SON DAKİKA
Hava Durumu

#Türk-İş

Söz Bursa - Türk-İş haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türk-İş haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Türk-İş: Açlık sınırı 23 bin 324 lira Haber

Türk-İş: Açlık sınırı 23 bin 324 lira

TÜRK-İŞ, şubat ayı açlık ve yoksulluk sınırı rakamlarını açıkladı. Konfederasyon tarafından yapılan açıklamada, "Çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay düzenli olarak yapılan bu araştırmanın 2025 Şubat ayı sonucuna göre Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapılması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 23 bin 323,86 TL'ye, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 75 bin 973,49 TL'ye, bekar bir çalışanın ‘yaşama maliyeti' de aylık 30 bin 206,24 TL'ye yükseldi" denildi. TÜRK-İŞ'in verilerine göre şubat itibarıyla Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin 'gıda için' yapması gereken asgari harcama tutarının bir önceki aya göre yüzde 5,39 arttığı, 12 aylık değişim oranının yüzde 43,47, yıllık ortalama artışın ise yüzde 57,73 olarak gerçekleşti.ği belirtildi. Açıklamada, hesaplamada temel alınan ve doğrudan çarşı-pazar-market dolaşılarak derlenen gıda ürünleri fiyatlardaki değişimin harcama gruplarına göre şubatta şöyle gerçekleştiği kaydedildi: "Süt, yoğurt ve peynir ürünlerinin bulunduğu grupta; çiğ süt fiyatındaki artış bu ay raflarda daha belirgin hale geldi. Geçen aya göre bu grupta en fazla fiyat artışının sütte olduğu tespit edildi. Yoğurtta yüzde 2 oranında, beyaz peynirde ise yüzde 3,5 oranında artış olduğu gözlemlendi. Et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller ürünlerinin bulunduğu grupta; dana kıyma ve kuşbaşı eti fiyatlarında artış olduğu tespit edildi. Kuzu etinin kilogram fiyatında bazı marketlerde artış olmasına rağmen ortalamada değişmedi. Geçen ay yapılan fiyat ayarlamaları nedeniyle sabit kalan tavuk etinin fiyatında bu ay artış olduğu gözlemlendi. Balık fiyatları bu ay da arttı. En çok tercih edilen ürünlerde biri olan hamsinin kilogram fiyatının 270 ile 300 TL arasında olduğu tespit edilmiştir. Balık fiyatı hesaplanırken her zaman olduğu gibi her tezgâhta olan ve satışı fazla çeşitlere ağırlık verilmiştir. Esnaf balık satışlarında ciddi bir azalma olmasından şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. Diğer ürünlerden yumurtanın fiyatı kuş gribi salgını olması nedeniyle ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yapılan ihracatında etkisiyle bu ay da artış gösterdi. Kuru baklagiller (kuru fasulye, nohut, yeşil ve kırmızı mercimek) grubunda nohut ve kuru fasulyenin fiyatı da bir miktar artış gösterdi. Yeşil mercimek sabit kaldı. Kırmızı mercimekte ise yüzde 10'luk artış olduğu tespit edildi. Taze sebze-meyve fiyatları yine aile bütçesini zorlamaya devam etmektedir. Pazar esnafı satışların gerilediğinden oldukça şikâyetçi olduğunu belirtmiştir. Bir diğer gözlem ise pazardaki ürün çeşitliliğinin diğer aylara göre azalmış olmasıdır. Sebze grubunda mevsim sebzeleri olarak kabul edilen ıspanak, pırasa, karnabahar gibi ürünlerin fiyatı bu ay da sabit kaldı. Yine mevsim sebzelerinden olan lahananın fiyatının bu ay bir miktar gerilediği tespit edildi. Patates ve kuru soğan fiyatı bu ay da sabit kaldı. Kış aylarında tercih edilen mandalina, portakal, elma gibi meyvelerden portakal ve mandalinanın kilogram fiyatında artış olduğu tespit edildi. Sebze ortalama (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık vb. salata yeşillikleri dâhil değil) kilogram fiyatı 56,97 TL, ortalama meyve kilogram fiyatı geçen aya göre yüzde 18,5 artarak 72,50 TL oldu. Hesaplamada -bu ay- 22'si sebze ve 8'i meyve olmak üzere toplam 30 üründeki fiyat değişimi dikkate alındı. Meyve-sebze ortalama kilogram fiyatı ise 57,83 TL (ana yemekleri tamamlayan maydanoz, kıvırcık gibi salata yeşillikleri bu hesaplamada 'ortalama meyve-sebze fiyatı' kapsamında değerlendirilmektedir) olarak tespit edilmiştir. Ekmek, pirinç, un, makarna, bulgur, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta; ekmeğin fiyatı değişmedi. Grupta yer alan diğer ürünlerden pirinç, bulgur ve irmik fiyatlarında artış olduğu gözlemlendi. Un ve makarnanın fiyatında değişiklik tespit edilmedi. Temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta; zeytinyağı üretiminde görülen artış fiyatlara olumlu yansıdı ve zeytinyağı fiyatı bu ay biraz geriledi. Tereyağının kilogram fiyatında da kısmi bir düşüş olduğu tespit edildi. Margarinin fiyatı arttı. Siyah ve yeşil zeytin fiyatı bu ay sabit kaldı. Yağlı tohum ürünlerinin fiyatında da artış olduğu tespit edildi. Son grupta yer alan gıda maddelerinden baharat ürünlerinin (kimyon, nane, karabiber vb.) fiyatı azaldı. Çayın kilogram fiyatında yüzde 3'lük bir artış olduğu gözlemlendi. Diğer ürünlerden pekmez ve bal fiyatlarında artış olduğu tespit edildi. Geçen ay yüksek oranda artış görülen pekmez bu ay yerini bala bıraktı. Balın fiyatında yüzde 10'luk bir artış olduğu gözlemlendi. Reçel ve salçanın fiyatı bir miktar azalırken, ıhlamurun fiyatı sabit kaldı."

