SON DAKİKA
Hava Durumu

#Zafer Partisi

Bursa Haber - Zafer Partisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Zafer Partisi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Zafer Partisi: Haber

Zafer Partisi: "Önce takdir edip sonra cezalandırmak..."

Zafer Partisi ‘30 Ağustos töreninde subay andı içen teğmenlere TSK’dan ayırma istemli disiplin işlemi yapılması’ konusunda bir bildiri yayınladı. Zafer Partisi’nin bildirisinde geleneksel subay andı içmenin suç teşkil etmediği ve TSK’dan ayırma talepli disiplin işleminin hukuki hiçbir dayanağının bulunmadığı belirtildi. Bildiride “Devleti adaletle yönetmeyen, yargıyı şahsi ve siyasi amaçlarına vasıta kılan ve bu uğurda TSK mensubu genç subaylarımızın hukukunu yok sayanlar, millet vicdanı ve tarih önünde muhakkak mahkûm olacaklardır” denildi. Zafer Partisi’nin bildirisinin tamamı şu şekilde; “Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde geleneksel subay andı içip “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyerek, kurucu liderimiz Atatürk’e bağlılık gösteren subaylarımızdan Teğmen Ebru Eroğlu ve Teğmen İzzet Talip Akarsu’nun, “TSK’dan Ayırma Cezası” talebiyle Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmelerini kaygı ve üzüntüyle takip ediyoruz. Geleneksel subay andı içmek suç teşkil etmemektedir. Nitekim 16 Ağustos 2024 tarihinde gerçekleştirilen Özel Kuvvetler Komutanlığı mezuniyet töreninde de subay andı okunmuş ve Millî Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanınca alkışlanarak takdir edilmiştir. Aynı eylemi 14 gün arayla önce takdir edip sonra cezalandırmak mümkün değildir. Kaldı ki; teğmenlerin içtiği subaylık andı yıllardır okunmaktadır ve metni yıllardır aynıdır. Bu metin devlete ve millete bağlılık ve bu uğurda gerekirse şehit olamaya kararlılık vurgusu içermektedir. Diğer yanda, Teğmenlerin “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” şeklindeki çoşkulu tezahüratları, cumhuriyetimizin banisi büyük Atatürk’e gösterdikleri sevgi, her türlü takdirin üstündedir. Bu bakımdan, teğmenler hakkında soruşturma açılması ve TSK’dan ayırma talepli disiplin işleminin hukuki hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Nitekim geleneksel subay andı okunması, “TSK’dan ayırma” işlemini düzenleyen 6413 sayılı TSK Disiplin Kanunu 20’nci madde alt başlıklarda açıklanan suç eylemleri ile hiç örtüşmemektedir. Esasen, anılan subayların suç işlemedikleri halde Yüksek Disiplin Kuruluna sevkleri, SİYASİ bir talimat çerçevesinde gerçekleşmektedir. Nitekim kimi siyasi çevreler, konu hakkında halen mütalaada bulunmaktadır. Bu durum açıkça “yargı tarafsızlığı” ve “bağımsızlığına” gölge düşürmektedir. Diğer yanda, üniforma ve makam aracı ile tarikata giden, üniformasının üstüne cübbe giyip başına sarık takan Tuğamirale yapılmayan disiplin ve ayırma işleminin, devlet ve milletine bağlı Atatürkçü Teğmenlerimize yapılması, milletimizin vicdanını kanatmaktadır. Bu konudaki ısrarcı tutum, TSK’ne duyulan güveni büyük ölçüde kıracaktır. Adalet mülkün temelidir! Devleti adaletle yönetmeyen, yargıyı şahsi ve siyasi amaçlarına vasıta kılan ve bu uğurda TSK mensubu genç subaylarımızın hukukunu yok sayanlar, millet vicdanı ve tarih önünde muhakkak mahkûm olacaklardır.”

Şahindur, liderler turuna Ümit Özdağ ile başladı Haber

Şahindur, liderler turuna Ümit Özdağ ile başladı

Cem Uzan’ın siyaseti bırakmasından sonra Genç Parti’de görev değişimi yaşandı. Burçin Şahindur, 29 Eylül’de Murat Hakan Uzan’dan koltuğu devraldı. Genç Parti, 2023 genel ve yerel seçimlerinde karşılıksız olarak Türkiye İttifakı’na destek verdi. 16 yıl sonra girdiği 2023 seçimlerinde yaklaşık 113 bin oy alan Genç Parti, pek çok partiyi geçerek 10. sırada yer aldı. MANİFESTO HAZIRLIĞI Manifesto Kurultayı yapmaya hazırlanan Genç Parti, mevcut teşkilatlarını güçlendirmek ve 81 ilde teşkilatlanmak için de kolları sıvadı. Ekonomiyi ve geçim sıkıntısını siyasetinin merkezine koyan Genç Parti Genel Başkanı Burçin Şahindur, suni gündemlerle hayat pahalılığının ve derinleşen yoksulluğun üzerinin örtülmesine izin vermeyecekleri ve milletin gerçek sorunlarını dile getireceklerinin altını çiziyor. İLK ZİYARET ZAFER PARTİSİ'NE Şahindur, göreve başlaması sonrası Ankara’da bir liderler turu planı çerçevesinde ilk ziyaretini Zafer Partisi’ne gerçekleştirdi. Burçin Şahindur, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ı ziyaret etti. Görüşme Zafer Partisi Genel Merkezi’nde gerçekleşti. Yaklaşık yarım saat süren görüşmeye Genç Parti Genel Sekreteri Uğur Toptaş ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin İlker Çoban katıldı. Nezaket ziyareti basına kapalı olarak gerçekleştirildi. Genç Parti Genel Başkanı Burçin Şahindur, tüm muhalefet liderlerini ziyaret edecek.

