SON DAKİKA
Hava Durumu

#Milliyetçi Hareket Partisi

Söz Bursa - Milliyetçi Hareket Partisi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Milliyetçi Hareket Partisi haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bahçeli'den Anayasa değişikliğine destek: Şart koştu Haber

Bahçeli'den Anayasa değişikliğine destek: Şart koştu

MHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) ve Merkez Disiplin Kurulu (MDK), Devlet Bahçeli başkanlığında toplandı. Toplantının ardından Bahçeli basın açıklaması gerçekleştirdi. Türk milletinin gazi bir millet olduğunu ifade eden Bahçeli, “Gelin görün ki, terörle mücadele esnasında yaralanan, halen vücutlarında mermi ya da şarapnel parçası bulunan, mevzuattaki boşluk nedeniyle malul gazi kabul edilmeyen, üstelik sayıları 20 bini aşan kardeşimizin sessiz çığlığı hala dinmemiş, bunlara hala kulak verilmemiştir. Bu kategoride yer alan kardeşlerimiz gazilere tanınan sosyal ve ekonomik haklardan ne yazık ki istifade edememektedir. Maluliyet oranı yüzde 40’ın altında olup da gazi sayılmayan mağdur kardeşlerimizin ellerinden tutmanın, maruz kaldıkları adaletsizliğe neşter vurmanın, manen kazandıkları unvanı resmen tanımanın ve takdim etmenin zamanı gelmiştir. Gazilik müessesini daha fazla sorgulatmadan hak sahibi kardeşlerimize unvanlarının verilmesi ve şeref aylıklarının bağlanması Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk gündem maddeleri arasında yerini almalıdır. Derinleşen ve sürekli genişleyen bu sosyal sorun artık çözümle buluşturulmalıdır” diye konuştu. Yunanistan Savunma Bakanı’nın gayri askeri statüde olan Meis Adası’na askeri heyetle gelerek alçakça meydan okumasının tesadüf olmadığını söyleyen Bahçeli, “Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta küresel senaryoların tatbik ve tecelli edebilmesi ancak ve ancak Türkiye’nin aczi, ataleti, kutuplaşması ve takatten düşmesiyle mümkündür. ABD’nin Irak’tan çekilme kararına rağmen bu ülkenin kuzeyine asker konuşlandırması, Suriye’nin kuzeydoğusunda yeni üsler kurup, mevcut üsleri takviye etmesi, biri inen biri kalkan kargo uçaklarıyla silah ve mühimmat yığınağını artırması, PYD/PKK/YPG’nin Türkiye’ye saldırı için hazırlık içinde olmaları gizli saklı bir şey değildir. Bu nedenle Türk milletinin ve Türk devletinin mücavir bölgelere ve küresel mütehakkim projelere müdahil olamayacak derecede iç sorunlarla boğuşması kurgulanmaktadır” dedi. Kullanılan cep telefonlarının bile riskli olduğunu söyleyen Bahçeli, “İki gün evvel Lübnan’da yaşanan İsrail kaynaklı dijital saldırı ve bu kapsamda çağrı cihazlarının uzaktan patlatılması tehdit algılarını zirveye çıkarmıştır. Doğası gereğince tarafsız olmayan teknolojik serpilme ve sıçramalar hakim güçlerin denetimi altında felaketleri mayalandırmakta, düşmanlıkları katlamaktadır. Artık hiçbir yer güvenli değildir. Artık hiçbir şey de eskisi gibi olmayacaktır. Haritaların yeni baştan çizilmesi, mahkûm ülkelerin ve mazlum toplumların sömürü çarkında daha da öğütülmesi amacıyla sıcak çatışma ve savaşların refakat ettiği masa başı cinnet ve cinayet mesaisi