Ankara'da arabadayım. Günlerden cuma, saat 16:40 civarı... Trafik tıkalı, ilerlemiyor. Aracın navigasyonu en iyi yolu arıyor ama haritadaki yolların hepsi kıpkırmızı.
Mecburen gıdım gıdım ilerliyoruz ve o sarıda çevreyi izliyorum.
İstisnasız her on araçtan sekizinde sadece şoför var ve çoğu “SUV” denilen türden. Çoğu fosil yakıt ile çalışıyor ve tıkanan trafikte binlerce TL havaya karışıyor. Çevreye zararı bir tarafa enerjide dışa bağımlı olan ülkemiz için üzülüyorum o an.
Petrol ve türevlerinde dışa bağımlı olan ülkemizde karayollarının bu kadar yoğun ve birey ağırlıklı kullanılmasına ne diyorsunuz?
Herhalde toplu taşıma ve raylı sistemler toplumda bir statü düşüklüğü, konfor eksikliği olarak görülüyor.
Yurt içi yolcu taşıma oranları:
Kaynak: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 2023
Tamam, yolcu taşımacılığında tercihen karayolu ağırlığımız yüksek ama yük taşımacılığında neden demiryolu ve denizyolu yüzde onların altında?
Yurt içi yük taşıma oranları:
Kaynak: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 2023
Enerjide dışa bağımlılığımız bir tarafa, çevresel etkileri açısından deniz ve demiryollarının kullanımının karayollarına tercih edilmesi gerekmekte. Demiryolu ağının geliştirilmesinin yanında verimli olarak kullanılması da önem taşımakta. Her ne kadar demiryollarında 2013 yılında yük taşımacılığı kapasite kullanım oranı yüzde 75’e çıkmışsa da 2021 yılında yüzde 51’e gerilediğini izlemekteyiz. Burada üretim yapılan yerlerin (OSB vb.) demiryolu ve limanlara uzak veya bağlantılarının yeterli olmaması önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor.
Demiryollarında yük taşımacılığı kapasite kullanım oranları:
Kaynak: TCDD Taşımacılık A.Ş,2022
Karayolu yolcu ve yük taşımacılığının bu kadar hâkim olduğu bir ülkenin bu alanda gereksinim duyulan enerjiye sahip olmaması dramatiktir ve sonuç olarak tek çare ithalattır.
2002-2023 Türkiye’nin ithalatında enerjinin payı:
Kaynak: TMMOB Türkiye'nin Enerji Görünümü 2024
İthalata mecbur olduğunuzda uluslararası enerji piyasalarındaki hareketler ülkenin ekonomik dengesini olumsuz etkilemektedir. Yukarıdaki tabloya bakın, pandemi sonrası ve Ukrayna savaşı başlangıcında enerji fiyatlarındaki artışla birlikte bu alandaki ithalat rakamlarımız nasıl artmış. Bu dalgalanma ülke ekonomisindeki her alanı olumsuz etkilemekte ve enflasyon yaratmaktadır.
Taşımacılık bir tarafa, ülkemizin genel enerji kompozisyonu dış kaynaklara bağımlı. Birincil enerji arzının kaynaklara göre dağılımda 2022 oranlarına bakalım, burada kömür arzının yüzde 10’unun ithal olduğunu da belirtmek isterim.
Kaynak: ETKB
Enerji kompozisyonundaki dışa bağımlılığın etkilerine ilişkin aşağıdaki tabloya bir göz atmanızı rica ediyorum. Dünya petrol fiyatlarındaki hareketler enerji kaynaklı dış ticaret açığımızı nasıl etkiliyor.
Kaynak: TÜİK, TCMB
Yurt içi petrol talebi çoğunlukla kara nakil vasıtaları kaynaklı ve burada talebi azaltmanın en iyi alternatifi elektrikli araçlar gibi duruyor. Şahsi görüşüm bizim gibi ülkelerin öncelikle bisiklet, motosiklet gibi hem daha ekonomik hem de daha sağlıklı taşıma araçlarına öncelik vermesi gerektiği yönünde. Hadi burayı geçelim ama hiç olmazsa arz edilen araçların hanelerin satın alma güçleri ile ulaşmalarına imkân verecek fiyatlamada olması.
