SON DAKİKA
Hava Durumu

#Serdar Atilla Erdem

Söz Bursa - Serdar Atilla Erdem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Serdar Atilla Erdem haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Genç İnşaat Mühendisleri iftarda buluştu Haber

Genç İnşaat Mühendisleri iftarda buluştu

İMO Bursa Şubesi Gençlik Komisyonu ve Sosyal Komisyon, Panorama 1326 Fetih Müzesi’nde iftar programı düzenledi. Genç inşaat mühendislerini Ramazan ayında meslektaşlarıyla buluşturan etkinliğe, Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Tolga  Kornoşor, Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Fatih Vardar,  Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mücahit Yıldızhan ve ekipleri, Şube Geçmiş Dönem Yönetim Kurulu Üyeleri, Şube Yönetim Kurulu Üyeleri, üyeler ve aileleri katıldı. Sosyal Komisyon Başkanı Fırat Güzel ve Gençlik Komisyonu Başkanı Alperen Doğan, meslektaşlarının gelişimi ve sosyalleşebilmesi için etkinlikleri arttırarak sürdüreceklerini söyleyerek etkinliğin düzenlenmesine destek veren Osmangazi Belediyesi’ne teşekkür ettiler. Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Tolga Kornoşor da, etkinliğe destek vermekten ve bir inşaat mühendisi olarak genç meslektaşları ile bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu belirtti. İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu ile Osmangazi Belediyesi olarak devamlı diyalog halinde olduklarını ifade eden Kornoşor, bu diyaloğun süreceğini kaydetti. Şube Yönetim Kurulu Başkanı Erdem: Mesleğimiz ve Meslektaşlarımız İçin Çalışıyoruz Organizasyonu düzenleyen Komisyon üyelerine ve düzenlenmesine destek veren Osmangazi Belediyesi’ne teşekkür eden İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, İMO Bursa Şubesi ailesinin üyelerinin desteği ile güçlendiğini vurguladı. Mesleğin ve meslektaşların sorunlarına çözüm yolları bulmak için çalıştıklarını ve geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşmeler yaptıklarını belirten Şube Başkanı Erdem, “1938 yılında hazırlanan Meslek Kanunumuzun değişmesini istiyoruz. Sorunlarımızı her platformda dile getiriyoruz. İl Odacılığının gelmesi gerektiğini savunuyoruz bunun sebebi üyelerimizin daha fazla bir araya gelebilmeleri, haklarını savunabilmeleri ve Odalarına daha fazla aidiyet duyabilmeleri. SGK Protokolü ile de genç meslektaşlarımızın inşaat mühendisi asgari ücretinin altında işe girmesinin önüne geçmek istiyoruz. Görüşmelerimizde olumlu dönüşler aldık umarım güzel sonuçlar alırız” dedi. Depremin en önemli konu olduğunu ve inşaat mühendisliğinin önemini her platformda dile getiren Başkan Erdem, “Deprem bir beka sorunu ve bu sorun ancak inşaat mühendislerinin sorunları ortadan kaldırılınca son bulacak” dedi. Katılımın yoğun olduğu organizasyonda genç mühendisler iftar programının ardından Bursa’nın fethini anlatan Panorama 1326’yı gezdiler.  

