SON DAKİKA
Hava Durumu

#Zafer Partisi

Söz Bursa - Zafer Partisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Zafer Partisi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Ümit Özdağ adalet talebini dile getiren bir mektup yayımladı Haber

Ümit Özdağ adalet talebini dile getiren bir mektup yayımladı

Prof. Dr. Ümit Özdağ, Silivri Ceza İnfaz Kurumu'nda geçirdiği 65. gününde, adalet talebini dile getiren bir mektup yayımladı. Özdağ, dosyasına eklenmesi gereken belgelerin tamamlanmasına rağmen iddianamenin hâlâ mahkemeye sunulmadığını belirtti. Bu durumun hukuki süreçteki aksaklıkları ve adaletsizlikleri gözler önüne serdiğini ifade etti. Özdağ, Ramazan ayının son günlerinde cezaevi yönetiminden yemek almayı reddederek hücresindeki kantin malzemeleriyle iftar ve sahur yapacağını açıkladı. Bayram sonrası ise yalnızca "ölmeyecek kadar" yiyeceğini belirtti. Bu kararıyla, kendisine uygulanan tavra dikkat çekti. . Adalet talebini yineleyen Özdağ, düşman gibi muamele görmeyi hak etmediğini ve yalnızca hukukun uygulanmasını istediğini ifade etti. Mektubunda, adaletsiz davranışların kinle hareket etmekten kaynaklanmaması gerektiğini belirterek, herkesi adil olmaya çağırdı.  Özdağ'ın metubunun tamamı şu şekilde:  "Bugün Silivri Ceza İnfaz Kurumunda 65. gün. Dosyaya girecek bütün belgeler, dosyaya girdi. En son olarak Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü’nden beklenen belge 24 Mart’ta dosyaya girmiş olmasına rağmen iddianame mahkemeye verilmedi. Bu suçta en üst sınır olan 3 sene ceza almış olsaydım dahi bu kadar süre hapis yatmazdım. Bugünden itibaren iddianame mahkemeye gidene kadar Silivri Cezaevi yönetiminin yemeklerini almamaya karar verdim. İftarı ve sahuru, Ramazan’ın kalan son 3 gününde hücremde kantinden aldığım malzeme ile yapacağım. Bayram ve sonrasında ise cezaevi yönetiminden yemek almayacağım ve odamda bulunan yiyeceklerden, “ölmeyecek kadar” yiyeceğim. Biz düşman değiliz. Düşman gibi davranılmayı, düşman ceza hukuku uygulamaları ile yatmayı haketmiyoruz. Sadece bir tek hukuk uygulaması istiyoruz. Bize duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun."