Özdağ ve İmamoğlu bir araya geldi Haber

Özdağ ve İmamoğlu bir araya geldi

Prof. Dr. Ümit Özdağ: Yukarıda baş başa uzun ve detaylı bir değerlendirme yaptık. Ülkemiz 1984'ten bu yana 40 seneyi aşan bir sürede bir terör örgütünün ağır, alçakça saldırılarını yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Bu terör örgütünün siyasette sahip olduğu uzantılar terör örgütüyle ve terörle bu 40 sene içerisinde aralarına mesafe koymayı her seferinde reddettiler. Yerel demokrasi gerçekten olağanüstü değerlidir. Yerel demokrasi, demokrasinin gelişmesinin, güçlenmesinin ana şartlarından ve ana kaynaklarından birisidir. Ama yerel demokrasiyi halka hizmet değil ülkeden ayrılmanın, Türkiye'nin toprak bütünlüğünden kopmanın aracı olarak görürseniz o zaman amacınız halka hizmet değil ülkeyi bölmektir. Pervin Buldan'nın Iğdır'da seçimleri kazanınca, ‘Iğdır Kürdistan'ın sınırları içerisine girmiştir’ açıklamasını yaptığını unutmadık ve unutmayacağız. DEM’in daha önce diğer örgütle ilişkili partiler dizisinin ne yazık ki halka yerel hizmet götürme anlamında çabaları bir tarafa bırakıp örgüte yardım için ve dağdaki terörist unsurlara lojistik destek sağlamak için birçok kez faaliyet gösterdikleri devletin istihbarat yetkililerinin, jandarma ve polis yetkililerinin tespit ettiği bir husus olmuştur. Bundan dolayı Türkiye kendisini terör örgütüne ve terör örgütüyle aynı çizgide olan yaklaşımlara karşı savunmak zorundadır. Ancak, Cumhuriyetimiz İstiklal Harbi’yle kurulurken savaş içinde dahi hukukla kurulmuş bir devlettir. Batı cephesinde Çerkez Ethem kuvvetleri, İstiklal Harbi'ne ihanet edenleri yakalamış ve asmışlardır. İsmet Paşa talimat vermiştir, ‘Yargılamadan olmaz.’ Önce yargılatmıştır. Sonra bu yetkiyi ordu bünyesine almış ve kendisi yargıladıktan sonra cezasını vermiştir. Yani devleti kurarken hukukla kurduk, bugün de devleti savunurken hukukla savunmalıyız. Ondan dolayı biz Zafer Partisi olarak bir süre önce kamuoyunda da çok tartışılan Cumhuriyet Halk Partisi Eski Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'yla yapmış olduğumuz görüşmelerde kayyum müessesesinin gerekli olduğunu fakat bunun yargı kararıyla olması gerektiğini protokolümüze geçirttik. Bugün de terörle ilişkili olduğu düşünülen, tespit edilen belediye başkanları ancak yargı kararıyla görevden alınmalı noktasındayız. Ahmet Özer'in özeline gelirsek, doğrusu, Zafer Partisi olarak en fazla muhalefet ettiğimiz aday olmuştur kendisi. Ben üç defa Esenyurt'ta sahaya çıkarak seçilmemesi için çalıştım ve sahada bildiri dağıttım, afiş astım ve seçilmemesine çalıştım. Fakat onun da yargı kararıyla, ben bu siyasi mücadeleyi veririm, fakat onun da yargı kararıyla ve usulüne uygun bir şekilde Türk Devletine yakışır bir şekilde görevden alınması gerektiğini düşünüyoruz. Bunlar kadar önemli belki bunlardan daha önemli olan husus bugün yaşananlar. Sayın Bahçeli'nin açıklaması, daha sonra kayyum ataması süreci ki bunun devam edici anlaşılıyor. İktidar bloğunun önceden tasarladığı ve adım adım yaşama geçirdiği uygulamalar. Bunu tahlil etmeden bunun Ortadoğu'daki bölgesel gelişmeler ve Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ın ölene kadar Cumhurbaşkanı olmasını sağlayacak anayasal değişikliklerle ilişkisini görmeden meseleyi doğru tahlil etmek ve doğru tepki vermek doğru olmaz inancındayız. Bu konudaki görüşlerimizi de Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ile paylaşması için Sayın Başkan ile paylaştık. Bundan sonra da Türkiye'nin menfaatine olan her konuda Zafer Partisi olarak görüşlerimizi kamuoyu ile ve değerli siyasi muhataplarımızla paylaşmaya devam edeceğiz.

Ümit Özdağ'dan Bahçeli'ye sert tepki Haber

Ümit Özdağ'dan Bahçeli'ye sert tepki

Prof. Dr. Ümit Özdağ: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bugün MHP Grup Toplantısında yaptığı konuşmada terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan’ın umut hakkı çerçevesinde affını istemiş ve TBMM’de DEM grubuna hitap ederek PKK’nın lağv edilmesini istemesini tekrar gündeme getirmiştir. Bahçeli, Abdullah Öcalan’ın serbest kalması için çalışmaktadır. Türkiye Yüzyılı, süper güç, gibi süslü lafların arkasına saklanarak terör örgütü elebaşısı Öcalan’ı İmralı’dan çıkarmak için mücadele etmektedir. Bahçeli, ‘Tabular kalktıkça, ezberler bozuldukça statüko delindikçe, insanlar birbirine dürüst davrandıkça içlerinden geçeni özgürce söyledikçe bir anlaşma ve mutabakat noktasından diğerine küçük adımlar ile ilerlemek daha kolaydır.’ Diyerek açıkça Öcalan ve PKK terör örgütü ile müzakereleri savunmaktadır. Öcalan’a umut hakkı vermek, Türk Milletinin gelecek umudunu elinden almaktır. Öcalan’a umut hakkı vermek binlerce asker, polis, jandarma, öğretmen, savcı, hakim, korucu şehidinin ailelerinin adalet umudunu ellerinden almaktır. Öcalan’a umut hakkı vermek, bacağını, kolunu gözünü bazen hepsini kaybetmiş şehitlerimizin gazilerimizin adalet umutlarını ellerinden almaktır. Bahçeli Türk Milletini Öcalan’ın serbest bırakılmasının ile terörün biteceği konusunda aldatmaktadır. Öcalan’ı ‘TBMM’ye gelse ve PKK’yı lağvettim, terörü lanetliyorum’ dese de PKK içinde birçok grup bu açıklamayı reddedecek, PYD Suriye’de, PJAK İran’da varlığını ve terör eylemlerini sürdürecek, Türkiye için tehdit olmaya devam edecektir. Devlet Bahçeli, terörist başının ‘TBMM DEM parti grubuna gelmesine itiraz ediyor da İmralı’da kalmasına niye tepki göstermiyor? Bu ne yaman çelişkidir’ diyor. İnanılır gibi değil. TBMM Gazi, İstiklal Harbi vermiş milli mabettir. İmralı ise Türk adaletinin terörist başını yolladığı hapishane. Nasıl bir akıl bahçelinin söylediğini söyleyebilir. Bunu Türk Milletinin sağ duyusuna bırakıyorum. Öcalan’ı TBMM’de konuşmaya davet etmek, Türkiye Cumhuriyeti’ni terör örgütü karşısında mağlup etmek demektir. Bahçeli, Atatürk’ün Şeyh Sait’i TBMM’de konuşmaya davet ettiğini duymuş mu? Bahçeli, Atatürk’ün Seyyit Rıza’yı TBMM’de konuşma yapmaya davet ettiğini duymuş mu? Türk Milleti hiç böyle rezil bir teklif ile karşı karşıya gelmedi. Bahçeli, ‘Zaman Türk ve Türkiye yüzyılı zamanıdır’ diyor. Biz de Bahçeli’ ye soruyoruz, Türk ve Türkiye yüzyılını Öcalan’ı TBMM de konuşturarak mı kuracaksınız? Bahçeli, ‘Osmanlı İmparatorluğu yerel kültürleri ve etnik toplulukları bünyesinde nasıl bir arada tutup barış ve sükunet ortamına tesis etmişse, ecdadımızın ayak izlerini takip ederek Türk barışı devrinde aynısını yaşatabilecektir ’diyor. Türkiye Cumhuriyeti milli- üniter- laik devletinin 101. yılında bahçelinin kafasında gelmiş olduğu yer burası mıdır? Üstelik Osmanlı yerel kültür ve etnik toplulukları bünyesinde tutamadığı için parçalanmıştır Şimdi, Türk Milleti önünde ve Türk tarihi önünde Devlet Bahçeli’ye soruları soruyorum: Mayıs 2023 de ‘önümüzdeki günlerde çok şey değişecek inşallah Türkiye değişmez’ dediniz. Türkiye’yi nasıl bir badireye sürükleyeceksiniz ki inşallah Türkiye değişmez diyorsunuz? Yapacaklarınız Türkiye’nin parçalanmasına neden olabilir mi? Mayıs 2024’te TBMM’de ‘Türkiye Milleti’ dediniz. Milletimizin adını bu şekilde mi değiştireceksiniz? Öcalan sizden PKK’yı dağıtmak için ne istedi, siz ne verdiniz? Osmanlı Devleti’nin verdiği hakları mevcut Anayasamızın ilk dört maddesini değiştirmeden nasıl vereceksiniz? Erdoğan ve Bahçeli’nin temel amacı Erdoğan’ın ölene değin cumhurbaşkanlığı yapacak bir düzenleme için Türk Devleti ve Türk Milletini bir tehdit ile karşı karşıya getiriyorlar. Bahçeli basın toplantısında ‘Sefaletin doruk noktası bir başkasının iradesine bağımlı olmaktır.’ diyor. Evet, gerçekten de bu sefaletin doruk noktasıdır. Son olarak size İmralı’da ilçe başkanlığı açmanızı öneririm. Bir oy bir oydur. Türk milliyetçilerinden alamadığınız oyu Öcalan’dan alın.