İMO Bursa Şubesi 6 Şubat Depremlerini unutmadı Haber

İMO Bursa Şubesi 6 Şubat Depremlerini unutmadı

Başkan Erdem açıklamasının devamında şunları kaydetti: “Bugün ülkemizi derinden sarsan ve tüm yurttaşlarımızın hafızalarında unutulmayacak acılar bırakan 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yıldönümünü geride bırakıyoruz. Aynı gün ardı ardına Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli meydana gelen depremlerde resmi verilere göre yaklaşık 39.530 bina yıkılmış, 200.350 bina ağır hasar almış, 11 ilde 14 milyonu aşkın nüfusu doğrudan etkileyen bu yıkımın sonucunda 50 binin üzerinde yurttaşımız hayatını kaybetmiştir. Bu büyük felakette hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına bir kez daha başsağlığı diliyoruz. 6 Şubat Depremleri, etkilediği coğrafi alanın genişliği, nüfusun fazlalığı ve yıkımın boyutu itibariyle, yıllarca etkisini sürdürecek bir toplumsal travma yaratmıştır. Bununla birlikte bilimin ve mühendislik uygulamalarının gelişimine, ülkemizin bu alandaki beşeri kaynaklarına dayanarak, Türkiye gibi aktif fay hatlarıyla örülü bir coğrafyada deprem endişesiyle yaşama çaresizliğine mahkum olmadığımız rahatlıkla söylenebilir. Bu sebeple afetleri bir beka sorunu olarak görüyor mühendislik biliminin ışığında kanun ve yönetmeliklerin eksiklerinin tamamlanarak çağımıza uygun hale getirilmesi elzemdir diyoruz. Her zaman söylediğimiz gibi “deprem öldürmez, mühendislik hizmeti almamış bina öldürür. 99 Depremi de 6 Şubat Depremi de on binlerce insanımızın yitip gitmesine, devletimizin sırtına yüz milyarlarca dolar maddi yük binmesine sebep olmuştur. Yani hem milletimize hem de devletimize maddi, manevi çok ağır bedeller ödetmiştir. Peki bu iki büyük depremde de can ve mal kayıplarımızın tek sorumlusu inşaat mühendisliği mesleği midir? Elbette değildir. Mesleğimizin icrasındaki denetim ile kanuni ve mesleki eksiklerden kaynaklandığı apaçık ortadadır. Peki maddi ve manevi kayıplara sebep olan deprem sizce de başlı başına bir beka sorunu değil midir? Depremin vereceği hasarları engellemek, yukarıda bahsettiğimiz gibi inşaat mühendislerinin mesleki sorunlarını çözmekle hallolacağı apaçık ortadayken daha neyi bekliyoruz? O zaman gelin ne yapılması gerektiğini konuşalım. Öncelikle devlet olarak inşaat mühendisliği mesleğine hak ettiği değeri gösterip ardından gerekenleri yapmak için en acilinden bir eylem planı ortaya koyalım. Yapı Denetim Kanunu, Şantiye Şefliği Yönetmeliği ve 1938 yılında yürürlüğe giren Mimarlık ve Mühendislik Hakkındaki Kanun ve Müteahhitlik Yasası’nın eksikliklerinin yasal düzenlemelerle tamamlanıp çağına uygun hale getirilmeli ve de Yetkin ve Uzman Mühendislik Yasası bir an önce düzenlenerek hayata geçirilmelidir. Tabii bu konuda en önemli görev devletimize düşmekte olup acilen kanuni ve hukuki düzenlemelerin yapılması şarttır. Bu sebeplerle diyoruz ki “Güvenli yapı üretimi doğru veri doğru proje doğru yapım ve doğru denetim ile gerçekleşir.” Bu üç ana bileşen olmadan asla güvenli yapı üretilemez. Bunu sağlamayı hedefleyen çalışmalar ve kanuni düzenlemeler yapılmalı sistemdeki eksiklikler bu bakış açısı ile değerlendirilmelidir. Depremin tek çaresi depreme dayanıklı güvenli sağlam yapılar üretmektir. Temel yaklaşım hedef bu olmalıdır. Deprem istatistiklerine göre ortalama her altı yılda bir büyüklüğü 7 veya üzeri, her yıl iki adet 6 veya üzeri bir deprem meydana gelmekte ve ne yazık ki bu depremler önemli can ve mal kayıplarına yol açmaktadır. Türkiye’de her yıl ortalama 25 bin civarında deprem olduğu, 6 Şubat Depremlerinin artçı yoğunluğu nedeniyle 2023 yılında 74.232, 2024 yılında ise 31.890 deprem meydana geldiği bilinmektedir. Bu veriler, ülkemizin depremselliğinin açık bir göstergesidir. Asıl şaşırtıcı olan, deprem olaylarına aşina olmamıza karşın depreme yönelik hazırlıklarımızın bu kadar geri kalmasıdır.” Kaynak: AFAD   Bilinmeyen Depremsellik Değil, Yapı Stoğumuzun Durumu Başkan Serdar Atilla Erdem, yakın bir gelecekte de büyük depremler yaşanacağı gerçeğinin bilimsel bir hakikat olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Tam olarak ne zaman ve nerede meydana geleceği bilinmese de bilimsel veriler ışığında deprem olaylarını öngörmek mümkündür. Nitekim AFAD tarafından yapılan senaryo çalışmasına göre Kuzey Anadolu Fayında, Marmara Denizi'nde meydana gelebilecek 7.5 büyüklüğündeki bir deprem sonucu 44 bin 802 binanın yıkılacağı, sadece İstanbul kent merkezinde 26 ile 30 bin arasında yurttaşımızın hayatını kaybedeceği varsayılmaktadır. Ülkemizin depremselliği bilinen bir gerçektir. Bilinmez olansa her an deprem beklenen aktif fay hatlarıyla örülü bir ülkenin yapı stokunun durumudur. Öyle ki yapı stokumuzun belirsizliğini gözler önüne seren acı bir olay yakın zamanda Konya ilinde yaşanmıştır. Konya’da, 4 katlı bir bina, deprem gibi herhangi bir dış etken dahi olmaksızın kendiliğinden çökmüştür. Üstelik, bir yapının kendi kendine çökme olayının ülkemizde ilk kez yaşanmadığı da bilinmektedir. 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programına göre 2024 yılı Eylül başı itibarıyla Türkiye’de toplam konut sayısı 42,2 milyondur. TBMM’de Kahramanmaraş Depremlerinden sonra kurulan araştırma komisyonunun Mayıs 2023 tarihli raporuna göre, 6-7 milyon konutun en kısa sürede dönüştürülmesi gerektiği ifade edilmektedir. 6306 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 2012 yılından 5 Nisan 2023 tarihine kadar, ülke genelinde 781.333 konuta riskli yapı tespiti yapılmış, 711.545 konutun ise yıkımı gerçekleştirilmiştir. Yani 11 yılda, riskli görülen 6-7 milyon konutun yalnızca yaklaşık yüzde 10’u kadar dönüşüme girmiştir. Ülke genelinde 7 milyon civarında konutun olası bir depremde yıkılması söz konusuyken, bu hızda ilerlerse, tüm riskli yapılarımızın dönüşümü, ancak yüz yıl sonra tamamlanmış olacaktır, tabii yapı stokumuza yeni riskli yapılar eklenmezse…” Tüm Sorumluluk İnşaat Mühendisinin Üzerine Yıkılamaz İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erdem sözlerini şöyle sürdürdü: “Öte yandan 6 Şubat Depremlerinin ardından başlatılan yargı süreçlerinde ise yıkımın gerçek sorumlularının ortaya çıkarılmasından uzaklaşılmakta, tüm sorumluluk, günah keçisi ilan edilen inşaat mühendislerinin üzerine yıkılmaktadır. Kuşkusuz yıkımda sorumluluğu bulunan herkes yargı önüne çıkarılmalı, gerçek sorumlular tespit edilip cezalandırılmalıdır. Unutulmamalıdır ki halkın can ve mal güvenliğiyle doğrudan ilgili olan deprem riskine karşı tedbir almak, bu hususta gerekli denetimleri yapmak siyasi iktidarın, merkezi ve yerel yönetimlerin sorumluluğudur. Son 20 yılda 6 İmar Affı Yasası çıkararak mevzuata aykırı eklentiler veya değişiklikleri gerekli tedbirler almadan kâğıt üstünde yasal hale getiren, yasalara