SON DAKİKA
Hava Durumu

#Özgür Özel

Söz Bursa - Özgür Özel haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Özgür Özel haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Özel: “Sütte leke var bizim başkanlarımızda yok” Haber

Özel: “Sütte leke var bizim başkanlarımızda yok”

Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, “İstanbul İl Başkanlığımızdayız. Avrupa Sosyalist Partisi Başkanı Sayın Stefan Löfven ve heyetini ağırlıyoruz. Bildiğiniz gibi Sayın Stefan Löfven, İsveç’in önceki Başbakanı. Avrupa Sosyalist Partisi Avrupa Birliği’ndeki sol ve sosyal demokrat partilerin çatı örgütü. Avrupa Birliği üyesi ülkelerde bulunan tüm sosyal demokrat, sol ve sosyalist partiler bu çatının altında. Bugün Türkiye’ye gelerek bir dayanışma ziyaretinde bulundular. Heyette Genel Sekreteri, Başkan Yardımcıları, Avrupa Parlamentosu üyeleri ve kendi ekibi bulunuyor. Türkiye’deki süreci çok yakından takip ediyor. Ben Türkiye kamuoyuna kendisini şöyle takdim edebilirim. Hem geçmiş dönemlerde başbakanlığı döneminde, hem burada yaptığı görev sırasında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliği noktasında en gönülden desteği veren, Türkiye’nin iyiliğini en çok isteyen ve Türkiye’yi Avrupa’da en çok savunan siyasetçilerin başında gelir kendisi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak Avrupa Birliği tam üyeliği hedefini koyduğumuzda aynı Sosyalist Enternasyonal ve orada başkanlığımızı yapan Pedro Sanchez gibi kendisi de bu süreçte hep Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu tezlerini desteklemiştir. Ben ziyaretleri için kendisine çok teşekkür ediyorum” dedi. Özel, şöyle devam etti: “DEMOKRASİ VE İNSAN HAKKI İHLALİ İÇ MESELE DEĞİL” “Bu arada bugün sabah Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil ile bir telekonferans görüşmemiz oldu. Kendisi de Almanya’daki koalisyon görüşmelerini sonlandırmak ve partisini iktidara taşımak üzere. Yine Sosyalist Enternasyonal’in Onursal Genel Başkanı George Papandreou, Sosyalist Enternasyonal Başkanı Pedro Sanchez, İngiliz İşçi Partisi’nin önceki Genel Başkanı Jeremy Corbyn’in çok kıymetli destek ve dayanışma mesajlarını alıyoruz bu içinde bulunduğumuz süreçte. Gün boyunca da burada daha önce CNN International ve BBC, Reuters ile yaptığımız görüşmelerin üzerine bugün İngiliz The Times, Fransız Le Monde, Alman DW ve Japon Asahi Gazetesi ile de mülakatlarımız oldu. Zaman zaman iktidara yakın çevreler, onlara yakın kalemler ve bugün iktidardaki partilerin sözcüleri ‘Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’yi dışarıya mı şikayet ediyor?’ diye sözler söylüyorlar. Cumhuriyet Halk Partisi dünyadaki tüm siyasi akrabalarının gösterdiği dayanışma mesajlarını, duygularını kabul ediyor. Eğer konu demokrasi ve insan hakkı ihlalleriyse bu o ülkenin iç meselesi değildir. Kırgızistan’da Sosyal Demokrat Parti lideri içeri atıldığında da Sosyalist Enternasyonal’i harekete geçirmek için davet eden bendim. Dünyanın neresinde olursa olsun aynı refleksleri veriyoruz.” “ERDOĞAN, 15 TEMMUZ’DA ‘DÜNYAYA DUYURUN’ DEDİ” “Kaldı ki şunu hatırlatmak isterim. 15 Temmuz akşamı FETÖ, bir darbe girişiminde bulundu. Hep beraber karşı çıktık. Ertesi sabah Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi’ne, bizlere ‘Sizin dünyadaki bağlantılarınız kuvvetli. Dünyaya derdimizi hep beraber anlatalım, demokrasiye karşı bu darbe girişimini dünyaya duyurun’ diye bizden destek istemişti. O günün mağduru bugünün zalimi olmuş, bir darbe girişiminde bulunuyor; 19 Mart darbe girişimi. 23 Mart günü 15 milyon insan tarafından, sokağa dökülen insan tarafından bu darbe girişimi bastırılıyor. Dünya da soruyor, diyor ki ‘Ne oluyor Türkiye’de?’ ‘Türkiye’den en bilindik, dünyanın en bilindik metropolüne, üç imparatorluğa başkentlik etmiş İstanbul’da daha 10 ay önce seçilmiş olan, yüzde 50’nin üzerinde seçilmiş olan, hepimizin tanıdığı Ekrem İmamoğlu’nu hapse atmışlar, ne oluyor diye’ soruyorlar. Anlatmayacak mıyız? Kurulan kumpası anlatmayacak mıyız? Milli iradeye darbe yapıldığını anlatmayacak mıyız? ‘Erdoğan bu Saraçhane’den 30 sene önce mağdur olarak hapishaneye gitti. Şimdi buranın zalimi olarak, buranın seçileni hapse koyuyor’ demeyecek miyiz? Boş iddianameleri, boş MASAK raporlarını ve maddi meseleler üzerinden rüşvet yalanları ile kurulan kumpası anlatmayacak mıyız? Özellikle biz Greko kriterlerini savunurken, siyasi ahlak yasasına evet derken eğer Erdoğan ‘Siyasi ahlak, etik yasası olursa bir il, bir ilçe başkanı bulamayız’ demişken ve biz bunları savunup, ‘Erdoğan siyasi ahlak yasasından kaçıyor’ diye Avrupa Birliği’nde serbest dolaşım yok diye, vize serbestisini bu yüzden kaybetmişken, şimdi rüşvetçi, biz siyasi ahlak yasasına aykırı davranan başkan bizde de o temiz mi olmuş? Sütte leke var, bizim başkanlarımızda leke yok. Ama AK Parti’nin kir göstermediğini düşünüp de bu kadar rahat davranıyorsa, dünyadaki siyasi muhataplarımız biliyor. Türkiye’nin Avrupa’dan serbest dolaşım hakkını Erdoğan’ın siyasetin finansmanı ve şeffaf yapılmasını isteyen Greko Kriterlerine uymadığı için olmadığını da biliyorlar. Bu yüzden bu darbe girişimine karşı dayanışma göstererek buraya gelen değerli dostlarımıza teşekkür ediyorum. Asla ve asla yarattıkları iklime, ‘Efendim yurtdışına bunu söylerseniz sizi hain ilan ederiz.’ Hain ilan etmenin tekeli size kaldıysa, vah vah vah. Bu memlekete bir ihanet varsa bu kadar insanı üç günde bu kadar yoksullaştıran, faizleri fırlatan, dövizi bu kadar yükselten, Türkiye’yi Avrupa’dan koparan, ‘Diplomanın bile garantisi yoksa ben oraya nasıl fabrika kuracağım?’ diyen yabancı yatırımcıyı kaçıran sizsiniz bu ülkeye ihanet eden. ‘Bu ülkede demokrasi olsun, yatırım gelsin, gençler vizesiz dolaşsın, iş adamları çok daha iyi yatırımlar yapsınlar’ diyen, ‘Bu ülkenin geleceği güzel olsun’ diyen biziz. O yüzden ihanetin kotasını dolduranlar bize ‘Türkiye’yi dışarı şikayet ediyor’ diye bir hainlik tanımlamasına hiç kalkışmasınlar. Öyle bu laflardan korkup bir adım geri atan siyaseti çok gerilerde bıraktık.” “ALGI OPERASYONU DÜNYADA DA TUTMADI” Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, “İmamoğlu’na operasyon konusunda Avrupa liderlerine siteminiz olmuştu. Yaptığınız toplantıda bakış açısı ile ilgili bir değişiklik var mı?” sorusuna şu yanıtı verdi: “O konuda hızlı bir iyileşme var. İlk günlerde yolsuzluk konusu olunca bir tereddüt olup herkes bakmıştı. Şu anda dünyadaki çok çeşitli yerlerden gelen açıklamalarda Türkiye’deki sürecin hukuksuzluğuna yönelik vurgu var. Bu konuyu da değerlendirdik. Örneğin dün Sayın Macron'un açıklaması hem Türkiye’nin çıkarlarını kollayan hem de Avrupa’nın değerlerine vurgu yapan, Türkiye’yi hukukun üstünlüğüne davet eden açıklaması son derece kritik ve önemliydi. Dünyanın dört bir yanından biraz önce de söyledim bugün, bu konuda dayanışma mesajları geliyor. Bu AKP’nin yaratmaya çalıştığı algı operasyonu dünyada da tutmadı artık.”

