Bulgaristan seçimleri ile ilgili bir şeyler söylemem isteniyor.
Ondan önce İsmet Paşa ile Mustafa Kemal Paşa arasında geçtiği rivayet edilen bir olayı buraya aktarayım.
İsmet Paşa ülkedeki gayrimüslimler ile ilgili savaş yıllarından kalan can sıkıntısı ile ülkeden gönderilmesini Mustafa Kemal Paşa’ya teklif eder.
Mustafa Kemal Paşa ise “bu konuyu bir gün sonra değerlendirelim” der.
Paşa ayrıca Çankaya Köşkü’nün bahçıvanına talimat verir ve bahçedeki kırmızı güller dışında bütün çiçeklerin sökülmesini ister.
Emir demiri keser. Bahçıvan gereğini yapar.
İsmet Paşa dün geldiği köşkün bahçesini bir gün sonra tanıyamaz.
Mustafa Kemal Paşa’nın huzurunda konuyu bile açmaz.
Renksiz ve tek renkli hayattan uzak olmak lazım.
***
Komşu istikrara dokuz seçimdir koşuyor.
Tam bulacakmış gibi oluyorken bir daha koşuyor.
Bulgaristan’da erken genel seçimler var.
Bu seçimlere Türklerin bütün içinde hareket ettiği Hak ve Özgürlükler Hareketi’nden ayrılan dört oluşum daha giriyor.
İlk ayrılan Güner Tahir’in Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi, Kasım Dal’ın kurduğu ama şimdi onunla ilişkisi olmayan Orhan İsmail’in lideri olduğu Hürriyet ve Şeref Halk Partisi, Lütvi Mestan’ın liderliği ile daha önce seçimlere giren DOST Partisi, son kongrede eş başkanlığa geçen HÖH’ün iki farklı koalisyonda seçime girmesi. Herkes kendi çiçeğinin güzelliği ile kendi bahçesini oluşturuyor.
Hayırlısı.
***
Yıllar önce Türkiye’nin vize uyguladığı bir Bulgaristan vardı.
Bu ülkede pek sıkıntı içinde yaşayan Türkler vardı. Bunların Türkiye’de akrabaları vardı. O zaman Türkiye ile ilişkileri uzun süre Kasım Dal yürüttü. Siyaseten gençlerin yetersiz olduğunu ilgi duymadıklarını ifade ediyordu. Sonra birgün ona şu teklifte bulundum:
Ağabey sen üç otobüs genci topla. Bize gönder. Ben onu Türkiye turu yaptırayım. Birbirleri ile tanışsınlar. Anlaşsınlar. Dönünce zaten dokuz günde ekip olurlar.
Yaptık.
İyi de. Biraz haddimizi de aştık. Türkiye’de dokuz gün. Elde yok ayakta yok. Bulgaristan Türkleri çok.
Ruşen Rıza vizelerin alındığını ama büyükelçiye söz verdiğini, giden kadar dönen olması gerektiğini ısrarla söylüyor.
“Aman ha” diyordu.
Nihayetinde üç otobüs dolusu pırıl pırıl evladımız Türkiye’ye ayak bastı…
Otobüslerin ikisi güzel ama birisi Osmanlı ordusunun Balkan Harbinden dönüşünü andırıyordu. Hız yapamıyor, sık bozuluyordu.
O zaman sağ olsun Devlette “Bakanlar” vardı. Yazılan yazılarla yemekler sağlandı, konaklamalar sağlandı. Ortada dönen para yoktu. Yemek ye, uyu, yürü, tanı git. En son Anamur’da üç gün deniz. Edirne, İstanbul, Ankara, Anamur, Afyon, Bursa, Çanakkale, Edirne ve güle güle.
Onlara, Ankara’dan itibaren eşim eşlik etti. Yemeklar doksan kilometre hızla giden arabaya göre ayarlanmıştı. Ama olmadı. Bazı yerlere yetişemedi.
