SON DAKİKA
Hava Durumu

Hammurabi Kanunları

Yazının Giriş Tarihi: 07.10.2024 16:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.10.2024 16:38

Milattan önce 1760’lı yıllarda Mezopotamya bölgesinde ortaya çıkan, tarihin en eski en değerli ve aynı zamanda günümüze kadar en iyi korunmuş hukuk metinlerinden biri…

“En eski” demiyorum çünkü bilinen en eski kanun Sümerlere ait M.Ö 2100-2050 yıllarına ait olup Sümerce yazılmış olan Ur Kralı Ur-Nammu‘nun yasa kitabıdır.

Biz bu yazımızda Hammurabi Kanunlarından bahsedeceğiz.

Bakalım günümüzden binlerce yıl önce adalet nasıl tecelli etmiş ve bugün neredeyiz?

***

Önce bu kanunların oluşumunun tarihi sürecine bir göz atalım;

Hammurabi kanunları Mezopotamya’da Babil şehrinde ortaya çıkmıştır.

Babil, Başlangıçta Akad İmparatorluğu'nda yer alan önemsiz ve güçsüz bir şehirken, şehrin Amori hükümdarı Hammurabi döneminde kısa sürede büyüyüp gelişmiştir.

Kısa ömürlü de olsa bölgedeki en güçlü devletlerden biri hâline gelen imparatorluğun başkenti Babil, Hammurabi hükümdarlığında küçük bir kasabadan önemli bir şehre dönüşmüştür.

Vergi sistemi ve merkezi yönetim kurarak güçlü bir yönetim oluşturulmuştur.

Ardından Mezopotamya'nın güneyini sistematik olarak ele geçirerek bölgede uzun süredir devam eden istikrarsızlığı sona erdirmiştir.

Hammurabi, bu fetihlerle birlikte Sümer, Akad ve Asur'un eski kanunlarını geliştirerek ünlü Hammurabi Kanunlarını oluşturmuştur.

***

İçeriğine gelirsek,

Kanun esas olarak Babil kralı Hammurabi’nin çeşitli meselelerde verdiği kararları kapsamaktadır.

Babil'in koruyucu tanrısı Marduk adına yapılan Esagila Tapınağı'na dikilen bir taş üzerine metinler Akad dilinde yazılmıştır.

Hammurabi, kendisine bu yasaları yazdıranın güneş tanrısı Şamaş'ın olduğunu söylemiştir.

Dolayısıyla yasalar tanrının sözü olarak kabul edilmektedir.

Yaklaşık iki metrelik silindirik bir taşın üstüne çivi yazısı ile yazılmış olan yasalar tam 282 maddedir. Ancak bu maddelerin 33'ü (madde 66-99) şu anda okunamayacak durumdadır.

Arkeolog Jean Vincent Scheil 1901 yılında Susa, Elam'da yaptığı keşif sırasında bulup Fransa’ya taşımıştır.

Hammurabi Kanunlarının yazılı olduğu stel (blok), günümüzde Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir.

***

Ülkemizde bugün uygulanan, daha doğrusu uygulanır gibi olan adalet ve hukuk sistemi yetersiz görülmekte, yargıya güvenini yitiren halk kendi adaletini sağlamaya çalışır vaziyettedir.

Tutuklamaların sosyal medyaya göre yapıldığının iddia edildiği bir dönemden geçiyoruz.

Yasalarımızda binlerce hatta yüzbinlerce kanun maddesi olsa dahi bu maddeler uygulanmadığı sürece, yaklaşık 4 bin yıl önce yazılan Hammurabi Kanunlarından bile uygulamada geri kalabiliyoruz.

Kanunlarımız uygulanmadığı taktirde, Hammurabi Kanunları günümüzden daha adaletli konumda…

Çünkü Hammurabi Kanunları döneminde uygulanmış, başarılı ve caydırıcı olmuştur…

Günümüzdeki adalet ve eşitlik sistemiyle karşılaştırmasını sizlere bırakıyorum,

Hammurabi Kanunlarının bazı maddeleri:

Bir adam başka bir adamı cinayetle suçlayarak suç duyurusunda bulunur, ancak bunu kanıtlayamazsa suçlayıcı idam edilecektir.Bir adam başka birini kendisine büyü yapmakla suçlamışsa ama bunu kanıtlayamamışsa, sanık kutsal nehre gidecek, kutsal nehre dalacak ve eğer kutsal nehir onu yenerse, suçlanan kişi evini mülk edinecek. Kutsal nehir masumiyetini gösterir ve o kurtulursa, onu suçlayan idam edilecektir.Eğer bir adam bir davada yalancı şahitlik eder veya verdiği şahitliği ispat etmezse, bu dava yaşamla ilgiliyse, o adam öldürülecektir.Bir adam tahıl veya parayla ilgili yalancı şahitlik yaparsa, davaya konu olan cezayı kendisi üstlenir.Bir yargıç hüküm verir, karar verir, usulüne uygun imzalanmış ve mühürlenmiş bir hüküm verir ve sonra kararını değiştirirse, vermiş olduğu hüküm değişikliğinden dolayı o yargıca hesap soracak, verdiği cezayı on ikiye katlayıp ödetecek ve mecliste onu yargı kürsüsünden atacaklardır. Bir adam, bir adamın oğlundan veya bir adamın cariyesinden, şahitsiz veya sözleşmesiz gümüş veya altın, köle veya cariye, öküz, koyun veya eşek veya başka herhangi bir şey satın alırsa veya (aynısını) emanet olarak alırsa, adam hırsız olarak öldürülecek.Kaybolan malın sahibi, kaybettiği malını tespit etmek için şahit getirmezse, dolandırıcılığa teşebbüs etmiş, fitne çıkarmış ise, idam edilir.Bir adam bir adamın reşit olmayan çocuğunu çalarsa, öldürülecektir.Bir adam bir evde gedik açarsa, onu o gediğin önünde öldürecekler ve onu evin içine sokacaklar.Bir adam eşkıyalık yapıp yakalanırsa, o adam öldürülecektir.Haydut yakalanmazsa, soyulan adam, Tanrı'nın huzurunda, kaybını ayrıntılı bir şekilde beyan edecek ve soygunun işlendiği il ve yetki alanındaki şehir ve vali, kaybettiği her şeyi ona telafi edecektir.(Kaybedilen) bir can ise, şehir ve vali mirasçılarına bir mana gümüş ödeyeceklerdir.Bir adamın evinde yangın çıkarsa ve onu söndürmeye giden bir adam, ev sahibinin eşyalarını görür ve ev sahibinin eşyalarını alırsa, o adam o ateşe atılacaktır.Bir kimse işlemek üzere bir tarlayı teslim alır ve o tarladan hiçbir mahsul elde edemezse bu onun tarlada çalışmadığını ispatlar ve bu yüzden o komşusunun yetiştirdiği kadar tahılı tarla sahibine vermelidir.Bir kimse borçlanmışsa ve fırtınadan, hasadın başarısızlığından ya da susuzluktan tahıllar büyümemişse o yıl alacaklısına tahıl vermesi gerekmez. Borç tabletini suda yıkar ve o yıl için hiçbir kira ödemez.Özgür bir kadın bir köle ile evlenir ve çiftin çocukları olursa bu çocuklar hiçbir şekilde köleleştirilemezler.Bir zanaatkar bir çocuğu besleyip büyütmek için yanına alırsa ve ona mesleğini öğretirse o çocuk geri alınamaz.Bir adam doğuştan özgür ve hamile bir kadına saldırırsa ve kadın ölürse katilin kızı öldürülür.Bir inşaatçı herhangi bir kişi için bir bina inşa eder, bu bina uygunsuz olarak yapılıp çöker ve ev sahibi ölürse inşaatı yapan da öldürülür.

***

Görüldüğü üzere;

Cezalar oldukça ağırdır.

Pek tabi maddeleri günümüzün şartlarıyla birebir kıyaslayamayız fakat caydırıcılığı ve cezaların suçu önleyiciliği açısından günümüzdeki Türk hukuk sistemini maalesef sollayabilir…

Hammurabi kanunlarına dönmemize gerek yok, ihtiyacımız olan sadece tam bağımsız yargı…

Toplumda adalet duygusunun oluşmasına ve korunmasına neden olan bağımsız yargı, aynı zamanda ülkemizin yönetim biçimi olan “hukuk devleti” olgusunun da olmazsa olmaz şartıdır.

Anayasamız;

Cumhuriyetimizi, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlamıştır.

Bu durumda, hukuk devleti “tüm eylem ve işlemleri hukuka ve anayasa kurallarına uyan devlet” demektir.

Devletin işlemlerinin hukuka uygunluğunu denetleyecek kurum da bağımsız yargıdır.

Yargı bağımsız, hakimler- savcılar-avukatlar güvenceli olmalıdır ki, yargı organı devletin yasama ve yürütme organlarının hukuk dışı işlemlerini denetleyebilsin.

Günümüzdeki adaletsizliğin ve hukuksuzluğun kaynağı da yargının tam bağımsız olmamasıdır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.