İzmir kaynağını tahmin ettiğimiz ama söyleyemediğimiz bir felaketi yaşıyor. İzmir yanıyor.
Yıllar önce Yunan işgaline uğrayan İzmir’de Yunanlılarca ve yerel Ortodoks halk tarafından farklı örgütlenmeler oluşturulmuştur. Bunlardan biri ve en önemlisi de Küçük Asya Savunma Örgütüdür. Yunancası “Mikrasiatiki Amina”dır.
Daha önce 1916 yılında Selanik’te kurulan, Kral Konstantin’in ülkeyi terk etmesi ve Yunanlıların İtilaf Devletleri yanında savaşa girmesi ile sonuçlanan Ulusal Savunma (Etniki Amina) örgütünü örnek almıştır.
Başlangıçta Yunan Krallığının Batı Anadolu’da kurduğu Yunan idaresinden izin almaksızın kurulsa da daha sonra izin verilmiş, uyumlu şekilde çalışmışlardır.
Bu “Mikrasiatiki Amina” örgütü aslında kendilerini Büyük Taarruz ve Dumlupınar Meydan Muharebesi sonrasında sevgili Engin Berber Hocanın makalesine verdiği bir başlıkla özetlenebilir.
“Batı Anadolu Rumlarının Son Fedakârlığı ya da 9 Eylül 1922’yi Önleyemeyen Bir Askeri Yapılanma: Küçük Asya Savunma Örgütü”.
Özetin özeti olan bu başlıkta tek itirazımız açık açık “Yunanlı” denmemesi, ülkenin içinde yer alan ve savaş sonrası hiç de gitmek istemeyen “Anadolu Ortodoks Rumları/Türk Ortodoksları” da başlıktaki “Rum” kelimesinin kapsamasıdır.
Batı Anadolu’daki bu örgüt mensupları ve destekçileri son vapura binip Yunanistan’a kaçmışlardır. Mübadelenin acı hatırasında vatandaşı olduğu ülkeye ihanet, sonrasında devlet affetse bile halkın affetmeyeceğini düşünerek kaçış söz konusudur.
İstanbul ve Batı Anadolu’daki Ortodoksların askere elverişli birçoğunun 1919-1922 yılları arasında Yunan Ordusuna asker yazılmaları en hafif tabirle vatana ihanettir.
Mikrasiatiki Amina Örgütü, Anadolu’dan ayrılmamak için kurulmuştu. Bu örgütün bir ayağı ve örgütleyicisi şüphesiz Aya Fotini Kilisesi’dir. Diğer tarafta kanaat önderleri, zengin esnaf vardı. Örgüt bağış ve vergilendirme ile para da topluyordu.
9 Eylül’de Türk orduları İzmir’e girişinden iki gün sonra Anadolu’da hayat imkânı bulamayanlarca 11 Eylül’de büyük İzmir yangınını çıkaranların bunlar ve destekçileri olduğu ecnebi sigorta şirketleri tarafından ifade edilmiştir. Mikrasiatiki Amina Örgütü, Türkiye Millet Meclisi Ordularının başarısızlığı için kurulan örgütün adıdır. Bölgedeki Yunan soyluların çoğu servetlerini ve çocuklarını bu örgüte verdiler.
Yıllar sonra da bu örgüt ve destekçileri bir şekilde kendilerine imkân buldukça su yüzüne çıktılar. Paralarını ve çocuklarını yine esirgemediler.
İzmir orman yangınları ile karşı karşıya yeniden.
“Anadolu’yu yakmak için yeterince kibritimiz var” diyenlerin uzantıları mıdır bu yangınların müsebbibi. İnsan düşünmeden edemiyor. İki kulağımızda iki küpe. “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenler ile “Ramazan’da Yunan ordusunda Müslümanlara ayrı kazanda yemek çıkıyor” teranesi.
Hakikaten bunlar nerede ve nasıl büyüdüler.
Tepemizden geçen helikopterler hızla müdahale için gayret gösteriyorlar. Zübeyde Validemizin huzurunu bozacak kerteye gelmez inşallah yangın…
Karşıyaka’da olsa da yangın bu yakaya külleri geliyor.
Alt kat yanarken üst katta saçımızı tarayacak değiliz.
Burada 1922’de sessiz yürüyüş ile Trakya’yı yakılmadan kurtaranları da rahmetle anıyorum.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdullah ULUYURT
İzmir Yanıyor!
Bu satırlar erken kaleme alınan satırlardır.