aykırı olarak üretilen ve mühendislik hizmeti almayan yapıları “İmar Aflarıyla” bağışlayarak kaçak yapıların/yapılaşmanın yasallaşmasını sağlayan, ülkemizdeki yapı üretim sürecine halkın can ve mal güvenliğini yadsınıyor olması kabullenilemez. Yıkılan binaların hangi sebepten yıkıldığı net olarak ortaya konulmadan, yıkım sebepleri ve sorumluluk zinciri tespit edilmeden, tasarım, yapım ve denetimden sorumlu meslektaşlarımız halen cezaevlerinde tutuklu bulunmaktadır. Tutuklamalar bir tedbir olmaktan çıkmış ve öne alınmış ceza gibi uygulanmaya başlanmıştır. Ceza yargılamasının en temel ilkelerinden olan masumiyet karinesi meslektaşlarımız açısından, suçsuz olmadığı hükmen sabit oluncaya kadar suçlu sayılacaktır, şeklinde tersine çevrilmiştir. Yargılamalarda hâkime yardımcı olması beklenen bilirkişi raporları, bilimsel ve teknik pek çok hata içermekte, hukuka aykırı olarak kusur belirlemesi yapılmakta, söz konusu bilirkişi raporlarının olayın özelliği gereği doğrudan yargılamaya yön vermesi nedeniyle adil bir yargılamadan uzaklaşılmaktadır. Bu sebeple ihtisas mahkemelerinin acilen kurularak hayata geçirilmesi gerekmektedir. Afet Hazırlık Planlaması’nda Verilerimizin %10’u Tamamlanmış Durumda Sonuç itibariyle; Deprem bir afet olayıdır, bunun önüne geçemeyiz ancak afetler öncesi alacağımız tedbirlerle afetlerin vereceği hasarların önüne geçebiliriz. Bu gerekçelerle afet hazırlık planlamasını bir an önce tamamlanması en önemli konularımızdan olmalıdır. İyi bir planlama için doğru ve hızlı veri akışının tüm şehirlerimiz için sonlandırılması en önemli çalışmalardan olacaktır. Fakat ne yazık ki AFAD'ın bu çerçevede yaptığı veri toplama çalışmaları 10 yıllık süreçte Türkiye genelinde %50 nin üzerinde iken şehrimiz olan Bursa'mızda kamu kurumları ve yerel belediyelerimizden gelen veri bilgisi halen daha %10 seviyelerinde kalmaktadır. Buradan sormak isteriz ki acaba şehrimiz AFAD'a bu verileri iletmekte neden bu kadar geri kalmıştır? Acaba Şehrimizde hukuksuzluğun ve ben yaptım olduculuğun kaçak yapılaşmanın bir kültür haline gelmesinden midir? Acaba ayıplarımızın ortaya çıkmasından mı endişe edilmektedir. O zaman ne yapmak lazım? Bir an önce şehrimizin gerçek ve doğru verilerini tamamlayıp afetlere hazırlık konusunda eyleme geçmek lazım. İMO Bursa Şubesi olarak kentsel dönüşüm ve afetlere hazırlık komitemizin hazırlamış olduğu kapsamlı ve geniş rapor tamamlanmış kitapçık haline getirilmiş. Olup önümüzdeki günlerde Bursa Valiliği başta olmak üzere Çevre İl Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyesi, İlçe Belediyeleri, AFAD vb. ilgili kurumlara tarafımızca teslim edilecektir. Ancak bu vesileyle kamuoyuna deprem afeti ile ilgili önemli gördüğümüz çözüm önerilerimizden birkaçını paylaşmak isteriz.” Afet Öncesinde Yapılması Gerekenler 1.Stratejik Planlama ve Kurumsal Koordinasyon: Afet öncesi strateji planının oluşturulması ve ilgili kurumların veri giriş süreçlerinin hızlandırılması. Afet yönetim planlamasının disiplinler arası bir yaklaşımla ele alınarak güncellenmesi. 2.Toplanma ve Barınma Alanlarının Belirlenmesi: Deprem sonrası kısa süreli toplanma ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla uygun kamu binalarının belirlenmesi. Bu binaların güçlendirme ve altyapı hazırlıklarının önceden tamamlanması. 3.Sığınak ve Güvenli Alan Kontrolleri: İmar yönetmeliğinde yer alan sığınak ve güvenli alanların uygulanabilirliğinin denetlenmesi. Mevcut binaların ilgili mevzuata uygun olarak sığınak barındırmasının sağlanması. 4.Afet Yönetiminde Uzman Ekiplerin Güçlendirilmesi: Afet sırasında kritik öneme sahip kentsel arama-kurtarma, beslenme, psikososyal destek, ayni bağış ve depo yönetimi gibi alanlarda uzmanlaşmış ekiplerin oluşturulması. Bu ekiplerin eğitim süreçlerinin ilgili meslek odalarıyla iş birliği içinde artırılarak etkin hale getirilmesi. 5.Lojistik Alanların Planlanması: Afet sonrası lojistik destek alanlarının belirlenmesi ve bu alanların altyapı gereksinimlerinin önceden hazırlanması. 6.Toplumsal Farkındalık ve Eğitim: Afet sırasında vatandaşların alması gereken önlemler konusunda düzenli bilgilendirme ve eğitim faaliyetlerinin artırılması. Bu eğitimlerin özellikle okullar, iş yerleri ve toplu yaşam alanlarında sürekli hale getirilmesi. Mevcut Durumun Değerlendirilmesi 1.Afet Tehlikesinin ve Risk Unsurlarının Belirlenmesi: Deprem riski yüksek bölgelerin detaylı bir şekilde haritalanması. Yerel zemin koşullarının belirlenerek yapı güvenliği açısından değerlendirilmesi. Mevcut deprem senaryolarının detaylı bir şekilde çalışılması, yerel zemin ve basen koşulları dikkate alınarak altyapı ve üstyapı üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi Yapı stoğunun envanterinin çıkarılması ve riskli yapıların belirlenerek önceliklendirilmesi. 2.Kentsel Dönüşüm Süreçlerinin Bilimsel ve Bütüncül Planlanması: Can güvenliğini esas alan bir bakış açısıyla kentsel dönüşüm süreçlerinin planlanması. Kentsel dönüşüm süreçlerinde devlet, yerel yönetimler ve vatandaşların ortak sorumluluk almasının sağlanması. Mevcut yapı stoğundan iyi durumda olan binaların ön plana çıkarılmasını sağlamak amacıyla bir sertifikasyon uygulaması geliştirilmesi. İyi örneklerin ödüllendirilerek teşvik edilmesi ve güvenli yapılaşmanın özendirilmesi. Depreme hazır hale getirilmesi zor olan bölgelerde güvenliği artıracak hızlı güçlendirme önlemlerinin alınmasını sağlayacak kanuni altyapının oluşturulması. 3.Yapı Stoğunun Depreme Hazır Hale Getirilmesi: Mevcut binaların yapısal güçlendirme, yenileme ve depreme dayanıklı hale getirilmesi için teşvik ve finansman modellerinin geliştirilmesi. Geleceğe Yönelik Önlemler ve Yapılması Gerekenler 1.Yapı Denetim Sisteminin Güçlendirilmesi: Türkiye’de yürürlüğe giren yapı yönetmelikleri ve denetim mekanizmalarının belirli bir döneme kadar riski azalttığı görülmekle birlikte, son 10 yılda bu alandaki gelişimin durağanlaştığı tespit edilmektedir. Bu nedenle yapı denetim sisteminde hem hukuki hem de yapısal eksikliklerin giderilmesi gereklidir. Denetim sektörünün etkinleştirilmesi için nitelikli kadroların sektörde görev alması teşvik edilmelidir. Bunun sağlanması için, mühendislik ve yapı denetim sektöründe ekonomik ve mesleki teşviklerin artırılması gerekmektedir. 2.Yetkin Mühendislik Uygulamalarının Hayata Geçirilmesi: Yetkin mühendislik sistemi ile sadece belirli yeterlilikleri sağlayan mühendislerin kritik projelerde görev almasının sağlanması. Yeni denetim mekanizmalarının tesis edilmesi ve mevcut denetim süreçlerinin iyileştirilmesi. Denetim süreçlerinin yetkin inşaat mühendisleri tarafından yürütülmesini sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması. Mesleki gelişimi teşvik eden sürekli eğitim ve akreditasyon sistemlerinin oluşturulması.

