İstanbul BüyükşehirBelediyesi, kitap yayımcılığı alanında Türkiye’nin en iyisidir. 2019 yılından sonra yayın alanı çeşitlenmiş, kitabevi sayısı artmış, kitabevinden ve internet sitesinde her konuda kitabı satarak Türkiye’nin kitapçısı haline gelmiştir. Basılan kitaplardan birkaç örnek vereyim: Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Karikatürlerde İstanbul’un Sokak Köpekleri,Yaban İstanbul’u, Halkevleri, Öykülerle İstanbul, Mimar Sinan, Büyükdere Fidanlığı, Orhan Kemal, Cüneyt Arkın, Basket İstanbul, Karagöz, Perde Kapanmasa Görecektiniz (Kent Oyuncuları), Her Yönüyle Ekmek, Türk Tiyatrosunda İstanbul, Muhsin Ertuğrul…
İstanbul’dan sonra İzmir gelir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 1990’lı yıllardan itibaren şehri birçok yönden inceleyen kitapları yayımlamıştı. Bu kitaplar karton kapağa, çok iyi kağıtlara basılmamıştı ki, maliyet düşük olsun, halk ucuza alabilsin. Birkaç örnek vereyim: İzmir Devlet Tiyatrosu, İzmir’de Kitapçılık gibi onlarca kitap. Bu kitapları, İzmir’de askerlik yaparken okumuştum. Gazinonun köşesinde kitaplık oluşturulmuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yayımladığı kitapların en önemli özelliği konunun uzmanına hazırlatılmış, editörü, düzeltmeni, sayfa tasarımı, ciltli baskısıyla üst düzey yayın olmasıdır. Kitap yayıncılığını, kitabiyatı bilen bir yayın yönetmeninin olması, aynı zamanda, basılacak kitabın seçilmesi, hedef kitlenin belirlenmesi, kaç adet basılacağı, ciltli mi, yoksa karton kapak mı olacağı dahil her şeye karar veren kişidir.
Bursa Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin yayınladıkları kitaplar ise on yıllardır problemlidir. Problem, yayın yönetmeni, yani hangi kitabın yayınlanacağını karar veren kişiden başlamaktadır. Hiçbir belediyede yayın yönetmeni yoktur. Kültür müdürü yayınlansın dediği için o kitap basılır.
Bursa’da ise derleyen, editör ile düzeltmen birbirine karıştırılmaktadır. İmlâyı, anlatım bozukluğundaki problemi çözmek düzeltmenin işidir. Yazıları bir araya getirmek, yani derlemek başka bir iş. Editör ise metindeki bilgilerin doğruluğunu, dipnottaki atıf yapılan kaynağın ve kaynakçada yer alan kitabın, makalenin kontrol edilmesinden sorumlu olmasının yanı sıra fotoğrafların kimin, hangi kurumun arşivi olduğu, telif izni alındı mı, diye kontrol eden kişidir. Uzmandır. Konuyu makaleyi, kitabı yazan kişi kadar iyi bilmelidir. Bir kitapta, en az üç editörün (metin, dipnot-kaynakça, fotoğraf) emeği olmalıdır.
(Size, Peter Ginna’nın hazırladığı Editör Ne İş Yapar? kitabını okumanızı öneriyorum.)