Zafer Partisi Bursa Mustafakemalpaşa İlçe Başkanı Şenkuyumcu'dan tepki Haber

Zafer Partisi Bursa Mustafakemalpaşa İlçe Başkanı Şenkuyumcu'dan tepki

Zafer Partisi Mustafakemalpaşa İlçe Başkanı Köksal Şenkuyumcu, ”Türk milletine ve Mustafakemalpaşamıza en iyi hizmeti vermek için hazırız” dedi. Şenkuyumcu ilçede hayvancığı bitirmek isteyen bir güruhun olduğunun altını çizerek; ” İlçemizde ilgili sorunları ve sorunların çözümüne yönelik teklifleri, ilçemizin gelişimine katkı sağlayacak projelerimizi medya aracılıyla sizlerle paylaşıyoruz. İlçemizle ilgili sorunların çözülmediği sürece gündemimizde olacağını tüm hemşehrilerimizin bilmesini isteriz. İlçemizde ilgili daha önce dile getirmemize, talep etmemize ve çözüm yollarını da ortaya koymamıza rağmen bu sorunlar maalesef hala  devam etmektedir. HAYVANCIĞI BİTİRMEK İÇİN YEMİN Mİ ETTİNİZ! Şenkuyumcu; “Bu sorunları sıralayacak olursak; İlçemizdeki hayvan pazarına girişte yaşanan problemi ve çözüm önerilerimizi duyurmuştuk. Bu konu hala üreticimizi mutlu edecek bir çözüme kavuşmamıştır.  İnsan sağlığını etkileyen hayvansal gıdaların olmadığı bir beslenme asla düşünülemez. Zeka gelişimi gerekse kas ve kemik gelişimi için hayvansal gıdaların önemi büyüktür. Hayvansal gıdalar protein yönünden çocukların erken yaşta kas ve kemik gelişimleri için çok önemlidir. Aksi takdirde hayvansal gıdalar ile beslenmeyen çocuklarda protein yetersizliğinden kaynaklı kısa boylu, bağışıklık sistemi zayıf bir nesil gelişmiş olur. Sadece çocukların ihtiyacıyla kısıtlı olmayan hayvansal gıdalar yetişkin insanlar içinde tüketilmesi gereken bir besin deposudur. Hayvansal beslenme bu kadar önemli iken maalesef ilçemizde yapılan uygulama ile hayvan yetiştiricilerine bir darbe daha vurulmaktadır. Tarım ve hayvan yetiştiriciliği ilçemiz ekonomisinde önemli bir alan olmasına, birçok insan geçimini hayvan yetiştiriciliği ile sağlamasına rağmen, çözüm yolu gayet kolay ve basit olup tarafımızca ortaya konulmasına rağmen ilçemizdeki hayvan pazarının giriş sorunu hala çözülmemiştir. Önceden olmadığı halde, yeni uygulama ile beraber hayvan pazarına girişte jandarmanın durması da hayvan yetiştiricimize olan bakış açısını ortaya koymaktadır. Diğer yandan mevcut uygulama karşısında hayvanı pazara sokulmayan yetiştirici ve alıcı hayvan pazarı girişinde veya civarında dahi görüşerek pazara girmeden alım satım yapabilirler. Bu istediğimiz bir şey olmamasına rağmen olabilecek muhtemel bir durumdur. Bu durum pazarımızı işlevsiz hale getirebilir, hayvan ticareti diğer ilçelere kayabilir. Bu konu önemli ve çözümü basit olmasına rağmen sorunu çözmeyenler ne yapmak istemektedirler? Geri plandaki asıl amaç hayvancımızı bıktırmak, yıldırmak ve üretimden vazgeçirmek midir? Bu konuda ilgililere ve yetkililere bir kez daha sesleniyorum, niyetiniz hayvancımızı bıktırmak, yıldırmak ve üretimden vazgeçirmek değilse çözün şu meseleyi. Çözmemek ya iş bilmezliğin ya da iyi niyete sahip olmamanın göstergesidir. ” dedi. ALLAH AKP İLÇE BAŞKANINA BİRAZ DÜŞÜNEREK KONUŞMAYI NASİP ETSİN! Şenkuyumcu; “Gelelim diğer bir problem sahasına. Kısa zaman önce Mustafakemalpaşalılar Derneğimizin yapmış olduğu Lala Şahin Paşa anma programında katılmış ve tarihimizde büyük hizmetleri olmuş değerli bir komutanın türbesinin adına ve hizmetlerine layık bir durumda olmadığını dile getirmiş ve buranın sorumluluğunun kimde olduğunu öğrenmek istemiş ve talebimizi sosyal medyada da duyurmuştuk. Gündemimizde olan bu türbenin bakım ve onarımı konusu paşamızın adına ve önemine uygun bir şekilde yapılmadığı sürece gündemimizde olacaktır. Biz bu konuyu dillendirdiğimizde Akp ilçe başkanı Sn.Mutlu Turgut muhatabım türbeden sorumlu yetkililer olmasına rağmen “Biz Türkiye’yi ve dünyayı inşa ettik burayı da yaparız sen rahat ol merak etme.” şeklinde bir ifade kullanmıştı. Sn. Turgut sanırım sadece parti ilçe başkanı olduğunu unutmuş,  ilçemizle ilgili her alanda da kendini etkili ve yetkili sanıyor. Kendisinin bu manteliteden bir an önce kurtulmasını diliyoruz. Sn. Mutlu Turgut ile ilgili bu detay hadiseyi de geçerek asıl konuya tekrar dönersek, paşamızın türbesinin onarımının hala bitmediğini görüyoruz. Bu konuda gerçek yetkililerden paşamızın türbesinin bakım ve onarımının adına ve tarihteki hizmetlerine yakışır bir şekilde en kısa sürede bitirilmesini tekrar talep ediyoruz.” dedi. OTOBANDA MUSTAFAKEMALPAŞA İSMİ BİLE YOK! Şenkuyumcu; “İlçemiz Toki mağdurlarının mağduriyeti devam etmektedir. Üst perdeden konuşan Sn. Mutlu Turgut Toki’de yaşanan mağduriyetin farkında mıdır? Bu konu ile ilgili hiç dertlenmiş midir? Sn. Mutlu’nun sihirli elinin bu sorunda devreye girmesini ve hemşehrilerimizin mağduriyetinin giderilmesini bekliyoruz. İlçemize geleceği dillendirilen Askeri Veteriner Okulunun ilçemize gelmesini sosyal ve ekonomik boyutlarını düşünerek her zaman destekledik ve bir an önce gelmesini talep ettik. Ancak, bu birlik te gelmedi. Kendisini her şeye muktedir zannedenlerin bu konuda yaptıkları bir şey var mıdır? İlçemizde şehirler arası terminal ile ilgili düşünce ve tekliflerimizi de kamuoyu ile paylaşmıştık. Bu konuda da problemler devam etmektedir. Dünyayı inşaat