SON DAKİKA
Hava Durumu

#Yenidoğan Çetesi

Bursa Haber - Yenidoğan Çetesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yenidoğan Çetesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yılın davası üçüncü gününde! Haber

Yılın davası üçüncü gününde!

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Davanın görülmesine 3’üncü günde devam ediliyor İstanbul’da bebekleri anlaşmalı oldukları hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan ’Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine ilk celsesinin görülmesine 3’üncü gününde devam ediliyor. Bakırköy Adliyesi konferans salonunda görülen duruşmaya 22’si tutuklu 47 sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu. İDDİANAMEDEN Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.

'Yenidoğan Çetesi' davasında yeni savunma: Haber

'Yenidoğan Çetesi' davasında yeni savunma: "Gıda takviyesi adı altında göz damlası..."

 İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine ikinci gününde devam ediliyor. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Hüseyin Gündüz, sanık Hakan Doğukan Taşçı ile ilgili, "Gıda takviyesi adı altında göz damlası üretip eczanelere satıyordu" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına 2. gününde devam ediliyor. Savunma yapan tutuklu sanık Hüseyin Günerhan'ın ardından tutuklu sanık Hüseyin Gündüz duruşmada savunma yaptı. SGK İLAÇLARINI DIŞARDA SATMIŞLAR Gündüz, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini belirterek, "Dava dosyasında adı geçenlerden bir tek Hakan Doğukan Taşçı'yı tanıyorum. Ondan ilaç aldım. Bu ilaçları nasıl temin ettiğini bilmiyorum. Suç olduğunu bilsem almazdım. Hakan Doğukan'dan curosurf diye bir ilaç aldım. 600 TL'ye aldığım ilacı bin TL'ye, sosyal medyadan tanıdığım Reşat isimli birine sattım" dedi. Mahkeme başkanı, bu ilaçlardan kazandığı paranın miktarını sorması üzerine, "Kutu başı 400 lira ekleyerek, 50-60 kutu satıyorduk. Buna göre 24 bin lira para kazanmış olmamız gerekiyordu, ancak tam olarak hatırlamıyorum" ifadelerini kullandı. GIDA TAKVİYESİ ADI ALTINDA GÖZ DAMLASI  Savcılık sorgusunda bu satışlardan 100 bin lira kazandığını söylediğinin sorulmasının ardından Gündüz, "İlk defa savcının karşısında çıkıyordum. O anda kaba taslak hesap söyledim" dedi. Gündüz, savunmasının devamında, "Hakan Doğukan Taşçı, gıda takviyesi adı altında göz damlası üretip eczanelere satıyordu. Bundan dolayı da satın aldığım ilaçları mümessilden geldiğini sanıyordum. Taşçı'ya ilaçların nereden geldiğini sormadım. Bu satışlar karşısında Taşçı'ya pay vermedim. Hakan Doğukan dışında kimseyi tanımıyorum" şeklinde savunma yaptı.

Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı Haber

Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına devam ediliyor. “BEBEK SEVKLERİNDEN PARA KAZANIYORLARDI KİMSE HAYRINA BİR ŞEY YAPMIYORDU” Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu’nda görülen duruşmada savunma yapan hemşire olan tutuklu sanık Hasan Basri Gök, “Savcılıkta ve emniyette bildiklerimi söyledim. Epikriz değiştirme şöyleydi; bir şablon sistemi vardı hastane hemşireleri atardı ona göre yapılırdı. Bunlar görevli kişilerin gönderdiği notlardı. Ben 2019 yılından beri hemşire olarak çalışıyorum. Fırat Sarı’nın normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim. 6 aylık sürede de şoförlüğünü yaptım. Bebek sevklerini Fırat Sarı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir yapıyordu. Esenyurt’ta Tıp Merkezi’nde doğan bebeğin doktoru Fırat Sarı’nın tanıdığı doktordu. 112 araya girmeden sevk yapıyorlardı. Bebeğin doğduğu hastanenin çocuk doktoru ile Fırat Sarı kendi arasında sevki ayarlıyordu. Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek basamakları ile oynama yapılıyordu. Hasta yatışları genelde uzundu. Sorumlu hekim karar veriyordu bu yatışlara. Bunu yapmalarının nedeni SGK’dan fazla para almaktı. Normalde epikriz raporlarını doktorun yazması lazım. Epikriz raporlarını ben de yazıyordum başkaları da yazıyordu. SGK’dan fazla para alıyorlardı. Hemşireler bundan bir şey kazanmıyordu. Fırat Sarı’nın belirlediği basamak oranları vardı. Denetim olunca bunları düşürüyorduk. Doğru değildi bu basamak oranları. Epikriz raporlarına göre basamak düzenlemesi yapılıyordu. Epikriz de doğru değildi” dedi.

