SON DAKİKA

#Vahşet

Söz Bursa - Vahşet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Vahşet haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Vahşet! 2 günlük bebeği boğup, üstüne beton dökmüşler! Haber

Vahşet! 2 günlük bebeği boğup, üstüne beton dökmüşler!

2010'daki olayın detayları şoke etti. Tekirdağ İl Jandarma Komutanlığına bağlı Asayiş Şube Müdürlüğü JASAT timleri tarafından 12 Mart 2025 tarihinde gerçekleştirilen projeli operasyon kapsamında, İ.A. (38) isimli kadının Yakın Akrabayı Öldürme suçundan müebbet hapis cezası bulunduğu belirlendi. Aynı suçtan tutuklamaya yönelik aranan T.S. (64) isimli kadın da ekiplerin takibine alındı. Asayiş Şube JASAT, 6. JASAT, Çorlu İlçe Jandarma Komutanlığı ve Süleymanpaşa İlçe Jandarma Komutanlığı ekiplerinin ortak operasyonuyla şüpheliler, Süleymanpaşa ilçesine bağlı Nusratiye Mahallesi'ndeki ikametlerinde yakalandı. Dehşet dolu detaylar: Beton dökmüşler Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde, 2010'da meydana gelen olayda İ.A.'nin askerdeki sevgilisinden dünyaya gelen 2 günlük kız bebeği, aile meclisi kararıyla öldürüldü. Bebeğin önce boğularak öldürüldüğü, ardından evin bahçesine gömülüp üzerine beton döküldüğü ortaya çıktı. Polis, yapılan ihbar üzerine belirtilen adreste arama yaparak bebeğin cesedine ulaştı. Soruşturma kapsamında, anne İ.A., anneanne T.S. ve aile meclisinin diğer üyeleri gözaltına alındı. Adres değiştirmişler 2010 yılında tutuklu olarak yargılanan anne ve anneanne mahkemenin ara kararıyla 2018 yılında tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. Mahkemenin iki kadın hakkında yakın akrabayı öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet karar vermesinin ardından iki kadın sürekli adres değiştirerek izini kaybettirdi. Cinayetten aranan iki kadın JASAT Ekiplerinin titiz çalışması neticesinde yakalanarak cezaevine teslim edildi.

Düğün evinden cenaze çıktı...Eşini satırla acımasızca katletti Haber

Düğün evinden cenaze çıktı...Eşini satırla acımasızca katletti

Olay, dün akşam saat 22.30 sıralarında Kepez ilçesi Gazi Mahallesi 6549 Sokak üzerinde bulunan bir sitenin giriş katında meydana geldi. Antalya'da özel bir hastanede hemşirelik yapan Sevcan Demir Sakman (26) ve Acil Tıp Teknisyeni eşi Halit Can Sakman (26) arasında tartışma çıktı. Uzun süredir birlikte olan ve kısa süre önce resmi nikah kıyarak düğün hazırlıklarına başlayan çift arasında bir süredir maddi sorunlar nedeniyle yaşanan tartışmalar dün de devam etti. Çıkan tartışma kısa sürede büyüyerek kavgaya dönüştü. Satırla öldürmüş Daireden gelen kavga sesleri üzerine apartman sakinlerinin 112 Acil Çağrı Merkezi'ne ihbarı ile verilen adrese polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen polis ekipleri daire içerisinde Sevcan Demir Sakman'ı kanlar içerisinde yerde yatarken buldu. 112 Acil Sağlık ekipleri sırtında, karnında ve vücudunun birçok yerinde satırla kesi darbeleri bulunan genç kadının hayatını kaybettiğini belirledi. İddiaya göre ise eşinin bıçaklı saldırısından dolayı yaralı olduğu belirtilen Halit Can Sakman ise polis ekiplerine teslim olurken, tedavi edilmek üzere ilk müdahalesinin ardından ambulansla hastaneye kaldırıldı. Anne sinir krizi geçirdi Hastanede tedavisi süren Halit Can Sakman'ın ilk ifadesinde tartışma sırasında Sevcan Demir Sakman'ın bıçakla kendisine saldırdığını, bıçağı eşinin elinden aldıktan sonra olayın gerçekleştiğini söylediği öğrenildi. Olay Yeri İnceleme ve Savcılık incelemesinin ardından Sevcan Demir Sakman'ın cansız bedeni, otopsi için Antalya Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayı haber alarak Antalya'ya gelen Sevcan Demir Sakman'ın annesi Antalya Adli Tıp Kurumu önünde gözyaşlarına boğularak sinir krizi geçirdi. Gözü yaşlı anne, "Gözü açık gitmiş, delik deşik etmiş yavrumu" diyerek feryat etti. Savcılık ve otopsi işlemlerinin ardından genç hemşire Sevcan Demir Sakman'ın cenazesinin Hatay'ın İskenderun ilçesinde toprağa verileceği öğrenildi.