TÜRK-İŞ: Bir daha çağırmasınlar, katılmayacağız! Haber

TÜRK-İŞ: Bir daha çağırmasınlar, katılmayacağız!

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, 2025 yılında geçerli olacak asgari ücretin belirlenmesi sonrasında ilk kez konuştu.  TÜRK-İŞ Genel Merkezinde basın açıklamasında yapan Genel Başkanı Ergün Atalay, "Biz bu komisyonda 50 senedir varız. Bu komisyon adil değil, bu komisyon antidemokratik bir komisyon" dedi. "BİR DAHA ÇAĞIRMASINLAR" Yüksek hakem kurulu da antidemokratik bir komisyon, asgari ücret komisyonu da adil bir komisyon olmadığının altını çizen Atalay, "Adil olmayan bir komisyonda 50 sene durduk. Bu saatten sonra adil bir düzenleme yapılmadığı müddetçe bir daha biz TÜRK-İŞ olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu'na katılmayacağız. 10 kişi bir araya gelip istediği kararı çıkarıyor. Bizi de bir daha çağırmasınlar" dedi. Genel Başkan Ergün ATALAY 2025 yılında geçerli olacak asgari ücretin belirlenmesinin ardından, TÜRK-İŞ Genel Merkezinde basın açıklamasında bulundu.Genel Başkan ATALAY, "Biz bu komisyonda 50 senedir varız. Bu komisyon adil değil, bu komisyon antidemokratik bir komisyon. Yüksek… pic.twitter.com/R4RLDtfVlH— TÜRK-İŞ (@turkiskonf) December 25, 2024 Söz konusu zammı kabul etmenin mümkün olmadığını açıklayan Ergün Atalay, taleplerinin Anayasa'da yazılan geçim şartlarına uyulması, insanca yaşamayı sürdürecek bir miktar olmasını istediklerini belirterek, "Asgari ücret pazarlık konusu yapılmamalı, enflasyonun yüksek olduğu dönemde yılda iki kez yapılmalı dedik. İnsanca yaşanabilecek bir geçim ücreti istemiştik. Biz komisyonda sözümüzün dinlenmediğini, yetkimizin olmadığını, sözümüzün geçmediğini gördük. Açıklanan ücret yıllıkta, 6 aylıkta olsa kabul edilebilir tarafı yok. Sendikacılar yasama değil, yürütme değil, yargı değil. Açıklanan rakamla bırakın 12 ve 6 ayı, 3 ayı geçinmeler mümkün değil. Türk-İş 74 yıldır var. Demokrasiden ve işçiden yanayız. Bizi hırpalamanın kimseye faydası yok" diye konuştu.

