SON DAKİKA

#Tbmm Başkanı

Söz Bursa - Tbmm Başkanı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tbmm Başkanı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kurtulmuş: “Türkçe, bir kültür olarak zenginliktir” Haber

Kurtulmuş: “Türkçe, bir kültür olarak zenginliktir”

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kuzey Makedonya'daki temaslarını sürdürüyor. Kurtulmuş, başkent Üsküp'te Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği (MATÜSİTEB) tarafından bir otelde düzenlenen 21 Aralık Türkçe Eğitim Bayramı programına katıldı. Kurtulmuş programda yaptığı konuşmada, 21 Aralık'ın Türk toplumu tarafından Kuzey Makedonya'da Türkçe Eğitim Bayramı olarak kutlanmasının ve bu günün resmi bir gün olarak ilan edilmesinin her türlü takdirin üzerinde olduğunu belirtti. Türk vatandaşların Türkçe Eğitim Bayramı'nı kutlayan Kurtulmuş, bu bayramın Kuzey Makedonya topraklarında kıyamete kadar sürmesi temennisini dile getirdi. Dilin önemini ifade ederek, Türkçede dilin hem lisan hem gönül anlamına geldiğini aktaran Kurtulmuş, “Türkçe, bir dil olmanın çok üstünde bir özelliğe sahiptir. Yunus Emre'den, Karacaoğlan'dan, Hacı Bektaş-ı Veli'den, Hacı Bayram-ı Veli'den itibaren asırlar boyunca birikmiş olan kültürün bugünkü ifadesi, anlatımıdır. Orta Asya'dan itibaren gelen bu kültürel birikimimiz, Ahned Yesevi'nin edebiyle, anlatımıyla asırlar boyunca Anadolu coğrafyasını ve Orta Asya'dan Balkanlar'a kadar uzanan bu geniş coğrafyada çok büyük toplulukları etkisi altına almıştır. Esasında gönülden konuşabilmeyi başardığımız oranda insanlık değerimizi de artırabiliyoruz” dedi. “BALKAN COĞRAFYASINDA GÖNÜLDEN KONUŞMA BECERESİNİ KAZANMIŞ OLAN BİR MİLLETİN ÇOCUKLARI OLARAK ETKİLİ OLDUK” Kurtulmuş, “İnsanoğlu, ne kadar çok gönülden konuşur, ne kadar çok gönlüyle dilini yönlendirebilirse; dünyada barışın, insanlar arasında hoşgörünün daha fazla etkili olacağına inanıyoruz. Onun için bu Türkçe bayramını sadece bir dil bayramı olarak değil, aynı zamanda bir gönül bayramı, bir kültür bayramı, bir medeniyet bayramı ve bir büyük medeni birikim bayramı olarak ele almanın son derece faydalı olacağı kanaatindeyim” diye konuştu. Bugünün dünyasında, insanların barış içinde yaşamaya ihtiyaç duyduğu bir ortamda, gönülden konuşabilme beceresine sahip olan insanlara ve medeniyetle ihtiyaç bulunduğunu belirten Kurtulmuş, “Altı asır boyunca, yani Balkan coğrafyasında gönülden konuşma beceresini kazanmış olan bir milletin çocukları olarak etkili olduk. Bu coğrafyada bütün farklı milletlerin, farklı dinlerin, farklı mezheplerin, farklı etnik yapıların bir arada olduğu ve her birisinin ‘komşu kapıcık'larla birbirine bağlı olduğu bir büyük medeniyet birikimine sahip olduk” ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, “Komşu kapıcıklarıyla birlikte barış içinde yaşayabilen bir insanlık atmosferini yeniden kurmamız, yeniden sadece bu coğrafyada değil bütün dünyada hakim kılmamız herhalde insanlık adına yapılacak en önemli işlerden birisidir” şeklinde konuştu. “TÜRKÇE BİR ZENGİNLİKTİR” Kuzey Makedonya yönetiminin Türk toplumuna sağladığı birlikte barış içinde yaşama imkanlarını da her türlü takdirin üstünde gördüklerini belirten Kurtulmuş, "Türkçe, bir zenginliktir. Türkçe, bir dil olarak zenginliktir ama bir kültür olarak, bir gönül olarak ve bir bağ olarak da zenginliktir. Bu zenginliğin, Kuzey Makedonya Türk toplumu tarafından kuvvetlendirilerek sürdürülmesi, sonraki nesillere aktarılması ise hepimizin ortak sorumluluğundadır” dedi. Kurtulmuş, bu çabalara destek veren MATÜSİTEB başta olmak üzere TİKA'ya, Yunus Emre Enstitüsü'ne, Maarif Vakfı'na, Balkan Üniversitesi'ne, Türkiye adına faaliyet gösteren bütün kurumlara teşekkür etti. Bugünkü resmi görüşmelerinde, Türkiye adına faaliyet gösteren bütün kurumların faaliyetlerinin Kuzey Makedonya'nın Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Meclis Başkanı tarafından fevkalade büyük takdirle karşılandığını ve işlerinin kolaylaştırıldığını gördüğünü dile getiren Kurtulmuş, “Kültürel diplomasi kurumlarımızın buradaki varlıkları, aslında iki ülkeyi de birbirine yakınlaştıran en önemli köprülerden birisidir. Makedonya'da var olan Türk toplumu, aynı zamanda Türkiye'de var olan Kuzey Makedonya kökenli vatandaşlarımız o köprüyü