Erdoğan: CHP Genel Başkanı resmen siyasi mandacılık talep ediyor Haber

Erdoğan: CHP Genel Başkanı resmen siyasi mandacılık talep ediyor

Ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor, ben partimi ve kendimi niye bu hale düşüyorum sorusunu sormak aklına dahi iyi gelmiyor. Mandacı deyince bize öfkeleniyorlar, bize saldırıyorlar. Sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nden ne farkı var" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakırköy'de düzenlenen 9. Milli İrade İftar Programı'na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, "Rabbim bu mübarek ayda kendi rızası için edilen duaları yapılan ibadet ve hayırları kabul buyursun. Bu Ramazan'da Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda zulme uğrayan kardeşlerimize el uzattık. Yardımlarımızı artırmak suretiyle mazlum ve mağdurların yanında olmaya ihtimam gösterdik. Tüm gücümüzle, tüm kapasitemizle Gazze halkının yanındayız. İnşallah zulüm bitene 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar da Filistinlilerin her daim yanlarında olacağız. Şehit düşen Gazzeli kardeşlerimize Allah'tan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum" dedi. "ÜLKEMİZDE BİRİLERİ TÜRKİYE'NİN İSLAM ALEMİNDE VE DÜNYADA NEYE TEKABÜL ETTİĞİNİ İDRAK EDEMİYOR" "Ülkemizde birileri Türkiye'nin İslam aleminde ve dünyada neye tekabül ettiğini halen idrak edemiyor. Bu çevreler kendi tarihlerini bilmedikleri, kendi atalarını tanımadıkları için Türkiye'nin tarihi ve kültürel derinliğinden de habersizler" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan "Mesela Suriye'deki devrime Türk milletinin niçin bu kadar sevindiğini, Suriyeli kardeşlerimizin zafer kutlamalarında neden Türk bayrağı açtığını, yeni Suriye hükümetinde niçin bu kadar Suriye'de eğitim görmüş bakan olduğunu bir türlü kavrayamıyorlar. Cahil diyerek, kitap okumuyor diyerek aşağıladıkları gençlerin bilgi, birikim, cesaret, vizyon ve donanım noktasında kendilerinden fersah fersah ileride olduğunu onlar da anlayacaklar. Ama bunu yapmaya cesaretleri yok. Ya cehaletlerinden dolayı ya da batıya duydukları platonik aşk gözlerini kör ettiği için maalesef gerçekleri göremiyorlar. Böyle devam ederlerse korkarım hiçbir zaman da göremeyecekler" ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE OLARAK TÜM İMKANLARIMIZLA YENİ DÖNEMİN HAZIRLIĞI İÇİNDEYİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aşırı özgürlük, bireycilik, radikal demokrasi adına devleti ve toplumu zayıflatacak yönelimlerin siyasallaştırılması devri hızla son buluyor. Devleti zayıflatan popüler akımlar artık eskisi kadar rağbet görmüyor. Sadece Asya'da, Avrupa'da Amerika'da değil hemen her yerde devletler toplumu ve kamuyu güçlendirmek için yepyeni politikalar geliştiriyorlar. Ekonomiden ticarete, savunmadan nüfus oranına her alanda insanlık yeni mücadele dönemine kendini hazırlamaya çalışıyor. Türkiye olarak biz de tüm imkanlarımızla yeni dönemin hazırlığı içindeyiz. Yönetimde istikrarın kurumsallaştığı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişten, savunma sanayi alanında yaptığımız hamlelere, LGBT belası gibi aile kurumunu hedef alan sapkınlıklarla mücadele eden iç cephemizin güçlendirilmesi çabalarına, terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda atılan adımlardan, dış politikada kurduğumuz yeni denklemlere kadar çok geniş bir yelpazede bunun altyapısını oluşturuyoruz" şeklinde konuştu. "CUMHURİYETİ KURMAKLA ÖVÜNEN BİR PARTİNİN GENEL BAŞKANI ÇIKIYOR RESMEN SİYASİ MANDACILIK TALEP EDİYOR" "Türkiye ne zaman kendisine biçilen konuma itiraz etse, kökü dışarıda bazı kirli odaklar tarafından hedefe konulmuştur" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Türkiye ne zaman ezber bozan adımlar atma cesareti gösterse, birileri hemen düğmeye basmış ülkemizin dikkatini dağıtmıştır. Cumhuriyet tarihinde buna defalarca şahit olduk. Sokak olayları ile bunu yaşadık. Sağ sol, alevi Sünni provokasyonları ile bunu yaşadık. Demokrasimize yönelik gayrimeşru girişimler ile bunu yaşadık. Terör örgütlerinin hain saldırıları ile bunu yaşadık. Bizi kendi içimize hapsetmek, kendi iç mesellerimiz ile meşgul etmek için her yolu denediler. Her yolu hala deniyorlar. Sivil siyaseti, demokrasi ve Türkiye'nin kazanımlarını hedef alan bu saldırılarda silah olarak hep belli kavramlar, belli cümleler kullanılmıştır. Hatırlayınız ‘Cumhuriyet tehdit altında' dediler, ‘laiklik elden gidiyor' dediler, ‘sivil darbe' dediler, ‘hayat tarzımıza müdahale ediliyor' dediler, ‘Türkiye batıdan uzaklaşıyor' dediler. Daha burada saymaya kalksak sabahı bulacağımız bir sürü akıl, ahlak ve insaf dışı iddiaları dillendirerek hedeflerine ulaşmaya çalıştılar. Üzülerek söylüyorum çoğu zaman başarılı da oldular. Gerçekten çok ağır bedeller ödedik. Ekonomik ve siyasi bakımdan irtifa kaybettik. Pırıl pırıl gençlerimizi bu kalleş çarkın insafsız dişlilerine kurban verdik. İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olayları bu fotoğraftan bağımsız değerlendiremeyiz. CHP genel başkanının yaptığı sorumsuz boykot çağrıları ile isim vererek yerli ve milli markaları tehdit etmesini yine bundan ayrı göremeyiz. 1 haftadır yolsuzluğu örtmek, hırsızlığı gizlemek, soygunu perdelemek, sahtekarlığı savunmak adına her şeyi yaptılar. Marjinal sol örgütleri öne sürmekten gençlerin arkasına saklanmaya, ecdat mirası camilerimize terbiyesizlik yapmaktan, güvenlik güçlerimize hakaret edilmesine kadar her türlü kepazelik sergilendi. Güya hak arama bahanesiyle demokrasi ile, hukuk ile, meşru hak arama yolları ile asla alakası olmayan çok tehlikeli bir provokasyona giriştiler. Ancak polisimizin soğukkanlı ve kararlı tutumu, milletimizin sağduyulu tavrı, zorbalığa maruz kalmalarına rağmen gençlerimizin sakin duruşu sayesinde tahrik siyaseti hedefine ulaşamadı." "BU ZİHNİYET NE YAPARSA YAPSIN BİZ İNADINA TÜRKİYE DİYECEĞİZ" "Türkiye'yi yabancılara şikayet etmeye, Türkiye'yi alenen kötülemeye başladılar. 23 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı görevim boyunca yüzlerce farklı ülkeden binlerce siyasi temsilci ile görüştüm. Bunların arasında pek çok muhalefet lideri de vardı. Bunlardan bir tanesinin bile bize kendi ülkesini şikayet ettiğini, kötülediğini, kendi ülkesine karşı bizden yardım istediğini görmedik, duymadık. Ama bizdeki muhalefet, uluslararası her platformda, kendilerine her mikrofon uzatıldığında bunu yapmaktan kaçınmadı" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önceki gün bizim de tahmin edemeyeceğimiz yeni bir eşik aşıldı. Son olarak batıya yalvaracak kadar kontrolü kaybettiklerini gördük. Öyle büyük bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız ki, cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı, Gazze soykırımındaki ikiyüzlü yayınları sebebiyle itibarını kaybetmiş bir yabancı medya kuruluşundan süklüm püklüm yardım diliyor. ‘Kendimizi terk edilmiş hissettik' diyor yani ‘yolsuzluk yapanlara niye destek olmadınız' demeye getiriyor. Ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor, ben partimi ve kendimi niye bu hale düşüyorum sorusunu sormak aklına dahi iyi gelmiyor. Mandacı deyince bize öfkeleniyorlar, bize saldırıyorlar. Sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nden ne farkı var. 100 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi'ni sırf yolsuzlukları savunmak adına böyle aciz bir duruma düşürmekten hiç mi hicap duymuyorsunuz. Sayın Özel'e bir kez daha kendini toparlamasını, yolsuzlukları aklamak için kendisini bu kadar yormamasını tavsiye ediyorum. Bu zihniyet ne yaparsa yapsın biz inadına Türkiye diyeceğiz. Tabii ki bu süreçte kamu düzeninin bozulmasına da göz yummayacağız. Yüzünü kapatan, polise saldıran, işinde gücündeki insanlarımıza tebelleş olan kim varsa emniyet birimlerimiz gerekli müdahalelerde bulunacaktır. Şunun da bilinmesini isterim kandırılmış, marjinal örgütlerin pençesine düşmüş dahi olsa bizim millet ve memleket düşmanlarına kaptıracağımız tek bir gencimiz olamaz. Onları da bir şekilde kazanmakla, onların da bir yolunu bulup iyiye, doğruya, ülkesinin ve milletinin safına katmakla mükellefiz. Sivil toplum kuruluşlarımızın yanı sıra ailelerimizin de bu çabalarımızda devlete destek olması gerekiyor. Ailelerimiz çocuklarını belediyeleri yağmalayan suç örgütlerinin sinsi planlarında kullandırmasınlar. Ana muhalefet partisini esir almış bir avuç belediye soyguncusunun, evlatlarının hayatını karartmasına, paçalarını kurtarmak için evlatlarını canlı kalkan olarak öne sürmesine ailelerimiz izin vermesinler" dedi.