Karamahmutoğlu "Demokrasiye saldırı" diyerek sert eleştirdi Haber

Karamahmutoğlu "Demokrasiye saldırı" diyerek sert eleştirdi

Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, bugün düzenlediği basın toplantısında, 19 Mart 2025 tarihinde yaşanan olayları sert bir dille eleştirdi. Karamahmutoğlu, bu müdahalenin Türkiye demokrasisine ve halkın iradesine yönelik ciddi bir saldırı olduğunu belirtti.  Karamahmutoğlu eleştirisinde "Demokrasi tramvayından inenler! Evet, sizi duyduk. Bize seslendiniz, 19 Mart’ta sizi duyduk. "Anayasayı rafa kaldırdık." deyişinizi duyduk. "Hukuk devleti artık yok." deyişinizi duyduk" ifadelerine yer verdi. MÜDAHALENİN EKONOMİK ETKİLERİ Karamahmutoğlu, “Dolar/TL kuru 37’den 42 TL’ye çıkınca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın piyasaya müdahalesiyle hafta 38 TL’den kapatıldı. Ancak Merkez Bankası’nın döviz rezervlerindeki kayıp 25 milyar dolar civarında oldu” diyerek 19 Mart müdahalesinin ardından ekonomide büyük bir zararın oluştuğunu vurguladı. ZAFER PARTİSİ'NE YÖNELİK KUMPAS İDDİALARI Karamahmutoğlu, Genel Başkan Ümit Özdağ’ın iki aydır asılsız iddialarla tutuklu bulunduğunu ve iktidarın Özdağ’a yönelik yeni kumpaslar peşinde koşabileceğini belirtti. Bu kumpasların Zafer Partisi tarafından karşılanacağını ve engelleneceğini vurguladı. "19 Mart'a giderken siyasetin doğal akışına yapılan ilk müdahale, iki ay önce, 20 Ocak tarihindeZafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ’ın yargı marifetiyle Silivri Mahpushanesine hapsedilmesiyle başlamıştır. Bu hapsedilmeyle Sayın Özdağ’ın siyasetten el çektirilmesiyle bu müdahale, 19 Mart müdahalesi başlamıştır. Asılsız bir iddiayla iki ayı aşkın süredir özgürlüğünden yoksun bırakılan, üstelik de iddianamesiz bir şekilde özgürlüğünden yoksun bırakılan Sayın Genel Başkanımız, iktidar sahiplerinin Türkiye aleyhine yürüttükleri politikalara muhalefet oluşturduğu için, yani bir siyasi rakip olduğu için hedef alındı" şeklinde konuştu. PKK İLE PAZARLIK İDDİALARI Basın toplantısında Devlet Bahçeli’nin PKK ile kurulan pazarlık masalarında yaptığı önerilere de değinen Karamahmutoğlu, Bahçeli’nin PKK’nın Muş’un Malazgirt ilçesinde kongre toplaması önerisini eleştirdi. Bu tür önerilerin kamuoyunun dikkatini başka yöne çekmek amacıyla yapıldığını ve PKK’nın yasal bir parti gibi muamele gördüğünü belirtti. Parti Sözcüsü Karamahmutoğlu "Sayın Bahçeli, “PKK'ya gelin, kongrenizi toplayın. Muş'un Malazgirt ilçesinde toplayın ve 4 Mayıs tarihinde toplayın.” derken, kamuoyu Bahçeli'nin bu açıklamasını anlamlandırmaya çalışmıştı. 4 Mayıs tarihi, Dersim İsyanı’nın, Dersim Ayaklanması’nın bastırılmaya başlandığı, bastırılacağının kararının alınmış olduğu tarihtir. Tunceli Tenkil Harekâtı’nın, Meclis’te hükümetin almış olduğu kararın tarihidir 4 Mayıs. Devlet Bahçeli'nin, PKK'yı Malazgirt’e davet ettiği tarih olarak 4 Mayıs'ı seçmesinin ardındaki düşünce izaha muhtaçtır" dedi. Zafer Partisi’nin demokrasi ve hukuk mücadelesinin 19 Mart müdahalesiyle kitleselleştiğini ve topluma mal olduğunu belirten Karamahmutoğlu, "Kahrolsun istibdat, yaşasın özgürlük!" diyerek basın toplantısını sonlandırdı.

Azmi Karamahmutoğlu: "İki aydır bir iddianame hazırlanmış değil" Haber

Azmi Karamahmutoğlu: "İki aydır bir iddianame hazırlanmış değil"

Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, yaptığı basın açıklamasında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu. İşte açıklamadan öne çıkan başlıklar: "Yarın 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü. Tam 110 yıl önce, İtilaf Devletleri Çanakkale'yi geçemedi ve savaşın seyrini değiştiren bir yenilgi yaşadı. Bu zafer, Türk milletinin azmi ve bağımsızlık kararlılığının kahramanca bir göstergesidir," dedi Karamahmutoğlu. Ayrıca, Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman askerleri saygı ve minnetle andıklarını belirtti. “GENEL BAŞKANIMIZ İKİ AYDIR HÜRRİYETİNDEN MAHRUM” Ümit Özdağ’ın tutukluluğuna da değinen Karamahmutoğlu, "Genel Başkanımız iki aydır hürriyetinden mahrum bırakılıyor. Ancak hâlâ bir iddianame hazırlanmış değil. Bu durum, yargının siyasallaştığına dair inancı güçlendiriyor," ifadelerini kullandı. Özdağ’ın tutukluluğunun hukuki bir dayanağı olmadığını savunan Karamahmutoğlu, sürecin hızlandırılması gerektiğini vurguladı. SURİYE POLİTİKASI VE SIĞINMACI SORUNU Suriye politikası ve sığınmacı sorununa ilişkin de açıklamalarda bulunan Karamahmutoğlu, "AKP hükümeti, Suriye'deki gelişmeleri bir fetih gibi göstermeye çalıştı. Ancak gerçek şu ki, mültecilerin ülkelerine dönmesi için en az on yıl gerekiyor," dedi. Ayrıca, Suriyeli nüfusun Türkiye üzerindeki ekonomik yükünün artarak devam edeceğini belirtti. Son olarak, Suriye’deki Türklerin durumuna dikkat çeken Karamahmutoğlu, "Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yalnızca Suriyeli Kürtlerin haklarını dile getiriyor. Peki ya Suriye’deki Türklerin hakları? Bu da en az diğerleri kadar önemli değil mi?" diyerek hükümete eleştirilerde bulundu. “SİSTEM VAADEDİLENİ SAĞLAMIYOR” Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ve ittifaklar hakkında yaptığı açıklamalarda, sistemin vaat edilen istikrarı sağlamadığını ve ittifakların koalisyon hükümetlerine dönüştüğünü belirtti. "Cumhur İttifakı, farklı parti tabelaları altında ortak bir siyasal söylem tutturan bir topluluktur. Ancak, tek bir parti gibi davranıyorlar," ifadelerini kullandı. “ANAYASA’NIN DEĞİŞTİRİLEMEZ MADDELERİ KIRMIZI ÇİZGİMİZ” Karamahmutoğlu, anayasa değişikliği konusuna da değinerek, "Türk milletinin varlığını hedef alan her değişiklik teklifine karşıyız. Anayasanın değiştirilemez maddeleri bizim kırmızı çizgimizdir," dedi. Ayrıca, vatandaşlık tanımını yapan 66. madde ve Türk dilinin eğitimdeki birliğini koruyan 42. maddeye yönelik değişiklik tekliflerini reddedeceklerini vurguladı. “KÜSTAHLIĞA KARŞI SESSİZLİK KABUL EDİLEMEZ” DEM Parti'nin açıklamalarına da tepki gösteren Karamahmutoğlu, "DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, terörist elebaşı Öcalan için müzakere ve yaşam koşulları talep ediyor. Bu küstahlığa karşı Cumhur İttifakı'nın sessizliği kabul edilemez," dedi. Ayrıca, Bakırhan’ın cezaevindeki PKK'lıların serbest bırakılması yönündeki taleplerine de sert eleştirilerde bulundu. Son olarak, Karamahmutoğlu, "Türk milletinin milli varlığına yönelik ihanet girişimlerini her platformda anlatmaya devam edeceğiz," diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Zafer Partisi: Bu yıkıcı süreci baltalayacağız Haber