çok sağlam bir şekilde günler ve yıllar içerisinde kurmuşlardır. Şimdi bu köprüyü, kültürel diplomasi kurumlarımız vasıtasıyla daha fazla sağlamlaştıracak ve ileriye taşıyacağız” diye konuştu. “GÜVEN VE İSTİKRAR HEM KÜLTÜRÜN HEM MİLLİ BEKANIN EN ÖNEMLİ UNSURLARIDIR” Türkiye'nin, bağımsızlığını kazandığı ilk gününden itibaren Kuzey Makedonya'yı tanıyan ilk ülkelerden birisi olduğunu hatırlatan Kurtulmuş, Türkiye'nin, her zaman ve her vesileyle Kuzey Makedonya'nın haklı taleplerinin yanında durduğunu, her zaman dostluğunu gösterdiğini ve bu dostluğunu da sürekli bir şekilde ileriye taşıdığını belirtti. Bundan sonraki süreçlerde de Türkiye ve Kuzey Makedonya'nın, bölgenin iki önemli devleti olarak Balkanlarda istikrarın sağlanması için birlikte çalıştığını vurgulayan Kurtulmuş, “Güven ve istikrar hem kültürün hem milli bekanın en önemli unsurlarıdır. Yugoslavya'nın dağılmasından sonra Balkanların paramparça hale gelmesi, o süreçte yaşanan büyük acılar, farklı Balkan ülkelerinin karşı karşıya kaldığı büyük sınamalar hepimizin hafızalarındadır. Şimdi diyoruz ki, artık daha fazla, Balkan ülkelerindeki halklar arasında farklılıkları konuşmanın zamanı değildir. Balkan ülkelerinde güveni ve istikrarı sağlamak, karşılıklı anlayış içerisinde, iş birliği içerisinde, dayanışma içerisinde ortak hedeflere doğru kol kola hareket etmeyi gerektiriyor. Türkiye olarak, Balkan ülkelerinin hiçbiri arasında ayrım gözetmeksizin hepsiyle birlikte iyi ilişkileri geliştirmeyi arzu ediyor, bu istikamette inisiyatif alıyor ve Balkan ülkeleri arasında var olan ihtilafların da karşılıklı müzakereyle, rızayla çözülmesinin en doğru yol olduğuna yürekten inanıyoruz” ifadelerini kullandı. “DEMOKRATİK BİR SURİYE'NİN İNŞA EDİLDİĞİ BİR GELİŞMEYİ GÖRMEK İSTİYORUZ” Kurtulmuş, dünyada yaşanan sorunların karşılıklı rıza ve müzakereyle çözülememesi halinde ne büyük sorunlarla karşılaşılacağının birçok sınamasının şu anda yaşandığına dikkati çekerek, “Türkiye'nin güney bölgesinde devam eden Suriye'deki gelişmeler, 61 yıldır despot bir rejimin yıkılmasıyla birlikte ortaya çıkan gelişmeler hepimizin ümitvar olmamız gereken bir döneme işaret ediyor. Türkiye olarak Suriye'de bu kadar fazla etnik, mezhebi, kültürel farklılıklara rağmen hep birlikte bu farklılıkların bir çatı altında toparlandığı, istikrarın sağlandığı, güvenin sağlandığı, demokratik bir Suriye'nin inşa edildiği bir gelişmeyi görmek istiyoruz. Bu çerçevede Türkiye'nin, yeni Suriye yönetimine ve Suriye halkının tamamına karşı yapacağı en büyük destek, demokratik rehberliktir” şeklinde konuştu. Rusya ve Ukrayna arasındaki krizin de bir an evvel sonlandırılmasının en temel beklentileri olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Her iki tarafın da kabul edeceği adil bir barışın sağlanması hem Balkan ülkelerine hem Avrupa ülkelerine hem de dünya barışına büyük katkı sağlayacaktır” dedi. “ULUSLARARASI CAMİANIN ACİLEN HAREKETE GEÇMESİ, İSRAİL'İ DURDURMASI ŞARTTIR” İsrail'in Gazze başta olmak üzere Filistin topraklarında işlendiği insanlık suçlarına ve katliam boyutlarını aşan soykırımlarına da işaret ederek, "Bunun da bir an evvel bitirilmesi için artık görmeyen, duymayan ve İsrail'in saldırganlığını önlemeyen uluslararası camianın acilen harekete geçmesi, İsrail'i durdurması ve Filistin'e de artık güven ve istikrarın geleceği yeni bir dönemin başlaması şarttır. Türkiye olarak bütün dostlarımızı bu istikamette önce İsrail'in durdurulmasına, bu saldırganlıklara son verilmesine ve bölgede barışın sağlanması için ciddi bir şekilde gayret sarf edilmesine Kuzey Makedonya'dan davet ediyoruz. Ümit ediyorum ki Türkçe'nin asırlar boyunca biriktirdiği, gönül dili olarak insanlara sunduğu, birlikte barış içinde yaşama imkanlarını verdiği bu büyük kültürel zenginlik, bugünün dünyasına da ışık tutar ve bugünün dünyasında da insanların huzur ve barış içerisinde karşı taraftakini anlayarak beraber yaşayabileceği bir dünyayı kurmak nasip olur diyorum” diye konuştu. Kurtulmuş, konuşmasının ardından, 21 Aralık Türkçe Eğitim Bayramı dolayısıyla çeşitli alanlarda düzenlenen programlarda dereceye giren öğrencilere ödüllerini verdi. Kuzey Makedonya Meclis Başkanı Afrim Gaşi'nin de katıldığı programda, çok sayıda davetli ve Türk toplumu temsilcisi yer aldı.

