SON DAKİKA
Hava Durumu

#Mudanya Üniversitesi

Söz Bursa - Mudanya Üniversitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mudanya Üniversitesi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Öğrenciler sordu Başkan Bozbey yanıtladı Haber

Öğrenciler sordu Başkan Bozbey yanıtladı

Her fırsatta gençlerle bir araya gelen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Mudanya Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘Tecrübe Konuşuyor’ etkinliğine konuk oldu. Mudanya Üniversitesi Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe, Başkan Bozbey’in yanı sıra Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl, Rektör Prof. Dr. Emin Karip, Danışma Kurulu Başkanı Ahmet Saim Kılavuz, Genel Sekreter Ali Mollasalih, Bursa Büyükşehir Belediyesi yöneticileri, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı. “HAYAL KURUN, HEDEFLER BELİRLEYİN” Mudanya Üniversitesi Genel Sekreteri Ali Mollasalih’in moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşi programında, gençler Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e sorularını yöneltti. Üniversiteli gençlere başarıya ulaşmak adına hedef koyma tavsiyesinde bulunan ve kendi hayatından örnekler veren Başkan Bozbey, “Geçmişten beri ajanda kullanır ve notlar alırım. 1996 yılında ajandama ‘Acaba belediye başkanı olsam neler yapardım’ diye bir not almıştım. 1999 yılında ilk kez belediye başkanı seçildim. Bursa’da kendi işimde hep öncü oldum. Çünkü hayallerin yanına hedefler koydum ve planlama yaptım. Şu ana kadar hangi hayali kurduysam, kendime ne hedefi belirlediysem hepsini er ya da geç başardım. Çünkü planlı çalıştım. Sizlere de tavsiyem, hayal kurun, hedefler belirleyin ve planlı çalışın. Çünkü başarmanın anahtarı önce hayal kurmak. Aksilikler mutlaka olacak, başarılamayacak hiçbir şey yok” diye konuştu. “GENÇLERİN FİKİRLERİ ÖNEMLİ” Bursa’yı yeniden Yeşil Bursa yapmak ve herkesin huzur içerisinde yaşamasını sağlamak adına çalışmalar yürüttüklerini belirten ve öğrencilerden gelen soruları cevaplayan Başkan Bozbey, Bursa için gelecek hedeflerini paylaştı. Her fikir ve eleştiriye açık olduklarını belirten Başkan Bozbey, “Gençlerin fikirleri bizler için çok önemli. Her eleştiriyi farklı bir bakış açısı ve önemli kabul ediyoruz. Bursa’yı yeniden Yeşil Bursa yapmak için her kesimin katılım sağlayacağı bir plan ortaya çıkacak. Bu Bursa’nın Kent Anayasası olacak. Bursa’nın çok önemli jeotermal kaynakları var. Sağlık turizminin oldukça önemli olduğu bu dönemde Bursa’yı dünya genelinde ön plana çıkarmak istiyoruz. Bursa, deprem bölgesi içinde. Önce mevcut yapılarımızı güçlendirmemiz gerekiyor. Kentsel dönüşümden anladığımız yıkıp yerine yenisini yapmak değil. Her türlü yaşam alanının olduğu insanların deprem korkusu olmadan, ihtiyaçlarına ulaşabildiği alanlar ortaya çıkarmak istiyoruz. Şu an kent merkezinde 7 mahallede kentsel dönüşüm çalışmamız devam ediyor. Yine 14 mahallede daha saha çalışması yapıyoruz. Mevcut ulaşım master planında tadilat yapacağız. Öncelikli olarak Çalı’dan Demirtaş’a kadar olan bir raylı sistemi bitirmek istiyoruz. Yaklaşık 100 kilometrelik bir raylı sistem hattıyla birlikte Bursa’nın ulaşım sorunun yüzde 80’inin çözüleceğini düşünüyorum” dedi. “BURSASPOR SÜPER LİG’DE OLACAK” Soru üzerine kentin en önemli markası olan Bursaspor’un üst üste elde edilecek şampiyonluklarla Süper Lig’e çıkacağına gönülden inandığını söyleyen Başkan Bozbey, “Bursaspor çok güzel bir yönetim kurdu. Yönetim ve şehir uyum içerisinde. Çok güzel gidiyor. Bu gidişle belki de haftalar kala bulunduğu ligde şampiyonluğunu ilan edecek. Ama yetmiyor. Bursaspor’un yeniden Süper Lig’de olması lazım, olacakta. Bizler de Bursaspor için katkı koymaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Mudanya Üniversitesi’nin kuruluş hikayesine değinen Gıyasettin Bingöl ise “İlk üniversiteyi açacağımızı ilan ettiğimiz gün, 2011 tarihinde Başkan Mustafa Bozbey’den ödül aldığımız gündür. Bugün üniversitemizde, Bursa sanayimizde önde gelen isimler gençlerimize dersler veriyor. Ben kazandığımı Bursa’ya hibe ettim. Kentimize böyle bir üniversite kazandırdığım için çok mutluyum” diye konuştu. Rektör, Prof. Dr. Emin Karip ise “Mudanya Üniversitesi’ni biz, Bursa’nın bir değeri olarak görüyoruz. Büyükşehir Belediyesi’nin bizlerle olan iş birlikleri üniversitemizin güçlü adımlar atmasında önemli bir unsurdur. Büyükşehir Belediye Başkanımız Mustafa Bozbey bugün kendi deneyimleriyle bize ve öğrencilerimize katkı sağlamak adına burada. Teşriflerinden dolayı teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Söyleşinin ardından Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl, Rektör Prof. Dr. Emin Karip, Danışma Kurulu Başkanı Ahmet Saim Kılavuz ve Üniversite Genel Sekreteri Ali Mollasalih, katılımından dolayı Başkan Bozbey’e teşekkür belgesi verdi. Ayrıca Grafik Tasarım Bölümü öğrencisi Efekan Özden de kendi yazdığı “Hayatın Aşk’a Bakışı” isimli kitabını Başkan Mustafa Bozbey’e hediye etti.