İşçi konfederasyonlarından TBMM’de ortak açıklama Haber

İşçi konfederasyonlarından TBMM’de ortak açıklama

TÜRK-İŞ, DİSK, HAK-İŞ genel başkanları TBMM’de, Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyon Başkanı Vedat Bilgin ile görüştü. Görüşmenin ardından ortak basın açıklaması düzenlendi. Sağlık ve Çalışma Komisyonu olarak toplumun her kesiminden sorunlarla ilgili gelen talepleri değerlendirip bunların yasalaşması, sorunların çözülmesi konusunda çeşitli girişimlerde bulunduklarını ve adımlar attıklarını ifade eden Bilgin, “Bugün Türkiye içinde bulunduğu zor bir dönemden geçiyor. Ekonomide istikrarı sağlamak, enflasyonla mücadeleyi gerçekleştirmek için uygulanan bir program var. Ülkemizin uluslararası sistemle karşı karşıya bulunduğu sorunlar var. Fakat bütün bunları çözerken, bunlarla ilgili çözümler ortaya koyarken emeği çalışanları asla ihmal etmememiz gerektiğinin bilincindeyiz. Demokrasi, emeğin örgütlendiği, emeğin çalışma hukuklu çerçevesi içerisinde haklarının alındığı bir rejimdir. Ekonomik politikalar da sosyal politikalarla birlikte yürütüldüğü zaman başarılı olur. Toplumsal bakımdan kabul görür. Bu bakımdan ben ekonomik politikalarla sosyal politikaların paralel gitmesi gerektiğini savunan birisiyim” şeklinde konuştu. Son çeyrek asırdır görünmeyen bir ekonomik sıkıntıyla karşı karşıya olduklarını belirten Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, “Biz taleplerimizi 130 gündür ülkenin değişik illerinde grevlerle, mitinglerle, iç durdurmalarla bunları sürdürdük. Hatırlarsınız bundan tam bir ay evvel Ankara'da Tandoğan Meydanı'nda 150 bin kişinin katıldığı bir miting yaptık. DİSK ülkenin değişik bölgelerine yaptı, Hak-İş ülkenin değişik bölgelerinde miting yaptı. Sorun şuydu, şimdi bizim vergiyle ilgili ana sıkıntılarımızdan bir tanesi; biz Ocak ayında aldığımız ücreti Aralık ayında almıyoruz. Maalesef biz 12 ay çalışıyoruz. İşçiler 2 ayını vergiye veriyor. Yani bunun kabul edilir bir tarafı yok. Geçmişte asgari ücretin 17 katıydı vergi dilimi. Şimdi maalesef baktığınız zaman 5 katı oluyor. Yani bu eski düzenlemeye gelse bile problemin en azından bir bölümünü halletmiş olacağız” diye konuştu. Taşeronların, staj mağdurlarının ve emeklilerin aldığı ücretlerden dolayı kendilerinden beklentilerinin olduğunu ifade eden Atalay, “Şu anda biz bugün burada bu basın toplantısını yaparken sabahleyin Çayıran'da 500 tane maden işçisi kendini madene kapattı. Sebep şu: Çayıran, Nallıhan, Beypazarı'nda öyle bir özelleştirme yapılıyor ki sanki o bölgenin bir tarafında dörtte ikisi, bir tarafında dörtte üçü şartnamenin ne olduğunu bilmiyor. Satılıyor. Burada işçi yok. Burada ailesi yok. Spor testleri satılıyor. Lojmanlar satılıyor. Bununla ilgili bugüne kadar yetkililerin tamamlanan bende ve yetkili sendikalarda görüştü. Şu ana kadar müspet bir cevap alamadık. Dört Aralık'ta ihale var. Arkadaşlarımız Sabahleyin kendilerini oraya kapattılar. Arkadaşlarımız müspet bir netice alana kadar oradan çıkmayacaklar” dedi. Kamu işçilerinin geçmişte ücretlerde öncü olduğunu vurgulayan Atalay, şu an ise bu enflasyondan dolayı kamu işçilerinin maaşlarının asgari ücret düzeyine düştüğünü dile getirdi. Konuşmasının devamında asgari ücret komisyonunun yapısı hakkında konuşan Atalay, “Şu anda gündemde şu asgari ücret var. Asgari ücretle ilgili kırk senedir görüşmeler devam ediyor. Kanunun gereğinde Türk-İş asgari ücretliyi temsil ediyor. 15 kişi var. Bugüne kadar dört kere imzalanmış. Otuz altı kere imzalanmamış. İşçiyle işveren beraber olduğu zaman istediği rakamı çıkarma imkanı var. İki dönemdir de asgari ücret tesis komisyonunun tamamı işçi oluyor. Bu dönemde ilk toplantılarını bugün Türk-İş’te yaptılar. Beş tane asgari üyemiz var. Bir tanesi sembolik olarak Türkçe Genel Başkan Yardımcısı ama dört tane arkadaşımız işçi. Onlar geçen dönem bize geldiler. Dediler ki yıl on sekiz bin lira olsun. Yılda iki kere olsun. Getirdiler önümüze koydular .Biz ülkeyi yöneltenin önüne koyduk. Dedik ki 18 bin lira olsun. Yılda iki kere olsun. Bunla ilgili bugüne kadar müspet hiç çalışma yapılmadı. Mitingde biz asgari ücretli, emekli ve taşeron arkadaşımıza söz verdik. Asgari ücret öyle bir noktaya geldi ki başta İMF olmak üzere uluslararası örgütler, sermaye kuruluşları bugüne kadar birçok kişi kurum tutar ve artış oranı açıklamadı. Burada bir algı operasyonu yürütülmekte. Enflasyonla mücadele için düşük asgari ücret gerektiği savunulmakta” diye konuştu. “Türkiye'deki temel mesele bir bölüşüm meselesi” Atalay’ın ardından açıklamasını gerçekleştiren DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Türkiye'de işçiler, emekçiler, ücretiyle geçinenler, emekliler, kadınlar, gençler çok ciddi bir geçim sıkıntısıyla karşı karşıya. Yüksek enflasyon, işsizlik, enflasyon karşısında alım gücümüzün her gün daha da fazla azaldığı bir süreci yaşıyoruz. Şunu öncelikle ifade etmek istiyorum ki hepimizin yaşadığı bu yoksullaşma Türkiye yoksullaştığı için gerçekleşmiyor. Türkiye'deki temel mesele bir bölüşüm meselesi. Hepimiz çalışıyoruz, üretiyoruz ancak ürettiğimiz değerin paylaşımında, bölüşümünde büyük bir adaletsizlik var. O nedenle DİSK olarak iki yılı aşkın bir süredir gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet mücadelesi veriyoruz” ifadelerini kullandı. “Türkiye'de vergilerin yüzde 66'sını dolaylı vergiler, yüzde 34'ünü doğrudan vergiler oluşturuyor” Sosyal devlette çalışanlar, güçsüzler, zayıflar, emeklilerin korunmak zorunda olduğunu belirten Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Türkiye'de gerçekten adaletsiz bir vergi sistemiyle karşı karşıyayız. Nereden bakarsanız bakan geçmişle kıyaslanmayacak kadar bir geriye gidiş söz konusu. Türkiye gelişiyor, Türkiye büyüyor, Türkiye her alanda önemli adımlar atıyor ama vergi konusunda geriye gittiğimiz ortada. Hem vergi dilimleri hem vergi konusundaki bugüne kadar karşılaştığımız zorlukları daha da genişleten bir aşamadayız. Türkiye'de bir orandan bahsetmek istersek Türkiye'de vergilerin yüzde 66'sını dolaylı vergiler oluşturuyor. Yüzde 34'ünü doğrudan vergiler oluşturuyor. Yüzde ikisini ise servetten vergiler. Ne yazık ki hala finanstan vergi alınamıyor. Hala mevduattan vergi çok düşük. Kamu özel ortaklığı konusunda ilk defa bazı vergiler alınmaya başlandı ama bunların hiçbirisi yeterli değil. Devlet yakaladığından vergi alıyor. En çok da çalışanlarımız, ücretlilerimiz bu konuda ciddi şekilde vergi veriyoruz” ifadelerini kullandı.