Yıldırım Belediyesi’nin kitaplarında bandrol yoktur. Sayfa tasarımını kimin yaptığı, editör, düzeltmen de yoktur. Çünkü amaç, şehrin düşünce hayatına katkı sunmak değil, belediye yönetimine yakın kişilerin (Yazarlar Birliği, Parti) kitabını basarak, yayın yaptık denilmesinden ibarettir. Kitap başvurusu yapacağınız bir merci yoktur. Neden basıldığı, amacı belli olmayan kitaplar okuyucuyla buluşmuştur. Meselâ, Kısa Türkiye Tarihi Konuşmalar kitabı, yazarın konuşmaları bir araya getirilmiş. Yazılı hale getirildikten sonra dipnot veya kaynakça eklenmediği, editör okumasından geçmediği için sözlerin ne kadar doğru olduğu da kontrol edilmeden belirli bir ideoloji eksenindeki düşünceler okuyucuya aktarılmış. Kitabın adı ‘İslâmcı Gözüyle Kısa Türkiye Tarihi’ olmalıydı. Yıldırım Belediyesi’nden değil, özel bir yayınevinden çıkmalıydı. Aynı yazarın, Bütün Yönleriyle Necip Fazıl kitabında, tiyatro oyunları, şiirleri yeterince incelenmemiş, sanat anlayışının ne olduğu ideolojisi üzerinden anlatılmış. Tek ideoloji ekseninde yayın… Harcanan bizim paramız… Günah kimin boynunda.
Başka bir yazara dair örnek vereyim. Tarihi ve Doğasıyla Mollaarap kitabının üzerinde belediyenin ne adı ne de amblemi var. Ancak kitabı, Yıldırım Belediyesi yayımladı. Ulaşmak imkânsız. Kaç adet basıldığı, nerede dağıtıldığı da bilinmiyor. Bir örnek daha vereyim. Yıllar önce, Yıldırım Bayezid Sempozyumu yapılmıştı. Nedense, kitabı belediye değil, Türk Tarih Kurumu bastı. Neyse ki Ahmet Hamdi Tanpınar üzerine Bilgi Şöleni (Sempozyum) yapıldı, onun kitabını yayımlayabildiler. Sonra… Belediyenin ciltli olarak yayımladığı Bursa Yıldırım Darüşşifası kitabı, depoda kaldığı için kağıtçılara satıldı. Onlar da kitapçılara... Buna benzer birçok kitabın akıbeti aynı oldu.
Osmangazi Belediyesi diğer ilçe belediyelerine göre daha fazla kitap yayınladı. Bu durumu bir nevi büyükşehir belediyesi ile rekabet olarak düşünebiliriz. Ahmet Hamdi Tanpınar Yarışması, önemli bir marka haline geldi. Fetih Şenlikleri kapsamında sempozyum yapılması, şehrin kültür tarihi için önemli bir adımdır. Alanında uzman birçok kişi Bursa’ya gelmiş, konuşmalar yapmıştır. Her yıl sempozyumdan önce kitap yayımlanırken bu yıl kitabı yoktu. İki sene önce yapılan Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Devamlılık ve Bursa Sempozyumu kitabı dahi basılmadı. Yeni belediye yönetimine yapacağım ilk eleştiri kütüphanelerinin küçük olması ise ikincisi kendi düzenlediği sempozyumların dahi kitaplarını basmaktan imtina etmesidir. Bursa’da ilk kez Uluslararası Müzik Sempozyumu, Osmangazi’de yapılmış, kitabı hemen okuyucuyla buluşmuştu. Yörükler başlığı altında yapılan sempozyum iki kitap olarak basılmıştı. Bursa’da Tarikatlar ve Tekkeler kitabı ciltli, çok güzel şekilde basılmıştı. Tabii, bir, iki yıl sonra bu iki kitabı paket paket kitapçılarda görünce diyecek söz bulamamıştım. Aynı sözü yeniden yazayım. Harcanan bizim paramız… Günah kimin boynunda.
Osmangazi Belediyesi, eski belediye yönetimi zamanı, Mehmet Şemseddin Ulusoy’un kitaplarının ilk dört cildini, 400 veya 500 adet, ikinci dört cildini 200-250 civarı basmıştı. Rakamları kesin olarak hatırlamıyorum. Basım adetlerindeki farklılık nedeniyle kitapların büyük çoğunluğu takım yapılamayacak. Kitaplar ciltli, hem çevirisi hem de tıpkı basımıyla birlikte yayımlandığı için o dönem fiyatı yüksek olmuş, Fetih Müzesi’nde satılmaya çalışılmış ancak ilgi görmemişti. Halbuki, tıpkı basımı dijital hale getirilip arşivlenseydi daha doğru olmaz mıydı? Sekiz kitap, karton kapakta, sadece çeviri kısmı yayımlansaydı, maliyeti daha düşük, satışı daha yüksek olurdu.