Mudanya Üniversitesi ve DOSABSİAD’dan güç birliği Haber

Mudanya Üniversitesi ve DOSABSİAD’dan güç birliği

İmzalanan anlaşmaya göre; DOSABSİAD üyelerine Mudanya Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü programlarından indirimli faydalanma imkânı sunulacak. DOSAB Bölge Müdürlüğü Toplantı Salonu'nda gerçekleşen protokol imza töreni, DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel ve Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl’ün katılımıyla gerçekleşti. Ayrıca, törende DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vedat Kayaoğlu, Denetleme Kurulu Üyesi Soykan Gülseçen, Mudanya Üniversitesi Genel Sekreteri Ali Mollasalih ve Kurumsal İletişim Genel Koordinatörü Bülent Sezgin de hazır bulundu. DOSAB idari personelinin de faydalandığı ve DOSABSİAD üyelerine yönelik imzalanan anlaşmaya göre; Mudanya Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü programlarından indirimli faydalanma imkânı sunulacak. ÇEVİKEL: SANAYİCİMİZ İÇİN YEPYENİ BİR FIRSAT Düzenlenen toplantıda protokolün önemine dikkat çeken DOSABSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel,“ Mudanya Üniversitesi’nin modern kampüsünü gezme fırsatım oldu ve Türkiye’nin önde gelen vakıf üniversiteleriyle yarışacak güzellikte olduğunu gördüm. İmzaladığımız protokol de Bursa iş dünyası için büyük bir kazanım. Bu güzide eğitim kurumumuzun yüksek standartlara sahip eğitim olanaklarından faydalanmak, sanayicilerimiz ve personelimiz için yepyeni bir fırsat. Kendim de bu programlara katılmayı planlıyorum çünkü hem üniversitenin vizyonuna hem de iş birliğimizin uzun vadeli faydalarına yürekten inanıyorum. Öte yandan Bursa’nın yıllardır ihtiyaç duyduğu, iş dünyasının gelişimine katkı sunacak bu tür bir iş birliği bizi çok mutlu ediyor” ifadelerini kullandı. BİNGÖL: GELECEĞE YÖNELİK ÇÖZÜMLER HEDEFLİYORUZ Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl de sanayinin ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştirmeyi hedeflediklerini belirterek “Sanayiyle iş birliğimizi güçlendirmek, üniversitemizin kuruluş amaçlarından biridir. DOSABSİAD ile yaptığımız bu iş birliği, Bursa’da sanayicilerimizin eğitim ve gelişim ihtiyacını karşılamada önemli bir adım. Bu iş birliğiyle, sanayi temsilcilerimize sadece eğitim imkanı değil, aynı zamanda iş dünyasının geleceğine yönelik çözümler sunmayı hedefledeğimiz gibi şehrimizin sanayi ve eğitim alanındaki iş birliği potansiyelini de daha da ileriye taşıyacağımıza inanıyorum.” dedi.

Bursaspor Başkanı Çelik öğrencilerle buluştu Haber

Bursaspor Başkanı Çelik öğrencilerle buluştu

Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğin açılışında konuşan Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl, Enes Çelik’i çocukluğundan itibaren tanıdığını dile getirerek, “Önce avukat, sonra başarılı bir iş insanı oldu. Şimdi de bu görevlerinin yanında Bursaspor Başkanlığı yapıyor. Çok kısa sürede önemli işler başardı. Çok daha başarılı olacağına inanıyor ve gurur duyuyorum. Bursaspor hepimizin takımı. Daha iyi yerlerde olmayı hak ediyor” dedi. ENES ÇELİK: BAŞARIMIZIN SIRRI GÜVEN Bursaspor Başkanı Enes Çelik de, Bursaspor sevgisinin içinde hep var olduğunu dile getirerek, “Ama göreve gelmek için bazı şartların oluşması gerekiyordu. Bu şartlar mayıs ayında oluştu ve göreve geldik. Şimdi keşke daha erken olsaydı diyorum. Başarımızın sırrı tek kelimeyle güven. Çok ciddi bir borç vardı. Bu kadar borç olmasının nedeni futboldan anlamayan kişilerin yöneticilik yapmalarıdır. Önce transfer tahtasını açtık. Borcu 900 milyon liraya düşürdük. Yönetimdeki arkadaşlarımızın verdikleri paraların hepsi hibe. Önce yönetim para verdi sonra sıra şehre geldi. Güçlü bir sanayisi olan Bursa’da desteğin hala eksik olduğunu düşünüyorum. Beni en çok mutlu eden 42 bin seyirciye oynamak. Bu bizim mücadelemizi şehrin tüm dinamiklerinin gördüğünü gösteriyor. Şehir inanınca hangi ligde oynadığınızın önemi yok. Bursaspor hak ettiği yere gidene kadar mücadelemiz devam edecek. En büyük hayalim Bursaspor’u tekrar Avrupa’da görmek. Bu çok zor değil. Doğru planlamayla bunu başaracağız. Şehir bize güvendiği, yönetici parasına muhtaç etmediği sürece başaracağız. 3 yıl içinde Süper Lig’e çıkacağız” diye konuştu. Takım kaptanı Ahmet İlhan Özek de, Bursaspor’da oynamanın hayali olduğunu kaydederek, “Bu hayalim gerçek oldu. Milli takımdan sonra Bursaspor’da oynamak benim için en büyük gurur. 3. Ligde olması hiç önemli değil düşünmeden geldim. İyi ki Bursaspor’dayım. 42 bin seyirciye oynamak muhteşem bir duygu. Takımın başarısı için her şeyi yapacağız” dedi. Futbolcu Muhammet Demir ise, 12 yaşında Bursaspor alt yapısına geldiğini belirterek, “Burada şampiyonluk da gördüm. Ayrılmam çok isteksiz oldu. 13 yıl sonra döndüm. 13 yıl sonra da çok büyük fark yok. Büyük heyecan, büyük coşku devam ediyor. Biz de elimizden geleni yapıyoruz. Çok mutlu ve heyecanlıyım” dedi. Çelik ve futbolcular öğrencilerden gelen soruları yanıtladılar.