edenler buyrun ilçemize yakışır ulaşımını 24 saat güvenlik içinde yapılabileceği modern bir terminali ilçemize kazandırın. Söz ilk ben alkışlayacağım ve tebrik edeceğim. İlçemiz sınırlarından geçen otobanın ilçemize giriş ve çıkış gişeleri yoktur. İlçemiz bu konuda yok sayılmıştır. Otabanın ilçemizden giriş çıkışı olmadığı gibi. Mustafakemalpaşa tabelasının bile olmadığının da farkında mısınız?” dedi. UCUBELERİ DİKMEYE UTANMADINIZ MI! Şenkuyumcu; “Sn. Mutlu Turgut, kaldırım taşı ve kanalizasyon borusu döşemeyi dünyayı inşa etmek zannediyorsanız  yanılıyorsunuz. Gelişmiş ülkeler bunları çok uzun zaman önce aştı. Bunlar zaten iktidarın asli ve en temel görevleridir. Bu konular hizmetten öte vazifedir. Sn. Mutlu Turgut, devlet hastanemizin ilçemize yakışır bir yaya yolu var mıdır? Olmadığının farkında mısınız? Sn. Mutlu Turgut, biz etki alanınızı ve yetkilerinizi biliyoruz. Lâkin siz kendinizi muktedir sandığınız için soruyoruz ve sormaya devam ediyoruz. Siz ve sizden önceki ilçe baskanları; Eti Bor Mustafakemalpaşa’dan Bigadiç’e giderken, ilçemiz şube durumuna düşerken ne yaptınız? Bölge Trafik Müdürlüğü ilçemizden giderken nerelerdeydiniz? Kar yağmaz ucubesi ilçemizin bağrına hançer gibi saplanırken ne yapıyordunuz? Döllük Güllüce sulama projesi ne durumdadır? Hiç merak edip ilgileniyor musunuz? Devlet su işleri  ve Karayolları ilçemizden giderken neredeydiniz? İlçemizdeki Meslek Yüksek Okulundaki bölüm sayılarının azalması hiç gündeminizde oldu mu? Diğer bir önemli bir konu da ilçemizdeki  kötü ve zararlı alışkanlıklar meselesi. Bu sizi hiç rahatsız etti mi? Bu konu hiç gündeminizde oldu mu? Bu konu da hiç mücadele verdiniz mi? Biz sorunlarımızın farkındayız ve çözümü için mücadele veriyoruz. Vatan savunması yapıyor, halkımız için mücadele veriyoruz. Amacımız sorunlarımız hakkında bir farkındalık ve duyarlılık geliştirmek ve sorunlarımızı ortak akıl ve çaba ile çözmektir. Bunun için desteğiniz önemli ve değerlidir. Bu kapsamda yetkililerin ilgisini, siz hemşehrilerimizin de desteğini bekliyoruz.” dedi.

Özdağ, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutladı Haber

Özdağ, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı kutladı

29 Ekim 1923'ten günümüze Cumhuriyetin tüm kazanımlarını elden çıkarmış, Mavi Vatan'daki egemenlik haklarından vazgeçmiş, Türk devlet yapısını bozarak bürokrasi kadrolarını tarikat ve cemaat mensuplarına teslim etmiş, sınırlarımızı yol geçen hanına çevirerek Türkiye'ye 13 milyondan fazla sığınmacı ve kaçağın dolmasına sebep olmuş, dünyanın sayılı güçlü ekonomilerinden biri olan Türk ekonomisini batırmış ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'ndan “Türk” ifadesini çıkarmanın yollarını arayan, Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerini değiştirmek için alan arayan Erdoğan rejimi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yıkımın eşiğine getirmiştir. Devletimiz yönetilemez halde, milletimiz her geçen gün daha da yoksullaşıyor, halkın gelirleri ne idüğü belirsiz 13 milyondan fazla sığınmacı ve kaçağa pay ediliyor ve Türk Milleti, etnik bölücülük tuzağına çekilmek isteniyor. Bebeklerimizin hastanelerde 8 bin lira için öldürüldüğü, gençlerimizin sığınmacı ve kaçaklar tarafından bıçaklarla boğazlarının kesildiği, genç kızlarımızın tacize, tecavüze ve cinayete kurban gittiği, uyuşturucunun bir sakıza ulaşmak kadar kolay şekilde sokaklarda satıldığı, sanal kumarın ocakları yıktığı bir sürecin pençesinden kurtulmak için hükümetten bir adım göremiyoruz. Bunlar yetmezmiş gibi binlerce insanın katili terörist başı Öcalan'ın özgür kalması ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşması teklifi, anayasa değişikliği hazırlıkları ve Kürtlere vatan vaatleri ile Türkiye Cumhuriyeti yok oluşun eşiğine sürüklenmek isteniyor. Büyük Atatürk, 101 yıl önce çıktığın yolda yürüyen, ideallerini savunan ve “en büyük eserim” dediğin Cumhuriyeti canı pahasına koruyacak olan Türk Milleti, senin emanetinin bekçiliğini yapıyor ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalması için zor şartlarda direniyor. Aynı savaşta olmasak da aynı cephedeyiz. Aynı zamanda olmasak da aynı iç ve dış düşmanla karşı karşıyayız. Emanetini korumanın bedeli ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza kadar yaşatmakta kararlıyız ve asla bir adım bile geri adım atmayacağız. Büyük Türk Milleti, Bedeli canla ödenen, sınırları kanla çizilen, toprakları evlatlarını şehit veren anaların gözyaşlarıyla ıslanmış bu toprakların vatan kalabilmesi, bu topraklar üzerinde yaşayan Türk Milleti'nin egemenliğini sürdürebilmesi yalnız ve ancak Atatürk ve silah arkadaşlarının mücadelesine sahip çıkarak, kurdukları cumhuriyeti ve cumhuriyetin devrimlerini koruyarak mümkün olabilir. Bu vesile ile Cumhuriyetimizin 101. Yaş gününü ve Büyük Türk Milleti'nin Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyor, Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı, ebedi başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Millî Mücadele'nin o günkü ve bugünkü şehitlerini ve gazilerini saygı ve rahmetle anıyorum. Yaşasın Cumhuriyet! Ne Mutlu Türk'üm Diyene! Prof. Dr. Ümit Özdağ

