Yom Kippur olarak isimlendirilen 1973 Arap–İsrail Savaşı, 6-25 Ekim 1973 tarihlerinde Mısır ve Suriye liderliğindeki Arap Devletlerinin İsrail’e karşı başlattığı bir savaştı.
Savaş, Yahudi dinî bayramı Yom Kippur’un kutlandığı tarihlerde ilk defa Mısır’ın sürpriz saldırı hamlesiyle başladı. Savaşın büyük bir bölümü, 1967’de İsrail tarafından işgal edilmiş Sina Yarımadası ve Golan Tepelerinde gerçekleşti.
1973 yılından bu yana bölgede çok şeyler değişti. Arap Baharı etkisi ile Fas-Cezayir tarafında başlayan hareket, İran’a kadar dayandı. Suriye’de Baas Rejiminin çökmesi bütün dengeleri değiştirdi.
Hepimiz Putin’in danışmanı Alexander Duglin’in tehdit gibi sözlerini haber sitelerinde okuduk.
Rusya’nın Ukrayna’da köşeye sıkıştırılması, Arap coğrafyasındaki kalelerinin tek tek çökertilmesi, BOP projesi ve dikta rejimlerin çökmesi ile kendini Türkiye sınırlarındaki etkileri ile gösterdi. Mısır’da Enver Sedat’ın suikast ile öldürülmesi, 1973 yılında yaşanan gerginliklerden sonra dünya ilk kez nükleer silah tehdidi ile karşı karşıya geldi.
***
Hizbullah ve İran’a verilen gözdağı o kadar etkili olmuş ki Beşar Esat bir gecede ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Hizbullah üyelerinin çağrı cihazlarını patlatılması, İran’da korunaklı bir yerde İsmail Haniye’yi ve sonrasında yerine gelen kişiyi de operasyon ile öldürülmesi olayları sonucu İran köşeye sıkışmıştı.
Rusya ise Ukrayna savaşında gelinen noktada Suriye’yi gözden çıkarmak zorunda kaldı.
1973 sonrasında İsrail’in ne kadar geliştiği artık gözler önüne serilmiştir. Arap dünyası İsrail’in büyümesini tabiri caiz ise tren seyreder gibi seyrediyor, İslam dünyasından ses seda yok. İsrail Golan Tepelerinden Şam merkezine doğru yürüyüş başlattı. Suriye fiilen üçe bölündü bile…
Peki bu eksende Türk yetkilileri halen Ankara Antlaşmasını neden muhataplarına hatırlatmıyor?
***
Heyeti Tahrir-üş Şam Örgütü Golan Tepelerinden gelen ve Şam şehrine girmesine çok az kalan İsrail Ordusu hakkında hiçbir açıklama yapmaz iken tehlike olarak Hizbullah ve İran’ı görmesi aslında her şeyi anlatıyor. Kaldı ki tam da burada HTŞ Lideri Colani hakkında söylenen çok şey var.
YPG-PKK unsurlarının kol gezdiği coğrafyada İslâm dünyasının sessiz kalması ise ibretlik bir hadisedir. İsrail’in bombalamaları, Gazze Şeridi’nde katledilen çocuklar ve şimdi Golan Tepelerinden gelen birlikler Suriye’yi işgal ederken Mısır, Cezayir, Tunus, Endonezya, Malezya, Pakistan gibi ülkelerin sessiz kalması ibretlik bir olaydır.
Sadece karşı çıkan bir İran var ki, bu ülke de açık ve kapalı operasyonlarla etkisizleştirildi. Dolayısıyla bu tabloda şu vurguyu yapmak hata olmaz:
Arap Baharı projesi BOP bünyesinde devam ediyor.
***
Mustafa Kemal Atatürk yaptığı devrimler ile İslâm coğrafyasında akan kanın önüne geçmeye çalışırken, akıl ve bilimi temel alan bir ülke modeli olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurdu. Ülkemizi model haline getiren Mustafa Kemal Atatürk vefatı sonrasında İslâm dünyasının içler acısı durumunu değiştirecek bir lider çıkmadı.
Atatürk’ün yaptığını yapmaya teşebbüs eden oldu ama beceremediler. Şimdilerde ise Prens Selman, Arapların Atatürk’ü olma yolunda reformlar yapmaya devam ediyor, ancak İslâm dünyasına hitap etmiyor. İslâm dünyası sahipsiz bir şekilde zevk, sefa ve para ekseninde imtihan vermeye devam ediyor.
Bu imtihanın günümüz koşullarında nasıl sonuçlanacağı ise apaçık ortada…
İşte bu noktada HTŞ’yi kutsayanlara küçük bir uyarım olacak:
Siz siz olun bilimi farz, cehaleti haram kılan Hoca Ahmet Yesevi ve Horasan erenlerinin yürüdüğü yolundan şaşmayın!
