Malum, Türkiye’de yerel yönetimlerin 3 temel sıkıntısı var. Birincisi “belediye başkanlarının seçildikten sonra yakalarındaki rozeti çıkaramamaları”, ikincisi “yerel yönetimde iktidar olanı ile merkezi yönetimde iktidar olan partinin rekabeti” ve üçüncüsü bence en önemlisi;
“Önceki dönem belediye başkanlarının boş beleş projelere astronomik paralar aktarması ve de görevde kalmak uğruna belediye kadrolarını şişirmesi…”
Şehre kazandırılan hizmet ve yatırımlara, toplumdaki “kamu malıdır sahip çıkmak gerek” duygusunun eksikliği nedeniyle verilen zararlar da bir başka neden olarak sayılabilir ama “hangi nedene bağlarsanız bağlayın olan halka oluyor!”
Çünkü halka hizmet için ayrılan kaynaklar en net tarifle “tüyü bitmemiş yetimin hakkı gasp” ediliyor…
***
Evet, son yerel seçimin üzerinden 1 yıl geçti…
Haliyle belediye başkanları bir yıllık icraatlarını ve planladıkları yatırımları kamuoyuyla paylaşmak amacıyla basınla buluşmaya başladı. Tıpkı Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in yaptığı gibi…
NOSAB Gastro Sanayi’de düzenlenen CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem ve CHP Nilüfer İlçe Başkanı Özgür Şahin’in de katıldığı toplantıda Başkan Şadi Özdemir, “kimilerinin beğendiği kimilerinin de eleştirdiği bir lansmanla” salona girdi!
Açıkça belirteyim;
Bu tarz etkinliklerde geçmişte kimlerin belediye bütçesinden ne kadar para harcadığını bildiğim için böylesine “masum ve masrafsız bir lansman şeklinin” benim açımdan bir mahsuru yok.
Kaldı ki yıllardır tanıdığım Şadi Özdemir’in bu konulardaki hassasiyetini iyi bilirim.
***
Gelelim toplantının içeriğine;
Dile getirmese de Başkan Özdemir, “Önceki dönem belediye başkanının popülist bir yaklaşımla kadroyu şişirmesi özetle har vurup harman savurmasının” faturasını ödüyor.
Düşünsenize görevi teslim alıyorsunuz, 3 bini aşkın personeliniz, sadece SGK’ya 2 milyar TL’ye yakın da prim borcunuz var. “Yerelde iktidar olan ile merkezi yönetimde iktidar olanın siyasi rekabeti”nden olsa gerek, koltuğa oturduktan birkaç gün sonra prim borçlarının her ay 50 milyon TL şeklinde tahsil edileceğini öğreniyorsunuz.
Hemen personel sayınızı “tazminatlarını” da yüklenerek düşürmeye çalışıyorsunuz. Çalışan sayınızı 2 bin 19’a düşürüyorsunuz ama belediye bütçenizin gider kaleminin yüzde 72’sini personel maaş ödemeleri oluşturuyor. Bu da şu demek oluyor:
2025 yılı bütçesi 9 milyar 200 milyon lira olan Nilüfer Belediyesi yılda yaklaşık 7 milyar TL’ye yakın maaş ödemesi yapıyor.
Hizmet ve yatırım mı? Onlara pek bir şey kalmıyor!
Şu hesap bile bir belediye başkanının elini kolunu bağlamaya yeter. Bu duruma sebep olanlarla ilgili “ne yapıldı?” bilmiyorum ama Şadi Özdemir’in lansmanında haliyle “tarım, çevre ve sosyal belediyecilik alanında insana dokunmayı hedefleyen hizmet ve projeler” öne çıktı.
Özetle karşımda;
Ekibinde yer verdiği Mahmut Demiröz ve İbrahim Mart gibi değerli isimlerle, geçmişin hatalarını bertaraf etmeye çalışan, kurmaya çalıştığı sistemle sürdürebilir bir bütçe, sürdürülebilir bir belediye hedefi için mücadele veren bir Şadi Özdemir vardı…
Meseleye sırf siyaset gözlüğüyle bakanlar farklı düşünebilir ama şahsen “yakasındaki rozeti çıkaran” Özdemir’in bu mücadele ve çabasını önemsiyor/değerli buluyorum!
***
Son bir ayrıntı daha…
Başkan Özdemir, yerel yönetim olarak Başkan Bozbey’in “Gülümseyin Nilüfer’desiniz” şeklindeki sloganını “Gülümseyin Bursa’dasınız” haliyle Büyükşehir’e taşıdığını, bu nedenle yeni hizmet sloganını “Herkesin Sesi Hepimizin Nilüferi” olarak benimsediklerini aktardı.
Bu slogandan hareketle, Başkan Özdemir’e seslenmek istiyorum:
Benim için Nilüfer, oturduğum Görükle Mahallesi Taşova Caddesi…
2014’ten bugüne Nilüfer’deki hizmet anlayışını ve kalitesini Taşova Caddesi ile her gün evime ulaşmak için kullandığım Koza Caddesi’nden takip ediyorum.
Koza Caddesi’ne serilen asfaltın 2 ayda nasıl deforme olduğunu, caddenin altyapı kuruluşları ve müteahhitlerce sorumsuzca nasıl delik deşik edildiğini bir kenara bıraktım, Taşova Caddesi’ndeki gelişim birbiri ardına aynı partiden 3 belediye başkanının hizmet anlayışını anlatmaya yetiyor.
Mustafa Bozbey döneminde “engelli şeritleri ve cep otoparklarıyla birlikte planlanan, insanı önceleyen” kaldırım ve cadde anlayışından, Turgay Erdem döneminde “vahşi kapitalizmin bir yansıması olan rant esaslı imar anlayışına geçilince” bizim cadde bir otoparka dönüştü.
Ve şimdi sizin döneminiz ve bizim caddede geride bıraktığımız 365 günde bir şey değişmedi.
Özetle 23 Nisan Mahallesi’nde oturan bir vatandaş için “Herkesin Sesi Hepimizin Nilüferi” sloganının bir karşılığı olabilir ama Görükle’de oturan vatandaş İbrahim Öge için bir şey ifade etmiyor…
Çünkü her akşam ve her sabah Taşova Caddesi’nde beni karşılayan tek bir slogan var:
“Müteahhitlerin Sesi, Rantiyenin Nilüferi”
Üstad harika bir değerlendirme umarım yöneticiler dikkate alır.
Ne yaparsak birbirimize yapıyoruz