SON DAKİKA
Hava Durumu

#Yeni Doğan Çetesi

Söz Bursa - Yeni Doğan Çetesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yeni Doğan Çetesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yenidoğan Çetesi davası: 4 sanık için adli kontrol şartıyla tahliye kararı Haber

Yenidoğan Çetesi davası: 4 sanık için adli kontrol şartıyla tahliye kararı

İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 46 sanığın yargılandığı davanın 3'üncü duruşması 4. gününde tamamlandı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi verdiği 3 saatlik aranın ardından ara kararını açıkladı. Mahkeme, Birinci Hastanesi Hasta Hakları Sorumlusu Emine Avcı, ambulans şoförü Hüseyin Gündüz, Esenyurt Reyap Hastanesi Medikal Muhasebecisi Funda Özen ve 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanı Serdar Yüksel ‘in tutuklulukta süreyi göz önünde bulundurarak adli kontrol şartı ile tahliyelerine karar verdi. Mahkeme ayrıca dosyanın Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek hayatını kaybeden tüm bebekler için ayrı ayrı inceleme yapılmasına, tıbbi uygulamada kusur olup olmadığı, kusurlu davranış ile ölüm arasında bağ olup olmadığına ilişkin raporun hazırlanarak mahkemeye gönderilmesine hükmetti. Duruşma eksiklerin giderilmesi için 21 Nisan gününe ertelendi. İDDİANAMEDEN Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 47 sanığa ve 19 sağlık kuruluşuna yer verilirken 10 bebeğin ise hayatını kaybettiği belirtildi. İddianamede Fırat Sarı liderliğindeki ve yöneticiliğini İlker Gönen ile Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yeni doğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamakları ile oynama yaparak SGK'dan üst sınırdan ödeme almak olduğu açıklandı. İddianamede çetenin hastaların mevcut durumlarını, evrak işlemlerine farklı yansıtarak (entübe olanı entübe olmayan, entübe olmayanı entübe olan, kullanılmayan ilaçları kullanılmış şekilde) gibi yöntemlerle evrak sahteciliği yapıp SGK'ya fatura ettiği, hastaların mevcut durumlarını olduğundan daha ağır göstererek daha uzun süre yatış sağlayıp SGK'dan yüksek ücret tahsil ettiği ve bazı hasta yakınlarından fazladan ücret adı altında para almak gibi işlemlerle maddi çıkar elde ettiği de aktarıldı. Hazırlanan iddianamede yer alan şüphelilerin çoğunun sağlık çalışanı olduğu ve kazanılan kardan bu çalışanların da aldığı belirtildi. İddianamede 112 sevk sistemi bertaraf edildiği için bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği örgüt adına karlı gördüğü hastanelere yatışının yapıldığı, bu noktada amacın bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil maddi olarak en fazla kazanç elde edilmesi olduğu belirtildi. Bebeklerin her türlü enfeksiyona açık olan yeni doğan yoğun bakım ünitelerinde yatırılmasının kimi bebeklerde enfeksiyon kapma gibi rahatsızlıklara kimi bebeklerde ise ölüme dahi sebep olduğu da iddianamede kaydedildi. Şüphelilerin usulsüz şekilde düşümünü yaptıkları currosurf, infasurf gibi ilaçları hastaneden çıkartarak satıp maddi kazanç elde ettikleri, Özel Hastaneler Yönetmeliği'ne aykırı şekilde işletme devri yapılarak danışmanlık hizmeti adı altında Fırat Sarı liderliğindeki Yenidoğan Suç Örgütü'nün çok sayıda hastaneye az sayıda doktorla hizmet vermeye çalışması nedeni ile aslında sağlık hizmetinin doğrudan hemşire ve hatta hemşire yardımcıları ile verildiği bu nedenle bebek ölüm sayılarının arttığı da iddianamede kaydedildi. İddianamede hemşirelerin kendisini doktor olarak tanıttığı, bir kısım örgüt mensuplarının yenidoğan yoğun bakımlarını kapasitenin üzerinde doldurduğu, hemşireler eli ile usule aykırı gerçek olmayan epikriz raporları yazıldığı da açıklandı. Soruşturma kapsamında incelenen dijital materyallerde ise şüphelilerin "kötü hasta değerleri, iyi hasta değerleri" gibi şablon hasta değerlerinin yer aldığı ve çoğu zaman hastaların kan gazı, kan değerleri, enfeksiyon olup olmadığı gibi konularda gerçekte bir tetkik veya tahlil yapmadan kendi gözlemlerine göre bebeği iyi veya kötü olarak kategorize edip raporlarını şablon olarak tek elden, merkezden, hastane dışından yazdıkları iddianamede kaydedildi. Bu nedenle hangi bebeğe hangi tedavinin uygulanacağı yönünde tereddütler yaşandığı ve bebeklerin hayatını kaybetmesine kadar varan telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğduğu iddianamede kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından ilgili hastaneler ve suç örgütünün faaliyetlerini incelemek ve raporlamak için görevlendirilen müfettişlerin bebek ölümleri ile ilgili olarak alanında uzman neotologlardan oluşan uzman heyetten aldığı görüşe göre hastanelerde tıbbi imkansızlıklar, erken teşhis ve tedavi olmaması, birebir yakın hekim kontrolü olmaması, gerekli tetkik ve tahlillerin yapılmaması, hayati öneme sahip ilaçların kesilmesi, 3. Düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapılması, doktorların hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedikleri, ölüm sebeplerinin doktorlar tarafından örtbas edilmesi, TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmemesi sonucu yeterli enerji protein desteği alamadığı için hastaların beslenme bozukluğuna sebep olunduğu, bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmaması, hastaların uzun süre yatışı yapılıp uygun merkezlere sevk edilmemesi, ilaç hazırlanması ve saklanmasında ihmal gösterilmesi, hastalara protein ve lipit desteği yapılmaması, gerekli ilaçların uygun şekilde verilmemesi, uygun şekil ve süre canlandırma desteği uygulanmaması, sahte hasta dosyası düzenlenmesi, hastaya pasif ötenazi uygulanması nedeniyle bebeklerin hayat haklarının ellerinden alındığı şeklinde tespitler olduğu aktarıldı. İddianamede bazı bebeklerin yoğun bakıma girdikten sonra kilo alması gerekirken aksine ciddi kilo kaybı yaşadığı da aktarılırken, Yenidoğan Suç Örgütü'nün ve örgüte yardım eden hastane yönetimlerinin sırf giderleri azaltmak ve maddi menfaat temin etmek adına bebeklere yeterli besin verme işlemini yerine getirmedikleri, tapelerde "TPN tüketimini azaltın" şeklinde talimatların yer aldığı da açıklandı. İddianame kapsamında sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi', ‘nitelikli dolandırıcılık', ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma' ve 11 kez ‘resmi belgede sahtecilik' suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Sanık Gıyasettin Mert Özdemir'in ise ‘kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi', ‘kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi', ‘kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık', ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma' ve ‘resmi belgede sahtecilik' suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. İddianamede diğer sanıklar hakkında benzer suçlardan değişen oranlarda hapis cezası talep edildi.

Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı: Mahkeme salonunda bebek katili görmedim Haber

Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı: Mahkeme salonunda bebek katili görmedim

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 26’sı tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı davanın 2’inci celsesinin görülmesine başlandı. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, bir kısım tutuklu ve tutuksuz sanıklar ve tarafların avukatları hazır bulundu. Duruşmada sanık İlker Gönen’in avukatı, soruşturma savcısı ile duruşma savcısının birlikte fotoğraflarının sosyal medyada paylaşıldığını ifade etti. Sanık avukatları tarafsız bir yargılama yapılmadığını öne sürerek reddi heyet talebinde bulundu. Duruşma taleplerin değerlendirilmesi için verilen 30 dakikalık aranın ardından devam edildi. "BU MAHKEME SALONUNDA BEN BİR BEBEK KATİLİ GÖRMEDİM, BEN BİR DOLANDIRICI GÖRMEDİM" Cumhuriyet savcısı tarafından tutukluluğunun devamı istenen Fırat Sarı, “Bu mahkeme salonunda ben bir bebek katili görmedim, ben bir dolandırıcı görmedim. Buradaki insanların tümü beni örgüt yöneticisi olarak tanımayı bırakın doktorluk dışında başka bir şekilde tanımazlar. Medyanın tavrı hukuksuz bir tavırdır. Ortaya sunulan şeyler haber bile değildir. Bir takım uydurmalar, kurgular. Benim neredeyse bir uzaylılara hizmet etmediğim kaldı. Canilik, vampirlik, insanlık dışılık her şey söyleniyor. Bunlar söylenirken nasıl özgürce yargılanabilirim? Biz normal olarak yargılanmıyoruz. Toplumsal olarak ben öldüm. Biz bebek katiliyiz. Biz en iğrenç varlığız. Biz bu hale geldik. Sesimizi kimse duymadı. Medyanın çığırını aşmış haberlerini durdurmanız gerekiyor. Basın yasağının gelmesi gerekiyor. Kamuoyu algısı üzerinden yargılanıyoruz. Tek kişilik hücrede kalıyoruz. Adil yargılanmalanın tüm hakları elimden alınmış durumda” dedi.

