Malum; 03 Ocak 2025 günü itibariyle memlekette Aralık 2024’ün enflasyon verileri açıklandı.
Buna göre;
Geride bıraktığımız yılın son ayında TÜFE aylık yüzde 1,03 seviyesinde gerçekleşti. Böylelikle TÜFE oranı yıllık bazda yüzde 47,1’den yüzde 44,4’e gerilemiş oldu.
Çok iyi değil mi!
Ülkenin durumu düzeliyor...
İyi ve kötü!
Bakış açısına göre değişen bir kavram…
Örneğin;
Gelir artışları açıklanan enflasyon oranlarına bağlı olan kamu çalışanları ve emekliler için durum kötü!
Peki nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan bu insanlar, ülkede enflasyon düşünce neden sevinmiyorlar?
Yoksa bildikleri bir şey mi var!
Aslında cevap çok açık;
Çünkü hem kamu çalışanları hem de emekliler, enflasyon oranındaki bu küçük erimeyi çarşıda, pazarda kirada ulaşımda kısaca hayatlarında hissetmiyorlar.
Açıklanan rakamlar ile ufak da olsa alacakları ilave bir gelir artışından yoksun bırakıldıklarını düşünüyorlar...
***
Evet Türkiye;
100 yılı geçen cumhuriyet tarihinde defalarca ekonomik sarsıntılar yaşadı. Detayları ayrı bir yazı konusu ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Türk halkı ekonomiden birçok karar alıcı kadar iyi anlar.
Yaşı büyük olanların tecrübesi var, gençler ise yaşadıkları iletişim çağında her türlü bilgiye ulaşabiliyor.
Hal böyle olunca;
Ocak 2024’te 10 birim olan bir mal veya hizmetin, Aralık 2024’te 20 birim olması ve bunun genele yaygın hali, ister istemez vatandaşın aklını karıştırıyor.
“Bu enflasyon oranları nasıl hesaplanıyor, Enflasyon sepetinde ölçüm yapılan mal ve hizmetler nerede satılıyor ve kimler alıyor?
Biz neden oralardan satın alamıyoruz?” gibi...
Kimileri bu soruları gereksiz bulabilir ama gerçek şu ki;
Türk Ekonomisinde enflasyon her zaman konuşulan bir olgu/sorun. Kesin bir çözümünü bulan da çıkmadı ne hikmetse!
Siyasi malzeme yapılan “büyüme oranlarından ötürü” belki de böyle bir ekonomik model tercih ediliyor!
Kaldı ki dünyada enflasyonla mücadeleden başarıyla çıkmış birçok ülke var. Eğer gerçekten niyet enflasyon canavarıyla mücadele ise bugüne kadar bu ülkelerin bu mücadeleyi nasıl verdikleri ve başarıya nasıl ulaştıkları araştırılır, örnek alınırdı!
***
Böyle bir süreçte üzerinde durulması gereken bir başka konu da “Adil Fiyat” kavramı...
Yaşadığımız bu enflasyonist süreçte;
Ne yazık ki ürün ve hizmet arz edenler “adil fiyat” kavramından çok uzaklaştı. Yerine koymakta zorlanacağımız ahlaki bir değer kaybı olarak görüyorum bu sorunu...
Dolayısıyla enflasyonu dert edinmiş karar alıcıların “adil fiyat” kavramına özel ilgi göstermesi gerektiği düşüncesindeyim.
Ayrıca bu ortamda;
Mal ve hizmet talep edenler de satın alma güçlerindeki azalmanın etkisi ve devam edeceği endişesiyle “bugün yarından daha ucuz” gibi bir tüketim felsefesinin etkisinde sürüklenmeye devam ediyorlar.
Burada tasarruf ederek bir varlık edinmenin imkânsız hale geldiği şeklindeki batıl düşüncenin de etkisi büyük tabii ki!
Son olarak;
Ekonomide en önemli kavramın “istikrar” gerçeği olduğu düşüncemi de paylaşıp, dertlerinizin geçen yıllardan az olacağı bir yıl diliyorum...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Koray KARAMAN
Bugün yarından daha mı ucuz?