Her satırı vahşet Haber

Her satırı vahşet

Herekeli ünlü halıcı Nurhan Ör’den (56) 7 Kasım 2023’den itibaren haber alamayan yakınları durumu polise bildirmişti. Polis ekiplerince yapılan çalışmalar neticesinde Nurhan Ör’ün otomobilini Gebze’de terk edilmiş halde bulmuştu. Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekiplerince bin saatlik kamera kaydı incelenerek olay aydınlatılmıştı. İstanbul Sultanbeyli’de bulunan oto galeriye getirilen Nurhan Ör’ün darp edilerek bayıltıldığı, daha sonra halıya sarılıp otomobilinin bagajına konularak Kartepe ilçesindeki çiftliğe getirildiği belirlenmişti. Ör’ün vücudunun parçalara ayrılarak, asitle eritildiği tespit edilmişti. Polis ekiplerinde gözaltına alınan Işık E. (56), Ahmet T. (57), Bahadır T. (30), Ceyhun A. (57), Emrah D. (34), Ferdi G. (37) tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Kan dolduran cinayette zanlılardan Işık E., Ahmet T. ve Ceyhun A’nın lise yıllarından Nurhan Ör ile arkadaş olduğu öğrenilmişti. "Nurhan ile aynı sofrayı paylaştık" Olayla ilgili duruşma Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Duruşmaya tutuklu sanıklar, maktulün ailesi ve taraf avukatları katıldı. Duruşma 9 saat sürdü. Ahmet, Nurhan ve Işık ile okul arkadaşı olduğunu söyleyen Ceyhun A., "Çok üzgünüm, Nurhan’ın ailesinden özür diliyorum. Asitle erittiğimiz kişinin Nurhan olduğunu bilmiyordum. Nurhan’ı 35 senedir görmüyordum ama liseden arkadaşımdı. Ahmet, Nurhan ve Işık ile çok yakın arkadaştık ama Nurhan ile ayrı bir arkadaşlığımız vardı. O dönem zarfında Nurhan ile aynı sofrayı paylaştık. İyi bir arkadaşlığımız vardı. Olayın olduğu dönem paraya ihtiyacım olduğu zamanlardı. Işık’a da borcum vardı. Işık bana, başkası ile alacak verecek meselesi olduğunu, ’Tansiyon yükselebilir, yüksek sesten kimse rahatsız olmasın, senin çiftliği kullanalım. Bunun karşılığında sana para vereceğim’ dedi. Ben de bunu kabul ettim" diye konuştu. "Olaydan bir gün önce elektrikli testereyi odun kesmek için aldım" Ahmet ve Ferdi’nin çiftliğe asit getirdiğini söyleyen Ceyhun A., "Gübre yığınında çok fazla böcek vardı, Işık ile Ahmet ’Asit onları yok eder’ demişti, ben onun için getirdiler sandım. Adaklık hayvan kestiğim için çiftlikte satır, bıçak gibi şeyler vardı. Çiftlikte tadilat yapacağım için de Işık bana para verdi. Balta, satır, testere, naylon, eldiveni çiftliğime lazım olması sebebiyle aldım. Olaydan bir gün önce elektrikli testereyi odun kesmek için aldım. Olay günü Ahmet ve Işık bana geldiler, beraber yemek yedik. Üstüme başıma kıyafet alacaktım. Önce Işık’ı Körfez’e bıraktık. Beni de İstanbul’a götürdüler. Ahmet bana cep telefonu verdi, ’Arayınca arabayı alır, çiftliğe geçersin’ dedi. Eski tip telefonlardandı. Aramışlar ama duymamışım. Ahmet yanıma geldi, ’Çabuk her şey hazır, galeriye git arabayı al. Paketledik, sana bir şey olmayacak’ dedi. Galeriye gittiğimde Işık kapıda, Ferdi ise dışardaydı. ’Araba hazır kaç saattir seni bekliyoruz. Ahmet seni yolda karşılayacak’ dediler" şeklinde konuştu. "Işık, cesedi asitte eritmemizi söyledi" Sanık