Nilüfer Belediyesi, kitap fuarında yer kiralayarak, Yılmaz Akkılıç Bursa Araştırmaları Ödülü kazanan kitapları ücretsiz olarak dağıtmaktadır. Arkeoloji kazıları ile ilgili yayımlanan kitapları satmak istedi, ancak pek alıcısı olmadığı için başarıya ulaşamadı. Şunu anlamamız gerekiyor. Belirli bir konuda yayın yaptığın zaman ister istemez okuyucusu az oluyor. Zararı göze alıp ya ucuza satılacak ya da ilgililere ücretsiz dağıtılacak. Başka çözüm yok. Kitabın başlığında Bursa, bir ilçe, mahalle adının yazması, hedef kitlesini sınırlıyor. Satış politikası olmayınca (Bursa’da hangi belediyede var ki!) kitaplar ücretsiz dağıtılmak zorunda kalıyor.
Mustafakemalpaşa, Mudanya, Gemlik Belediyeleri de tek tük kitap yayımlıyor. Eğer belediyede tanıdığınız yoksa kitaplara ulaşmanız çok zor. Hüseyin Genç Mudanya’nın Köyleri başlığı altında kitap yazmıştı. Eski belediye döneminde maliyeti yüksek denilerek basılmamıştı. Para mı yok, gerçekten mi?
Mustafakemalpaşa Kültür ve Sanat Derneği’nin yayımladığı kitaplar, satılmıyor, 500 adet basılarak ücretsiz dağıtılıyordu. Dernek, 20 kadar kitap yayımladı. 116 sayı dergi çıkardı. İlçenin ilk sempozyumunu yaptı. Söyleşiler, sergiler… Şunu söylemekte sakınca yok. Dernek, ilçenin kültürünü Mustafakemalpaşa Belediyesi’nden daha fazla etkiledi, yön verdi.
***
Gelelim, Bursa Büyükşehir Belediyesine. Recep Altepe, Osmangazi Belediye Başkanı olduğu zaman başlattığı kitap yayıncılığını, büyükşehir belediyesi olduğu zaman devam ettirdi. Bursa Araştırma Merkezi kuruldu. Sempozyum kitapları dahil, üniversite hocalarının, bağımsız araştırmacıların kaleme aldığı, hazırladığı kitaplar basıldı. Beş, on yıllık yayın politikası diye bir şey yoktu. Araştırma merkezinde oluşturulan bir komisyon her şeye karar verdi. Tabii, onların yetkinliğini de sorgulamamız gerekiyor, o ayrı. Bir zaman sonra kültür müdürlerinin, danışmanların istekleri ön plana çıktı. Başta bahsettiğim konular göz ardı edilince satış konusunda başarılı olamadılar. İki sene önce, takım takım Bursa Kütüğü elden çıkarıldı. O kadar çok kitap basılmış, satılmamıştı ki, kitapçılar ne yapacağını, nereye koyacağını şaşırmıştı. Hatırlatayım. Harcanan bizim paramız… Günah kimin boynunda.
Onlarca profesyonel çalışanı olan, yıllardır tek işi kitap yayıncılığı olan İletişim, Metis, YKY, Can, Dergâh dahi yılda 70, 80 kitap yayımlamakta zorlanırken, büyükşehir belediyesi sonucun hangi kalitede olduğuna bakmadan devamlı kitap yayımladı. Gazetecilere, üniversite hocalarına, yazarlara ücretsiz dağıtılınca kimsenin sesi çıkarmadı.