Zafer Partisi: Bu yıkıcı süreci baltalayacağız

Prof. Dr. Ali Şehirlioğlu: Zafer Partisi’nde Misak-ı Milli ve Kuvayi Milliye ruhuyla yaptığımız basın toplantısına hoş geldiniz. PKK’nın siyasi şubesi konumundaki sözde DEM Parti heyeti, bugün 3’ncü kez terörist elebaşı Öcalan’ı ziyaret etti. Dikkat ettiyseniz biz “İmralı” demiyoruz. Eli kanlı bir bebek katili terörist ile yapılan görüşmeyi “İmralı” diyerek kamufle etmiyoruz. Teröriste ‘TERÖRİST’ diyoruz. “SAYIN” ya da “BEYEFENDİ” bizim lügatımızda yok! 22 Ekim 2024 tarihinde Devlet Bahçeli’nin terörist elebaşını Meclis’e daveti ile Türkiye yeni ve karanlık bir dehlize sokulmaya çalışıldı. Çağdaş, demokratik ve hukukun egemen olduğu ülkelerde bir benzeri olmayan bu çağrı, sadece bir siyasi cinnet değildi! Bu çağrıyı sadece 2’nci açılım sürecinin başlangıcı gibi saymak da hafif kalır. Bu çağrı ve takip eden süreçteki gelişmeler, ilk olarak, 55 bin vatandaşımızın katili bir teröriste siyasi özgürlük verilmesine yöneliktir. Bu çarpık gayret, Aziz Şehitlerimizin ruhunu incitmiş, kahraman gazilerimiz, şehit yakınları ve tüm milletimiz nezdinde, ağır ve haksız bir saldırı olmuştur. Bu arada, terörist elebaşına siyasi özgürlük gayesi ile başlayan bu sürece “terörsüz Türkiye” diyerek ikinci bir kamuflaj daha giydirilmiştir. Oysa, üstteki cila ve boya düşmeye başlayınca, “Kürtlere Anayasal eşitlik” söylemleri ile milli üniter devletin açıkça hedef alındığı ortaya çıkmıştır. Büyük Atatürk, Cumhuriyetimizi kurarken, etnik veya mezhepsel bir bağ aramamıştır. “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR” tanımında gerçeğini bulan “bütüncül devlet yapısı” yürürlükteki anayasamız 66’ncı maddesinde aynı şekilde anlam bularak, cumhuriyetimizin temel direklerinden birini oluşturmuştur. Şimdi devletimize sanki bir savaşa girmiş ve bu savaşı kaybetmiş gibi ağır mütareke koşullarının dayatıldığını izliyoruz. Bu vatan için kanını döken, canını veren aziz şehitlerimiz ve kahraman gazilerimizden ve dahi Türk milletinden utanmadan, bizlere ‘teslimiyet koşullarını’ dikte ettirmeye çalışıyorlar. ‘Terörsüz Türkiye’ diyerek “milli-üniter-laik yapımız” ve “ulus-devletimiz açıkça hedef alınıyor. Biz bu teslimiyetçi zihniyeti en baştan gördük. Bugün hukuksuzca Silivri Cezaevinde tutsak edilen Genel Başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ ve Zafer Partisi kadroları, ilk günden itibaren, bu sürece karşı durduk. Duruşumuz net, söylemimiz sertti: “SÜRECİ BALTALAYACAĞIZ” Çünkü Zafer Partisi için bu sürece karşı koymak, Cumhuriyetimizi savunmak, cumhuriyeti kurmak kadar değerli ve öncelikliydi. En azından Cumhuriyeti kuran ve bize emanet eden kahramanlara karşı “birinci vazifemiz” olarak mukaddes ve kutluydu. 21 Ocak 2025’de, Genel Başkanımız Prof. Dr. sayın Ümit Özdağ’ı hukuksuzca tutuklayınca, bizi susturacaklarını sanmış olmalılar. Özdağ’ı alırsak, gözdağı veririz diye düşünmüş olabilirler. Oysa Sayın Özdağ Silivri’de, biz vatanın her köşesini, sokaklarını Meclis ederek ve artan bir azim, inanç ve irade ile mücadeleye devam ediyoruz ve her koşulda devam edeceğiz. “Terörsüz Türkiye” söylemiyle, Öcalan’a özgürlük verip, Siyasal İslamcı ve Siyasal Kürtçü yeni bir devlet tasarımı ile amaçlanan yapı milli üniter devletin yıkılmasıdır. Çünkü, Türkiye’de etnisiteye siyasi varlık sağlanması, vatanın bazı bölümlerine siyasi/mali özerklik veya federatif yetki verilmesi, Türkiye’yi Lübnan, Irak veya Yugoslavya gibi zayıf ve çekişmeli bir siyasi ortama sürükleyecektir. Bu yolun sonu barış ve istikrar değildir. Bu yolun devamı terörsüz Türkiye değildir. Bakın buradan karar alıcıları açıkça uyarıyoruz: Bu yolun devamı, daha fazla terör, daha fazla çatışma ve etnik temelli iç savaşa gidiştir. 10 yıl önce denenen ilk ‘Açılım’ rezaletini ve sonuçlarını tekrar hatırlayınız! Memleketin bir bölümü adeta terör örgütüne teslim edilmişti! Terörist dağdan kente inmiş ve buraya yerleşip tahkimat yapmıştı. Jandarma ve polise operasyon yasağı getirilmişti! Sonuçta terör örgütünün işgal ettiği kent merkezlerini geri alabilmek için 794 vatan evladını şehit verdik. Bu sayı Kıbrıs Barış Harekâtından fazladır. Şimdi ikinci ‘Açılım’ sürecini planlayanlar, ilkinden ders almışçasına ilerliyorlar. Bu kez daha tehlikeli ve milletimizi aşağılayıcı bir yol izleniyor ve Öcalan katiline siyasi özgürlük ve yeni bir anayasa ile teslimiyet hedefleniyor. Buradan açılım sürecini tezgahlayanlara soruyoruz: Hayrola Efendiler, Türkiye bir meydan savaşını kaybetti de bizim mi haberimiz yok! Sevr muadili bir ağır mütareke ile devletimizi yıkıp, milletimizi etnik yapı üzerinden bölmeye çalıştığınızı aziz milletimiz görmüyor mu sanıyorsunuz? Yok efendim PKK lağıv edilip dağıtılacakmış! Yok PKK silah gömecekmiş, yok, PKK silah bırakacakmış! PKK terör örgütü büyük bölümünün Suriye’de YPG içine transfer edildiği ve burada eğitim ve donatım desteği ile takviye edildiğini Türk kamuoyu gayet iyi biliyor. Bu yapının Türkiye ve bölge ülkeleri için artan bir tehdit olduğunu görmek için, güvenlik uzmanı olmaya da gerek yok! Geçmişte PKK’nın adı bir ara KADEK oldu. Sonra KONGRE-GEL oldu. Daha sonra YPG ve en son SDF oldu. Emperyalist güdümündeki PKK terör örgütü, bukalemun gibidir. Güne ve koşullara göre, renk, yapı ve şekil değiştirir ama Türkiye Cumhuriyeti’ne düşmanlığı ve emperyalist aparatı olduğu gerçeği değişmez! Bu bakımdan aslında Öcalan denen terörist “Ben PKK’yı dağıttım” diyerek PKK’yı dağıtamaz. Bu sözlere artık çocuklar bile inanmaz. Zira terör örgütünün ipleri Öcalan teröristinin elinde değildir. Sonuç olarak; terör örgütü silah bırakacaksa, cumhuriyet savcılarımıza teslim olurlar, suç kaydı için silahları incelemeye alınır ve haklarında gerekli soruşturma/kovuşturma tesis edilir. Türk devletinin hukuk içindeki çalışma yöntemi budur. Başka türlüsü, bakın açıkça ifade ediyoruz, milletimize yeni bir Habur rezaleti yaşatmak olur. Biz zafer Partisi olarak, genel Başkanımız Prof. Dr. Sayın Ümit Özdağ, Silivri cezaevinde, bizler burada ve vatan her köşesinde “Cumhuriyetimizi savunmaya” devam edeceğiz ve bu yıkıcı süreci BALTALAYACAĞIZ! NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!