İMO Bursa Şube'de Deprem Master Planı Paneli gerçekleştirildi Haber

İMO Bursa Şube'de Deprem Master Planı Paneli gerçekleştirildi

BAOB Yerleşkesi’ndeki Şube Konferans Salonu’nun da “Deprem Master Planı Paneli”ni Deprem Risklerinin Azaltılması için Yapılması Gerekenler konu başlığı altında düzenleyen İMO Bursa Şubesi önemli konukları ağırladı. Panele, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Hayrettin Eldemir, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Aydın Saldız, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Gökhan Yıldız, Nilüfer Belediyesi Başkan Vekili Emre Karagöz, İnegöl Belediye Başkan Yardımcısı Fevzi Dülger, Bursa Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Babak Vaheddoost, Akademik Odaların Temsilcileri, Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri, İMO Bursa Şube Yönetim Kurulu üyeleri, İMO Bursa Şubesi Geçmiş Dönem Başkan ve Yöneticileri, kamu kurumlarının temsilcileri katıldı. Açılış konuşmasını yapan İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, ülkenin en önemli sorunlarından birisinin deprem risklerinin azaltılması olduğunu ve bu konuda değerli akademisyenlerle birlikte bir çalışma gerçekleştirdiklerini söyledi. Geçmişten gelen acılar ve derslerle birlikte deprem risklerini azaltmak için bilimsel, mühendislik temelli ve sürdürülebilir politikalar geliştirmek zorunda olunduğunu belirten Başkan Erdem, şöyle konuştu: “Artık plan, proje ve ruhsatlı olmayan yani kaçak yapı diye adlandırdığımız hiçbir yapı yapılmamalıdır. Mühendislik hizmeti almayan her bina vatandaşlarımız için birer tabuttur. Yapı denetim sisteminin daha etkin hale getirilmesi gerekmektedir. Günümüzde inşaat sürecinde denetim mekanizmaları bulunsa da bu sistemin tam anlamıyla uygulanamaması büyük riskler yaratmaktadır. Her bina, inşaatın ilk aşamasından itibaren sıkı denetimlere tabi tutulmalı, projeler bilimsel standartlara uygun şekilde yürütülmelidir. İkinci olarak, mevcut yapı stokunun güçlendirilmesi büyük bir zorunluluktur. Ülkemizde hala milyonlarca riskli bina bulunmaktadır ve bu yapılar, herhangi bir büyük depremde ciddi can kayıplarına neden olabilecek durumdadır. Mevcut yapı stoğunun iyi analiz edilmesi güçlendirme ihtimali olanların güçlendirilmesi, olmayanların ise yenilenmesi gerekmektedir. Bu süreçte yerel yönetimlerin, devlet kurumlarının ve özel sektörün iş birliği içinde hareket etmesi büyük önem taşımaktadır. İşte tüm bu işler belirli bir plan çerçevesinde öncesinde yapılmış araştırmalara göre yeni bir Master Plan çerçevesinde yapılmalıdır.” İMO Bursa Şube Başkanı Erdem: Büyükşehir Belediyesi’nin Çalışmaları Mikro Bölgeleme Çalışmaları ile Bütünleşmeli Geçtiğimiz hafta Konya’da deprem gerçekleşmeden yıkılan binanın yapı stoğunun durumunu gösteren en yeni örnek olduğuna dikkat çeken İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erdem, “Bu çok yeni örnek bile, 2025 yılı içerisinde yapı stoğu envanterinin hazırlanarak binaların depreme karşı nasıl davranacağını net bir şekilde çıkarılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bunu gerçekleştirmek için BBB ile İMO Bursa Şubesi şehrimizin yapı stoğu envanterini çıkartmak adına protokol yaparak harekete geçmelidir. BBB’nin JICA ile yapmış olduğu çalışma çok kıymetli olup bir an önce mikro bölgeleme çalışmaları ile bütünleştirilerek yukarıda bahsettiğimiz çalışma ile gerçek anlamda tamamlanmış olması sağlanmalıdır. Bildiğiniz üzere Odamızın Büyükşehir Belediyemiz ile bu konuda protokol yaparak envanter çıkarmak için çaba sarf ettiğini her platformda dile getiriyoruz. Bina yapı stoğu envanteri Bursa’nın tamamında çıkartılmalı, kentsel dönüşümde riskli bölge sınıflaması yapılarak kentsel dönüşüm stratejisi belirlenmelidir. Hiç vakit kaybetmeden şehirlerimizin yapı stoğu envanterini bir an önce çıkartalım, artık tahmini risk değerlendirmelerinden hızlıca uzaklaşıp yapılarımızın depreme karşı nasıl davranacağını net bir şekilde risk sınıflaması yaparak belirleyelim diyoruz. Bu sınıflama ile olası bir depremde hangi yapı göçecek hangi yapı ağır hasar, hangi yapı az hasarla kurtulacak belirleyip kentsel dönüşümde önceliğin göçecek binalara verilmesi sağlanmalıdır” dedi. Deprem bilincinin oluşması için tüm toplumun bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi gerektiğini ifade eden Başkan Serdar Atilla Erdem, olası kayıpların en aza indirilmesine katkı sağlamış olunacağını vurguladı. Başkan Erdem: Kanuni Ve Hukuki Düzenlemeler Yapılmalıdır Şehir planlamasında bilimsel yaklaşımların esas alınması gerektiğine dikkat çeken Erdem sözlerini şöyle sürdürdü: “Plansız kentleşme, yeterli mühendislik hizmeti almamış yapılar ve mühendislik ilkelerine aykırı tasarlanarak projelendirilen yapılar, depremde en büyük yıkımlara ve hasarlara yol açmaktadır. Her zaman söylediğimiz gibi “deprem öldürmez, mühendislik hizmeti almamış bina öldürür. 99 Depremi de 6 Şubat Depremi de on binlerce insanımızın yitip gitmesine, devletimizin sırtına yüz milyarlarca dolar maddi yük binmesine sebep olmuştur. Yani hem milletimize hem de devletimize maddi, manevi çok ağır bedeller ödetmiştir. Peki bu iki büyük depremde de can ve mal kayıplarımızın tek sorumlusu inşaat mühendisliği mesleği midir? Elbette değildir. Mesleğimizin icrasındaki denetim, kanuni ve mesleki eksiklerden kaynaklandığı apaçık ortadadır. Peki maddi ve manevi kayıplara sebep olan deprem sizce de başlı başına bir beka sorunu değil midir? Depremin vereceği hasarları engellemek, yukarıda bahsettiğimiz gibi inşaat mühendislerinin mesleki sorunlarını çözmekle hallolacağı apaçık ortadayken daha neyi bekliyoruz? O zaman gelin ne yapılması gerektiğini konuşalım. Öncelikle devlet olarak inşaat mühendisliği mesleğine hak ettiği değeri gösterip ardından gerekenleri yapmak için en acilinden bir eylem planı ortaya koyalım. Yapı Denetim Kanunu, Şantiye Şefliği Yönetmeliği ve 1938 yılında yürürlüğe giren Mimarlık ve Mühendislik Hakkındaki Kanun ve Müteahhitlik Yasası’nın eksikliklerinin yasal düzenlemelerle tamamlanıp çağına uygun hale getirilmeli ve de Yetkin ve Uzman Mühendislik Yasası bir an önce düzenlenerek hayata geçirilmelidir. Tabii bu konuda en önemli görev devletimize düşmekte olup acilen kanuni ve hukuki düzenlemelerin yapılması şarttır.” Deprem risklerini azaltmak için herkese büyük görevler düştüğünü kaydeden Başkan Erdem, İnşaat Mühendisleri Odası olarak, bilimsel ve teknik bilgiye dayalı çözümler geliştirmeye, toplumu bilinçlendirmeye ve yetkililerle iş birliği içinde olmaya devam edeceklerini vurguladı. Bursa Protokolü Panelde Hazır Bulundu Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Aydın Saldız, Paneli çok kıymetli olduğunu belirterek, kent planlamasında önemli veriler elde edileceğini söyledi. Saldız, kent kararlarının yerelden alınmasının önemine vurgu yaparak, yerel dinamikler göze alınmadan verilen ruhsatların kenti kitlenme noktasına getirdiğini ifade etti. Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın da, depremin kendisini her zaman hatırlattığını vurgulayarak, Osmangazi İlçesinde sanayileşme ile birlikte gelen büyümenin kent merkezinde önemli sorunlara yol açtığını söyledi. Deprem Yönetmeliğine uygun olmayan onlarca yapı olduğunu kaydeden Başkan Aydın, çok hızlı bir şekilde yol alınması gerektiğinin altını çizdi.  Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, 3 bölgede çalışmalara başlamak için Bakanlıktan onay beklediklerine dikkat çekti Yıldırım Belediye Başkan Yardımcısı Gökhan Yıldız, Yıldırım Belediyesi olarak çalışmalarına katkı sunacak her etkinliğin içinde bulunduklarını söyleyerek panelde kıymetli bilgilerin aktarılacağını kaydetti. Nilüfer Belediyesi Başkan Vekili Emre Karagöz, Bursa’nın ve Türkiye’nin birinci önemli konusunun kesinlikle deprem ve afetler olmak zorunda olduğunu belirtti. İnegöl Belediye Başkan Yardımcısı Fevzi Dülger de, 6 Şubat Depremlerinde önceden hazırlıklı olmanın ne kadar önemli olduğunu gördüklerini ifade ederek, panelin bu anlamda önemli sonuçlar elde edeceğini belirtti. Prof. Dr. Mustafa Erdik: Bursa Deprem Hasar Riskinde 3’ncü Sırada Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Prof. Dr. Mustafa Erdik panel öncesi bir genel değerlendirme yaparak, depremde olası hasarların nitelendirilmesi gerektiğini, İstanbul’da bina risk dağılımının hazırlandığını kaydetti. Depremde hasar riskinde Bursa’nın İstanbul ve İzmir’den sonra 3’ncü sırada geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Erdik, şunları söyledi: “Risk azaltılmasının öncelikli hedefi depremden sonra yerine koyamayacağımız varlıkların korunmasıdır. İnsan hayatı, kültürel ve tarihi mirasımız gibi. Deprem riskinin azaltılmasında 4 nokta var. Deprem Tehlikesi ve Riskin Belirlenmesi; Kentsel ve ülke çapında deprem tehlikesi ve risk belirlemesi, deprem bölgeleme-tehlike haritalarının hazırlanması. Mevcut Riskin Arttırılmaması; Deprem etkilerini göz önüne alan kent planlaması ve arazi kullanım düzenlemeleri, yapı ve alt yapının yönetmeliklere uyularak inşası. Mevcut Riskin Azaltılması; Deprem performansı yetersiz yapı ve alt yapının deprem performanslarının iyileştirilmesi, eğitim ve bilinçlendirme programlarının uygulanması,  acil durum yönetimi plan ve programlarının hazırlanması. Risk Transferi; Deprem Sigortası, Afet Bonoları. Mevcut yönetmeliklerin riskli diye sınıflandırdığı her yapı depremde yıkılmayacaktır. Bunun için önerilen Risk Tabanlı önceliklendirmedir. Konutlarda depreme karşı güçlendirme de yapılabilir. İnsanların toplu olarak bulunduğu özel binalara (Okul, Üniversite, Hastane, Otel, Yurt, Salon vb.) ve Sanayi Tesislerine, ilgili makam (İBB, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı) tarafından ‘’Yapı Kullanma İzni Belgesinin’’ ve/veya  ‘’İşletme Ruhsatı’’nın verilmesi, ‘’Üçüncü Şahıslara Karşı Deprem Mali Mesuliyet Sigortası’’ yapılması şartına bağlanmalıdır. Bu sayede 6 Şubat Depremlerinde yıkılan otel, Kartalkaya’daki otel yangını gibi ihmaller yaşanmamış olur. Amerika’nın Kaliforniya Eyaleti San Francisco şehrinde uygulanan yaptırımla güvenli olmayan binalara “Deprem Uyarısı. Bu Bina, Deprem Yönetmeliğinde Öngörülen Emniyeti Sağlamamaktadır” yazısı asılmasının zorunlu. Bizde bu gibi yaptırımlar uygulayabiliriz.” Açılış konuşmalarının ardından, Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan Livaoğlu’nun Moderatörlüğü’nde, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdik, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Önder Çetin, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Altunel sunumlarını gerçekleştirdi. Sunumların ardından İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem katılımcılara plaketleri verildi.