Yenidoğan çetesi soruşturmasında çarpıcı detaylar! Savcıyı tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in ifadesi ortaya çıktı Haber

Yenidoğan çetesi soruşturmasında çarpıcı detaylar! Savcıyı tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in ifadesi ortaya çıktı

Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen ve kamuoyunda ‘Yenidoğan Çetesi’ olarak bilinen soruşturma çerçevesinde çalışmalarına devam eden İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri 4 Aralık’ta yaptıkları operasyonda çete lideri Fırat Sarı’yla birlikte hareket ettiklerini belirlediği 5 doktor, 5 sağlık çalışanı 3 hemşire, ve 1 kişiyi gözaltına almıştı. Devam eden soruşturma kapsamında tespit edilen 18 şüpheliye yönelik fezleke hazırlandı. Hazırlanan fezlekede Doktor Dursun Eryılmaz hakkında ‘ihmali davranışla kasten öldürme’ suçundan 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezası istendi. Öte yandan Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin hakkında ise ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etmek’ suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Fezlekede savcının makamında tehdit edilmesine ilişkin soruşturmanın ayrıca sürdüğü de kaydedildi. Diğer 16 şüpheli hakkında ise çeşitli suçlardan değişen oranlarda hapis cezası istendi. Öte yandan hazırlanan fezlekede cumhuriyet savcısını makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin’in ifadesi ortaya çıktı. "Üslubumun yanlış anlaşılmasından dolayı Türk milletinden ve Türk devletinden özür diliyorum” Zengin ifadesinde, "Üslubumun yanlış anlaşılmasından dolayı Türk milletinden ve Türk devletinden özür diliyorum. Savcıma tehdit amaçlı gitmedim. Sadece öngörülerimi kendisi ile paylaştım. Ben herkese kendimi müşavir olarak tanıtırım, bana müsteşar diyenleri de müşavir diyerek düzeltirim. Ancak müsteşar demeye devam ediyorlar. Buna benim yapabileceğim bir şey yok” dedi. Kendisine “cumhuriyet savcısı hakkında bu kadar bilgiye nasıl vakıf oldunuz?” şeklinde soru sorulan Mustafa Kemal Zengin, “Ben sadece Yavuz Çelik’in bana söyledikleri kadar biliyorum. Diğer söylediklerim tamamen boş boğazlılıktandır. Benim olayı biraz abartmamdan dolayı olay bu noktaya gelmiştir. Başka ekleyeceğim bir şey yoktur" ifadelerini kullandı.

Yenidoğan Çetesi davasında 11. gün! Doktor Mehmet Gürül'ün anlattıkları şoke etti Haber

Yenidoğan Çetesi davasında 11. gün! Doktor Mehmet Gürül'ün anlattıkları şoke etti