TBMM Başkanı: "İsrail’in en büyük gücü bölge ülkelerinin bölünmüşlüğü" Haber

TBMM Başkanı: "İsrail’in en büyük gücü bölge ülkelerinin bölünmüşlüğü"

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Dokunulmaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur. Güney Afrika’nın başvurusu ile başlayan Türkiye’nin de başından itibaren yakinen takip edip, en sonunda da oraya müdahil olarak katıldığımız mahkemenin ara kararı açıklandı ve orada İsrail’in aleyhine kararlar çıktı” dedi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İstanbul Büyükçekmece’de düzenlenen Uluslararası Ticaret Fuarı Gala Yemeği Programı'na katıldı. TBMM Başkanı Kurtulmuş, yaptığı konuşmada, "Türkiye, bir taraftan tarihi İpek Yolu’nun ortasında olması, bütün ticaret noktalarına yakın bir mesafede olması, jeostratejik konumu, etrafındaki bütün türbülanslara rağmen ekonomik ve siyasi istikrarını koruyabilme becerisiyle bugün dünyada özellikle önümüzdeki dönemde kapıları sonuna kadar açılmış olan çok kutuplu yeni dünya sisteminin içerisinde yıldızı parlayan ender ülkelerden birisidir. Yeni dönem artık sadece bir ülkenin ya da bir bölgenin değil, yönetemeyeceği, yönlendiremeyeceği kadar son derece girift bir dünya sisteminin hem siyaset alanında hem ekonomi alanında gerçekten adım adım hızlı bir şekilde gerçekleşeceği bir dönem olacak. Bu dönemin en bariz özelliği ifade ettiğim gibi çok kutupluluktur. Dünyanın her bölgesinde her yerinde birden fazla güç merkezinin birden fazla ülkenin ve bölgenin ticaret alanında olsun, siyaset alanında olsun son derece yoğun bir rekabeti hatta bazı bölgelerde çatışması kaçınılmaz olacak ve dünya bu çok kutupluluk içerisinde yeni bir denge arayışına doğru ilerleyecektir. İşte burada Türkiye özellikleri itibarıyla ender ülkelerden birisidir” dedi. Yeni bir dünyanın kurulduğunu ve kurulan bu dünyadan Türkiye’yi yeni fırsat kapılarını beklediğini belirten Kurtulmuş, “Yeni dünyanın dengeleri Türkiye’ye yeni fırsat kapılarını, yeni bir takım imkanları açmaktadır. Hiç şüphesiz bu fırsatlarla birlikte bir takım önemli risklerin de ortada olduğu aşikardır. Bunun için her şeyden evvel Türkiye’nin dünyadaki bu gelişmeler karşısında gerekli adımları atabilmesi için içeride birliği, dirliği sağlaması yani kendi obasını düzenlemesi şarttır. Bunun için başta terör gibi, Türkiye’yi yıllardır meşgul eden bir takım unsurları elimine etmek tam manasıyla 85 milyonun birliğini, beraberliğini, kardeşliğini sağlamak zorundayız. Bunun için az evvel ifade edildiği gibi demokratik standartları yüksek bir Türkiye’yi hep birlikte inşa etmek zorundayız. Başta anayasa olmak üzere siyasi partiler yasası, seçim yasası ve meclis iç tüzüğü olmak üzere bir taraftan hukuki metinlerimizi düzeltip siyaseti daha demokratik bir seviyeye yükseltirken diğer tarafta da iş dünyasının önündeki yatırımı engelleyen ve iş ortamını zorlaştıran meseleleri de elimine ederek iş dünyasının daha aktif bir şekilde bu mücadelenin paydaşı olmasını temin etmekle yükümlüyüz. Aynı şekilde Türkiye’nin yakın çevresindeki ülkeler başta olmak üzere, birliğin, beraberliğin ve bu bölgelerde istikrarın temin edilmesi için de üzerine düşen her türlü yükümlülüğü yerine getirmesi gerekir” diye konuştu. “İSRAİL’İN BU BÖLGEDEKİ EN BÜYÜK GÜCÜ MÜSLÜMAN ÜLKELERİN, BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ, PARÇALANMIŞLIĞI, İRADESİZLİĞİ VE KARARSIZLIĞIDIR” İsrail’in en büyük gücünün bölge ülkelerinin bölünmüşlüğü olduğu söyleyen Kurtulmuş, “Değerli dostlar, her konuşmamızda İsrail’in bölgedeki yayılmacılığından bahsediyoruz. Her konuşmamızda bundan sonraki acaba yıkıcı adımların neler olabileceğini gündeme getiriyoruz. Ama şunu temin ederek ifade etmek isterim ki İsrail’in en büyük gücü ne elindeki askeri gücüdür, ne arkasında Amerika başta olmak üzere batılı ülkelerin verdikleri destektir. Ne dünya medyasında hakimiyetidir. Ne uluslararası finans çevrelerindeki çok olağanüstü gücüdür. Ne Amerika ve batı ülkelerindeki lobilerinin gücüdür. Üzülerek ifade ederiz ki, İsrail’in bu bölgedeki en büyük gücü bölge ülkelerinin, Müslüman ülkelerin, bölünmüşlüğü, parçalanmışlığı, iradesizliği ve kararsızlığıdır” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin önüne koyduğu vizyonların hepsinin küresel vizyon olduğunu söyleyen Kurtulmuş, Türkiye’nin Cumhuriyetin ikinci asrında sözü güçlü, gücü tesirli bir ülke haline gelmesinin zorunlu olduğunu belirtti. “DOKUNULMAZ ZANNEDİLEN İSRAİL’E DOKUNULMUŞTUR” Uluslararası Adalet Divanı’nın İsrail ile ilgili aldığı karar hakkında konuşan Kurtulmuş, “Her uluslararası alanda İsrail’e karşı bir takım sözleri gündeme getirirken biliyorduk ki bu mahşeri vicdanın insanlık cephesinin ortak vicdanının sesiydi. Bugün geldiğimiz noktada evet çok acılar yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. 