Erdoğan: "CHP seçmeni, pek çok konuda Bay Kemal'i mumla arar hale geldi" Haber

Erdoğan: "CHP seçmeni, pek çok konuda Bay Kemal'i mumla arar hale geldi"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Milletvekillerini, partilileri ve tüm vatandaşları selamlayan Erdoğan, "Özellikle bu mübarek Ramazan ayında İsrail'in tekrar başlayan saldırıları altında sahur yapan, gün boyu oruç tutan, iftar eden tüm mazlumları, zalime boyun eğmeyen ümmetin yüz akı tüm Filistinli yiğitleri şahsım ve partim adına hürmetle selamlıyorum. Artık uğurlamaya hazırlandığımız Ramazan-ı Şerif'inizi, inşallah bu gece idrak edeceğimiz Kadir Gecemizi, inşallah pazar günü vasıl olacağımız Ramazan Bayramınızı şimdiden yürekten tebrik ediyorum. Rabbimden bu mübarek günlerin hürmetine bizleri affı, mağfireti ve bereketiyle kuşatmasını, zulüm altındaki kardeşlerimizi bir an önce felaha kavuşturmasını niyaz ediyorum. Biliyorsunuz sayısız güzelliğin yanı sıra Ramazan-ı Şerif'in bize yaşattığı hasletlerden biri de bu ayda paylaşma, dayanışma ve kardeşlik ruhunun adeta zirveye çıkmasıdır. Asırlardır işte bu ruhla kardeşlik hukukumuzu güçlendiriyor, sofralarımızla birlikte gönüllerimizi de birbirimize ardına kadar açıyoruz. Allah'a sonsuz hamdolsun" ifadelerini kullandı. AK Parti ailesi olarak teşkilatıyla, belediyesiyle, milletvekilleriyle, genel merkeziyle, kabinesiyle tam kadro sahada olduklarını bildiren Erdoğan, "Bu muazzam ruh şölenine gölge düşürmeye çalışanlara aldırmadan 81 vilayetimizin her karışında, Türkiye'nin bütün ilçe ve beldelerinde, bütün mahalle ve köylerinde bir ay boyunca bir gönüle daha girmek, bir garibin daha elinden tutmak, bir ihtiyaç sahibinin daha kapısını çalmak, bir yaralı kalbe daha dokunmak için koşturan tüm yol arkadaşlarımıza, özellikle de siz milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. Grup toplantımızda yapacağımız istişare ve değerlendirmelerin ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Toplantımıza teşrif eden misafirlerimize, sadece katılımlarıyla değil, heyecanlarıyla da grup salonumuzu adeta bir bayram yerine çeviren genç kardeşlerime hoş geldiniz diyor. Teveccühleri için kendilerine gönülden teşekkür ediyorum" dedi. "AK PARTİ'DE ESKİ DİYE BİR KAVRAMA YER YOKTUR" Kuruluşundan bugüne AK Parti'ye gönül vermiş, hizmet etmiş, katkıda bulunmuş yol arkadaşlarının tamamına sevgilerini, saygılarını gönderdiğini belirten Erdoğan, "Geçtiğimiz günlerde önceki dönem milletvekillerimizle yaptığımız iftarda da ifade ettiğim gibi AK Parti'de eski diye bir kavrama yer yoktur. Partimizin temsilcisi olduğu kutlu davaya inancını ve bağlılığını muhafaza eden herkes ezeli ve ebedi AK Partilidir. Görevler, makamlar, unvanlar gelip geçicidir. Asıl olan işte bu şuurla ülkemize, milletimize, tüm insanlığa hizmet etmek, kalplerde kalıcı yer edinmektir. Cumhuriyet tarihinin milletimizden en çok teveccüh gören, ülkemize en çok yatırım ve eser kazandıran, milletimize her alanda eşi benzeri görülmemiş hizmetler veren bir partiye başka türlüsü de yakışmaz. Yola çıktığımız ilk günden beri biz milletimizle gönül bağımızı güçlendirmeye çalıştıkça birileri de aramıza girip nifak çıkartmanın peşinde koştu. Bu çabaların bir kısmı ideolojik saplantılardan kaynaklanıyordu. Zaman içinde bu tür endişelerin boş olduğunu kendileri de anladılar ama 'hata yapmışız' deme erdemini gösteremediler. Bize yönelik husumetlerin bir kısmı da çeşitli maskeler altında ülkeyi sömürenlerin soygun çarkını bozmamızdan kaynaklanıyordu. 23 yıl boyunca en büyük tepkiyi, en büyük nefreti de bunlardan gördük" şeklinde konuştu. "HEM MİLLETİMİZ HEM DEVLETİMİZ BUNLARIN HEPSİNİ GEREKTİĞİNDE HESABI TEK TEK SORULMAK ÜZERE BELLEĞİNE KAYDETMİŞTİR" Kimi zaman Gazi Mustafa Kemal'i, kimi zaman Batı'yı, kimi zaman da milletin çeşitli kesimlerinin inanç ve köken hassasiyetlerini istismar eden yağmacıların kuyruk acısının hala dinmediğini söyleyen Erdoğan, "Türkiye'ye ve Türk milletine varoluşsal düşmanlık besleyen çevreler ise her iki cenahı da kendi amaçları doğrultusunda tepe tepe kullanmışlardır. Türk ekonomisinin batırılması için çalışmak dahil beşinci kol faaliyetlerinin bu kadar yaygın ve pervasız yürütülmesinin gerisindeki sebeplerden biri kendi çıkarını her şeyin önünde tutan köksüzlerin sayıca fazla olmasıdır. Geçtiğimiz 23 yılda bu ülkeye ve millete hangi kazanımları sağladıysak, işte bunlara rağmen, bunların sabotajlarına, ihanetlerine rağmen başardık. Evet bunca yılı yıkılmadan dimdik ayakta geçirdik ama karanlık cinayetlerle kaos çıkarma niyetinde olanları da, bize cumhurbaşkanı seçtirmemek için darbe çığlıkları atanları da, FETÖ'nün ihanetlerine piyonluk yapıp tanklarına alkış tutanları da, terör örgütlerinin sınırlarımıza ve şehirlerimize saldırılarından medet umanları da asla unutmadık. Aynı şekilde başları her sıkıştığında ülkemize uluslararası müdahale çağrısında bulunanları, siyasi mücadeleyle beceremediklerini ekonomiyi çökerterek elde etme hesabı yapanları, her fırsatta inanç, köken, siyasi ve sosyal farklılıklar üzerinden milleti birbirine düşürmeye çalışanları, deprem gibi bir felaketi dahi hezeyanlarına alet etmeye kalkanları, velhasıl bizi gayrimeşru yollarla alt etmeye gayret edenleri, ülkeyi ve milleti ateşe atacak kadar gözü dönmüşleri asla unutmadık, unutmuyoruz. Hem milletimiz hem devletimiz bunların hepsini gerektiğinde hesabı tek tek sorulmak üzere belleğine kaydetmiştir" açıklamasında bulundu. "TÜRKİYE EKONOMİSİNE, MİLLETİN REFAH VE HUZURUNA YÖNELİK HER TÜRLÜ SABOTAJIN HESABI YARGI ÖNÜNDE SORULACAKTIR" Bugüne kadar millete edilen hürmetsizliklerin, demokrasiye yapılan saldırıların, milli iradeye yönelik ihanetlerin hesabının hukuk önünde ve meşru zeminde tek tek sorulduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Bundan sonra da Türkiye ekonomisine, milletin refah ve huzuruna yönelik her türlü sabotajın hesabı yargı önünde sorulacaktır. İhanete bulaşanlar, milletin kardeşliğine pusu kuranlar eninde sonunda adalete hesap vereceklerdir. Bakın bunun adı kör düşmanlık veya rovanşizm değil, milli iradenin refleksi, devlet olmanın gereği, ebed müddet ilkesinin şartıdır" dedi. Siyasetçi olarak herkes gibi insanların da değiştiğini kabul ettiklerini ve örneklerini de bizzat gördüklerini belirten Erdoğan, "Ama aynı zamanda kuzu postuna bürünmüş sırtlanları, sureti haktan gözüken fitnecileri, kuşağındaki hançeri sırtımıza saplamak için yanımızda yöremizde dolaşan riyakarları da çok ama çok iyi biliyoruz. Şu noktaya dikkatlerinizi özellikle çekiyorum. Biz meseleye Hoca Ahmet Yesevi'den, Yunus'tan, Mevlana'dan, Hacı Bektaşi Veli'den, Hacı Bayramı Veli'den ve daha nice gönül sultanlarından aldığımız ilhamla bakıyoruz. Bu kadim öğreti bize ülkemizdeki 85 milyonun tamamını, insanlık aleminin de ulaşabildiğimiz kadarını kucaklamakla mükellef olduğumuzu söylüyor" ifadelerine yer verdi. "AK PARTİ'NİN KAPISINI ÇALIP SELAM VEREN HERKESİ İÇERİYE BUYUR ETMEKLE MÜKELLEFİZ" Hukuktaki masumiyet karinesi gibi siyasette de beyan karinesinin esas olduğunu vurgulayan Erdoğan, "AK Parti'nin kapısını çalıp selam veren herkesi içeriye buyur etmekle mükellefiz. Hatta sokak sokak, ev ev dolaşıp insanları bu çatının altına davet etmek en başta gelen vazifemizdir. Bize gelen insanlara da Allah'ın onlara soracağı soruları değil, ülkeyi yönetmekle sorumlu bir siyasi teşekkülün mensuplarının soracağı soruları yöneltmek mecburiyetindeyiz. Yani partimize teşrif eden kişilere inancını, kökenini, meşrebini, günahını, sevabını değil ihtiyacını, beklentisini, sıkıntısını sorup, bunların çözümü için gayret göstermekle sorumluyuz. Bu asli görevimizi asla ihmal etmeden, geçmişten bugüne yaşadıklarımızı da hafızamızdan silmeden geleceğe doğru en güçlü şekilde nasıl yürürüz? İşte bunun arayışında olacağız. AK Parti Meclis Grubu'nun üyeleri olarak sizlerden bu bakış açısını asla kaybetmemenizi istiyorum. Bunları her daim zihninizde ve kalbinizde canlı tutmanızı özellikle rica ediyorum. Günlük hadiselerin hercümerci içinde bizi biz yapan vasıflarımızı ihmal etmeyecek, kaçınılmaz bir gerçek olan konjonktürün gereğini yaparken asıl rotamızdan kesinlikle sapmayacağız. Bizim ülkemize kazandıracak daha çok eserlerimiz, projelerimiz, yatırımlarımız, daha çok hizmetlerimiz var. Bunları hayata geçirmek için önce Allah'a, sonra da milletimize ve milletimizin bize vereceği güçlü desteğe güveniyoruz. Sizlerden bu doğrultuda çok daha fazla gayret, çok daha yoğun çalışma bekliyorum" dedi. "ŞEHİRLERİMİZ VE ORALARDA YAŞAYAN ON MİLYONLARCA İNSANIMIZ ESER VE HİZMET NAMINA HİÇBİR ÇALIŞMA GÖREMEDİKLERİ GİBİ, ÜSTÜNE BİR DE HAKARET İŞİTİYORLAR; OY VERDİKLERİNDEN HİZMET BEKLEDİKLERİ İÇİN AŞAĞILANIYORLAR" Türkiye'nin kaderi ile AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın kaderinin iç içe geçmiş, bütünleşmiş, yekvücut olmuş olduğunun altını çizen Erdoğan, "Son dönemde yaşanan gelişmeler, bu tespiti bir kez daha ve çok çarpıcı