Büyükşehir, Yıldırım, Osmangazi, Nilüfer dahil hiçbir belediyenin kitaplarında dizin yok. Mahalle veya okullarla ilgili kitaplarda onlarca sözlü tarih var. Aradığım bilgiyi nasıl bulacağım? Hepsini tek tek okumak gereksiz zaman kaybı değil mi? Fotoğraflar konularına göre ayrılmamış, hepsine tek tek bakmak gerekiyor. Kitaplarda konu editörü diye bir şey yoktu. Durum bu derece vahimdi.
***
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olarak faaliyet gösteren İstanbul Kitapçısı’nın 24 kitabevi var. Bursa Büyükşehir Belediyesi, önce Orhan Camii’nin karşı tarafında eski Turizm bürosunda kitap satış yeri açtı. Sonra burası kiraya verildi. Kitabevi, Bali Bey Hanı’nın girişine taşındı. Orası da köfteciye kiraya verilince, kitabevi Merinos’a taşındı. Kültür merkezine defalarca gitmeme rağmen satış yerini görmedim dahi. Gözden ırak olan gönülden de ırak oldu.
Problemi anladınız mı? Önce insanların ilgisini çekecek, okumaya değer kitaplar basılacak. Uzun yıllar, çok iyi araştırılmış, konu editörünün, düzeltmenin elinden geçmiş, dizini yapılmış kitaplar yayımlanacak ki, okunsun, tartışılsın, araştırmalarda kullanılabilsin. Daha önemlisi 500-600 belki 800-1000 lira ödemeye değer görülsün. Sonra, adı “Bursa Kitapçısı” olan Bursa dahil her konuda kitabın satıldığı en az 20 kitabevi, şehrin her tarafında açılacak. Burada amaç, sadece kitap satmak değil hemşehriliğin yoğun olduğu şehirde, Bursalı olma bilinci oluşturmak. Bursa ile kendini sınırlandırdığında, kitap satışı düşük olur. Çünkü Bursa, İstanbul ve İzmir gibi dünya şehri değil, Anadolu şehri. Bunun bilincinde olarak hareket etmeliyiz. Bu nedenle, okuyucuya çeşit sunulmalı ki, en azından kitabevinin maliyeti çıksın. Yoksa kitabevi zarar ediyor denilerek, oradan oraya taşınır.
***
Seçimlerden itibaren bir yıl geçti. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri kitap yayımcılığı alanında büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Dilerim, profesyonel olma yolunda adım atarlar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Âşık Veysel’i ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin eski yönetim zamanı yayımladığı Âşık Veysel kitaplarını karşılaştırmanızı öneriyorum.
Bursa Valiliği ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yayımladığı, 81 İlde Kültür ve Şehir Bursa kitabında hangi yeni bilgi ortaya çıkarıldı? Yoksa var olanlar dahi tam olarak aktarılamadı mı?
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Cumhuriyet’in 100. yılında yayımladığı Cumhuriyet ve Bursa kitabına da bakabilirsiniz. Cumhuriyet’in yüz yılında Bursa’da yaşananlar mı aktarılıyor, yoksa… Yazıları kaleme alanlar o alanda uzman mıydı? Nedense, büyükşehir belediyesinin kitaplarında hep aynı isimler makale yazıyordu.