50 bine aşkın şehit, yıkılmış şehirler, artık evlerinden koparılmış sadece Gazze’nin halkı değil Batı Şeria’nın insanları hatta Lübnan’da bakmayın ‘Ateşkesi sağladık’ diye söylediklerine Lübnan’da evlerinden yurtlarından edilen on binlerce insanın varlığı hepimizin yüreklerini dağlıyor. Ancak sonuç olarak geldiğimiz noktaya baktığımızda değerli arkadaşlar, dokunulmaz zannedilen İsrail’e dokunulmuştur. Öncelikle uluslararası adalet divanında Güney Afrika’nın başvurusu ile başlayan Türkiye’nin de başından itibaren yakinen takip ettiği bizim milletvekili heyetlerimizle takip ettiğimiz ve en sonunda da bizim de oraya müdahil olarak katıldığımız mahkemenin ara kararı açıklandı ve orada İsrail’in aleyhine kararlar çıktı. Bundan 20 sene evvel bunu söyleseydiniz. Uluslararası Adalet Divanı İsrail’in aleyhine bir karar alacak denseydi bu salondaki bir tek arkadaşımız buna inanır mıydı? Ama bir mücadelenin bir gayretin ama hepsinden ötesi vatanlarını savunan, şehit olan o insanların kanlarının bereketi hürmetine Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail mahkum oldu ve ilk sefer aleyhine bir karar çıkmış oldu” şekilde konuştu.

Numan Kurtulmuş’tan G20 Zirvesi’nde İsrail uyarısı Haber

Numan Kurtulmuş’tan G20 Zirvesi’nde İsrail uyarısı

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Brezilya'nın başkenti Brasilia'da düzenlenen 10'uncu G20 Parlamento Başkanları Zirvesi'ne (P20) katıldı. Brezilya Temsilciler Meclisi Genel Kurul Salonunda yapılan zirvenin, “Parlamentoların Açlık, Yoksulluk ve Eşitsizlikle Mücadeleye Katkısı” başlıklı oturumunda konuşan Kurtulmuş, geleceğe dair alınacak köklü kararları tartışmak, daha adil bir düzenin temellerini atmak için bugün bir araya gelindiğini söyledi. Anadolu kültüründe “maruf” olarak anılan ortak iyilik ve iyiliğin evrensel manada yüceltilmesinin, adaletin tüm dünyaya yayılması adına insanlık için daima bir hedef ve aynı zamanda bir sorumluluk olduğunu belirten Kurtulmuş, bu zirveye bir “fırsat” olarak bakmanın, dünya çapında yaşanan birçok gelişmenin ciddi bir kriz olduğunun ön kabulüyle birlikte derin bir anlam taşıdığını söyledi. Toplantıyı, geleceğin iyilik temelinde nasıl inşa edileceğine dair adımlar atmak için bir zemin olarak görmek zorunda olduklarını ifade eden Kurtulmuş, “Bugün dünya yoksulluk ve açlık başta olmak üzere eşitsizlik kaynaklı çeşitli sorunlarla boğuşmaktadır. Yaşadığımız dönemde hem kendi ülkelerimizde hem de küresel ölçekte karşı karşıya kaldığımız büyük zorluklar ve sınamalar insanlık ailesi olarak ortak bir sorumluluk içinde hareket etmemizi zaruri hale getirmektedir” dedi. Kurtulmuş, “Açlık, yoksulluk ve eşitsizlik konularını üç temel kavramın ışığında ele almak mümkündür. Bunlardan birisi adalet, diğeri refah, üçüncü ise dayanışmadır. Adalet, gerçek barışın sağlanması için temel şarttır. Her türlü eşitsizlikle mücadele, her şeyden önce doğru bir bakış açısına sahip olmayı gerektirmektedir. Dünyanın sahibiymiş gibi davrananların sebebiyet verdiği dengesizlikler bugün milyonlarca insanı açlık sınırının altına itmiş durumdadır. Oysa bu dünyanın sahipleri değil, emanetçileri olduğumuz gerçeğini adalet bilinciyle ve büyük sorumlulukla hareket etmemizi zorunlu kıldığını bilerek işlerimizi esas almak zorundayız. Emaneti gözetmeyi merkeze alan bir perspektifle hareket edenler ancak sürdürülebilir çözümler üretebilir ve kalıcı barışı tesis edebilirler” ifadelerini kullandı. “Adil bir zemin yoksa kalıcı barışın asla olamayacağını hepimiz biliyoruz” Bugün BM kararlarının dahi hayata geçirilemediği bir dünyada yaşandığını vurgulayan Kurtulmuş, “Bu sorumluluk hali, aynı zamanda küresel yönetişimin zayıflığına işaret etmektedir. Adil bir zemin yoksa kalıcı barışın asla olamayacağını hepimiz biliyoruz. Barış sağlanamadıkça da dünyanın hiçbir ülkesi huzur dolu bir yaşamı asla sürdüremeyecektir” dedi. İstikrarsızlığın yalnızca çatışmaların olduğu bölgelerle sınırlı