SON DAKİKA
Hava Durumu

#Ömer Çelik

Söz Bursa - Ömer Çelik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ömer Çelik haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çelik'ten Özel'e 'siyasetçi' tepkisi! Sahte siyaset yapanlara hak ettiklerini layıkıyla veririz Haber

Çelik'ten Özel'e 'siyasetçi' tepkisi! Sahte siyaset yapanlara hak ettiklerini layıkıyla veririz

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in gerek Saraçhane'deki eylemlerde, gerekse de Silivri'deki ziyaret sonrasında yaptığı açıklamaları eleştiren AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Özgür Özel'in siyasetçi gibi konuşmaktan tamamen uzaklaştığının göstergesi olduğunu söyledi. "Her konuşmasında Cumhurbaşkanımızı, partimizi ve ittifakımızı, medya kuruluşlarını, şirketleri hedef alan bu saldırgan dil sadece kendisine zarar verecektir" diyen Çelik, bütün vatandaşlarımız bu yıkıcı ve zorba zihniyeti tam olarak gördüğünü ifade ederek, "Özgür Özel milli şirketleri boykot etme çağrısı yaparak, sadece kendisinin CHP Genel Başkanlığına liyakatini boykot etmiştir. Özgür Özel’in medya kuruluşlarını ve şirketleri açıkça bu şekilde tehdit etmesi, siyasal zorbalıktan başka bir şey değildir. Siyasi cümle kurma kabiliyeti olmayanların tehdit dilinden başka bir yeteneği olmadığı görülmüştür. Özgür Özel’in kendini ispat çabası içinde kullandığı bu dil siyaset rotasından tamamen çıkmıştır" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel bir saldırgan gibi konuşmaya devam ederek, siyasetçi gibi konuşmaktan tamamen uzaklaşmıştır. Her konuşmasında Cumhurbaşkanımızı, partimizi ve ittifakımızı, medya kuruluşlarını, şirketleri hedef alan bu saldırgan dil sadece kendisine zarar… — Ömer Çelik (@omerrcelik) March 25, 2025 AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "CHP’nin kendi iç gündemi olan konularla ilgili Cumhurbaşkanımıza, Ak Parti’mize ve Cumhur İttifakımıza saldırması hedef saptırmaktan başka birşey değildir" diyerek CHP yönetiminin konuyu saptırmayarak, iddia sahibi CHP'lilere cevap yetiştirmesi gerektiğini söyledi. "CHP yöneticilerinin, CHP gibi köklü bir partiyi saldırgan ve zorba bir zihniyetin merkezi haline getirmesi vahimdir" diyen Çelik, "Rakiplerimizin sağduyulu olmasını ve gerçek siyasetle karşımıza çıkmasını isteriz. Karşımıza zorbalık ve saldırganlık dolu sahte siyasetle çıkanlara ise gerekli cevabı ve hakettiklerini layıkıyla veririz" diye konuştu.

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Özgür Özel'e tepki! Haber

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Özgür Özel'e tepki!