Ferdi’yi de yoldan aldığını söyleyen Ceyhun A., "Ahmet bizi arayarak İzmit’te karşılayacağını söyledi. Bizi yönlendirdi. Ferdi ile birlikte çiftliğe geldik. Ferdi halıya sarılmış paketi aldı, aynı zamanda halı bantlanmıştı. ’Ferdi, ’Bu zaten ölü’ dedi. Üzerine su falan attık, ’Galerideyken ölmüş’ dedi. Işık’ı aradım, öldüğünü söyledim, ’Biliyorum gerekeni yapın’ dedi. ’Gereken ne’ deyince, asite atmamızı söyledi. Üstümüzü değiştirdik, Ferdi el arabasını getirdi. Arabadaki halıya sarılmış cesedi alıp içeri getirdik. Ben cesedin Nurhan’a ait olduğunu bilmiyordum. Gidip üstümüzü değiştirdik. Ferdi kıyafet getirmiş, o da değiştirdi. Kafasında kar maskesi vardı, maskeyi hiç açmadım. Cesedin kafasında kırıklar doluydu, sırtı mosmordu. Kafasının arkası kan içindeydi. Ağzında pamuk vardı. Cesedin kime ait olduğunu hiç merak etmedim, aklımda sadece ondan kurtulmak vardı" ifadelerini kullandı. "Işık bana naylon ve eldiven gibi malzemeler almam için 400 dolar nakit para verdi" Emniyette cesedin Nurhan’a ait olduğunu öğrendiğini söyleyen Ceyhun A., "Cesedi parçalamaya ve asite atmaya Ferdi yardımcı oldu. 100 litre asit vardı. Cesedi yok ettikten sonra Işık telefonla aradı, polisin kendisini aradığını söyledi. Malzemeleri yok etmemi istedi. Tüm eşyaları yaktım. Daha sonra polisler geldi ve olanları anlattım. Işık bana naylon ve eldiven gibi malzemeler almam için 400 dolar nakit para verdi. Çiftliği hazırlamam gerektiğini söyledi. Parayı bunun için mi verdi bilmiyorum. Nurhan’ı ben öldürmedim, arabada ceset olduğunu bilmiyordum, çiftlikte öğrendim. Basiretim bağlandı. Işık bana 20 bin lira para da vermişti ama o para tadilat içindi" dedi. Savunması alınan Ferdi G., "Işık bana; 1980’lerde bazı olaylara karıştığını, örgüt adına çalıştığını, cinayetler işlediğini söyledi. Beni korkuttu ve tehdit etti. Işık Eren 100 kişilik bir ölüm listesi hazırlamış. İntikam alacakmış. Işık bana, Nurhan’ı paketleyeceklerini söyledi. Olaydan bir gün önce Işık çağırdı, Ahmet ile çiftliğe gideceğimi söyledi. Malzemeleri ben, Ceyhun, Ahmet aldık. Sonra onları çiftliğe götürdük. Ceyhun daha sonra testere, naylon poşetler aldı. Sonrasında ben Ahmet ile İstanbul’a döndüm. Olay günü Işık silahını çıkarıp temizledi, Nurhan’ı kaçırırsak beni vuracağını söyledi" diye konuştu. "Elini, ayaklarını ağzını bantladı, kıyafetlerini giydi" Emrah’ın olaydan 1-2 gün önce sakalını boyattığını, peruk aldığını söyleyen Ferdi G., "Emrah bana fotoğrafını atınca Işık’a gönderdim. Işık, whatsapp fotoğrafını ona attığım için bana kızdı. Olay günü galeride Emrah güvenlik kameralarına yakalanmamak için arabanın bagajına geçti. Güvenlik kameralarında içeri girişi gözükmesin diye, arabanın bagajında içeri girdi. Arabayla geri geri yanaştık. Sonra yukarıya çıktı. Emrah yüzüne kar maskesi taktı. Emrah 4 hat, 4 telefon temin etmişti, nasıl haberleşeceğimiz konusunda konuştuk. Daha sonra Nurhan ve Işık galeriye geldi. Nurhan içeri girince Emrah spreyle gaz sıkmaya başladı. Nurhan’ı etkisiz hale getirdi. Göğsüne, boynuna bastı. Elini, ayaklarını ağzını