Bir çift mavi göz, Toros Dağlarındaki askeri manevralarda komutanlara sorar: “Akdeniz’den ülkemiz saldırıya uğrarsa ne yaparsınız?”
Birçok cevap alınır. O Akdeniz’e bakar ve “işte şu ada önemli” der.
O Kıbrıs’tır.
Devlet politikası ile önce kültürel müdahaleler yapılır. Sonra 1950 yılında Türkiye taraftır. Onsuz Kıbrıs’la ilgili karar alınamaz. 1974’te ise artık askeri müdahale ile sorun çözülmüştür.
1974’ten sonra Kıbrıs sorunu yoktur. Kıbrıs ile Türkiye ile sorunu olanlar vardır. Onunla sorunu olanların sayıları ve etkisi azalsa da otoban kenarlarına asılan ve Beşparmak Dağlarından akan kanların güneyin üzerine damladığı resmedilmiştir.
Kıbrıs’ı sorun yapmaya çalışan ve onu çözmeye çalışanlar hep bir gerçekten uzak kalmışlardır.
Türk Gerçeği.
O gerçeğin Devlet aklına dönmüş hali olan Ankara Gerçeği.
Ankara gerçeğinin başka coğrafyalarda vücut bulmuş halini de görebilirsiniz. 1994 yılında Gagauz Yeri ve Kırım’daki kültürel garantörlük gibi.
Balkanlarda Türkçe davası da aslında Ankara Gerçeği’nin alanda tezahürüdür.
Ankara Gerçeği’nin sembollerinden biri şüphesiz Irak, Suriye ve İran’daki Türkçe terennümlerdir. Terennüm edenlerin sayısının artması arzu edilir.
Türkçe terennüm öncelikle coğrafyadaki dilden gönüle, gönülden coğrafyaya akıştır.
***
İşte bunlardan “21 Aralık Makedonya Türkçe Eğitim Bayramı” önemlidir.
O zımpara ile yok olmayacak, parlayacak bir tarihin yüze çıkmış halidir. Bu bayramda Üsküp’te olacağım.
Ses bayrağımızı işiteceğim.
Ruhumu kandıracağım Orhun’un kaynağından.
Türkçe sudur. Ruhuma su vereceğim, çelik olacağım.
Sonra yakın bir zamanda Türkmen Pınarında olmayı ne kadar arzu ederim. Oradan Türkmen Dağı’na Basel’le el ele gönül gönüle koşmak isterim.
Hadi lafın belini burada kıralım.
Ankara Gerçeğine bir kez daha bakalım.
Yok bakmayalım!
Suriye’de Türkmen Pınarını bilir misiniz?
Ayn El Arap var ya hani bir Cumhuriyet Bayramı’nda “katliam olmasın” diye Türkiye’den geçen, geçtikleri yerlerde bize hesap ödetenlerin kendilerinin koymadığı ama Fransızların koyduğu “Company” isminin bozuk telaffuzu olan “Kobani” dedikleri Ayn El Arap!
İşte orasının adı Türkmen Pınarı’dır.
O pınardan içenin yüreği tunç olur.
Ankara Gerçeğidir o,
Pınar Türkmen olmayınca suyu piç olur.
Hadi afiyet olsun!
Haydi kalın sağlıcakla.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Abdullah ULUYURT
Ankara Gerçeği!
Bir çift mavi göz, Toros Dağlarındaki askeri manevralarda komutanlara sorar: “Akdeniz’den ülkemiz saldırıya uğrarsa ne yaparsınız?”
Birçok cevap alınır. O Akdeniz’e bakar ve “işte şu ada önemli” der.
O Kıbrıs’tır.
Devlet politikası ile önce kültürel müdahaleler yapılır. Sonra 1950 yılında Türkiye taraftır. Onsuz Kıbrıs’la ilgili karar alınamaz. 1974’te ise artık askeri müdahale ile sorun çözülmüştür.
1974’ten sonra Kıbrıs sorunu yoktur. Kıbrıs ile Türkiye ile sorunu olanlar vardır. Onunla sorunu olanların sayıları ve etkisi azalsa da otoban kenarlarına asılan ve Beşparmak Dağlarından akan kanların güneyin üzerine damladığı resmedilmiştir.
Kıbrıs’ı sorun yapmaya çalışan ve onu çözmeye çalışanlar hep bir gerçekten uzak kalmışlardır.
Türk Gerçeği.
O gerçeğin Devlet aklına dönmüş hali olan Ankara Gerçeği.
Ankara gerçeğinin başka coğrafyalarda vücut bulmuş halini de görebilirsiniz. 1994 yılında Gagauz Yeri ve Kırım’daki kültürel garantörlük gibi.
Balkanlarda Türkçe davası da aslında Ankara Gerçeği’nin alanda tezahürüdür.
Ankara Gerçeği’nin sembollerinden biri şüphesiz Irak, Suriye ve İran’daki Türkçe terennümlerdir. Terennüm edenlerin sayısının artması arzu edilir.
Türkçe terennüm öncelikle coğrafyadaki dilden gönüle, gönülden coğrafyaya akıştır.
***
İşte bunlardan “21 Aralık Makedonya Türkçe Eğitim Bayramı” önemlidir.
O zımpara ile yok olmayacak, parlayacak bir tarihin yüze çıkmış halidir. Bu bayramda Üsküp’te olacağım.
Ses bayrağımızı işiteceğim.
Ruhumu kandıracağım Orhun’un kaynağından.
Türkçe sudur. Ruhuma su vereceğim, çelik olacağım.
Sonra yakın bir zamanda Türkmen Pınarında olmayı ne kadar arzu ederim. Oradan Türkmen Dağı’na Basel’le el ele gönül gönüle koşmak isterim.
Hadi lafın belini burada kıralım.
Ankara Gerçeğine bir kez daha bakalım.
Yok bakmayalım!
Suriye’de Türkmen Pınarını bilir misiniz?
Ayn El Arap var ya hani bir Cumhuriyet Bayramı’nda “katliam olmasın” diye Türkiye’den geçen, geçtikleri yerlerde bize hesap ödetenlerin kendilerinin koymadığı ama Fransızların koyduğu “Company” isminin bozuk telaffuzu olan “Kobani” dedikleri Ayn El Arap!
İşte orasının adı Türkmen Pınarı’dır.
O pınardan içenin yüreği tunç olur.
Ankara Gerçeğidir o,
Pınar Türkmen olmayınca suyu piç olur.
Hadi afiyet olsun!
Haydi kalın sağlıcakla.