Diyabet hastaları için altın kurallar Haber

Diyabet hastaları için altın kurallar

14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Batar, diyabetli hastaların nasıl beslenmesi konusunda önemli bililer aktardı. Diyabet tedavisinde kan şekeri kontrolünü sağlamak için yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması ve yaşam boyu sürdürülebilir olmasının önemli olduğunu vurgulayan Batar, “Diyabeti olmayan bireylerde olduğu gibi diyabetli bireylerin de yeterli ve dengeli beslenmeyi öğrenmesi ve yaşam tarzı haline getirebilmesi diyabette beslenme temelini oluşturur. Diyabet, kişilerin hayatında başta beslenme alışkanlıkları olmak üzere bazı değişiklikleri zorunlu kılmaktadır. Kişi diyabet tanısı alsın ya da almasın, insanların sağlıklı bir yaşam için yemeleri önerilen yiyecekler aynıdır. Ancak kişiler genellikle diyabet olduklarını öğrendiklerinde, beslenme alışkanlıklarını değiştirmekte güçlük çekerler. Bu nedenle kişilerin beslenme alışkanlıklarını değiştirmede diyetisyenlerin rolü büyüktür. Diyabet hastalığında multidisipliner yaklaşım ile hastalığın muhtemel komplikasyonları önlenebilir veya en aza indirilebilir. Bu multidisipliner ekipte hekimler, diyabet hemşireleri, diyetisyenler, fizyoterapistler ve ayak sağlığı uzmanları birlikte çalışarak hastanın yaşam kalitesini arttırmayı hedeflerler. Diyabetli kişiler öncelikle düzenli kontrollerini yaptırmalı ve hekim, diyetisyen takiplerini aksatmamalıdır. Diyetisyenler, diyabetli kişinin klinik tablosuna, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarına göre beslenme programını kişiye özgü olarak planlarlar. Beslenme alışkanlıkları için planlanan değişiklikler zaman alabilir. İlk aşamada yapılması gereken önemli olan basamaklar diyabet alanında çalışan diyetisyen tarafından tespit edilir ve öncelik sırasına konur” diye konuştu. BESLENME EĞİTİMİNİN İLK BASAMAKLARI Doç. Dr. Batar şu bilgileri verdi: “Beslenme eğitiminin ilk basamakları şunlardır: Kan şekerinin hızlı yükselmesine neden olan besinleri (şeker, bal, reçel, pirinç pilavı, şekerlemeler, tatlılar) günlük diyetten çıkartmak. Vücut ağırlığının hızla artmasına neden olabilecek yağ ve yağlı yiyecekleri günlük diyette sınırlamak. Kızartma, kavurma gibi pişirme teknikleri yerine haşlama, fırın, buğulama, ızgara gibi sağlıklı pişirme tekniklerini tercih etmek. Alkollü ve şeker eklenmiş içecekleri diyetten çıkartmak. Diyetisyene gitmeden önce en az 3 günlük besin kaydını ve aynı 3 gün içindeki kan şekeri ölçümlerinin kaydını tutmaktır. Sonraki diyetisyen görüşmelerinde diyabet eğitimleri detaylandırılarak öğün bazına indirgenerek yapılmalıdır. Bu nedenle diyabetli kişinin beslenme eğitimlerine devamlılığı, kişinin klinik tablosu için de son derece önemlidir. Çeşitli yiyeceklerde bulunan karbonhidrat adı verilen besin öğeleri kan şekerinin kaynağıdırlar. Karbonhidrat içeren yiyecekler çay şekeri, bal, reçel, pekmez, marmelat, meyve suları, gazlı/gazsız içecekler, çikolata, tatlı, un ve undan yapılan ekmek, yufka, erişte, makarna gibi, pirinç, bulgur, kuru baklagiller, patates, sebzeler, meyveler, yoğurt ve süttür. Ancak geniş yelpaze içindeki bu yiyeceklerin yapısında bulanan karbonhidrat çeşitleri, farklı sürede kan şekerine etki ederler. Bu nedenle bazı yiyecekler kan şekerini hızla yükseltirken bazıları kan şekerini daha geç ve yavaş yükseltirler. Diyabetli kişilerin beslenme programları hazırlanırken, kan şekerini geç yükselten yiyecekleri tercih edilmektedir.” Batar, diyabetli kişilerin beslenme programında özellikle dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı: Kişi öğün atlamamalıdır. Güne kahvaltı ile başlamalı, gün içinde üç ana öğününü dengeli ve yeterli olarak yapmalıdır. Diyabetli kişiler 2-3 saat ara ile beslenmelidir. Öğünlerden sonra kişi sağlıklı ara öğünler yaparak kan şekerini kontrol altında tutmalıdır. Ana öğünlerin arasında günde 2-3 kez ara öğün yapmayı unutmamalı ve ara öğünlerini de atlamamalıdır. Atlanan ana veya ara öğünler, kan şekeri dalgalanmalara neden olacaktır. Ana ve ara öğünlerde kan şekerini hızlı yükselten (bal, şekerleme, tatlı) karbonhidratlara yer verilmemelidir. Ana öğünlerde sağlıklı tabak modeli göz önünde bulundurulmalıdır. Protein, sebze, kan şekerini geç ve yavaş yükselten karbonhidratlar (tam tahıllı ekmek, bulgur) ve yoğurt ve çeşitlerinin yer aldığı öğünler planlanmalıdır. *Çay ve kahve gibi içeceklere kesinlikle şeker eklenmemelidir. *Şekerli gazlı içeceklere diyette yer verilmemelidir. *Ana öğünlere mevsimine uygun salatalar eklenmeli, pirinç pilavı yerine bulgur, sade makarna yerine kepekli makarna tercih edilmelidir. Böylelikle öğünlerde kan şekeri kontrolü daha kolay sağlanmış olacaktır. *Protein kaynağı olarak hafta 2 kez kırmız et, 1-2 kez beyaz et, 2 kez balık, haftada 1-2 kez kurubaklagiller ana öğünlerde yer almalı; yoğurt, cacık gibi kalsiyumlu besinlerle de öğün zenginleştirilmedir. *Ara öğünlerde tercih edilen meyvelerin porsiyon miktarına dikkat edilmeli, sağlıklı olduğu düşünülüp fazla miktarlarda tüketilmemelidir. Fazla porsiyonlarda tüketilen meyveler kişinin kan şekerinde yükselmeye sebep olacaktır. *Diyabetli kişiler günde en az 2-3 litre su içmesi gerektiğini unutmamalıdır.