İzmir kaynağını tahmin ettiğimiz ama söyleyemediğimiz bir felaketi yaşıyor. İzmir yanıyor.
Yıllar önce Yunan işgaline uğrayan İzmir’de Yunanlılarca ve yerel Ortodoks halk tarafından farklı örgütlenmeler oluşturulmuştur. Bunlardan biri ve en önemlisi de Küçük Asya Savunma Örgütüdür. Yunancası “Mikrasiatiki Amina”dır.
Daha önce 1916 yılında Selanik’te kurulan, Kral Konstantin’in ülkeyi terk etmesi ve Yunanlıların İtilaf Devletleri yanında savaşa girmesi ile sonuçlanan Ulusal Savunma (Etniki Amina) örgütünü örnek almıştır.
Başlangıçta Yunan Krallığının Batı Anadolu’da kurduğu Yunan idaresinden izin almaksızın kurulsa da daha sonra izin verilmiş, uyumlu şekilde çalışmışlardır.
Bu “Mikrasiatiki Amina” örgütü aslında kendilerini Büyük Taarruz ve Dumlupınar Meydan Muharebesi sonrasında sevgili Engin Berber Hocanın makalesine verdiği bir başlıkla özetlenebilir.
“Batı Anadolu Rumlarının Son Fedakârlığı ya da 9 Eylül 1922’yi Önleyemeyen Bir Askeri Yapılanma: Küçük Asya Savunma Örgütü”.
Özetin özeti olan bu başlıkta tek itirazımız açık açık “Yunanlı” denmemesi, ülkenin içinde yer alan ve savaş sonrası hiç de gitmek istemeyen “Anadolu Ortodoks Rumları/Türk Ortodoksları” da başlıktaki “Rum” kelimesinin kapsamasıdır.
Batı Anadolu’daki bu örgüt mensupları ve destekçileri son vapura binip Yunanistan’a kaçmışlardır. Mübadelenin acı hatırasında vatandaşı olduğu ülkeye ihanet, sonrasında devlet affetse bile halkın affetmeyeceğini düşünerek kaçış söz konusudur.
İstanbul ve Batı Anadolu’daki Ortodoksların askere elverişli birçoğunun 1919-1922 yılları arasında Yunan Ordusuna asker yazılmaları en hafif tabirle vatana ihanettir.
Mikrasiatiki Amina Örgütü, Anadolu’dan ayrılmamak için kurulmuştu. Bu örgütün bir ayağı ve örgütleyicisi şüphesiz Aya Fotini Kilisesi’dir. Diğer tarafta kanaat önderleri, zengin esnaf vardı. Örgüt bağış ve vergilendirme ile para da topluyordu.
9 Eylül’de Türk orduları İzmir’e girişinden iki gün sonra Anadolu’da hayat imkânı bulamayanlarca 11 Eylül’de büyük İzmir yangınını çıkaranların bunlar ve destekçileri olduğu ecnebi sigorta şirketleri tarafından ifade edilmiştir. Mikrasiatiki Amina Örgütü, Türkiye Millet Meclisi Ordularının başarısızlığı için kurulan örgütün adıdır. Bölgedeki Yunan soyluların çoğu servetlerini ve çocuklarını bu örgüte verdiler.
Yıllar sonra da bu örgüt ve destekçileri bir şekilde kendilerine imkân buldukça su yüzüne çıktılar. Paralarını ve çocuklarını yine esirgemediler.
İzmir orman yangınları ile karşı karşıya yeniden.
“Anadolu’yu yakmak için yeterince kibritimiz var” diyenlerin uzantıları mıdır bu yangınların müsebbibi. İnsan düşünmeden edemiyor. İki kulağımızda iki küpe. “Keşke Yunan galip gelseydi” diyenler ile “Ramazan’da Yunan ordusunda Müslümanlara ayrı kazanda yemek çıkıyor” teranesi.
Hakikaten bunlar nerede ve nasıl büyüdüler.
Tepemizden geçen helikopterler hızla müdahale için gayret gösteriyorlar. Zübeyde Validemizin huzurunu bozacak kerteye gelmez inşallah yangın…
Karşıyaka’da olsa da yangın bu yakaya külleri geliyor.
Alt kat yanarken üst katta saçımızı tarayacak değiliz.
Burada 1922’de sessiz yürüyüş ile Trakya’yı yakılmadan kurtaranları da rahmetle anıyorum.
Kalın sağlıcakla…