kalmadığını, başka coğrafyaları da etkilediğini ifade eden Kurtulmuş, “Bugün Gazze'de, Ukrayna ve Rusya'da, Etiyopya'da, Sudan'da, Yemen'de, pek çok yerde çatışmalar insanları temel haklarından dahi mahrum bırakmaktadır. Bu krizler yalnızca bölgesel sorunlar değil, tüm dünyanın ortak sorunlarıdır. Bugün dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleşen haksızlık, insanlığın ortak vicdanını derinden yaralamaktadır. Bir örnek olarak vermek gerekirse, uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler kararlarının uygulanmaması Gazze'de, Filistin topraklarında ve Lübnan'da süregelen bir devlet terörüne dönüşmüş, kadınların ve çocukların katledilmesine, açlık ve hastalıklarla baş başa kalmalarına yol açmıştır” dedi. Kurtulmuş, “İsrail hükümetinin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'i istenmeyen adam ilan etmesi, UNIFIL ve UNRWA gibi kuruluşları ve onların personellerine karşı giriştiği saldırıları Birleşmiş Milletler'in işlevinin sorgulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu süreç bugün Filistin davasına saygın bir destek veren Güney Afrika'nın karanlık apartheid döneminde Birleşmiş Milletler tarafından maruz kaldığı uygulamaları hatırlatmaktadır. O dönemde yaşananlarından hareketle çok açık söylüyorum ki, bugün artık İsrail'in Birleşmiş Milletler üyeliğinin askıya alınmasını tartışmanın vakti gelmiştir. Birleşmiş Milletler çatısı altında bir araya gelen ülkelerin ortak iyi etrafında birleşmesinin ve o zamanlar Güney Afrika'ya yapıldığı gibi bugün de İsrail'e karşı durmalarının ne kadar elzem olduğunu açıkça ifade etmek istiyorum” dedi. Kurtulmuş, adalet, hakkaniyet ve barış temelinde bir dünyanın kurulabilmesi için “ortak iyi”nin etrafında buluşmanın özellikle dünya parlamentolarının ortak sorumluluğu olduğunu da sözlerine ekledi.

 TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Birlik içerisinde uyanık olacağız" Haber

 TBMM Başkanı Kurtulmuş: "Birlik içerisinde uyanık olacağız"

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, bir dizi program için Düzce'ye gitti. İlk olarak Düzce Valiliği'ni ziyaret eden Kurtulmuş, Vali Selçuk Aslan'dan şehirde yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Ardından Kurtulmuş, Düzce Üniversitesi Akademik Yıl açılış törenine katıldı. Açılışta hayatını kaybeden Recai Kutan'a rahmet dileyen Kurtulmuş, "Bugün vefat haberini aldığımız, Türk siyasetinin duayen isimlerinden, nezaketiyle, zarafetiyle, memleket sevgisiyle, Türkiye'nin kalkınmasına adadığı ömrüyle hepimiz için örnek bir şahsiyet olan Recai Kutan beyefendiyi rahmetle anıyorum. Kendisiyle yıllarca çalıştık. Karış karış Türkiye'yi dolaşmış, Türkiye'nin gelişme serüveninin hemen hemen her safhasında yer almış olan önemli ve örnek alınacak bir siyaset insanıydı. Kendisine Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Ailesine, sevenlerine ve milletimize başsağlığı diliyorum" diye konuştu. "Önümüzde yeni bir dönem var" Dünyanın yeni bir dönemin başlangıcında olduğunu söyleyen Kurtulmuş, "Yaşadığımız çok kısa süre içerisinde önemli iki büyük gelişme yaşandı. Bunlardan birisi 1990'ların başında Berlin Duvarı'nın yıkılmasıydı. Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla birlikte 1945-90 arasında devam eden bir tarafında Amerika'nın, bir tarafında Rusya'nın olduğu iki kutuplu dünya sistemi çöktü. Berlin Duvarı ile birlikte Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği dağılarak çok sayıda yeni devlet ortaya çıktı. Dünyadaki iki kutupluluk dönemi geride kalmış oldu. Ondan sonraki süreçte de Amerika Birleşik Devletleri'nin başını çektiği iddia edilen tek kutuplu bir dünya sistemi, yani bir tek gücün yönlendirdiği bir dünya sisteminden bahsedildi. Ta ki 2022 yılının Ağustos ayına kadar. Amerika Birleşik Devletleri'nin Afganistan'dan apar topar çekilmesiyle birlikte o tek kutuplu olduğu empoze edilen sistem de çöktü. Şimdi önümüzde yeni bir dönem var. Bu dönemin nasıl gelişeceği, nasıl yeni gelişmelerle dünyanın hangi güç dengelerinin içerisinde hareket edeceğini henüz bugünden bütünüyle bilmemiz mümkün değil. Tabii ki bazı tahminler, bazı öngörülerde bulunuyoruz" diye konuştu. "Türkiye bu coğrafyanın yükselen yıldızı olmaya, dünya denkleminde güçlü bir ülke olmaya adaydır" Dünyanın çok kutuplu olacağını söyleyen Kurtulmuş, "Artık dünya ne iki kutuplu ne tek kutuplu bir dünya olmayacak. Çok kutuplu