Büyükşehir Belediyesi’nde 13 bin, ilçe belediyelerinde ortalama bin 500- 2 bin 500 kişi çalışmaktadır. Emin olun, eğer kitabın hazırlık süreci belediyenin içinde yapılırsa, karton kapaklı 300 sayfalık bir kitabın basımı “bir çalışanın aylık maaşı” kadardır. Eğer, aynı sayfa sayısında kitap ciltli basılırsa, “bir çalışanın bir buçuk maaşına” denk gelir. Sayfa sayısı artarsa, renkli olursa “iki çalışanın maaşı kadar” hesaplayabilirsiniz. Dergi basımlarının da maliyeti üç aşağı beş yukarı aynıdır. Önemli olan niyettir, gerisi iş yapmak istemeyenlerin mazeretidir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Uğur Ozan Özen
Belediyelerin kitap yayıncılığı
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kitap yayımcılığı alanında Türkiye’nin en iyisidir. 2019 yılından sonra yayın alanı çeşitlenmiş, kitabevi sayısı artmış, kitabevinden ve internet sitesinde her konuda kitabı satarak Türkiye’nin kitapçısı haline gelmiştir. Basılan kitaplardan birkaç örnek vereyim: Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Karikatürlerde İstanbul’un Sokak Köpekleri, Yaban İstanbul’u, Halkevleri, Öykülerle İstanbul, Mimar Sinan, Büyükdere Fidanlığı, Orhan Kemal, Cüneyt Arkın, Basket İstanbul, Karagöz, Perde Kapanmasa Görecektiniz (Kent Oyuncuları), Her Yönüyle Ekmek, Türk Tiyatrosunda İstanbul, Muhsin Ertuğrul…
İstanbul’dan sonra İzmir gelir. İzmir Büyükşehir Belediyesi, 1990’lı yıllardan itibaren şehri birçok yönden inceleyen kitapları yayımlamıştı. Bu kitaplar karton kapağa, çok iyi kağıtlara basılmamıştı ki, maliyet düşük olsun, halk ucuza alabilsin. Birkaç örnek vereyim: İzmir Devlet Tiyatrosu, İzmir’de Kitapçılık gibi onlarca kitap. Bu kitapları, İzmir’de askerlik yaparken okumuştum. Gazinonun köşesinde kitaplık oluşturulmuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yayımladığı kitapların en önemli özelliği konunun uzmanına hazırlatılmış, editörü, düzeltmeni, sayfa tasarımı, ciltli baskısıyla üst düzey yayın olmasıdır. Kitap yayıncılığını, kitabiyatı bilen bir yayın yönetmeninin olması, aynı zamanda, basılacak kitabın seçilmesi, hedef kitlenin belirlenmesi, kaç adet basılacağı, ciltli mi, yoksa karton kapak mı olacağı dahil her şeye karar veren kişidir.
Bursa Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerinin yayınladıkları kitaplar ise on yıllardır problemlidir. Problem, yayın yönetmeni, yani hangi kitabın yayınlanacağını karar veren kişiden başlamaktadır. Hiçbir belediyede yayın yönetmeni yoktur. Kültür müdürü yayınlansın dediği için o kitap basılır.
Bursa’da ise derleyen, editör ile düzeltmen birbirine karıştırılmaktadır. İmlâyı, anlatım bozukluğundaki problemi çözmek düzeltmenin işidir. Yazıları bir araya getirmek, yani derlemek başka bir iş. Editör ise metindeki bilgilerin doğruluğunu, dipnottaki atıf yapılan kaynağın ve kaynakçada yer alan kitabın, makalenin kontrol edilmesinden sorumlu olmasının yanı sıra fotoğrafların kimin, hangi kurumun arşivi olduğu, telif izni alındı mı, diye kontrol eden kişidir. Uzmandır. Konuyu makaleyi, kitabı yazan kişi kadar iyi bilmelidir. Bir kitapta, en az üç editörün (metin, dipnot-kaynakça, fotoğraf) emeği olmalıdır.
(Size, Peter Ginna’nın hazırladığı Editör Ne İş Yapar? kitabını okumanızı öneriyorum.)