Ülkemizde halen trafiğe kayıtlı araçların yüzde ellisi yirmi yaşın üzerinde, yeni araca ekonomik olarak ulaşmak oldukça zor. Yerli markamız ve pazarın tümüne hâkim olmasını tüm kalbimle dilediğim TOGG ilk modelde bir SUV yapmayı tercih ediyor, parasal olarak ulaşılması zor bir araç. Neden daha ekonomik ve tüm halka hitap eden bir model tercih edilmiyor merak ediyorum. Bu ekonomik model hem şirketin mali tablolarının güçlenmesine hem de halkın tercihinin artması ile piyasa hakimiyetine imkân sağlayabilir.
Alman Volkswagen veya Hintli Tata’nın kurumsal hikayelerine bakın, ilk sıçramaları halkın kolayca ulaşabileceği araçlar sayesinde olmuş.
Gelecekteki enerji ihtiyacının üretim kaynaklarından bağımsız olarak elektrik üzerinden karşılanacağı görülüyor. Her ne kadar -endüstrinin büyüklüğünden kaynaklı da olsa gerek- fosil yakıtların 2050 yılına kadar ağırlığının devam edeceği ön görülse de elektrik depolama ve saklama teknolojinin bu kadar hızlı gelişmesi elektrik hakimiyetinin kısa zamanda olacağının habercisi niteliğinde. Son zamanlardaki popüler tartışma konusu “yapay zeka”nın veya diğer popüler konu “kripto para”nın elektrik enerjisine olan ihtiyacını da merak edenlerin araştırmasını tavsiye ederim.
Ülkemiz son yıllarda yaptığı atak ile toplam elektrik üretiminde yenilenebilir enerji (güneş, rüzgâr) payını yüzde elli seviyesine çıkarmış olmakla birlikte halen kalan yüzde ellide (doğalgaz, ithal kömür) dışa bağımlılığını devam ettirmektedir.
Artan enerji talebini de dikkate alır isek ülkemiz için nükleer enerjinin devreye alınması -her ne kadar yaşanmış olaylar nedeni ile riskler ihtiva ettiğini düşünen çevreler olsa da- kaçınılmaz görülmektedir.
Dünya genelinde nükleer santrallerde üretilen elektrik, toplam elektrik arzının yaklaşık yüzde 10’una denk gelmektedir. Ülke bazında bakılırsa Fransa elektrik talebinin yaklaşık yüzde 71’ini, Ukrayna yüzde 54’ünü, İsveç yüzde 34’ünü, Belçika yüzde 48’ini, Avrupa Birliği yüzde 28’ini, Güney Kore yüzde 26’sını ve ABD yüzde 20’sini nükleer enerjiden karşılamaktadır.
Ülkemizde ise Mersin’de Rusya’nın sermaye ve teknolojisi ile yapımına başlanan Akkuyu ile Sinop’ta Japonlar ile yapılması planlanan santralin toplam enerji arzımıza yüzde 20’ye yakın destek sağlaması öngörülmektedir.
Dünya konjonktürünü izlediğimizde hemen her konuda kendi kendine yeten bir ülke olmanın gün geçtikçe ne kadar büyük önem arz ettiğini izliyoruz. Globalleşen dünyaya güvenip ihtiyacımızı diğer ülkelerden rahatlıkla karşılaşabileceğimiz düşüncesi, artık sadece miktar açısından değil, fiyat açısından da safiyane bir hal aldı.
Ülkeler birçok konuda zamanla ve birbirleriyle yarışıyorlar. Amerikan borsalarını taşıyan yapay zekâ şirketlerine bakın, Çin’de bir ‘startup’ın aynı ürünü çok küçük bütçe ile piyasaya sürmesi ile yerle bir olabiliyor mesela.
Hangi teknolojinin kimden ve nasıl ortaya çıkacağını bilmek imkânsız gibi. Tek bilinen, dünyanın enerji ile hareket ettiği ve sahip olanın hayatta kalacağı.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Bugün yarından daha mı ucuz?
04.01.2025 13:55
Malum; 03 Ocak 2025 günü itibariyle memlekette Aralık 2024’ün enflasyon verileri açıklandı.