Bakanlık önünde TÜRK-İŞ eylemi Haber

Bakanlık önünde TÜRK-İŞ eylemi

TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu tarafından “Zordayız, geçinemiyoruz” sloganı ile başlatılan eylem çerçevesinde Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen işçiler, Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde toplandı. İşçiler adına açıklama yapan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, Türkiye'deki vergi sistemini eleştirerek, “Vergi sisteminden dolayı ocak ayında aldığını nisan ayında almıyorsun. Nisan ayında aldığını temmuz ayında almıyorsun. Temmuzda aldığını aralıkta almıyorsun. 12 ay çalışıyorsun, bir buçuk ayını vergiye veriyorsun. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle kötü, adil olmayan bir vergi sistemi yok. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bunları ne kadar biliyor, anlıyor, görüyor, bilmiyorum” diye konuştu. TÜİK tarafından açıklanan rakamlara kamuoyu ile işçinin inanmadığını savunan Atalay, açıklanan rakamların pazara ve markete uyum sağlamadığını, bu yüzden de uzun yıllardır görülmeyen bir ekonomik sıkıntıyla karşı karşıya kalındığını söyledi. Atalay, 20 Ekim'de TÜRK-İŞ'in "Büyük Ankara Mitingi"nin gerçekleştirileceğini açıklayarak, “Emekçiler, emekliler, asgari ücretliler, kamu işçileri, özel sektör, taşeron ve staj mağdurları orada olacak. Ankara'dan Türkiye'ye ve ülkeyi yönetenlere sesleneceğiz. Bu haklı taleplerimize kulak verin, bizi dikkatle dinleyin diyeceğiz” dedi. “Bugüne kadar yapılan özelleştirmenin ülkeye bir faydası olduğunu düşünmüyorum” Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çalışma hayatına yönelik yapılacak düzenlemelerle ilgili çalışma yapıldığını ifade eden Atalay, “Kıdemle ilgili sakın aklınızdan geçirmeyin, kısa ve esnek çalışma ile ilgili sakın aklınızdan geçirmeyin. Bugüne kadar bir sürü özelleştirme yapıldı. Ülkeye bir faydası olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu. Basın açıklamasının ardından işçiler, bakanlığın kapısına ‘Zordayız geçinemiyoruz' yazılı pankart astı.