Duruşmada savunma yapan TRG Hospital doktoru tutuksuz sanık Mehmet Gürül, “En büyük hatam bu hastanelerde çalışan hemşireleri denetlememiş olmam. Yeni işe başlayan hemşireler işi öğrensin istedim. Benim buradaki tek suçum saklamak. Denetime gelindiğinde dışarıdan gelen anlaşması olmayan dış nöbetçi hemşireleri gizlemek. Benim bu dosyadaki tek suçum budur" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 11’inci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmada, TRG Hospital Hastanesi’nde doktor olarak çalışan, 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki ve basamaklarda oynama yaparak gerçeğe aykırı şekilde epikriz düzenleyip ilaçları SGK’ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen Mehmet Gürül savunma yaptı. Gürül savunmasında, "Burada bulunan arkadaşların yarısını tanıyorum, yarısını tanımıyorum. Ben hiç ciro üzerinden maaş almadım. Epikriz üzerinden bir işlem yapmadım. Bunu yaparak SGK’yı dolandırmam imkansız. Ben hastanenin işletme şeklinde yönetildiğini savcıya verdiğim ilk ifadede öğrendim. TRG Hospitalist Hastanesi’nde maaşımın bir kısmı yönetim tarafından ödeniyordu. TRG Hospitalist Hastanesi ile Fırat Sarı nasıl anlaşma yaptı bilmiyorum” dedi. Mahkeme başkanı, sanığın hesap hareketlerine ilişkin gelen paraları sordu. Sanık Gürül, "Bu paralar benim maaşım. Bazen farklı hesaplardan geliyordu ama o paralar benim maaşım” şeklinde cevap verdi. Sanık Mehmet Gürül, "Belirli dozlarda coursof ilacı kullanıyorduk. Burada bulunan sanıklar söylemedi ancak bu ilaçlar SGK’dan değil ilaç firmalarından alınıyor, dolaplarda saklanıyor. Bu ilaçları Fırat Sarı ve Hakan Doğukan Taşçı’nın sattığını öğrendim. Ben ilacın satıldığını duyunca şok oldum. İlacın satılmasını asla desteklemiyorum. Ben ilaçların satılmasına müsaade edemem. Bu ilaçlar uygun şartlarda saklanmazsa bebeklere zarar verir. En büyük hatam bu hastanelerde çalışan hemşireleri denetlememiş olmam. Yeni işe başlayan hemşireler işi öğrensin istedim. Benim buradaki tek suçum saklamak. Denetime gelindiğinde dışarıdan gelen anlaşması olmayan dış nöbetçi hemşireleri gizlemek. Benim bu dosyadaki tek suçum budur" diye konuştu. Mahkeme başkanı, sanığa Fırat Sarı ile arasında geçen "Telefonlara dikkat et" konuşmasını sordu. Sanık, "Fırat’tan aldığım bilgiye göre telefonlar dinleniyormuş polis tarafından. Bana da dikkatli olmamı söyledi" dedi. Mahkeme başkanı Gürül’e, Fırat Sarı ile aralarında geçen müstehcen içerikli konuşmalara ilişkin, "Siz doktorsunuz, müstehcen konuşmalarla ne işiniz var" diye sordu. Sanık, "Sayın başkan bunlar hayatın olağan akışına uygun şeylerdir" diye cevapladı. Duruşma tutuksuz sanıkların savunması ile sürüyor.

Şok ifade: "500 gram bebek yaşamazsa çek tüpünü gitsin" Haber

Şok ifade: "500 gram bebek yaşamazsa çek tüpünü gitsin"

Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık hemşire yardımcısı Batuhan Çetin “Denetim gelmeden önce hastanenin bilgisi oluyordu. Normalde doktor yoktu, denetim olacağında doktor geliyordu. Kaya bebeğin durumu ağırlaşınca doktor Rıza Keykubat’ı aradım ‘hocam nabzı alamıyorum artık’ dedim. Bana ‘500 gram zaten bebek yaşamazsa çek tüpünü gitsin’ dedi” şeklinde konuştu. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 9’uncu gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada Kaya bebeğin ölmesinde ihmali bulunduğundan ihmali davranışla kasten öldürme suçunu işlediği soruşturma kapsamında tespit edilen hemşire yardımcısı Batuhan Çetin savunma yaptı. “NORMALDE DOKTOR YOKTU, DENETİM OLACAĞINDA DOKTOR GELİYORDU” Batuhan Çetin savunmasında “Ben hemşire yardımcısıyım. Güney Hastanesi’nde yenidoğan yoğun bakımda çalışıyordum. Yapılan usulsüzlükler hakkında bilgim yok. Bütün hastanenin bildiği gibi yenidoğan yoğun bakımın işletme olduğunu biliyordum. Denetim gelmeden önce hastanenin bilgisi oluyordu. Normalde doktor yoktu, denetim olacağında doktor geliyordu. Kaya bebek gece doğdu. Bebek doğduktan sonra hiçbir doktor müdahalede bulunmadı. Elini bile sürmediler bebeğe. Yoğun bakıma alındı bebek. 2. günün gecesinde bebek çok kötü kanıyordu. Aspirasyon sonucu kanıyordu. Hemşire Damla Atak’a haber verildi ama hastaneye gelmeye tenezzül etmedi. 3 tane hemşire yardımcısı bulunuyordu bebeğin vefat ettiği gün” dedi. “500 GRAM ZATEN BEBEK YAŞAMAZSA ÇEK TÜPÜNÜ GİTSİN” Sanık Çetin savunmasının devamında “Bebeği teslim aldığımızda çok soğuktu monitör okumuyordu. Nabzı düşüktü. Bebek akşam 18.00’da 3 tane hemşire yardımcısına bırakıldı. Ben sorumluluğu kabul etmedim. Damla Atak bana ‘ben gidiyorum çok yorgunum bugün beni arama’ dedi. Muhtemelen kendine kalmasın diye akşam ölsün diye gündüz yaşatmaya çalıştı. Gece, doktor Rıza Keykubat’ı aradım. Bir vizit attı. Rıza Keykubat’ın da haberi vardı durumdan. Bebek gece 03:00 gibi daha da ağırlaştı. Keykubat’ı aradım ‘hocam nabzı alamıyorum artık’ dedim. Bana ‘500 gram zaten bebek yaşamazsa çek tüpünü gitsin’ dedi. Ben de sorumlu olarak vicdanımı rahatlatmak için kalp masajı yaptım. Bebeği yaşatmak için yapılabilecek müdahaleleri yaptım. Ben de bundan dolayı yargılanıyorum şu an. Ben çoğu şeye tanık oldum ama sanık olarak yargılanıyorum. Kalp masajı yapmasam da ölecek bir bebek ama kalp masajı yaptığım için yargılanıyorum. Şeyhmus Hoca bebeği hiç görmedi. Gelip gittiği çok nadirdir yenidoğan servisine. Sadece kaşesini kullandıran bir doktor. Bebek öldükten sonra başhekim, başhemşire beni bir odaya aldılar. Tehdit ettiler beni. Normalde yoğun bakımda kamera vardı. Ben inanmıyorum kamera kayıtlarının olmadığına. Yok etmişler. Nöbet listeleri bile yalan yanlıştı. Denetime gelenlere yalan nöbet listelerini verdiler. Kaya bebek öldükten sonra denetim geldi. Damla Atak beni aradı ‘Doktor geldi müdahale etti diyeceksin’ dedi. Denetimin geleceğinden nasıl haberleri oluyordu bilmiyorum” şeklinde savunma yaptı. Duruşma tutuksuz sanıkların savunması ile sürüyor.