İMO Bursa Şubesi’nden Kaçak Yapılaşmaya Geçit Yok Haber

İMO Bursa Şubesi’nden Kaçak Yapılaşmaya Geçit Yok

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin JICA ile yapmış olduğu çalışmanın mikro bölgeleme çalışması bir an önce tamamlanıp, Bursa’nın yapı stoğu envanteri çıkartılarak tamamlanabileceğini ifade eden Erdem, “Kentsel dönüşümde riskli bölge sınıflaması yapılmalı, kentsel dönüşüm strateji belgesi acilen oluşturulmalıdır” dedi. İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, Bursa’nın çözüm bekleyen sorunlarından “Kaçak Yapılaşma ve Kentsel Dönüşüm” konusunda İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu adına Şube Konferans Salonu’nda basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın mensuplarının yoğun katılımıyla gerçekleşen toplantıda önemli bilgiler aktarıldı.   Kaçak yapılaşmanın hukuki bir sorun olmakla birlikte aynı zamanda kentlerin güvenliği, estetiği ve sürdürülebilirliği açısından ciddi tehditler oluşturduğunu belirterek sözlerine başlayan Başkan Serdar Atilla Erdem, “Plansız ve denetimsiz yapılaşma deprem riski gibi doğal afetlerle birleştiğinde, yalnızca bireyler için değil toplumun tamamı için büyük bir tehlike haline gelmektedir. Ne yazık ki bu olgu kentlerimizin birçok bölgesinde karşımıza çıkmakta ve yapı stokumuzun kalitesini, çevreyi, altyapıyı, su kaynaklarımızı, ulaşımı ve yaşanabilir alanlarımızı olumsuz yönde etkilemektedir. Öte yandan kentsel dönüşüm kavramı, sadece eski yapıların yıkılıp yerine yenilerinin yapılmasından ibaret değildir. Kentsel dönüşüm; sosyal, ekonomik ve çevresel faktörleri bir bütün olarak ele almayı gerektirir. Bilimsel esaslara dayalı, planlı ve toplum yararını gözeten bir dönüşüm anlayışı, sağlıklı ve yaşanabilir kentlerin inşası için vazgeçilmezdir. Ancak bu süreçte rant odaklı yaklaşımların ve plansız uygulamaların önüne geçmek de büyük bir sorumluluk olarak karşımızda durmaktadır. İnşaat Mühendisleri Odası olarak, bu konularda çözüm önerileri geliştirmek, kamuoyunu bilgilendirmek ve ilgili tüm paydaşlarla iş birliği içinde çalışmak en temel görevlerimizden biridir” dedi. Kaçak Yapılaşma ile Mücadele Siyaset Üstü Olmalı İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Komitelerinin kent sorunlarına bilimsel ve teknik olarak çözüm arayışlarını sürdürdüğünü kaydeden Başkan Erdem, kaçak yapılaşmayı şöyle değerlendirdi: “Kaçak yapı demek bizim tanımımızla öncelikle mühendislik hizmeti almamış güvensiz alanlar ve içinde yaşayan her bir vatandaşımız için de adeta birer tabut demektir. Üzülerek belirtmek isterim ki Bursa’da kaçak inşaat kültürü oluşmuştur. Kaçak inşaat yapmanın dayanılmaz cazibesi maalesef vatandaşlarımızı yanlış uygulamalara sevk etmektedir. Hepinizin malumu üzerine çok uzun yıllardır siyasi kaygılarla kaçak yapılaşmaya göz yumulmuş, dönem dönem de çıkartılan imar aflarıyla vatandaş adeta kaçak yapı yapmaya teşvik edilmiştir. Zira bugüne kadar yapılan kaçak yapılar, yapanın yanına kâr kalmıştır. Günümüzde ve Bursa özelinde konutların yanında ayrıca kaçak sanayileşme sorunu da vardır. Bunların yanı sıra bir de insanların deprem korkuları istismar edilerek ya da doğayla buluşma tutkuları bahane edilerek turizm adı altında yeni bir kaçak yapılaşma modeli ortaya çıkmıştır. Bunlar yetmiyormuş gibi bir de Bursa’mızda hukuksuz kaçak konut ruhsatları ve kaçak imar afları ile uğraşıyoruz. Plansız sanayileşme ve imar uygulamaları sonucunda ve üzerine bir de artan plansız nüfusla beraber Bursa her geçen gün yaşanamaz bir şehir olma yolunda ilerlemektedir. Belediyelerimizin kaçak yapılaşmayla mücadelesindeki engellerin sebepleri mutlaka sorgulanarak acil çözümler üretilmesi gerekmektedir. Bu sebeple diyoruz ki artık Bursa bu hukuksuzluğu kaldırmamakta, acilen hukuka uygun planlamalara ve projelere dönerek hukuksuzluğa dur demelidir. Ne yazık ki şehrimiz 81 ilin en hırpalanmış şehridir. Kentimizde maalesef kaçak yapı kültürü oluşmuştur. Bu noktada bataklıktaki sinekler ile değil bataklığın kendisini kurutmak ile ilgili kafa yormamız gerektiği açıktır. Merkezi ve yerel yönetimler sorunu oluşturan nedenleri ortandan kaldırırsa sonuçlar da doğrudan ortadan kalkacaktır. Bursa’yı kaçak yapı cenneti haline getiren anlayışla neden kentimiz mücadele edemiyor? Yalova, Bilecik ve sanayi şehri olan Kocaeli deprem sonrası kaçak yapılaşmayı neredeyse sıfırlamışken biz neden hala 2025 yılında kaçak yapıyı konuşuyoruz. Sonuç olarak kaçak yapılaşma ile mücadeledeki çalışmamızda belirttiğimiz çözüm önerilerimizin işler hale gelebilmesi için ilk önce; Ülkemizde ve kentimizde kaçak yapılaşma sorunu, merkezi ve yerel yönetimlerce siyaset üstü bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. Yani kaçak inşaat yapan kişi, kurum ve kuruluşlar bu suçun cezasını mutlaka ödeyeceğini bilmelidir. Bu cezalar da mutlak suretle caydırıcı olmalı ve uygulanmalıdır. Neyi kastettiğimizi bir örnekle açmak gerekirse, belediyelerimizin kaçak yapılarda vatandaşlarımızı maddi olarak cezalandıramadığını biliyor muydunuz? Ülkemizde kaçak yapılaşmanın herhangi bir parasal cezai karşılığı maalesef yoktur. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 42. Maddesine göre kaçak yapılara belediye encümenince kaçak inşaat cezaları verilmektedir. Aynı zamanda kaçak yapı sahipleri TCK 184. Maddesi gereğince imar kirliliğine sebep olmaktan, asliye ceza mahkemelerince yargılanıp ceza almaktadır. Bu cezaların para cezasına çevrilmesine müteakip bir suça iki ceza olmaz ilkesi gereğince belediyece verilen para cezası iptal edilmekte, ödenmiş ise de belediyelerce vatandaşa iade edilmektedir.  Bu sebeple mahkemenin verdiği para cezası belediyelerimizin kestiği para cezasının çok çok altında olduğundan kaçak yapı yapan vatandaş mahkeme sonucunu bekleyerek belediyenin kesmiş olduğu cezayı dikkate almamaktadır ve böylelikle belediyelerin kaçak yapılaşma ile mücadelesi caydırıcı olmaktan çıkmaktadır.” Nilüfer’de Çözüm Teknik Ve Bilimsel Olmaktan Çıkmıştır Nilüfer İlçesi’nde yeni yapılaşmalarda yaşanan sorunlara değinen İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, “Nilüfer’de planlı arsalar üzerine yapılan ruhsatlı ancak olması gereken emsalin kat be kat fazlası yapılarak yükselen inşaatların varlığı hepimizin malumu. Bu imara aykırı inşaatlar kentimizde ulaşımdan altyapıya yaşanabilir şehir kültüründen uzaklaşmamızın en önemli etkenlerindendir. Hukuki olarak yapılması gereken imar planlarına aykırı yapılmış olan tüm binaların mevcut imar şartlarına uygun hale getirilmesidir. Fakat bu sorun hukuksuz uygulamalarla o kadar büyümüştür ki çözüm artık teknik ve bilimsel olmaktan çıkmış siyasal ve sosyolojik bir hale evrilmiştir. Biz İMO Bursa Şubesi olarak bu gerekçelerle diyoruz ki meslek odaları hukuka tekniğe ve bilime bağlı kalmak gibi bir sorumluluğa sahiptirler ve bu yüzden hukuki olmayan çözüm adı altında üretilen uygulamaların içerisinde bulunmayacağımızı buradan bir kez daha duyurmuş olmak istiyoruz. O yüzden diyoruz ki elbette hukuksuz talepler her zaman olacaktır. Peki kamu ne için var? Bu tarz hukuksuz taleplere dur demek için değil mi? Bir daha Bursa’mızda sosyolojik sorunlar yaşamamak için kamu kurumlarını bu tarz hukuksuz uygulamalara izin vermemeye davet ediyoruz” diye açıkladı. Tiny House, Bağ Evi, Bungalov Gibi Kaçak Yapılar Yapanın Yanına Kar Kalıyor Kaçak yapılar ile ilgili kentteki bir diğer sorunun da insanların deprem korkuları istismar edilerek ya da doğayla buluşma tutkuları bahane edilerek turizm adı altında tiny house, bağ evi, bungalov gibi kaçak tesis edilen site oluşumları ve ticari işletmeler olduğuna dikkat çeken Başkan Erdem, “Bu konuda kanun ve yönetmelikler belli olup bunların dışına taşarak yapılmış olan hukuksuz uygulamaların yetkili belediyelerimizce tespit edilip gerekli kaçak yapı işleminin bir an önce yapılması en önemli uyarımızdır. Ancak biliyoruz ki tespitler yapılmış olmasına rağmen kentimizde her konuda olduğu gibi bu konuda da yapılan yapanın yanına kâr kalmaktadır” dedi. Kaçak Yapılaşma İle Mücadele, İlk Önce Güçlünün Hukuksuz Uygulamalarından Başlayarak Olur Sanayi şehri Bursa’da kaçak sanayileşme patlaması yaşandığının altını çizen Başkan Serdar Atilla Erdem, şunları söyledi: “Kıymetli tarım arazilerimiz üzerinde ne yazık ki kâr amacıyla kurulmuş olan sanayi yapılarının önce depo diye başlayarak sonra fabrikalara dönüşen süreçleri tüm Bursa’nın gözü önünde yaşanmaktadır. Bu kadar imarlı sanayi arsamız varken, mevcut sanayi bölgelerinde halen daha doluluk tamamlanmamışken sanayi inşaatının kaçak olarak yapılıyor olması herhalde bir tek bizim şehrimize nasip olmuştur. Ayrıca mevcut OSB bölgelerinde sundurma adı altında ruhsatlı sanayi binalarına eklenti olarak, mühendislik hizmeti almadan yapılarak üretime alınan sanayi yapıları da en yaygın kaçak yapı çeşitlerinden biri olarak karşımıza çıkması düşündürücü değil midir? Yani imarsız alanlarımıza yapılan kaçak yapılaşma bir tarafa, imarlı olan alanlardaki ruhsatlı sanayi ve konutlarımızın da kaçak olmaya evrilmiş ve bunların da kabul edilir olmuş bir Bursa’da hangi kaçak yapı ile mücadeleden bahsediyoruz? Kentimizin nefes alınamaz, yaşanılamaz hale gelmesinin en önemli sebeplerinden olan kaçak yapılaşmaya yukarıda vermiş olduğumuz birkaç önemli örnekle diyoruz ki; Kentimizde kaçak yapılaşma sorunu merkezi ve yerel yönetimlerce siyaset üstü bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. Yani kaçak inşaat yapan kişi kurum ve kuruluşlar bu suçun cezasının mutlaka ödeyeceğini bilmelidir. Bu cezalarda mutlak suretle caydırıcı olmalı ve uygulanmalıdır. Bununla ilgili mevcut sistemdeki aksaklıklar giderilmeli gerekli düzenlemeler ivedilikle yapılmalıdır. Ve kaçak yapılaşma ile mücadeleye ilk önce güçlünün hukuksuz uygulamalarından başlayarak ardından sade vatandaşın yaptığı kaçak yapılaşmaya doğru sürdürdüğümüzde vereceğimiz mücadele daha anlamlı olacaktır. Mesela Kestel Soğuksu’da imar planları onaylanmamış, mahkeme süreci devam ederken, İMO Bursa olarak kaçak yapılaşmayla mücadele etmesi gereken kurumlara “müdahale edin” başvurumuzun halen karşılık bulmuyor olması düşündürücü değil midir? Güçlünün bu hukuksuzluktaki cüretkârlığının sebebini anlamamızı kimse bizden beklemesin. O yüzden diyoruz ki ben yaptım oldu uygulamalarına karşı önce güçlünün hukuksuzluğu ile hep birlikte mücadele edelim. Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi Acilen Oluşturulmalıdır Bursa’nın huzurlu, yaşanabilir, dirençli ve ruhunu geri kazanmış olarak acilen dönüşmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Serdar Atilla Erdem, kentsel dönüşüm sorununun uzun yıllardır konuşulduğunu söyledi. Erdem, kentsel dönüşüme maalesef Bursa’da ilk düğmeyi yanlış ilikleyerek, planlama yapmadan, dönüşüme ihtiyaç olan bölgelerden değil, rantı bol olan bölgelerden başlandığını tekrar vurgulayarak yapılan yanlışları ve yapılması gerekenleri şöyle dile getirdi: “Elimizdeki veriler net olmamakla beraber ülkemizde dönüşmesi gereken yaklaşık 7 milyon konuttan bahsedebiliriz. Bursa’mız için ise riskli yapı stoğumuzun yaklaşık yüzde 65 seviyelerinde olduğu öngörülmektedir. İşte biz diyoruz ki planlamanın en önemli ayağı olan gerçek veri değerlerine ulaşmak, sağlıklı dönüşüm için en önemli konudur. Bu çerçevede ısrarla talebimiz Büyükşehir Belediyesi ve İMO Bursa Şubesi arasında yapılacak bir protokolle tüm şehrimizin yapı stoğu envanterini net bir şekilde ortaya koymaktır. Bu veriler doğrultusunda kentsel dönüşüm yol haritamızı ortaya çıkarmış olup kent anayasası için önemli bir bilimsel veriyi belirlemiş olacağız. Öncelikle kentsel dönüşüm strateji belgesi ivedilikle hazırlanmalı, kentsel dönüşüm uygulanacak bölgelerde bütüncül planlama ilkeleri her bölge için aynı değil bölgenin özelliklerine göre esnetilerek uygulanması sağlanmalıdır. Tam yeri gelmişken devletimize de buradan önemli bir çağrıda bulunmak istiyorum. Mevcut işleyiş ile kentsel dönüşümü gerçekleştirmek mümkün değildir. Bu noktada vatandaş ve devlet taşın altına elini koymadığı sürece sadece rantın olduğu bölgeler yenilenir hepsi o kadar. Bu çerçevede 7 milyon dönüşmesi gereken konuttan bahsedilirken bu dönüşümün sadece kamu eliyle yapılması hayalcilikten öteye geçemez. O halde ne yapmak lazım? Özel iştirakleri de kentsel dönüşüme dahil etmenin matematiğini ortaya koymalıyız. Yapılması gereken bir miktar kamunun emsal artışı sağlaması, vatandaşın bir miktar bedel ödemesi veya mevcut alandan bir miktar feragat etmesiyle taşın altına elini koyarak ve devletin de bir miktar hibe veya faizsiz kredi ile katkı koyarak kentsel dönüşümü desteklemesi gerekmektedir. Bu üçlü sac ayağı uyumlu bir şekilde sürdürülebilir çalıştırıldığında şehrimizin huzurlu, yaşanabilir, dirençli ve ruhunu yeniden geri kazanmış dönüşümü gerçekleşmiş olacaktır. Burada vatandaşı bilinçlendirmek başta kamu olmak üzere hem biz meslek odaları hem de siz değerli basın mensuplarının sorumluluğudur. Bu sebeple bizler aynı dili konuşmalı, kentsel dönüşümü sağlayacağız değil vatandaşa kentsel dönüşümü birlikte başaracağız söylemi üzerinden harekete geçilmelidir. Bunu neden söylüyoruz, aracınızı yenilerken nasıl bir bedel ödüyorsanız evinizi yenilerken de bir bedel ödenmelidir elbette. Sadece emsal artışı ile konuyu çözmeye çalıştığınızda gökyüzünü kapatan, yoğunlaşmış, altyapı yetersizliklerine neden olan, ulaşımın kilitlendiği, sağlıksız bir kent inşa etmiş oluyorsunuz. İşte bu noktada devletimizin de çözüm üretmesi ve imkânı olmayan vatandaşlara kolaylık sağlayacak yaklaşımlarda bulunması gerekmektedir. Tanıtımlar ile kentsel dönüşümün bedelsiz olamayacağı ya üzerine fark ödeyerek ya da mevcut alandan fedakârlık ederek dönüşümden istifade etmesi gerektiği doğru bir şekilde anlatılmalıdır. Bu gerekçelerle kentsel dönüşüm acilen, parsel bazlı değil bütüncül bir yaklaşımla kriterleri şeffaf bir şekilde, ortak akılla tüm şehir için aynı olacak şekilde belirlenerek planlanmalı ve uygulamaya geçilmelidir.” Yapı Stoğu Envanteri Çıkartılarak Mikro Bölgeleme Tamamlanmalı Kentsel Dönüşüm Çalıştayı’nın verilerini hazırlayarak duyuracaklarını açıklayan İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Atilla Erdem, Kentsel Dönüşüm Komitesinin hazırlamış olduğu yöntemler ve çözümler şu şekilde açıkladı: 1) 2025 yılı içerisinde yapı stoğu envanteri çıkartılarak binaların depreme karşı nasıl davranacağı net bir şekilde ortaya çıkarılmalıdır. Bunu gerçekleştirmek için BBB ile İMO Bursa Şubesi şehrimizin yapı stoğu envanterini çıkarmak adına protokol yaparak harekete geçmelidir. BBB’nin JICA ile yapmış olduğu çalışma çok kıymetli olup bir an önce bu çalışmadaki mikro bölgeleme çalışmaları tamamlanıp yukarıda bahsettiğimiz çalışma ile gerçek anlamda tamamlanmış olacaktır. Bina yapı stoğu envanteri Bursa’nın tamamında çıkartıldığı, kentsel dönüşümde riskli bölge sınıflaması yapılmalı, kentsel dönüşüm strateji belgesi oluşturulmalıdır. Kentsel dönüşüme hangi mahalle hangi bölgeden başlanacağının yol haritası belirlenmelidir. Bursa’yı aynı anda kentsel dönüşüme sokmak süreci çıkmaz hale getirmektedir. Bu sebeple yapı stoğu envanter çalışmasına göre oluşacak risk sıralamasına göre kentsel dönüşüm eylem planı en riskli bölgelerden başlayıp bölge bölge, kamu ve özel sektör elbirliği ile dönüşümü yapması sağlanmalıdır. 2) Kentsel dönüşüme ada veya parsel bazlı dönüşüm yerine bütüncül kentsel dönüşüm planlaması yapılmalıdır. Kriterler şeffaf bir şekilde adil olarak özel sektörü içine dahil edecek bir model oluşturularak planlanmalıdır. 3) Kentsel dönüşüm uygulamalarının önünü açmak için yeni yapılaşma alanları ile yoğunluğu olan yapılaşmış bölgelerin birbirinden ayrılması gerekmektedir. Bu sebeple kentsel dönüşüm uygulanacak bölgelerde bütüncül planlama ilkeleri her bölge için aynı değil bölgenin özelliklerine göre esnetilerek uygulanması sağlanmalıdır. Bu çalışma için bakanlık ile ortak çalışmalar yürütülmelidir. İlgili meslek odaları bu süreçte dirençli Bursa için sorumluluk almalıdır. BBB’nin kurduğu danışma kurullarında bahsettiğimiz planlama ilkeleri etap etap dönüşümün önünü açacak şekilde belirlenerek tüm danışma kurulları üyeleri tarafından imza altına alınmalı ve bu kriterler belediye meclisinden geçirilerek bakanlık onayları alınması için tüm çalışmalar elbirliği ile yürütülmelidir. 4) Şu an kentsel dönüşümün önündeki en önemli sorun vatandaştaki yanlış dönüşüm bilincidir. Bu sebeple vatandaşın elini taşın altına koyması gerektiği bilinci oluşturulabilmesi için kamuyu farkındalık çalışmaları tüm paydaşlar tarafından ortak bir şekilde gerçekleştirilmelidir. 5) Yoğunluğu yüksek olan mevcut yapılaşmış bölgelerde rezerv alan oluşturulmadan dönüşüm imkansızdır. Bu sebeple BBB kent anayasası içerisinde sadece kentsel dönüşümde ihtiyaç olan rezerv alan oluşturmak adına şehir merkezinde kalmış, depremsellik açısından risk taşıyan atıl, çöküntü haline gelmiş sanayi ve konut bölgelerinin boşaltılıp taşınması için yeni imar alanları oluşturulabilir. Mesela sanayi arsa üretim talepleri mevcut sanayi bölgeleri tam olarak dolmadan istenmesini iyi niyetli bir yaklaşım olarak kabul etmemiz mümkün değildir. Ancak kent anayasası içerisinde tarım alanlarımız, su kaynaklarımız ve ulaşımı sıkıntıya sokmayacak yeni sanayi alanları şeffaf bir şekilde belirlenip, bunlar sadece kent içerisinde kalan, deprem riski barındıran, âtıl duruma gelmiş sanayi bölgelerinin merkezden uzaklaştırılıp taşınması için açılmalıdır. Ve bu uygulama sonucunda kent içinde boşalan sanayi bölgeleri kentsel dönüşüm için rezerv alan olarak değerlendirilmesi en önemli önerilerimizdendir. 6) Kentsel dönüşüm sadece riskli binaların yıkılıp yeniden yapılması ile değil, binaların güçlendirilmesi de bir kentsel dönüşüm metodu olarak dikkate alınmalıdır. Ayrıca deprem riski taşıyan mevcut yapıların yerinde dönüşümünün önünün açılması için yapıldığı dönemdeki imar haklarının korunması adına tüm hukuki çalışmalar yapılmalıdır. Açıklamam gerekirse eski imar planına göre yapılmış eski binanın yıkılıp yeni plana göre yapılmasında hak kayıpları olmaktadır. Eğer vatandaş kendi gücü ile hiçbir ekstra emsal artışı istemeden mevcut binasının aynı plan ve ölçülerde yeniden yapmayı talep ediyorsa bunun önünü neden tıkayalım? Çöküntü alanlarının rehabilite edildiği yaşanabilir, ulaşım sorunu çözülmüş, şehrimizin ruhunu geri kazandıracağımız planlamalar ile hayata geçirilmesi önemlidir. Bu çerçevede kaybolmaya yüz tutmuş tarih yapılarımızın yeniden geri kazandırılması sağlanmalıdır. Mesela hanlar bölgesi ve hisar bölgesinde olduğu gibi. 7) Kent anayasası yapılmadan makro projeler için Bursa’da bir çivi dahil çakılmasına müsaade etmeyeceğimizi her platformda söyledik. Elbette Kentsel Dönüşüm Planlaması yukarıda bahsettiğimiz çözümler ışığında kent anayasasında yapılmalıdır. Fakat şehrimizin her an deprem tehlikesi altında olduğunu düşündüğümüzde kentsel dönüşüm projelerimize pozitif ayrımcılık yapıp kent anayasasını beklemeden elde var olan haklar kentsel dönüşüm ve yasası yönetmeliğinde tanımlanan imar kurallarına aykırı olmadan yapılması kırmızı çizgimizdir. Kentsel dönüşüm gerekçe gösterilerek imar haklarını ve yoğunluklarının çizgileri dışına taşmaması en önemli uyarımızdır. İMO Bursa Şubesi’nin 94’ten bugüne Bursa’nın vicdanı, teminatı olmak adına tüm gücü ile çalışmalarını sürdürdüğünün altını bir kez daha çizen Erdem, Yönetim Kurulu olarak bu dönemde de kent sorunlarını bir plan dahilinde ele alıp neden sonuç ve çözüm önerilerini basın mensupları ve kamuoyu ile paylaşmayı sürdüreceklerini dile getirdi. Başkan Erdem, konuşmanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Mudanya’da öncelik güvenli hayat Haber