şekilde ispatlar niteliktedir. Bakın Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 2023 seçimlerini kazanıp cumhurbaşkanlığını aldık ve Meclis'te çoğunluğu sağladık. Ancak geçen yıl yapılan belediye başkanlığı seçimlerinde arzu ettiğimiz neticelere ulaşamadığımız gibi, hiç olmayacak kayıplarla da karşılaştık. Bir kısmı 2019 yılına kadar uzanan şu veya bu sebepten belediyelerde yaşadığımız kayıpların hem şehirlerimize, hem ülkemize nasıl büyük maliyetler getirdiğini görüyorsunuz. Türkiye, bir anda adeta belediyeler bağlamında 1989-1994 yılı dönemine geri döndü. Şehirlerimiz ve oralarda yaşayan on milyonlarca insanımız eser ve hizmet namına hiçbir çalışma göremedikleri gibi, üstüne bir de hakaret işitiyorlar; oy verdiklerinden hizmet bekledikleri için aşağılanıyorlar. Yanan otobüslerin, çalışmayan merdivenlerin, aksayan hizmetlerin suçu bile seçmene, İstanbullu kardeşlerimize yükleniyor. Belediyelere milletimizin dişinden tırnağından artırarak ödediği vergilerle aktarılan kaynakların eser ve hizmet yerine birilerinin şahsi hırsları ve çıkarları için kullanıldığı ortaya çıktı. Bilhassa İstanbul'un büyükşehri ve kimi ilçe belediyeleriyle yolsuzluk, hırsızlık, irtikap konusunda affınıza sığınarak söylüyorum, yamyamlığın kitabını yazdığı anlaşılıyor" diye konuştu. "İSTANBUL'UN CHP'Lİ BELEDİYELERİNDEKİ YOLSUZLUKLARI DİZİ YAPMAYA KALKSANIZ, BREZİLYA DİZİLERİNDEN DAHA FAZLA MALZEMEYLE KARŞILAŞIRSINIZ" Üniversite sınavını kazanan yüzbinlerce gencin hakkının yenildiği usulsüz diplomayla başlayıp, bütün şehri adeta bir ahtapot gibi saran rüşvet ve haraç çarkıyla devam eden rezilliklerin boyutunun son operasyonla beraber gün yüzüne çıktığını söyleyen Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Güya yakıt tankeriyle taşınan milyonlarca liralık sebze-meyveden İstanbul halkının en mahrem bilgilerinin 3-5 milyon dolar için yabancılara peşkeş çekilmesine, tutarı yüz milyarlarca lirayı bulan hırsızlıklardan basında ve sosyal medyada halkın parasıyla beslenen tetikçilere varıncaya kadar her türlü gayrimeşruluk, her türlü hukuksuzluk var. Öyle ki, İstanbul'un CHP'li belediyelerindeki yolsuzlukları dizi yapmaya kalksanız, Brezilya dizilerinden daha fazla malzemeyle karşılaşırsınız. Üstelik bunlar, henüz heybede duran büyük turplar ortaya dökülmeden, CHP'nin bizzat içinden gelen belge ve bilgiler ışığında güvenlik güçlerinin ve yargının elde ettiği sonuçlar. Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında, bunların bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak. Ortada bunca yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, alavere-dalavere, sahtekarlık varken; hakkı, hukuku, adaleti dilinden düşürmeyen CHP yönetimi iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete yönelmeyi tercih etti" ifadelerine yer verdi. "ÇALANA DEĞİL, YAKALAYANA KIZIYORLAR" Yargının iddialarının hiçbirine cevap veremeyen CHP yönetiminin insanları sokağa döküp ülkede kaos çıkarmaya çalışarak, skandalı örtbas etme çabasına giriştiğini söyleyen Erdoğan, "Dikkat buyurunuz; çalana değil, yakalayana kızıyorlar. Görevini yapanları değil, yolsuzluğa bulaşanları savunuyorlar. Belediye başkanlarının kurduğu haraç ve rüşvet düzeninin bedelini sokaklara döktükleri seçmenlerine ödetmeye kalkıyorlar. İşbirliği yaptıkları marjinal örgütlerin yol açtıkları rezaletleri sahiplenerek, girdikleri tehlikeli yolu iyice içinden çıkılmaz hale getiriyorlar. Daha da ötesi, bütün bunların faturasını bize, şahsımıza, hükümetimize ve partimize keserek, gerçekleri ters yüz etmeye çalışıyorlar" dedi. "YOLSUZLUK VE RÜŞVET SORUŞTURMASINA ESAS OLAN BİLGİ VE BELGELERİ GETİRENLER CHP'LİLERİN BİZZAT KENDİLERİDİR" Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına esas olan bilgi ve belgeleri getirenlerin CHP'lilerin bizzat kendileri olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Yolsuzluk ve rüşvet parasının taksimatında anlaşmazlık çıkınca birileri gidip yargıya olup biteni anlatmıştır. Yolsuzluğu yapan, rüşveti alan, paraşütle diploma sahibi olup yüzbinlerce gencin hakkını yiyenler CHP'li. Bu paraların bir kısmını siyasi ajandaları için kullanan, bir kısmını da kurdukları suç örgütü üzerinden şirketlerine aktaranlar, CHP'li. Soruşturma başlayınca, hem emniyette, hem savcılıkta itirafçılık sırasına girenler, CHP'li. Soruşturma derinleştikçe savcılığa yeni belge ve bilgi yağdıranlar CHP'li. Suç örgütünün medyada ve sosyal medyada kullandığı tetikçilerden, trol ordularından yılan, yorulan, bıkanlar CHP'li. Kurultayda ‘Şaibe var' diyerek mahkemeye şikâyette bulunanlar CHP'li. Dönen dolapları, alınan rüşvetleri, yapılan hırsızlıkları ekran erkan dolaşıp anlatanlar CHP'li. Ama, suçlu AK Parti. Ya Allah aşkına, biz böyle bir iç hesaplaşmanın neresinde olabiliriz? Sizin paylaşım kavganız sebebiyle başlayan yargı sürecini niye bize mal ediyorsunuz? Partiniz içindeki ihbarcılık yarışına niçin bizi karıştırıyorsunuz? Son olayda da tıpkı filmlerde olduğu gibi soyguncular birbirine girmiş, suç ortakları birbirini satmış, gidip polise ve yargıya ihbar etmiştir. Şu an bunun artçı sarsıntılarına şahit oluyoruz. Herkes gibi biz de güvenlik güçlerimizin ve yargının görevini yapmasını, yürütülen soruşturmanın neticelenmesini, mahkemeler tarafından suçlu bulunanların cezalandırılmasını bekliyoruz. Yürütmenin başı olarak, elbette her kurumun işini en iyi şekilde yapmasını gözetiyoruz. ‘Cumhur'un reisi' olarak tabii ki vatandaşımızın hakkının, hukukunun, evladının boğazından kısarak verdiği kaynakların üç-beş haydut tarafından gasp edilmemesi için her türlü adımın atılmasını sağlıyoruz. Fakat bunları yaparken Anayasa'nın bize verdiği yetkilerin, görev ve sorumlulukların dışına asla çıkmıyoruz" diye konuştu. "CHP'DEKİ İÇ SAVAŞ SEBEBİYLE DE OLSA YOLSUZLUK ÇARKINIZ DEŞİFRE OLMUŞTUR" CHP yönetimine seslenen Erdoğan, "Seviyeyi ne kadar düşürürseniz düşürün boşuna. Macun bir defa tüpten çıkmıştır. CHP'deki iç savaş sebebiyle de olsa yolsuzluk çarkınız deşifre olmuştur. Pisliklerin üzerini örtemezsiniz. Dolayısıyla sağa sola çamur atmayı bırakın. Partiniz içindeki bilek güreşinde bizden destek alma hinliğini terk edin. Ağzı bozuk müptezellerle, sokakları terörize etmekten artık vazgeçin. Bodoslama daldığınız çukura bizi ve milletimizi çekmeye çalışmayın. Şayet kendinize zerre kadar saygınız varsa, biraz dürüst olun, şeffaf olun. Sadece koltuklarınızı borçlu olduğunuz para babalarına değil, millete karşı da sorumluluklarınızın olduğunu unutmayın. Yaşananları, meşhur Rus yazar Soljenitsin'e atfedilen bir ifade çok güzel anlatıyor: ‘Yalan söylediklerini biliyoruz. Yalan söylediklerini biliyorlar. Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar. Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz. Ama hâlâ utanmadan, arlanmadan yalan söylüyorlar. Evet, hem belediyelere çöreklenmiş suç örgütünün mensupları hem de CHP yönetimi bile bile millete yalan söylüyor. Evet, gerçekleri bile bile milletin karşısında rol yapıyor, tiyatro oynuyorlar. Evet, yapılan hırsızlıkları bile bile insanları kandırmaya çalışıyorlar. Ne diyor Ziya Paşa: ‘En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun, Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın? Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın, Ey gonca bu cem'iyyeti her-dem mi sanırsın?' Gerçekten de birileri herkesi sersem yerine koyarak, ortadaki devasa bir yolsuzluk ve rüşvet çarkının üzerini kapatmaya çalışıyor ama nafile. Ne bu millet, ne bu devlet ne de bu yargı böyle bir kepazeliğin üstünün kapatılmasına asla izin vermeyecektir" ifadelerini kullandı. "CHP'liler, hadi bizim söylediklerimizi siyasi saiklerle dikkate almıyorlar diyelim. Tam da adeta yaşanan son hadiseleri anlatan CHP'nin merhum Genel Başkanlarından Deniz Baykal'ın 2005 yılındaki Olağanüstü Kongre konuşmasındaki tespitlerine herhalde bir itirazları olmaz" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Ne diyor merhum Baykal: ‘Siyasette dürüstlük' diyor. ‘Önce ahlak' diyor. ‘Helal-haram korkusu' diyor. ‘Kanuna karşı çıkacaksın, ahlaka karşı çıkacaksın, hakka karşı çıkacaksın, yetimin hakkına karşı çıkacaksın, her babayiğidin harcı mı bu' diyor. ‘CHP'de bir daha İSKİ benzeri skandallar olmayacak' diyor. ‘Yolsuzluklara karşı mücadelenin savcısı da olurum, polisi de olurum' diyor. ‘Gürültüyle gerçekleri bastıramazsınız' diyor. ‘Bu kadar çamura bulaşmış bir belediye başkanını taşımak mümkün değildir' diyor. ‘Sen o paranla kimi ayarlarsın bilmiyorum, ama CHP'yi ayarlayamazsın' diyor. ‘Yüksek Disiplin Kurulu üyemize içi para dolu rüşvet çantası gönderdiler' diyor. Velhasıl diyor da diyor. Kime diyor? Bir kısmı halen partide siyaset yapan CHP'lilere diyor. Tüm bunları kime söylüyor? CHP'lilere söylüyor. Peki, CHP'li yöneticiler, ortaya dökülen onca rezaletten sonra Sayın Baykal'ın bu sözlerini bugün hiç mi üzerlerine almıyorlar? 