Sözlüklerdeki karşılığıyla “boykot” kelimesi, “bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma gibi bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme” anlamına geliyor.
CHP Lideri Özgür Özel’in;
Ekrem İmamoğlu ilgili süreçte eylem ve gösterileri hiçbir şekilde ekranlarına taşımayan, gelişmeleri izleyicilerine duyurmayan televizyon kanallarını “boykot” çağrısı, 2 Nisan 2025 Çarşamba günü, ‘24 saat alışveriş yapmama’ şekliyle “ticari bir boykot”a dönüştü.
Peki 2 Nisan’da ne yaşadık?
Kimi boykota destek verdi, destek veren tanınan isimlerse işinden oldu, kimi de satın aldıklarını göze sokar gibi fotoğraflayarak sosyal medya hesaplarından paylaştı.
Boykotun başarısız olduğunu savunanlar ile amacına ulaştığını savunanlar şeklinde toplum ikiye bölündü!
Sözün özü;
Kimi taraftar oldu kimi de holigan! (E takım tutar gibi siyasi parti tuttuğumuzdan taraftar ve holigan lafına takılmayınız lütfen!)
“Boykotlar işe yarar mı?” sorusu da zihinleri pek bi meşgul etti.
Merak eden sordu soruşturdu, Google anaya/dayıya danıştı!
Dünya tarihine geçmiş pek çok boykot örneği vardı elbette.
Boykotun amacı, ölçeği, başarıya ulaşıp ulaşmadığı değişkenlik arz ediyordu.
Ama 2 Nisan tarihli ‘boykot’ aslında konuşulması gereken bir başka konuyu öne çıkardı:
Boykotların ülkelerin ekonomik sürdürülebilirliği üzerine etkisini…
***
Bursa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı'nın boykot gününde düzenlediği toplantının konusu da eylemin etkisi üzerineydi.
Matlı önce şu uyarıyı yaptı:
Firmaların siyasi tartışmalara dahil edilerek hedef gösterilmesi ve boykot edilmesi, ülke ekonomisinin temel dinamiklerini sarstığı gibi iş dünyasının faaliyetlerini zorlaştırıyor…
Ardından; ortak bir duyarlılık geliştirilmesi gerektiğini savundu.
Gerçekten de ülkenin ekonomik geleceği; üretici firmaların güçlü ve sürdürülebilir bir şekilde varlık göstermelerine bağlı. Elbette ki üreticinin siyasi tartışmaların dışında tutulması önemli. Elbette ki siyasi kutuplaşmaların, iş dünyasına zarar vermemesi için ortak bir duyarlılık geliştirilmesi, yine üreticinin dışa bağımlılığını azaltarak rekabet gücünü artırdığı gerçeğini de önemsemek gerek. Hele ki bu enflasyonist ortamda ekonomik istikrar için birlik içinde hareket etmemiz şart. Çünkü ülkenin ekonomik anlamda sürdürülebilirliği konusu hepimizi ilgilendiriyor. Özetle Başkan Matlı’nın dile getirdiği ‘ortak duyarlılık’ mevzusunu refleks edinebilsek keşke!
Lakin Matlı’nın tüm bu vurgularına şunu da eklemek gerek:
SİAD tabelaları altında ideolojik örgütlenmelerle bölünen iş ve ticaret dünyasının aktörleri de siyasi tartışmalara taraf olmamalı ve toplumsal sorumluluklarını hiç bir zaman unutmamalı.
***
Ayrıca;
Demokratik toplumlarda eleştiri bir haktır.
Çözüm odaklı bir bakış açısıyla hareket etmek ise yapıcı sonuçlar doğurur. Ülkemizi daha güçlü kılmak hepimizin sorumluluğu.
En önemlisi de;
Geleceğimiz gençlerimiz söz konusu ise; onları yapıcı ve kalıcı çözüm önerileri ile karşılamak büyüklüğün şanındandır.
Sapla samanı karıştırmamak gerekir!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Asuman Kurt ÖGE
Boykot ve ekonomi!
Bugünlerde gündem boykot!