Mudanya’da öncelik güvenli hayat

Mudanya’yı deprem başta olmak üzere doğal afetlere karşı dayanıklı ve güvenli bir kent haline getirmek için çalışmalarını bilimin ışığında sürdüren Mudanya Belediyesi, yapısal projelerin kontrol edilmesine yönelik işbirliği protokolü imzaladı. Sağlıklı kentleşme, nitelikli yapılaşma, kültürel, tarihi ve doğal çevre değerlerinin korunarak geliştirilmesinin hedeflendiği “Mudanya’da Güvenli Kent, Güvenli Hayat” işbirliği protokolü Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem tarafından imzalandı. Protokol çerçevesinde bürokrasinin azaltılması, yapılarda can ve mal güvenliğinin sağlanması, sağlıklı kentleşme ve nitelikli yapılaşma için mühendislik hizmetlerinin ilgili mevzuata, bilimsel esaslara ve mesleki kurallara uygun olarak yerine getirilmesi hedefleniyor. Ayrıca yapı ruhsatı gerektiren tüm statik, çelik, betonarme, ahşap vb. projelerin yürürlükte bulunan ilgili kanunlara, yönetmeliklere, genelgelere ve protokol hükümlerine göre İMO tarafından incelenmesini kapsıyor. MUDANYA GÜVENLİ BİR KENT OLACAK Deprem gerçeğini unutmadıklarını ve güvenli bir Mudanya kurmanın öncelikleri olduğunu belirten Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, “Kentimizi yönetirken ve geleceğe hazırlarken bilimi referans almak zorundayız. Afet riski taşıyan yapı stokunu hızla dönüştürebilmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi. Meslek odalarının tecrübelerinden de yararlanacaklarını söyleyen Dalgıç, “Halkımızla barış içinde ve bilimin ışığında attığımız adımlarla Mudanyamızı güvenli hale getireceğiz. Protokole katkı sağlayan Odamıza teşekkür ediyor, hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu. Akademik odalarla yapılan protokollerin önemine değinen İMO Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem ise, “Kentlerimizde nitelikli ve depreme dayanıklı yapıların inşa edilmesi için Oda olarak gerekli her türlü teknik destek ve işbirliğini gerçekleştirmeye hazırız. Ortak akıl sürecini önemseyen ve bu düşüncede harekete geçen Mudanya Belediyemizi tebrik ediyor, gerçekleştireceğimiz çalışmaların Mudanya için hayırlı olmasını diliyoruz” dedi.