Zafer Partisi'nden Özel'e Haber

Zafer Partisi'nden Özel'e "Öcalan" çıkışı: Türkiye'yi poker masasına sürdü

 Karamahmutoğlu: Cumhuriyet Türkiye'si olarak almış olduğumuz bu emaneti 101 yıldır yaşatıyoruz. Bir millete, bir halka, bir topluma bir devletin nasıl teklif edileceğini, bir devletin teklifinin hangi mücadeleler sonunda yapılabileceğini alınabileceğini 101 yıl evvel 29 Ekim'de Mustafa Kemal göstermişti. Fakat onun kurucusu olduğu siyasi partinin genel başkanı 101 yıl sonra milletin içinden halkın bir bölümünü, bir kesimini ayırarak onlara bir devlet teklifinde bulunma gafletini, cüretini göstermiştir. MHP'nin genel başkanı Devlet Bahçeli'nin 2023 vizyonu diye ortaya koymuş olduğu, kavramlaştırdığı bu siyaseti daha sonra Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan sahiplenmiş ve 2023 vizyonu diye sürekli olarak işlemişti. Hem Devlet Bahçeli'nin hem AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamalardan sonra haftaki açıklamalardan onların 2023 Türkiye vizyonunun aslında Cumhuriyet Türkiye'sini tamamen değiştirmeye, dönüştürmeye dönük olduğunu anlamış bulunuyoruz. Çünkü 101 yıl önceki Cumhuriyet Türkiye'si üniter, tekil bir devlet olarak kurulmuştur. Kuruluşunun garantisi olan ilk üç maddeye dönük olarak başlatılmış olan saldırılar da devlet protokolünün iki numarasından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığından itibaren başlatılmış saldırılar altındadır. Kişiye özel anayasa yapmak istediklerini geçen haftaki basın toplantımızda konuşmuştuk. Hem Milliyetçi Hareket Partisi bir anayasa taslağı teklifi hazırlamış ve bunu kasasına kilitlemiş. İçeriğinden kimsenin haberi yok. MHP Başkanlık Divanı'nda haberi yok. Anlıyoruz ki bu anayasa değişikliği kişiye özel bir anayasa değişikliği. İçerisinde hem terör suçlusu olarak İmralı'da cezasını çekmekte olan terörist başı Abdullah Öcalan'a kişisel af içeren bir anayasa değişikliği olmakla beraber hem de Cumhurbaşkanlığı görevinde ikinci ve son dönemini yaşamakta olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bir kere daha tekrar tekrar seçilebilmesinin yolunu açacak yine kişiye özel değişiklikler içeren bir anayasa değişikliği tartışmalarının içerisine ülkemizin sürüklendiğini, son genel seçimden bu yana sürekli bunun konuşulduğunu görüyor, yaşıyor, biliyoruz. Bu işaret ettiğim hususlar üzerinden bu konu sürekli dikkatimizde ve mercek altında olacaktır. Devlet Bahçeli'nin Abdullah Öcalan açıklamasından sonra hazırlamış olduğu anayasa taslağı bizim gibi milyonlarca Türk milliyetçisini kaygılandırıyor, endişe içerisinde bırakıyor. Zira içeriğine ilişkin de kimsenin hiçbir bilgisi yok. Bu kaygımızın sebebi şudur: Ola ki Türk seçmeni bir hususu yanlış zannetme hatasına düşebilir. O da şu, Türk seçmeni Bahçeli'nin açıklamış olduğu Bahçeli'nin genel başkanlığındaki yönetimin ürettiği bu politikanın yani İmralı'daki caninin serbest bırakılmasının üstüne üstlük parlamentoya getirilip konuşturulmasının Türk milliyetçiliği siyasetinin geleneksel politikasının bir ürünü olduğunu zannedebilir. Oysa bu durum hiç de böyle değildir. Dişe diş, kora kor sonuna kadar mücadele edecektir. Çünkü belli ki bu öylesine ortaya atılmış bir laf değildir. Bu öylesine ölçüm yapmak için edilmiş bir laf değildir. Bu gelecek 3-5 yıla yayılacak bir olgunlaşma, olgunlaştırma halkı bu sürece, bu sonuca hazırlama için yapılmış olan çabadır. Şimdilik suyun derinliğini ölçtürüyorlar. İktidarı ve ittifakı bu olan memleketimizin bir de ana muhalefeti var. Bu ana muhalefet ne yazık ki iktidara ve iktidarı oluşturan ittifaka uymuş vaziyette onlarla birlikte adeta 101. yılında Cumhuriyet Türkiye'sini değiştirme, dönüştürme için yarış halindedirler. Öyle ki Atatürk Türkiye'sini kumar masasında pey olarak sürmüş olan CHP'nin yeni başkanı Özgür Özel, sevinçle, gururla, heyecanla mikrofonlardan, kürsüden el yükseltmekte olduğunu ve Kürtlere bir devlet teklif ettiğini söylüyorum. Özgür Özel, kurucusu Mustafa Kemal'in olduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanlığı koltuğuna otururken, Atatürk Türkiye'sini pay etme yoluna gitmiş ve Kürtlere bir devlet teklif ediyorum diyerek Türkiye'yi poker masasına sürmüştür. Özgür Özel, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının tamamı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sahibidir. Bu devlet zaten Cumhuriyet Türkiye'sinin vatandaşlığına sahip olan herkesin sahipliğidir. Bu hal Türkiye'yi ancak Yugoslavyalaştırmaya, Lübnanlaştırmaya götürür. Cumhuriyet Halk Partisi yeni anayasa çalışmaları ve PKK ile pazarlık konusunda ne yazık ki ana muhalefet partisi olarak muhalif duruşunu yitirmiş, terk etmiş ve iktidarın safına geçmiştir. CHP Genel Başkanı Özel, genel başkanlığı ele geçirdiği kongreden bu yana sarayla yapmış olduğu muhabbetlerin neticesinde adını kendilerinin yumuşama ve normalleşme diye koyduğu politikaların devamında, normalleşmeden anlamış olduğu statükonun devamı, müesses nizamın devamı, o da Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığının devamı olarak anlaşılmıştır. Kürtçü terörün taleplerini karşılayacak, karşılayarak terörü bitireceğini zanneden hem bir muhalefet zihniyetimiz var hem de bir iktidar zihniyetimiz var. Devlet Bahçeli MHP'si de AKP iktidarı ile birlikte ne yazık ki PKK ile müzakere ederek ve PKK'nın kurucu cani başına özgürlük vererek terörü sonlandırabileceği hatasına yanlışına düşüyor. PKK'nın talebi kurucu liderinin serbest bırakılması değildir. Bugüne değin PKK ne talep ettiyse, ne vaat ettiyse, terör yoluyla, şiddet yoluyla baskı bastırdığı, baskıladığı, terörize ettiği halka dönük olarak ben silahla, ateşle, kanla bir şeyler koparıyorum, size veriyorum, bana daha çok destek verin, daha çok kan dökeyim, daha çok şiddet, daha çok terör işleyin ve daha çoğunu alayım diye yoluna devam etmektedir. Diğer vaatleri arasında ya vardır, hepimizin gözü önündedir. Elinde bir paçavra sallamaktadır. Bir bayrak ilan etmiştir. Sınırları çizili muhayyel bir ülke vaat etmiştir. Haritaları ortaya dökmüştür yazılı çizi olarak. Yani sınırlarını kendince çizdiği, ütopya da olsa ve bu ütopya onlar için büyük bir distopyaya, Türkler tarafından döndürülmüş ve bundan sonra da döndürülecek olsa da bir ülke vaat etmiştir. Abdullah Öcalan, yaptığı suçların cezasını hayatıyla ödeyecek, idam edilecekti. Hiç değilse şehitlerimizin ve gazilerimizin yürekleri birazcık olsun, gün soğuyacaktı. Fakat beklemeyen bir şey oldu. Milliyetçi Hareket Partisi'nin bugünkü lideri, Devlet Bahçeli, sekiz saat süren bir toplantının bir ikna toplantısının ikna çabasının sonunda Abdullah Öcalan'ın idam edilmeyeceği kararın altına başbakan yardımcısı olarak imza attı ne yazık ki. En son TUSAŞ’ta yaşanan çatışmalı süreçmiş. Bir tarafta eşinin gönderdiği çiçeği almaya gitmiş olan bir hanımefendi, mühendisler, güvenlik görevlileri, oranın güvenini sağlamakla olan insanlar, siviller, ve bir yanıyla da bombalarla ve makineli silahlarla onlara saldıran teröristler, bu iki tarafı çatışmalı süreç diye adlandırıyor Özgür Özel. Çatışmalı süreç. PKK'nın bölge insanını sindirmek için başlatmış olduğu, Güneydoğu bölgesindeki insanları özellikle sindirmek için başlatmış olduğu, terör saldırılarında yıldırıcı olsun diye bebek katliamlarıyla başlamışlardı öldürmeye. Şimdi bebeklerin öldürüldüğü terörist saldırılarını çatışmalı süreç olarak adlandırıyor CHP'nin Genel Başkanı Özgür Özel. Kuşadası'nda turistlerin bindiği minibüs patlatıldı, turistler öldü. Çatışmalı süreç. Çatışmanın bir tarafında PKK'lı teröristler... Zehirlediniz. Fikre zehirlendiniz. Etnikçi, Kürt şovenizminin fikren sizi zehirlenmesinden sonra siz de Cumhuriyet Halk Partisi'nin kadrolarını zehirlediniz. Şimdi de Türk siyasetini ve Türk toplumunu zehirlemeye devam ediyorsunuz. MHP'deki milyonlar bu duruma tepkilidir. MHP'den 10 binlerin, 100 binlerin, 7 kişinin, 9 kişinin istifa etmesine gerek yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi'nden sadece tek bir kişinin istifa etmesi yeterlidir. Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes anayasamızın 66. maddesinin tanımıyla Türk’tür. Anayasa madde 66 bunu söyler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türk’tür. Devlet Bahçeli'nin yapmış olduğu bu açıklama, Türkler ve Kürtlerin kardeşliği farzdır açıklaması, Türkler ve Kürtler diye bu milleti iki farklı millet haline bölmek demektir. Evet, bu budur. Kürt alt kimlikli Türkler bu duruma itiraz ediyor. Milyonlarcası itiraz ediyor. En başta da Türk milliyetçiliği siyasetinin, Türk milliyetçiliği düşüncesinin saflarında yer alan Kürt alt kimlikli Türkler bu duruma itiraz ediyor. Bunlardan MHP Genel Merkezi'nde ve Başkanlık Divanı'nda olan arkadaşlarımız da vardır. Yani siz Kürtler ve Türkler diye bölüp ayırdıktan sonra Kürtleri ayrı bir millet olarak tanımladıktan sonra hangi Kürt kimlikli Türk vatandaşını Türk milleti ailesine dahil edebilirsiniz ki? Adalet ve Kalkınma Partisi, Devlet Bahçeli MHP'sini yanına çekmiş olmakla, kendisine müttefik kılmış olmakla, Türk Milliyetçiliği siyasetini kendisine müttefik kılmış zannetmesin. Türk Milliyetçiliği siyaseti kendisiyle bir dayanışma ve işbirliği halinde değildir. Çünkü Türk milliyetçiliğinin temsiliyeti yalnızca ve tek başına Devlet Bahçeli MHP'sinde değildir. Türk milliyetçiliği siyasetinin ve düşüncesinin temsiliyeti artık başka partilerde de vardır. Bunun da en olanı Zafer Partisi'dir. Prof. Dr. Ümit Özdağ Genel Başkanlığındaki Zafer Partisi'dir.