Bir de İstanbul’da bir kız kaçmasın mı?
Bursa’ya gitmiş. Neyse bulundu. Dönüşte otobüse bindi.
O zaman gençlik kollarının milli marşı “hepimiz kardeşiz” idi.
Gölbaşı Vilayetler evinde hep bir ağızdan söylendi. Orada bulunan rahmetli Kamer Genç’in gözleri yaşarmış, hükümetin böyle işler yapmasına memnun olduğunu ifade etmişti.
Ben kafileye Bursa’da katıldım ve yolcu ettim. O zamanlar’da Emin Balkan Balgöç başkanıydı. Bir yemek organize edildi.
Mütevazı.
Katılım da ona göre.
O zamanlar Bulgaristan Türkleri azdı!
Sonra düştüler. Gittiler.
***
Sahi otobüste kimler vardı. Onlar şimdi neredeler,
Nerede o külüstür arabalar, Nerede onları karşılayan Türkiye’de okuyan öğrenciler, Neredeler?
Bulgaristan bize vize uyguluyor.
İsterdim ki gideyim göreyim onlar nerelerdeler.
İçi kan ağlayanlar, kenarda kalanlarlar, içine göz yaşı akıtanlar nerelerdeler...
Son sözü Moldova Bayrağı ile sonuçlandıralım.
Moldova Bayrağı içinde devlet arması da var. Tabiki yapımı zor. Öyle olunca bir arkadaşıma “Bunu çocuklar okulda nasıl çizebilirler. Bu arma olmadan çizebilirler mi?’ dedim.
O, “olmaz” dedi. Rusya kızar!
Nasıl yani?
O zaman Romanya Bayrağı olur.
“Romanya Avrupa Birliği üyesi ve Rusya kızar” dedi.
Hadi bakalım, bu sefer ne Amerika’yı ne Rusya’yı kızdıralım.
Kırılan camlara dikkat, yüreklerinize batmasın.
Kalın sağlıcakla.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdullah ULUYURT
Komşu Dokuz Doğuruyor!
Bulgaristan seçimleri ile ilgili bir şeyler söylemem isteniyor.
Ondan önce İsmet Paşa ile Mustafa Kemal Paşa arasında geçtiği rivayet edilen bir olayı buraya aktarayım.
İsmet Paşa ülkedeki gayrimüslimler ile ilgili savaş yıllarından kalan can sıkıntısı ile ülkeden gönderilmesini Mustafa Kemal Paşa’ya teklif eder.
Mustafa Kemal Paşa ise “bu konuyu bir gün sonra değerlendirelim” der.
Paşa ayrıca Çankaya Köşkü’nün bahçıvanına talimat verir ve bahçedeki kırmızı güller dışında bütün çiçeklerin sökülmesini ister.
Emir demiri keser. Bahçıvan gereğini yapar.
İsmet Paşa dün geldiği köşkün bahçesini bir gün sonra tanıyamaz.
Mustafa Kemal Paşa’nın huzurunda konuyu bile açmaz.
Renksiz ve tek renkli hayattan uzak olmak lazım.
***
Komşu istikrara dokuz seçimdir koşuyor.
Tam bulacakmış gibi oluyorken bir daha koşuyor.
Bulgaristan’da erken genel seçimler var.
Bu seçimlere Türklerin bütün içinde hareket ettiği Hak ve Özgürlükler Hareketi’nden ayrılan dört oluşum daha giriyor.
İlk ayrılan Güner Tahir’in Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi, Kasım Dal’ın kurduğu ama şimdi onunla ilişkisi olmayan Orhan İsmail’in lideri olduğu Hürriyet ve Şeref Halk Partisi, Lütvi Mestan’ın liderliği ile daha önce seçimlere giren DOST Partisi, son kongrede eş başkanlığa geçen HÖH’ün iki farklı koalisyonda seçime girmesi. Herkes kendi çiçeğinin güzelliği ile kendi bahçesini oluşturuyor.
Hayırlısı.