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İlhan ERDEM
Yom Kippur Savaşı, İsrail ve İslâm Dünyası
Yom Kippur olarak isimlendirilen 1973 Arap–İsrail Savaşı, 6-25 Ekim 1973 tarihlerinde Mısır ve Suriye liderliğindeki Arap Devletlerinin İsrail’e karşı başlattığı bir savaştı.
Savaş, Yahudi dinî bayramı Yom Kippur’un kutlandığı tarihlerde ilk defa Mısır’ın sürpriz saldırı hamlesiyle başladı. Savaşın büyük bir bölümü, 1967’de İsrail tarafından işgal edilmiş Sina Yarımadası ve Golan Tepelerinde gerçekleşti.
1973 yılından bu yana bölgede çok şeyler değişti. Arap Baharı etkisi ile Fas-Cezayir tarafında başlayan hareket, İran’a kadar dayandı. Suriye’de Baas Rejiminin çökmesi bütün dengeleri değiştirdi.
Hepimiz Putin’in danışmanı Alexander Duglin’in tehdit gibi sözlerini haber sitelerinde okuduk.
Rusya’nın Ukrayna’da köşeye sıkıştırılması, Arap coğrafyasındaki kalelerinin tek tek çökertilmesi, BOP projesi ve dikta rejimlerin çökmesi ile kendini Türkiye sınırlarındaki etkileri ile gösterdi. Mısır’da Enver Sedat’ın suikast ile öldürülmesi, 1973 yılında yaşanan gerginliklerden sonra dünya ilk kez nükleer silah tehdidi ile karşı karşıya geldi.
***
Hizbullah ve İran’a verilen gözdağı o kadar etkili olmuş ki Beşar Esat bir gecede ülkesini terk etmek zorunda kaldı. Hizbullah üyelerinin çağrı cihazlarını patlatılması, İran’da korunaklı bir yerde İsmail Haniye’yi ve sonrasında yerine gelen kişiyi de operasyon ile öldürülmesi olayları sonucu İran köşeye sıkışmıştı.
Rusya ise Ukrayna savaşında gelinen noktada Suriye’yi gözden çıkarmak zorunda kaldı.
1973 sonrasında İsrail’in ne kadar geliştiği artık gözler önüne serilmiştir. Arap dünyası İsrail’in büyümesini tabiri caiz ise tren seyreder gibi seyrediyor, İslam dünyasından ses seda yok. İsrail Golan Tepelerinden Şam merkezine doğru yürüyüş başlattı. Suriye fiilen üçe bölündü bile…
Peki bu eksende Türk yetkilileri halen Ankara Antlaşmasını neden muhataplarına hatırlatmıyor?
***
Heyeti Tahrir-üş Şam Örgütü Golan Tepelerinden gelen ve Şam şehrine girmesine çok az kalan İsrail Ordusu hakkında hiçbir açıklama yapmaz iken tehlike olarak Hizbullah ve İran’ı görmesi aslında her şeyi anlatıyor. Kaldı ki tam da burada HTŞ Lideri Colani hakkında söylenen çok şey var.
YPG-PKK unsurlarının kol gezdiği coğrafyada İslâm dünyasının sessiz kalması ise ibretlik bir hadisedir. İsrail’in bombalamaları, Gazze Şeridi’nde katledilen çocuklar ve şimdi Golan Tepelerinden gelen birlikler Suriye’yi işgal ederken Mısır, Cezayir, Tunus, Endonezya, Malezya, Pakistan gibi ülkelerin sessiz kalması ibretlik bir olaydır.
Sadece karşı çıkan bir İran var ki, bu ülke de açık ve kapalı operasyonlarla etkisizleştirildi. Dolayısıyla bu tabloda şu vurguyu yapmak hata olmaz:
Arap Baharı projesi BOP bünyesinde devam ediyor.
***
Mustafa Kemal Atatürk yaptığı devrimler ile İslâm coğrafyasında akan kanın önüne geçmeye çalışırken, akıl ve bilimi temel alan bir ülke modeli olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurdu. Ülkemizi model haline getiren Mustafa Kemal Atatürk vefatı sonrasında İslâm dünyasının içler acısı durumunu değiştirecek bir lider çıkmadı.
Atatürk’ün yaptığını yapmaya teşebbüs eden oldu ama beceremediler. Şimdilerde ise Prens Selman, Arapların Atatürk’ü olma yolunda reformlar yapmaya devam ediyor, ancak İslâm dünyasına hitap etmiyor. İslâm dünyası sahipsiz bir şekilde zevk, sefa ve para ekseninde imtihan vermeye devam ediyor.
Bu imtihanın günümüz koşullarında nasıl sonuçlanacağı ise apaçık ortada…
İşte bu noktada HTŞ’yi kutsayanlara küçük bir uyarım olacak:
Siz siz olun bilimi farz, cehaleti haram kılan Hoca Ahmet Yesevi ve Horasan erenlerinin yürüdüğü yolundan şaşmayın!