Özdağ, “Öcalan kendisini İmralı'da ölmeye alıştırmalıdır” Haber

Özdağ, “Öcalan kendisini İmralı'da ölmeye alıştırmalıdır”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Ankara Cebeci Askeri Şehitliği’ni ziyaret etti. Ziyaret sonrası gündeme dair konuşan Ümit Özdağ, “Şehitlikler, Türk Milletinin Anadolu üzerindeki kapı senetleridir. Görüyoruz ki bazıları Abdullah Öcalan'la birlikte Türkiye Cumhuriyeti haritası üzerinde ameliyat yapmayı düşünüyorlar. Buradan onlara sesleniyoruz ve uyarıyoruz: Aklınızdan dahi geçirmeyin. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük Türk Milletine bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti'ni, Türk Milleti sonsuza kadar savunma kararlılığı içindedir. Bizi başkalarıyla hiç karıştırmayın. Türk Milleti bu coğrafyada bağımsız, onurlu yaşamak uğruna yeni şehitler vermeye, yeni gaziler vermeye, yeni şehitlikler oluşturmaya kararlıdır. Eğer böyle bir saldırı gelirse iç ve dış düşmanlara karşı millet aynı azim ve kararlılıkla mücadele edecektir. Buradan tekrar Öcalan'la birlikte siyaset yapma ve Anadolu üzerinde ameliyat yapma hevesinde olan siyasi kadroları uyarıyoruz” dedi. “AÇILIM REZALETİ İSTEMİYORUZ” Yeniden bir açılım sürecinin gündeme geliyor olmasından rahatsızlığını dile getiren Genel Başkan Özdağ, “Bir daha açılım saçılım rezaleti istemiyoruz. Bir daha ilçelerimizi geri almak için terör örgütünden jandarma ve polis özel harekatçılarımızın şehit olmasını, gazi olmasını istemiyoruz. Terörün elebaşlarının Kandil'de, Suriye'de, bulundukları yerde imhası doğrultusunda bir siyasetin, savunma siyasetinin izlenmesi gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu. Özdağ sözlerini “Ve Abdullah Öcalan da kendisini İmralı'da ölmeye alıştırmalıdır” diyerek tamamladı.

Ümit Özdağ'dan, Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısına cevap Haber

