Her gün en az 1 haber kadına şiddet olayı içeriyor!
Televizyon kanallarında yayınlanan dizi filmlerin çoğunda da kadına şiddeti özendirici unsurlar yer alıyor.
Kadın hor görülüyor, eziliyor, pek çok haktan mahrum bırakılıyor!
Yılın her günü erkeğin her türlü şiddetine maruz kalıyor, ‘eşim’ dediği tarafından öldürülüyor kadınlar!
‘Canım dediklerim, canımı aldı’ misali…
Bu sadece Türkiye’de değil tüm dünyada önemli bir sorun…
Ve topyekûn mücadele edilmesi gereken bir konu.
Mücadele ise samimiyet gerektiriyor.
“Kadın olmazsa hayat olmaz diyenlerin” varlığı, şiddet karşısında ruhu biraz serinletse de beraberinde kadını her türlü haktan, özgürlükten mahrum bırakmak isteyenlerin sayıca çokluğunun ürküttüğü bir dünyada, kadın eşitlik mücadelesini bırakın, hayatta kalma mücadelesi veriyor!
Ne acıdır ki;
Kadını taş duvarlar ardına saklamaya çalışan zihniyet, canını almakta da bir beis görmüyor!
***
Sosyal medyada bir video:
Sokak ortasında anne kız kaldırım kenarına çökmüş korkudan birbirlerine sarılmış…
Elinde silahı ile dolanan maganda çevrelerinde “külhanbeyi edasıyla” volta atarken, onlar ölümü bekliyor!
Derken anne ve kızı, magandanın silahından çıkan kurşunlarla oracıkta can veriyor…
Birinin kocası ya da sevgilisi olan bu şahıs, silahı beline sokup arabasına atlıyor ve oradan uzaklaşıyor.
Kimse müdahale edemiyor!
Peki bu ve bunun gibi zorbalara kim ‘dur’ diyecek?
***
Bugün (25 Kasım) ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’
Farkındalık oluşturulmak istenen günlerden biri.
Böyle bir ihtiyacın hasıl olması ne acı…
Osmangazi Belediyesi ve Osmangazi Kent Konseyi, Osmangazi Meydanı’nda kadına şiddetle mücadele günü kapsamında bir basın açıklaması yaptı.
Belediye Başkanı Erkan Aydın, Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz, Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Baysal, belediye çalışanları ve onlarca kadın oradaydı.
Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam temennisinde bulunarak şu vurguyu yaptı:
“Hayattan ve toplumdan kadın çıktığında geriye hiçbir şey kalmıyor. Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak toplanmamız bile aslında utanç verici bir durum. Sadece 10 ayda ülkemizde 354 kadın katledildi. Şu anda biz konuşurken dahi bir kadın, cinayete maruz kalıyor. Günde ortalama 1 kadın öldürülüyor. Kayıt dışı, bulunamayanlar ve faili meçhulleri de eklediğinizde sayı çok daha artıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak yerine, bu sözleşmeden çıkıldı. Kadına şiddet, adeta yapanın yanına kar kalan, göz yumulan bir eylem haline dönüştü. Türklerde, binlerce yıl öncesinde kadına ulu insan anlamına gelen Han’ım denilmiş. Bugün ise kadına değer verilmeyen, eşitsiz uygulamalarla her türlü işkencenin, ölümün ve kötü muamelenin kadına reva görüldüğü bir toplum haline geldik. İnsanlar hayatımızda olmazsa olmaz olan kadınlara bu değersizliği nasıl reva gördü sorgulamak gerekiyor. Tabi ki bunun takipçisi olacağız”
Devamında;
Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz, Türkiye’de kadınların güven ve eşitlik için sürekli bir mücadele içerisinde olduğuna değindi ve dedi ki:
“Eşitlik anlayışını hayatın her alanında güçlendirmek, şiddetle mücadelede kritik bir adımdır…”
Bu doğrultuda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitiminin okul öncesinden itibaren müfredata dahil edilmesi gerekir…
Erkek çocuklara şiddetin hiçbir koşulda kabul edilemez olduğunun öğretilmesi gerekir…
Kız çocuklarına kendi bedenleri ve hayalleri üzerinde söz sahibi olmanın yollarının gösterilmesi önem arz eder...