bantladı, benden de yardım istedi. Emrah’ın sopayla Nurhan’a vurduğunu gördüm. Ya infaz edecek, ya salacak, ya da senet imzalatacaklardı. Emrah kafasındaki kar maskesini Nurhan’ın kafasına geçirdi. Maktul baygınken, Emrah pantolon ve ayakkabısını çıkardı, onu halıya sardı. O kıyafetleri giydi" şeklinde konuştu. "Satır ve baltayla kafasını ve belden aşağısını kesti" Daha sonra çiftliğe gittiklerini söyleyen Ferdi G., "Çiftliğe gittik, öldüğüne ihtimal bile vermiyordum. Ceyhun el arabası getirdi, açtı, birkaç tokat attı, ’Ölmüş’ dedi. ’Haber vermem gerekiyor’ deyip, Işık’ı aradı, ’Kuzu ölmüş’ dedi. Kıyafetler giydik, yere muşamba serdik. Ceyhun, ’Biri sorarsa ilaçlama yaptığımızı söylersin’ dedi. Satır ve baltayla kafasını ve belden aşağısını kesti. Ben balta ile vurduğu yeri bıçak darbesi ile kesmeye çalıştım, sonra yapamadım, bıraktım. Asite koyarak erittik. Işık’ın bana verdiği silahı masaya bırakarak oradan ayrıldım. Işık, Nurhan ile kaç defa görüştü. ’Senin halılarını yurt dışında satacağım’ diyerek halı aldı ama hiç ödeme yapmadı. Işık, halıları piyasaya sürmek için sahte belge hazırladı. 16 halının imzasını Emrah attı. Işık, Nurhan’dan aldığı 145 bin dolarlık halı borcundan kurtulmak amacındaydı. Işık Ceyhun’a, birine senet imzalatacağını, öldüreceklerini söyledi. Ayrıca olaydan bir gün önce Ceyhun, az bir sıvıyla, bir adet kemik eritip, asidin işe yarayıp yaramadığını test ettiğini anlattı. Tehditlerle bu işe başladım ama artık konuşmaya karar verdim, gerekenler cezalarını alsın" ifadelerini kullandı. "Halıyı Ferdi ile beraber alınca, ’Yavaş’ diye ses duydum" Ferdi’nin kendisinden sprey, hat, telefon istediğini söyleyen Emrah D., "Biber gazı ve hatları verdim. Ferdi ile otururken bana ’Sakallarını boyatırsan nasıl olur’ dedi. Olaydan bir gün önce sakallarımı boyattım. Zaten boyatmak gibi düşüncem vardı. Daha önce dizi işi ile uğraştığım, figüranlık yaptığım için sakallarımı boyatmak istedim. Araçtan bagajda değil, arabanın sol arka koltuk kapısından çıktım. Bir süre sonra Ferdi beni ofise çağırdı, halı vardı, arabaya almamı istedi. Halıyı Ferdi ile beraber alınca, ’Yavaş’ diye ses duydum. Normal halı zannettim. Ne olduğunu sordum, ’İnsan var’ dedi. Korktum, silah çekti, ’Sakın kimseye söyleme’ dedi. Halıyı bagaja koyduk. Bagajda Nurhan’ın yüzünü gördüm. Uyuşturucunun etkisinde olduğum için ne yapacağımı bilemedim. Pantolon ve ayakkabımı değiştirmedim. Ferdi bana turuncu renkli mont verdi, sonra aracı Gebze’ye bırakmamı istedi. denileni yaptım. Ferdinin anlatımlarını kabul etmiyorum. Bahadır kamera sisteminin değişeceğini söyledi, ben de değiştirdim. Sadece sakal boyattım, saç boyatmadım" dedi. "Işık, Nurhan’a senet imzalatacağını söyledi" Işık ile ortak olduğunu söyleyen Ahmet T., "Bahadır oğlumdur. Okul arkadaşları olarak Nurhan’la biz whatsapp grubundan görüşmeye başladık. Işık, yurt dışında alım satım yaptığını söyledi, Nurhan ile bu konuyu konuştu. İlişkiler bu şekilde başladı. Işıkla bir yerde otururken senet olayı olduğunu, Nurhan’a imzalatacağını söyledi. Beni bu işe