Bingöl, Bursa Fan Club’ün konuğu oldu Haber

Bingöl, Bursa Fan Club’ün konuğu oldu

Toplantının açılışında konuşan Dernek Başkanı Ali Ademoğlu, Bursa Fan Club’ün 35 yıldır Bursa’ya değer katmak için faaliyetler yürüttüğünü belirterek, “Bir işi gönülden yaparsanız başarırsınız. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Bugünkü konuğumuz Gıyasettin Bingöl de eğitim alanında önemli işleri gönülden yapıyor. Son olarak Bursa’ya kazandırdığı Mudanya Üniversitesi de kısa zamanda Bursa’nın önemli bir değeri oldu. Herkes konuştu ama üniversiteyi Gıyasettin Bey yaptı. Biz kent merkezinde kampüsler yaparak üniversiteyi kentle buluşturmasını istiyoruz. Kendisine teşekkür ediyoruz. Yaptıkları takdire şayan” dedi. Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl de, Bursa Fan Club Derneği’ni yakından takip ettiğini dile getirerek, “Tartışan, geliştiren insanlarsınız. Yaptıklarınızı takip ve takdir ediyorum” diye konuştu. Hayat hikayesini anlatarak konuşmasına devam eden Bingöl, zor şartlarda eğitim aldığını ama başarmak için çok çalıştığını söyledi. Üniversite okumak için Bursa’ya geldiğini kaydeden Bingöl, “Bursa’yı çok sevdim. Burada okudum, evlendim, kazandım. Bursa’ya aşık oldum. Kitapçılık yaptım, dershaneler, kolejler açtım. Bana Bursa’yı okutan adam diyorlar. Binlerce öğrenci okuttum. 2004 yılında 2020’de üniversite kuracağım dedim. Hayal dediler. Çok zor oldu ama buna inandım ve başardım. İnanırsanız bir adım öndesiniz. Üniversiteyi kurduktan sonra gördüm ki Bursa’nın buna çok ihtiyacı varmış. Çok destek ve tebrik aldım. İyi bir kadro kurduk. Her sene büyüyerek gelişiyoruz. Şimdi daha önemli bir görevimiz var. İyi yönetmemiz gerekiyor. Bu eser Bursa’ya feda olsun, hayırlı olsun” diye konuştu.