Ergün Atalay: Ülkedeki herkes bir aylık kazançlarını devlete versinler Haber

Ergün Atalay: Ülkedeki herkes bir aylık kazançlarını devlete versinler

Madenci Anıtı önünde gerçekleştirilen miting Madenci Korosu'nun konseri ile başladı. Ardından sahneye Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay çıktı. İşçinin zam aldığında "işçi; müdürü, daire başkanını geçti" şeklinde spekülasyonlar olduğunu söyleyen Atalay, "İşçi üç kuruş aldığı zaman diyorlar ki işçi, müdürü geçti. İşçi, daire başkanını geçti. Bu ülkede memur çok almıyor. İşçi az alıyor. İşçi yok alıyor. Emekli hiç almıyor, asgari ücretli, aldığı ücretle bir hafta geçinemiyor. Böyle şartlarda biz bu ülkede 1994 krizini gördüm. 2001 krizini gördüm. 2008'i gördüm. Şimdi de beraber bir senedir ülkede bir kriz yaşıyoruz. Biz hepimiz depremin farkındayız. Özellikle depremde madencilere can-ı gönülden teşekkür ediyorum. Allah onlardan razı olsun" diye konuştu. Deprem ve iş kazalarında kaybolanlara ilişkin Türk-İş Genel Başkanı Atalay, "Kısa zamanda İliç'te hala o kardeşlerimizin cesetlerini bulamadılar. Biz bu ülkede canımızla da malımızla da olmayan malımızdan da bedel ödemeye devam ediyoruz. Şu ana kadar TTK'da 3 bin 773 kardeşimiz can verdi. Özel ocaklarla kurasız çalışan kapalı ocaklarda 370 civarında kardeşimiz can verdi. Zonguldak'ta 180'e yakın şehit var. Asker var, polis var. Değerli kardeşlerim bu ülkenin bizim için halkı da vatan üstü de vatan. Bizim için hiç problem yok" diye konuştu. Atalay, Zonguldak'taki ruhsatsız işletilen maden ocaklarına yönelik sorunun da çözülmesini istedi. "ASGARİ ÜCRET ÖYLE BİR NOKTAYA GELDİ Kİ GEÇİM ÜCRETİ OLDU" Toplu İş Sözleşmelerinin yapıldığını hatırlatan Atalay, "Sendikacı arkadaşlarımızdan bir arkadaşımızın 'hayır' demeden ortaklaşa kamuoyunun büyük bölümünün memnun olduğu bir sözleşme imzaladık. Ne oldu? Bu kısa zamanda darmadağın olduk. Arkadan gazetelerde, televizyonlarda işçi çok alıyor. Doktor az alıyor. Bir sürü spekülasyon oldu. Doktor da bizim. Memur da bizim, emekli de bizim. Onların meselelerini bu kürsüden Türkiye'ye haykırmaya devam edeceğim. Emekli bu ülkede, on iki bin lira para alıyor. Bir hafta geçinemezsin. Asgari ücret öyle bir noktaya geldi ki geçim ücreti oldu. Bunu kabul etmemiz mümkün değil" ifadelerine yer verdi. "ÇOK ALANDAN ÇOK AZ ALANDAN AZ VERGİ ALMAK LAZIM" Çok alandan çok az alandan az vergi almak gerektiğini söyleyen Atalay, "Bundan evvel çok alandan çok az alandan az vergi almak lazım. Ben bu alandan bir şeye seslenmek istiyorum ülkeyi yönetenlere... Fedakarlık mı isteniyor değerli arkadaşlar? Aldığımız ücret ortada. Bir ay bu ülkedeki herkes zenginler başta olmak üzere bir aylık kazançlarını devlete versinler. Biz de zaten yarı aç yarı tok yaşıyoruz. Bize de bir ay maaş vermesinler. Madem ülke düzelecekse, hadi bakalım. Çok alandan çok az alandan az. Haydi" dedi. "BİZİM EKMEĞİMİZE NİYE KAN DOĞRUYORSUNUZ?" Bazı belediyelerin seçimlerde parti değiştiğinde işçilerin işlerine son verildiğine vurgu yapan Atalay, "Biz işçiler belediyede daire başkanı değiliz ya çöp topluyoruz, ya çöpüz, ya çaycıyız, Allah aşkına bizden ne istiyorsunuz siz? Üç kuruş para alıyoruz. Bizim ekmeğimize niye kan doğruyorsunuz? Hiç fark etmiyor. Ülkenin her bölgesinde değişik partilerdeki belediyeler, belediye değişiyor. İşçileri çıkartıyorlar. Bunu kabul etmek, inanın doğru değil. İşçilerin vebalini almamak lazım. Yetimin vebalini almamak lazım. Mazlumun vebalini almamak lazım. İki yakanız bir araya gelmez" şeklinde konuştu. "EK ZAMMA İHTİYAÇ VAR. BU ALANA ÜLKEYİ YÖNETENLER KULAK VERSİN" Herkesin ek zam ihtiyacı olduğunun altını çizen Atalay, "Sözleşmeden evvel arkadaşlarımız ifade etti demin. Ek bir zamma ihtiyaç var mı? Herkese var. Emekliye de var. Kamu işçisine de var. Özel sektörde çalışana da var. Asgari ücret de var. Onun için bu alana ülkeyi yönetenler kulak versinler. Yarın geç olur. Biz bu ülkede bakan olmayacağız. Milletvekili olmayacağız. Zaten kimse yok. Ama şurada şunu özellikle ifade ediyorum. Benden vekil olacak hali yok. İşveren olacak hali yok. Ben demir yolları, çırak okulu mezunuyum. İşçi başladım. İşçi bu emaneti bırakıp gideceğim. Türk-İş başkanlığı öyle bir önemli görev ki 1,5 milyon insan, 5 milyonluk bir aileyiz. Sandığa giderken birbirinize konuşmadan, temsilcinizle, şube başkanınızla, genel merkezden konuşmadan, oy verdiğimiz için şu gün bu kürsülerden, sıkıntıları anlatmaya devam ediyoruz" diye konuştu. KATILIMCILAR ARASINDA ARBEDE ÇIKTI, POLİS MÜDAHALE ETTİ Öte yandan miting alanında üyeler arasında zaman zaman arbede yaşandı. Üyeler arasında bulunan bir kişi ile yaşanan tartışmada üyeler havaya kaldırdıkları kişiyi barikatın önüne attı. Alandan çıkmak istediğini söyleyen adama polis ekipleri müdahale ederek miting alanından uzaklaştırıldı. Atalay, konuşmasının ardından alanı dolduran Türk-İş'e bağlı sendikaların üyelerine karanfil dağıttı. Başına madenci bareti takarak üyelerle konuşan Atalay, miting alanından ayrıldı.

