SON DAKİKA
Hava Durumu

Çeteler!

Yazının Giriş Tarihi: 13.09.2024 13:21
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.09.2024 14:02

Ogaste yazarı Yüksel Baysal’ın yazısından (https://ogaste.com/yazar/yuksel_baysal/vahim-iddialar-yanitsiz-kalmamali) haberdar oldum sosyal medya platformu X’deki “Turgay Erdem ve Çetesi” (@turgayvecetesi) isimli hesaptan…

Oldu bitti açık kimlikle kaleme alınmayan yazılara karşıyım…

Lakin yerin kulağı vardır misali zaman zaman bize de ulaşan iddiaları bir bütün halinde okuyunca aklıma birden Başbuğ Atatürk’ün Ağustos 1934’te o zaman Gemlik’e bağlı bir kasaba olan Armutlu’ya yaptığı ziyaret geldi.

Ertuğrul Yatı’ndan Armutlu İskelesi’ne çıkan oradan eşek sırtında birkaç kilometre mesafedeki kasaba merkezine ulaşıp, sıcak kükürtlü kaplıcalarından istifade eden Atatürk, tesislerin işletme imtiyazının eski bir asker ve aynı zamanda yakından tanıdığı Ahmet Hilmi (Akansel) Bey’e verildiğini öğrenince küplere binmişti.

Memleketin bütün yeraltı kaynaklarının Türk milletine, Armutlu Kaplıcalarının işletme hakkının da Armutlu halkına ait olduğunu belirten Atatürk’ün talimatıyla dava açılmış, Akansel’e tanınan imtiyaz Danıştay tarafından iptal edilmişti. Kaplıcaların işletme hakkı Armutlu kasabası tüzel kişiliğine devredilmişti. (Yılmaz Akkılıç, Atatürk ve Bursa, S 114 Akkılıç Kütüphanesi Yayınları 3. Baskı 2009)

***

Adli kolluk gücü değiliz, savcı değiliz. Kimse hakkında peşin hüküm de verecek değiliz. Lakin bir gazeteci olarak, söz konusu sosyal medya hesabından dile getirilen iddiaların mutlaka incelenmesi gerekiyor. Bu hesapta adları geçen birbirinden ünlü müteahhitler, siyasetçiler, spor kulüplerinin yöneticileri ve kamu görevlileri var!

“Ciddi imar yolsuzlukları, rüşvet, görevi kötüye kullanma, haksız kazanç, hatta silahlı çete suçlaması” da içeren bu iddiaları tek tek yazmayacağım ama isimleri geçen geçmiş dönem Belediye Başkanı Turgay Erdem ve Eşi Zeynep Erdem başta olmak üzere Şemsi Oğuz, Mümin Terzioğlu, Semih Erdem, Faruk Bakgör, Mehmet Çelebi, Necati Çelebi, Emin Adanur, Osman Özelif, Celal Demir, Osman Dora, Ahmet Atış, Doğan Gündüz, Ufuk Toktaş, Tamer İşler, Abdullah Aksoy, Atakan Çorbacı, Ayşegül Erkol, Semih Atlı ve Yavuz Yıldız gibi tüm şahısların Bursa’ya açıklama yapma mecburiyeti var!

“Bazı müteahhitlerin terör örgütü bağlantısına” dair iddiaları bir yana; bir konu var ki meslektaşım ve bir dönem CHP Nilüfer İlçe Başkanlığı görevinde bulunan Fırat Yılmaz’dan mutlaka açıklama bekliyorum…

Hele şu Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in tehdit edilmesi iddiası var ki üzerinde mutlaka durulması gerekiyor. Dağ başında mı yaşıyoruz arkadaş. Üstelik tehdit edildiği öne sürülen Başkan Özdemir’in bugüne kadar tek bir şaibeli işi olmamış. Kamucu duruşu olan bir Bursa sevdalısı…

Sanıyorum komiser yardımcılığı döneminden beri şehri yakından tanıyan ve takip eden Bursa Emniyet Müdürü Sayın Dr. Sabit Akın Zaimoğlu, bu gelişmelerden haberdardır ve yaşananlara duyarsız kalmamıştır…

***

Bu arada;

10 Eylül günü akşam üzeri Bursa’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 102. yıl dönümünde, Setbaşı’ndan tarihi belediye binasına halkın da katıldığı, hatta Güney Koreli turistlerin bile kaldırımdan Türk Bayrağı sallayarak coşkuya ortak olduğu bir yürüyüş düzenlendi.

Anafartalar Marşı eşliğinde gerçekleştirilen, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve MHP’yi temsilen Büyükşehir Meclis Üyesi İsmail Şenol’un katıldığı yürüyüşte gözlerimiz Bursa milletvekillerini, diğer siyasi parti temsilcilerini ve belediye başkanlarını da aradı…

Gerçi 11 Eylül’deki resmi kutlamada tüm protokol hazır bulundu ama bir gün önceki yürüyüşte 1920’li yılların kıyafetleriyle kız ve erkek çocuklarının “Yazıyor, yazıyor, Bursa’nın Şanlı Kurtuluşunu yazıyor” diye bağırarak dağıttıkları gazeteyi (HÜRBURSA) elime alınca düşündüm:

11 Eylül 1922’de Bursa, sadece Yunan ordusunun işgalinden kurtulmamıştı…

Bursa halkı aynı zamanda Yunan askerleriyle iş birliği yaparak vatandaşı soyan, müstakil olarak hareket edip köylere düzenledikleri baskınlarla fakir fukaranın parasını, erzağını ve hayvanını elinden alan, çevre ilçe ve kasabalara seyahat edenlerin yolunu kesip, üzerlerindeki kıyafetine kadar gasp eden yerli, Ermeni ve Rum çetelerinden de kurtulmuştu…

Şimdi size 102 yıl sonra soruyorum:

Biz bu çetelerden, hırsızlardan, soygunculardan, rantiyecilerden gerçekten kurtulduk mu?

Bu soruyu sadece Nilüfer’deki durumu düşünerek cevaplamayın lütfen!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.