Ve finali şu cümlelerle yaptı:
“Kamu personeline yönelik eğitim programları ile toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı artırılmalıdır. Kent Konseyi olarak, Osmangazi Belediyesi’nin kadın ve toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı projelerine destek verecek, Osmangazi’yi bir kadın dostu kent haline getirmek için çalışacağız…”
***
Gerçekten de Başkan Aydın’ın dediği gibi, bugün kadına şiddetle mücadeleyi konuşuyor olmak çok utanç verici.
Ve de mücadele samimiyeti için Kent Konseyi Başkanı Yılmaz’ın dile getirdiği önerilerin bir an önce uygulamaya geçmesi elzem…
Burada kanunlarımızdaki boşlukların doldurulması gerekiyor.
Mesela;
Karısını öldüren bir caninin duruşmaya gelirken giydiği takım elbisesinin ‘iyi hal’ine tezahür etmemesi, sokak ortasında karısını defalarca bıçaklayan bir diğer insan müsveddesinin gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemece salıverilmemesi icap ediyor.
Tüm bunların ötesinde henüz çocukluk yıllarında, kadın-erkek ayırmaksızın, ‘can’a saygıyı, yaratılan tüm canlıları sevmeyi çocuklarımıza öğretmemiz bilhassa önceliğimiz olmak zorunda.
Madem iletişim çağındayız. Bilhassa yayın organlarının konuya duyarlı, hassas ve farkındalık oluşturan içeriklerle şiddetle mücadeleyi desteklemeleri icap ediyor.
Yoksa biz daha çok şiddet olaylarına tanık olur, şiddetle mücadeleyi konuşup dururuz.
Evet;
Kadına şiddetin toplumsal bir sorun olduğunun farkındayız madem!
Artık ‘dur’durmanın vaktidir!
Lakin;
Türkçe anlamı Kraliçe olan “Kadın-Hatun” kelimesinin, Arapça “örtülmesi/gizlenmesi gereken” anlamına gelen “Avrat”a dönüştürüldüğü bir ülkede bu ne kadar mümkün, bunu da zaman gösterecek!
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Asuman Kurt ÖGE
Şiddeti ‘Dur’dur!
Açın medya kanallarını, bakın haberlere;
Her gün en az 1 haber kadına şiddet olayı içeriyor!
Televizyon kanallarında yayınlanan dizi filmlerin çoğunda da kadına şiddeti özendirici unsurlar yer alıyor.
Kadın hor görülüyor, eziliyor, pek çok haktan mahrum bırakılıyor!
Yılın her günü erkeğin her türlü şiddetine maruz kalıyor, ‘eşim’ dediği tarafından öldürülüyor kadınlar!
‘Canım dediklerim, canımı aldı’ misali…
Bu sadece Türkiye’de değil tüm dünyada önemli bir sorun…
Ve topyekûn mücadele edilmesi gereken bir konu.
Mücadele ise samimiyet gerektiriyor.
“Kadın olmazsa hayat olmaz diyenlerin” varlığı, şiddet karşısında ruhu biraz serinletse de beraberinde kadını her türlü haktan, özgürlükten mahrum bırakmak isteyenlerin sayıca çokluğunun ürküttüğü bir dünyada, kadın eşitlik mücadelesini bırakın, hayatta kalma mücadelesi veriyor!
Ne acıdır ki;
Kadını taş duvarlar ardına saklamaya çalışan zihniyet, canını almakta da bir beis görmüyor!
***
Sosyal medyada bir video:
Sokak ortasında anne kız kaldırım kenarına çökmüş korkudan birbirlerine sarılmış…
Elinde silahı ile dolanan maganda çevrelerinde “külhanbeyi edasıyla” volta atarken, onlar ölümü bekliyor!
Derken anne ve kızı, magandanın silahından çıkan kurşunlarla oracıkta can veriyor…
Birinin kocası ya da sevgilisi olan bu şahıs, silahı beline sokup arabasına atlıyor ve oradan uzaklaşıyor.
Kimse müdahale edemiyor!
Peki bu ve bunun gibi zorbalara kim ‘dur’ diyecek?
***
Bugün (25 Kasım) ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’
Farkındalık oluşturulmak istenen günlerden biri.
Böyle bir ihtiyacın hasıl olması ne acı…
Osmangazi Belediyesi ve Osmangazi Kent Konseyi, Osmangazi Meydanı’nda kadına şiddetle mücadele günü kapsamında bir basın açıklaması yaptı.