Yıldırım Belediyesi’nin kitaplarında bandrol yoktur. Sayfa tasarımını kimin yaptığı, editör, düzeltmen de yoktur. Çünkü amaç, şehrin düşünce hayatına katkı sunmak değil, belediye yönetimine yakın kişilerin (Yazarlar Birliği, Parti) kitabını basarak, yayın yaptık denilmesinden ibarettir. Kitap başvurusu yapacağınız bir merci yoktur. Neden basıldığı, amacı belli olmayan kitaplar okuyucuyla buluşmuştur. Meselâ, Kısa Türkiye Tarihi Konuşmalar kitabı, yazarın konuşmaları bir araya getirilmiş. Yazılı hale getirildikten sonra dipnot veya kaynakça eklenmediği, editör okumasından geçmediği için sözlerin ne kadar doğru olduğu da kontrol edilmeden belirli bir ideoloji eksenindeki düşünceler okuyucuya aktarılmış. Kitabın adı ‘İslâmcı Gözüyle Kısa Türkiye Tarihi’ olmalıydı. Yıldırım Belediyesi’nden değil, özel bir yayınevinden çıkmalıydı. Aynı yazarın, Bütün Yönleriyle Necip Fazıl kitabında, tiyatro oyunları, şiirleri yeterince incelenmemiş, sanat anlayışının ne olduğu ideolojisi üzerinden anlatılmış. Tek ideoloji ekseninde yayın… Harcanan bizim paramız… Günah kimin boynunda.
Başka bir yazara dair örnek vereyim. Tarihi ve Doğasıyla Mollaarap kitabının üzerinde belediyenin ne adı ne de amblemi var. Ancak kitabı, Yıldırım Belediyesi yayımladı. Ulaşmak imkânsız. Kaç adet basıldığı, nerede dağıtıldığı da bilinmiyor. Bir örnek daha vereyim. Yıllar önce, Yıldırım Bayezid Sempozyumu yapılmıştı. Nedense, kitabı belediye değil, Türk Tarih Kurumu bastı. Neyse ki Ahmet Hamdi Tanpınar üzerine Bilgi Şöleni (Sempozyum) yapıldı, onun kitabını yayımlayabildiler. Sonra… Belediyenin ciltli olarak yayımladığı Bursa Yıldırım Darüşşifası kitabı, depoda kaldığı için kağıtçılara satıldı. Onlar da kitapçılara... Buna benzer birçok kitabın akıbeti aynı oldu.
Osmangazi Belediyesi diğer ilçe belediyelerine göre daha fazla kitap yayınladı. Bu durumu bir nevi büyükşehir belediyesi ile rekabet olarak düşünebiliriz. Ahmet Hamdi Tanpınar Yarışması, önemli bir marka haline geldi. Fetih Şenlikleri kapsamında sempozyum yapılması, şehrin kültür tarihi için önemli bir adımdır. Alanında uzman birçok kişi Bursa’ya gelmiş, konuşmalar yapmıştır. Her yıl sempozyumdan önce kitap yayımlanırken bu yıl kitabı yoktu. İki sene önce yapılan Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Devamlılık ve Bursa Sempozyumu kitabı dahi basılmadı. Yeni belediye yönetimine yapacağım ilk eleştiri kütüphanelerinin küçük olması ise ikincisi kendi düzenlediği sempozyumların dahi kitaplarını basmaktan imtina etmesidir. Bursa’da ilk kez Uluslararası Müzik Sempozyumu, Osmangazi’de yapılmış, kitabı hemen okuyucuyla buluşmuştu. Yörükler başlığı altında yapılan sempozyum iki kitap olarak basılmıştı. Bursa’da Tarikatlar ve Tekkeler kitabı ciltli, çok güzel şekilde basılmıştı. Tabii, bir, iki yıl sonra bu iki kitabı paket paket kitapçılarda görünce diyecek söz bulamamıştım. Aynı sözü yeniden yazayım. Harcanan bizim paramız… Günah kimin boynunda.
Osmangazi Belediyesi, eski belediye yönetimi zamanı, Mehmet Şemseddin Ulusoy’un kitaplarının ilk dört cildini, 400 veya 500 adet, ikinci dört cildini 200-250 civarı basmıştı. Rakamları kesin olarak hatırlamıyorum. Basım adetlerindeki farklılık nedeniyle kitapların büyük çoğunluğu takım yapılamayacak. Kitaplar ciltli, hem çevirisi hem de tıpkı basımıyla birlikte yayımlandığı için o dönem fiyatı yüksek olmuş, Fetih Müzesi’nde satılmaya çalışılmış ancak ilgi görmemişti. Halbuki, tıpkı basımı dijital hale getirilip arşivlenseydi daha doğru olmaz mıydı? Sekiz kitap, karton kapakta, sadece çeviri kısmı yayımlansaydı, maliyeti daha düşük, satışı daha yüksek olurdu.