TÜRK-İŞ Başkanı: "Ülkenin en büyük mitingini yapacağız" Haber

TÜRK-İŞ Başkanı: "Ülkenin en büyük mitingini yapacağız"

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay: "Ülkenin en sıkıntı çeken topluluğuz” Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Genel Başkanı Ergün Atalay, "TÜRK-İŞ’in 1 milyon 400 bine yakın üyesi var, biz burada yaklaşık 4 milyonluk bir aileyiz. Sayı olarak bu ülkede çoğuz. Sıkıntı olarak da bu ülkenin en sıkıntı çeken topluluğuz” dedi. TÜRK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkanı Ergün Atalay, 81 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen basın açıklaması çerçevesinde konuştu. Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, vergi sistemi, işsizlik gibi konuların ele alındığı açıklamada Atalay, TBMM’nin açılmasıyla beraber çalışma hayatına dair sorunlara yönelik miting düzenleyeceklerini dile getirdi. Atalay, yaptığı konuşmada Türkiye’nin 81 vilayetinde il temsilcileri ve bölge temsilcileri eşliğinde işçilerin yaşadığı sıkıntıları ‘zordayız, geçinemiyoruz, sıkıntıdayız, huzurumuz yok’ başlıklı basın toplantılarıyla aktardıklarını kaydetti. “ÜLKENİN EN SIKINTI ÇEKEN TOPLULUĞUZ” TÜRK-İŞ’in 72 yıllık bir kurum olduğunu ve kendisinin bu kurumun 12’inci başkanı olduğu belirten Atalay, “Sizin gibi ben de ve diğer başkanlarımız da hepimiz işçi olarak, tulum giyerek bu dünyadaki yaşam mücadelesine başladık. Burada eski işçilerimiz var. Madenciler var. TÜRK-İŞ’in 1 milyon 400 bine yakın üyesi var. Biz burada yaklaşık 4 milyonluk bir aileyiz. Sayı olarak bu ülkede çoğuz. Sıkıntı olarak da bu ülkenin en sıkıntı çeken topluluğuz” ifadelerini kullandı. “MEMUR ÇOK ALMIYOR, BİZ AZ ALIYORUZ” Atalay, TÜRK-İŞ olarak taleplerinin yerine getirilmesi gerektiğini sözlerine ekleyerek, "Zaman zaman bize tepeden bakmayın, bizi yok saymayın, bizim haklı taleplerimizi yerine getirin. Bize ihtiyaç olduğu zaman TÜRK-İŞ hangi noktada olursa olsun bu ülkenin önde gelen dev bir kurumu. Kamuda ve özel sektörde çalışan arkadaşlarımız var. Öyle bir noktaya geldik ki bundan 16 ay evvel bir sözleşme yaptık. Kamuoyunda birçok kişi ortaya çıkarak, ‘çöpçü müdür geçti, işçi daire başkanını geçti’ dedi. Bugüne kadar bu ülkede memur işçi ayrımını dün de bugün yapmadım yarın da yapmayacağım. Memur çok almıyor biz az alıyoruz haberiniz olsun” diye konuştu. “TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK MİTİNGİNİ YAPACAĞIZ” Taleplerine ilişkin TÜRK-İŞ olarak miting yapacaklarını da kaydeden Atalay, “Meclis açılır açılmaz Ankara’nın göbeğinde olacağız ama böyle değil. Türkiye’nin en büyük mitingini yapacağız haberiniz olsun. Öyle bir noktadayız ki bu ülkede siyasi partiler var, dernekler var olması da gerekir ama ister bakan olsun ister bürokrat olsun ister STK başında bir arkadaş olsun herkesin adil olması gerekiyor, herkesin düzgün şekilde iş yapması gerekiyor. Kalem elinde diye siyasilerle baskı yapmaması gerekiyor. Ülkeye de siyasilere de faydası yok” açıklamasında bulundu. Atalay’ın konuşmasının ardından TÜRK-İŞ Ankara İl temsilcisi Nihat Zengin, TÜRK-İŞ ortak bildirisi çerçevesinde açıklamalarda bulundu. Bildiride enflasyon oranları, kamuda tasarruf tedbirleri, vergi sistemi, Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü hakları konuları ele alındı. Zengin’in açıklamasının ardından Basın açıklamasına katılan TÜRK-İŞ üyeleri olaysız olarak dağıldı.