Belediye Başkanı Erkan Aydın, Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz, Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Sevgi Baysal, belediye çalışanları ve onlarca kadın oradaydı.
Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, eşit, özgür, şiddetsiz bir yaşam temennisinde bulunarak şu vurguyu yaptı:
“Hayattan ve toplumdan kadın çıktığında geriye hiçbir şey kalmıyor. Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak toplanmamız bile aslında utanç verici bir durum. Sadece 10 ayda ülkemizde 354 kadın katledildi. Şu anda biz konuşurken dahi bir kadın, cinayete maruz kalıyor. Günde ortalama 1 kadın öldürülüyor. Kayıt dışı, bulunamayanlar ve faili meçhulleri de eklediğinizde sayı çok daha artıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak yerine, bu sözleşmeden çıkıldı. Kadına şiddet, adeta yapanın yanına kar kalan, göz yumulan bir eylem haline dönüştü. Türklerde, binlerce yıl öncesinde kadına ulu insan anlamına gelen Han’ım denilmiş. Bugün ise kadına değer verilmeyen, eşitsiz uygulamalarla her türlü işkencenin, ölümün ve kötü muamelenin kadına reva görüldüğü bir toplum haline geldik. İnsanlar hayatımızda olmazsa olmaz olan kadınlara bu değersizliği nasıl reva gördü sorgulamak gerekiyor. Tabi ki bunun takipçisi olacağız”
Devamında;
Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz, Türkiye’de kadınların güven ve eşitlik için sürekli bir mücadele içerisinde olduğuna değindi ve dedi ki:
“Eşitlik anlayışını hayatın her alanında güçlendirmek, şiddetle mücadelede kritik bir adımdır…”
Bu doğrultuda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitiminin okul öncesinden itibaren müfredata dahil edilmesi gerekir…
Erkek çocuklara şiddetin hiçbir koşulda kabul edilemez olduğunun öğretilmesi gerekir…
Kız çocuklarına kendi bedenleri ve hayalleri üzerinde söz sahibi olmanın yollarının gösterilmesi önem arz eder...
Ve finali şu cümlelerle yaptı:
“Kamu personeline yönelik eğitim programları ile toplumsal cinsiyet eşitliği farkındalığı artırılmalıdır. Kent Konseyi olarak, Osmangazi Belediyesi’nin kadın ve toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı projelerine destek verecek, Osmangazi’yi bir kadın dostu kent haline getirmek için çalışacağız…”
***
Gerçekten de Başkan Aydın’ın dediği gibi, bugün kadına şiddetle mücadeleyi konuşuyor olmak çok utanç verici.
Ve de mücadele samimiyeti için Kent Konseyi Başkanı Yılmaz’ın dile getirdiği önerilerin bir an önce uygulamaya geçmesi elzem…
Burada kanunlarımızdaki boşlukların doldurulması gerekiyor.
Mesela;
Karısını öldüren bir caninin duruşmaya gelirken giydiği takım elbisesinin ‘iyi hal’ine tezahür etmemesi, sokak ortasında karısını defalarca bıçaklayan bir diğer insan müsveddesinin gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemece salıverilmemesi icap ediyor.
Tüm bunların ötesinde henüz çocukluk yıllarında, kadın-erkek ayırmaksızın, ‘can’a saygıyı, yaratılan tüm canlıları sevmeyi çocuklarımıza öğretmemiz bilhassa önceliğimiz olmak zorunda.
Madem iletişim çağındayız. Bilhassa yayın organlarının konuya duyarlı, hassas ve farkındalık oluşturan içeriklerle şiddetle mücadeleyi desteklemeleri icap ediyor.
Yoksa biz daha çok şiddet olaylarına tanık olur, şiddetle mücadeleyi konuşup dururuz.
Evet;
Kadına şiddetin toplumsal bir sorun olduğunun farkındayız madem!
Artık ‘dur’durmanın vaktidir!
Lakin;
Türkçe anlamı Kraliçe olan “Kadın-Hatun” kelimesinin, Arapça “örtülmesi/gizlenmesi gereken” anlamına gelen “Avrat”a dönüştürüldüğü bir ülkede bu ne kadar mümkün, bunu da zaman gösterecek!