bir dünya olacak. Bu da şu demektir. Başta bizim içinde bulunduğumuz coğrafya olmak üzere dünyanın birçok yerinde yeni güç merkezleri, yeni güçlü ülkeler ortaya çıkacak, yeni dengeler ve yeni denklemler oluşacaktır. Hiç şüphesiz size moral vermek için kendime moral vermek için söylemiyorum. Çok kutuplu yeni dünyanın gelişmeleri içerisinde bu bölgenin büyük ülkelerinden birisi olan, dünyada özellikle Cumhuriyetimizin ikinci asrında Türkiye yüzyılı olmasını temenni ettiğimiz büyük gelişmeleri, büyük bir takım fırsatları barındıran bu önümüzdeki süreçte, gelişen yeni dünya dengeleri, denklemleri içerisinde en önemli ülkelerden birisi Türkiye olacak. Potansiyeli itibarıyla, genç nüfusu itibarıyla, Türkiye'nin jeostratejik konumu itibarıyla, yani hangi denklemi alırsanız alın içinde vazgeçilemez bir ülke olarak Türkiye önümüzdeki dönemin bu çok kutuplu dünya dengelerinin en önemli ülkelerinden biri olacak. Doğu-batı dengesinde, kuzey-güney dengesinde, Müslüman- Hristiyan ülkeler arasındaki dengede, Asya-Avrupa dengesinde dünyanın bütün stratejik geçiş yollarında olması, dünyanın bütün enerji imkanlarının, haklarının bir havı olabilecek potansiyele sahip olması dolayısıyla Türkiye bu coğrafyanın yükselen yıldızı olmaya, dünya denkleminde güçlü bir ülke olmaya adaydır" şeklinde konuştu. "Büyük ateş çukuruna bütün bölge ülkelerini de itmeye çalışıyorlar" Kurtulmuş, "Ancak şunu da biliyoruz ki bu coğrafyada biz zaten ecdadımızın buraya adım attığı günden itibaren, öyle arkamızı yan gelip yatarak hiçbir şekilde bir günümüzü neredeyse rahat içerisinde geçirmedik. Hep mücadeleyle geçirdik. Hep ileri hedefler önümüze koyarak ilerledik. Hep daha ileriye doğru gittik ve inşallah bundan sonra da daha ileriye gideceğiz. Bu yeni dönemin nasıl şekilleneceği, bu dengelerin nasıl gelişeceği konusunda bir takım tahminler, gelişmeler ortadayken maalesef yeni dönemin belirsizliklerini artıran bir önemli gelişme olarak da bu çok kutupluluk sürecinde önemli gelişme olarak da İsrail'in bir yıldır devam eden ve bölgeyi ateş çemberine değil, büyük ateş çukuruna bütün bölge ülkelerini de itmeye çalışıyorlar. Delicesine davranışlarıyla meczup, siyaset, akıl dışı tavırlarıyla da aslında o açtıkları çukura kendileri de düşmeye aday bir ülke olarak, yönetim olarak duruyorlar" ifadelerini kullandı. "İsrail kendisine hiçbir şekilde dokunulamayacağını zannediyor" İsrail'in Gazze'de devam ettirdiği katliamlar, soykırımların yeni döneme geçen dünyadaki dengeleri sarstığını dile getiren Kurtulmuş, "İsrail'in bu saldırgan tavrının dünyada yeni bir gelişmeye de sebep olabileceğini görüyoruz. Örnek olsun diye söylüyorum. Kendisine dokunulmayan, dokunulamayan bir ülke olduğunu iddia eden, varsayan, arkasına aldığı güçlerle birlikte başta Amerika Birleşik Devletleri ve bazı Avrupa ülkeleri olmakla birlikte kendisine hiçbir şekilde dokunulamayacağını zanneden İsrail'e, Amerika'nın bütün desteğine rağmen, Birleşmiş Milletler'deki bütün engelleme girişimlerine rağmen dünyanın hemen hemen tamamı karşı çıkmış, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başvurusuyla da Uluslararası Adalet Divanı'nda dokunulamaz zannedilen İsrail'e dokunulmuştur. Şimdi bundan sonraki dönemde çok daha önemli gelişmelerin olacağını hep birlikte göreceğiz" dedi. "Ne kadar kınarsanız kınayın arkasında Amerika var" İsrail'in Gazze'yi işgale 2023 yılında başlamadığını, bu senaryonun birinci ve ikinci perdesi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, "Öncelikle 1917'de Osmanlı Cihan Devleti, Filistin topraklarından çekilmek zorunda kalınca oraya İngilizler geldi ve orayı yönetmeye başladılar. İngiliz yönetiminin bölgede yaptığı yönetimi ele aldığı zaman yaptığı ilk iş, 1917'de yerleşimciler İngilizler tarafından Filistin topraklarına yerleştirildi. Bugünün neredeyse tam tersi olan o haritada oraya yasa dışı yerleşimciler İngilizler eliyle, marifetiyle yerleştirilmeye başlandı. Arkasından 1948, arkasından 1967'deki savaşlarla birlikte İsrail ilhak, imha ve işgal politikalarına duraksamadan devam etti. İki tepe aldı, üstüne yattı. Birleşmiş Milletler kınadı. Arkasında Amerika var. İstediğiniz kadar kınayın. Onlarca kararlar çıktı, ‘Buradan çekilin' diye. Şehirleri işgal etti. Genişledi, genişledi ve fevkalade güçlü şekilde bugünkü güne hazırlandı" diye konuştu. "İsrail, Lübnan'ı yasa dışı şekilde işgale