"İhmali bir davranışta bulunduğumuzu düşünmüyorum" Haber

"İhmali bir davranışta bulunduğumuzu düşünmüyorum"

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmada tutuksuz sanık hemşire Ayşe Gizem Büyükköleş savunma yaptı. İhmali davranışlarda bulunup Opera bebeğin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle savunma yapan sanık Büyükköleş, "2023 yılında üniversiteden paramedik bölümünden mezun oldum. Birinci Hastanesi’nde stajyer olarak çalıştım. Opera bebek hastaneye geldiğinde toplu nöbeti devralmıştık. Bu bebeğin günlüğüne 20 bin lira alındığını duydum. Opera bebek stabildi. Sabah saat 06.30 gibi Tuğçe Toptemel'e bebek büyük olduğu için bakımına girmek istediğimi söyledim. Bebeğin bağlı olduğu cihaz ötmeye başladı. Bu durumu Doğukan Taşçı'ya bildirdi Tuğçe. Doğukan bizden bebeğin videosunu ve kan şekerini istedi. Ancak Tuğçe bebekten kan gazı almaya çalıştı. Kan gazı için ekipman yoktu. Bebeğe Doğukan CPR işlemi yapılmamasını söyledi ancak Tuğçe CPR yapmaya başladı ama sürdürmedi. Sabah nöbeti devralmaya gelen arkadaşlara bebeği teslim ettik" ifadelerini kullandı. "İHMALİ BİR DAVRANIŞTA BULUNDUĞUMUZU DÜŞÜNMÜYORUM" Savunmasına devam eden sanık, Ayşe Gizem Büyükköleş, "Ne Tuğçe Topdemir'in, ne de kendimin ihmali bir davranışta bulunduğumuzu düşünmüyorum. Biz elimizden gelen tüm müdahaleyi yaptık. Bu olay olana kadar Fırat Sarı'yı tanımıyordum. Gece hastanede doktor bulunmazdı. Nöbet listesinin olup olmadığını bilmiyordum. Mesleği öğrenmek için ilk kez çalışmaya başladığım yerde böyle bir şey yaşadığım için çok üzgünüm" diye konuştu. Mahkeme başkanı sanığa başkasının kaşesinin hemşireler tarafından kullanılıp kullanılmadığını sordu. Sanık Ayşe Gizem Büyükköleş “Bilmiyorum ama bu konuşuluyordu sürekli” şeklinde cevap verdi. Mahkeme başkanı bunun üzerine öfkelenerek “Kime sorsak hiçbir şeyden haberi yok. Hemşire ‘doktor biliyor’ diyor, doktor ‘başhekime sorun’ diyor. Ben anlamıyorum, bu hastaneleri nasıl böyle yönettiniz” dedi. Duruşmaya sanık savunmasının ardından 45 dakika ara verildi.