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, masumiyet karinesi esastır ve siyasetçinin burada duracağına ve siyasetçinin yapması gereken yargı sürecini izlemek olduğuna dikkat çekti. Dosyanın içeriğiyle ilgili herhangi bir bilgiye sahip olmadıklarının altını çizen Çelik, "Savcının iddianamesini mahkemenin nasıl değerlendireceğini değerlendirecek olan siyasetçiler değil. O yüzden hiçbirimizin bu yargı süreciyle ilgili olarak bu bahsettiğim prensiplerin dışına çıkan herhangi bir değerlendirme yapmasının herhangi bir geçerliliği, zemini ve meşruiyeti olmaz" ifadelerini kullandı. Olay olduğu andan itibaren Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti tarafından Cumhuriyet Halk Partisi'ne dönük bir darbe girişimi olduğunu söylediğine dikkat çeken Çelik, "Tabii bu açıklama bütün bu süreç boyunca bir kere daha Sayın Özgür Özel'in kullandığı kavramlar herhangi bir siyasi değerlendirmenin temelini teşkil edecek bir siyasi alfabe konusunda bile okur yazarlık konusunda Cumhuriyet Halk Partisi'nde ağır bir enformasyon olduğunu çok ağır kronik bir sorun olduğunu bir kere daha gösteriyor. Yani siyasetin durması gereken yer neresidir? Demokratik toplumlarda siyaset hangi pozisyonda durur? Muhalefet hangi ilkeler temelinde muhalefetini şekillendirir? Artık bununla ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi'nin herhangi bir öğrenme kabiliyeti olmadığı görülmüştür. Yapay zekaya bir soru sorsak Cumhuriyet Halk Partisi'nin yerinde olsanız nasıl muhalefet yaparsın diye emin olun yapay zeka bile Cumhuriyet Halk Partisi'ne şu anda Özgür Özel'in ortaya koyduğu argümanlardan Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin ortaya koyduğu argümanlardan daha ileri argümanlar sunabilir. Cumhuriyet Halk Partisi'ne bir muhalefet partisi olarak siyaset yargı ilişkilerinde demokratik kültür yargı ilişkilerinde nerede durması gerektiği konusunda yapay zekanın Cumhuriyet Halk Partisi'ne öğreteceği çok şey vardır. O sebeple Cumhuriyet Halk Partisi'ne gönül vermiş vatandaşlarımıza özellikle bu konuda merak sahibi olanlara arz etmek isterim ki gerçekten Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olsa yapay zekaya sorsalar deseler ki şöyle bir mesele var, şöyle bir mesele var, şöyle bir mesele var. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olsa nasıl bir değerlendirme yaparsın? Emin olun Sayın Özgür Özel'den ve Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminden daha nitelikli değerlendirme yapacakları yapacağı son derece açıktır" diye konuştu. Çelik, Türk siyasi hayatına özel bir Google ya da bir arama motoru yapılmış olsaydı bu sadece Türk siyasi hayatına özel bir arama motoru olsaydı darbe ve darbecilik yazıldığında hemen karşısına eşittir Cumhuriyet Halk Partisi diye bir sonuç vereceğini belirterek, Sayın Özgür Özel'in bizi darbecilikle suçlayacak Cumhurbaşkanına dönük olarak darbecilik ithamında bulunacak ne bir kapasitesi ne bir dayanağı ne de siyasetin meşru zeminlerinde söyleyeceği söz olmadığını söyledi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in ilk iş başına geldiğinde bir normalleşme süreci başladığında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir iade-i ziyaretle bu sürece destek verdiklerini hatırlatan Çelik, Biraz umutlanmıştık. Fakat bir kere daha görüyoruz ki umudumuz boşa çıkmıştır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu siyasi mücadele Cumhuriyet Halk Partisi'nin bütün engellemelerine ve bütün bu bahsettiğim vesayet girişimlerine rağmen gerçekleşmiş ve demokratik sonuçlar doğurmuştur. O yüzden Sayın Özgür Özel sivil darbe nedir? Darbe girişimi nedir? Darbe girişimine siyasi organizasyonlar nasıl destek verir diye bir merak içerisindeyse bu konuyla ilgili bulacağı en zengin literatür Cumhuriyet Halk Partisi'nin tarihinde vardır. Hele de Sayın Özgür Özel'in 15 Temmuz'la bu adlî süreci eş değer görmesi siyasi bilgisizliğin ve siyasi cehaletin zirvesini oluşturmuştur. 15 Temmuz gibi bir terörist darbe girişimiyle bir adlî süreci eş tutmak bir kere daha göstermiştir ki Cumhuriyet Halk Partisi kendisini demokratik sistem içerisinde bir siyasi parti olarak görmemekte devletin sahibi zannetmektedir. Milletimiz bu şekilde kendisini devletin sahibi zanneden devleti ve millet iradesini kendisinin mülkü zanneden bu siyasi organizasyona bütün seçimlerde bütün demokratik yarışlarda haddini bildirmiştir" şeklinde konuştu. Hür seçimlerle sandığın kurulduğu seçimlerle sandık iradesinin hür bir şekilde tecelli ettiği seçimlerle de Cumhuriyet Halk Partisi'ne değil Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek verdiğini hatırlatan Çelik, "AK Partimize destek vermiştir, ittifakımıza destek vermiştir. Dolayısıyla 15 Temmuz darbe girişimiyle terörist darbe girişimiyle adlî süreçleri eş tutmak esasında 15 Temmuz konusunda da meseleyi sulandırmak ve siyasi laubalilikle ilgili bir derinden akan bir dip dalganın olduğunu göstermesi bakımından siyasi tarihimize geçmiştir" dedi. "BİZ SİYASET MEYDANLARININ PARTİSİYİZ" CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in AK Parti'yi siyaseti hukuk yoluyla dizayn etmekle itham ettiğini ifade eden Çelik, "Kendisine şunu hatırlatmak isteriz ki biz biraz evvel konuşmamın girişinde bahsettiğim ülkeler çerçevesinde siyasetin nerede durması gerektiğini çok iyi biliyoruz. Biz siyaset meydanlarının partisiyiz. Biz karşımıza en karanlık odakların çıktığı zamanda bile millet iradesine giderek millet iradesiyle birlikte yol yürüyerek bu ülkede büyük devrimleri, büyük değişimleri demokratik siyaset mekanizmaları içerisinde gerçekleştirmiş bir partiyiz. Biz siyaset meydanlarının partisi olarak meydanlarda bütün tarihimiz boyunca ve bugünümüzde de milletimizle buluşurken Cumhuriyet Halk Partisi'nin yapmaya çalıştığı bir takım karanlık koridorlarda millet iradesini sakatlamaya, budamaya, tırpanlamaya dönük bir takım komitacılık faaliyetlerin içinde olmaktan ibaret olmuştur. Onun için bizim herhangi bir vesayet girişimiyle herhangi bir şekilde ilişkimiz söz konusu değil ama net bir şekilde ifade etmek isterim ki Sayın Özgür Özel'in bu iddiaları karşısında kendisi Cumhuriyet Halk Partisi'nin demokratik bir şekilde ortaya çıkmış iradeler karşısında komitacılık yapmadığı, karanlık koridorlarda dolaşmadığı herhangi bir örnek, herhangi bir dönem hiçbir şekilde gösteremez. Biz sizin gibi siyaseti illegal yollarla dizayn etmek değil millet apaçık bir şekilde yolumuzu yürümekle kendi geleceğimizi, siyasi davranışımızı, siyasi haritamızı çizmiş bir partiyiz Net bir şekilde de söyleyeyim size, cumhurbaşkanımıza söylediğiniz sözlerin size dönük olarak ifade ettiği tek şey alnınıza yazılmış bir utanç olacaktır. Cumhurbaşkanımızın bu ülkede her türlü siyasi suikasti her türlü siyasi tehdidi bertaraf ederek göze alarak nasıl bir şekilde bu demokratikleşme mücadelesini yürüttüğünü yıllar içerisinde hepimiz yakinen biliyoruz. Milletimiz de bunu takdir etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı. "Cumhurbaşkanımızın demokrasimize verdiği bir saatlik emek Cumhuriyet Halk Partisi'ne 100 yıl yeter" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın demokrasimize verdiği bir saatlik emek Cumhuriyet Halk Partisi'ne 100 yıl yeteceğini söyleyen Çelik, "Biz bu emekler ortaya koyulurken hangi siyasi tehditlerle, hangi siyasi suikastlarla karşılaştığımızı çok iyi biliyoruz. O zaman da sizin kimlerle işbirliği içerisinde olduğunuzu da çok iyi biliyoruz. Bugün yine yapmaya çalıştığınız şey herhangi bir şekilde evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde durmak değil. Aslında hem siyaseti şekillendirmeye çalışırken biraz sonra değineceğim ona hem de esasında doğrudan Türkiye'deki bütün kuvvetler ayrılığını belirleyen güçlere müdahale etmekten ibarettir. Dolayısıyla bu çerçevede bir kere daha içeriğine siyasetçilerin hakim olmasının mümkün olmadığı bir dosyayla ilgili olarak bizim karar vermemizi istiyorlar" dedi. Bugün yolsuzluk ve terörle ilgili olarak yürütülen bu soruşturma çerçevesinde ortaya çıkan bütün iddialar uzun zamandır zaten CHP'liler tarafından hem sosyal medya hesaplarında hem başka mecralarda zaten ifade edildiğine dikkat çeken Çelik, "Yani bunlar kamuoyunun yabancısı olduğu iddialar değil. Bunlar bizzat CHP milletvekili, CHP parti meclis üyesi, CHP belediye meclis üyesi gibi bir zamanlar CHP'de siyaset yapmış halen de yapıyor olabilirler. Halen de aktif siyasete başka şekilde devam ediyor olabilirler. Onlar tarafından gündeme getirilmiş iddialardır. Dolayısıyla Sayın Özgür Özel bize saldıracağına cumhurbaşkanımıza karşı haddini aşan saygısız ifadeler kullanacağına dönecek bizzat Cumhuriyet Halk Partililer tarafından dile getirilen Cumhuriyet Halk Partisi belediyelerinin merkezde olduğu bu iddialarla ilgili olarak ne düşündüğünü söyleyecek. Bu iddialar karşısında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı koltuğunda oturan birisinin bizzat CHP'liler tarafından CHP'li belediyelere dönük bu iddialara yönelik söyleyecek sözlerinin olması gerekir. Bunu örtbast etmek için bununla ilgili cevaplardan kaçınmak için cumhurbaşkanımıza saldırması bize saldırması Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin Cumhuriyet Halk Partisi belediyeleri ve çeşitli organizasyonlarıyla ilgili kurultay dahil olmak üzere gündeme gelen iddialardaki ortaya çıkan cari açığını kapatmaya yetmez" açıklamalarında bulundu. Özgür Özel'den bütün kamuoyunun beklentisine değinen Çelik, "Şunu diyebiliyor mu Sayın Özgür Özel, ‘Ben Cumhuriyet Halk Partisi belediyelerle ilgili gündeme gelen bütün bu iddiaların doğru olmadığını düşünüyorum ve buna kefilim diyebiliyor mu? Bu iddialar ispatlanırsa ben genel başkanlıktan istifa ederim diyebiliyor mu?' O zaman diyebiliyorsa bu doğrultuda gidecek. Bu tartışmaya bu doğrultuda müdahil olacak" dedi. Özgür Özel Cumhuriyet Halk Partisi'nin iç süreçlerini Türkiye'nin resmi süreçleriyle karıştırdığını ifade eden Çelik, "Kendi işleri de bir cumhurbaşkanı adayı belirlemeye karar vermişler. Kendi işlerinde bir sandık kurmuşlar. Kendi işlerinde kurduğu sandığı Türkiye'nin resmi seçim sandığı zannediyor. Kendisi Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde herhangi bir konuda seçim yapmakla ilgili karar aldığı zaman bunu genel seçimle ilgili karar almış zannediyor. Ve bütün Türkiye'nin bu şekilde kabul etmesi gerektiğini ifade ediyor. Yani egemenlik kayıtsız şartsız millete aittir. Millet egemenliği Cumhuriyet Halk Fırkası eliyle kullanır gibisinden o zihniyeti bugünkü demokratik ortamda tekrar yaşatabileceğini zannediyor. Dolayısıyla kendisinin bu yaklaşımı yani kendi içinde bir seçim kararı almışken bunu Türkiye'nin genel seçimi gibi sunması ya da kendi partisi tutmuş bir cumhurbaşkanı adayı belirlemeye karar vermiş. Bu da tabii enteresan, apolitik bir durum. Seçime daha üç sene var. Şimdiden Cumhuriyet Halk Partisi'nin uğraştığı tek konu bu. Niye? Çünkü mesele Türkiye'ye bir herhangi bir irade üretmek değil, Cumhuriyet Halk Partisi'nin içindeki iç kaynamaları yönetmek. E o zaman siz kendi iç seçim sürecini Türkiye'nin resmi seçimi zannederseniz kendi içinizde belirlediğiniz herhangi bir konudaki aday söz konusu olduğunda bunu Türkiye'nin bu şekilde kabul etmesini isterseniz o zaman sizin zihniyetinizde demokrasi olmaz. Bu paralel devlet anlayışıdır. Biz karar verelim, devlet kurumları buna uysun demektir. Böyle bir paralel devlet anlayışı Türkiye'de söz konusu değil. O yüzden kendi partisiyle ilgili gündemlerin kendi partisiyle olduğunu düşünmesi gerekir. Ki kendi partisi içinde bile bu konuda bir mutabakat yoktur. En az her konuda üç ayrı yapı ortaya çıkmaktadır. Üç ayrı parça ortaya çıkmaktadır" şeklinde konuştu. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun bir programda söylediği ‘biz işte bu adlî süreçleri tahmin ettik. Onun için bu Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecini başlattık' sözlerine ilişkin Çelik, "Çıksın gerçekten böyle midir, değil midir? Sayın Özgür Özel bunlarla ilgili olarak bir şekilde cevap versin. Dolayısıyla CHP'nin siyasi kararlarının neticelerinin hukuki ayrıcalık olduğu gibi bir iddia Sayın Özgür Özel'in ortaya koymaya çalıştığı iddia tamamen temelsiz bir iddiadır. Ne zamandan beri CHP'nin kararları herhangi bir karar verdiğinde CHP herhangi bir seçim yaptığında bu Türkiye'nin devlet kurumlarını bağlamaktadır. Ve o kararın sonuçları hukuki ayrıcalık ve hukuki dokunulmazlık oluşturmaktadır. Bu tamamen çok yanlış, çok ilkel, çok antidemokratik bir paralel devlet anlayışıdır" dedi. "CUMHURİYET HALK PARTİSİ'NİN ATATÜRK'ÜN KURDUĞU PARTİYLE BİR İLİŞKİSİ KALMAMIŞTIR" Cumhuriyet Halk Partisi herhangi bir krizle karşı karşıya kaldığı zaman sürekli olarak şunu getiriyor ‘ Biz diyor Atatürk'ün kurduğu partiyiz.' sözlerine ilişkin Çelik, " Cumhuriyet Halk Partisi'nin Atatürk'ün kurduğu partiyle bir ilişkisi kalmamıştır" dedi.