bulaştırma dedim, sonra konu kapandı. Bir gün Işık bana kimyasal madde ile ilgili ilgilendiğim için temin edip edemeyeceğimi sordu. Temin edebileceğimi söyledim. Temin edip asiti Ceyhun’un çiftliğine bıraktım ve İstanbul’a döndüm. Sabah ofiste gittiğimde Işık bana, ’Senet imzalatma işini halledeceğim’ dedi. ’Sen de yardım et’ dedi. ’Ben sadece araba ile gider gelirim başka bir şeye karışmam’ dedim, basiretim bağlandı. Akşam annem rahatsızlandığı için eve gittim, öldüreceklerinden haberim yoktu. Senedin amacını bilmiyorum, 1 milyon dolar gibi konuşmalar geçiyordu, olayda menfaatimiz yoktu" diye konuştu. "Emrah’ın sakalını boyatmasında olayla ilgisi olduğunu düşünmedim" Bahadır T. ise, "Eylemlerde herhangi bir suçum yoktur. Nurhan aracını bizim galerimize getirip satışa koydurmamızı istedi. Bu şekilde git-geller oldu. Polislere yardımcı oldum, suçsuzum. Emrah, kepengi tamir ettiği için ona 300 TL gönderdim, zaten ona 3-4 bin lira borcum vardı, sakalını boyatması için o parayı vermedim. Emrah’ın sakalını boyatmasında olayla ilgisi olduğunu düşünmedim. Yardımcı oyunculuk yapıyor, ajansa kayıtlı, bunun için yaptığını düşündüm. Suçsuz olduğunu düşünüyorum. Kalp rahatsızlığım var. Operasyon geçirmem gerekiyor ancak cezaevi şartları buna uygun değil" şeklinde konuştu. "Nurhan’la üniversitede zamanında arkadaşlığımız kesintiye uğrasa bile yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi" Nurhan’ın çocukluk arkadaşı olduğunu söyleyen Işık E., "27 sene yurt içi ve yurt dışında çalıştım. Bu olay başıma geldiğim için doktora çalışmalarım yarım kaldı. Beni kamuoyunda öcü olarak gösteriyorlar. Kötü imaj oluşturmaya çalışıyorlar. Olaydan bir gün önce Nurhan ve ortak arkadaşımız Fehmi G. ile iş ortaklığımız gereği bir araya geldik. Araçlarının satışı ile ilgili gelişmeler olduğunu, İstanbul’a birlikte gidip gidemeyeceğimizi sordu. Beraber İstanbul’a gittik. Nurhan’la üniversitede zamanında arkadaşlığımız kesintiye uğrasa bile yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Biz İstanbul’a galeriye geldiğimizde sadece Ferdi vardı. Nurhan bir süre yukarıda takıldı ve galeriden ayrıldı. İddianamede bir tane maddi delil görmedim. Diğer sanıkların iddiaları var" ifadelerini kullandı. "Bunlar normal açıklamalar değil, akli melekelerin yerinde olup olmadığını araştırılmasını istiyorum" Nurhan’dan senet tahsil etmek gibi şuursuz biri olmadığını söyleyen Işık, "Buna da ihtiyacım yok. Nurhan ticaretinde titiz biriydi. Nurhan’ı kandırmak, senet imzalatmak deliliktir. Nurhan’ın bana ev ve ofis tahsis ettiği doğrudur. Cinayet işleyecek biri olsam kaçardım. Kaçmadığım gibi emniyete her arandığımda yardım ettim. Sanki ben onlara çip taktırdım, robot gibi kullandım gibi konuşmalar var. Madem ben tehdit ettim, neden polise gitmiyorsun? Gerçek hayatta hiçbir karşılığı olmayan şeyler söylüyorlar. Bunlar normal açıklamalar değil, akli melekelerin yerinde olup olmadığını araştırılmasını istiyorum. Öyle mükemmel planlama yeteneğim var ki; bu adamlar şuursuzca benim dediklerimi yapıyor, bir tane DNA kalmıyor. Senet