Malum; 03 Ocak 2025 günü itibariyle memlekette Aralık 2024’ün enflasyon verileri açıklandı.
Buna göre;
Geride bıraktığımız yılın son ayında TÜFE aylık yüzde 1,03 seviyesinde gerçekleşti. Böylelikle TÜFE oranı yıllık bazda yüzde 47,1’den yüzde 44,4’e gerilemiş oldu.
Çok iyi değil mi!
Ülkenin durumu düzeliyor...
İyi ve kötü!
Bakış açısına göre değişen bir kavram…
Örneğin;
Gelir artışları açıklanan enflasyon oranlarına bağlı olan kamu çalışanları ve emekliler için durum kötü!
Peki nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan bu insanlar, ülkede enflasyon düşünce neden sevinmiyorlar?
Yoksa bildikleri bir şey mi var!
Aslında cevap çok açık;
Çünkü hem kamu çalışanları hem de emekliler, enflasyon oranındaki bu küçük erimeyi çarşıda, pazarda kirada ulaşımda kısaca hayatlarında hissetmiyorlar.
Açıklanan rakamlar ile ufak da olsa alacakları ilave bir gelir artışından yoksun bırakıldıklarını düşünüyorlar...
***
Evet Türkiye;
100 yılı geçen cumhuriyet tarihinde defalarca ekonomik sarsıntılar yaşadı. Detayları ayrı bir yazı konusu ancak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Türk halkı ekonomiden birçok karar alıcı kadar iyi anlar.
Yaşı büyük olanların tecrübesi var, gençler ise yaşadıkları iletişim çağında her türlü bilgiye ulaşabiliyor.
Hal böyle olunca;
Ocak 2024’te 10 birim olan bir mal veya hizmetin, Aralık 2024’te 20 birim olması ve bunun genele yaygın hali, ister istemez vatandaşın aklını karıştırıyor.
“Bu enflasyon oranları nasıl hesaplanıyor, Enflasyon sepetinde ölçüm yapılan mal ve hizmetler nerede satılıyor ve kimler alıyor?
Biz neden oralardan satın alamıyoruz?” gibi...
Kimileri bu soruları gereksiz bulabilir ama gerçek şu ki;
Türk Ekonomisinde enflasyon her zaman konuşulan bir olgu/sorun. Kesin bir çözümünü bulan da çıkmadı ne hikmetse!
Siyasi malzeme yapılan “büyüme oranlarından ötürü” belki de böyle bir ekonomik model tercih ediliyor!
Kaldı ki dünyada enflasyonla mücadeleden başarıyla çıkmış birçok ülke var. Eğer gerçekten niyet enflasyon canavarıyla mücadele ise bugüne kadar bu ülkelerin bu mücadeleyi nasıl verdikleri ve başarıya nasıl ulaştıkları araştırılır, örnek alınırdı!
***
Böyle bir süreçte üzerinde durulması gereken bir başka konu da “Adil Fiyat” kavramı...
Yaşadığımız bu enflasyonist süreçte;
Ne yazık ki ürün ve hizmet arz edenler “adil fiyat” kavramından çok uzaklaştı. Yerine koymakta zorlanacağımız ahlaki bir değer kaybı olarak görüyorum bu sorunu...
Dolayısıyla enflasyonu dert edinmiş karar alıcıların “adil fiyat” kavramına özel ilgi göstermesi gerektiği düşüncesindeyim.
Ayrıca bu ortamda;
Mal ve hizmet talep edenler de satın alma güçlerindeki azalmanın etkisi ve devam edeceği endişesiyle “bugün yarından daha ucuz” gibi bir tüketim felsefesinin etkisinde sürüklenmeye devam ediyorlar.
Burada tasarruf ederek bir varlık edinmenin imkânsız hale geldiği şeklindeki batıl düşüncenin de etkisi büyük tabii ki!
Son olarak;
Ekonomide en önemli kavramın “istikrar” gerçeği olduğu düşüncemi de paylaşıp, dertlerinizin geçen yıllardan az olacağı bir yıl diliyorum...