Ömer Çelik: "Türkiye'nin nitelikleri müzakere edilemez" Haber

Ömer Çelik: "Türkiye'nin nitelikleri müzakere edilemez"

AK Parti Sözcüsü Çelik, AK Parti Yalova İl Başkanlığı Vefa İftarı’na katıldı. Altan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen iftar sonrasında konuşma yapan Çelik, Türkiye ve çevresindeki gelişmelere bakıldığında AK Parti’nin, Cumhur İttifakı’nın ülke ve bölge için ne kadar büyük kıymet ifade ettiğinin bir kere daha görüldüğünü belirtti. Son dönemlerde Türkiye’nin öneminin daha da ortaya çıktığını anlatan Çelik, "Yukarımızda Rusya-Ukrayna Savaşı, aşağımızda, güneyimizde Gazze’deki soykırım, Suriye’deki gelişmeler, bütün bunlara baktığımızda Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayetli yönetiminin Türkiye için ne kadar kıymetli olduğu, vazgeçilmez olduğu bütün dünya tarafından takdir ediliyor. Bugün Avrupa gazetelerine baktığımda, dünyada takip ettiğim medya organlarına baktığımda gördüğüm birinci haber Türkiye’dir. Ve birinci haber önümüzdeki gelişmelerde Trump’la Avrupa arasındaki tartışmalar, Recep Tayyip Erdoğan’ın, Sayın Cumhurbaşkanımızın nasıl bir yol izleyeceğidir. Düne kadar bizi eleştirenler bugün Türkiye’nin ne kadar önemli olduğundan, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinin ne kadar kıymetli olduğundan bahsediyor. Biz onlara aslında her zaman diyorduk. Bu sadece zor zamanlara düştüğünüzde anlamayın. Bunu normal zamanlarda da anlayın. Eğer normal zamanlarda anlamış olsaydınız, bu zor zamanlara düşmezdiniz. Daha önce de defalarca ifade ettik" diye konuştu. Avrupa’nın Türkiye’ye ihtiyacı olduğuna değinen Çelik, şöyle konuştu: "Avrupa Birliği küresel bir güç olmak istiyorsa bunun yolun Türkiye ile kurabileceği en yakın ilişkiyi kurmasından geçer ama maalesef bunu zamanında anlamadılar. Zamanında anlamadıkları gibi bu zor zamanda anlayarak aslında kendileri açısından büyük zararlar ortaya çıktıktan sonra meseleyi toparlamaya çalışıyorlar ama şunu herkesin bilmesi lazım ki, Türkiye’nin gücü, Sayın Cumhurbaşkanımızın Türkiye’de gerçekleştirdiği büyük devrimlerle, büyük dönüşümlerle Türkiye’nin geldiği nokta bütün dünya için göz kamaştırıcı. Bu kadar çok merkezli krizi, bu kadar dirayetle yöneten lidere sahip olmamız, ülkemizin dünya siyasetinin en önemli 10 meselesinde görüşü muhakkak sorulması gereken ülke konumuna gelmiş olması işte bu büyük mücadelenin neticesidir. Biz şunu biliyoruz ki, bu büyük mücadelede bu zaferlerin kazanılması sizler sayesinde, sizlerden önce teşkilatlarımıza kıymet, değer, destek vermiş büyüklerimiz sayesinde olmuştur. Onun için bizin en önemli gücümüz teşkilatımızdır. En önemli gücümüz teşkilat mensuplarımızın ev ev, mahalle mahalle gerçekleştirdiği bu önemli toplantılardır." "SİYASİ MEZHEPÇİLİK ZEHİRDİR" Çelik, geçtiğimiz günlerde CHP milletvekilleri tarafından önemli bir provokasyona imza altığını belirterek, şunları kaydetti: "Suriye’de bir Esad rejiminin artığı olan birtakım unsurların Suriye’yi istikrarsızlaştırmak için oradaki meşru yönetime karşı silahlı kalkışma yapmasının ardından meşru güvenlik güçlerinin olayı raporlamaya çalışırken maalesef hepimizi çok üzen meşru güvenlik güçlerinin dışında, ya da kontrolsüz bazı güçlerin Suriye’deki Alevi kardeşlerimize dönük olarak, oradaki kardeşlerimizin ölümüne yol açan, yaralanmasına yol açan birtakım eylemler ortaya çıktı. Biz bunun neticesinde şöyle bir tavır koyduk, dedik ki Suriye’deki Sünniler, Aleviler, Kürtler, Şiiler, Nusayriler, Dürziler kardeşimizdir. Ve yine şu cümleyi ekledik. Dedik ki, DEAŞ’ın yaptığı katliamlar Sünnilere mal edilemez. YPG’nin yaptığı katliamlar Kürtlere mal edilemez. Esad rejiminin yaptığı katliamlar da Nusayri ve Alevi kardeşlerimize mal edilemez. Bu kadar açık cümleler kurmamıza rağmen yine ekledik. Mezheplerin hepsi saygı değerdir ama siyasi mezhepçilik zehirdir. Bu kadar açık cümleler kurmamıza rağmen maalesef bir takım CHP milletvekilleri Hatay’ımıza giderek orada bizim Alevi, Nusayri kardeşlerimize Esad artığı dediğimiz gibisinden cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir iftira attılar, yalan söylediler." "CHP’NİN TEK GÜNDEMİ VAR" İftira, yalan siyasetine karşı son derece deneyimli olduklarını anlatan Çelik, "Oradaki Nusayri kardeşlerimize, Şii, Alevi, Kürt, Dürzi, Sünni bütün kardeşlerimizle biz sürekli olarak temas halindeyiz. Birileri gibi meseleyi sadece siyasi mezhepçilik üzerinden almıyoruz. Başından beri de söylüyoruz. Suriye Suriyelilerindir ama enteresan olan şu, oraya giden bir CHP milletvekili diyor ki, ‘Samandağ’ın, Hatay’ın kaderiyle Lazkiye’nin kaderi budur.’ Biz bunu 10-15 yıldır söylediğimizde karşımıza çıkıp ‘Suriye’de ne işiniz vardı’ diyordunuz. Suriye’de ne işimiz vardı diye Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu iradeyi eleştiriyordunuz. Bunu ne zaman anladınız, 15 sene sonra anladınız. Demek ki şöyle bir ortalama var, CHP’nin iç politikada bizim partimizin, Cumhurbaşkanımızın koyduğu iradeyi anlaması için minimum 10 seneye ihtiyacı var. Yine CHP’nin Cumhurbaşkanımızın, partimizin, Cumhur İttifakı’mızın dış politikada koyduğu iradeyi anlaması için de minimum 15 seneye ihtiyacı var. Mevzu şu ki, aynı anda 3-4 krizi yönetirken Sayın Cumhurbaşkanımız CHP’nin tek gündemi var, aynı anda 3-4 tane genel başkan adayını yönetmek oldu. Onun için biz işimize bakacağız. Türkiye’nin geleceği için yapacağımız çalışmaları yapmaya devam edeceğiz" dedi. "HEDEF TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİNE ULAŞMAKTIR" Terörsüz bir Türkiye için de büyük bir iradenin ortaya koyulduğunu anlatan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi de terörsüz Türkiye diyoruz. Türkiye’yi terör belasından kurtarmak için Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı tarihi çağrı, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu yüksek irade Türkiye’yi 50 yıllık terör belasından kurtarmak için, Türkiye’nin önüne yepyeni pencereler açmaktadır. Bu Kürt kardeşlerimiz üzerindeki terör vesayetinin kaldırılması, her şeyin demokrasiyle, siyasetin imkanları içinde çözülmesi için de büyük bir fırsat oluşturacaktır. Vesayetin en karanlık dönemlerinde Cumhurbaşkanımız 2006’da, 2005’te Diyarbakır’a giderek ‘Türkiye’nin bütün meseleleri, başörtüsü meselesi benim meselemdir. Kürt meselesi menim meselemdir’ diyerek o zaman ki vesayet odaklarına karşı en güçlü mesajı vermiştir. İşte o günden bugüne teşkilatlarımızın sarsılmaz birlikteliği, gücü, kuvveti sayesinde karşımızdaki bütün şer şebekelerini alt ettik. Şimdi Türkiye Yüzyılı’ndayız ve Türkiye Yüzyılı’nda, terörsüz Türkiye hedefini gerçekleştirmek için büyük bir iradeyle yolumuza devam ediyoruz. Zaman zaman bazı açıklamalar yapılıyor. Bunlarla ilgili daha önce ifade ettim. Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık yoktur. Bir al ver süreci yoktur. Herhangi bir müzakere yoktur. Hedef terörsüz Türkiye hedefine ulaşmaktır. Bunun için de kararlı bir şekilde bunların gerçekleşmesi için yolumuza devam edeceğiz ve önümüzü açmaya devam edeceğiz." "SONUNA KADAR RECEP TAYYİP ERDOĞAN DİYORUZ" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yurtdışındaki faşistlerden, içerideki hadsizlere kadar kem söz söyleyen çok olduğunu ifade ederek, "Allah’ın izniyle milletimizin desteğiyle, teşkilatlarımızın gayretiyle hepsini sandıkta yendik. Siyasette hepsine tarihi en sıkıntılı zamanlarında bile kapıyı göstermeyi bildik. Onun için bir kere daha Sayın Cumhurbaşkanımıza karşı çirkin söz kullananları, kem söz kullananları söylediklerine karşı bir kere daha şunu söylüyoruz, Yalova’dan da söylüyoruz, Türkiye’nin her tarafından da söylüyoruz sonuna kadar Recep Tayyip Erdoğan diyoruz" açıklamasında bulundu. Programda AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Yalova Milletvekili Ahmet Büyükgümüş, Yalova Milletvekili Meliha Akyol ve İl Başkanı Umut Güçlü de birer konuşma yaptı.

