SON DAKİKA
Hava Durumu

“Tren”

Yazının Giriş Tarihi: 07.08.2024 18:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 07.08.2024 18:31

Treni ilk gördüğümde herhalde eski ismi Evdireşe (Konya Yaylapınar) olsa gerek.

Saatini bile bilirdik.

Uzun tarlanın ucuna gider ve trene bakardık.

Yük trenleri değil ama yolcu trenleri daha şenlikliydi. Yolcular bisküvi ve şekerleme atarlardı. Konya’dan Çumra’ya oradan da Hicaz’a giden yol bu yoldu.

Tek hattı.

Sonra ilk trene binişim Adana’da büyük amcamın kızının düğününe giderken olsa gerek.

Pek cümbür cemaat ve neşeliydik. İkiye beş santim büyüklüğünde farklı karton biletler vardı.

Bilet kontrolü belli aralıklarda yapılırdı ve bilet üzerine birer delik.

O tren yolculuğunda öğrendim yolcu namazını.

Dedem yolculara verilen kolaylıktan faydalanmayı öğretti. Hatta namazın fazlasının da uygun olmadığını söylemişti.

Kravatı olmayan yakası ilikli bir gömlek, yelekli ve kumaş bir takım elbisesi vardı. Her zaman taktığı takke de başındaydı.

Dedemin süt gibiydi sakalı. Çekik gözlüydü. Hafif kamburu çıkmıştı. “Karoserci Kadir” idi namı. Hafızdı…

Adana’ya yaklaşınca takkesini çıkardı, katladı cebine koydu. “Usule, etrafa ve şeriata uymak lazım” dedi. Onu da hayatımda unutmadım.

Trende öğrendim ben Anadolu’yu. Anadolu’nun gerçeklerini.

Sonra bir bayramda Malatya Yeşilyurt’a gittim. Orada dostlarım zorunlu ikamet ediyorlardı. Ve ben anneleri ile bir bayramı onlarla geçirmek üzere yolculuk yaptım.

Benim için eğlenceli idi. Arkadaşlarımın anneleri için o kadar da neşeli değildi.

Kapkara indim.

Tünellerde de trenden başımı çıkarmıştım. Hayatta yüzüme çalınan tek kara buydu. Şükür.

Daha sonra eli ve gönlü karalıların yüzümüze sahte sevgi ile sarılmalarından hiç kara bulaşmadı.

Dönelim trene, karası vardı, mazotlusu vardı şimdi de elektriklisi.

Sonra Konya’dan Hicaz yolunu kullanarak giden trenlerle Anadolu’nun soyu kurutulmaya çalışıldı.

Yemen’de kaldılar, Arap çöllerinde kaldılar.

Bazen kendi soylarını kuruttular Mısır’da.

Medine’de Sinan’ın yaptığı caminin yanında garda yakılan trenlerimizi gördüm.

Acıyla yanan yüreklere, ölen Mehmetlere dua ettim.

Anadolu’da yanan yüreklere Fatihalarla su serpmeye çalıştım.

Sonra yarıya kadar inen camdan bakan bir çift mavi göz.

Adana Garı’nda.

Canı yanmakta belli ama Hatay’a bakmakta. Hatay, O’nun şahsi meselesi. İşte trenden bakmak trene bakmak Anadolu’da bu kadar tatlıdır.

Trenlerin yolunun ucunun da nereye varacağı belli olduğundan onu takip ederek kaç yolcu belki yalın ayak sılasına dönmüştür. Kara yolları gibi ucu nereye bağlanacağı belli olmayan, deniz yolları gibi arkasında iz bırakmayan olmaz. Hava yolları gibi seni çaresiz bırakmaz.

O bekleyene bekleneni göndermede mahirdir.

***

Eskiden beri bizim bürokrasimiz toplantı yapmayı sever.

Toplanır, toplanır, toplanır…

Sonra tekrar toplanır. Yetkililerimiz, bir sınır ucuna trenle gitse, toplantılarını aileleri ile yapsalar meseleler çözülecek gibi geliyor bana.

Sanki onlara Anadolu kendini daha iyi tanıtacak.

Karaman’dan İstanbul’a ulaşan hızlı trenlerimiz konforla yolcularını taşırken belki de limon dalında kalırken neden İstanbul pahalı yemekte görülür.

Hele demir yolları genel müdürü asla yataklı vagonlarda yer bulamayacağı için mavi trenle İzmir’den Ankara’ya ailesi ile yolculuk yapsa başkasını da yanına almasa ve tren yolcularının ne kadar geniş bir aile olduğunu görse.

İzmir Basmane’den bir saatte Menderes’e ulaşsa. Saruhanlı’da karşıdan gelen treni beklese. Bakıma muhtaç tren ve vagonlarına kendi mülkleri gibi sahip çıkan o çalışanların nezaketlerini görse. Ölme koca oğlan dediklerini kalbinde duysa.

Vatandaşa nezaketi ve şakayla takılma ve güler yüzü görse.

İneceği durakta “Eskişehir’de sen atlamazsan ben atarım” sözünü duysa.

Vatan toprağı ile gözünü doyursa.

Eski rayların ve eski malzemenin çürümesini görse.

İzmir’den gelirken kumru, Ankara’dan giderken sandviç yese.

“İlle de çay iç” diye ısrarcı teyzeleri ve tuvalette dahi sigara içen tiryakileri tanısa.

Ne iyi olurdu.

Hani o kara trenin düdüğünü, çığlığını duyunca tarlanın ucuna koşan beni bulamayacak belki ama Ankara, Anadolu bozkırında bakacak öküzün kalmadığını da görecek.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.