Nilüfer Belediyesi, kitap fuarında yer kiralayarak, Yılmaz Akkılıç Bursa Araştırmaları Ödülü kazanan kitapları ücretsiz olarak dağıtmaktadır. Arkeoloji kazıları ile ilgili yayımlanan kitapları satmak istedi, ancak pek alıcısı olmadığı için başarıya ulaşamadı. Şunu anlamamız gerekiyor. Belirli bir konuda yayın yaptığın zaman ister istemez okuyucusu az oluyor. Zararı göze alıp ya ucuza satılacak ya da ilgililere ücretsiz dağıtılacak. Başka çözüm yok. Kitabın başlığında Bursa, bir ilçe, mahalle adının yazması, hedef kitlesini sınırlıyor. Satış politikası olmayınca (Bursa’da hangi belediyede var ki!) kitaplar ücretsiz dağıtılmak zorunda kalıyor.
Mustafakemalpaşa, Mudanya, Gemlik Belediyeleri de tek tük kitap yayımlıyor. Eğer belediyede tanıdığınız yoksa kitaplara ulaşmanız çok zor. Hüseyin Genç Mudanya’nın Köyleri başlığı altında kitap yazmıştı. Eski belediye döneminde maliyeti yüksek denilerek basılmamıştı. Para mı yok, gerçekten mi?
Mustafakemalpaşa Kültür ve Sanat Derneği’nin yayımladığı kitaplar, satılmıyor, 500 adet basılarak ücretsiz dağıtılıyordu. Dernek, 20 kadar kitap yayımladı. 116 sayı dergi çıkardı. İlçenin ilk sempozyumunu yaptı. Söyleşiler, sergiler… Şunu söylemekte sakınca yok. Dernek, ilçenin kültürünü Mustafakemalpaşa Belediyesi’nden daha fazla etkiledi, yön verdi.
***
Gelelim, Bursa Büyükşehir Belediyesine. Recep Altepe, Osmangazi Belediye Başkanı olduğu zaman başlattığı kitap yayıncılığını, büyükşehir belediyesi olduğu zaman devam ettirdi. Bursa Araştırma Merkezi kuruldu. Sempozyum kitapları dahil, üniversite hocalarının, bağımsız araştırmacıların kaleme aldığı, hazırladığı kitaplar basıldı. Beş, on yıllık yayın politikası diye bir şey yoktu. Araştırma merkezinde oluşturulan bir komisyon her şeye karar verdi. Tabii, onların yetkinliğini de sorgulamamız gerekiyor, o ayrı. Bir zaman sonra kültür müdürlerinin, danışmanların istekleri ön plana çıktı. Başta bahsettiğim konular göz ardı edilince satış konusunda başarılı olamadılar. İki sene önce, takım takım Bursa Kütüğü elden çıkarıldı. O kadar çok kitap basılmış, satılmamıştı ki, kitapçılar ne yapacağını, nereye koyacağını şaşırmıştı. Hatırlatayım. Harcanan bizim paramız… Günah kimin boynunda.
Onlarca profesyonel çalışanı olan, yıllardır tek işi kitap yayıncılığı olan İletişim, Metis, YKY, Can, Dergâh dahi yılda 70, 80 kitap yayımlamakta zorlanırken, büyükşehir belediyesi sonucun hangi kalitede olduğuna bakmadan devamlı kitap yayımladı. Gazetecilere, üniversite hocalarına, yazarlara ücretsiz dağıtılınca kimsenin sesi çıkarmadı.