Ömer Çelik: Teröristlerle herhangi bir pazarlık yoktur Haber

Ömer Çelik: Teröristlerle herhangi bir pazarlık yoktur

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, Gazze halkının Ramazan ayını tebrik etti. Çelik, MYK Toplantısı'nda Teşkilat Başkanlığının, Kadın Kolları Başkanlığının ve Gençlik Kolları Başkanlığının Ramazan ayında yapılacak etkinliklerle, vatandaşlarla nasıl buluşulacağı ile ilgili birer sunum yaptıklarını belirtti. Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için ortaya çıkan durumla ilgili, gelinen aşamayla ilgili değerlendirmeleri de hassas bir şekilde yaptıklarını ifade eden Çelik, "Bütün bir süreci çok yakinen takip ediyoruz. Tabii bu tablonun oluşturduğu mesaj, Türkiye'nin içinden bununla ilgili olarak siyasetin kahir ekseriyetinin verdiği mesajlar, dünya açısından da anlamlı bir referans kaynağı olmuştur. Özellikle bazı bölgedeki istikrarsızlaştırıcı devletlerin bölgeyi daha çok kaosa, daha çok krize götürmek isteyenlerin, bölge halklarını birbirine düşürmek, bölge halklarına daha çok acı ve gözyaşı yaşatmak için kendi soykırımcı siyasetlerini hayata geçirmek için uyguladığı stratejiler dikkate alındığında, Türkiye'nin hem kendi içerisinde Türk-Kürt kardeşliğini, vatandaşlarımız arasında Türk-Kürt-Arap, Alevi-Sünni hepsinin birlikteliğini daha da pekiştirme anlamında bir iç cepheyi güçlendirme başlığıyla verdiği mesaj, hem bölgede terör örgütlerinin bölge halklarına karşı birtakım emperyalist projeler tarafından kullanılmasını engellemek için terörsüz Türkiye hedefi çerçevesinde ortaya koyduğu yaklaşım, ki bunun devamı doğal olarak terörsüz Suriye, terörsüz Irak şeklinde bütün bir bölgeyi, bütün bir Orta Doğu'yu kapsayacak bir vizyonun aslında çekirdeğidir" diye konuştu. Benimsenen ilkelerin çok açık ve net olduğunu belirten Çelik, "Silahların terör örgütü tarafından bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesi ve tabii ki terör örgütünün Irak ve Suriye'deki bütün unsurlarıyla, bütün uzantılarıyla, bütün şubeleriyle feshedilmesi. Yani ister adına PKK densin, ister PYD densin, ister YPG densin, ister başka bir şemsiye altında SDG densin, bütün bu terör yapılarının artık bölgenin bir istikrarsızlaştırıcı unsuru olmaktan çıkarılması bizim buradaki temel yaklaşımımızdır. Herhangi bir devlet ya da o devlete bağlı bazı vekil unsurlar, bir takım vekalet savaşları çerçevesinde herhangi bir şekilde Kürt kardeşlerimize, Türkmen kardeşlerimize, Arap kardeşlerimize, Alevi'ye, Sünni'ye, Dürzi'ye, Nusayri'ye her kim olursa olsun bölge halklarına silah çekerse Türkiye Cumhuriyeti bunun net bir şekilde karşısında olacaktır dedik ve bu tutumumuzu kararlı bir şekilde sürdürmeye devam ediyoruz. Tabii bizim bütün bu süreçlerle ilgili olarak çok geniş ve çok derin bir tecrübemiz var, çok boyutlu bir tecrübemiz var. Irak, Suriye'yi kapsayan yakın bölgemizde terör örgütlerinin silah bırakması, feshedilmesi, herhangi bir şekilde bölge gerçekliğinin dışına çıkarılmasıyla ilgili olarak bir adım atılmaya kalkılsa, bunun o terör örgütlerinin içinde vekilleri bulunan bazı devletler tarafından sabote edilmeye çalışıldığını geçmişte gördük" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın toplantıda yaptığı konuşmada terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için yürütülen çalışmalara gerekli titizliğin ve gerekli özenin gösterilmesinin bir kere daha altını çizdiğini aktaran Çelik, "Burada kullanılan dilden tutun da, bu tip bahsettiğim fiziki sabotajlara kadar her türlü konuya son derece dikkat etmek gerekir. Bu konuda geniş ve derin bir tecrübemiz vardır. Geniş ve derin kavramlarının bütün anlamlarını ihtiva eden manada söylüyorum. Bunları takip ediyoruz, yakından izliyoruz. Yine bazı devletlerin bu bölgedeki terörün sona ermemesi için, bu terör örgütleri vasıtasıyla hem bölgenin zayıflatılması, hem bu terör örgütlerinin Türkiye'ye karşı kullanılmasından çıkar elde eden bazı devletlerin birtakım vekil güçleri vasıtasıyla yapacakları birtakım sabotajlara karşı teyakkuz halindeyiz" açıklamasında bulundu. "Türkiye'nin içerisinde de kardeşlik siyaseti ve iç cephenin güçlendirilmesi yaklaşımı bundan büyük oranda kazançlı çıkacaktır ve bu pekişecektir" Terörsüz Türkiye hedefine ulaşılırken aslında çok açık bir dille ve şeffaf bir şekilde bütün ilkelerini, prensiplerini ifade ettiklerini belirten Çelik, "Ama Türkiye'nin içerisinde maalesef doğrudan siyasi yalan diyebileceğimiz, sonuçları itibarıyla siyasi provokasyon olan ama en kötüsü de bölgede terörün sona ermesini istemeyen birtakım devletlerin ve vekil güçlerinin sonuç olarak işine yarayan birtakım yaklaşımların ortaya çıktığını görüyoruz. Biz bunları yalanlıyoruz tabii ki. Ama bu söylemlerde bulunanların da siyasi partilerde görevliyseler bir siyasetçi olarak daha dikkatli bir şekilde davranmalarında fayda vardır. Çünkü sonuç olarak verilen herhangi bir taviz yoktur. Bundan hem Türkiye Cumhuriyeti kazanacaktır hem de bölgedeki bütün halklar kazanacaktır. Türkiye'nin içerisinde de kardeşlik siyaseti ve iç cephenin güçlendirilmesi yaklaşımı bundan büyük oranda kazançlı çıkacaktır ve bu pekişecektir" değerlendirmelerinde bulundu. "DEVLETİN NİTELİKLERİ KONUSUNDA VE MİLLETİMİZİN DEĞERLERİ KONUSUNDA HERHANGİ BİR PAZARLIK SÜRECİ YOKTUR" Bazı siyasilerin ‘Devlet bütün bu süreçlerin karşılığında ne verdi, hangi tavizi verdi’ gibisinden konuştuklarını gördüklerini söyleyen Çelik, "Devletin nitelikleri konusunda ve milletimizin değerleri konusunda herhangi bir pazarlık süreci yoktur, herhangi bir al-ver süreci yoktur. