Yazar-Çevirmen
Hepimiz endişesiz, kaygısız, korkusuz doğarız. Belirli bir bilinç seviyesine gelene kadar da çabasız yaşar, ailemizle ve yakın çevremizle kurduğumuz bağ ile kendimizle olan ilişkimizi modelleriz. Çocukken kendin olabilmeye giden yolun çetin olduğu duygusunun aşılanması, ruhumuzun gereksinim duyduğu
Tenimize batmaya başlayan bir kazak gibi hissettirir yılın son günleri. Teselliyi, yeni bir yılın enerjisinde buluruz. Eskiye dair ne varsa geçmişin muhasebesini yapar, sanki ertesi gün yepyeni bir insanlığa uyanacakmışız gibi umuda daha da anlam katarız. Her yılın sonunda evreni eğip bükerek yerine
Ne zaman kalbimize bir arzu düşse, onu zihne yollar nehir gibi çamurlandırırız. Başka yöne bakar, başka başka arzularla meşgul oluruz. Düşünceler etrafımızda sis bulutu yarattığında zihin daha da karışır. Oysa kalp, bir zihin durumu değildir. Uyanıklığın içinde uykulu halimizi görmemizi sağlar. Tüm
Gözümüze düşen beğeni, aklımıza düşen tutku, peki ruhumuza düşen aşk mı? İnsan ancak ruhuna düşenle tamamlanıyor, aksi tamamen sandıklarından ibaret. Sevdiğimize dair ne varsa tadı ruhumuza değdiği an, bütün ruhumuzla içinde buluruz kendimizi… Yüzyıllardır tarihe ve edebiyata kazınan, bazen kavuşa
Murat Menteş'in "Korkma Ben Varım" kitabını okuduğum sırada şu satırlara denk geldim: “Yine de insan istiyor ki, bir kişiyle olsun bu 'kalpteki sır', daha doğrusu 'kalbin sırrı' konusunda anlaşabilsin. Birisi "Evet" desin, "seni anlıyorum. Aynı dert bende de var." Bu sözlerden sonra düşündüm de ins
"Dünü anlatmamın bir yararı olacağını sanmıyorum, çünkü dün başka biriydim." (Lewis Carroll) İçimizde pek çok şey hala geçmişte ve çözümlenmemiş. Uyanışını aramak ister gibi uyurgezer. Her düş kendi yarınını oluşturuyorken, dünden bahsederken niye yabancıdan bahseder gibiyiz? Doğduğumuzdan beri bi
Sırf beyaz saçları veya kırışıklıkları var diye birinin uzun yaşadığını düşünmen için hiçbir sebep yok. Uzun yaşamış değil uzun bir dönem var olmuştur o… (Seneca- Yaşamın Kısalığı Üzerine) Marifet, var oluşun boyunca imkânsız ile mümkünün arasında çok da savrulmadan kendince iyi yaşamak… O halde;
“İnsan, olduğunu sandığı şey değildir; insan, gizlediği şeydir” demiş André Malraux. Gizlediğiniz her duyguda, bir dolu insanla çepeçevre kuşatılsanız bile her daim yalnızsınızdır. Aradığınızı bulana dek uğraşır, çoğunlukla da bulamayarak ama hep çok yakınında olduğunuzu hissederek devam edersiniz
Bulunduğumuz çevre ne kadar sert ve acımasız olursa olsun uyum sağlamak zorunda olduğumuz durumlar vardır. Mutlu olma lüksümüzü umursadığımız falan yoktur o anlarda, tek istediğimiz acı çekmeyelim yeter… Zihnimiz ve bedenimiz adeta birbirine kafa tutar gibi ayrı tellerden çalar. İçeride fırtına kopa
Yeni yazımın konusunu “korkularımız” olarak belirlediğim sırada, telefonuma 2009 yılına ait bir hatırlatma resmi düştü. O resme baktığımda korkularımı ne denli yoğun yaşadığımı anımsadım. Yazımın içeriğini değiştirip, korkularımdan arınma yolcuğumu paylaşmak istedim, umarım sizlere daha somut bir il