Zafer Partisi Lideri Özdağ'dan cezaevinden açıklama Haber

Zafer Partisi Lideri Özdağ'dan cezaevinden açıklama

Özdağ, muhalefetin bu baskılara sağduyulu ve soğukkanlı bir şekilde direnmeleri gerektiğini vurguladı. "Muhalefeti sokağa çekerek kriminalize etme girişimlerine karşı direnmeli. Çözüm, demokratik direniş ve hukuk içinde muhalefettir," diye ekledi. Siyasi parti genel başkanı olarak tutuklanmasının, rejimin muhalefete düşman savaş hukuku uyguladığını gösterdiğini belirten Özdağ, Cumhur İttifakı rejiminin baskıları arttırdığını ve bu baskıların rejimin zayıfladığını gösterdiğini söyledi. Özdağ, AKP ve MHP seçmenlerinin kendisinin kardeşi olduğunu belirterek “Cumhur İttifakı rejiminin bize, muhalefete 2. sınıf insan olarak düşman savaş hukuku uygulamasına direniyorum. Ancak AKP’ye oy veren, MHP’ye oy veren seçmen benim kardeşim olmaya devam ediyor. Onlara zaman zaman kırılıyorum. Onlara zaman zaman birlikte askerlik yaptıkları, sınırda birlikte nöbet tuttukları bize 2. sınıf insan muamelesi yapılması karşısında neden daha güçlü tepki vermedikleri için güceniyorum. Ama onlar benim kardeşim. Onların da bizim durumumuza sevinmediğini, böyle olmamalıydı dediğini biliyorum” dedi. Son olarak, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine seslenen Özdağ, "Her gün üniversitenize girerken üniversitenizin rektöründen daha zeki olduğunuzu düşünerek girin. Rektörü sadece yüzünüzdeki gülümseme ile protesto edin," diyerek öğrencilere moral verdi.