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri bütün vatandaşlarımızı kendisi de Türk desin, Kürt desin, Arap desin, Türkmen desin, Alevi desin, Sünni desin bütün vatandaşlarımızı kapsayacak yüksek bir birikime sahiptir. Esas olan bütün sorunlarımızın demokrasi ve siyaset yoluyla çözülmesidir. Sorunların ortaya çıkmasının toplumsal hayattaki sebebi az demokrasidir. Dolayısıyla bu sorunların, toplumsal hayatta ortaya çıkmış sorunların, bunlar ister kimlik sorunları olsun, ister başka sorunlar olsun, bunların çözümü daha çok demokrasi, siyasetin işlem gücünün daha yükseltilmesi, sivil siyasetin daha da pekiştirilmesi yoluyla gerçekleşebilecektir" ifadelerini kullandı. Bazı çevrelerin şehit ailelerine dönük olarak yanlış söylemler kullandıklarını ifade eden Çelik, "Cumhurbaşkanımız ilk iftarını her zaman olduğu gibi şehit ailelerimizle ve gazilerimizle yaptı. Biz şunun bilincindeyiz; şehitlerimizin ve gazilerimizin fedakarlığının bu dünyada bir karşılığı yoktur. Cenab-ı Allah'tan onları, şehitlerimizi en büyük mükafatlarla mükafatlandırmasını niyaz ediyoruz bu Ramazan ayında. Ama şehitlerimiz, bu ülkede hepimiz hür yaşayalım, vatanımız bölünmesin, ülkemiz birliğini, dirliğini korusun diye bu fedakarlığı yaptılar. Dolayısıyla biz bu fedakarlığın farkındayız, bunu başımızın üzerinde taşıyoruz, omuzlarımızın üzerinde taşıyoruz. Şehitlerimizin bu vatan bölünmesin diye, bu ülkede birlik, dirlik içerisinde hür bir şekilde, bağımsız bir şekilde yaşayalım diye bize bıraktığı bu emanete, yani vatanımızın hür ve bağımsız olmasına, birliğimizin ve dirliğimizin korunmasına, ülkemizin, milletimizin, devletimizin geleceğe en sağlam adımlarla yürümesine sonuna kadar sahip çıkacağız. Bu ilkeler çerçevesinde şehit ailelerimizi ve gazilerimizi incitecek hiçbir adımın ortaya çıkmayacağını net bir şekilde bir kere daha ifade etmek isterim" dedi. "Anayasanın değiştirileceği, bayrakla ilgili, vatanın tanımı ile ilgili, devletle ilgili ya da milletin tanımı' ile ilgili kendilerinin asla kabul etmeyecekleri birtakım çalışmaların yapıldığı, birtakım düzenlemelerin yapılacağı şeklinde ifadelerde bulunulduğunu söyleyen Çelik, "Burada her zaman ifade ettiğim gibi tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ülkesi bizim her zaman yol göstericimizdir. Türkiye Cumhuriyeti hepimizin çatısıdır, hepimizin adları farklı olsa da yegane soyadımız Türkiye Cumhuriyeti'dir. Dolayısıyla bu birliği ve dirliği koruma çerçevesinde tarih bilincimize ve coğrafya şuurumuza, bunun getirdiği büyük birikime güvenerek bütün bu yolları yürüyoruz. Bu meselelere baktığımızda ortaya koyduğumuz mercek ve yaklaşım budur. Burada sabotajlara karşı, birtakım sözlerin verilip tutulmamasına karşı, terörün devam etmesinden nemalanmaya çalışanlara karşı tabii ki dikkatimizi koruyacağız. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın iç cephenin güçlendirilmesi çağrısından sonra Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı tarihi çağrı ve ortaya çıkan irade, sadece bu varlığıyla bile aslında bölgedeki şer şebekelerine karşı kardeşlik siyasetini nasıl ayakta tuttuğumuzu ve desteklediğimizi gösteren son derece etkili bir mesaj ortaya çıkarmıştır. Bugünün meselesi de değildir. Bu tarih bilincimizden süzülüp gelen ve bugünkü haliyle bu şekilde tecelli eden coğrafya şuurumuzun gereği olan devlet aklının doğal bir neticesi olarak gündemimize gelmiştir. Dolayısıyla tabii ki dikkatle takip edilmesi gereken çeşitli provokasyonlara, sabotajlara karşı titiz olunması gereken bir süreçtir. Ama kardeşliğin yanında durmaya devam edeceğiz, yalan siyasetine direneceğiz, provokasyonlara direneceğiz" diye konuştu. İmralı'dan gelen çağrı üzerine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel'in açıklamalarına ilişkin soru üzerine Çelik şu şekilde cevap verdi: "Genel olarak CHP'nin bu konuyla ilgili yaptığı ilk açıklama dahil olmak üzere büyük oranda bir titizlik, dikkat görüyoruz. Tabii ki temkinli olunacaktır. Sürecin bundan sonrasına dönük olarak hassasiyetler ifade edilecektir. Sonraki aşamalara dönük olarak birtakım yaklaşımlar ortaya konulacaktır. Terörsüz Türkiye hedefini karşısına alan bir tutum içerisine kimse girmemelidir. Genel olarak ortaya konulan silahların bırakılması, terör örgütünün lağvedilmesiyle ilgili genel olarak bir sağduyu görüyoruz. Bir kısmı maalesef dönüyor devlete, hükümete 'Bu sürecin karşısında ne verdiniz?' diyor. Bunu söyledik, bu süreç bir al-ver meselesi değil. Birileri devlete şartlar dayatmaya kalkıyor hukuk ve siyaset alanında. Bu iki yaklaşımı dışarıda tutuyoruz. Bu iki yaklaşım doğru değil. O sebeple Özgür Bey'in ilk yaptıkları yazılı açıklama gayet dengeli ve sağduyulu gözüküyordu. 24 saat içinde başka söylemler gelmeye başladı. CHP'nin de bu konunun çözümüyle ilgili yayınladığı raporlar, ileri ifadeler ve öneriler vardı. Bunu geçmişte tartıştık. Sayın Özel'in AYM'den, Yargıtay'dan üyeler, yüksek yargıçlar bu konuyu çalışıyor gibisinden verdiği bilgi doğru değil. 1 ay içerisinde bir şey görüyorum. Özgür Bey mümkün olduğu kadar dikkatli konuşmaya çalışıyordu. 1-1,3 aylık süreçte TSK'da komuta kademesinde, komutanlarımızın ismini vererek hedef aldığında, bu bilgiye nasıl ulaştığı konusunda 'Ben duydum, bana söylediler' diyordu. Böyle bir çerçeve olmaz. En basit akıl yürütme şunu söylüyor; geçmişte orduda yer almış, daha sonra emekli olmuş ve şu anda CHP'de görev yapan birilerinin Sayın Özel'e dedikodu aktardığı, onun da bilgi zannettiği ortaya çıkıyor. Bunu dış politikayla ilgili olarak da yaşadık. 'Ben duydum' diyordu. Muhtemelen emekli diplomatların CHP'de görev yaparken ürettikleri bir şey. Bu şekilde politika olmaz. Böyle bir çalışma düzeni yoktur. Bu büyük meseleler, Türkiye'nin terörden kurtarılması, belli demokratikleşme meseleleri, belli reformlar herkesin meselesidir. Bu durumlarda buna katkı sağlamak, tabii ki doğru eleştiri yoluyla büyük katkı sağlanır. Buna ihtiyaç da vardır. Farklı bakış açılarıyla konuşmak da her zaman değerlidir. Anlamlı cümle, iyi analiz olduğu zaman biz de kulağımızı kabartıyoruz. TSK'nın komuta kademesi hedef alınırken bir komutanla ilgili 'Sizin kimin altını oymaya çalıştığınızı biliyorum' deniyor. Bunlar dedikodular. Bunlar siyasetin alfabesi temelinde hassas olması gereken yaklaşımlardır. CHP'nin terörsüz Türkiye hedefine yapacağı katkı da çok önemlidir. Bunun doğru bir üslupla yapılması son derece önemlidir." "MYK'NIN VE MKYK'NIN SEÇİMLE İLGİLİ BELİRLEDİĞİ BİR TARİH VE GÜNDEM YOK" Erken seçime ilişkin gelen soruya Çelik, "MYK'nın ve MKYK'nın seçimle ilgili belirlediği bir tarih ve gündem yok. Arkadaşlarımız Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesi, onun büyük birikiminin Türkiye için paha biçilmez olduğunu biliyorlar. O sebeple Sayın Cumhurbaşkanımızın yeniden seçilmesiyle ilgili güzel temenniler dile getiriyorlar. Ama kurumsal olarak seçim gündemi ve tarihi yoktur. Hükümet işin başındadır. Önümüzdeki 2-3 yıl boyunca Türkiye ve bölge meselelerinin çözümü için kapsamlı ve geniş bir ajandamız var. Seçim meselesini ne MYK ne de MKYK'da konuşmadık" şeklinde cevap verdi.