yoğunlaşmıştır. Kısaca temas ettiğim yüksek tehdit ve tehlikeler gittikçe mesafe alıyorken, Türkiye’mizin bayatlamış, kapanmış ve geride bırakılmış kronik tartışmaların tekraren baskı ve dayatmasına maruz bırakılması dışarıdan güdümlü şirret oyunun ara istasyonudur” şeklinde konuştu. “KUKLA MUHALEFET, ZİYAN İÇİNDE OLAN DİĞER MUHBİR UNSURLAR TETİKÇİLİK VE TEŞRİFATÇILIK YAPMAKTADIR” Kara Harp Okulu'nda öğrencilerin yemin töreni hakkında da konuşan Bahçeli, “Bir kısım Kara Harp Okulu öğrencisinin kılıçları çekerek ettiği korsan yemin ve ardı sıra yaşanan cepheleşmeler huzur ve sükûnetimizi, birlik ve beraberliğimizi darboğaza itecek kadar etki yapmıştır. Aziz Atatürk etrafında palazlanan söz düelloları, milli güvenlik sorunu haline gelen sosyal medya infaz ve ifşaları, inanan-inanmayan, laik-anti laik rekabetleri, etnik ve mezhebi kışkırtmalar bilhassa küresel güçlere ve kapalı devre çalışan örgütlere ümit bağlayan muhalefet partilerinin geçim kapısı haline gelmiştir. Dışarıda bileğimizi bükemeyenler, Türkiye’nin yükselişini çekemeyenler, uyanan devi hazmedemeyenler içeride zaaflarımızı kaşımakla, rehavetimizi kollamakla, milli ve manevi güven iklimimizi zehirlemekle meşguldür. Son zamanlarda yaşananlar, ortalığa saçılan olaylar ve bunların medya aracılığıyla psikolojik harekât biçiminde servis edilmesi kesinlikle normal değildir. Milli mukavemeti kırmak için zillet içinde yuvarlanan kukla muhalefet, ziyan içinde olan diğer muhbir unsurlar tetikçilik ve teşrifatçılık yapmaktadır” ifadelerini kullandı. "ERKEN SEÇİM ÇAĞRISINI TELAFFUZ ETMESİ AKIL TUTULMASI VE HAYAL TUTSAKLIĞIDIR" CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 31 Mart seçimlerinden sonra “Erken seçim istemeyeceğiz” şeklindeki sözlerini hatırlatan Bahçeli, “Anlaşıldığı kadarıyla CHP Genel Başkanı hayal tacirliğini, boş keseden atıp tutmayı siyaset zannedecek kadar hayatın ve hadiselerin gerçeklerinden uzaklaşmıştır. Özgür Bey’in 31 Mart seçimlerinden sonra ‘Erken seçim istemeyeceğiz’ açıklaması mıh gibi hafızalara kazınmışken, bunun üzerinden çok geçmeden 2025 yılının Kasım ayında erken seçim çağrısını telaffuz etmesi akıl tutulması ve hayal tutsaklığıdır. ‘Sandığı getirip iktidara geleceğiz’ diyen bu ayarsız zatın deli saçması vaadi ise bir litrelik rakının 140 liraya inmesinden başka bir şey değildir” dedi. “TÜRKİYE’NİN MUHALEFET SORUNU HABİS URA DÖNMÜŞTÜR” DEM Parti ve CHP’nin Türkiye’nin iç cephesini düşürmekle tembihli ve görevli olduğunu söyleyen Bahçeli, “Mavi vatana masal diyen siyasi sefalet iyice azıtmıştır. Türkiye’nin muhalefet sorunu habis ura dönmüştür. CHP’ye oy veren kardeşlerim bu patolojik yönetim anlayışına gerçekten müstahak görülmemelidir. CHP’nin altı okundan devletçiliği mora ve yeşile boyamaktan bahsedenlerin aslında kendilerine yakışan rengin pembe olduğunu buradan hatırlatmak samimi düşüncemizdir. Bu sayede bölgesel ve küresel tehditlere müsait hale gelecek olan ülkemiz gerisin geriye Sevr şartlarına sürüklenecektir. CHP yönetimine hâkim olan sadece cehalet, sadece ihanet, sadece melanettir. DEM’in ve PKK’nın