O ya da bu şekilde her sistem, kendi insanını üretir ama koskoca Sovyetler Birliği onca imkânına rağmen kendi modeline uygun insan tipine 70 senede erişemediği için çöktü.
Biz ise 1980 darbesiyle hedeflenen ve örneklerini bugün bol bol gördüğümüz yeni insan tipini hem siyasette hem bürokrasi de hem de toplum da büyük ölçüde ürettik.
Bizdeki sistem; siyasetiyle, ekonomisiyle, edebiyatıyla, kültürüyle ve dini ile öyle bir tip/model üretti ki, bu tip; milli ve dini değerler elbisesini giyip, güç/iktidar zırhını kuşanarak, kendine yeşil/sulak/zengin vaha ve adalar oluşturma pahasına adeta bastığı toprağı ot bitmez hale getiriyor.
“Bu tip”in en belirgin özelliği, birebir aynı şeyi yapsanız bile sizin yaptığınızı yanlış ama kendi yaptığını kesin doğru kabul eden çifte bir zihne/psikolojiye sahip olmaları.
Sebebi ise sanki Allah tarafından yetkilendirilmiş(!) gibi kutsalı onların temsil etmesi.
Bu tip; dini değerlerle, kutsallarla ilgili, Kur’an’i olmayan her şeyi yapar, her şeyi söyler ama dini, tekellerinde gördükleri için kendi anlayışlarına uymayan bir kelime/cümle üzerinden trol müfrezeleriyle taarruza geçip, başkasını linç etmeyi hak görür.
Bu tip; her türlü kamu kaynağından gönlünce tasarruf eder, yaptıklarını ticari sır diye saklar.
Bu tip; şaibeli ilişkilerle, bu ülke ve bu ülke insanının üzerinden kazandıklarını, ülkede tutmaz, yatırıma yöneltmez, sanki ganimet gibi yabancı ülkelere transfer ederek gayrimenkullere yatırır.
Bu tip; medeniyetimizde ulvi bir yere sahip olan vakıfları kılıf yaparak, vergi muafiyeti imtiyazı üstünden, debdebeli, konforlu hayat sürer.
Bu tip; her alanda bugün böyle, yarın şöyle, ertesi gün öyledir, her vaziyeti durumluktur.
***
Şimdi;
Bu tipin öykündüğü ve artık giydiği ve de normalleştirdiği(!) karakterin resmini biraz daha netleştirmeye çalışayım.
Bu tipler bir taraftan, sürekli ‘’Ben biziz’’, millet iradesi, milli menfaatler, beka diyecek ki, dinine, imanına, ülkesine, vatanına, bayrağına, ailesine, siyasi partisine, ideolojisine sonuna kadar sadık, asla döneklik etmeyen, tevazu sahibi, yozlaşmamış denilen türden bir insan olacak,
Öte yandan aynı tip, 19.yy. vahşi kapitalisti gibi devleti yanına alıp, acımasız ve haksızca rekabet edecek, milleti soyacak ve küfredecek, sermaye istifleyip yurt dışına kaçıracak, para sahibi olabilmek için her yolu mubah görüp, gerektiğinde sevgiyi, hoşgörüyü, cehaleti, dini inançları, Atatürk’ü sömürecek, burnundan kıl aldırmayacak kadar kibirli ve otoriter olacak, konumunu muhafaza etmek için saldırganlaşacak, bütün bunları yaparken vicdan azabı çekmemek için kimseyi gözü görmeyecek kadar bencil/benmerkezci olacak.
Bu tipin davranışını belirleyen bu iki farklı durum, birbiriyle uyuşmayıp çatışacağı için, bu tip; zemine ve zamana uygun olarak, bazen birini bazen diğerini öne çıkararak bunları dejenere edecek ama bunu belli etmemek içinde sinsileşecek.
Zaten dikkat edilirse şeffaflık, hesap verilebilirlik mazide kaldı, şimdi sırlar ve gizlilik esas.
Bu çerçevede konulacak ad herhalde münafıklık, riyakârlık ve çürüme olmalı.
Bu ülkede en önemli sorun, iç sömürgecilik yaptığını kutsal kavramların ardına gizleyip, devletin milleti, milletin milleti, gözüne baka baka, kanırta kanırta soyması ve Türk’ün en önemli hasleti olan adaleti ve ‘’vicdan azabını’’ iptal etmesi ile Kur’an’ı terk edilmiş bırakmasıdır.
Bir diğer sorun ise bu tiplerin üstünün nasıl örtüldüğü ve gizlenme yolları ama sonraki yazıda.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ümit CAN
Yeni tip!