Yenidoğan çetesi davasında ara karar Haber

Yenidoğan çetesi davasında ara karar

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava, 6. gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, Medisense şirketinin sahibi olan, anlaşma yaptığı hastanelerin yenidoğan yoğun bakımlarını işleten, bebeklerin ihmalden ölmesine neden olan örgüt lideri doktor Fırat Sarı’nın avukatı, savunma yaptı. Fırat Sarı’nın avukatı, "Basın aracılığıyla bir savcının tehdit edilmesinden dolayı bu davada baskı oldu benim müvekkilim 7 aydır tutukludur. Hiçbir bebek kasıtlı olarak öldürülmemiştir” diyerek müvekkilinin tahliyesini talep etti. Savunma yapan sanık Fırat Sarı ise, "Ben terör örgütü üyeliğinden topluma kazandırma yasasıyla çıktım” ifadelerini kullandı. Cumhuriyet Savcısı sanığa, "Sağlıklı çocukların ilaç verilip yoğun bakıma alındığı oldu mu? Hasan Basri öyle söylüyor" dedi. Fırat Sarı ise, “Onu insan yapmaz asla söz konusu değil" diye yanıtladı. Duruşma ertelendi Ara kararını açıklayan mahkeme, duruşmanın 26 Kasım saat 11.00’a bırakılmasına hükmetti. Tüm tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi. Duruşma Salı günü sanık savunmaları ile devam edecek.

Yenidoğan Çetesi Davasında Duruşmalar Devam Ediyor Haber

Yenidoğan Çetesi Davasında Duruşmalar Devam Ediyor

 Bağcılar Medilife Hastanesi'nde yeni doğan yoğun bakım sorumlu doktoru olarak çalışan ve 4 bebeğin ölümünde sorumluluğu olduğu iddianamede belirtilen Dursun Eryılmaz'ın savunması ile duruşma devam ediyor. Duruşmada sanık Eryılmaz savunma yaparken avukatı “Mahkemenin bir hükmü kalmamıştır, basın mensupları müvekkilim dahil herkesi bebek katili yapmıştır” dedi. İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22'si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava beşinci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada, Bağcılar Medilife Hastanesi'nde yeni doğan yoğun bakım sorumlu doktoru olan; ayrıca Melek Süleymanoğlu, Öykü Helvacı, Havanur Karakoç ve Ayaz Karaduman bebeğin ölümünde sorumluluğu olduğu iddianamede belirtilen Dursun Eryılmaz savunma yaptı. “FIRAT SARI İLE ÇALIŞIRKEN 1 BUÇUK YIL İÇERİSİNDE 800 BİN LİRA PARA ALDIM” Fırat Sarı'yla ilgili konuşan Dursun Eryılmaz, “Fırat Sarı'yı çocuk pediatrisi olarak tanıyorum. Ben onun yanında çalışmadım. Benim çalıştığım hastaneyi Fırat Sarı satın aldı. Fırat Sarı ile çalışırken 1 buçuk yıl içerisinde 800 bin lira para aldım. Bebeklerin yoğun bakımlara transfer edileceğini biliyorduk. Ayaz bebeği hastaneden zorla almadım. Ailenin akraba evliliği olduğu söyleniyordu” ifadelerini kullandı. Sanık savunma yaptığı sırada söz alan müşteki avukatı, Ayaz bebeğin akraba evliliği olmadığının raporlandığını aktardı. Savunmasına devam eden sanık Eryılmaz, “Ayaz bebeğin ölüm haberini İlker Bey verdi ama aradan bir yıl geçti tam olarak emin değilim. Klavye bilgim çok az olduğu için epikrizler konusunda sekreter ve hemşirelerden klavye için destek aldığım zamanlar olmuştur” şeklinde konuştu. Duruşmada, sanık avukatı, basın mensuplarına tepki göstererek, “Mahkemenin bir hükmü kalmamıştır, basın mensupları müvekkilim dahil herkesi bebek katili yapmıştır” dedi. Duruşma, verilen aranın ardından sanık savunmaları ile devam edecek.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.