20 yıl sonra aynı sahnelere şahit olmaktan hiç mi utanmıyorlar? Yazık, inanın çok yazık." "CHP'NİN GENEL BAŞKANININ POLİSE TAŞ ATAN, MOLOTOF ATAN, BALTAYLA SALDIRAN, ECDAT YADİGARI CAMİLERİMİZE HÜRMETSİZLİK EDEN SOYSUZLARA KOL KANAT GERMESİ, MİLLETİMİZ GİBİ BİZİ DE RENCİDE EDİYOR" "Türkiye'nin ana muhalefet partisinin içine düştüğü bu içler açısı hal, bizi hem üzüyor, hem de öfkelendiriyor" diyen Erdoğan, "Halen bakın tüm medya gruplarını tek tek isim vererek şikayet ediyor. Bizi dünyaya şikayet ediyor. Benim Hazine ve Maliye Bakanımı aynı şekilde şikayet ediyor. Sen kimsin ya? Sen kimsin? Her şeyden önce senin gramın ne? Sen nasıl olur da Hazine ve Maliye Bakanımı şikayet etmeye kalkarsın? Hepsinden öte bu marjinal grupları Şehzadebaşı'na toparlayıp, orada Şehzadebaşı Camii'nin yanındaki kabristanı adeta yerle bir ediyorlar. Ey Özgür Özel herhalde senin de bir gün kabrini bu şekilde hazırlayacaklar ve senin de kabrini birileri gelip kazar ya yıkar. Bu nasıl iştir? Bu kabristanları yıkmanın kime ne faydası var? Bunu hangi hakla nasıl yapıyorsunuz? Hepsi tarih, eser olarak muhteşem eserler ve bu eserleri ne yazık ki bu ahlaksızlar, edep yoksunu namussuzlar gelip yıkıyorlar. Bunlara eyvallah etmek mümkün değil. Orada tarih yatıyor. O tarihi eserleri bu şekilde yıkmaya yeltenmek yenilir yutulur bir iş değildir. Onun için de şu anda biz yargımızla da bu işin üzerine gidiyoruz ve bu eylemlere katılanların tespitini yapmak suretiyle bu yüzü maskeli olan teröristleri tespit edip onların da üzerine gideceğiz. Türkiye'nin ana muhalefet partisinin marjinal sol örgütlerin, millete hakaret eden ağzı bozuk tiplerin, belediyeleri soyup soğana çeviren haramilerin oyuncağı haline gelmesi, bizi gerçekten rahatsız ediyor. CHP'nin genel başkanının polise taş atan, molotof atan, baltayla saldıran, ecdat yadigarı camilerimize hürmetsizlik eden soysuzlara kol kanat germesi, milletimiz gibi bizi de rencide ediyor" ifadelerini kullandı. Pazartesi akşamı İstanbul'da yaşanan alçaklıkla ilgili nedamet cümleleri kurduklarını belirten Erdoğan, "Laf cambazlıklarıyla, kelime oyunlarıyla, sosyal medyadan ahlakçılık yaparak, güya, küfürbazlarla aralarına mesafe koymaya çalışıyorlar. Bu siyaset tüccarlarına bugün şunu sormak mecburiyetindeyim: İyi de, daha düne kadar millete küfür eden kişileri, protokolde baş köşeye oturtan, siz değil miydiniz? 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde ağzı bozuk tipleri kahramanlaştıran, siz değil miydiniz? Filistin'e destek mitingine katılan insanlarımıza saldıran vandalları savunan, siz değil miydiniz? Gezi olaylarında çapulculara ‘Çiçek çocuklar' diyerek sahip çıkan siz değil miydiniz? Banka soyguncusu eşkıyaları yıllarca gençlere rol model olarak sunan siz değil miydiniz? Mehmet Selim Kiraz savcımızın katillerini övenlere kucak açan siz değil miydiniz? 85 milyonun karşısına çıkıp, yargı mensuplarımızı hem evlatlarıyla hem de ailesiyle tehdit eden siz değil miydiniz? Cumhur İttifakı ortağımıza ve onun saygıdeğer genel başkanına dil uzatan siz değil miydiniz? Milletin inancıyla, değerleriyle, kültürüyle kavgalı marjinal tipleri partinizde karar mercilerine getiren siz değil miydiniz? AK Parti'ye oy veren herkesin imha edilmesini söyleyebilecek kadar sefalet çukuruna batmış alçaklara akıl hocalığı yaptıran siz değil misiniz?" şeklinde konuştu. "PAZARTESİ AKŞAMI MEYDANA GELEN SOYSUZLUK, CHP YÖNETİMİNİN ISRARLA VE İNATLA SÜRDÜRDÜĞÜ NEFRET SİYASETİNİN BİR SONUCUDUR" Pazartesi akşamı yaşananlara değinen Erdoğan, "Millete hakaret edenlere sırf AK Parti karşıtı diye siz prim verdiniz. Siyasete nefret söylemlerini siz soktunuz. Bu milletin fertlerini yıllarca birbirine siz düşürdünüz. Bugün güya rahatsız olduğunuz kötülüğü siz sıradanlaştırdınız. CHP yönetimi olarak ‘siyaset yapıyoruz' bahanesiyle bu kötülüğü yıllarca siz meşrulaştırdınız, siz yaygınlaştırdınız. Pazartesi akşamı meydana gelen soysuzluk, CHP yönetiminin ısrarla ve inatla sürdürdüğü nefret siyasetinin bir sonucudur. Bundan kaçamazlar, bundan kendilerini ayrı tutamazlar. Yaşanan bu alçaklığın en büyük sebebi CHP yönetiminin tükenmişliğidir" şeklinde konuştu. "CHP SEÇMENİ, PEK ÇOK KONUDA BAY KEMAL'İ MUMLA ARAR HALE GELDİ" CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i eleştiren Erdoğan, "Koltuğunu borçlu olduğu vesayet odaklarının güdümünden çıkamamıştır. Özellikle son bir haftadır sarf ettiği sorumsuz söylemleriyle, oturduğu koltuğu halen dolduramadığını bir kez daha göstermiştir. Bugün söylediğini yarın inkâr eden, belediye başkalarından sürekli ayar yiyen, sürekli bir uçtan diğer uca savrulan iradesiz, aciz bir karakterle karşı karşıyayız. Biz, son bir ümitle her gün iyiye gitmesini, kendisini biraz toparlamasını, kendisine biraz çeki düzen vermesini bekledikçe Sayın Özel freni boşalmış kamyon gibi yokuş aşağı sürükleniyor. Aslında yumuşama veya normalleşme süreciyle biz işte buna çare olmaya, toksik muhalefet anlayışından siyaset kurumunu arındırmaya çalıştık. Açıkçası çabalarımızda da son derece samimiydik. Ancak muvaffak olamadık. CHP seçmeni, pek çok konuda Bay Kemal'i mumla arar hale geldi. CHP gibi 100 yıllık bir partinin genel başkanının kendini nasıl itibarsızlaştırdığını milletimizle birlikte biz de esefle takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. "ALLAH AŞKINA ‘TÜRK EKONOMİSİNE ZARAR VERECEĞİM' DİYEN BİR ANA MUHALEFET PARTİSİ LİDERİ OLUR MU?" İsrail 471 gün boyunca Filistinlilerin üzerine bomba yaydırırken siyonist destekçisi kimi şirketler için ‘boykot' kelimesini telaffuz dahi etmediklerine dikkat çeken Erdoğan, "Soykırımcılara şirin gözükmek adına olmadık taklalar attılar. Hatta insanlarımızın hassasiyetleriyle utanmadan alay ettiler. Şimdi çıkmışlar, ülkenin yerli-milli markalarını boykottan bahsediyorlar. Hoş onu da her zamanki gibi yine ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Sayın Özel, CHP Genel Başkanı gibi değil, hırsları ve korkuları aklını esir almış bir siyasi müflis gibi davranmaktadır. Sayın Özel'in ne tuttuğu yol yoldur; ne ağzından çıkan sözü, kulağı duymaktadır. Çıksın, cesareti varsa şu akıl ve vicdan tutulmasını millete izah etsin. Türkiye'yi uluslararası basına şikâyet etmek bir CHP geleneği midir? Ülkenizi yabancılara kötülemekten hiç mi utanmıyorsunuz? Allah aşkına ‘Türk ekonomisine zarar vereceğim' diyen bir ana muhalefet partisi lideri olur mu? Böyle bir siyasetçiden bıraktım ülkesini, milletini, kendi partisine hayır gelir mi? Böyle şuursuz cümleler kurabilen birinin akılla, mantıkla hareket ettiğine kim inanır?" şeklinde konuştu. Yaşanan rüşvet ve yolsuzluk çarkının içinde kimlerin olduğunun zamanla ortaya çıkacağını söyleyen Erdoğan, "Başı İstanbul'da olan ‘ahtapotun' kollarının nerelere uzandığı elbette yakında görülecektir. İtiraflar geldikçe, yeni deliller bulundukça, soruşturmalar derinleştikçe, biz de bazı şeyleri daha net anlayacağız. İnanıyorum ki o zaman mevcut yönetim tarafından CHP'nin nasıl tepe tepe kullanıldığını daha iyi kavrayacağız. Parayı verenin CHP'yi ve mevcut yönetimi nasıl parmağında oynattığını inşallah daha net görebileceğiz. Umarız bütün bunlar CHP'de, bilhassa CHP'nin ülkesini ve milletini seven kadrolarında bir uyanışa, muhasebeye, özeleştiriye sebep olur. İnşallah bu süreç CHP'yi bir tefekküre, bir iç sorgulamaya yöneltir ve ardından Cumhuriyetimize yakışır bir dönüşüme vesile olur. Aksi takdirde CHP, Atatürk maskesiyle hırsızlık, çağdaşlık maskesiyle ahlaksızlık, modernlik maskesiyle değersizlik, siyaset maskesiyle millete düşmanlık, sivil toplum maskesiyle provokatörlük, gazetecilik maskesiyle borazanlık yapanların kalesi olduğu müddetçe hiçbir zaman bu ülkenin ve milletin partisi konumuna gelemez. Kendi iç kavgasını Türkiye'nin demokrasi sorunu gibi gösterme kurnazlığı, CHP'ye sokakta gürültü çıkartmak için belki yetebilir ama gerçek bir siyasi teşekkül vasfı asla vermez, veremez. Her ne kadar başındakilerin bu yaklaşımdan yoksun olduğunu bilsek de yine milletimize karşı saygımızın bir gereği olarak CHP'yi aklı selime, sağduyuya, basiret ve ferasetle davranmaya davet ediyoruz" dedi. "MUHALEFETİN BİZİ HAPSETMEK İSTEDİĞİ SIĞ GÜNDEMLERİN PEŞİNE ASLA AMA ASLA TAKILMAYACAĞIZ" Bu vahim tablo karşısında galeyana gelmeyeceklerini, kışkırtmalara kulak asmayacaklarını aktaran Erdoğan, "85 milyonun kardeşliğine halel gelmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Sabrı kuşanacağız, feraseti rehber edineceğiz. Vakarı, tevazuyu, bizlere yakışan dik ve haysiyetli duruşu göğsümüzde bir şeref madalyası olarak her zaman gururla taşıyacağız. Muhalefetin bizi hapsetmek istediği sığ gündemlerin peşine asla ama asla takılmayacağız. CHP içindeki Bizans oyunlarının, kayıkçı kavgalarının tarafı olmayacağız. Hep söylediğim gibi biz işimize bakacağız. Milletimize layıkıyla hizmet etmeye bakacağız. Türkiye Yüzyılı'nı kardeşlik içinde inşa etmeye bakacağız. Terörsüz Türkiye hedefine bir an önce ulaşmaya bakacağız" açıklamalarında bulundu.