Sözlüklerdeki karşılığıyla “boykot” kelimesi, “bir işi, bir davranışı yapmama kararı alma gibi bir kimse, bir topluluk veya bir ülkeyle amaca ulaşmak için her türlü ilişkiyi kesme” anlamına geliyor.
CHP Lideri Özgür Özel’in;
Ekrem İmamoğlu ilgili süreçte eylem ve gösterileri hiçbir şekilde ekranlarına taşımayan, gelişmeleri izleyicilerine duyurmayan televizyon kanallarını “boykot” çağrısı, 2 Nisan 2025 Çarşamba günü, ‘24 saat alışveriş yapmama’ şekliyle “ticari bir boykot”a dönüştü.
Peki 2 Nisan’da ne yaşadık?
Kimi boykota destek verdi, destek veren tanınan isimlerse işinden oldu, kimi de satın aldıklarını göze sokar gibi fotoğraflayarak sosyal medya hesaplarından paylaştı.
Boykotun başarısız olduğunu savunanlar ile amacına ulaştığını savunanlar şeklinde toplum ikiye bölündü!
Sözün özü;
Kimi taraftar oldu kimi de holigan! (E takım tutar gibi siyasi parti tuttuğumuzdan taraftar ve holigan lafına takılmayınız lütfen!)
“Boykotlar işe yarar mı?” sorusu da zihinleri pek bi meşgul etti.
Merak eden sordu soruşturdu, Google anaya/dayıya danıştı!
Dünya tarihine geçmiş pek çok boykot örneği vardı elbette.
Boykotun amacı, ölçeği, başarıya ulaşıp ulaşmadığı değişkenlik arz ediyordu.
Ama 2 Nisan tarihli ‘boykot’ aslında konuşulması gereken bir başka konuyu öne çıkardı:
Boykotların ülkelerin ekonomik sürdürülebilirliği üzerine etkisini…
***
Bursa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı'nın boykot gününde düzenlediği toplantının konusu da eylemin etkisi üzerineydi.
Matlı önce şu uyarıyı yaptı:
Firmaların siyasi tartışmalara dahil edilerek hedef gösterilmesi ve boykot edilmesi, ülke ekonomisinin temel dinamiklerini sarstığı gibi iş dünyasının faaliyetlerini zorlaştırıyor…
Ardından; ortak bir duyarlılık geliştirilmesi gerektiğini savundu.
Gerçekten de ülkenin ekonomik geleceği; üretici firmaların güçlü ve sürdürülebilir bir şekilde varlık göstermelerine bağlı. Elbette ki üreticinin siyasi tartışmaların dışında tutulması önemli. Elbette ki siyasi kutuplaşmaların, iş dünyasına zarar vermemesi için ortak bir duyarlılık geliştirilmesi, yine üreticinin dışa bağımlılığını azaltarak rekabet gücünü artırdığı gerçeğini de önemsemek gerek. Hele ki bu enflasyonist ortamda ekonomik istikrar için birlik içinde hareket etmemiz şart. Çünkü ülkenin ekonomik anlamda sürdürülebilirliği konusu hepimizi ilgilendiriyor. Özetle Başkan Matlı’nın dile getirdiği ‘ortak duyarlılık’ mevzusunu refleks edinebilsek keşke!
Lakin Matlı’nın tüm bu vurgularına şunu da eklemek gerek:
SİAD tabelaları altında ideolojik örgütlenmelerle bölünen iş ve ticaret dünyasının aktörleri de siyasi tartışmalara taraf olmamalı ve toplumsal sorumluluklarını hiç bir zaman unutmamalı.
***
Ayrıca;
Demokratik toplumlarda eleştiri bir haktır.
Çözüm odaklı bir bakış açısıyla hareket etmek ise yapıcı sonuçlar doğurur. Ülkemizi daha güçlü kılmak hepimizin sorumluluğu.
En önemlisi de;
Geleceğimiz gençlerimiz söz konusu ise; onları yapıcı ve kalıcı çözüm önerileri ile karşılamak büyüklüğün şanındandır.
Sapla samanı karıştırmamak gerekir!