bölücülük mahzeninde gönüllü esarete heveslenen bu partinin Türkiye’nin milli tezlerine sahip çıktığı, hükümranlık haklarını savunduğu görülmüş, duyulmuş şey değildir” açıklamasında bulundu. “ANAYASA'NIN İLK DÖRT MADDESİNE VE CUMHURİYETİMİZİN KURULUŞ İLKELERİNE SADIK KALINARAK ANAYASA YAPILMASININ YANINDAYIZ” Milliyetçi Hareket Partisi’ne Anayasa’nın ilk dört maddesiyle ilgili soru sormanın, bu kapsamda teste tabi tutmanın ve yoklama yapmanın hiç kimsenin hakkı, harcı ve haddi olmadığını söyleyen Bahçeli, “Kim olursa olsun, hangi mevkide bulunursa bulunsun, Anayasa’nın ilk dört maddesine şaşı bakanlar ve şaibeli tavır gösterenler bizim için yok hükmündedir, ciddiye ve muhatap alınmaya değecek hiçbir yanları da yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi ‘dördüncü madde değişsin, diğer üç maddeye bir şey demiyoruz’ sözlerini kale olsun ama surlara gerek yok diyen mağlup ve meczup anlayışla bir ve aynı görmektedir. Özgür Bey’in bize soru sormak yerine böylesi bir bayağı ve sakat tartışmanın neden ve niçin gündemde tutulduğunu, kırılgan bir zamanda hangi niyetle polemik malzemesi yapıldığını kendisinden başlamak kaydıyla itiraf etmesi akla ve adamlığa en yatkın, en uygun seçenektir. Anayasa’nın dördüncü maddesinden hareketle ilk üç maddeyi değiştirmeye yeltenecek ve buna muvaffak olacak bir bedhahta bu dünya gözüyle müsaade etmemiz ve çanak tutmamız imkansızdır ve emel sahipleri kendilerine mutlaka çeki düzen vermekle mesuldür. Anayasa'nın ilk dört maddesine ve cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerine sadık kalınarak zamanın ihtiyaçlarına dinamik ve kalıcı cevaplar verebilen anayasa yapılmasının yanındayız” şeklinde konuştu. “NARİN YAVRUMUZ 29 GÜNDÜR BİLİNÇLİ BİR ŞEKİLDE MEDYANIN VE FIRSATÇI MİHRAKLARIN İSTİSMAR KONUSU YAPILMIŞTIR” Diyarbakır’da öldürülen 8 yaşındaki Narin Güran hakkında konuşan Bahçeli, “Türkiye günlerdir çok acı verici iki olayla çalkanmaktadır. Bunlardan birincisi, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Tavşantepe köyünde sekiz yaşında hayattan kopartılan ve cansız bedeni bir dere kenarında bulunan Narin yavrumuz, diğeri de Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde dilimin söylemeye varmadığı vahşete maruz kalan Sıla bebeğin dramıdır. Bu sabilere kıyanların en ağır bedelleri ödemesi adalet ve hukuk namusudur. Milletimiz alenen işlenen insanlık suçları karşısında müteessir, öfkeli ve infial halindedir. Narin ve Sıla yavrularımız hepimizin ve herkesin yüreğine ateş düşürmüştür. Narin’i hunharca katlettiler. Allah rahmet etsin diyorum. Sıla’yı mahvettiler. Şifa bulmasından başka ne diyeceğimi de maalesef bilemiyorum. Türk adaleti canilerin yakasından mutlaka tutacak, Narin’in ölümünde parmağı olanlar, Sıla’ya kast edenler ümit ederim ki güneş yüzü görmeden kapatıldıkları karanlık hücrelerinde çürüyüp gideceklerdir. Özellikle Narin yavrumuz 29 gündür bilinçli bir şekilde medyanın ve fırsatçı mihrakların istismar konusu yapılmıştır. Jandarma ve polislerimiz devrededir. Savcılarımız görevlerinin başındadır. Devlet suçluların peşindedir” dedi.