90 yaşındaki annesi Ümit Özdağ'ı cezaevinde ziyaret etti Haber

90 yaşındaki annesi Ümit Özdağ'ı cezaevinde ziyaret etti

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın annesi Av. Gönül Özdağ ve kız kardeşi Hilal Özdağ, Silivri Cezaevi önünde açıklama yaptı. 90 yaşında olan Av. Gönül Özdağ'ın yazılı açıklaması kızı Hilal Özdağ tarafından okundu. "62 yıl önce 27 yaşımda bir elimde 2,5 yaşındaki evladım Ümit, karnımda ise ikinci çocuğum Ankara’da Mamak Cezaevinin kapısında eşimi ziyaret için bekliyordum" diyen Av. Gönül Özdağ, "Bugün 90 yaşında, bu kez benim elimden kızım tutuyor, az gören gözlerim, az duyan kulaklarımla zihnimden, yüreğimden geçenleri okuyor sizlere. Bu yaşımda “soğuk olur” dedikleri Silivri cezaevinde ve gerçekten soğuk bir günde 3. evladımın avukatı olarak savunduğu 64 yaşına gelmiş Ümidimi ziyaret ediyorum" dedi. Antalya’da yaptığı konuşma nedeniyle İstanbul Başsavcılığı yetkisiz bir şekilde soruşturma açtığını anımsatan Özdağ, açıklamasında, "Bu soruşturma en başından beri hukuksuz. Evladım bir gece sırf eziyet maksadıyla Ankara’dan İstanbul’a 190 km hızla götürüldü. Baktılar atılı suç ile içeride tutamayacaklar, teskin etmek için uğraş verdiği Kayseri’deki olaylar nedeniyle uydurma bir raporu esas alarak suçladılar. Kumpas davalarında, daha önceki haksız ve hukuksuzluklarda bütün bunları görmüş olan vatanseverler Ümit’in neden içerde tutulduğunu biliyor. Uğruna nice şehit verilen gazi olunan bu vatan için evladım da saygı nöbeti tutuyor. Onunla gurur duyuyorum" ifadelerini kullandı. Anne Özdağ açıklamasını, "Emekli bir hukukçu olarak cüppelerinin önünde ilik olmadığının farkında olan tüm Adalet mensuplarına büyük saygı duyuyorum ancak bu süreçte tüm haksızlık ve hukuksuzlukları yapanları bir avukat olarak önce bir gün tecelli edeceğinden emin olduğum Adaletin gerçek temsilcilerine sonra da bir anne olarak Allaha havale ediyorum.” sözleriyle noktaladı. Genel Başkanımız Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın kıymetli annesi Sayın Gönül Özdağ ve kıymetli kız kardeşi Sayın Hilal Özdağ Sevgili, Genel Başkanımızın hukuksuzca tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi önünde açıklamalarda bulundu. pic.twitter.com/mPVCY6yJyn— Zafer Partisi (@zaferpartisi) February 7, 2025

"Hepimiz birer Ümit Özdağ’ız!" Haber

"Hepimiz birer Ümit Özdağ’ız!"