Yenidoğan çetesi mağduru anne baba yaşadıklarını anlattı Haber

Yenidoğan çetesi mağduru anne baba yaşadıklarını anlattı

İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan yenidoğan çetesi hakkında yürütülen soruşturma çerçevesinde açılan davanın ilk duruşması, bugün Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Duruşma öncesi Bakırköy Adalet Sarayı önüne gelen ve çocukları 27 Ocak günü Bağcılar Şafak Hastanesinde doğduktan sonra yoğun bakıma alınan ve 18 gün sonra çıkarılan Ahsen ve Adem Açıkyürek çifti, yaşadıkları süreci gözyaşları içerisinde anlattı. “Çocuğumun ölecek haberlerini alıyordum sürekli ‘ölecek, senin çocuğun yaşamayacak' diyorlardı” Bebeğini Bağcılar Şafak Hastanesi'nde dünyaya getirdiğini belirten anne Ahsen Açıkyürek, bebeğinin hiçbir sağlık sorunun olmadığını belirterek, “Doktora soruyordum, doktor ‘ters bir doğum olacak, ters dünyaya gelecek, normal doğum yapamazsın' dedi. Bende sezaryen olmak istemiyordum. Tabii bu isteğimi kimse kabul etmedi. Çok ısrar etti doktor, o kadar çok ısrar ediyordu ki, sürekli ‘sen normal doğum yapamazsın' diyordu. Sonra ben orada doğum yaptım. Cumartesi günüydü, hiç unutmam saat 10'u 44 geçe doğum gerçekleşti. Ben hemşireye sordum. Erken doğum olduğu için bebeğim kuvöze alınacak mı diye, bana hiçbir sağlık sorunu yok dendi, sonra çocuğum kuvöze alındı. Ben hastaneden çıktım, her gittiğimde süt götürüyordum. Ne olduysa her gitmemde çocuğumun ölecek haberlerini alıyordum. Sürekli ‘ölecek, senin çocuğun yaşamayacak' diyorlardı. Oranın başhekimi Semiha Yavuz'du. Hamile insanların çocuklarını alıp, bebeklerin canına kıymak için iş birliği yapıyor. Bir de bize dendi ki, ‘bizim başka hastanemiz var, buradan oraya sevk verebiliriz' Her gün ölecek deniyordu. Birinci, ikinci, üçüncü gün entübe, her gün sağlıksız. Hipertansiyon, böbrek yetmezliği, bize her gittiğimizde bunları ifade ediyorlardı. Bu çocuk hiç mi iyi olmadı, bu çocuk hiç mi düzelmedi? Her hastaneye gittiğimde daha çok ilerliyordu hastalığı. Biz çocuğu alacağız deyince tedirgin oldu, surat yapısı falan değişti. Eşim belediyede çalıştığı için belediye başkanlarını devreye soktuk. Bize epikriz raporlarını vermediği için ‘sizin çocuğunuz burada canlı bomba ambulansla alacaksınız, ona göre gidin' şeklinde sözler söylediler” diye konuştu. “Ölüme terk etmişler küçücük sesi çıkmayan bir bebeği” Mağdur anne Açıkyürek, “Çocuğumun kollarını morartmışlar bant yapıştıra yapıştıra çocuğumun kolları durmuyor diye. Çocuğum acıdan bağlı olduğu kabloları çekiyormuş. Ayaklarından topuk kanı alınan yerden kanı yanlış almışlar, mosmor olmuş çocuğun ayakları, ölüme terk etmişler küçücük sesi çıkmayan bir bebek, o kadar kötü bir şey ki, Allah kimsenin başına vermesin” dedi. “Bize, ‘bu çocuğun hiçbir şeyi yok, içeriden cenaze almaya geliyorsunuz, yavaş gelin' diyorlardı” Gelen ambulans yetkililerinin kendilerine çocukları için “cenaze almaya geldik” dediğini belirten baba Adem Açıkyürek ise, “Bize, ‘cenaze almaya geldik' diyorlardı. Sonrasında içeri giriyorlar, biz giremiyoruz tabi yeni doğan ünitesi olduğu için. Bize, ‘bu çocuğun hiçbir şeyi yok, içeriden cenaze almaya geliyorsunuz, yavaş gelin' diyorlardı. Yani çocuğu orada öldürmek istemişler. Bize bunu Semiha Yavuz söyledi. Adil Can Şenay'la beraber Semiha Yavuz ortak çalışıyorlar zaten. Eşimin doğumu olduğu sırada, 10 tane daha aynı şekilde kuvöze çocuk alındı. Çocuğu sevk ettireceğimiz o gün ikizlerden bir tanesi ölmüştü. Annesi yalvardı Kolan Hastanesine çocuğunun bir tanesini götürmek için bana ‘ne olur bu çocuğu buradan al' dedi. Ben o gün çocuğu oradan aldım. Zaten alacaktım ama devlet hastaneleri dolu, özele sevk ediyorlardı. Bağcılar Belediyesi personeliyim, Belediye Başkanımız yardımcı oldular. Çocuğumun sağlık durumu şu anda iyi. Herhangi bir sıkıntısı yok. Bu olay 27 Ocak'ta meydana geldi” şeklinde konuştu. Davaya ilişkin 47 sanığın yargılandığı duruşma sürüyor.