Yargı'da reform paketi TBMM'ye sunulacak Haber

Yargı'da reform paketi TBMM'ye sunulacak

Bakan Tunç, "Özellikle son günlerde tartışılan, cezasızlık algısına yönelik eleştirileri elbette ki dikkate alıyoruz. Bir buçuk yıldan bu yana yargı reformu strateji belgesiyle ilgili bir hazırlığımız var. Önümüzdeki birkaç hafta sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kamuoyuyla paylaşacak" dedi. Mudanya Üniversitesi'nin 2024-2025 akademik yılı açılışına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç yaptığı konuşmada, ülkelerin kalkınması için eğitimin en önde gelen unsurlardan bir tanesi olduğunu belirterek, "Gençlerin eğitimi, çocukların geleceğe hazırlanması eğitimle mümkün. Eğitim olmadan kalkınma olmaz. İlköğretimden ortaöğretime, liseden üniversiteye varıncaya kadar eğitimin her kademesi birbirinden değerli. Özellikle yükseköğretim, gençlerin geleceğe hazırlanması çok çok önemli. Bu anlamda da son yıllarda ülkemiz çok önemli mesafeler aldı. Üniversite sayıları, 66’dan 208’e çıkarıldı. Tüm ülke genelinde 81 vilayetimizde üniversiteler kurulurken, vakıf üniversitelerinin önü açıldı. Bu anlamda eğitimin kalitesini arttırmak için akademik kadroların güçlendirilmesi için destekler verildi. Bütçede en fazla pay eğitime ayrıldı. Eskiden savunmaya ayrılıyordu. Üniversitelerde okuyan öğrencilerin okuma imkanları, burs, yurt imkanları arttırıldı. Tabii insanı güçlendirmenin en önemli yolu da çocukları daha ilk baştan itibaren güçlü bir eğitimle desteklemek. Eğitime bütçede en fazla payı ayırdık. Tabii istikrarlı kalkınma hamleleriyle ülkemizin dört bir yanını eserlerle donattık. Bursa'mız bu eserlerden çok çok faydalanırken, faydalanmaya da devam ediyor" diye konuştu. Yüzde 20’lik savunma sanayinde yerlilik oranı varken bugün yüzde 80’e çıkardıklarını belirten Bakan Tunç, "Bunun ne kadar önemli olduğunu işte görüyoruz. Yüzde 100’e varmamız lazım. Hatta ihraç eder noktaya gelmemiz lazım. Teknolojinin tüm imkanlarını her alanda kullanmamız lazım. Eğitimde de, adalette de artık dijital çağdayız. İstikrarlı kalkınma hamlelerinde bugüne kadar aldığımız mesafeyle yetinmememiz lazım. Dünyada Türkiye'yi en güçlü ülkeler arasında görmemiz lazım. Bunun mücadelesini milletçe birlik beraberlik içerisinde vermemiz lazım. Dünyada hakkaniyeti, adaleti savunmanın yolu da güçlü olmaktan geçiyor. Bugün maalesef, üniversite rektörümüzün de açılışta belirttiği gibi dünyada adaletsiz bir sistem var. Bu adaletsizliği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler kürsüsü de dahil olmak üzere sürekli dile getiriyoruz. Uluslararası sistemin artık insanlığın sorunlarına cevap veremediğini, uluslararası kuruluşların etkisiz olduğunu, dünyadaki sıkıntıları çözme noktasında başarısız olduğunu ve dünyanın 5’ten büyük olduğunu ve daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu her fırsatta söylüyor. Sadece tek başımıza söylememiz bir şey ifade eder mi diye düşünüyorken, bugün dünyanın birçok lideri de aynı söze geldi. Aynı cümleleri kurmaya başladı. Uluslararası sistemin Birleşmiş Milletler'in yapısının güvenlik konseyinin yapısının adil olmadığını, artık dünyanın birçok lideri, ülkenin devlet başkanı da söylemeye başladı. Seslendirmeye başladı. Hatta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri dahi, Güvenlik Konseyi'nin yapısının sorunları çözmediğini, bir reforma tabi tutulması gerektiğini söylemeye başladı. Yani dünyada adaletin, hakkaniyetin sözcülüğünü, insan haklarının savunuculuğunu yapan bir liderimiz ve bir ülke noktasında dikkat çekmeye başladık. Bunu daha da güçlü yapmanın yolu Türkiye'yi her alanda güçlü kılmak. Fiziki kalkınma hamleleriyle de demokrasisiyle de daha güçlü hale gelmelidir" ifadelerine yer verdi. "İSRAİL ASLINDA BİR MAŞA. O MAŞAYI KULLANAN ELLER MAALESEF İNSANLIK DÜŞMANI, ORADAKİ SOYKIRIMIN ASIL AZMETTİRİCİLERİDİR" Bugün Filistin'de dünyanın gözü önünde çocukların katledildiğini belirten Tunç, "41 binden fazla Filistinli şehit edildi. Bunun yüzde 80’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Ama maalesef bu katliamı durdurabilecek bir güç, bir uluslararası kuruluş yok. Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesinin tüm unsurları ihlal ediliyor. Cenevre Sözleşmesi'nin bütün hükümleri, insancıl hukukun bütün hükümleri ayaklar altına alınıyor. Uluslararası kuruluşların aldığı kararlar sınırlı ve alınan kararlar da maalesef uygulanmıyor. Aslında bir asırdan bu yana orada yerlerinden, yurtlarından edilmek istenen insanlar var. 400 yıl boyunca Osmanlı hakimiyetinde her dinden insanın barış içerisinde, huzur içerisinde yaşadığı Filistin orada Siyonizm Kongresi'nden sonra Yahudi devletinin kurulması fikriyle beraber oluşan ve oradaki yerli halkı yerinden yurdundan ederek bir işgal süreci başladı. O işgal sürecine yönelik Birleşmiş Milletler'in Güvenlik Konseyi'nin çok sayıda kararları olduğu, işgal edilmemesi, işgal topraklarından çekilmesi noktasında kararlar oldu. Sayısız kararlar var ama bu kararların hiçbirisine uymayan bir İsrail devleti maalesef bugünlere kadar gelindi. 