“Çanakkale geçilmez sözü tarihte kaldı. Her türlü geçilir. Denizden geçildi, havadan geçildi, şimdi de karadan geçildi…”
Bu cümleler son Başbakan Binali Yıldırım’a ait.
İzmir’den Selanik’e gitmek için yola çıktım.
İlk durağım Çimpe Kalesi.
Çimpe Kalesi, 1352’de Osmanlı Beyliği’nin Avrupa kıtasından aldığı ilk kaledir. Orhan’ın oğlu Süleyman Paşa tarafından alınan Çimpe Kalesi sonrasında Gelibolu ve yarımada tamamen Osmanlı kontrolüne geçmiştir.
Aslında Anadolu’dan Rumeli’ye geçilen bu köprübaşının güneyinde Eceabat vardır. 1915’te geçilmek istenen Seddülbahir, Kumkale devamında Alçıtepe, Behramlı, Kilit Bahir, Çanakkale, Anafartalar sıra sıra buradadır.
Çanakkale’de uçan ve kaçanları bir kenara bırakırsak Alman komutana rağmen Türk Komutanın kahramanlık destanı yazarak Necmettin Halil Onan’ın dilinden “Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın, bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın bir vatan kalbinin attığı yerdir” şeklinde ifade edilmiştir.
Yap, işlet, devret sistemi ile “Çanakkale’nin hızlı geçildiği” 1915 Çanakkale Köprüsü şehitlikleri, hatta Çanakkale’yi görmeden, şehitleri anmadan ve vatan toprağına basmadan geçilen yer olmuş.
Sistemin arzusu ile hareket edilmiş kapitilizmin arzusu ile “şehitlikler” bypass edilerek “bir devrin battığı yer” gözden kaçırılıyor.
Asıl bu sırt dönmenin ötesinde bir de Çimpe Kalesi’nin durumu var. İçler acısı. Kültür Bakanlığı’nın son yaptığı devasa “kültür yolu festivallerinin(!)” yarı parasına projelendirilip restore edilecek Çimpe Kalesi…
Önceki gittiğimde yıkıktı, bu sefer dökük.
Osmanlı’nın şifahen övüldüğü, esasen döküldüğü yere en güzel örnektir “Çimpe Kalesi…”
İki yıldır kapalı olan Süleyman Paşa’nın avda atından düşerek hayatını kaybettikten sonra Sultan Murat tarafından yapılan türbesine ne demeli?
Çok sevdiği atının da defnedildiği türbede lalası da var.
Neden bitmiyor tamirat.
Yoksa cami avlusunda defnedilen ve Atatürk’ün “duygularımın babası” diye tanımladığı Namık Kemal’in mezarı mı Çimpe Kalesi ve Süleyman Paşa Türbesi’nden uzakta durulmasına neden oluyor?
Gelibolu Belediye Başkanı’nın 10 Kasım Atatürk Posteri de sanki bizim iddiamızı doğruluyor.
Sözde vatanseverlerin her ne kadar Ayyıldız ve Mehmetçik sembolü kullansalar da Çanakkale’de bulabildikleri tünel isimleri “Troya” ve “Assos.”
Çakabey’in Bey olduğu, Timur’un yadigarı İzmir’i “tü kaka” ederken Çanakkale’yi geçilir hale getirenlere, 12 Adalar, Menteşe Adaları ile Saruhanlı Adalarının bulunduğu Adalar Denizi’nde bayrağı Ay Yıldız olmasa da besleyeninin biz olduğumuzla övündüğümüz coğrafyada “Çimpe nedir, Süleyman Paşa nedir, Namık Kemal nedir?” deyip geçmeyin.
Durun!
“Durun” deyin.
Yolcular gelip geçmeyin durun!
Bolayır’da mutlaka durun.
Orası Rumeli’nin yeniden doğduğu yerdir,
Orası Balkan’ın duygu kaynağı,
Yaşama umudunun olduğu yerdir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdullah ULUYURT
Çanakkale Geçildi!