Buna göre;
Geride bıraktığımız yılın son ayında TÜFE aylık yüzde 1,03 seviyesinde gerçekleşti. Böylelikle TÜFE oranı yıllık bazda yüzde 47,1’den yüzde 44,4’e gerilemiş oldu.
Çok iyi değil mi!
Ülkenin duru
Ajans haberlerine göre;
Pandemide artış yaşanan gıda fiyatları son iki yılda azalan bir seyir izlemekte, Türkiye hariç.
Ülkemizde bırakın yatay veya düşey bir seyri, hayatın olağan akışına aykırı bir gıda fiyat artışı yaşanıyor.
Yüksek enflasyonla mücadele ettiğimiz şu günlerde, ölçümde kullanıla
Türk lirası çok talihsiz para birimidir.
Yüz yılı bulan tarihinde ya başka para birimlerine sabitlenmiş, olmamış belirli bir bant aralığında hareketine izin verilmiş, bu da olmayınca serbest kur rejimi benimsenip diğer ülke para birimleri karşısında dalgalanmasına karar verilmiştir.
Ama ne dalgala
Başlıktaki rakamlar bir IP adresi gibi görünüyor ama değil. TÜİK verilerine göre 2024 yılı itibarıyla ülkemizin nüfusu bu ve bu nüfusla dünyada 18. sıradayız.
Nüfusun detaylarına baktığımızda; kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı gibi gruplar var.
Beni ilgilendiren kısım 15-24 yaş arası, yani TÜİK'in
İnsanoğlu doğar, büyür ve ölür. Tabiattaki diğer canlılar gibi...
Doğumda ve belirli bir yaşa kadar gerek aile gerekse devlet, toplum tarafından koruma altındadır.
Büyüme aşamasında artık çalışmaya başlaması, kendi hayatını idame etmesi beklenir.
Ölüm aşamasında doğumda olduğu gibi devletin, topl
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Koray KARAMAN
Enerjiye sahip olanın!
Ankara'da arabadayım. Günlerden cuma, saat 16:40 civarı... Trafik tıkalı, ilerlemiyor. Aracın navigasyonu en iyi yolu arıyor ama haritadaki yolların hepsi kıpkırmızı.
Mecburen gıdım gıdım ilerliyoruz ve o sarıda çevreyi izliyorum.
İstisnasız her on araçtan sekizinde sadece şoför var ve çoğu “SUV” denilen türden. Çoğu fosil yakıt ile çalışıyor ve tıkanan trafikte binlerce TL havaya karışıyor. Çevreye zararı bir tarafa enerjide dışa bağımlı olan ülkemiz için üzülüyorum o an.
Petrol ve türevlerinde dışa bağımlı olan ülkemizde karayollarının bu kadar yoğun ve birey ağırlıklı kullanılmasına ne diyorsunuz?
Herhalde toplu taşıma ve raylı sistemler toplumda bir statü düşüklüğü, konfor eksikliği olarak görülüyor.
Yurt içi yolcu taşıma oranları:
Kaynak: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 2023
Tamam, yolcu taşımacılığında tercihen karayolu ağırlığımız yüksek ama yük taşımacılığında neden demiryolu ve denizyolu yüzde onların altında?
Yurt içi yük taşıma oranları:
Kaynak: Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 2023
Enerjide dışa bağımlılığımız bir tarafa, çevresel etkileri açısından deniz ve demiryollarının kullanımının karayollarına tercih edilmesi gerekmekte. Demiryolu ağının geliştirilmesinin yanında verimli olarak kullanılması da önem taşımakta. Her ne kadar demiryollarında 2013 yılında yük taşımacılığı kapasite kullanım oranı yüzde 75’e çıkmışsa da 2021 yılında yüzde 51’e gerilediğini izlemekteyiz. Burada üretim yapılan yerlerin (OSB vb.) demiryolu ve limanlara uzak veya bağlantılarının yeterli olmaması önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor.
Demiryollarında yük taşımacılığı kapasite kullanım oranları:
Kaynak: TCDD Taşımacılık A.Ş,2022
Karayolu yolcu ve yük taşımacılığının bu kadar hâkim olduğu bir ülkenin bu alanda gereksinim duyulan enerjiye sahip olmaması dramatiktir ve sonuç olarak tek çare ithalattır.