MHP'li Özdemir: 'Anayasa’nın ilk 4 maddesi üzerindeki tartışmalar beyhude' Haber

MHP'li Özdemir: 'Anayasa’nın ilk 4 maddesi üzerindeki tartışmalar beyhude'

"İlk 4 Madde Tartışmaları Beyhude" Açıklamasında anayasanın ilk 4 maddesiyle ilgili tartışmaların gereksiz olduğunu söyleyen Özdemir, MHP’nin bu konuda net bir duruşa sahip olduğunu belirtti.  MHP’li Özdemir, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:  “Ülkemizin darbe döneminden kalma ve tabir caizse yamalıklı bohçaya dönmüş 1982 anayasası yerine, sivil, kapsayıcı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile uyumlu, aziz milletimizin ve 21. yüzyıl ülkülerimizin ihtiyacını karşılayacak yeni bir anayasa yapımına ihtiyaç duyduğu açıktır. Bu noktada anayasanın ilk 4 maddesi ile ilgili başlatılmak istenen tartışmalar ise boş ve beyhudedir. MHP’nin bu konudaki duruş, irade ve kararlılığı berrak, sarih ve katir. Buna rağmen, anayasal düzeni bozmak üzere darbe girişiminde bulunan FETÖ ile kol kola giren, Türkiye’yi parçalamak maksadıyla etnik temelli bölücü faaliyet yürüten terör örgütü ve siyasi uzantıları ile ortaklık ve pazarlık masaları kuran, hatta bizzat PKK’ya müzahir bir televizyon kanalında anayasanın ilk dört maddesini değiştirecekleri iddiasında bulunan CHP ile onun yandaşı konumunda olan ilkesiz ve tutarsız sol basının konuyla ilgili MHP’yi tartışmaya açma çabası trajikomiktir.”  Ülkemizin darbe döneminden kalma ve tabir caizse yamalıklı bohçaya dönmüş 1982 anayasası yerine, sivil, kapsayıcı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile uyumlu, aziz milletimizin ve 21. yüzyıl ülkülerimizin ihtiyacını karşılayacak yeni bir anayasa yapımına ihtiyaç duyduğu…— İsmail ÖZDEMİR ???????? (@ismailozdemirrr) September 17, 2024

Özdemir'in 'yapay zeka' sorusu yanıtlandı Haber

Özdemir'in 'yapay zeka' sorusu yanıtlandı

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’a Türkiye’de kamu kurum ve kuruluşlarında yapay zeka teknolojisinin kullanımına ilişkin yazılı soru önergesi verdi. Bakanlık, yapay zeka kullanım amacı, alanlarını ve kullanım seviyesini soran Özdemir’e; “Kamu kurumlarımız, Yapay Zeka (YZ) alanında ülkemizde öncü ve yönlendirici rol oynamanın yanı sıra bu teknolojilerinin kullanımı ile ilgili birçok hususta yenilikçi çözümler sunarak verilen hizmetlerin etkinliğini ve verimliliğini artırmayı hedeflemektedir. Bilindiği gibi, Bakanlığımız ve Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi (DDO) Başkanlığı iş birliğinde ve ilgili tüm paydaşların etkin katılımıyla hazırlanan "Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2021-2025'e ilişkin 2021/18 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi, 20/08/2021 tarihli ve 31574 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ardından, Yapay Zekâ alanında daha da hızlı ve kararlı adımlar atılmasını sağlamak üzere Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi 2021-2025 Eylem Planı'nın güncellenmesi kararlaştırılmış ve 2024-2025 Eylem Planı yayımlanmıştır. Yapay Zeka, hâlihazırda kamu kuruluşlarında kamu yönetimi ve hizmetleri, güvenlik ve gözetim, eğitim, sağlık, finans, enerji, ticaret ve ulaşım gibi alanlarda kullanılmaktadır. Bu alanda çalışmalar gerçekleştiren kurumlar arasında Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı da bulunmaktadır. YZ teknolojilerinin kamu kuruluşlarında geniş çapta benimsenmesi, Türkiye'nin dijital dönüşüm sürecine önemli katkılar sunmaktadır. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanlığı DDO ve TÜBİTAK koordinasyonunda 2023 yılında KAMAG Kamu Yapay Zekâ Ekosistemi Çağrısı açılmış olup 6 kurumun projesi desteklenmekte ve edinilecek deneyim doğrultusunda YZ alanında çözüm odaklı özel sektör, akademi ve kamu iş birliklerinin daha da çoğaltılması hedeflenmektedir. İlaveten, TÜBİTAK BİLGEM Yapay Zekâ Enstitüsü (YZE) çalışmaları kapsamında, 2023 yılında Araştırma Destek Programları Başkanlığı (ARDEB) tarafından, kamu kurumlarının ihtiyaçlarını YZ Teknolojileri kullanılarak karşılamaya yönelik 1007 KAMAG Yapay Zeki Çağrısı açılarak Finans Teknolojileri alanında 4, Akıllı Eğitim Teknolojilerinde 2, E-Ticaret Teknolojileri alanında ise 1 adet proje önerisi kabul edilmiş ve yayınlanmıştır. TÜBİTAK'ın BİLGEM öncülüğünde çeşitli kamu kuruluşları ile gerçekleştirdiği YZ projelerine örnek vermek gerekirse, Ticaret Bakanlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü için büyük veri ve makine öğrenmesi tekniklerinin kullanıldığı Büyük Veri Yönetim Projesi, Gümrük Tarama Ağı Projesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Ulusal Arazi Örtüsü Kullanımı Sınıflandırma ve İzleme Sistemi (UASİS) çerçevesinde YZ ile sınıflandırılma yapılmasını sağlayan büyük veri sistemi, güvenlik alanında Cumhurbaşkanlığı ve Savunma Sanayii Başkanlığı ile yapılan projeler ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıyla Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen illerdeki kayıp çocukların ailelerin tespit edildiği projeler belirtilebilir. Cevap 3-4- Türkiye'de yapay zekâ alanında ürün ve çözüm geliştiren özel sektör işletmesi ve girişim sayısı 700'ü aşmış olup bu sayı her geçen gün artmaktadır. Söz konusu girişimler çoğunlukla perakende, tarım, imalat, sağlık ve lojistik gibi sektörlerde faaliyet göstermektedir. Bu çerçevede; YZ teknolojilerinin işletmelerde kullanımını arttırmak amacıyla TÜBİTAK BİLGEM Yapay Zek Enstitüsü bünyesinde 1711-Yapay Zekâ Ekosistem Çağrısı programı yürütülmektedir. Program kapsamında desteklenen öncelikli alanlar; "Akıllı Üretim Sistemleri", "Akıllı Tarım", "Gıda ve Hayvancılık", "Finans Teknolojileri", "İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik" ile "Akıllı Eğitim Teknolojileri"dir. Bu minvalde 2022 Çağrısı ile desteklenen 10 proje tamamlanmış olup 2023 Çağrısı bünyesindeki 18 proje ise devam etmektedir. 2024 Çağrısı ile başvuru süreci henüz tamamlanmamıştır. Söz konusu projelerde, Üretken Yapay Zeka Teknolojileri, makina öğrenmesi, derin öğrenme, doğal dil işleme, bilgisayarlı görü, pekiştirilmeli öğrenme gibi birçok teknoloji kullanılmaktadır. Bakanlığımızca işletmelerin dijital dönüşümüne yönelik olarak hazırlanan "Dijital Dönüşüm Destek Programı ile imalat sanayi işletmelerimizin yapacağı YZ teknolojilerinin de yer aldığı dijitalleşme yatırımları öncelikli yatırımlar kapsamında değerlendirilerek önemli desteklerden yararlandırılabilecektir. Son olarak, TÜBİTAK BİLGEM tarafından, ülkemizdeki özel sektör kuruluşları ile YZ alanında çeşitli işbirlikleri gerçekleştirilmektedir. Bunlar arasında; SG-MOBIX Projesi, Insan Merkezli Yapay Zek (HumanE-AI-Net) projesi, AB destekli StorAlge Projesi ile Ufuk Avrupa destekli FlexIndustries Projesi sayılabilir” yanıtını verdi. MHP’li İsmail Özdemir’in Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na verdiği yazılı soru önergesi ise şöyle; Yapay zekâ teknolojilerindeki gelişmeler ve yapay zekânın verimlilik artışındaki etkisine dair tartışmalar dünya genelinde devam etmektedir. Ülkemizde de pek çok kamu kurum ve kuruluşunda yapay zekâ teknolojisinin kullanıldığı bilinmektedir. Bu kapsamda; Soru 1- Ülkemizde yapay zekânın kamu kuruluşlarında kullanımı hangi alanları kapsamaktadır? Soru 2- Yapay zekâ, hangi kamu kuruluşlarında ve hangi amaçlarla kullanılmaktadır? Soru 3- Yapay zekânın ülkemizde işletmelerde kullanımı hangi seviyededir? Soru 4- Türkiye'de kamu dışında kalan özel teşebbüslerin yüzde kaçında yapay zekâ kullanılmaktadır?"