“Çanakkale geçilmez sözü tarihte kaldı. Her türlü geçilir. Denizden geçildi, havadan geçildi, şimdi de karadan geçildi…”
Bu cümleler son Başbakan Binali Yıldırım’a ait.
İzmir’den Selanik’e gitmek için yola çıktım.
İlk durağım Çimpe Kalesi.
Çimpe Kalesi, 1352’de Osmanlı Beyliği’nin Avrupa kıtasından aldığı ilk kaledir. Orhan’ın oğlu Süleyman Paşa tarafından alınan Çimpe Kalesi sonrasında Gelibolu ve yarımada tamamen Osmanlı kontrolüne geçmiştir.
Aslında Anadolu’dan Rumeli’ye geçilen bu köprübaşının güneyinde Eceabat vardır. 1915’te geçilmek istenen Seddülbahir, Kumkale devamında Alçıtepe, Behramlı, Kilit Bahir, Çanakkale, Anafartalar sıra sıra buradadır.
Çanakkale’de uçan ve kaçanları bir kenara bırakırsak Alman komutana rağmen Türk Komutanın kahramanlık destanı yazarak Necmettin Halil Onan’ın dilinden “Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın, bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın bir vatan kalbinin attığı yerdir” şeklinde ifade edilmiştir.
Yap, işlet, devret sistemi ile “Çanakkale’nin hızlı geçildiği” 1915 Çanakkale Köprüsü şehitlikleri, hatta Çanakkale’yi görmeden, şehitleri anmadan ve vatan toprağına basmadan geçilen yer olmuş.
Sistemin arzusu ile hareket edilmiş kapitilizmin arzusu ile “şehitlikler” bypass edilerek “bir devrin battığı yer” gözden kaçırılıyor.
Asıl bu sırt dönmenin ötesinde bir de Çimpe Kalesi’nin durumu var. İçler acısı. Kültür Bakanlığı’nın son yaptığı devasa “kültür yolu festivallerinin(!)” yarı parasına projelendirilip restore edilecek Çimpe Kalesi…
Önceki gittiğimde yıkıktı, bu sefer dökük.
Osmanlı’nın şifahen övüldüğü, esasen döküldüğü yere en güzel örnektir “Çimpe Kalesi…”
İki yıldır kapalı olan Süleyman Paşa’nın avda atından düşerek hayatını kaybettikten sonra Sultan Murat tarafından yapılan türbesine ne demeli?
Çok sevdiği atının da defnedildiği türbede lalası da var.
Neden bitmiyor tamirat.
Yoksa cami avlusunda defnedilen ve Atatürk’ün “duygularımın babası” diye tanımladığı Namık Kemal’in mezarı mı Çimpe Kalesi ve Süleyman Paşa Türbesi’nden uzakta durulmasına neden oluyor?
Gelibolu Belediye Başkanı’nın 10 Kasım Atatürk Posteri de sanki bizim iddiamızı doğruluyor.
Sözde vatanseverlerin her ne kadar Ayyıldız ve Mehmetçik sembolü kullansalar da Çanakkale’de bulabildikleri tünel isimleri “Troya” ve “Assos.”
Çakabey’in Bey olduğu, Timur’un yadigarı İzmir’i “tü kaka” ederken Çanakkale’yi geçilir hale getirenlere, 12 Adalar, Menteşe Adaları ile Saruhanlı Adalarının bulunduğu Adalar Denizi’nde bayrağı Ay Yıldız olmasa da besleyeninin biz olduğumuzla övündüğümüz coğrafyada “Çimpe nedir, Süleyman Paşa nedir, Namık Kemal nedir?” deyip geçmeyin.
Durun!
“Durun” deyin.
Yolcular gelip geçmeyin durun!
Bolayır’da mutlaka durun.
Orası Rumeli’nin yeniden doğduğu yerdir,
Orası Balkan’ın duygu kaynağı,
Yaşama umudunun olduğu yerdir.