‘’Aracın flaşörleri yanıp sönüyor’’ dediğimde park halinde olduğunu düşünürsünüz değil mi?
Eskiden öyleydi ama şimdi değilmiş, çok şükür.
Önünüzde giden araç birdenbire flaşörlerini yakıp sağa ya da sola “şak” diye dönüveriyor. Artık araçlarda üçüncü bir sinyal seçeneği var!
Bas flaşöre aklına hangi yön eserse dön gitsin de…
Arkandan gelen vatandaşın yön esintisi seninle aynı olmazsa ne olur?
Trafik kurallarını yeni baştan yazıyoruz ya da hiç aldırış etmiyoruz.
Yolun ortasında durup adres soranlar da aynı ekipten. Aracını çekersin kenara bakınırsın sağa sola.
Yok öyle olmuyor. Basıyorsun frene, bakınıyorsun etrafa. Arkadakiler beklesin. Senden daha önemli ne gibi dertleri olabilir ki?
Trafikte araç sayısı fazla, yollar bu yükü kaldırmıyor zaten. Bir de biz hayatı birbirimize güzelleştirmesek!
Ne olur?
***
Flaşörünü sinyal olarak kullananlar ayrı dert, hiç sinyal vermeyenler başka dert. Bir de sağını solunu karıştırıp, sağ gösterip sol vuranlar başka bir dert.
Ehliyeti var ki araç kullanıyor, o zaman da sağını solunu biliyordur mantığı ile hareket ederseniz, benim gibi tehlikeli sularda kulaç atıyorsunuz demektir.
Bu durumda sinyal vermeyeni tercih ediyorsunuz ve “hiç olmazsa bilmediğini biliyor” diye şükrediyorsunuz.
Sayfiye yerinde küçücük, açık bir otopark. Yer gösteren delikanlının işaret ettiği yeri beğenmeyip, biz başka bir yeri gösterince cevabı içler acısı ‘’O araç bir bayana ait. Siz oraya park edince, aracını çıkaramaz’’
Direkt belaya davetiye çıkardığından habersiz tabii.
Birinci aşama aracın camı açılır ve itinayla delikanlıya görünülür. Ben öfkemin faturasını tebliğ ettim ama akıllandı mı?
Tabii ki hayır.
Aracını park eden bütün kadınlara eksik etek muamelesi yapmaya devam edecek.
***
Trafikte de benzer sorun devam ediyor maalesef.
“Bak bak! Kadının yaptığına bak’’.
Erkeklerin yaptıkları saymakla bitecek gibi değil oysa.
Ama “Bak bak yaptığına bak!’’ diye bir erkek için tantana yapıldığını hiç duymadım mesela.
Toplumsal olarak erkeklerin yaptığı pek çok şey hoş görülürken, kendisini çekip çıkarmaya çalışan kadınlar neden pas geçilir çoğunlukla?
Aracı park edemez, ilk yediği damga ‘’Kadın işte!’’ olur. Sanki kadın olmak bir eksiklik ya da suç unsurudur. Kaç kadın meslek sahibidir ve kendi aracı vardır? Araç eşine aitse ne kadar kullanma ve öğrenme şansına sahiptir?
Pratik yapamadığı aracı ne kadar güzel park edebilir?
***
Bu soruları sorup, cevaplayabilecek insanlar kadını aşağılamayı görev edinmiyor zaten. Ayrıca kadının yapamadığından sevinç duymak niye?
Kendisi eğitimli olsa da evlenmek için özellikle eğitimsiz kadın seçen erkek de aynı goygoycular sınıfında yer almakta.
Az şey bilsin, üstünlük kurmak kolay olsun. Eee, bir de kadın zaten, hayata mağlup başlamış.
Boşuna demiyorlar “erkeğin okumuşuna kadı, kadının okumuşuna cadı derler” diye. Kadıları, cadıları piyasaya süren de biziz. Biz istersek kadı oluyor, istemezsek cadıya dönüşüyorlar.
Hayatı bölüşemediğimiz için de birlikte yaşamayı beceremiyoruz.
Öncelikle birbirine saygılı iki arkadaş olamadığımız için evlilikler de topal at misali aksayarak ve sürünerek gidiyor.
Sonra kadın aracı park edemiyor.
Evlilik gemisini yürütemeyenler, aracı nasıl ve nereye park edecekler?
