SON DAKİKA
Hava Durumu

Uyarmak gerek; Yine CHP -1-

Yazının Giriş Tarihi: 07.11.2024 18:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.11.2024 18:02

Ülkenin kurucu kadrolarının çatısı altında topladığı bir parti olarak hayati bir misyon üstlenen CHP’nin, bugünkü hali oldukça düşündürücü!

Onurlu tarihinden, rasyonel akıldan, tutarlılıktan savruluşlarını ve gelişmeleri okuyup ülke menfaatine gereğini yapmak konusundaki beceriksizliği görünce, yine yazma, uyarma mecburiyeti oluştu.

Hatırlayın;

Rahmetli Bülent Ecevit, Cumhuriyet Halk Partisi’ni nasıl tanımlamıştı!

‘’CHP, Misak-ı Milli ve Kuvayı Milliyeden doğan, Türkiye’nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumaya ant içenlerin kurduğu bir partidir.’’

Bu tanımdan hareketle;

Demek ki CHP, Misak-ı Milli ve Kuvayı Milliye ruhunu esas alması gereken bir partidir.

Kaldı ki parti programı da ortadadır.

Program başlangıçta Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik ve Halkçılık ilkeleri mevcutken, şartlara ve tedrici gelişmeye uygun olarak önce 1924 yılında Laikliği, 1931’de ise ‘’inkılapçılık’’ ve ‘’devletçilik’’ ilkeleri eklenmiştir.

Bu ilkeler, Topkapı Sarayı’ndaki oklardan esinlenilerek 6 ok olarak sembolleştirilmiş ve bugüne kadar da böyle gelmiştir.

Ancak 1938’e kadar sağlam ve işlevsel olan, ülkeyi 15 senede her alanda diriltip, ayağa kaldıran ve saygın bir ülke haline getiren ilke okları, bu tarihten sonra içeriği boşaltılarak nostaljik bir görsel haline getirilmiştir.

Çünkü 1938’den sonra oluşturulan Amerikan mandacısı müesses nizam ile 1952’de NATO’ya girişle dayatılan paralel devlet yapısı, okları tek tek hasara uğratmış, geriye yani bugüne kırık oklar kalmıştır.

***

Neydi oklar, neleri ifade ediyordu?

Örneğin;

Altı Ok’taki Cumhuriyetçilik ilkesi…

Hukukun üstünlüğü ve halkın egemenliğini ifade ediyordu.

Bugün Türkiye, hukukun üstünlüğünde 140 ülke arasında 117. sırada olup daha da aşağılara yuvarlanırken, halkın egemenliğini ve ortak aklını temsil eden TBMM’nin yetkileri budanarak devre dışına çıkarılmış ve dar bir oligarşinin idaresinde örtülü monarşiye dönüştürülmüştür….

Dönüştürülmüştür ama CHP ortada yoktur!

Milliyetçilik İlkesi ise;

Tam bağımsızlığa dayanır ve iki yaklaşımı vardır. Türk vatandaşları her şeyden önce kendi milletinin varlığı ve mutluluğu için çalışacak, fakat başka milletlerinde huzur ve refahını düşünecektir.

Hem milletini hem de insanlığı temel alan iki yaklaşımın formülü de ‘’Yurtta Barış, Cihanda Barış’’ ilkesidir.

‘’Türk Tarihinin Ana Hatları’’ çalışmasından önce değişik tarihlerde söylediği sözler, Atatürk’ün milliyetçilik anlayışını başka bir yorum ya da eklentiye, arayışa gerek kalmadan açıkladığı gibi, bugün milliyetçiliği tekelinde tuttuğunu iddia edenlerin tarihsel, fikirsel, ideolojik savruluş ve çelişkilerine ayna tutacak berraklıktadır.

“Ey Türk milleti! Sen… fikir de ve medeniyette de insanlığın şerefisin. Tarih, kurduğun medeniyetlerin övgüleriyle doludur… On bin yıllık kültür mirası, ruhunda bakir ve tükenmez bir kudret hâlinde yaşıyor… Tarih, medeniyet safında layık olduğun yeri parmağıyla gösteriyor. Oraya yürü ve yüksel! Bu senin için hem bir hak hem de bir vazifedir!...

Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır…

Aslâ şüphem yoktur ki Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki inkişafıyla atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır… Ne mutlu Türküm Diyene!”

Dolayısıyla milliyetçilik anlayışı doğrultusunda hedef;

Milli Egemenlik, Milli Ekonomi ve Milli Kültür’dür.

***

Türkiye’de siyasetin ABD’ye göbekten bağlanması/bağımlılığı artık bir övünç gibi sunulurken milliyetçiliğin ana düsturu olan tam bağımsızlıktan,

Egemenlik, siyasetin gri alanındaki odaklara verilmişken milli egemenlikten,

Milletin ekonomik aklı olarak bin bir emekle kurulan her türlü varlığı, özelleştirme yalanıyla satılıp devredilirken, yer altı madenleri yabancılara peşkeş çekilirken, ormanları ve suları talan edilirken, milletin 3/2’si yoksulluk/açlık sınırı altında yaşamaya mahkûm edilmişken milli ekonomiden,

Her türlü iletişim kanalıyla bütün kollardan üzerimize abanan küresel kültür emperyalizmi, din kisvesi altında özel, desteklenmiş ve teşvik edilmiş Arap kültür emperyalizmi,

Türk’le aynı kazanda kaynatılsa bile erimeyecek katılıkta 72 milletten sığınmacı, Orta okullarda okutulan sosyal bilgiler kitabında, sığınmacıların ensar/muhacir aldatmacasıyla taze zihinlere yedirilme çalışmaları, görüntüde karşı çıkılırken, destek veren yabancı ülke temsilciliklerinin faaliyetlerine izin verilerek büyütülüp yaygınlaştırılmasına ses çıkarılmayan LGBT ve 3. cins oluşturma projeleri, üzerimize pislik olarak boca edilirken Milli Kültür’den söz edilebilir mi Allah aşkına?

***

Peki, CHP nerede, ortada yok ki.

O, kendi “Ok’undaki milliyetçilik, tüm yurttaşlarımızı bu kadar kuşatıcı ve tarihi gerçekler bu kadar açıkken oy uğruna bir etnik kümeye ve onu temsil iddiasındaki işbirlikçi partiye ‘’tarihin doğru tarafında yer alacağız’’ selamı çakıp, tarihi gerçekleri ve partisini yok saymakla ve de ateşe odun atmakta meşgul.

Hatırlatmak lazım, sahi Ecevit SHP’ye neden tepkiliydi?

(Devam edecek)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.