7 Ekim'den bu yana da artık olay çok daha farklı bir boyuta geldi. Dünyanın gözü önünde bir soykırım işlendi. Bu soykırım tanımının tamamına uyan bir durum. Bir milletin sırf Müslüman olduğu için yaşadığı topraklardan çıkarılması, sürgüne tabi tutulması, katledilmesi soykırımın ta kendisi. Birleşmiş Milletler soykırım sözleşmesi ihlal edildi. Güney Afrika'nın başlatmış olduğu Uluslararası Adalet Divanı'ndaki davaya biz ilk günden beyan dilekçemizi verdik. Dışişleri Bakan Yardımcımız da beyanda bulundu. Bunun bir soykırım olduğunu, ateşkesin bir an önce sağlanması gerektiğini, insani yardımların engellenmemesi gerektiğini, hatırlayın o günlerde güvenlik konseyinin huzuruna gelen insani yardım önergeleri dahil reddedilmiştir. Yani insani yardım önergesi reddedilebilir mi? 'Oradaki çocuklar aç kalsın veya ölsün. Kadınlar katledilsin.' İşte uluslararası sistem maalesef bu. Uluslararası Adalet Divanı yargılamaya başladı. Tabii oradaki durumun soykırım olmadığını söylemek, hukukçular için mümkün değil. Tedbir kararları aldı. Soykırım sözleşmesi ihlal ediliyor dedi. Esas hakkında karar olmamakla beraber dedi. Ateşkesin bir an önce sağlanması ve insani yardımların engellenmemesi konusunda karar alındı. Bu tedbir kararlarını uygulayacak, icra edecek olan mekanizma neresi? Güvenlik konseyi. Güvenlik konseyinin huzuruna gidildi ama maalesef güvenlik konseyinin kararları birçok zaman oy çokluğuyla reddedildi. Tabi İsrail özellikle Amerika Birleşik Devleti başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin büyük desteğini alıyor. Burada İsrail aslında bir maşa. Asıl o maşayı kullanan eller maalesef insanlık düşmanı, oradaki soykırımın asıl azmettiricileridir. Dolayısıyla, insanlık bunu da gördü. Bu soykırımı ve tutumunu destekleyenler de azmettiriciler olarak dünyanın tarihine kara leke olarak geçtiler. Bunlar bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor. Şimdi tabii oradaki savaşı, soykırımı daha da genişletmenin çabası içerisinde Lübnan'a saldırdılar. Biz Türkiye olarak dünyada adaleti, hakkaniyeti savunmaya devam edeceğiz. Filistin sorununun kesin ve kalıcı çözümü orada 1967 sınırlarında yani İsrail'in işgal ettiği Batı Şeria, Gazze ve diğer bölgelerden çekilerek 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devleti kurulmadan oradaki akan kanın durmayacağını bir an önce bağımsız Filistin devletinin kurulması gerektiğini de biz bütün dünyaya, söylemeye, haykırmaya devam edeceğiz. Dünyada hakkaniyeti, adaleti savunmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu. Diğer yandan, ülkedeki adalet sisteminin daha güvenilir, gecikmeyen, hukukun üstünlüğüne dayanan öngörülebilir bir adalet sisteminin tesisi noktasında çok mesafeler alındığını ifade eden Bakan Tunç, "Biraz önce Mudanya Üniversitesi kurucusu Gıyasettin Bingöl, gençlik yıllarındaki üniversite hayatından bahsetti. Nasıl sıkıntılar çektiğinden bahsetti. Hangi kitapların yasaklandığından, nelerin konuşulamadığından bahsetti. İşte burada örnek. Bugün bu sıkıntıların hiçbirisi yok. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önü alabildiğine açıldı. Düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, fikir özgürlüğünün olmadığı bir yerde gelişme olmaz. Özgürlükler, düşünce ve ifade kesinlikle kısıtlanamaz. Ama belli şartlarda kısıtlanabilir. O da şiddeti teşvik ediyorsa, şiddet çağrısı. Orada artık düşünce özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir. Dolayısıyla özellikle ülkemiz terörle mücadele eden bir ülke. Terörle, 40 yıldan bu yana PKK terör örgütüyle mücadele ediyoruz. Hemen yanı başımızda bir terör devleti kurulmaya çalışıldı. Son yıllarda, son 5-6 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Diğer yandan 15 Temmuz'da hain bir darbe kalkışmasıyla karşı karşıya kaldık. O darbeci teröristlerle mücadele sürecimiz hem yargı alanında var hem diğer alanlarda devam ediyor. Dolayısıyla ülkemizde terörün her türlüsüyle mücadele ediyoruz. Terörün her türlü mücadele ederken de iktidarıyla, muhalefetiyle birlik olmak durumundayız. Birlik ve beraberlik içerisinde milletimizin huzurunu, güvenliğini sağlayabiliriz. Bu anlamda ülkemiz 22 yıldan bu yana temel hak ve özgürlüklerin daha da alanının genişletmesi genişletilmesi anlamında çok önemli mesafeler aldık. Bir kere mevzuatımızın temel kanunlarımızın tamamını biz yeniledik" dedi. "YARGIDA YENİ REFORM PAKETİYLE İLGİLİ ÇALIŞMALARIMIZI MİLLETVEKİLLERİMİZİN TAKDİRLERİNE SUNACAĞIZ" Toplumun geliştiğini, ihtiyaçların çeşitlendiğini, bilişim teknolojilerinin de gelişmesiyle yeni yeni suç tiplerinin ortaya çıktığına dikkat çeken Bakan Tunç, "Sosyal medyanın görünürlüğün artması nedeniyle suçlardaki artış tüm bunlar tabi ki yeni ihtiyaçları da doğuruyor. Bu yeni ihtiyaçları da süratli bir şekilde gerçekleştirmek, ihtiyaçlara uygun mevzuat düzenlemelerini yapmak gerekiyor. Özellikle son günlerde tartışılan, işte cezasızlık algısına yönelik eleştiriler. Bu eleştirileri elbette ki dikkate alıyoruz. Bir buçuk yıldan bu yana yargı reformu strateji belgesiyle ilgili bir hazırlığımız var. Önümüzdeki birkaç hafta sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kamuoyuyla paylaşacak. Özellikle suç ve suçluyla mücadelede bir kere suçun önlenmesinden tutun da soruşturma aşaması, dava aşaması ve infaz aşamasının her biri birbirinden değerli. Bu anlamda caydırıcılığı sağlamak, özellikle suç işlemesini önlemek, suç işleyenlerin cezalarını çektikten sonra onların topluma kazandırılmasını sağlayabilmek için çok önemli çalışmalar bugüne kadar yaptık. Bundan sonra da özellikle gelişen durumlar nedeniyle yapmak durumundayız. Yargı reformu strateji belgemizde özellikle eleştiri konusu olan denetimli serbestlikle ilgili uygulamalarla ilgili, koşullu salıvermeyle ilgili ve bazı suçlar, özellikle öne çıkan, toplumun huzur ve sükunetini bozmaya yönelik davranışlara yönelik cezaların, alt sınırların arttırılmasına yönelik tutuklama tedbirinin şekline gerek mevzuatımızda gerekli uygulamaya yönelik önemli çalışmalarımız var. Bu taslak çalışmalarımızı milletvekillerimizin takdirlerine sunacağız ve bu anlamda suç şebekeleriyle mücadeleyi emniyet güçlerimizle de yargı teşkilatımızla beraber bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Toplumun huzurunu bozan suç şebekelerine, örgütlerine hiçbir zaman taviz vermeyeceğiz. Özgürlüklerin alanını alabildiğine genişlettik dedik. Tabii bunu yaparken hem mevzuatımızdaki değişiklikler hem de anayasal düzenlemeler yaptık. Anayasamızda kadın haklarıyla ilgili, çocukların korunmasıyla ilgili. Hak arama yollarının genişletilmesiyle ilgili önemli reformları hayata geçirdik. Kamu Denetçiliği'nin kurulması, bilgi edinme hakkı, bireysel başvuru hakkı gibi birçok düzenlemeyi hayata geçirdik. Özel hayatın korunması, kişisel verilerin korunması. Bunlar anayasamızda olmayan şeylerdir. Darbe anayasasında bunlar yoktu. Ama bunlar ihtiyaçtı ve bu mekanizmaların kurulması gerekiyordu ve bunlar önümüzdeki işte 2010, 2004, 2005 ve 2017 anayasa değişiklikleriyle bir kısmı referandumla, bir kısmı mecliste oy birliğiyle yapılan düzenlemeler olarak hayata geçti. Tabii ülkemizin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşması önemliydi. Çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. İşte Milli Güvenlik Kurulunun yapısı, Yüksek Askeri Şura'nın yapısı, Hakimler ve Savcılar Kurulu, Anayasa Mahkemesi, demokratik hukuk devleti ilkelerine daha uygun hale getirilebilmesi için önemli çalışmalar yapıldı. Tabii bundan sonra yapılamaz mı? Özellikle o kurum ve kuruluşların bundan sonra bu ülkede bir daha milli iradenin, demokrasinin önü kesilmesin diye vesayetçi ruhtan tamamen arındırılabilmesiyle ilgili olarak yapılabilecekler elbette ki var. Anayasamızda yapılan bunca değişiklik darbecilerin yargılanabilmesinden tutun da sıkıyönetimin ilan edilebilmeyeceğine yönelik hükümlerin kaldırılmasına yönelik sıkıyönetimin ilan edilebileceğine yönelik hükümlerin kaldırılmasından tutun da birçok demokratik düzenlemeleri anayasamızda hayata geçirdik. Ama biz şimdi diyoruz ki Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başladık. Türkiye Yüzyılı diyoruz inşallah. Gençlerimiz burada, onların omuzlarında Türkiye Yüzyılı inşa edilecek. Bizler özellikle ön sıradakiler temeli attı. Şimdi asıl inşaat sürecini bu gençlerimiz yapacak. O nedenle gençlerimize biz güveniyoruz" diye konuştu. Mudanya Üniversitesi kurucusu Gıyasettin Bingöl ise yaptığı konuşmada, "Mudanya Üniversitesi’ni elimizden geldiği kadar dünya üniversitesi yapmak için bütün çabaları sarf edeceğiz. Çok iyi bir ekip kurduğumuzdan emin olabilirsiniz. Liyakata, puana önem verdiğimizden emin olabilirsiniz. Bütün ilanlarımız bağımsız bir şekilde ilan edilir. Layık olan kişi tercih edilir. Mudanya Üniversitesi’nde rektörümüzden hocalara, düşünülmüş, tartışılmış, sınavlardan geçip hak ederek buraya geldiler. Eski rektörümüz ve danışma kurulu başkanımız, nerede bir akıl buluyorsak oraya hemen müracaat ediyoruz. İstişare etmek, büyümek, gelişmek istiyoruz. Adalet Bakanımızın öğrencilerimize ilk dersi vermesinden dolayı çok onur duyuyoruz" ifadelerini kullandı.