Ümit Özdağ'dan, Bahçeli'nin 'Öcalan' çağrısına cevap

Prof. Dr. Ümit Özdağ: Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli bugün yaptığı açıklamada terörist başı Öcalan'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde konuşup DEM grubuna seslenmesi gerektiğini söylemiştir. Devlet Bahçeli'nin bu çağrısı Recep Tayyip Erdoğan ve Özgür Özel tarafından da desteklenmiştir. Bu çağrıya çözülme ortakları DEM, CHP, AKP'nin açık desteğinin olduğunu görüyoruz. Artık Türkiye'de Cumhur İttifakı ve CHP'den oluşan yeni adıyla Cumhur Halk Partisi vardır. Cumhur Halk Partisi, DEM'le koalisyon içerisindedir. Artık Erdoğan, Özel, Bahçeli ve Öcalan'ın el ele yürüdüklerini görüyoruz. Devlet Bahçeli'nin ‘terörist başı Öcalan TBMM'de DEM grubuna konuşsun’ ifadesi tam bir siyasal cinnettir. Devlet Bahçeli belli ki terör örgütünü hiç tanımamış. Terör örgütünün sözde başkanlık konseyi yapmış olduğu edepsiz açıklamada, ‘Savaşa biz karar veririz’ mealinde açıklamalar yaptı. Terör örgütünde terörist başı Öcalan'ın artık fiili bir otoritesi yok. Ancak kurucu olmasından kaynaklanan simgesel bir otoritesi var. Öcalan'ın ne demesini bekliyorsunuz? ‘Hadi silahlarınızı gömün, barış yapalım.’ Böyle mi demesini istiyorsunuz? Siz önce Türk milletine itiraf edin. Öcalan'a bu konuşmayı yapması için ne verdiniz? Özgür Özel, ‘El yükseltiyorum. Devlet Bey, Kürtlere bir devlet teklif ediyorum. Tam olarak kendilerine ait hissetmeyen bütün Kürtlere Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sahibi olmayı teklif ediyorum’ diyor. Erdoğan'a, Bahçeli'ye, Özel'e soruyorum; Öcalan'a Türk Milletine ait olan neyi teklif ediyorsunuz? Neyi vermeye karar verdiniz? Türkiye'nin bir bölgesinin Kürdistan olmasına mı karar verdiniz? Devletin resmi dilini değiştirmeye mi karar verdiniz? Federal bir Türkiye kurmaya mı karar verdiniz? Güneydoğu'da, Doğu Anadolu'da özel bir Kürdistan kurmaya mı karar verdiniz? Öcalan size ne karşılığında ne veriyor? Bunu Türk Milletine açıklamak zorundasınız. Bu iş öyle Meclis’te yapılacak konuşmalarla halledilecek bir iş değil. Öcalan'a hangi tavizleri verdiniz? Öcalan, Suriye PKK'sı PYD'nin 140 bin kişiden oluşan yapısını dağıtacak mı? Yoksa Öcalan'a sadece Türkiye'de değil Suriye'de de mi devlet kurma izni veriyorsunuz? Öcalan'ın terör örgütünü lağvetme gücü yoktur. İlginç olan çözüm süreci faciasını bu ülkeye yaşatan AKP'nin DEM ve ardılı partilerin ve terör örgütünün aklına bile gelmeyen terörist başını Meclis’te konuşturması teklifi Türk Milliyetçiliğini temsil iddiasındaki Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gelmiştir. Terörist başı Öcalan'a olmayan payeler sunmak Devlet Bahçeli'ye düşmez. Devlet Bahçeli'nin bu ifadelerinden dolayı ortaya haklı bir infial çıkmıştır. Vatanseverler, Türk Milliyetçileri derin bir hayal kırıklığı içerisindedirler. Şehitlerimiz, Gazilerimiz kendilerine hakarete uğramış hissetmektedirler. Devlet acziyet içine sokulmuştur. Türk Devleti'nin terörü durdurmak için terörist başının desteğine ihtiyacı yoktur. Bahçeli'nin bu ifadeleri, Erdoğan'ın destek açıklamaları, Özgür Özel'in destek açıklamaları terör örgütü ile can siperane mücadele eden kahraman ordumuzu, kahraman jandarmamızı ve kahraman polisimizi demoralize etmektedir. ‘Biz ne uğruna şehit oluyoruz’ sorusunu sormalarına neden olmaktadır. Türk ordusunun ve polisinin en seçkin evlatlarından 793 tanesi, jandarma ve polis özel harekat mensupları Hendek Çatışmalarında şehit düşmüşlerdi. Binlerce yaralımız vardı. Sizin siyasette yaptığınız hataların bedelini onlar aziz kanlarıyla düzeltmeye çalıştılar. Ülkemiz terörle mücadele bulunduğu konumdan daha geriye düşürülmeye çalışılmaktadır. Bahçeli böyle bir sürece alet olmaktadır. Bahçeli'nin terörist başını Meclis’te konuşturma fikri kendisine mi aittir? Yoksa yerli ve milliliği elden bırakmayan AKP tarafından mı kendisine söyletilmiştir? Bahçeli bir süre önce ‘Çok şey değişecek. İnşallah Türkiye değişmez’ demişti. Sayın Bahçeli Türkiye'yi değiştirmeye karar vermişsiniz anlaşılan. Nereye kadar değiştireceksiniz? Öcalan'a neler vereceksiniz? Türk halkına, Türk Milletine ait olan neleri Öcalan’a devretmeye karar verdiniz? Bahçeli bunu kimin söylettiğini Türk Milletine açıklamak zorundadır. Kendi fikri midir yoksa Erdoğan böyle söylediği için mi söylemiştir? Biz, Zafer Partisi olarak bu çağrıya verilen desteklere hiç şaşırmadık. Çünkü bu çağrının sahibi Bahçeli, zamanında ortağı olduğu koalisyon hükümetini bozdu ve erken seçimle AKP'yi iktidara taşıdı. Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı olabilmesi için Meclis oturumuna katıldı, ön ayak oldu. Parlamenter sistemden tek adam rejimine geçişin ve sonrasındaki çöküşün mimarlarından birisi oldu. Ne zaman sıkışsa AKP'nin stepnesi olduğu, koltuk değneği olduğu, destek olduğu ayakta kalmasını sağladı. Şimdi de görüyoruz ki Bahçeli, Öcalan'a koltuk değneği olmaya karar vermiş. Terörist başını Meclis’e çağırmak sadece kahraman gazilerimiz ve aziz şehitlerimize değil, büyük Türk Milletine Gazi Meclisimize ve Cumhuriyetimize hakarettir. Bu hakareti yapan kişi Devlet Bahçeli'dir. Şimdi tekrar soruyorum; Bahçeli, Erdoğan, Özel, terörist Öcalan Meclis’te konuşursa terörün bitmeyeceğini, sona ermeyeceğini bilmez mi? Bahçeli, Erdoğan, Özel, terörün arkasında Batılı emperyalist güçler olduğunu ve onların Türkiye Sevr koşullarına gelmedikçe, terörü vekil güç olarak kullanmaya devam edeceğini kestiremez mi? Bahçeli, Erdoğan ve Özel, PKK'yı Öcalan'ın yönettiğini mi zannediyorlar? Bahçeli, Erdoğan ve Özel, terör örgütü alanda yenilip silah bırakmaya zorlanmadıkça kendiliğinden silah bırakmayacağını bilmez mi? 10 yıl önceki çözüm sürecinin memlekete ne ağır maliyetler ödettiğini bilmezler mi? Dün lideri ölen FETÖ terör örgütü Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni bombalamıştı. Çok aşağılık bir eylemdi bu bombalama eylemi. Bir başka ülkenin ordusu bile bizim parlamentomuzu bombalamaz, bizim ordumuz da başka bir ülkenin parlamentosunu bombalamaz. Ama terör örgütü FETÖ, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni Gazi Meclisimizi bombalatmıştı. Şimdi Bahçeli, Öcalan’ı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin içine sokup vicdanını, manevi şahsiyetini meclisin bombalatmaya hazırlanıyor. Bahçeli Türkiye'de bozulma, çözülme ve çöküşlerin daimi işaret fişeği olarak kullanıldı. Bahçeli attığı siyasi adımlarla AKP'yi bu milletin başına musallat etti, tek adam sistemiyle parlamenter demokrasiyi değiştirdi ve şimdi Öcalan ve DEM'le işbirliği yaparak kalanı da yok etmek istiyor. Bahçeli'nin yolu yıkım yoludur. Onunla olan veya destek verenler de bu yıkıma ortaktırlar. Şimdi buradan Milliyetçi Hareket Partisi'ne gönül vermiş bütün kardeşlerime seslenmek istiyorum. Lider bildiğiniz kişinin terör seviciliği yapması sizi kızdırıyorsa, parti içindeki emeklerinizin değişik klikler tarafından keyfi menfaatlerine kurban edilmesinden bıktıysanız, sizleri Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ilkeleri ve Alparslan Türkeş’in ülküleri doğrultusunda vatan uğruna mücadele etmeye ve terörün karşısında duran, dimdik duran Zafer Partisi’ne gelmeye davet ediyorum. Gün, devletimiz, milletimiz ve bayrağımız için mücadele günüdür. Sizlere düşen bu kutlu mücadele de bizi yalnız bırakmamanız, yanımızda olmanızdır. Bu vesileyle sevgili Cumhuriyet Halk Partililere de seslenmek istiyorum. Gerçek Atatürkçülere seslenmek istiyorum; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu devleti Öcalan'a vermeyi teklif eden Özgür Özel'in arkasından gitmeyin. Atatürk'ün kurduğu genç Cumhuriyete ihanet eden bir başka terörist başı Şeyh Said'e vatan haini diyemeyen adamlar Atatürkçü olamazlar, Atatürk'ün partisine genel başkanlık edemezler. Onun için bütün gerçek Atatürkçü Cumhuriyet Halk Partilileri Zafer Partisi'ne davet ediyorum. Sevgili AK Partililere de seslenmek istiyorum; sevgili vatansever, AKP'li kardeşlerim: PKK ile ilk müzakere sürecinde Dolmabahçe'de ulaşılan ve halka duyurulan mutabakat terörle mutabakat sürecini Haziran 2015 seçimlerinde siz oylarınızla sandığa gömerek durdurdunuz. Erdoğan'ı siz iktidardan düşürdünüz. ‘Allah devlete ve millete zeval vermesin’ diyorsunuz. Evet, Allah devlete ve millete zeval vermesin Cumhur İttifakı ve CHP şimdi devlete ve millete zeval vermeye hazırlanıyorlar. Buna izin vermeyelim sevgili kardeşlerim. Bütün vatansever AK Partilileri de Zafer Partisi'nin çatısının altına davet ediyorum. Devletimize ve milletimize zeval gelmesini birlikte engelleyelim diyorum. Biz Zafer Partisi olarak, Atatürk'ün bize emanet olan Cumhuriyeti ve devletimizi, kurucu ilkeler ve değerler ışığında ve hukuk devleti esaslarına göre korumaya oluşan tehditleri milletimize anlatmaya ve bunlara kararlılıkla karşı koymaya devam edeceğiz. Bu rezil gidişe Yunanistan'ın önünde diz çökerek Doğu Akdeniz ve Ege'de verilecek tavizlere, Kıbrıs'ta verilecek tavizlere karşı çıkıyoruz. Biz bu rezil gidişle terör örgütüne teslim olup Öcalan'a verilen tavizlere karşı çıkıyoruz. Bunun için de artık Türk milletine gitmenin zamanı geldiğini düşünüyoruz. Hodri meydan! Siz yanınıza Öcalan’ı alın, biz Türk Milletini alalım. Erken seçimde sandığa gidelim. Ne mutlu Türk’üm diyene!

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.