Prof. Dr. Mehmet Ali Şehirlioğlu: Öncelikle, geçtiğimiz günlerde vatandaşlarımızın hayatını kaybetmesine neden olan otel yangınında vefat edenlere Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve Türk milletine başsağlığı diliyorum. Malumunuz, bir süre önce Antalya’da il başkanları toplantısı gerçekleştirildi. Sayın Genel Başkanım, bir parti genel başkanı olarak başka bir parti genel başkanına eleştirilerde bulundu. Burada bir ayrıntıyı belirtmek gerekiyor: Cumhurbaşkanlığı makamını üstlenmiş bir kişinin hâlen bir partinin genel başkanlığını yürütmesi hukuken tartışmalı bir durumdur. Ancak, bu eleştiriler "Cumhurbaşkanı’na hakaret" iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir soruşturmaya konu oldu. Bu soruşturma, baştan sona hukuksuz ve usule aykırı bir şekilde ilerletildi. Neden mi? Çünkü konuşma Antalya’da yapılmıştı ve doğal olarak Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın devreye girmesi gerekiyordu. Ne oldu? Girmedi. Peki, sonrasında ne oldu? Madem Cumhurbaşkanlığı makamı Ankara’da, Sayın Genel Başkanımın ikameti de Ankara’dayken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu konuda harekete geçmesi gerekmez miydi? Ama bu da olmadı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı İstanbul’a yönlendirdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise son derece hukuk dışı bir yaklaşımla, Sayın Genel Başkanımızı gözaltına almak üzere harekete geçti. Üstelik korumalarına "Siz burada kalın, bakın!" denerek, başkanımızı yalnız bıraktılar ve bir sokağı 15 dakika öncesinden boşaltarak, 190 km hızla İstanbul’a götürdüler. O kadar hızlı hareket ettiler ki, ilk sağlık kontrolüne bile yetişemedik. Bir partinin genel başkanı, hayatını Türklüğe ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin geleceğine adamış bir kişi, "Beni ancak öldürerek susturabilirsiniz!" demişken, hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı ve İstanbul’a götürüldü. İstanbul’da, Zafer Partisi üyesi binlerce kişi toplandı. En önemli slogan ise, gençlerimizin de söylediği gibi, "Ne mutlu Türk’üm diyene!" oldu. Normalde bir siyasi parti genel başkanının ifadesi gece alınabilir. Ama bunu yapmadılar ve ertesi sabaha bıraktılar. Bekledik. Ne oldu? İçi bomboş, hiçbir şekilde hakaret unsuru taşımayan bir dosya ile karşı karşıya kaldık. Savcı ifade almak için dosyaya bir şeyler eklemek istiyordu. Bunun için eskiye dönük arşiv taramaları yapıldı. Sayın Genel Başkanımızın milletvekili olduğu zamanlardaki açıklamalarına, hatta altmış yaşında yaptığı açıklamalara kadar indiler. Hatta olayları Kayseri’deki toplumsal patlamalara bağlamak istediler. Kayseri’deki olayların sebebi olarak Sayın Genel Başkanımız Ümit Özdağ’ı suçladılar. Oysa, Kayseri olayları iki Suriyeli ailenin bir çocuğa cinsel istismarda bulunmasıyla başladı. Bu olay, Kayseri gibi hassas bir şehirde toplumsal bir patlamaya dönüştü. Biz, partimizin üst düzey yöneticilerini hemen Kayseri’ye gönderdik ve her platformda provokasyonlara gelinmemesi gerektiğini vurguladık. Olaylar sonrası Kayseri’de 1065 kişi gözaltına alındı. Ancak bu kişiler arasında bir tane bile Zafer Partili yoktu. Buna rağmen, düzmece bir rapor hazırlandı ve İstanbul’a gönderildi. Bu rapora dayanarak Sayın Genel Başkanımızı tutuklamaya çalıştılar. Biz de bu raporun hazırlanmasında görev alan yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bu hukuksuzluk, hepimizi derinden etkiledi. Ancak biz Zafer Partisi olarak, tüm kurullarımızla, ruhumuzdaki mücadele azmiyle Genel Başkanımıza layık olmaya çalışıyoruz. Bundan önceki açılım süreçlerinde gördük ki, bu tür hukuksuzluklar ve yanlış politikalar ülkemizi felakete sürüklüyor. Biz Zafer Partisi olarak, Türk milletini bölmeye çalışan her girişime karşı durmaya devam edeceğiz. Sayın Genel Başkanımızın hukuksuz bir şekilde tutuklanması, Zafer Partisi’ni daha da büyüttü. Sokakta herkes Zafer Partisi’ne daha fazla güven duymaya başladı. AKP iktidarının 22 yılda ülkemizi getirdiği ekonomik, siyasi ve güvenlik çöküşü karşısında, Zafer Partisi’nin korku saldığını biliyoruz. Ama biz susmayacağız. Bizleri ırkçı, faşist veya Siyonizm sempatizanı olmakla suçlayanlara rağmen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası için mücadele etmeye devam edeceğiz. Hepimiz birer Ümit Özdağ’ız! Sözlerimi bitirirken, yarınki mitingimizin dolu, coşkulu ve heyecanlı geçmesini diliyor; bu süreçte yanımızda olan tüm dava arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Sayın Genel Başkanımız yanımıza dönene kadar bu mücadele ateşini canlı tutmaya devam edeceğiz.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.