Terör propagandası yapan Eda Ezgi Yıldız, Özgür Özel ve İmamoğlu ailesiyle yan yana Haber

Terör propagandası yapan Eda Ezgi Yıldız, Özgür Özel ve İmamoğlu ailesiyle yan yana

Eda Ezgi Yıldız, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmeden önce teröristlerle fotoğrafını paylaşarak saldırıdan övgüyle bahsetmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun da tutuklandığı İBB'ye yönelik yolsuzluk soruşturmalarını protesto amacıyla CHP Genel Başkanı Özgür Özel halkı sokağa çağırmıştı. Saraçhane’de davetin ardından bir araya gelen protestocular zaman zaman taşkınlık çıkarırken, polisle çatışmıştı. Şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Kiraz suikastını öven Yıldız Saraçhane’de Yaklaşık 1 haftadır Özgür Özel, izinsiz gösteri yapan protestoculara seslenirken, dün akşam yanında bulunan bir terör propagandacısı dikkat çekti. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Kiraz suikastine yönelik sosyal medyada provokatif paylaşım yapan ve paylaşımlarından dolayı yargılanarak hüküm giyen Eda Ezgi Yıldız, konuşması esnasında Özgür Özel’in ve İmamoğlu ailesi ile birlikte aynı otobüsün üzerinde yer aldı. Yıldız’ın, Özel ve İmamoğlu ailesiyle aynı karede olması dikkatlerden kaçmazken, çok sayıda vatandaş ise tepki gösterdi. İBB çalışanı Yıldız, saldırıyı övücü paylaşımın ardından 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmıştı Eda Ece Yıldız, terör örgütü mensupları tarafından 31 Mart 2015 tarihinde şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz ile ilgili sosyal medya hesabından "Adalet, adalet sarayında böyle sağlanır" şeklinde paylaşım yapmıştı. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmeden önce teröristlerle fotoğrafını paylaşarak saldırıdan övgüyle bahsetmişti. İBB çalışanı Yıldız, paylaşımın ardından 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmış daha sonra tahliye olmuştu. Hapisten çıktıktan sonra terör propagandacısı Yıldız, CHP Milletvekili Gökhan Günay’ın danışmanı olarak işe başlamıştı.

Ebubekir Şahin: RTÜK Tehditlere Boyun Eğmeyecek Haber

Ebubekir Şahin: RTÜK Tehditlere Boyun Eğmeyecek

RTÜK Başkanı Şahin, sosyal paylaşım sitesi X hesabından yaptığı paylaşımda, "Günlerdir milletimize ve özellikle gençlerimize yapılan ‘Sokağa inin’ çağrılarını ve bu hezeyanları bazı kanallarımızın hiçbir kural kaide tanımadan, saatlerce fütursuzca canlı yayınlamasını büyük bir sabırla ve ilk Üst Kurul toplantımız için gerekli hazırlıkları yaparak takip etmekteyiz. Sokağa inen bazı kişilerin sözde ‘demokratik hak’ maskesi altında kimi yayınlarda; Sayın Cumhurbaşkanımızın rahmetli olmuş saygıdeğer annesine ahlaksızca küfür etmekten tutun, tarihi camilerimize zarar vermeye, polisimize asitli madde fırlatmaktan, provokasyon içerikli onlarca pankart açmaya varıncaya kadar her türlü rezaleti yaptığına milletimiz ne yazık ki şahit olmuştur. Onlarca esnafımız bu olaylarda zarar görürken haksız bir şekilde Türkiye’nin en kıymetli markalarına açılan ilginç boykot savaşları da ibretle izlenmektedir. Bir yandan ekranlarda çocuklara verilen pamuk şekerlerle ilgili dahi dezenformasyon yapılırken, bazı kanallar kent lokantalarının kapatıldığını da içeren birçok yalanı pervasızca yayınlamaktan çekinmemiştir" dedi. "RTÜK BU TEHDİTLERDEN KORKARAK, KENDİ SORUMLULUKLARI İLE İLGİLİ İŞ VE İŞLEMLERDE ASLA GERİ ADIM ATMAYACAK" Şahin, "RTÜK Anayasal bir kurum olarak kendi görev sınırları içinde denetleme faaliyetlerini sürdürmek zorundadır. Fakat dünyanın neredeyse bütün ülkelerinde ana muhalefet partileri de kendi sorumluluk sınırları içinde ve ülke yararına çalışmaktadır. Belirtmek gerekir ki, muhalefetin her fırsatta övdüğü ülkelerde ‘Devletin anayasal kurumlarını tehdit eden’ bir muhalefet liderine şimdiye kadar rastlanmamıştır. Ayrıca yine muhalefetin, Türkiye’yi şikayet ederek zor durumda bırakmayı hedefleyen açıklamalarda bulunduğu bazı ülkelerin basın kuruluşlarında da öncelikle ‘kendi devletlerinin menfaatlerini düşünmek’ konusunda yerleşmiş bir gelenek vardır. Bir ülkenin ana muhalefet partisi yetkililerinden beklenen de en azından bu hassasiyeti göstermesidir. Bu kapsamda: ‘Sakın ha! Bu kanallara dokunmaya kalkmayın. Alnınızı karışlarız’ şeklindeki tehditler, öncelikle Devletin Anayasal bir kurumu olan RTÜK’e karşı işlenmiş bir suçtur. Öte yandan RTÜK bu tehditlerden korkarak, kendi sorumlulukları ile ilgili iş ve işlemlerde asla geri adım atmayacak, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da işini şevkle yapacaktır. Bilinmelidir ki hangi kanal olursa olsun; ‘kimin canının içi, kimin kahramanı, kimin gözdesi olursa olsun’ hukuksuzluk yapıyorsa, yasa tanımaz davranıyor, devlet kurumlarına ve çalışanlarına sansür uyguluyorsa, manipülatif görüntü ve haberleri yayınlamak konusunda tüm uyarıları hiçe sayıyorsa ve halkın haber alma özgürlüğünü engelliyorsa gereken idari yaptırımlar yasalar kapsamında en üst sınırdan uygulanacaktır. Ayrıca kurumumuza ve yöneticilerimize yapılan tüm tehdit ve hakaretlerle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacaktır" ifadelerine yer verdi.

