Dört ayaklıdır. Esasında tam usta değilseniz üç ayaklı yaparsanız zemine tam oturur. Dört ayaklı yapmak ustalık ister. Ayak ayarı bozuk ya da zemin bozukluğunda masa önce sağa sola çekilir ve sallanmaması sağlanır. İlla da sallanacaksa bu sefer ayakları altına kâğıt, tahta, muşamba konur. Ele ne geldiyse artık!
Önceleri işyerlerinde profili vardı. Sonradan suntası kondu. Ama önceleri bildiğin ağacın özündendi. Eskiden adam eskir, masa eskimezdi. Masanın kıymalı pide kıvamında sündürülmesi durumunda sıra oluşurdu. İlk mektep yıllarımızda bizim sıralarımız düpe düz çam ağaçtandı. İlk meclisteki sıra ve masalar da ağaçtandı.
Bir de bu masalara oturanlar, masalara oturduğunu sananlar ya da masada oturduğunu iddia edenler var…
Gelin buna bakalım.
İlk meclisi ziyaret sırasında, kaçak göçek sıraya oturup bir fotoğraf çektirenler büyük bir mutluluk yaşarlar. Aslında o sıraya vakti zamanında hiç oturmamışlardır. Ama ruhunu yaşarlar. Gözlerinin önünden Mustafa Kemal, Mustafa İsmet, Diyap Ağa geçer. Onur duyarlar. Ama oturanlar ve orada fotoğraf çektirenler için masumane bir hatıradır. Onu da herkes bilir.
Bir de masaya oturduğunda bir ağırlık ifade eden vardır. Oturduğu masanın kalitesi ne olursa olsun önüne gelen bir gibidir. En düşüğünü on eder. Bir de masanın üstünde tepinenler vardır. Onlar ise sıfırdır. Dünü, bugünü ve yarını ile sıfır. Rakamın önüne gelen sıfır gibidir. Yani “sıfır birin” değeri aslında sadece “bir”dir.
Masanın arkasına bir “sı” eki gelirse önünde mutlaka bir sıfat vardır. Masanın işlevini ortaya koyar. Yemek masasında yemek yenir, çalışma masasında çalışılır, kumar masasında kumar oynanır.
Bir de son zamanlarda sanalı çıktı masaların “barış masası”, hatta “savaş masası”!
Şöyle çat çut vurmadan, taş çalmadan, ıskata devirmeden oynanan okey masası. Aslında yalancı masalardır bu sanal masalar. Anlayacağınız mavra döner bu masalarda. Bu masalardan hayır geleceğine inananlar yanılırlar. Bu sanal masaların sanal takipçileri kaybetmeye mahkumdurlar. Sanal masayı kuran kazanır.
Son olarak her yerde olduğu gibi sıfatın nitelendirdiği masanın sonuna bir de “isim” gelebilir. Bu isim o masada görev yapanı ya da faydalananı ifade eder. Bu masanın başkanı vardır, başkan yardımcısı vardır. Sorumlusu vardır. Sorunlusu vardır. Masa sanaldır ama sonuçta faydalı işler ortaya koyabilir. Bu masanın “itibarlı bir üyesi” olarak işinizi yapar, kenara çekilirsiniz. Zaten “o” masadan bahsedilince akla “siz” gelirsiniz. Sorumlusu masadan ne zaman kalkacağını bilir. Ne zaman oturacağını da!
Sorunlusu ise oturmaya devam etmeye çalışır.
Zamanında masanın altına saklananlar gün olur masanın üstüne çıkmaya çalışırlar. Masanın altına saklanmak kadar üstüne çıkmak da Anadolu’da pek hoş karşılanmaz.
Şimdi gelelim asıl masaya,
Masayı devirmeyin.
Sahip çıkın.
Masayı tarihe şahit tutun.
Oraya buraya çekip bacaklarını kırmayın.
Bazı kutsal masaların bacaklarını kıranların, hadsizce üzerinde tepinenlerin, amaçsız, hedefsiz ve net projesiz ya da faaliyetsiz hamasi nutuk atarak bir yere varacağı sananların nefeslerini Şuhut’tan Kocatepe’ye oradan kısrak başı gibi bütün coğrafyaya, taa Girit’e, Urumeli’ye ulaşmasını bekleriz.
Hakkımızı ve haddimizi bilerek burada duralım!
