriyor. CHP’li Pala; Maymun çiçeği hastalığı  için verdiği soru önergesi hakkında yaptığı açıklamada; “Bilindiği gibi, 14 Ağustos 2024 tarihi itibarı ile Dünya Sağlık Örgütü Acil Durum Komitesi toplantısı sonrasında Maymun Çiçeği hastalığıyla (Monkeypox, Mpox) ilgili olarak, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde komşu ülkeler Burundi, Kenya, Ruanda ve Uganda’ya yayılan viral enfeksiyonun patlak vermesinin ardından, Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Dr.Tedros Ghebreyesus tarafından “Uluslararası Öneme Sahip Halk Sağlığı Acil Durumu” (Public Health Emergency of International Concern) ilan edildi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Dr.Tedros Ghebreyesus, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde maymun çiçeği hastalığı ilgili vakaların 10 yıldan uzun süredir bildirildiğini, her yıl bildirilen vaka sayısında istikrarlı bir artış olduğunu, 2024 yılında bildirilen vaka sayısının 14 binden fazla olduğunu ve hastalıkla ilgili 524 ölüm gerçekleştiğini açıkladı. Bakan Memişoğlu ise aynı gün basına “Şu anda herhangi bir alarm durumumuz söz konusu değil.” açıklamasını yaptı. Ülkemiz birçok yabancı için hem transit geçiş hem de yaşam merkezi durumunda. Şu anda özellikle havayolu taşımacılığı ile İstanbul üzerinden aktarmalı olarak diğer ülkelere seyahat eden birçok Afrika Birliği vatandaşı var. Ayrıca ülkemize eğitim için gelen birçok Afrikalı öğrenci olduğunu da biliyoruz. Bu nedenle ülkemizde Maymun Çiçeği Hastalığı salgınını önlemek amacıyla halk sağlığı önlemlerini ivedi olarak almalı ve toplumu kapsamlı olarak bilgilendirmeliyiz. Bakanlığın bu konudaki acil eylem planını, yapılan hazırlıkları, tanı konulan vaka sayısını ve alınan önlemleri sordum.” dedi. Hastalıklardan korumak ve salgının yayılmasını önlemek için, hastalığın önlenmesine ilişkin hazırlıkların zaman geçirilmeden planlanması gerekliliğini vurgulayan CHP’li Pala’nın soru önergesinde; risk grubunda yer alan (Örneğin hastalığın görüldüğü Afrika ülkelerine seyahat edenler) kişiler için FDA ve EMA tarafından onaylanmış aşı temin edilip edilmediği de yer alıyor.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.