imzalatacaktı deniliyor, Nurhan ile aramızdaki iş işleyişi bellidir" dedi. "Nurhan’ın mal varlığının ve ölümünden sonra zenginleşen kişileri araştırılmasını talep ediyorum" Ölüm listesinin olduğu iddiasının yalan olduğunu söyleyen Işık, "Madem bu kadar ince cinayet planım var, senet imzalatacağım bu ülkede polis yok mu? Bu senedin iş sözleşmesi ne olacak. Neye dayandıracaklar, nasıl tahsil edecekler. İddia edilen cinayet var, nerede, ne zaman ve nasıl öldürüldü, bunun maddi delilleri nerede? Bu cinayette fayda görecek insanlar lazım. Nurhan ortadan kalksa ölümünden kim çıkar sağlayacak. Benim iş sözleşmem var, ölmesinden benim çıkarım mı var? Nurhan’ın mirası, mal varlığı kime kalacak. Nurhan’ın mal varlığının ve ölümünden sonra zenginleşen kişilerin araştırılmasını talep ediyorum. Bunların hepsi uyuşturucu etkisinde hayal mi anlatıyor? Aleyhe olan suçlamaları ret ediyorum. Ahmet’in asit alıp Ceyhun’un çiftliğine götürdüğüne ilişkin bilgim var. Ceset yoksa cinayette yoktur gibi bir şey kullanmadım. 145 bin dolarlık halı iddiası var. Nurhan bu halıları satışını yaptı, ben karışmadım" diye konuştu. "Nurhan’ın Işık’a 145 bin dolar halı verdi ancak paranın ödenmediğini biliyorum" Maktulün eşi Başak Ör, sanıklardan şikayetçi oldu. Maktulün kardeşi Erhan Ör ise, "Nurhan’ın uyuşturucu ile en ufak ilişkisini görmedim. Nurhan, abim, dostumdu. Hiç kimseyi kırmayan, kimse ile küs duramayan biriydi. Herkese faydası vardı. Çok müstesna bir aileydik. Nurhan, Işık’a 145 bin dolarlık halı verdi ancak paranın ödenmediğini biliyorum. Işık, parayı nakit olarak vereceğini, Arabistan’a satacağını söylemiş. Nurhan’a sorduğumda para gelmeyecek, halıların geleceğini söyledi ama gelmedi. Bunların insan olduğuna inanmıyorum, şeytanın aklına gelmez bu plan, şikayetçiyim" şeklinde konuştu. Ağabey Serhan Ör de, "Kardeşimin cesedini bile bize bırakmadılar. Kardeşimin ne uyuşturucu kullandığını gördüm ne de duydum. Sanıklardan şikayetçiyim. Nurhan, Işık’ın halıları satamadığını, annesinin evinde olduğunu, geri getireceğini söylemiş ancak getirmedi" ifadelerini kullandı. "Nurhan’ın çocukluğundan beri yedirdiği, içirdiği, her yerde toparladığı insanlar bunlar" Duruşmanın ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Nurhan Ör’ün kardeşi Erhan Ör, "Birçok şeyi itiraf ediyorlar. Bazıları hala kendilerini kurtarmak için inkar etmeye çalışıyor ama olay ayan beyan ortada. 6 cani kardeşime kıymışlar. Bundan daha öteye bir şey yok. Adaletin tecelli etmesini bekliyoruz. Mücadelemiz hukuk mücadelesi, Türk adaletine güveniyoruz. Sanıkların çoğu çocukluk arkadaşı, lise arkadaşları. Çoğunu ben bile tanıyorum. Nurhan’ın çocukluğundan beri yedirdiği, içirdiği, her yerde toparladığı insanlar bunlar. Hep de ondan nemalanmış, bir şeyler almış insanlar. Sanıkların söyledikleri şeylere, yazdıkları senaryolara inanmak mümkün değil. Uyduruk uyduruk bir takım bahanelerle suçtan yırtmaya çalışıyorlar" dedi. Avukatların savunmalarının ardından mahmekem, sanıkların tutukluluk halinin devamına ve duruşmanın ertelenmesine karar verdi.