Büyükşehir, Yıldırım, Osmangazi, Nilüfer dahil hiçbir belediyenin kitaplarında dizin yok. Mahalle veya okullarla ilgili kitaplarda onlarca sözlü tarih var. Aradığım bilgiyi nasıl bulacağım? Hepsini tek tek okumak gereksiz zaman kaybı değil mi? Fotoğraflar konularına göre ayrılmamış, hepsine tek tek bakmak gerekiyor. Kitaplarda konu editörü diye bir şey yoktu. Durum bu derece vahimdi.
***
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olarak faaliyet gösteren İstanbul Kitapçısı’nın 24 kitabevi var. Bursa Büyükşehir Belediyesi, önce Orhan Camii’nin karşı tarafında eski Turizm bürosunda kitap satış yeri açtı. Sonra burası kiraya verildi. Kitabevi, Bali Bey Hanı’nın girişine taşındı. Orası da köfteciye kiraya verilince, kitabevi Merinos’a taşındı. Kültür merkezine defalarca gitmeme rağmen satış yerini görmedim dahi. Gözden ırak olan gönülden de ırak oldu.
Problemi anladınız mı? Önce insanların ilgisini çekecek, okumaya değer kitaplar basılacak. Uzun yıllar, çok iyi araştırılmış, konu editörünün, düzeltmenin elinden geçmiş, dizini yapılmış kitaplar yayımlanacak ki, okunsun, tartışılsın, araştırmalarda kullanılabilsin. Daha önemlisi 500-600 belki 800-1000 lira ödemeye değer görülsün. Sonra, adı “Bursa Kitapçısı” olan Bursa dahil her konuda kitabın satıldığı en az 20 kitabevi, şehrin her tarafında açılacak. Burada amaç, sadece kitap satmak değil hemşehriliğin yoğun olduğu şehirde, Bursalı olma bilinci oluşturmak. Bursa ile kendini sınırlandırdığında, kitap satışı düşük olur. Çünkü Bursa, İstanbul ve İzmir gibi dünya şehri değil, Anadolu şehri. Bunun bilincinde olarak hareket etmeliyiz. Bu nedenle, okuyucuya çeşit sunulmalı ki, en azından kitabevinin maliyeti çıksın. Yoksa kitabevi zarar ediyor denilerek, oradan oraya taşınır.
***
Seçimlerden itibaren bir yıl geçti. Büyükşehir ve ilçe belediyeleri kitap yayımcılığı alanında büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Dilerim, profesyonel olma yolunda adım atarlar.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Âşık Veysel’i ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin eski yönetim zamanı yayımladığı Âşık Veysel kitaplarını karşılaştırmanızı öneriyorum.
Bursa Valiliği ile Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yayımladığı, 81 İlde Kültür ve Şehir Bursa kitabında hangi yeni bilgi ortaya çıkarıldı? Yoksa var olanlar dahi tam olarak aktarılamadı mı?
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Cumhuriyet’in 100. yılında yayımladığı Cumhuriyet ve Bursa kitabına da bakabilirsiniz. Cumhuriyet’in yüz yılında Bursa’da yaşananlar mı aktarılıyor, yoksa… Yazıları kaleme alanlar o alanda uzman mıydı? Nedense, büyükşehir belediyesinin kitaplarında hep aynı isimler makale yazıyordu.
Büyükşehir Belediyesi’nde 13 bin, ilçe belediyelerinde ortalama bin 500- 2 bin 500 kişi çalışmaktadır. Emin olun, eğer kitabın hazırlık süreci belediyenin içinde yapılırsa, karton kapaklı 300 sayfalık bir kitabın basımı “bir çalışanın aylık maaşı” kadardır. Eğer, aynı sayfa sayısında kitap ciltli basılırsa, “bir çalışanın bir buçuk maaşına” denk gelir. Sayfa sayısı artarsa, renkli olursa “iki çalışanın maaşı kadar” hesaplayabilirsiniz. Dergi basımlarının da maliyeti üç aşağı beş yukarı aynıdır. Önemli olan niyettir, gerisi iş yapmak istemeyenlerin mazeretidir.