SON DAKİKA
Hava Durumu

Nasıl olur!

Yazının Giriş Tarihi: 15.08.2024 09:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.08.2024 09:24

Türk Silahlı Kuvvetleri, kim ne derse desin hala Türk milletinin en güvendiği kurumların başında geliyor.

Şanlı tarihimize bakacak olursak;

Türk Silahlı Kuvvetlerini en kıymetli kılan gerçek, tüm devletlerimizin kurucularının asker olmasında yatmaktadır.

Dikkat edin özellikle “Türk Silahlı Kuvvetleri” diyorum.

Neden?

Çünkü kuruluş tarihi milattan önce 209’a uzanıyor da ondan!

Dolayısıyla Türk Ordusu, binlerce yıllık geçmişimizde, hangi coğrafyada olursa olsun hem halkının hem de devletinin merkezinde/kalbinde olmuştur.

Zaten “Ordu” kelimesinin anlamı da bu gerçeği anlatmaya yetiyor.

Orijinali “Orda” olan ve Anadolu lehçemizde ise “Ordu” olarak kullandığımız kelime “merkez” anlamına gelmektedir.

Tüm bunlarla birlikte tarih bize göstermiştir ki;

Kurduğumuz bütün devletlerde “Güçlü Ordu, Güçlü Devlet” anlayışımızı terk ettiğimiz anda gerileme ve en nihayetinde yıkım başlar…

Şunu da ilave etmeliyim ki devletlerimizin gerileme dönemlerini incelediğimizde modernleşme hareketlerinin de yine ordu kaynaklı olduğunu görürüz!

***

Bu hatırlatmaları neden yaptım?

Evvelden beri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademeleriyle birlikte geleceğini şekillendiren Yüksek Askerî Şûra kararları tartışıldı ve tartışılmaya devam ediliyor?

Bu tartışmalar özellikle 15 Temmuz 2016’daki ABD istihbarat örgütünün Türkiye’deki aparatı FETÖ tarafından gerçekleştirilen hain darbe girişiminin ardından daha da yoğunlaştı.

Öncelikle tartışmaların nedenini sorgulamamız gerekiyor?

15 Temmuz bize bir kez daha göstermiştir ki;

Türk Silahlı Kuvvetleri siyasetten uzak tutulmalıdır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, FETÖ örneğinde olduğu gibi hiçbir tarikat, cemaat ve oluşumun tekeline bırakılmamalıdır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, tarihin kendisine yüklediği sorumluluğun dışındaki alanlara çekilmemeli ve politika malzemesi yapılmamalıdır,

Türk Silahlı Kuvvetleri, emperyalizmin askeri haline getirilmemelidir.

***

Bu gerçekler bütün yalın haliyle ortadayken her Yüksek Askerî Şûra kararları sonrasında yaşanan tartışmalar “olması gerekenle, uygulananlar arasındaki tezadı” bize hissettirirken,

Şu memlekete “15 Temmuz”u yaşatan olaylardan ve gerçeklerden yeterince ders çıkarılmadığını da anlatmaya yetiyor.

Genelleme yapmak istemiyorum ama bir bakıyorsunuz, FETÖ ile iltisaklı bir isim Kara Kuvvetleri Komutanlığı istihbarat başkanlığına atanıyor, ertesi yılda başka FETÖCÜ önemli bir göreve atanıyor, sonra bu açığa çıkınca hem siyasi iradeye hem de halk nezdinde orduya duyulan güven sarsılıyor.

Son YAŞ karıyla FETÖ’nün sümüklü elebaşısı Fethullah Gülen alçağına övgü dolu makale yazan bir ismin terfi ettirilmesi gibi

***

Malum bu konudaki tartışmalar zaman zaman TBMM gündemine de geliyor.

Dolayısıyla diyorum ki;

TSK’yı kendi ideolojik denklemi içinde değerlendirenler, kendilerini tatmin ederken Türk milletinin bu topraklardaki şanlı devletine büyük zararlar verdiğini fark etmiyorlar.

Zaten böyle bir niyetleri olsa “1 tane bile” bizden olmayanı terfi ettirmezler!

Konunun ideolojik boyutunda hemen akıllara kadrosuzluk nedeniyle emekli edilen albaylar geliyor…

Hadi buradan soruyorum;

Bu albayların tercihi neye göre ve kime göre yapılıyor?

Devletten başka karga, Anayasa’dan başka kural tanımayan subaylar mı kıymetli, yoksa, kimliğini devlet büyüklerimizin namaz kıldığı camilerde unutanlar mı?

Cumhurbaşkanına verilen yetkiye istinaden, TSK’daki bir subayı herhangi bir neden göstermeksizin, sorgusuz sualsiz yargı yolu kapalı olmak üzere emekli edilebildiği bir ülkede bu soruları dillendirmeniz anormal mi?

***

Konunun bir de 2020 yılında yayınlanan bir kararname ile ilgili bölümü var. Söz konusu kararnameye göre;

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na bağlı olmaksızın özel bilgi ve uzmanlık gerektiren geçici mahiyetteki işlerde, yerli veya yabancı personel çalıştırılabilecek. Çalışma süresi sözleşmeyle sınırlı olacak ve bu kişilere tazminat ödenmeyecek.

İlk bakışta ne var bunda diyebilirsiniz?

Hadi soralım o zaman;
Bu kararname sonrası Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde uzmanlık gerektiren konularda yabancı ülke vatandaşları da mesai yapmaya başladı mı?

Başladıysa bunlar arasında ABD ve Suriye vatandaşı olanlar var mı?

Uzatmayayım daha fazla;

Eğer amaç “çaktırmadan” şanlı Türk Ordusu’nu, 100 küsür yıl öncesindeki gibi sokaktan geçene sivil paşa unvanının verildiği Osmanlı askeri sistemine dönüştürmek istiyorsanız, büyük bir yanılgı içerisindesiniz!

Yanılgınızı anlayabilmeniz için sadece ve sadece Kurtuluş Savaşı yıllarında Yunan Ordusu’na “Halife Sultan’ın Ordusu” diye alkış tutan, onlarla iş birliği yapanların kimliğine bakmanız yeterli.

***

Dipnot:

Mensubu olmaktan gurur duyduğum Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın son YAŞ kararıyla oluşun yeni komuta kademesine başarılar diliyor,

30 Ağustos Zafer Bayramımız ile Türk Silahlı Kuvvetleri Günümüzü şimdiden kutluyorum.

Bize bu zaferi ve mutlu günü yaşatan Başbuğ Atatürk ve silah arkadaşlarını, tüm şehit ve hakka yürüyen gazilerimizi rahmet ve duayla anıyorum.

Ruhları şad mekanları cennet olsun!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.