O ya da bu şekilde her sistem, kendi insanını üretir ama koskoca Sovyetler Birliği onca imkânına rağmen kendi modeline uygun insan tipine 70 senede erişemediği için çöktü.
Biz ise 1980 darbesiyle hedeflenen ve örneklerini bugün bol bol gördüğümüz yeni insan tipini hem siyasette hem bürokrasi de hem de toplum da büyük ölçüde ürettik.
Bizdeki sistem; siyasetiyle, ekonomisiyle, edebiyatıyla, kültürüyle ve dini ile öyle bir tip/model üretti ki, bu tip; milli ve dini değerler elbisesini giyip, güç/iktidar zırhını kuşanarak, kendine yeşil/sulak/zengin vaha ve adalar oluşturma pahasına adeta bastığı toprağı ot bitmez hale getiriyor.
“Bu tip”in en belirgin özelliği, birebir aynı şeyi yapsanız bile sizin yaptığınızı yanlış ama kendi yaptığını kesin doğru kabul eden çifte bir zihne/psikolojiye sahip olmaları.
Sebebi ise sanki Allah tarafından yetkilendirilmiş(!) gibi kutsalı onların temsil etmesi.
Bu tip; dini değerlerle, kutsallarla ilgili, Kur’an’i olmayan her şeyi yapar, her şeyi söyler ama dini, tekellerinde gördükleri için kendi anlayışlarına uymayan bir kelime/cümle üzerinden trol müfrezeleriyle taarruza geçip, başkasını linç etmeyi hak görür.
Bu tip; her türlü kamu kaynağından gönlünce tasarruf eder, yaptıklarını ticari sır diye saklar.
Bu tip; şaibeli ilişkilerle, bu ülke ve bu ülke insanının üzerinden kazandıklarını, ülkede tutmaz, yatırıma yöneltmez, sanki ganimet gibi yabancı ülkelere transfer ederek gayrimenkullere yatırır.
Bu tip; medeniyetimizde ulvi bir yere sahip olan vakıfları kılıf yaparak, vergi muafiyeti imtiyazı üstünden, debdebeli, konforlu hayat sürer.
Bu tip; her alanda bugün böyle, yarın şöyle, ertesi gün öyledir, her vaziyeti durumluktur.
***
Şimdi;
Bu tipin öykündüğü ve artık giydiği ve de normalleştirdiği(!) karakterin resmini biraz daha netleştirmeye çalışayım.
Bu tipler bir taraftan, sürekli ‘’Ben biziz’’, millet iradesi, milli menfaatler, beka diyecek ki, dinine, imanına, ülkesine, vatanına, bayrağına, ailesine, siyasi partisine, ideolojisine sonuna kadar sadık, asla döneklik etmeyen, tevazu sahibi, yozlaşmamış denilen türden bir insan olacak,
Öte yandan aynı tip, 19.yy. vahşi kapitalisti gibi devleti yanına alıp, acımasız ve haksızca rekabet edecek, milleti soyacak ve küfredecek, sermaye istifleyip yurt dışına kaçıracak, para sahibi olabilmek için her yolu mubah görüp, gerektiğinde sevgiyi, hoşgörüyü, cehaleti, dini inançları, Atatürk’ü sömürecek, burnundan kıl aldırmayacak kadar kibirli ve otoriter olacak, konumunu muhafaza etmek için saldırganlaşacak, bütün bunları yaparken vicdan azabı çekmemek için kimseyi gözü görmeyecek kadar bencil/benmerkezci olacak.
Bu tipin davranışını belirleyen bu iki farklı durum, birbiriyle uyuşmayıp çatışacağı için, bu tip; zemine ve zamana uygun olarak, bazen birini bazen diğerini öne çıkararak bunları dejenere edecek ama bunu belli etmemek içinde sinsileşecek.
Zaten dikkat edilirse şeffaflık, hesap verilebilirlik mazide kaldı, şimdi sırlar ve gizlilik esas.
Bu çerçevede konulacak ad herhalde münafıklık, riyakârlık ve çürüme olmalı.
Bu ülkede en önemli sorun, iç sömürgecilik yaptığını kutsal kavramların ardına gizleyip, devletin milleti, milletin milleti, gözüne baka baka, kanırta kanırta soyması ve Türk’ün en önemli hasleti olan adaleti ve ‘’vicdan azabını’’ iptal etmesi ile Kur’an’ı terk edilmiş bırakmasıdır.
Bir diğer sorun ise bu tiplerin üstünün nasıl örtüldüğü ve gizlenme yolları ama sonraki yazıda.