hazırlanıyor" Oyunun birinci perdesinin 1917'de, ikinci perdesinin de 2003 yılında açıldığını anlatan Numan Kurtulmuş, "2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'ı işgaliyle birlikte başlayan süreç. Hemen arkasından 2011 yılında Arap Baharı olarak başlayan gelişmeler, bölgede tam da İsrail'in bugünü için hazırlığın başlangıcıdır. Amerikan işgaliyle birlikte ve arkasından gelişen süreçlerde bölgedeki ülkelerin tamamı İsrail'e karşı çıkabilecek, ona mani olabilecek ülkelerin tamamı bölünme, parçalanma ve iç savaş sürecine sürüklenmiştir. Şöyle bir gözden geçirelim. Irak, Suriye paramparça olmuştu. Şimdi İsrail, Lübnan'ı yasa dışı şekilde işgale hazırlanıyor" şeklinde konuştu. "Bazı ülkelerde siyaseten yönetilemez hale getirilmiştir" Lübnan'ın önce Müslüman-Hristiyan iç savaşıyla, arkasından da 2003'ten sonraki gelişmelerle birlikte mahalle mahalle bölündüğünü, tamamıyla kolay lokma olarak hazırlandığını sööyleyen Kurtulmuş, "Yemen, Sudan, Libya fiziki olarak bölünen ülkelerden bahsediyorum, Suriye. Bu anlamda ne yazık ki bazı ülkelerde siyaseten yönetilemez hale getirilmiştir. Böylece ikinci perdeyle birlikte bölge ülkelerinin tamamı, birbiriyle düşman, birbiriyle rakip, çelişen, çatışan ülkeler, halklar ve etnik yapılar; mezhebi yapılarda birbirlerine karşıt hale getirilmişlerdir. Dolayısıyla ikinci perde maalesef acı gelişme olarak, yine arkasında yüz binlerce insanı yaralı, ölü şekilde bırakarak gerçekleştirilmiş, ikinci perdenin kapanmasıyla birlikte üçüncü perde, yani Gazze'nin fiilen işgaliyle birlikte başlayan süreç gerçekleşmeye başlamıştır" ifadelerini kullandı. "Arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla Türkiye müsaade etmeyecektir" Üçüncü perdenin de devam ettiğinin altını çizen Kurtulmuş, "Bu kadar bölge ülkelerini dağınık bulmuşken, İslam ülkelerini bu kadar inisiyatifsiz, bu kadar korkak, bu kadar siyaseten etkisiz bulmuşken ve arkasında gemileriyle, uçaklarıyla, askeri gücüyle, siyasetiyle Batı ülkelerini kendi yanında bulmuşken Netanyahu ve çetesi diyor ki, ‘Biz de son vuruşumuzu yapalım, arz-ı mevud gerçekleştirelim.' Dünya sistemini ciddi şekilde yerden yere vuran, dünya sistemini bundan sonraki süreçte yeni gelişmelere gebe bırakan bu saldırgan tavrın bütün ülkeler tarafından önlenilmesi dünya barışı için en önemli şart. Bu çerçevede Türkiye'nin de bütün insanlarının uyanık olması lazım. Şöyle bir saflığa hiçbir şekilde kapılmamamız gerekiyor. Yıllardır bir biz arz-ı mevud'dan bahsederken bunu kendi zihnimizden uydurulmuş bir şey olarak söylemiyorduk. İsrail'de yazılanları, çizilenleri, onların politik tercihlerini, politik motivasyonlarını gayet iyi bildiğimiz için, yani vadedilmiş topraklar meselesinin bir hikaye olmadığını gördüğümüz için hep uyarıyoruz. Şimdi bütün bu gelişmeleri zincirin parçaları olarak birbirine bağladığınızda 1917'den itibaren bugüne kadar gelinen süreçte nasıl bütünleşik bir harekat planı içerisinde hareket edildiği aşikardır. Bu çerçevede arz-ı mevudun gerçekleşmesine asla Türkiye müsaade etmeyecektir" dedi. "Milli meselelerimizde bir, beraber ve bütünleşik olmak mecburiyetindeyiz" Yapılanların arz-ı mevud meselesi olduğunu belirten Kurtulmuş, "İsrail Devleti'nin bayrağının üstündeki mavi çizgi Fırat Nehri'ni, altındaki mavi çizgiyse Nil Nehri'ni sembolize eder. Yani Nil'den Fırat'a bütün bu coğrafya siyonistlerin emri altına girmeden bu harekatı bitirmemeye yemin etmiş vaziyettedirler. Onun için uyanık olmak, ne yapıldığını, ne yapılmak istendiğini gayet iyi görmek ve Türkiye olarak önce kendi topraklarımızı, kendi milletimizi, vatanımızı en iyi şekilde korumak ve bölgenin birliğini sağlamak için mücadele etmemiz lazım. Bunun için öncelikle uyanık olmak, Ortadoğu'daki, dünya meselelerinde Türkiye'nin içerisinde ne kadar farklı fikirlere sahip olursak olalım, siyaseten hangi farklı programları, teknikleri halkımıza sunuyor olursak olalım, milli meselelerimizde bir, beraber ve bütünleşik olmak mecburiyetindeyiz. Bunu sadece bir siyasi partinin mensubu olarak değil, sadece vatanını seven bir vatansever olarak değil, aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak da bir sorumluluk olarak görüyorum. Siyaseten fikirlerimiz farklı olabilir. Gittiğimiz istikametler A'dan Z'ye birbirine zıt olabilir. Ama milli menfaatlerimiz özellikle önümüzdeki yeni dönemde Türkiye'nin imkanlarını ve kabiliyetlerini artırma azmimiz, gayretimiz ve başta siyonistlerin hedefleri olmak üzere ülkemize karşı bir takım niyetler içerisinde olanlara karşı da ortak bir duruşu sergilememiz bizim milli vazifemizdir. Bunun için birincisi uyanık olacağız. İkincisi birlik ve beraberlik içerisinde olacağız. Eğer Türkiye bu konudaki birliğini, beraberliğini devam ettirirse Allah'ın izniyle bölgedeki oynanan oyunları çözebilecek iradeyi ortaya koyacaktır" diye konuştu. "Türkiye'yi de açtıkları bu ateş çukuruna atma niyeti içerisinde olduklarını gayet yakinen biliyoruz" "Birlik içerisinde uyanık olacağız" diyen Kurtulmuş, "'Bize dokunmaz, bize gelmez' demeyeceğiz. 