Kalın sağlıcakla…
Yorum Ekle
Yorumlar
'Türk'çe Yazılar: Kaşkaylar
17.11.2021 03:33
Geçtiğimiz günlerde “Son dakika…İran’da 6.1 şiddetinde deprem oldu. Ülkenin güneyinde olan depremde ölen ve yaralılar var” haberi geçti.
İnsan ister istemez deprem kuşağında olunca içi ürperiyor.
Ürpermesinin ikinci nedeni Türk boylarından ve Güney İran’da yaşayan K
İlber Ortaylı Hoca, gerçekleri evirmeden kıvırmadan biraz da doğrudan söylemeyi sever. Benim de dinleme imkânı bulduğum bir toplantıda “Türkiye Balkanlardır” tespiti çok önemlidir.
Esasında bu tespiti ‘Balkanlar da Türkiye’dir diye devam etmek isterim.
Hani benim de
Mübadele, mübadil sözleri geçtiği zaman akla gelen Anadolu’dan Yunanistan’a gönderilen Ortodokslar gelir. Bunların da hepsinin Karamanlı Ortodokslar olduğu düşünülür. Oysa Karamanlılar Anadolu’nun ortasındadır.
Batısından gidenlerle karıştırılmamalıdır. Hele Rumeli’den heme
Türkçe Yazılar: Diyarbakır’a Vatandan Vatana Gelenler!
08.12.2021 11:06
Yıllar önce Elazığ’ın Kovancılar ilçesine gitmiştim.
Orada Boşnaklara, Arnavutlara, Romanya’dan gelenlerle buluşmuştum. Güzel muhabbet ve yemeklerle iki gün geçirmiştim. Şimdi siyasete soyunma gayreti gösteren çakma Polatların araştırma gayretlerini de saygıyla karşılıyorum.
Israrla R
Kosova ve Arnavutluk arasında yer alan, Jakova ve Prizren’den başlayıp Kökes (Kukes)’e uzanan ve 745 Km2 alan Osmanlı toprak düzeni olan ve mülkiyeti hükümdara ait topraklar anlamı taşıyan “has”tan ismini alan ve bugün yaklaşık 61 bin 500 nüfusa sahip “Has Bölgesi&rdquo
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Söz Bursa
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdullah ULUYURT
Masa!
Dört ayaklıdır. Esasında tam usta değilseniz üç ayaklı yaparsanız zemine tam oturur. Dört ayaklı yapmak ustalık ister. Ayak ayarı bozuk ya da zemin bozukluğunda masa önce sağa sola çekilir ve sallanmaması sağlanır. İlla da sallanacaksa bu sefer ayakları altına kâğıt, tahta, muşamba konur. Ele ne geldiyse artık!
Önceleri işyerlerinde profili vardı. Sonradan suntası kondu. Ama önceleri bildiğin ağacın özündendi. Eskiden adam eskir, masa eskimezdi. Masanın kıymalı pide kıvamında sündürülmesi durumunda sıra oluşurdu. İlk mektep yıllarımızda bizim sıralarımız düpe düz çam ağaçtandı. İlk meclisteki sıra ve masalar da ağaçtandı.
Bir de bu masalara oturanlar, masalara oturduğunu sananlar ya da masada oturduğunu iddia edenler var…
Gelin buna bakalım.
İlk meclisi ziyaret sırasında, kaçak göçek sıraya oturup bir fotoğraf çektirenler büyük bir mutluluk yaşarlar. Aslında o sıraya vakti zamanında hiç oturmamışlardır. Ama ruhunu yaşarlar. Gözlerinin önünden Mustafa Kemal, Mustafa İsmet, Diyap Ağa geçer. Onur duyarlar. Ama oturanlar ve orada fotoğraf çektirenler için masumane bir hatıradır. Onu da herkes bilir.
Bir de masaya oturduğunda bir ağırlık ifade eden vardır. Oturduğu masanın kalitesi ne olursa olsun önüne gelen bir gibidir. En düşüğünü on eder. Bir de masanın üstünde tepinenler vardır. Onlar ise sıfırdır. Dünü, bugünü ve yarını ile sıfır. Rakamın önüne gelen sıfır gibidir. Yani “sıfır birin” değeri aslında sadece “bir”dir.
Masanın arkasına bir “sı” eki gelirse önünde mutlaka bir sıfat vardır. Masanın işlevini ortaya koyar. Yemek masasında yemek yenir, çalışma masasında çalışılır, kumar masasında kumar oynanır.
Bir de son zamanlarda sanalı çıktı masaların “barış masası”, hatta “savaş masası”!