Türk-İş: “Ekonomik krizlerin ve yüksek enflasyonun bedelini ödemek istemiyoruz” Haber

Türk-İş: “Ekonomik krizlerin ve yüksek enflasyonun bedelini ödemek istemiyoruz”

Türk-İş Bursa Bölge Temsilciliği tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı İrfan Kabaloğlu, “Çalışan kesim olarak bir kez daha özellikle nedeni olmadığımız ekonomik krizlerin ve yüksek enflasyonun bedelini ödemek istemiyoruz” dedi. Türk-İş Yönetim Kurulu’nun 6 Ağustos’ta almış olduğu karar doğrultusunda başlattıkları eylem planı çerçevesinde, Türk-İş Bursa Bölge Temsilciliği bir basın açıklaması yaptı. Türk-İş Bursa Bölge Temsilcisi Ruhi Biçer ve yönetim kurulu üyelerinin hazır bulunduğu toplantıda konuşan Türk-İş Genel Başkan Yardımcısı İrfan Kabaloğlu “Türk-İş’in gündeminde yer alan ve bizler için hayati önem taşıyan konuları kamuoyu ile paylaşmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz” diyerek söze başladı. İrfan Kabaloğlu, dar gelirlilerin hayat pahalılığı ve artan yüksek enflasyon karşısında büyük sıkıntı ve çaresizlik içinde olduğunu belirterek “Açıklanan enflasyon oranlarının kabul edilecek hiçbir yanı kalmadı. Açıklanan enflasyon ile market raflarındaki enflasyon arasında uçurum var. Ülkemizde orta direk olarak adlandırdığımız kesim neredeyse kalmadı. Ülkemizde gelir adaleti tamamen bozuldu. Türkiye gelir adaletsizliği ve eşitsizliğinde Avrupa’da birinci sırada geliyor. Emeği karşılığı aldığı ücretle geçinenlerin milli gelirden aldıkları pay küçülürken işveren payı her geçen gün artıyor. Yani zengin daha zengin, fakir daha fakirleşiyor. Özellikle temel tüketim ürünlerinde fiyatlar kontrolsüz bir şekilde artmaya devam ediyor. Ülkemizin pek çok yerinde işçi, ücreti ile kira paralarını ödeyemeyecek duruma geldi. Büyük şehirlerde ortalama ev kiraları 15- 25 bin Tl’nin üzerinde seyrediyor. Gıdadan giyime, sağlıktan eğitime sorunlar büyük iken, sosyal harcamalar yararlara merhem olmuyor. Herşey fahiş fiyatlarla satılıyor. Yaşanan ekonomik zorluklar çalışanlar için artık baş edilemez bir duruma gelmiştir. Çocukları üniversiteyi kazanan ve ücretini ödeyemedikleri için çocuklarını gönderemeyen ve kara kara düşünen pek çok aile var” dedi. KAMU ÇALIŞANLARININ ÜCRETLERİ Kamu çalışanlarının ücretlerinde denge ve adaletin sağlanması gerektiğini vurgulayan Başkan Kabaloğlu, “2023 yılında kamu çerçeve protokolü imzaladık. Kamuda birçok işyeri ve kurumun toplu iş sözleşmeleri yürürlük tarihleri farklıdır. Enflasyon oranı her ay değişiklik gösterdiğinden ücretlere yapılacak zam oranlarında da farklılıklar ortaya çıkmaktadır. 1 ocak ile 1 mart tarihlerinde oluşan farkın ek protokolle giderilmesini sağlamış ve eşitliği korumuştuk. Şimdi de her türlü zorluğa rağmen temmuz ile eylül arasındaki farkı da alabilmek için gerekli girişimlerde bulunuyoruz. Türk-iş olarak, eylül ayı başlangıcı olan sözleşmelere de %24.73 oranından düşük olmamak üzere düzenleme yapılmasını istiyoruz. Önümüzdeki toplu iş sözleşmelerinde kamuda ayrı statüde çalışan ama aynı kurumda görev yapan çalışanların ücretlerinde işçi lehine fark olması için çalışacağız” şeklinde konuştu. VERGİ SİSTEMİNDE ADALET… KİT’lerde ve kamuda taşeron olarak çalışanların kadroya alınmaları gerektiğini değinen Kabaloğlu “696 sayılı KHK ile kadroya geçen arkadaşlarımızın kanundan doğan tüm hakları verilmelidir” dedi. Ülkemizdeki gelir adaletinin sağlanabilmesi için öncelikli olarak vergi sisteminde adaletin sağlanması gerektiğine vurgu yapan İrfan Kabaloğlu sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizin kaynaklarını kullanarak servet sahibi olanlar, bu toplumdan aldıkları oranda vergilerini ödemelidirler. Yani çok kazananlar çok vergi ödemelidirler. Gelir vergisi tarifesi ilk dilimi 2024 yılı için 110 bin TL olarak belirlenmiş durumda. Geçmiş yıllarda yılın son aylarına kadar ikinci vergi dilimine girmeyen birçok işçi, günümüzde mart ayında ikinci vergi dilimine girmekte ve yılda bir buçuk aylık ücretini vergi olarak ödemektedir. İşçinin satın aldığı her şeyde vergi ödediği unutulmamalı, bir de ücretinden yüksek vergiler kesilmemelidir. Ücretlerin tabi olduğu vergi dilimleri gözden geçirilmeli, işçi ücretlerindeki vergi ’te sabitlenmeli, çalışanlar için adalet sağlanmalıdır. İşçiler yılın başında aldıkları ücretleri yılın sonunda da aynı şekilde alabilmelidir.” Konuşmasının sonunda emeklilerin haklarına da değinen Kabaloğlu,   “Özellikle pandemi sonrası artan ve kalıcı hale gelen yüksek enflasyonun sebep olduğu hayat pahalılığı en fazla düşük gelirli kesimleri etkilemiş ve geçimlerini olanaksız hale getirmiştir. Bu kesimlerin başında emekliler ve asgari ücretliler gelmektedir. En düşük emekli maaşı ve asgari ücret insan onuruna yakışır bir yaşam sürmeyi mümkün kılacak şekilde belirlenmelidir” ifadelerini kullandı. YÜKSEK ENFLASYON…   Başkan Kabaloğlu, toplantının sonunda, Bursa’da yapılan bu toplantının benzerlerinin diğer illerde de yapılacağını söyleyerek taleplerini şu şekilde özetledi: “Çalışan kesim olarak bir kez daha özellikle nedeni olmadığımız ekonomik krizlerin ve yüksek enflasyonun bedelini ödemek istemiyoruz, Kamuda ve özel sektördeki tüm işyerlerinde adil, insan onuruna yakışır ücretler, güvenli ve güvenceli çalışma koşulları ve iş barışı istiyoruz, 696 sayılı KHK ile çalışanlar kanundan doğan haklarını tam olarak alabilmelidirler, KİT’lerde ve kamuda, taşeronda çalışan işçilere kadro verilmelidir, Adil bir vergi sistemi getirilmeli az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır, Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Kişinin yaşam maliyeti 22 bin 992 TL Haber