20 yıl öncesine, 30 yıl öncesine bakın. Bölgedeki meselelerin hemen tamamına yakını bizim sınırlarımızın çok uzaklarındaydı. Adım adım bu tehlikenin yaklaştığını ve Türkiye'yi de içine alacak, hatta Türkiye'yi de açtıkları bu ateş çukuruna atma niyeti içerisinde olduklarını gayet yakinen biliyoruz. Bunun için bu birlik beraberlik içerisinde hareket edeceğiz. İnşallah yarın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Dışişleri Bakanımız ve Milli Savunma Bakanımız bölgedeki gelişmelerle ilgili hususlarda milletvekili arkadaşlarımızı çok geniş şekilde bilgilendirecekler ve böylece parlamentodaki milletvekilleri de milletin temsilcileri olarak bu konuda atılacak adımlar konusunda bilgilendirilecek ve görüşlerini ifade edeceklerdir" şeklinde konuştu. "Hedefleri sadece Araplar, Gazze, Batı Şeria ya da Lübnan değildir" Netanyahu ve çetesinin hedefinin sadece Filistinliler olmadığının altını çizen Kurtulmuş, "Hedefleri sadece Araplar, Gazze, Batı Şeria ya da Lübnan değildir. Bunların bu bölge halkları arasında en ufak bir fark görmediğini, ‘Bunlar Arap'tır, Acem'dir, Türk'tür, Kürt'tür, Sünni'dir' diye hiçbir ayrım gözetmediklerini gözümüzün içine parmaklarını soka sapa anlatıyorlar. Bu süreçte her kim Arap-Acem, Türk-Kürt, Sünni-Şii, hatta Müslüman-Hristiyan ayrımı yaparsa biliniz ki İsrail'in ekmeğine yağ sürüyor demektir. Bu çerçevede Türkiye'nin aydınları olarak, Türkiye'nin beyni olan üniversitelerimiz olarak bu konudaki çalışmalarımızı da süratle sürdüreceğiz. Ayrıca bölge halkları arasındaki farklılıkların, ayrılıkların giderilebilmesi için de gayret sarf edeceğiz. Özellikle son zamanlarda Suriye ve Mısır'la normalleşme meselesi adımları ise tam da bu amaçla atılmaya çalışılan adımlardır. Böylece bölge halkları ve devletleri arasındaki mümkün olduğu kadar yakın dayanışmanın tesis edilmesi her birimizin menfaatinedir" ifadelerini kullandı. "Dünyada bu katliamları durduracak bir tane ülke var. Amerika istesin bir günde bu işi bitirir" Netanyahu ve çetesinin ,siyonist rejimin yalnızlaştırılması gerektiğine değinen Numan Kurtulmuş, "Öylesine yanlış bir yola girdiler ki kendi ideolojileri ve fikirleri açısından burada bu yolda duracakları bir durak da yok. Kendi duraklarını hepsi kendileri iptal ettiler. Ne yazık ki zaman zaman insanı çıldırtan, batıdan bazı açıklamalar geliyor. Yine açık yüreklilikle söyleyeyim. Bunlardan en çok bizi rahatsız edenlerden birisi de adam şimdi Lübnan'a saldırıyor. Diyor ki işte efendim ölçülü mukabelede bulunun. Allah aşkına bir mukabelenin ölçülü olabilmesi için daha kaç 50 bin masum insanın ölmesi gerekir? Böylesine gayri insani bir düşünce olabilir mi? Dünyada bu katliamları durduracak bir tane ülke var. Amerika istesin bir günde bu işi bitirir. Bir cümle söyleyecek, hatta bir kelime söyleyecek; ‘Dur Netanyahu'. Bunu demiyor. ‘Devam et Netanyahu' diyor. Onlar da buna ortak olduklarını ortaya koymaya çalışıyorlar. Dolayısıyla bundan sonraki süreçte isteseler de istemeseler de Netanyahu ve çetesi yalnızlaşacaktır. Bu süreçte Netanyahu hükümetinin yalnızlaştırılması, insanın ortak vicdanıdır, ortak çalışma alanlarından birisidir. Bütün bunları yeni bir dünyanın tam da kurulmakta olduğu dönemde önümüzde çok büyük bir insani problem olarak duruyor. İnşallah en kısa zamanda bu büyük kötülükten, büyük hayırlar çıkarmakta insanlığın boynunun borcudur. Adalet, hakkaniyet, insaf, vicdan, insanların yaratılışta eşitliği, devletlerin de egemenlikte eşitliği prensibinde yeni bir dünyanın kurulması mümkündür, muhtemeldir ve sizi temin ederim ki mukadderdir" dedi. Numan Kurtulmuş, açılış sonrasında "Düzce Sivil Toplum Buluşması" programına katıldı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.