Şöyle çat çut vurmadan, taş çalmadan, ıskata devirmeden oynanan okey masası. Aslında yalancı masalardır bu sanal masalar. Anlayacağınız mavra döner bu masalarda. Bu masalardan hayır geleceğine inananlar yanılırlar. Bu sanal masaların sanal takipçileri kaybetmeye mahkumdurlar. Sanal masayı kuran kazanır.
Son olarak her yerde olduğu gibi sıfatın nitelendirdiği masanın sonuna bir de “isim” gelebilir. Bu isim o masada görev yapanı ya da faydalananı ifade eder. Bu masanın başkanı vardır, başkan yardımcısı vardır. Sorumlusu vardır. Sorunlusu vardır. Masa sanaldır ama sonuçta faydalı işler ortaya koyabilir. Bu masanın “itibarlı bir üyesi” olarak işinizi yapar, kenara çekilirsiniz. Zaten “o” masadan bahsedilince akla “siz” gelirsiniz. Sorumlusu masadan ne zaman kalkacağını bilir. Ne zaman oturacağını da!
Sorunlusu ise oturmaya devam etmeye çalışır.
Zamanında masanın altına saklananlar gün olur masanın üstüne çıkmaya çalışırlar. Masanın altına saklanmak kadar üstüne çıkmak da Anadolu’da pek hoş karşılanmaz.
Şimdi gelelim asıl masaya,
Masayı devirmeyin.
Sahip çıkın.
Masayı tarihe şahit tutun.
Oraya buraya çekip bacaklarını kırmayın.
Bazı kutsal masaların bacaklarını kıranların, hadsizce üzerinde tepinenlerin, amaçsız, hedefsiz ve net projesiz ya da faaliyetsiz hamasi nutuk atarak bir yere varacağı sananların nefeslerini Şuhut’tan Kocatepe’ye oradan kısrak başı gibi bütün coğrafyaya, taa Girit’e, Urumeli’ye ulaşmasını bekleriz.
Hakkımızı ve haddimizi bilerek burada duralım!
Kalın sağlıcakla…
'Türk'çe Yazılar: Kaşkaylar
17.11.2021 03:33Geçtiğimiz günlerde “Son dakika…İran’da 6.1 şiddetinde deprem oldu. Ülkenin güneyinde olan depremde ölen ve yaralılar var” haberi geçti. İnsan ister istemez deprem kuşağında olunca içi ürperiyor. Ürpermesinin ikinci nedeni Türk boylarından ve Güney İran’da yaşayan K
'Türk'çe Yazılar: Avarlar
24.11.2021 09:48İlber Ortaylı Hoca, gerçekleri evirmeden kıvırmadan biraz da doğrudan söylemeyi sever. Benim de dinleme imkânı bulduğum bir toplantıda “Türkiye Balkanlardır” tespiti çok önemlidir. Esasında bu tespiti ‘Balkanlar da Türkiye’dir diye devam etmek isterim. Hani benim de
'Türk'çe Yazılar: Urumlar
01.12.2021 03:25Mübadele, mübadil sözleri geçtiği zaman akla gelen Anadolu’dan Yunanistan’a gönderilen Ortodokslar gelir. Bunların da hepsinin Karamanlı Ortodokslar olduğu düşünülür. Oysa Karamanlılar Anadolu’nun ortasındadır. Batısından gidenlerle karıştırılmamalıdır. Hele Rumeli’den heme
Türkçe Yazılar: Diyarbakır’a Vatandan Vatana Gelenler!
08.12.2021 11:06Yıllar önce Elazığ’ın Kovancılar ilçesine gitmiştim. Orada Boşnaklara, Arnavutlara, Romanya’dan gelenlerle buluşmuştum. Güzel muhabbet ve yemeklerle iki gün geçirmiştim. Şimdi siyasete soyunma gayreti gösteren çakma Polatların araştırma gayretlerini de saygıyla karşılıyorum. Israrla R
Türk’çe Yazılar: Has
16.12.2021 11:50Kosova ve Arnavutluk arasında yer alan, Jakova ve Prizren’den başlayıp Kökes (Kukes)’e uzanan ve 745 Km2 alan Osmanlı toprak düzeni olan ve mülkiyeti hükümdara ait topraklar anlamı taşıyan “has”tan ismini alan ve bugün yaklaşık 61 bin 500 nüfusa sahip “Has Bölgesi&rdquo