Mudanya Üniversitesi’nde ilk ders zili çaldı Haber

Mudanya Üniversitesi’nde ilk ders zili çaldı

Sabah lisans, öğleden sonra ön lisans öğrencilerinin üniversiteyi her yönüyle tanıdığı programın açılışında konuşan Mütevelli Heyeti Başkanı Gıyasettin Bingöl, Mudanya Üniversitesini büyük ideallerle, uzun araştırma ve incelemeler sonucunda kurduklarını belirterek, geçen kısa sürede gelinen noktanın kendilerini çok sevindirdiğini söyledi. Türkiye’nin en iyi üniversiteleri arasında yer almak için emin adımlarla yol aldıklarını dile getiren Bingöl, “Fiziki şartları ile, liyakatli öğretim kadrosu ile nitelikli bir üniversite kurduk. Bizim hedefimiz sizleri burada öncelikle mutlu etmek ve iyi bir eğitim vererek tam donanımlı bireyler olarak hayata hazırlamak. Sizlere güveniyoruz. Özgür düşünün ve fikir münakaşalarınızla kendinizi geliştirin. Her türlü sorununuzda bizler yanınızdayız” diye konuştu. Rektörü Prof. Dr. Emin Karip de, YKS yerleştirme sonuçlarına göre bir çok bölüm ve programda yüksek puanlı öğrencilerin Mudanya Üniversitesini tercih etmesinin mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, “Bu bize ayrı bir sorumluluk yükledi. Sizi geleceğe, hayata hazırlamak bizim sorumluluğumuz. Bunun için de yaz boyunca müfredatımızı oluşturmak için çalıştık. Teknolojinin hızla geliştiği çağa uygun ders programları hazırladık. Hepinize üniversitemize hoş geldiniz” dedi. MYO Müdürü Öğr. Gör. Esin Baylançiçek ise, ön lisans programlarının vakıf üniversiteleri arasındaki büyük başarısını anlattı ve bu başarının artarak devam edeceğine inandığını söyledi. Bölümlerine 1. olarak yerleşen öğrencilere hediye takdim edilen oryantasyon programı Prof. Dr. Murat Çizakça’nın ‘Milyonların Buluşması’ başlıklı ilk ders sunumu ile sona erdi.

Teknoloji bağımlılığının sonuçları ağır olabilir! Haber

Teknoloji bağımlılığının sonuçları ağır olabilir!

Yanlış teknoloji kullanımı birçok hastalığı da beraberinde getirirken, Mudanya Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Kahraman Güler, bilinen şikayetlerin yanı sıra ilginç ve yeni sorunlar olarak ortaya çıkan hastalıkların olduğunu söyledi. Teknoloji artık hayatımızın ne alanında. Her yaştan insan akıllı cihazlardan vazgeçemez duruma geldi. Teknoloji bağımlılığı, var olan bazı hastalıkların artış göstermesinin yanı sıra yenilerinin de ortaya çıkmasına neden oldu. Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Mudanya Üniversitesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Kahraman Güler, bilinen şikayetlerin yanı sıra ilginç ve yeni sorunlar olarak ortaya çıkan hastalıkların olduğunu söyledi. Akıllı cihazlarla çok uzun süreler geçirilmesinin en tehlikeli bağımlılık türlerinden biri olan akıllı telefon bağımlılığını beraberinde getireceğini belirten Güler, “Dijital bağımlılık; kişisel ilişkilerde zayıflıklara, uyku bozukluklarına, yaşam kalitesinde düşüşe, sosyal anksiyete ve izolasyona, dikkat dağınıklığına ve sanal kimlik sorunlarına neden olur. İnsanlar çok fazla teknolojiye maruz kaldıkları için melatonin üretiminde bir engel oluyor ve uyku düzeni bozuluyor. Üniversite ile lise öğrencilerinde ve çok daha küçük yaş gruplarında bu şikayetlerle gelenler çok daha fazla. Çok az olmakla beraber yetişkinlerde de artış olmaya başladı. İnsanlar bunun bir problem olduğunu fark ettiler. İlginç ve yeni sorunlar olarak karşımıza çıkan hastalıklar var. Tüm bunların arkasında anksiyete ve obsesif kompulsif bozukluk gibi ciddi psikolojik bir hastalık yatıyor ve unsurlara göre şekil alıyor. Kişinin problemi tanımlaması, sosyal hayata katılacak insanlarla temas kuracağı aktiviteler yapması ve bu problemlerin muhataplarıyla bu sorunları konuşabilmesi gerekiyor. Bunları yapamıyorlarsa psikolojik destek almaları gerekiyor” diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.