Bursa'da barınakta vahşet Haber

Bursa'da barınakta vahşet

Bursa'da Gemlik Belediyesi'ne bağlı Umurbey Rehabilitasyon Merkezi'nde vahşet görüntüler ortaya çıktı. Bir grup hayvanseverin çektiği görüntülerde barınaktaki köpekler yine aynı kafesteki başka bir köpeği canlı canlı yediği görüldü. Ayrıca 2 köpek de saldırgan köpekler tarafından yaralandı. Görüntülerin devamında ise güvenlik görevlileri hayvanseverlerin görüntü almasını engelledi. BAŞSAVCILIK SORUŞTURMA BAŞLATTI Gemlik Belediyesine bağlı, Umurbey Rehabilitasyon Merkezi'nde yaşanan, çağ dışı görüntüler ile alakalı Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı da harekete geçti. Konu ile alakalı başsavcılığın inceleme başlattığı öğrenilirken, olayın sorumlularının tespit çalışmaları için de, Gemlik İlçe Emniyet Müdürlüğüne talimat verildiği öğrenildi. "SORUMLULAR CEZASIZ KALMAYACAK" Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, bugün Gemlik Belediyesi Geçici Hayvan Rehabilitasyon Merkezi'nde yaşanan olayla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Başkan Deviren'e basın açıklamasında Belediye Başkan Yardımcısı Durmuş Uslu ve belediye meclis üyeleri eşlik etti. Başkan Deviren, olayın derin bir üzüntüyle karşılandığını vurgulayarak, "Bu, hiçbir insanın hiçbir canlı için kabul edebileceği bir durum değildir. Öncelikle yaşanan bu olay için çok üzgün olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Olayla ilgili olarak Gemlik Belediyesi olarak derhal idari soruşturma başlatmış bulunuyoruz. Bunun yanı sıra adli makamlar da gerekli soruşturmaları yürütecektir. Hukuk Müdürlüğü ve Teftiş Kurulu Müdürlüğü ekiplerimiz, konuyla ilgili incelemelerini titizlikle sürdürecektir. Sorumluların cezasız kalmayacağını özellikle ifade etmek istiyorum. Ayrıca Gemlik'te görev yapan veteriner hekimlerle görüşerek onların da desteğini alacağız” şeklinde konuştu. Ayrıca sorumlu kişilerin görevden el çekildiğini de açıklayan Başkan Deviren, olay yeri inceleme ekiplerinin çalışmalarına devam ettiğini kaydetti. Ortaya çıkan görüntüler ve yaşanan olaydan dolayı derin bir üzüntü duyduklarını belirterek benzer olayların tekrarlanmaması için gerekli tüm önlemlerin alınacağını söyledi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.