2002-2023 Türkiye’nin ithalatında enerjinin payı:
Kaynak: TMMOB Türkiye'nin Enerji Görünümü 2024
İthalata mecbur olduğunuzda uluslararası enerji piyasalarındaki hareketler ülkenin ekonomik dengesini olumsuz etkilemektedir. Yukarıdaki tabloya bakın, pandemi sonrası ve Ukrayna savaşı başlangıcında enerji fiyatlarındaki artışla birlikte bu alandaki ithalat rakamlarımız nasıl artmış. Bu dalgalanma ülke ekonomisindeki her alanı olumsuz etkilemekte ve enflasyon yaratmaktadır.
Taşımacılık bir tarafa, ülkemizin genel enerji kompozisyonu dış kaynaklara bağımlı. Birincil enerji arzının kaynaklara göre dağılımda 2022 oranlarına bakalım, burada kömür arzının yüzde 10’unun ithal olduğunu da belirtmek isterim.
Kaynak: ETKB
Enerji kompozisyonundaki dışa bağımlılığın etkilerine ilişkin aşağıdaki tabloya bir göz atmanızı rica ediyorum. Dünya petrol fiyatlarındaki hareketler enerji kaynaklı dış ticaret açığımızı nasıl etkiliyor.
Kaynak: TÜİK, TCMB
Yurt içi petrol talebi çoğunlukla kara nakil vasıtaları kaynaklı ve burada talebi azaltmanın en iyi alternatifi elektrikli araçlar gibi duruyor. Şahsi görüşüm bizim gibi ülkelerin öncelikle bisiklet, motosiklet gibi hem daha ekonomik hem de daha sağlıklı taşıma araçlarına öncelik vermesi gerektiği yönünde. Hadi burayı geçelim ama hiç olmazsa arz edilen araçların hanelerin satın alma güçleri ile ulaşmalarına imkân verecek fiyatlamada olması.
Ülkemizde halen trafiğe kayıtlı araçların yüzde ellisi yirmi yaşın üzerinde, yeni araca ekonomik olarak ulaşmak oldukça zor. Yerli markamız ve pazarın tümüne hâkim olmasını tüm kalbimle dilediğim TOGG ilk modelde bir SUV yapmayı tercih ediyor, parasal olarak ulaşılması zor bir araç. Neden daha ekonomik ve tüm halka hitap eden bir model tercih edilmiyor merak ediyorum. Bu ekonomik model hem şirketin mali tablolarının güçlenmesine hem de halkın tercihinin artması ile piyasa hakimiyetine imkân sağlayabilir.
Alman Volkswagen veya Hintli Tata’nın kurumsal hikayelerine bakın, ilk sıçramaları halkın kolayca ulaşabileceği araçlar sayesinde olmuş.
Gelecekteki enerji ihtiyacının üretim kaynaklarından bağımsız olarak elektrik üzerinden karşılanacağı görülüyor. Her ne kadar -endüstrinin büyüklüğünden kaynaklı da olsa gerek- fosil yakıtların 2050 yılına kadar ağırlığının devam edeceği ön görülse de elektrik depolama ve saklama teknolojinin bu kadar hızlı gelişmesi elektrik hakimiyetinin kısa zamanda olacağının habercisi niteliğinde. Son zamanlardaki popüler tartışma konusu “yapay zeka”nın veya diğer popüler konu “kripto para”nın elektrik enerjisine olan ihtiyacını da merak edenlerin araştırmasını tavsiye ederim.
Ülkemiz son yıllarda yaptığı atak ile toplam elektrik üretiminde yenilenebilir enerji (güneş, rüzgâr) payını yüzde elli seviyesine çıkarmış olmakla birlikte halen kalan yüzde ellide (doğalgaz, ithal kömür) dışa bağımlılığını devam ettirmektedir.
Artan enerji talebini de dikkate alır isek ülkemiz için nükleer enerjinin devreye alınması -her ne kadar yaşanmış olaylar nedeni ile riskler ihtiva ettiğini düşünen çevreler olsa da- kaçınılmaz görülmektedir.