1050 konutlarda sona doğru Haber

1050 konutlarda sona doğru

Bursa'da 420 dönümlük en büyük kentsel dönüşüm projesinde sona doğru gelindiğini belirten İMSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Demir, kaba inşaatlar yüzde 70’lik bir seviyeye geldiğini, önümüzdeki yılın sonuna kadar insanların oturabileceği konuma geleceğini söyledi. Bursa'daki riskli yapı stokunun 6 bin civarında olduğuna dikkat çeken Başkan Demir, "Bursa için depremin ayak sesleri duyuluyor. Bu riskli yapı stokunu bir an önce bertaraf edip sağlıklı konutlara geçmemiz gerekiyor. Yerel yöneticiler, toplumun ihtiyacını karşılayacak düzeyde tarıma elverişli olmayan alanlarda imar açmaları gerekiyor" diye konuştu. İhlas Haber Ajansı Bursa Bölge Müdürlüğünü ziyaret eden İMSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Demir ve yönetim kurulu üyeleri, Bursa ile ilgili yapılması gereken çalışmalar hakkın bilgi verdi. Bursa'da 2 bin 400 konutun bulunduğu 420 dönümlük en büyük kentsel dönüşüm projesinde eski binaların yerine yapılması planlanan depreme dayanıklı binalarda sona gelindi. Toplamda yaklaşık 5 bin yeni konutun inşa edileceği 1050 konutlarda Bakyapı’nın yanı sıra diğer 4 firma da dönüşümün geri kalanını üstlendi. ğini ifade eden İMSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Demir, "Bahsedilen bölge Bursa’nın en riskli bölgesiydi. 15 yıla yakındır dönüşümü konuşulan bir bölgeydi. Bu bölge 6 şubat depreminden hemen sonra sosyal sorumluluk projesi gözü ile bilgilendirme toplantıları yaptık. Mülk sahipleriyle en kısası 3 saat süren 48 toplantı yaptık. Bursa’nın sayılı müteahhit ile bizim firmamızda dahil olmak üzere kentsel dönüşüm projesine başladık. Ruhsat sürecinden sonra taahhüt ettiğimiz 18 aylık bir süre içerisinde projeyi gerçekleştirerek yaşamı başlatacağız. Kaba inşaat yüzde 70’lik bir seviyeye geldi. Önümüzdeki yılın sonuna kadar yaşam başlatacağımız bir noktaya geleceğiz” dedi. “1050 konutlar, 1 yıl sonra güzel bir yaşam alanı olacak” Buradaki kentsel dönüşüm alanında takriben 2 bin 400 konutun yerine ticari alanlar haricinde 5 bine yakın konut inşa edileceğini belirten Başkan Demir, “Takriben 1 yıl sonra bölge yaşanabilir bir hale gelecek. Oradaki kamu alanlarının fazla olmasından dolayı ferah, geniş ve fazla yapılaşmanın olmadığı güzel bir yaşam alanını açacağız” diye konuştu. “Bursa için depremin ayak sesleri duyuluyor” Bursa’da mühendislik hizmeti almamış ve 2000 yılından önce yapılmış bizim riskli yapı stoku 6 bin civarında olduğunu ifade eden Başkan Demir, “Yıldırım ve Nilüfer bölgesinde kısmen bir kentsel dönüşüm oluyor. Ama bizim hızımız ile istediğimiz noktaya gelmemiz biraz sıkıntılı gibi gözüküyor. Çünkü yer bilimciler ile görüştüğüm zaman depremin ayak seslerinin duyulduğunu, Bursa’da genellikle 120 yılda bir büyük depremin yaşandığını istatistik bir veridir. Bursa’da son deprem 1855 yılında olmuş dolayısıyla bir depremin olma ihtimali oldukça yüksek ve mevcut fay hatlarının karakteristik yapısını göz önünde bulundurduğunuz takdirde 7’nin üzerinde bir deprem bekleniyor. Bu riskli yapı stokunu bir an önce bertaraf edip sağlıklı konutlara geçmemiz gerekiyor. Bunun içinde toplumun her kesimin elinden gelen bütün gayreti göstermemiz gerekiyor. Çünkü sağlıklı bir yapı olmadığı takdirde kendimizde güvende değiliz. Depremin nerede, ne zaman olacağı belli değil bizim o yüzden riskli yapı sorunun bir an önce sağlıklı yapıya çevirmemiz gerekiyor” şeklinde uyarıda bulundu. “Yeni imar alanları açılmalı” Yerel yöneticilere, toplumun ihtiyacını karşılayacak düzeyde tarıma elverişli olmayan alanlarda imar açmaları gerektiğini ifade eden Demir, “Sektör olarak bizim en büyük problemlerimizden biri arsadır. Sadece bizim değil, konut zaruri bir ihtiyaç bu ihtiyacın yarısının arsadan oluşması kabul edilecek bir durum değildir. Dünyanın istisnalar haricinde hiçbir yerde böyle bir durum yoktur. Bir dairenin bedelinin yarısının arsa olması kabul edilecek bir oran değildir. Dolayısıyla bizim arsa politikasını sil baştan bir şekilde yapılması gerekiyor. Mevcut olan arsa politikası bazen arsa stokçuluğuna ve arsayı bir rant aracı olarak kullanmaya teşvik eden yasalarımız var. Bunlarda düzenlemelere gitmemiz gerekiyor. Yeterli miktarda imarlı alanlar açmamız lazım ki, yeni projeler gerçekleşsin ve riskli yapılar bertaraf edildiği süre içerisinde de ise aynı zamanda bir nüfus artışından dolayı yeni yapı ilave etmemiz gerekmektedir” dedi.

Vekil Kılıç’tan İMO Bursa şubesi’ne ziyaret Haber

Vekil Kılıç’tan İMO Bursa şubesi’ne ziyaret

AK Parti Bursa Milletvekili ve TBMM Plan Bütçe Komisyonu Üyesi Ahmet Kılıç, İMO Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem ve yönetimini ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgiler aldı. Geçtiğimiz aylarda gerçekleşen genel kurulla görevine başlayan İMO Bursa Şube Yönetimi’ne başarılar ve görevlerinin hayırlı olmasını dileyen Milletvekili Ahmet Kılıç, “Bursa adına önemli işlere vesile olacağınıza ve şehrimizin menfaatleri doğrultusunda gereken tüm hamleleri yapacağınıza olan inancımız tamdır. İnşaat Mühendisleri Odamızın tutumu, tavrı bizim için rehber olacaktır. Bursa adına güzel çalışmaların bu ekip tarafından mercek altına alınacağına hepimiz inanıyoruz. Bursa, 1980’li yıllardan itibaren hormonlu bir büyüme yaşadı. Deprem riski ne yazık ki çok konuşuluyor. Bursa’nın güvenli, sağlıklı gelişimi adına üzerimize düşen tüm görevlerden sorumluyuz. Akademik odalarımızla da istişare halinde meclisimize sunmamız gereken, yerel yönetimlerimizle çalışmalarımızla sürdürülmesi gereken tüm çalışmalarımızın takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bursa, Türkiye’nin dördüncü büyük kenti. Bursamızın hak ettiği hizmetleri alarak, sorunlarını, talep ve ihtiyaçlarını karşılamak adına hep birlikte gayret göstereceğiz” dedi. İMO Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem de ziyaretten dolayı duydukları memnuniyeti dile getirerek, tecrübeli bir ekip olduklarını belirtti. Erdem, şunları söyledi: “Yönetim olarak Şubat Ayı itibari ile göreve geldik ama 1994 yılından bu yana Bursa şubemizde yönetimlerdeyiz. Şubemiz Türkiye çapında öncü işler yapıyor. Bu durumun en önemli nedeni şubemizin kuruluşundan bu yana yönetimlerde olan arkadaşlarımızın tek dertlerinin meslekleri ve şehirleri olması. Bu çerçevede biz hep İMO Bursa Şubesi’nin, şehrimizde lider konumunda bir oda olması ve Bursa’ya yön vermesi gerektiğini söylüyoruz. Burada en büyük desteği tabi ki siz değerli milletvekillerimizden bekleyeceğiz. Bursa en önemli şehirlerimizden biri olmakla birlikte en çok hırpalanmış şehirlerden bir tanesi. Bursa’da imarlaşma ve sağlıklı yapılaşma anlamında sıkıntılarımız büyük. Biz şubemiz olarak her türlü sorunu dile getirecek ve çözüm önerilerimizi ortaya koyacağız.”

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.