Ömer Çelik: Terörsüz Türkiye hedefine ulaşma vakti Haber

Ömer Çelik: Terörsüz Türkiye hedefine ulaşma vakti

Türkiye Cumhuriyeti’nin devletinin nitelikleri ve milletimizin değerleri konusunda bir al-ver süreci kesinlikle söz konusu değildir" dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İstanbul İl Başkanlığı binasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Açıklamasında Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başbakan olduğu dönemde imzasının bulunduğu 28 Şubat dönemine ilişkin yasakların kaldırıldığı belgeyi de gösterdi. Konuşmasının başında 28 Şubat Darbesi'nin 28. yıl dönümüne ilişkin konuşan Çelik, "Bugün, Türk siyasi tarihinin karanlık tarihlerinden birinin 28 Şubat’ın yıldönümü. 28 Şubat’ın bir kere daha hafızamızı tazeliyoruz. Milletimiz değerlerine düşmanlık eden her türlü girişimi tarihin çöplüğüne gitmesinin mukadder olduğunun altını çiziyoruz. Bu belge Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakan olarak imzasını taşıyor. Verdiği o büyük mücadelenin sonunda Sayın Cumhurbaşkanımız, başbakan olarak 28 Şubat’ı hayata geçiren bütün genelge, talimatlar, eylem planı, tüm o karanlık belgeleri büyük mücadelenin arkasından bu imzayla bertaraf etmiştir. Bu imza Başbakan olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası. Ama bu imza aynı zamanda milletimizin demokrasi mücadelesinin mührü" dedi. "BUGÜN GELDİĞİMİZ NOKTADA ARTIK TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİNE ULAŞMA ZAMANI OLDUĞUNU İFADE EDİYORUZ" İmralı'dan gelen "silah bırak" çağrısı üzerine konuşan Ömer Çelik, "Dünden itibaren beri gündemdeki konu PKK terör örgütünün silahları bırakması, feshedilmesi, lağvedilmesiyle ilgili gündem. Sayın Cumhurbaşkanımızın, başbakan olduğu dönemden itibaren milletimizin üzerindeki yasakların kalkması, milletimizin üzerine kurulmuş vesayet tuzaklarının ortadan kaldırılması, vatandaşlarımızın kimliklerinin, hak ve hürriyetlerinin baskı altına alınması karşısında ortaya koyduğu iradenin sembol niteliğinde konuşmaları vardır. Bundan bir tanesi 12 Ağustos 2005’te Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından Diyarbakır’da yapılan bir konuşmadır. Sayın Cumhurbaşkanımız Başkan olarak 12 Ağustos 2005’te Diyarbakır’da yaptığı konuşmada 'Türkiye ne kadar İstanbul ise ne kadar Konya ise Samsun ve Erzurum ise o kadar Diyarbakır’dır. Bu ülkenin her yerinin, her renginin, her sesinin, her kokusunun farklı bir lezzeti vardır. Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur" diye ifade etmişlerdir. Bu son derece tarihi bir konuşmadır. Burada Kürt sorunu bu milletin bir parçası değil hepsinin sorunudur ifadesi son derece önemli ve stratejik bir ifadedir. Bu ifade meseleyi sadece bir etnik mesele olarak ele almamakta, meselelerin çözümünün Türkiye’nin bütününü ilgilendiren bir demokrasi meselesi olduğunu ifade etmektedir. Bu ifadeden sonra Sayın Cumhurbaşkanı Kürt sorunu benim sorunumdur demiştir. Yasakların kaldırılması için büyük bir mücadele vermiştir. Aynı iradeyi başörtüsü meselesi sadece bir kesimin değil bu milletin tamamının sorunudur diyerek göstermiştir. Alevi canlarımızın karşı karşıya olduğu yasaklar karşısında da bu sadece bir kesimin sorunu değil tüm Türkiye’nin sorunudur diyerek bakmıştır. Türkiye meselelerinin çözümü için ortaya koyduğu irade genel demokratikleşme perspektifi, hukuk devletinin niteliklerinin yükselmesi, vesayet süreçlerinin ortadan kaldırılmasıdır. Bugün geldiğimiz noktada artık Terörsüz Türkiye hedefine ulaşma zamanı olduğunu ifade ediyoruz" dedi. "IRAK’TAKİ VE SURİYE’DEKİ BÜTÜN UNSURLARI VE BÜTÜN UZANTILARLA TERÖR ÖRGÜTÜ SİLAH BIRAKMALIDIR VE KENDİ KENDİSİNİ FESHETMELİDİR" Hedefin terörsüz Türkiye olduğunu söyleyen Çelik, "Cumhurbaşkanımızın iç cephe güçlendirme çağrısından sonra Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı, bütün Ortadoğu’da başlayan karanlık süreçlere karşı, yeni bir bütün bu dalgayı göğüsleyecek ve bölgede kardeşliği artıracak Türkiye’nin içinde de iç cepheyi güçlendirecek yeni bir mesaj, yeni bir davet, yeni bir çağrı olarak ortaya çıkmıştır. Bunun esası terörsüz Türkiye hedefine ulaşmaktır. Türkiye Yüzyılı’nda ortaya konulan başlangıç iradesinden bir tanesi budur. Bu çerçevede terör örgütünün silahları bırakması ve terör örgütünün tamamen feshedilmesi esastır. Türkiye jeopolitik gerçeklerine uygun bölge değerlerine uygun bir kardeşlik siyasetini bir çağrı olarak bir irade olarak ortaya koymuştur. Bu çerçevede PKK-YPG-SGD hangi adla olursa olsun Irak’taki ve Suriye’deki bütün unsurları ve bütün uzantılarla terör örgütü silah bırakmalıdır ve kendi kendisini feshetmelidir. Dünden beri bir tartışma yapılıyor. Türkiye’nin çağrısını birileri sadece Irak meselesiyle bağlantılı olarak indirgemeci bir yaklaşımla ele almaya çalışıyorlar. Hayır terör örgütü dediğimizde Irak’taki ve Suriye’deki tüm unsurlarıyla PKK-YPG-SGD hangi adla olursa olsun bu terör örgütünün bütün unsurlarıyla tasfiyesinin esas olduğunu ifade ediyoruz. Etnik kimlik olarak kendisini Türk olarak adlandıran Kürt olarak adlandıran Arap olarak adlandıran, mezhebi olarak Alevi, Sünni olarak adlandıran vatandaşlarımızın olması demokrasi içerisinde doğaldır. Adlarımızın farklı olması doğaldır ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. Ortaya çıkan çağrı bu iradenin ürünüdür. Adlarımız farklı olsa da hepimizin soyadının Türkiye Cumhuriyeti olduğunun iradesini vatandaşlarımız arasında da bir kere daha pekiştirmek üzere ortaya koyulmuştur" diye konuştu. "BURADA DEVLETİN NİTELİKLERİ İLE İLGİLİ BİR PAZARLIK SÖZ KONUSU DEĞİLDİR" Bölgede birilerinin terör örgütleri vasıtasıyla Kürt, Arap ve Türkmenler üzerinde birtakım emperyalist projeleri hayata geçirmek üzere birtakım baskılar oluşturduğunu ve onları terör örgütlerinin kucağına doğru ittiğini net bir şekilde gördüklerinin altını çizen Çelik, "Şunu net bir şekilde söylüyoruz; hiçbir emperyalist projenin terör örgütleri vasıtasıyla hayata geçirilmesine Türkiye Cumhuriyeti Devleti müsaade etmeyecektir. Burada şimdiye kadar bu terör devletçiklerini kurmakla ilgili projelere karşı Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı gibi harekatlarla, Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle, ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ iradesini ortaya koyduk. Bu irade en güçlü şekilde ayaktadır. Burada şunu da görüyoruz; yakın bölgemizde, komşularımızın olduğu topraklarda Kürt, Arap ve Türkmen kardeşlerimize silah çeken birisi olursa ya da onları terör örgütlerinin kucağına atarlarsa karşısında Türkiye Cumhuriyeti’ni bulacaktır. Kürt kardeşlerimize silah çekenler karşısında bizleri bulacaktır. Kürt kardeşlerimizin refahı ve güveni Türkiye Cumhuriyeti’nin garantisi altındadır. O sebepler Irak ve Suriye’de Kürt, Arap ve Türkmen, Alevi, Sünni gibi hangi mezhepler olursa olsun, bütün unsurlar için bir kardeşlik siyaseti Türkiye Cumhuriyeti tarafından yürürlüktedir. Bu iradenin arkasında Türkiye Cumhuriyeti’nin binlerce yıllık devlet aklı, tarih bilinci ve coğrafya şuuru vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet aklının devlet aklının, tarih bilincinin ve coğrafya şuurunun ortaya koyduğu şey, bütün karanlık ve soykırımcı siyasetçilere bütün kara propagandaya karşı ayakla tutmakla ilgilidir. Dolayısıyla şöyle bir konu da dile getiriliyor; devlet bir pazarlık sürecine girer mi? Bir kere daha ifade ettik ki; burada devletin nitelikleri ile ilgili bir pazarlık söz konusu değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin devletinin nitelikleri ve milletimizin değerleri konusunda bir al-ver süreci kesinlikle söz konusu değildir. Devletlerin terörle mücadele konusunda sert güç unsurları ve yumuşak güç unsurları vardır. Sert güç unsurları olarak Türk Silahlı Kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı, polisimiz, jandarmamız ve bütün güvenlik birimlerimiz Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’nin demokrasisini korumak, vatandaşlarımızın hayatını korumak ve hukuk devletini korumak için en yüksek iradeyle mücadele etmektedir. Yumuşak güç unsurları arasından da terör örgütü mensuplarına sık sık zaten silah bırakma çağrısı yapılmaktadır. Bunu defalarca ekranlarda görmüşsünüzdür. Bir terör örgütü mensubuyla çatışmaya girildiğinde kendisine silah bırakma ve teslim olma çağrısı yapılır. Burada hukukun imkanları içinde ortaya koyulan bir kabiliyettir. Bugün dünden itibaren gündemde olan İmralı’dan yapılan terör örgütünün silah bırakması, kendisini feshetme çağrısı Türkiye Cumhuriyeti’nin bu iradesi çerçevesinde bu sonucun doğması, terörsüz Türkiye hedefi merceğinden değerlendirilmektedir. Burada devletimizin binlerce yıllık devlet aklı, milletimizin tarihi tecrübesi ve özgüveni bu sürecin merceğini oluşturmaktadır" diye konuştu. "DEMOKRASİ VE SİYASET BÜTÜN SORUNLARIN ÇÖZÜMÜDÜR, ÇÖZÜMÜNÜN ADRESİDİR" Bütün sürecin devlet kurumları tarafından takip edileceğini belirten Çelik, "Nitekim bütün bu süreç Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla devlet kurumları tarafından Milli İstihbarat Teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere bu sürecin nasıl evirileceği hassas bir şekilde takip edilecektir. Burada bir kere daha belirtmek isterim ki; ortaya çıkan bütün gelişmelere bakış açımız Sayın Cumhurbaşkanımızın her vesileyle 12 Ağustos 2005’te Diyarbakır’da da ve Türkiye’nin her tarafında olmak üzere bütün siyasi hayatı boyunca ifade ettiği gibi bütün gelişmeleri değerlendirme konusundaki bakış açımızın esası ‘tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet’ esasında olacaktır. Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devlet ilkesi dışında bize yakıştırmaya çalışılan bütün unsurların hepsi bunu yakıştırmaya çalışanların sadece siyasi yalanından ibaret olarak kalacaktır. Biz bu meseleye Türkiye’nin içerisinde iç cepheyi güçlendirelim derken de bütün kardeşlerimizle, Alevisi, Sünnisi, Türk’ü, Kürt’ü Arap’ı ile birlikte bu meseleye bir kardeşlik, yüksek standartlı bir demokrasinin ortaya koyduğu bir vatandaşlık bilinci ve tarih boyunca var olmuş ve bundan sonra da olmaya devam edecek kaderdaşlık çerçevesinde olacağız. geçmişimiz birdir, bugünümüz birdir, geleceğimiz birdir, geleceğimiz bir ve beraberdir diyoruz. Bu çerçevede terör gayri meşrudur. Demokrasi ve siyaset bütün sorunların çözümüdür. Çözümünün adresidir. Şimdiye kadar siyasi hayatımıza başladığımızdan beri sivil siyasetin üstünlüğünü ve yüksek standartlı demokrasi ile ilgili bütün reformları yaparak sürekli olarak bu bilinci korumaya devam ettik. Dolayısıyla hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti’nin tarih bilincini, devlet aklının ve coğrafya şuurunun dışarıda kaldığını düşünmesin. Hem ülkemizin içerisinde iç cepheyi güçlendirme hem bölgemize dönük olarak terörsüz bir ortamın ortaya çıkmasına dönük irademiz bu şekildedir. Bu vesileyle muhalefet partilerden gelen birtakım eleştiriler de maalesef son derece kalitesiz ve içeriksiz eleştirilerdir. Bütün bu sürecin İsrail’in ve Amerika’nın söyledikleri doğrultusunda gerçekleştirildiğini söylemeleri gerçekten bir tarih bilinci yoksunluğudur. Bir coğrafya şuuru yoksunluğudur. Devletimizin aklına ve milletimizin özgüvenine dönük bilgisizliklerinin bir tezahürüdür. Yine bugün CHP Genel Başkanı Özgür Özel çıkmış, Cumhur İttifakı içerisinde bir kesimin öne çıktığını, diğer kesimin bütün olanları izleyerek sürece dahil olmaya çalıştığını ifade etmiştir. Bir de üstüne eklemiş, ‘süreç şeffaf bir şekilde yönetilmiyor, bazı kişiler tarafından yapılan çalışmalar var. Bunlar milletten saklanıyor’ diyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın en temel mesajı; bütün bu çerçeve içerisinde dün de bir vesileyle ifade ettiler Cumhur İttifakı bir ve bütündür. Cumhur İttifakı içerisinde çatlak yoktur. Bu çerçevede hem iç cephenin güçlendirilmesi hem terörsüz Türkiye hedefine ulaşılması, Türkiye Yüzyılı prensipleri açısından ele alınmaktadır. Hiçbir şeffaf olmayan süreç yoktur. Maalesef Sayın Özgür Özel, Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta heyetini hedef alırken, ‘duydum, birileri bana söyledi’ diyerek konuşuyor. Muhtemelen partisindeki bazı emekli askerlerin dedikodularını bilgi diye ortaya koyuyor. Dış politika ile ilgili konuşurken, yine ‘duydum, bana böyle söylendi’ diyerek konuşuyor. Muhtemelen partisindeki bazı emekli diplomatların söylemlerini dış politika stratejisi zannediyor. Bu meselede de şeffaf olmayan süreçler devam ettiriliyor, işte bir AYM üyesi, 1 yıldan beri çalışıyor gibisinden birtakım sözler söylemesi, yine aynı çizgiyi ve savunmayı devam ettirdiğini göstermektedir. Kendisi Cumhur İttifakı içerisinde bir çatlak olduğunu ifade ediyor, bunların hepsi boştur. Hala bölgede olan önemli olayları, aynı şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin içerisinde ortaya koyulan iradeyi anlamadıklarını gösterir" diye konuştu. Konuşmasında birlik ve beraberliğe vurgu yapan Çelik, "Cumhurbaşkanımızın iç cephe güçlendirme çağrısından sonra sayın Devlet Bahçeli’nin bölgedeki bütün şer şebekelerinin yol ayrımını alt üst edecek çağrı yapması, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu terörsüz Türkiye Yüzyılı iradesi bütün bunların cevabıdır. Kardeşliğimizi pekiştireceğiz. Kaderdaşlığımızı güçlendireceğiz. Vatandaşlığımızı yüksek standartlarla ilerletmeye devam edeceğiz. Devlet Kurumlarımız bölgedeki gelişmeleri takip ederek sürecin nereye evirildiğini net bir şekilde göreceklerdir. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları bu şekildedir. Biz bu hedefler doğrultusunda tek vatan, tek millet, tek devlet ve tek bayrak ilkesi doğrultusunda bütün bu sürecin değerlendirmelerini yapacağız parti olarak. Bizde süreci takip etmeye devam edeceğiz. Türk ile Kürdün arasına, Arap’la Türkmen’in arasına, Alevi ve Suninin arasına hiçbir şer şebekesinin girmesine müsaade etmeyeceğiz. Adlarımız farklı olabilir soyadımız Türkiye Cumhuriyeti’dir. Türkiye Cumhuriyeti çok yaşasın diyoruz" dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten Özgür Özel'e sert tepki Haber