Yenidoğan Çetesi’nin yargılanmasına bugün başlanacak Haber

Yenidoğan Çetesi’nin yargılanmasına bugün başlanacak

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi hakkında yürütülen soruşturma tamamlanarak fezleke hazırlanmıştı. Fezleke değerlendirme yapılması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. İddianame Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanarak Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame kapsamında bugün 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılanmasına başlanacak. İDDİANAMEDEN Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir’in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK’dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK’ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK’dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına kârlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği’ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü’nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçekle bağdaşmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü’nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen’in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9’ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir’in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’, ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi’, ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık’, ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.

CHP'li Bağcıoğlu: “Askeri hastaneler yeniden kurulmalı” Haber

CHP'li Bağcıoğlu: “Askeri hastaneler yeniden kurulmalı”

Bağcıoğlu yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Sağlık Bakanı’nın yaptığı açıklamalar endişe vericidir. ‘Bu insanların amacı bebekleri öldürmek değil, uzun süre yatırarak para almak’ diyerek olayın vahametini küçümseyen bir bakış açısıyla karşı karşıyayız. Daha da kaygı verici olan, bakanın ‘ölümlerden haberimiz yoktu, savcılık bize 14 ay sonra bilgi verdi’ demesidir. Bu, devletin en temel görevlerinden biri olan vatandaşın can güvenliğini sağlama konusunda tamamen başarısız olduğunu itiraf etmektir. Bakan ayrıca, denetimlerin yetersiz olmadığını ancak ‘çetenin çok profesyonel’ olduğunu ifade ederek sorumluluğu bir kez daha üzerinden atmaya çalışmıştır. Profesyonel bir çeteyle karşı karşıya olduğunuzu biliyorsanız, gerekli önlemleri neden zamanında almadınız? Bu olay, sağlık sisteminin ciddi bir güvenlik açığı oluşturduğunu açıkça göstermektedir. Askeri hastanelerin kapatılıp Sağlık Bakanlığı’na devredilmesi Mehmetçik açısından da bu tür olayların önünü açabilir. Askeri sağlık sisteminin sivil sağlık sisteminden bağımsız ve güvenli bir yapı olması, özellikle kriz anlarında çok büyük bir önem taşımaktadır. Ancak iktidar, askeri hastaneleri kapatıp yetkiyi kendinde topladığında, sağlık sektörünü bir güvenlik sorununa dönüştürmüştür. Bizler, askeri hastanelerin acilen yeniden kurulmasını ve Sağlık Bakanlığı’ndan bağımsız bir yapıya kavuşturulmasını talep ediyoruz. Bu iktidarın sağlık sisteminde yaptığı düzenlemeler, halkın güvenliğini tehlikeye atmış, devletin denetim gücünü zayıflatmış ve çetelerin bu kadar rahat hareket edebilmesine neden olmuştur. Sağlık Bakanlığı’nın milli güvenlik sorunu haline geldiği bu dönemde, iktidarın yeniden bir düzenleme yapması bu sorunu daha da derinleştirecektir.” dedi.

Bahçeli'den Yenidoğan çetesi açıklaması! Haber

Bahçeli'den Yenidoğan çetesi açıklaması!