Kişinin yaşam maliyeti 22 bin 992 TL

Ele geçen gelir yapılması gereken harcamanın her geçen gün biraz daha gerisinde kalmaktadır. Bu nedenle geçim koşulları gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Yerel seçimlerin ardından mutfak harcamasında gerekli olan birçok ürünün fiyatı artış gösterdi. Sadece yılın ilk dört ayında bile mutfağa gelen ek yük 3.293,31 lira oldu. TÜRK-İŞ Konfederasyonunun yaptığı araştırmanın 2024 Nisan ayı sonucuna göre; Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı)  17.725,19 TL’ye, Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 57.736,78 TL’ye, Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 22.991,90 TL’ye yükseldi. TÜRK-İŞ’ in verilerine göre “mutfak enflasyonu” verilerindeki değişim ise Nisan 2024 itibariyle; Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış bir önceki aya göre yüzde  5,55 oranında gerçekleşti. 4 aylık değişim oranı yüzde 22,81 olurken, son 12 ay itibariyle değişim oranı ise yüzde  74,88 olarak hesaplandı. TÜRK-İŞ hesaplamasında temel alınan ve doğrudan piyasadan çarşı-pazar-market dolaşılarak derlenen gıda ürünleri fiyatlardaki değişim, harcama gruplarına göre değişiklik gösterdi. Buna göre temel yağ ürünlerinin bulunduğu grupta geçen aya göre zeytinyağı ve tereyağının kilogram fiyatında artış tespit edilirken; ayçiçek yağının kilogram fiyatında ciddi bir değişiklik görülmedi. Nisan ayında siyah zeytin fiyatında artış yeşil zeytinde ise kısmi bir düşüş gözlemlendi. Yağlı tohumların fiyatında ceviz, fındık, fıstık gibi ürünlerin fiyatı değişmezken ay çekirdeğinin fiyatı arttı. Şeker, bal ve pekmez fiyatları da Nisan ayında artış gösterirken, bu üç ürün içerisinde en fazla artış geçen ay olduğu gibi bu ayda ortalama fiyatında 11 TL artan pekmez oldu. Baharat ürünlerinde bazı aktarlarda indirim yapılmış olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen ortalama fiyatlar yine artış gösterdi. Tuz fiyatında nispeten bir değişiklik görülmedi. Aynı şekilde çay fiyatında da bir değişiklik tespit edilmedi. Ihlamurun fiyatı düştü. Reçel ve salça fiyatında da kısmi bir düşüş meydana geldi. Meyve fiyatlarında hesaplamaya dâhil edilmeyen kayısı, nektarin gibi ürünlerin tezgâh etiketleri 200 TL’yi bulurken, çilek, çağla gibi ürünlerin ise bir önceki aya göre Nisan ayında nispeten ucuzladığı tespit edildi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.