Dünya genelinde nükleer santrallerde üretilen elektrik, toplam elektrik arzının yaklaşık yüzde 10’una denk gelmektedir. Ülke bazında bakılırsa Fransa elektrik talebinin yaklaşık yüzde 71’ini, Ukrayna yüzde 54’ünü, İsveç yüzde 34’ünü, Belçika yüzde 48’ini, Avrupa Birliği yüzde 28’ini, Güney Kore yüzde 26’sını ve ABD yüzde 20’sini nükleer enerjiden karşılamaktadır.
Ülkemizde ise Mersin’de Rusya’nın sermaye ve teknolojisi ile yapımına başlanan Akkuyu ile Sinop’ta Japonlar ile yapılması planlanan santralin toplam enerji arzımıza yüzde 20’ye yakın destek sağlaması öngörülmektedir.
Dünya konjonktürünü izlediğimizde hemen her konuda kendi kendine yeten bir ülke olmanın gün geçtikçe ne kadar büyük önem arz ettiğini izliyoruz. Globalleşen dünyaya güvenip ihtiyacımızı diğer ülkelerden rahatlıkla karşılaşabileceğimiz düşüncesi, artık sadece miktar açısından değil, fiyat açısından da safiyane bir hal aldı.
Ülkeler birçok konuda zamanla ve birbirleriyle yarışıyorlar. Amerikan borsalarını taşıyan yapay zekâ şirketlerine bakın, Çin’de bir ‘startup’ın aynı ürünü çok küçük bütçe ile piyasaya sürmesi ile yerle bir olabiliyor mesela.
Hangi teknolojinin kimden ve nasıl ortaya çıkacağını bilmek imkânsız gibi. Tek bilinen, dünyanın enerji ile hareket ettiği ve sahip olanın hayatta kalacağı.
Bugün yarından daha mı ucuz?
04.01.2025 13:55Malum; 03 Ocak 2025 günü itibariyle memlekette Aralık 2024’ün enflasyon verileri açıklandı. Buna göre; Geride bıraktığımız yılın son ayında TÜFE aylık yüzde 1,03 seviyesinde gerçekleşti. Böylelikle TÜFE oranı yıllık bazda yüzde 47,1’den yüzde 44,4’e gerilemiş oldu. Çok iyi değil mi! Ülkenin duru
Elin taşı ile elin kuşunu vuranlar!
11.01.2025 13:24Ajans haberlerine göre; Pandemide artış yaşanan gıda fiyatları son iki yılda azalan bir seyir izlemekte, Türkiye hariç. Ülkemizde bırakın yatay veya düşey bir seyri, hayatın olağan akışına aykırı bir gıda fiyat artışı yaşanıyor. Yüksek enflasyonla mücadele ettiğimiz şu günlerde, ölçümde kullanıla
Ah O Sinsi Sıfır!
18.01.2025 14:03Türk lirası çok talihsiz para birimidir. Yüz yılı bulan tarihinde ya başka para birimlerine sabitlenmiş, olmamış belirli bir bant aralığında hareketine izin verilmiş, bu da olmayınca serbest kur rejimi benimsenip diğer ülke para birimleri karşısında dalgalanmasına karar verilmiştir. Ama ne dalgala
85.372.377!
27.01.2025 10:47Başlıktaki rakamlar bir IP adresi gibi görünüyor ama değil. TÜİK verilerine göre 2024 yılı itibarıyla ülkemizin nüfusu bu ve bu nüfusla dünyada 18. sıradayız. Nüfusun detaylarına baktığımızda; kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı gibi gruplar var. Beni ilgilendiren kısım 15-24 yaş arası, yani TÜİK'in
Emekliyi görmemenin mazereti olmaz!
03.02.2025 11:39İnsanoğlu doğar, büyür ve ölür. Tabiattaki diğer canlılar gibi... Doğumda ve belirli bir yaşa kadar gerek aile gerekse devlet, toplum tarafından koruma altındadır. Büyüme aşamasında artık çalışmaya başlaması, kendi hayatını idame etmesi beklenir. Ölüm aşamasında doğumda olduğu gibi devletin, topl