***
Yıllar önce Türkiye’nin vize uyguladığı bir Bulgaristan vardı.
Bu ülkede pek sıkıntı içinde yaşayan Türkler vardı. Bunların Türkiye’de akrabaları vardı. O zaman Türkiye ile ilişkileri uzun süre Kasım Dal yürüttü. Siyaseten gençlerin yetersiz olduğunu ilgi duymadıklarını ifade ediyordu. Sonra birgün ona şu teklifte bulundum:
Ağabey sen üç otobüs genci topla. Bize gönder. Ben onu Türkiye turu yaptırayım. Birbirleri ile tanışsınlar. Anlaşsınlar. Dönünce zaten dokuz günde ekip olurlar.
Yaptık.
İyi de. Biraz haddimizi de aştık. Türkiye’de dokuz gün. Elde yok ayakta yok. Bulgaristan Türkleri çok.
Ruşen Rıza vizelerin alındığını ama büyükelçiye söz verdiğini, giden kadar dönen olması gerektiğini ısrarla söylüyor.
“Aman ha” diyordu.
Nihayetinde üç otobüs dolusu pırıl pırıl evladımız Türkiye’ye ayak bastı…
Otobüslerin ikisi güzel ama birisi Osmanlı ordusunun Balkan Harbinden dönüşünü andırıyordu. Hız yapamıyor, sık bozuluyordu.
O zaman sağ olsun Devlette “Bakanlar” vardı. Yazılan yazılarla yemekler sağlandı, konaklamalar sağlandı. Ortada dönen para yoktu. Yemek ye, uyu, yürü, tanı git. En son Anamur’da üç gün deniz. Edirne, İstanbul, Ankara, Anamur, Afyon, Bursa, Çanakkale, Edirne ve güle güle.
Onlara, Ankara’dan itibaren eşim eşlik etti. Yemeklar doksan kilometre hızla giden arabaya göre ayarlanmıştı. Ama olmadı. Bazı yerlere yetişemedi.
Bir de İstanbul’da bir kız kaçmasın mı?
Bursa’ya gitmiş. Neyse bulundu. Dönüşte otobüse bindi.
O zaman gençlik kollarının milli marşı “hepimiz kardeşiz” idi.
Gölbaşı Vilayetler evinde hep bir ağızdan söylendi. Orada bulunan rahmetli Kamer Genç’in gözleri yaşarmış, hükümetin böyle işler yapmasına memnun olduğunu ifade etmişti.
Ben kafileye Bursa’da katıldım ve yolcu ettim. O zamanlar’da Emin Balkan Balgöç başkanıydı. Bir yemek organize edildi.
Mütevazı.
Katılım da ona göre.
O zamanlar Bulgaristan Türkleri azdı!
Sonra düştüler. Gittiler.
***
Sahi otobüste kimler vardı. Onlar şimdi neredeler,
Nerede o külüstür arabalar, Nerede onları karşılayan Türkiye’de okuyan öğrenciler, Neredeler?
Bulgaristan bize vize uyguluyor.
İsterdim ki gideyim göreyim onlar nerelerdeler.
İçi kan ağlayanlar, kenarda kalanlarlar, içine göz yaşı akıtanlar nerelerdeler...
Son sözü Moldova Bayrağı ile sonuçlandıralım.
Moldova Bayrağı içinde devlet arması da var. Tabiki yapımı zor. Öyle olunca bir arkadaşıma “Bunu çocuklar okulda nasıl çizebilirler. Bu arma olmadan çizebilirler mi?’ dedim.
O, “olmaz” dedi. Rusya kızar!
Nasıl yani?
O zaman Romanya Bayrağı olur.
“Romanya Avrupa Birliği üyesi ve Rusya kızar” dedi.
Hadi bakalım, bu sefer ne Amerika’yı ne Rusya’yı kızdıralım.
Kırılan camlara dikkat, yüreklerinize batmasın.
Kalın sağlıcakla.