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten Özgür Özel'e sert tepki

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kadın Kolları Merkez Karar Yönetim Kurulu ve Gençlik Kolları Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantısına başkanlık ettiğini belirtti. Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uluslararası diplomasi trafiğini devam ettirdiklerini aktardı. Bugün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel'in grup konuşmasında yaptığı konuşmaya cevap veren Çelik, "Tabii grup konuşmasında kullandığı cümleler özellikle bir disiplin soruşturması vesilesiyle ‘bana birtakım silahlı kuvvetlerden bazı kişiler söyledi' diyerek birtakım dedikodulara dayandığını kendisi ifade ederek, kuvvet komutanlarını doğrudan hedef alan bir açıklama yaptı. Kuvvet komutanlarını doğrudan hedef alarak ve isimlerini zikrederek Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan'ın ‘Ben bunları not ediyorum' diyerek bir konuşma yapması her türlü siyaset adabına aykırı olduğu gibi Cumhuriyet Halk Partisi'nde aslında geçmiş zamanlarda da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin iç işlerine karışma, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde hizipçilik, komitacılık üretme ve bu vasıtayla Cumhuriyet Halk Partisi'ne siyaset yolu açma şeklindeki tavrın aynen devam ettiğini gösteriyor" diye konuştu. "Geçmişte de çok iyi bildiğimiz gibi Cumhuriyet Halk Partisi'nin hiçbir zaman milletten vize alamadığı için milletin onayıyla iktidar olamadığı için tercih ettiği iki tane yol vardı" ifadelerini kullanan Çelik, "Bir tanesi Türk Silahlı Kuvvetleri'nin iç işlerine karışarak bir kaos ortamı oluşturup siyaset kurumuna karşı bu kaos ortamı çerçevesine kendisine bir siyasi yol bulmak ki bunu bu çerçevede de milli iradeyi desteklemek yerine askeri vesayetten yana rol oynamak şeklindeydi. İkinci konu ise yargının içine karışarak oralarda hizipçilik, komitacılık, kadroculuk yaparak birtakım kaoslar çıkarma şeklindeydi. Şimdi tabii çok uzun zamandır bu konular tartışıla tartışıla belli bir noktaya geldiğini zannediyorduk" dedi. "Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönetilmesindeki kapasitesizlik Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyaset üretememe konusundaki maalesef kronik hali her seferinde geliyor" CHP'nin yönetilmesindeki kapasitesizlik Cumhuriyet Halk Partisi'nin siyaset üretememe konusundaki maalesef kronik olduğunu ifade eden Çelik, "Kendisine çıkış yolu olarak siyaset üzerinde vesayet kurmanın siyaseti kayıt dışı siyaset haline getirme şeklindeki kötü alışkanlıkların depreşmesi şeklinde bir yol ortaya çıkarıyor. Şimdi de tutmuş bir disiplin soruşturması çerçevesinde ortaya çıkan gündemle ilgili olarak kuvvet komutanlarını ve Genelkurmayı kuvvet komutanlarının ismini vererek hedef gösteriyor" ifadelerini kullandı. "Cumhuriyet Halk Partisi açısından bir genel başkanlık sorunu bir yönetim sorunu var" Cumhuriyet Halk Partisi açısından bir genel başkanlık sorunu bir yönetim sorunu olduğunu belirten Çelik, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönetilememesiyle ilgili bir sorun sürekli olarak bu tip spekülasyonlarla kapatılmaya çalışılıyor. Sonuç bu kadar yol yüründü, bu kadar Türkiye'de dönüşüm gerçekleşti ama Cumhuriyet Halk Partisi sürekli olarak bağışıklık sistemi demokrasi konusunda zayıflayan hatta öyle bir bağışıklık sistemi var ki demokrasiyi gördüğü zaman bunu virüs olarak algılayan yanlış bir siyasi yazılıma sahip" ifadelerine yer verdi. Kuvvet komutanlarının hedef alındığı haberleri zaman zaman okuduklarını söyleyen Çelik, "İsimleri verilerek hedef alındığı birtakım haberler okuyoruz. Ama biz bunları nerede okuyoruz? Türkiye'ye rakip devletlerin ya da Türkiye'ye düşmanlık eden devletlerin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bazı operasyonları karşısında kuvvet komutanlarımızı isim vererek hedef aldığını biliyoruz. Örneğin Ege'de Libya'da Suriye'de yapılan operasyonlar çerçevesinde birtakım ülkelerin kendi vekalet savaşlarına engel oluşturduğunu düşündükleri için Türkiye'nin bu tutumunun kuvvet komutanlarımızın ismini vererek bu hedef alma şeklinde haber yapma kara propaganda üretme gibisinden birtakım tutumlar içerisine girdiğini görüyoruz. Bunun tabii rakip devletlerin birtakım kara propaganda merkezleri tarafından ya da birtakım düşmanlık eden devletlerin karanlık şebekeleri tarafından yapılmasını anlıyoruz. Buna karşı da her zaman önlenme önlemlerimiz var. Bunlarla mücadele etme konusunda yüksek bir kapasiteye sahibiz. Ama bizim şimdiye kadar gördüğümüz komutanlarımızın isminin verilerek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta heyetinin isminin verilerek hedef alınması ancak bu şekildeki unsurlar tarafından gerçekleşiyordu. Şimdi ise içeride aynı değil. CHP genel başkan tarafından ifade ediliyor" diye konuştu. "Siyasi partilerin muhatabı siyasi partilerdir" Siyasi partilerin muhatabının siyasi partiler olduğunu, kuvvet komutanları ve diğer görevliler konumları gereği siyasi bir saldırıya cevap veremeyecek durumda olduğunu ifade eden Çelik, "Bu durumda yapılması gereken nedir? Siyasetin siyaseti muhatap almasıdır. Ama şimdi Özgür Özel çıkıp da böyle bir tutum gerçekleştirdiği zaman onların açısından onların vesayet zihniyeti yassıada zihniyet açısından bu normal. Ama demokrasi açısından son derece anormal bir yaklaşımdır. Dolayısıyla Özgür Özel'in bu kadar çaba sarf etmesine, bu kadar söz sarf etmesine genel başkanlığa geldiğinden beri gerek yoktu. Geçmiş dönemlerdeki birtakım Cumhuriyet Halk Partisi tarafından üretilen operasyonlar metinleri kes, kopyala, yapıştır diyerek aynen konuşma metinlerini de kullanabilirdi. Bu tamamen antidemokratiktir. Tamamen sivil siyasetin ne demek olduğunu anlamamaktır. Bir siyaset parti genel başkanlığının Türk kuvvetlerinin komuta kademesiyle ilgili dedikodu üzerine bir söylem üretemeyeceğini bir şekilde bir üslupla konuşamayacağını anlatmak bile gerçekten son derece üzücü. Bu son derece yadırganması gereken bir şey" ifadelerine yer verdi. "Cumhur İttifakı'nın bütün üyeleri TBMM'de ve diğer yerlerde siyasi vicdanı ve siyasi ilkeleri en yüksekte tutmak için her türlü gayreti gösteriyor" CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Ramazan öncesinde başlattığı kampanyaya ilişkin söylediği "Recep Tayyip Erdoğan'a karşı askıda tutulan vicdan" sözlerine yanıt veren Çelik, "Özgür Özel tarafından gündeme getirilen Cumhur İttifakı'na karşı cumhurbaşkanımıza karşı askıda tutulan vicdan diye kendisi bir değerlendirme ortaya koyuyor. Sayın Devlet Bahçeli'nin Ramazan öncesinde son derece insani sebeplerle ve büyük bir hassasiyetle her zaman yaptığı gibi vatandaşlarımız arasında birlik beraberliği, dayanışmayı artırmak için ortaya koyduğu kampanyalardan birini eleştirmek için birtakım cümleler sarf ediyor. Ondan sonra da tutuyor diyor ki ‘Recep Tayyip Erdoğan'a karşı askıda tutulan vicdan' diyor. Türkiye'deki meselelere, etrafımızdaki meselelere bakın. Cumhur İttifakı'nın bütün üyeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ve diğer yerlerde siyasi vicdanı ve siyasi ilkeleri en yüksekte tutmak için her türlü gayreti gösteriyorlar" diye konuştu. "Cumhuriyet Halk Partisi'nde askıda tutulan siyasi akılın askıdan bir türlü inmediğini görüyoruz" Cumhuriyet Halk Partisi'nde askıda tutulan siyasi aklın askıdan bir türlü inmediğini gördüklerini belirten Çelik şu ifadeleri kullandı: "Cumhuriyet Halk Partisi'nde gerçekten bu siyasi vicdan konusunda da diğer ilkeler konusunda da son derece duyarlı arkadaşlarımız var. Onların çeşitli platformlarda sosyalist enternasyonalden tutun da başka platformlarda yine AKPM'de ve diğer yerlerde ortaya koydukları bu iradeyi de tabii ki saygıyla ve takdirle karşılıyoruz. Burada hepimiz bu insanlık vicdanına sahip çıkma konusunda hassasiyet gösteren hepimiz beraberiz. İç cephe açısından bu dış cepheye karşı bu iradeyi sürdüreceğiz." "Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur İttifakı'mıza dönük her gün mesnetsiz, dayanağı olmayan bir şey ürettiğini görüyoruz" CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in genel başkanlığı döneminde de siyasi aklın askıya asıldığını söyleyen Çelik, "Yani normalleşme söyleminden Türk Kuvvetlerinin komuta kademesini hedef almaya kadar hiçbir yerinde özellikle son zamanlardaki siyasi savrulmaların hiçbir yerinde siyasi akıl yok. Hiçbir yerinde siyasi basiret yok, hiçbir yerinde siyasi hassasiyet yok. Siyasi navigasyonunu kaybetmiş bir yönetimle karşı karşıyayız. Ha biz sadece parti çıkarları açısından düşünsek bu durumdan memnuniyet duyarız. Ama bunu böyle düşünmüyoruz. Türk siyasetinin nitelikleri açısından, Türk siyasetinin kapasitesi açısından demokrasimizin geleceği açısından kaliteli bir muhalefet olması gerektiğini değerlendirdiğimiz için bu durumu son derece yadırgıyoruz. Gerçekten bu durum siyaseti önemseyenler, demokrasiyi önemseyenler siyasetin üstünlüğü önemseyenler açısından üzüntü vericidir. O yüzden Sayın Özgür Özel'in parti içi tartışmaları kapatmak için parti içinde yönetemediği meselelerin üstünü örtmek için Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur İttifakı'mıza dönük her gün mesnetsiz, dayanağı olmayan bir şey ürettiğini görüyoruz" diye konuştu. "Cumhuriyet Halk Partisi'nin nasıl yönetileceği konusunda önce fikrini söylemelidir" CHP Genel Başkanı Özel'in Cumhuriyet Halk Partisi'ni yönetmeye odaklanması gerektiğini ifade eden Çelik, "Cumhuriyet Halk Partisi'nin nasıl yönetileceği konusunda önce fikrini söylemelidir. Sonra Türkiye meseleleriyle ilgili fikrini söylemelidir. Yani kırmızı kart kampanyasından normalleşmeye oradan işte bugün yaptığı açıklamalara kadar siyasi navigasyonu olmayan bir yönetim tarzı ortaya koyuluyor. Bir an evvel Cumhuriyet Halk Partisi'nde siyasetin alfabesi düzeyindeki meselelerin bile yönetilemediği bu yapıdan çıkmaları siyasetin geleceği açısından Türkiye'nin kaliteli muhalefet ihtiyacı açısından önemlidir. Dolayısıyla bu meselelere odaklanmalarında fayda vardır. Şimdi tabii uğraşmaları gereken en önemli mesele Cumhuriyet Halk Partisi'nde Şaibeli Kurultay gündemi. Şimdi bu gündeme yakından baktığımızda bu gündemin aslında en büyük iddia sahiplerinin önceki genel başkan Sayın Kılıçdaroğlu birtakım Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları ve milletvekilleri olduğunu görüyoruz. Önceki dönemde görev yapmış. Dolayısıyla Sayın Özgür Özel bu şaibeli kurultay meselesiyle ilgili bunlara bir şey söylemesi gerekir. Bu meseleyi yönetmesi gerekir ve bu meseleyi açığa çıkartması gerekir. Her gün yeni bir tartışma ortaya çıkıyor. Ya biz burada gerçeğin açığa çıkmasını istiyoruz. Çünkü bu sivil siyasetin kalitesi ve ahlaki standardının korunması bakımından son derece önemlidir. Şimdi tutmuş hiçbir şey bulamamış. Cumhuriyet Halk Partisi'nin eski genel başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi'nin eski milletvekilleri, önemli görevler yapmış büyük belediye başkanları ve milletvekilleri sayın Özgür Özel'in dönüp oraya bir şey söylemesi lazım. O konuda hiçbir şey üretemiyor" dedi. "Cumhur İttifakı'na saldırarak bu siyasi cari açığı kapayamaz" CHP Genel Başkanı Özel'in Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönetilememesiyle ilgili cari açığı kapatmak için Cumhur İttifakı'na saldırdığını söyleyen Çelik, "Cumhur İttifakı'na saldırarak bu siyasi cari açığı kapayamaz. Her gün yeni bir gelişme oluyor. Bugün de oldu. Bu siyasi cari açık büyüyor. Ve yönetilemez hale geliyor. Ve Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi siyasi olarak konkordato ilan etmek durumuyla karşı karşıya kalıyor. Bu siyasi cari açığı yönetsinler. Ondan sonra Türkiye meseleleri bölge meseleleriyle ilgili sözleri gündeme alınsın" ifadelerini kullandı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.