Tunç'tan Özel'e 'Kartalkaya Otel Yangını' eleştirisi Haber

Tunç'tan Özel'e 'Kartalkaya Otel Yangını' eleştirisi

 Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i eleştirerek, "Şimdi bakıyorlar ki raporda itiraz edilecek sadece kendi arkadaşları var. Belediyede, itfaiyede sorumlu olmuş. Ama onlar zannettiler ki birileri sorumluluk dışına çıkarılacak. Şimdi sesleri çıkıyor mu? O zaman çıkın. Evet biz yanlış yapmışız. Biz size bu yönde haksızlık yapmışız. Rapor karşısında susuyorsanız o zaman ikiyüzlüsünüz" dedi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bartın'da AK Parti İl Başkanlığı'nın geleneksel iftar yemeğinde konuştu. Tunç, Türkiye'nin fiziki ve demokratik kalkınmasına yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Tunç, ülkenin dört bir yanının büyük projelerle donatıldığını belirterek, yapılan yatırımların yanı sıra demokratik reformlara da büyük önem verildiğini vurguladı. Bakan Tunç, sadece altyapı ve üst yapı çalışmalarına odaklanmadıklarını belirterek, "Türkiye'nin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması için çalıştık. Reformlar yaptık, kanunlarımızı yeniledik. Anayasamızı vesayetçi ruhtan arındırmak ve darbecilere geçit vermemek adına milletimizin onayıyla önemli anayasa değişiklikleri gerçekleştirdik" dedi. "TÜRKİYE'NİN KALKINMASINI İSTEMEYENLER HEP ENGELLEMEK İSTEDİ" Bakan Tunç, Türkiye'nin ilerlemesini istemeyenlerin çeşitli yollarla iktidarı devirmeye çalıştığını ifade ederek, "Ülkemizin her bir yanı eserlerle donatıldı. Büyük eserlerle, hayal dahi edemeyeceğimiz dünyanın en büyük havalimanları, dünyanın en büyük köprüleri, enerji projeleri. Organize sanayi bölgelerini dolduran fabrikalar, üniversiteler, okullar, barajlar, sanayi tesisleri, limanlar, her yeri eserle donattık. Türkiye'nin fiziki kalkınmasını sağlarken sadece altyapı, üst yapı çalışmalarıyla, fiziki kalkınmayla yetinmedik. Türkiye'nin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması için çalıştık. Reformlar yaptık. Kanunlarımızı yeniledik. Anayasamızı vesayetçi ruhtan arındırmak darbecilere bir daha geçit vermemek için milletimizin onayıyla önemli anayasa değişiklikleri, reformlar gerçekleştirdik. Yargı birliğinin sağlanmasından tutun da temel hak özgürlüklerinin daha da kuvvetlendirilmesine varıncaya kadar her alanda büyük reformlara milletimiz sayesinde imza attık. Ve anayasamızı darbeci anlayıştan, vesayetçi anlayıştan arındırmanın gayreti içerisinde olduk. Ülkemizi yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşturma mücadelesi yaparken bunu hazmedemeyenler oldu. Türkiye'nin gelişmesini, kalkınmasını istemeyenler hiç boş durmadılar. Partimize kapatma davası açtılar. Hem de iki kere, üç kere dava başladı. Kurucu üyelerimiz var burada. AK Parti'nin kurucu üyeleri arasında başörtülü var diye bu partiye kapatma davası açtı o günkü vesayetçi yargı anlayışı. Biz bunları unutmadık. 367 krizleri. E-Muhtıralar. MİT krizi, Gezi olayları, ekonomide en parlak olduğumuz dönemde faizlerin yüzde 5'e düştüğü, enflasyonun yüzde 5'e düştüğü, dünya projelerinin temellerinden atıldığı bir parlak dönemde sokak olaylarıyla iktidara devirebileceklerini zannettiler. Başarabildiler mi? Başaramadılar. Sonrasında masa başında acaba yaşarabilir miyiz? 17-25. Emniyet yargı darbesiyle acaba Recep Tayyip Erdoğan'ın önünü kesebilir miyiz diye çabaladılar. Onu da başaramadılar. Sonrasında terörü azdırdılar ve sonrasında da 15 Temmuz hain kalkışmasıyla bu ülkenin istiklaline ket vurmak istediler. Bu ülkenin yönetimini yabancılara peşkeş çekmek istediler. Orta Doğu'daki planlarını bozmak isteyen bir yönetimi artık burada sona erdirmek istediler. Adeta güneyimizde bir terör devletinin kurulması için Türkiye'yi engel olarak görenler Türkiye'deki taşeronlarını kullanarak 15 Temmuz ayı kalkışmasını sağladılar. Başardılar mı? Milletimizin o kahramanlığıyla o gece karartılmak istenen Türkiye'miz milletimiz sayesinde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğiyle aydınlığa kavuştu" dedi. "TERÖR BELASINI ÜLKEMİZDEN KÖKÜYLE SÖKECEĞİZ" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yola devam ettiklerini belirterek, Cumhur İttifakı'nın Türkiye Yüzyılı'nı inşa etme sürecine girdiğini vurguladı. Bakan Tunç, bu süreçte milletin birlik ve beraberlik içinde olması gerektiğini ifade etti. Bakan Tunç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçen ekim ayında yaptığı grup konuşmasının ardından "Terörsüz Türkiye" sürecinin başladığını belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu sürece kararlılıkla destek verdiğini söyleyen Tunç, milletin etnik köken gözetmeksizin birlik içinde olması gerektiğini belirterek şu ifadelere yer verdi: "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle yolumuza devam ediyoruz. İnşallah Cumhur İttifakı'yla Türkiye yüzyılının temellerini attık, şimdi inşa süreci başladı. Ve bu inşa sürecinde millet birlik ve beraberlik içerisinde olacağız. İç cephemizi güçlendireceğiz. Sayın Bahçeli'nin Ekim ayında yaptığı grup konuşmasından sonra başlayan bir süreç var. Terörsüz Türkiye süreci. Sayın Cumhurbaşkanımızın da koyduğu iradeyle inşallah 40 yıldan bu yana bu ülkenin başına musallat olan gelişmemizin kalkınmasının önünde en büyük engel olan binlerce insanımızın, binlerce askerimizin, polisimizin, sağlık memurumuzun, öğretmenimizin, hakimimizin, savcımızın şehit olmasına neden olan o terör belasından da milletimizi kurtaracağız inşallah. Ülkemizi o beladan kurtaracağız. Onun eşiğindeyiz ve inşallah milletçe etnik kökeni ne olursa olsun hiçbir ayrım gayrım yapmadan birliğimizi kuvvetlendireceğiz. Terörü ülkemizden milletimizin arasından o fitne yuvasını çıkarıp atacağız. Ülkemizi huzurlu bir geleceğe kavuşturacağız. Çocuklarımızın, gençlerimizin daha huzurlu ve daha güvenli bir Türkiye'de, Türkiye Yüzyılını inşa etmelerinin yolunu açacağız inşallah. Bunu hep beraber yapacağız. Bu yöndeki kararlılığımız hız kesmeden devam ediyor." "DÜNYA SOYKIRIMA SESSİZ KALIYOR" Adalet Bakanı Tunç, Ramazan ayında Filistin'de yaşanan trajediye dikkat çekerek, uluslararası sistemin adaletsizliğini vurguladı. Tunç, Gazze'de yaşananların uluslararası sözleşmelere aykırı bir soykırım olduğunu belirtti. Gazze'de 500 günü aşkın süredir devam eden saldırılarda binlerce masum insanın hayatını kaybettiğini hatırlatan Bakan Tunç, şunları söyledi: "Mübarek Ramazan ayındayız. Yaklaşık 500 gün geçti. Gazze'de, Filistin'de maalesef bir dram yaşanmaya devam ediyor. Dünyanın gözü önünde bir soykırım işlemeye devam ediyor. Soykırım sözleşmesi, uluslararası sözleşmedeki bütün unsurları ihlal eden bir terör devleti var karşımızda. Mübarek Ramazan'a girdiğimizde bir gecede 400 Filistinli kadın demeden, çocuk demeden, şehit eden katiller var maalesef. İşte dünyanın maalesef sesi çıkmıyor. Uluslararası hukuku tanıyan yok. Uluslararası Adalet Divanı tedbir kararları verdi. Uygulanan yok. Uluslararası Ceza Mahkemesi o katillerle ilgili, o soykırımcılarla ilgili yakalama kararları çıkardı. Uygulama kabiliyeti yok. İşte Sayın Cumhurbaşkanımız her defasında her kürsüde, Birleşmiş Milletler Kürsüsü'nde dahil olmak üzere uluslararası sistem adil değil. Uluslararası sistem mutlaka revizyona tabi olmalıdır, tutulmalıdır. Daha adil bir dünya mümkündür derken işte bunu kastediyorum. Bunu başarabilmek için de Türkiye'nin daha güçlü olması lazım. Daha çok çalışmamız lazım. 23 yılda çok mesafeler aldık. Darbeci, vesayetçi anlayışı tarihe gömdük. Her alanda tarihe gömdük. Bugün Türkiye'nin önü her zamankinden daha parlak ve aydınlık. Geleceğimize güveniyoruz. Gençlerimize güveniyoruz ve Türkiye'yi inşallah rahmet ve Özal'ın dediği gibi. Çağ atlayan bir Türkiye. Türkiye yüzyılının inşa edildiği Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu bu iradeyle Türkiye Yüzyılını hep beraber inşa edeceğiz inşallah. Bundan hiç şüpheniz olmasın. 2028'e kadar çok çalışacağız. Seçimsiz geçecek önümüzde bir üç yıllık bir süre var. Milletimiz için eser üreteceğiz. Geçmiş sıkıntılardan kaynaklanan, çevremizdeki savaşlardan kaynaklanan, pandemiden kaynaklanan, 6 Şubat depremleriyle 11 vilayetimizin yerle bir olmasından kaynaklanan ekonomideki azalmayı, halkımızın alım gücündeki azalmayı artıracağız. Enflasyonu yeniden tek haneli rakamlara nasıl indirmişsek yine indireceğiz ve işçimizin, memurumuzun, emeklimizin alım gücünü artırarak yolumuza devam edeceğiz inşallah. Ve 2028'e geldiğimizde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı Cumhur İttifakı ile birlikte Türkiye'nin lideri, dünya lideri olarak devam etmesini sağlayacağız." "BARTIN, KALKINMA HAMLESİNDEN PAYINI ALMAYA DEVAM EDECEK" Bakan Tunç, Bartın'ın AK Parti döneminde büyük yatırımlar aldığını belirterek, şehrin her köşesinde önemli eserler bulunduğunu söyledi. Tunç, eğitimden ulaşıma, sanayiden altyapıya kadar birçok alanda Bartın'a yatırım yapıldığını vurguladı. Bartın'ın AK Parti'nin eser siyasetinden nasibini almaya devam edeceğini belirten Bakan Tunç, "Bu gelişme ve kalkınma hamlesinden Bartın'ımız nasibini almaya devam edecek. Çok eserler ürettik. Bartın'ın her bir köşesine, neresine baksanız AK Parti'nin eserleri vardır. Okullar var, üniversiteler var, tüneller var, barajlar var, limanlar var. Organize Saray Bölgesi'nde fabrikalar var, köprüler var, yollar var, köyde çalışmalar var, belde çalışmalar var. Saymakla bitmez. AK Parti siyaseti eser siyaseti" dedi. "AMASRA KAZASI İÇİN YARGI SÜRECİ İŞLİYOR" Amasra'da 43 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasına ilişkin yargı sürecinin devam ettiğini hatırlatan Tunç, şehit madencilerin aileleriyle yakından ilgilenmeye devam edeceklerini belirtti. Tunç, "Bazıları her olay üzerinden siyaset yapıyor. Amasra'da bunu yaptılar, şimdi Kartalkaya'daki otel yangınında da aynısını yapıyorlar. Ancak biz hizmet üretmeye ve halkımızın yanında olmaya devam edeceğiz." Birileri şunu demiş. Birileri bunu karalamış. Hiç bizim umurumuzda değil. Yerel siyasette bir takım laflar atılıyormuş. Yargı kararları üzerinden işte Amasra'daki kazayla ilgili verilen kararla ilgili olarak; yargının verdiği kararla ilgili olarak ne yapabilirsiniz? Tarafsız da bağımsız yargı. Deliller ortada. Ve ona göre bir karar veriyor. 43 madencimizi şehit verdik. Amasra kazasında. Rabbim mekanlarını cennet eylesin. Yakınlarına, ailelerine bir kez daha baş sağlığı diliyoruz. Her birini evlerinde ziyaret ettik. Her zaman onlar bizim başımızın tacı. Yakından ilgilenmeye hep devam edeceğiz. Bir daha böyle elim kazalar ülkemizin başına gelmesin. Bütün temennimiz, duamız bu. Çok dikkatli katli olunması gereken bir çalışma. Yargı süreci devam ederken, henüz yerel mahkeme karar vermiş. Bu kararın denetimi bir üst mahkemede, istinaf mahkemesinde. 3 yıldan 17 yıla kadar hapis cezaları alan sorumlular var. Sayın Cumhurbaşkanımız kaza gününün hemen sabahında Bartın'a geldiğinde, Amasra'ya geldiğinde sorumlulardan hesap sorulacak demişti. Evet sorumlulardan kim hesap soracak? Yargı hesap soracak. Ve yargı bir sonuca vardı. Şimdi bu sonucu denetleyecek olan bir üst mahkeme. Onun da bir üstü Yargıtay. Dolayısıyla bu süreçleri bağımsız ve tarafsızca sürdüren bir yargı ortadayken gelip burada milletvekillerimize, siyasete, AK Parti'ye çamur atmak onlara hiçbir şey kazandırmaz. Biz şehit madencilerimizin hakkını, hukukunu sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz inşallah. Hiç şüpheli olmasın. Biz onlar bizim kardeşlerimiz. O şehitlerimizin mesajlarını ben silmiyorum. Öncesinde görüştüğümüz kardeşlerimiz cep telefonumda duruyor hala. Görüştüğümüz, birebir irtibatlı olduğumuz Allah rahmet eylesin. Kim onların hakkını savunamaz? Böyle bir şey düşünülebilir mi? Ama birileri işte bunun üzerinden siyaset yapıyor. Sadece Amasra ile ilgili değil" ifadelerini kullandı. "BU ÜLKENİN ANA MUHALEFETİNİN GENEL BAŞKANI ALÇAKÇA BİR TUTUM İÇERİSİNE GİRDİ" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Kartalkaya'daki otel yangınında hayatını kaybeden 78 kişi üzerinden siyasi polemik yapılmasını sert bir dille eleştirdi. Tunç, ana muhalefet partisi liderinin, yargıya müdahale edilmek istendiği yönündeki açıklamalarını "alçakça bir tutum" olarak nitelendirdi. Kartalkaya'daki facianın ardından İstanbul Teknik Üniversitesi bilirkişi raporunun hazırlandığını ve sorumluların tespit edildiğini belirten Tunç, şu ifadeleri kullandı: "Aynı siyaseti Kartalkaya'daki otel yangınında da yaptılar. Hala değil mi? Kazadan bu yana hep onun üzerinden, 78 canımız üzerinden polemik yapmaya utanmadan, sıkılmadan bu ülkenin ana muhalefetini genel başkanı grup kürsülerinden birilerinin yargıdan kaçırılmak istendiğini ima ederek alçakça bir tutum içerisine girdi. 78 canımız, 36'sı çocuk. Ucu nereye dokunursa dokunsun diyoruz. Ama o hayır diyor. Ucu şuraya dokunmasın. Oraya dokunursa ben bu raporu kabul etmem diyor. Sen mi karar vereceksin ona. Ona yargı karar verecek. Ona mahkeme karar verecek. Bilirkişi raporu geldi. Bilirkişi raporu. Kimlerin, hangi kurumların sorumlu olduğunu belirledi. Neredeyse bir hafta oluyor. Neden hiç sesiniz çıkmıyor? Ucu nereye dokunursa dokunsun dedik. İstanbul Teknik Üniversitesi'nin bilirkişileri raporu ortaya çıkardı ve şimdi bakıyorlar ki raporda itiraz edilecek sadece kendi arkadaşları var. O da dahil olmuş. Belediyede, itfaiyede sorumlu olmuş. Ama onlar zannettiler ki birileri sorumluluk dışına çıkarılacak. Şimdiki sesleri çıkıyor mu? O zaman çıkın. Evet biz yanlış yapmışız. Biz size bu yönde haksızlık yapmışız. Rapor geldi. Evet detaylı bir şekilde incelenmiş. 200'den fazla sayfa var, bütün mevzuat incelenmiş ve buna göre bir rapor oluşmuş ve mahkemede bunu takdir edecek. İtirazlar olabilecek. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan rapor karşısında susuyorsanız o zaman ikiyüzlüsünüz. İşte bunlar böyle. İşlerine geldikleri zaman yargı iyi, işlerine gelmedikleri zaman kötü." "ADLİ SORUŞTURMALAR ÜZERİNDEN, PROPAGANDA YAPARAK, SOKAKLARI TERÖRİZE EDEREK MARJİNAL GRUPLARI POLİSİMİZLE KARŞI KARŞIYA GETİREREK BİR YERE VARILAMAZ" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul'daki soruşturmalar üzerinden siyasi algı oluşturulmaya çalışıldığını belirterek, bu sürecin tamamen hukuki çerçevede ilerlediğini vurguladı. Bakan Tunç, İstanbul'da yürütülen soruşturmaların siyasi bir operasyon değil, hukuki bir süreç olduğunu belirtti. Tunç, soruşturmaların adil bir şekilde yürütüldüğünü ve delillere dayanarak karar verileceğini ifade ederek, bazı grupların soruşturmaları bahane ederek kamuoyunu yanıltmaya çalıştığını belirtti ve ülkenin huzurunu bozma girişimlerine karşı devletin kararlı duruş sergileyeceğini söyledi. Tunç, "Aynı şekilde İstanbul'daki soruşturmalarla ilgili de öyle. Adli soruşturmaların üzerinden sanki böyle bir siyasi soruşturmaymış gibi bir algı oluşturma çabası içerisindeler. Bu tamamen adi bir olay. Terör soruşturması var, bir de yolsuzluk soruşturması var. Bu ülkenin insanlarının hakkını, hukukunu, İstanbul'unun 16 milyon, İstanbul'lunun hakkını, hukukunu kim savunacak? Eğer onun parası çalınıyorsa onun imkanları bir yerlere peşkeş çekiliyorsa ve bu konudaki kuvvetli şüphe, ihbarlar yargıya intikal ediyorsa ve yargı savcılar, cumhuriyet savcıları onlara hasır altı edecek? İnceleyecek, soruşturacak ve bir karara varacak. Dolayısıyla biz burada kim suçlu, kim suçsuz diyebiliyor muyuz? Buna yargı karar verecek. Sen daha dosyanın içerisindeki delillere vakıf olmadan, dosyayı görmeden kişilerin savunması alınmadan, iddiaları görmeden direkt hüküm vererek peşin bir yargıyla, yargıyı suçluyorsun, tehdit ediyorsun ve Sayın Cumhurbaşkanımızla bu soruşturmaları ilişkilendiriyoruz. Bekleyeceksin, sabırla bu ülkenin hakim ve savcıları dosyaya göre karar verir. Delillere göre karar verir. Varsa bir suç davayı açar. Yoksa da gereğini yapar. Dolayısıyla burada adli soruşturmalar üzerinden, propaganda yaparak, sokakları terörize ederek marjinal grupları polisimizle karşı karşıya getirerek bir yere varılamaz. Bu ülkenin huzurunu ve güvenliğini bu millet size bozdurmaz ve bozdurmayacak" ifadelerini kullandı.