MHP Lideri Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları: Ekonomik büyüme Türkiye'nin dinamik yönünü teyit etmiştir. Türkiye ekonomisi ezberlere hapsolmamıştır, sürekli gelişme halindedir. Ekonomimiz fırtınayı aşmıştır. 'Mahvolduk, bittik' diyenlere inat ilerlememiz devam etmiştir.  Ekonomide anlamlı ilerleme kaydedildi. Küresel krizler ve spekülatif ataklara rağmen Türkiye büyümüştür.  Enflasyon ve hayat pahalılığı her kesimi rahatsız etmektedir. Gelir dağılımı adaletsizliği canımızı sıkan başka bir durumdur. Enflasyonla mücadele kesintisiz sürmektedir ve desteğimiz tamdır.  Mali disiplin ve tasarruf tedbirleriyle süreç hız kazanacak. Ekonomi yönetimine güveniyoruz. Enflasyonun tek haneli rakamlara ineceğine olan inancım tamdır. Türkiye ekonomisinin önüne konan takozların birer birer kaldırıldığını görüyoruz.  Cumhurbaşkanlığı kabinesinin yanındayız, döviz kuru ve faiz enflasyon kuşatmasını güç birliği yaparak kıracağız. Enflasyona neşter vuracağız, kayıt dışılığın önüne geçeceğiz. Ekonomide yeni çığırlar açılacaktır. Türkiye Yüzyılı ekonomi politikalarıyla daha da pekişecektir. Muhalefetin çizdiği karamsar tabloyu başına geçireceğiz.  Yenidoğan bebekleri SGK'dan günlük 8 bin lira alabilmek için ölümlerine neden olan insanın aklına getiremeyeceği kalbinin kaldıramayacağı yöntemler kullanan sağlık çalışanları, bu çete insanlığın yüz karasıdır. Bebeklere, çocuklara, kadınlara kıyanlar esfeli safilindir. Bunlar olsa olsa tıbbi artık olur. Bir insan daha fazla nasıl alçalabilir? Para için bebekleri ölüme mahkum eden üstelik bunu güle oynaya yapan namussuzlara verilecek hangi ceza adaletin tecellisini sağlayabilir? Hangi ceza yüreği soğutur?  Teftiş mekanizması gecikmeksizin çalıştırılmıştır. Peki Sağlık Bakanı'mızın isitifasını istemek hangi akla hizmettir? Yargıya taşınmış ağır bir olayı anında istismar etmek siyasete malzeme yapmak artniyetlilik hatta ahlaksızlık değil midir? 

Çelik: Haber

Çelik: "Bebek katilleri en ağır cezayı alacak"

Çelik, Ramazanoğlu Camii Konferans Salonu'nda, AK Parti Çukurova 7. Olağan İlçe Kongresine katıldı. Çelik, burada yaptığı konuşmada, "Yenidoğan Çetesi" olarak bilinen ve yoğun bakımdaki bebekleri öldürüp para alan şüpheliler hakkında konuştu. Çelik, "Yenidoğan Çetesi" üyelerinin en ağır cezayı alacağını belirterek, "Yenidoğan Çetesi bebeklerin öldürülmesine dönük olarak ortaya çıkartılan bir cinayet şebekesidir. Şundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bu cinayet şebekesi bütün uzantılarıyla, bütün bağlantılarıyla tam olarak ortaya çıkartılacak ve hukuk vasıtasıyla hepsi en ağır cezayı alacak. En ağır şekilde cezalandırılacaktır" dedi. Çelik, bir yıldır devam eden İsrail soykırımına da sert tepki gösterdi. Çelik İsrail’in dalga geçer gibi hareketler sergilediğini belirterek, "Hem öldürüyorlar hem de dalga geçer gibi gıda paketi atmaya çalışıyorlar" diye konuştu. Çelik, şöyle devam etti: "Ama sonuçta insanlık bir şey gördü. O gördüğümüz Batı'nın sokaklarında yankılanıyor. Batı'nın üniversitelerinde yankılanıyor. İnsan onuru, adalet, hakkaniyet ne olursa olsun diz çökmez." İsrail'in her yeri işgal etmek istediğini söyleyen Çelik, "Soykırım şebekesi İspanya gibi Filistin hükümetini tanıyan birkaç Batılı ülke dışında bütün Batılı ülke hükümetlerini ve bakanlar kurulunu işgal etmiş durumda" dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.