Hadi bu soruya ilk cevap benden olsun:
Arabanız 60 model, yokuşları çıkamıyor değil mi!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Anadolu çatlağı!
18.10.2021 04:57
Daha önce de ifade etmiştim;
"İdeolojiler bitti" yalanıyla, Türkiye'de öncesinde 1980 darbesi, sonrasında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte "Artık dünyanın tek gücü ABD" masallarına inananların dört elle küreselleşme politikalarına sarılması;
Türk Ulus-Devleti'nin egemenlik anlayışını dönü
Değerli okur…
30 yılı bulan meslek hayatımda yeni bir başlangıç daha yaptım…
Yerel basının önemli markalarından biri olan YeniDönem’deki görevimden ayrılıp, kurduğum Öge Yayıncılık Danışmanlık şirketi ile sektördeki faaliyete devam etme kararı aldım.
Ardından Asuman Kurt Öge,
Dünyanın her yerinde adı ne olursa olsun toplumla din arasındaki ilişkiyi inkâr etmek mümkün değildir.
Her din toplumun bütün alanlarında etkili olduğu gibi, toplum da her yönüyle dini etkisini altına alır.
Kaldı ki din; İslam Ansiklopedisi’ndeki tanımına göre Arapça “Deyn&rdqu
Büyükşehir Belediyesi’nin restorasyon sonrası, muazzam bir sanat merkezine dönüştürdüğü Alacahırka’daki Zindan Kapı’nın iç kule merdivenlerinden surlara tırmanırken aklıma;
1930’larda Türklük ve Türk birliğine olan sevdası yüzünden henüz 44 yaşında Sovyet Rusya yönetimi tara
Siyasette Faruk Çelik ismi, ilk kez Refah Partisi Yıldırım İlçe Başkanlığı’nı yaptığı dönemde dikkatimi çekmişti…
Yanılmıyorsam 1996 yılıydı…
Dağılan Sovyet Rusya’dan aldığı diplomayla Türkiye’ye göç eden Ahıskalı bir hekimle, partisinin ilçe binasında vatandaş
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
E. Gülhan AKBABA
Arabam 60 model, yokuşları çıkamıyor!
‘’Aracın flaşörleri yanıp sönüyor’’ dediğimde park halinde olduğunu düşünürsünüz değil mi?
Eskiden öyleydi ama şimdi değilmiş, çok şükür.
Önünüzde giden araç birdenbire flaşörlerini yakıp sağa ya da sola “şak” diye dönüveriyor. Artık araçlarda üçüncü bir sinyal seçeneği var!
Bas flaşöre aklına hangi yön eserse dön gitsin de…
Arkandan gelen vatandaşın yön esintisi seninle aynı olmazsa ne olur?
Trafik kurallarını yeni baştan yazıyoruz ya da hiç aldırış etmiyoruz.
Yolun ortasında durup adres soranlar da aynı ekipten. Aracını çekersin kenara bakınırsın sağa sola.
Yok öyle olmuyor. Basıyorsun frene, bakınıyorsun etrafa. Arkadakiler beklesin. Senden daha önemli ne gibi dertleri olabilir ki?
Trafikte araç sayısı fazla, yollar bu yükü kaldırmıyor zaten. Bir de biz hayatı birbirimize güzelleştirmesek!
Ne olur?
***
Flaşörünü sinyal olarak kullananlar ayrı dert, hiç sinyal vermeyenler başka dert. Bir de sağını solunu karıştırıp, sağ gösterip sol vuranlar başka bir dert.
Ehliyeti var ki araç kullanıyor, o zaman da sağını solunu biliyordur mantığı ile hareket ederseniz, benim gibi tehlikeli sularda kulaç atıyorsunuz demektir.
Bu durumda sinyal vermeyeni tercih ediyorsunuz ve “hiç olmazsa bilmediğini biliyor” diye şükrediyorsunuz.
Sayfiye yerinde küçücük, açık bir otopark. Yer gösteren delikanlının işaret ettiği yeri beğenmeyip, biz başka bir yeri gösterince cevabı içler acısı ‘’O araç bir bayana ait. Siz oraya park edince, aracını çıkaramaz’’
Direkt belaya davetiye çıkardığından habersiz tabii.
Birinci aşama aracın camı açılır ve itinayla delikanlıya görünülür. Ben öfkemin faturasını tebliğ ettim ama akıllandı mı?
Tabii ki hayır.