Çelik'ten Özel'e 'siyasetçi' tepkisi! Sahte siyaset yapanlara hak ettiklerini layıkıyla veririz Haber

Çelik'ten Özel'e 'siyasetçi' tepkisi! Sahte siyaset yapanlara hak ettiklerini layıkıyla veririz

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in gerek Saraçhane'deki eylemlerde, gerekse de Silivri'deki ziyaret sonrasında yaptığı açıklamaları eleştiren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Özgür Özel'in siyasetçi gibi konuşmaktan tamamen uzaklaştığının göstergesi olduğunu söyledi. "Her konuşmasında Cumhurbaşkanımızı, partimizi ve ittifakımızı, medya kuruluşlarını, şirketleri hedef alan bu saldırgan dil sadece kendisine zarar verecektir" diyen Çelik, bütün vatandaşlarımız bu yıkıcı ve zorba zihniyeti tam olarak gördüğünü ifade ederek, "Özgür Özel milli şirketleri boykot etme çağrısı yaparak, sadece kendisinin CHP Genel Başkanlığına liyakatini boykot etmiştir. Özgür Özel’in medya kuruluşlarını ve şirketleri açıkça bu şekilde tehdit etmesi, siyasal zorbalıktan başka bir şey değildir. Siyasi cümle kurma kabiliyeti olmayanların tehdit dilinden başka bir yeteneği olmadığı görülmüştür. Özgür Özel’in kendini ispat çabası içinde kullandığı bu dil siyaset rotasından tamamen çıkmıştır" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir saldırgan gibi konuşmaya devam ederek, siyasetçi gibi konuşmaktan tamamen uzaklaşmıştır. Her konuşmasında Cumhurbaşkanımızı, partimizi ve ittifakımızı, medya kuruluşlarını, şirketleri hedef alan bu saldırgan dil sadece kendisine zarar… — Ömer Çelik (@omerrcelik) March 25, 2025 AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "CHP’nin kendi iç gündemi olan konularla ilgili Cumhurbaşkanımıza, Ak Parti’mize ve Cumhur İttifakımıza saldırması hedef saptırmaktan başka birşey değildir" diyerek CHP yönetiminin konuyu saptırmayarak, iddia sahibi CHP'lilere cevap yetiştirmesi gerektiğini söyledi. "CHP yöneticilerinin, CHP gibi köklü bir partiyi saldırgan ve zorba bir zihniyetin merkezi haline getirmesi vahimdir" diyen Çelik, "Rakiplerimizin sağduyulu olmasını ve gerçek siyasetle karşımıza çıkmasını isteriz. Karşımıza zorbalık ve saldırganlık dolu sahte siyasetle çıkanlara ise gerekli cevabı ve hakettiklerini layıkıyla veririz" diye konuştu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.