SON DAKİKA
Hava Durumu

Türk şehircilik kültürü!

Yazının Giriş Tarihi: 26.11.2024 16:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.11.2024 16:26

Türkler, tarih boyunca geniş bir coğrafyada medeniyetler kurmuş ve şehirler inşa etmiştir. Uluğ Türkistan coğrafyasının bozkırlarından Anadolu’nun verimli topraklarına kadar uzanan bu süreç, farklı dönemlerde farklı karakteristikler sergilemiştir. Anadolu öncesinde göçebe hayatın etkisiyle daha sade ve işlevsel şehirler kurulurken, Anadolu ve çevresindeki şehirlerde dinî ve sosyal yapılar ön plana çıkmıştır.

Türklerin Anadolu öncesi dönemde Türkistan coğrafyasının bozkırlarında kurdukları şehirler, daha çok stratejik ve ticari amaçlarla inşa edilmiştir. Bu şehirler, bozkır kültürünün izlerini taşırken aynı zamanda dönemin ihtiyaçlarına göre şekillenmiştir.

Bu şehirlerin genel özelliklerine bakacak olursak;

1-Surlarla Korunan Kaleler:
Şehirler, genellikle savunma amacıyla inşa edilen surlar ve kalelerle çevriliydi. Örneğin, Balasagun ve Otrar, savunma mimarisiyle öne çıkan şehirlerdendir.

2-Ticaret Yollarının Kesişim Noktaları:
Türk şehirleri, İpek Yolu üzerindeki stratejik konumlarıyla dikkat çekerdi.

Kaşgar gibi şehirler, ticaretin merkezi olmuş, kervansaraylar ve pazarlarla zenginleşmiştir.

3-Göçebe Kültürün İzleri:
Göçebe kültürünün etkisiyle geniş açık alanlar, hayvan otlatma bölgeleri ve çadır benzeri geçici yapılar şehir planlamasına dahil edilmiştir.

***

Mimari açıdan sosyal yapıları incelediğimizde de ortak ve özgün biçim olarak şunlar paylaşılabilir;

1-Budist ve Zerdüştî Tapınakları:
Bu dönemde Türkler arasında Budizm ve Zerdüştîlik gibi inançların etkisiyle tapınaklar ve stupa benzeri yapılar görülür. Örneğin, Semerkand yakınlarında Budist manastır kalıntıları bulunmuştur.

2-Köşk ve Saraylar:
Göktürk ve Uygur Devletleri döneminde hükümdarların yaşam alanları olan köşkler ve saraylar, genellikle toprak ve ahşap malzemeden yapılmıştır.

Türklerin Anadolu’da hakimiyeti sağlamalarından sonra şehircilik anlayışı önemli bir dönüşüm yaşamıştır. Anadolu’ya yerleşen Türkler, manevi değerleri şehir dokusuna yansıtarak, camiler, külliyeler ve medreselerle yeni bir mimari kimlik oluşturmuştur.

***

Anadolu merkezliliği sonrası şehir yapılarındaki değişim şu şekilde gerçekleşmektedir;

1-Merkezi Külliye Anlayışı:
Anadolu şehirlerinde külliyeler, camiler, medreseler, hamamlar ve çarşılarla bir merkez oluşturmuş, bu merkezden mahalleler gelişmiştir. Konya, Kayseri ve Sivas, bu anlayışın örneklerindendir.

2-Su Yapıları:
Suyun önemi artmış, çeşmeler, şadırvanlar ve hamamlar şehirlerde yaygınlaşmıştır. Amasya gibi şehirlerdeki su kemerleri ve çeşmeler bu anlayışı yansıtır.

Sosyal yapılardaki mimari değişimleri de ele aldığımızda;

3-Cami ve Medrese Mimarisi:
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde inşa edilen Ulu Camiler, Çifte Minareli Medrese ve Yeşil Türbe gibi yapılar hem mimari hem de eğitim açısından önemli yapılardır.

4-Kervansaray ve Hanlar:
Anadolu’da ticaret yollarını destekleyen kervansaraylar, şehirlerin ticari dokusunun ayrılmaz bir parçası olmuştur. Örneğin, Sultanhanı Kervansarayı Selçuklu dönemi, Bursa Hanlar Bölgesi Osmanlı Dönemi ticari yapılarının en görkemli örneklerindendir.

5-Çarşılar ve Bedestenler:
Anadolu şehirlerinde ticaretin merkezi olan çarşılar ve bedestenler, ekonomik hayatın kalbini oluşturmuştur. Kapalıçarşılar ve Kütahya Bedesteni buna örnektir.

***

Türklerin şehircilik anlayışında Türkistan bölgesinden Anadolu’ya uzanan bir süreklilik gözlenir. Örneğin, Türkistan’ın ortasında surlarla çevrili şehirlerin Anadolu’daki karşılığı kale kentlerdir.

Aynı şekilde, Türkistan’ın ortasındaki Budist manastırların yerini Anadolu’da cami ve medreseler almıştır. Kültürel ve coğrafi uyum bakımından Türkler, şehirlerini yerel coğrafi koşullara uyarlama konusunda ustalaşmıştır. Anadolu’da Karadeniz’in yağışlı iklimine uygun ahşap yapılar inşa edilirken, İç Anadolu’nun kurak ikliminde taş ve tuğla yapı malzemesi tercih edilmiştir. Sosyal organizasyon ve yönetimsel olarak, Anadolu öncesinde töreye dayalı bir yönetim sistemi şehirlerin organizasyonunda etkili olmuş, Anadolu sonrası dönemde ise vakıf sistemi bu görevi üstlenmiştir.

Anadolu öncesi dönemi için bahsettiğimiz özgünlüklere sahip şehirlere örnek vermek istersek;

-Balasagun: Karahanlılar döneminde önemli bir kültürel ve ticari merkez olmuştur.

-Kaşgar: İpek Yolu üzerindeki stratejik konumu ile öne çıkan, ticaret ve kültür merkezi.

Anadolu’da sonrası dönemi yaşanan değişim sonrası için ise;

-Konya: Selçuklu döneminde kültürel ve dinî merkez olmuştur. Mevlâna Türbesi bu dönemin izlerini taşır.

-Bursa: Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa, külliyeleri ve çarşılarıyla İslam şehircilik anlayışını yansıtır.

Sonuç olarak baktığımızda;

Türk şehirleri, Anadolu öncesi dönemde göçebe kültürün ve ticaretin izlerini taşırken, Anadolu sonrası dönemde dinî ve sosyal yapıların şekillendirdiği bir mimari anlayışa evrilmiştir. Türkistan’ın dört bir yanından Anadolu’ya uzanan bu miras, Türklerin şehircilik kültüründe süreklilik ve yeniliği bir araya getirmiştir.

***

Kaynakça
-Baykal, K. (2010). Osmanlı Şehircilik Geleneği ve Mimari Dokusuna Genel Bir Bakış. İstanbul: Kültür Yayınları.
-Goodwin, G. (1997). A History of Ottoman Architecture. London: Thames & Hudson.
-Köprülü, M. F. (1935). Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar. Ankara: Türk Tarih Kurumu.
-Kuban, D. (1987). Türk Şehirlerinin Tarihi Gelişimi. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
-Sinor, D. (1990). The Cambridge History of Early Inner Asia. Cambridge: Cambridge University Press.
-Erzen, J. (1993). Selçuklu ve Osmanlı Şehirleri. Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları.
-Mutlu, S. (2015). İpek Yolu ve Türk Şehirleri. Ankara: Türk Tarih Kurumu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.