Aracını park eden bütün kadınlara eksik etek muamelesi yapmaya devam edecek.
***
Trafikte de benzer sorun devam ediyor maalesef.
“Bak bak! Kadının yaptığına bak’’.
Erkeklerin yaptıkları saymakla bitecek gibi değil oysa.
Ama “Bak bak yaptığına bak!’’ diye bir erkek için tantana yapıldığını hiç duymadım mesela.
Toplumsal olarak erkeklerin yaptığı pek çok şey hoş görülürken, kendisini çekip çıkarmaya çalışan kadınlar neden pas geçilir çoğunlukla?
Aracı park edemez, ilk yediği damga ‘’Kadın işte!’’ olur. Sanki kadın olmak bir eksiklik ya da suç unsurudur. Kaç kadın meslek sahibidir ve kendi aracı vardır? Araç eşine aitse ne kadar kullanma ve öğrenme şansına sahiptir?
Pratik yapamadığı aracı ne kadar güzel park edebilir?
***
Bu soruları sorup, cevaplayabilecek insanlar kadını aşağılamayı görev edinmiyor zaten. Ayrıca kadının yapamadığından sevinç duymak niye?
Kendisi eğitimli olsa da evlenmek için özellikle eğitimsiz kadın seçen erkek de aynı goygoycular sınıfında yer almakta.
Az şey bilsin, üstünlük kurmak kolay olsun. Eee, bir de kadın zaten, hayata mağlup başlamış.
Boşuna demiyorlar “erkeğin okumuşuna kadı, kadının okumuşuna cadı derler” diye. Kadıları, cadıları piyasaya süren de biziz. Biz istersek kadı oluyor, istemezsek cadıya dönüşüyorlar.
Hayatı bölüşemediğimiz için de birlikte yaşamayı beceremiyoruz.
Öncelikle birbirine saygılı iki arkadaş olamadığımız için evlilikler de topal at misali aksayarak ve sürünerek gidiyor.
Sonra kadın aracı park edemiyor.
Evlilik gemisini yürütemeyenler, aracı nasıl ve nereye park edecekler?
Hadi bu soruya ilk cevap benden olsun:
Arabanız 60 model, yokuşları çıkamıyor değil mi!
Anadolu çatlağı!
18.10.2021 04:57Daha önce de ifade etmiştim; "İdeolojiler bitti" yalanıyla, Türkiye'de öncesinde 1980 darbesi, sonrasında Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte "Artık dünyanın tek gücü ABD" masallarına inananların dört elle küreselleşme politikalarına sarılması; Türk Ulus-Devleti'nin egemenlik anlayışını dönü
Bursa’ya sözümüz var!
28.10.2021 06:06Değerli okur… 30 yılı bulan meslek hayatımda yeni bir başlangıç daha yaptım… Yerel basının önemli markalarından biri olan YeniDönem’deki görevimden ayrılıp, kurduğum Öge Yayıncılık Danışmanlık şirketi ile sektördeki faaliyete devam etme kararı aldım. Ardından Asuman Kurt Öge,
Yoksa biz!
09.11.2021 04:55Dünyanın her yerinde adı ne olursa olsun toplumla din arasındaki ilişkiyi inkâr etmek mümkün değildir. Her din toplumun bütün alanlarında etkili olduğu gibi, toplum da her yönüyle dini etkisini altına alır. Kaldı ki din; İslam Ansiklopedisi’ndeki tanımına göre Arapça “Deyn&rdqu
Alfabeli intikam!
18.11.2021 08:03Büyükşehir Belediyesi’nin restorasyon sonrası, muazzam bir sanat merkezine dönüştürdüğü Alacahırka’daki Zindan Kapı’nın iç kule merdivenlerinden surlara tırmanırken aklıma; 1930’larda Türklük ve Türk birliğine olan sevdası yüzünden henüz 44 yaşında Sovyet Rusya yönetimi tara
Partiyi ve isimleri ilahlaştırmak
20.11.2021 04:09Siyasette Faruk Çelik ismi, ilk kez Refah Partisi Yıldırım İlçe Başkanlığı’nı yaptığı dönemde dikkatimi çekmişti… Yanılmıyorsam 1996 yılıydı… Dağılan Sovyet Rusya’dan aldığı diplomayla Türkiye’ye göç eden Ahıskalı bir hekimle, partisinin ilçe binasında vatandaş