MHP'li Yurdakul: “Türk yüzyılının vizyonu; ancak ailelerin huzuru, birliği, refahı ve gücü üzerine bina edilebilirse gerçekleşebilir" Haber

MHP'li Yurdakul: “Türk yüzyılının vizyonu; ancak ailelerin huzuru, birliği, refahı ve gücü üzerine bina edilebilirse gerçekleşebilir"

MHP’nin, "Güçlü Türk aile yapısı, sağlıklı toplum ve lider ülke Türkiye" vizyonu çerçevesinde düzenlediği "Aile Kurumu Çalıştayı 2024" başladı. Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren partinin Aile, Kadın Ve Sosyal Hizmet Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Selim Yurdakul, “İnsanlık tarihinin başlangıcından bu yana, insan varlığının temel taşı olan Aile, anayasamızın 41. maddesinde de belirtildiği gibi “Türk toplumun temelidir”. Bu nedenle devletin ve toplumun korunması, hiç şüphesiz ki aileyi korumakla mümkündür. Milletlerin kültürel ve tarihsel mirasını, aidiyetlerini, değerlerini ve kimliklerini yeni nesillere aktaran Aile, aynı zamanda kuşaklar arası bağları koruyan ve sürdüren, bir muhafız görevi de görmektedir. Milli bir dava şuuruyla, ailenin bir beka meselesi olduğu bilinciyle, bugün ve yarın Türk aile yapısını korumak, geliştirmek ve geleceğe hazırlamak için tertiplediğimiz, bu çalıştayda bir araya geldik” ifadelerini kullandı. Aile kurumunu yıpratan ve yozlaştıran dolaylı unsurların etkisi altında kalındığı için, toplumsal değerlerin büyük bir erozyonla karşı karşıya kaldığını dile getiren Yurdakul, “Bunun sonucunda artan boşanmalar ve şiddetin başrol oynadığı mutsuz ailelerle, azalan evlilik ve doğum oranlarıyla, yükselen yalnızlaşma ve ‘topluma kayıtsız bireyselleşmeyle’, aile büyüklerine yönelik artan saygısızlıklarla, kabuğuna çekilen küçük ve çekirdek ailelerle, çeşitli endişeleri nedeniyle tek çocuk yapan ailelerle ve dağılan akrabalarla, karşı karşıya kaldık” diye konuştu. Çalıştayın genel amacının “Güçlü Türk Aile Yapısı, Sağlıklı Toplum ve Lider Ülke Türkiye” vizyonu çerçevesinde, aile kurumunun muhafaza edilmesi, güçlendirilmesi ve geleceğe hazırlanması olduğunu ifade eden Yurdakul, “Türk milletinin toplumsal dayanıklılığının korunması ve geliştirilmesi, ülkemizin sosyal ve ekonomik kalkınmasının düzenli bir şekilde sürdürülebilmesi için, aile kurumunun gözetilmesi de ayrıca diğer hedeflerimizden birkaçıdır. Türk ve Türkiye yüzyılı vizyonu, ancak ailelerin huzuru, birliği, refahı ve gücü üzerine bina edilebilirse, gerçekleşebilir. Aile kurumu, küresel dinamiklerin de etkisiyle artan, toplumsal sorunlar ve tehditlerle karşı karşıyadır. Küresel sosyal dinamikler, iktisadi dalgalanmalar, tabi afetler, teknolojik sıçramalar ve kültürel değerlerdeki erozyonlar aileyi tehdit etmektedir. Ayrıca, düzensiz kentleşme, göç hareketleri, demografik değişimler ve menfi boyutlarda bireyselleşme gibi faktörler de aile yapısını aşındırmaktadır” dedi. Dijitalleşen dünyada, eğitimden teknolojiye, kentleşmeden demografik değişimlere kadar yaşanan hızlı toplumsal savrulmaların ailenin işlevini, yapısını ve sahip olduğu değerleri ve refleksleri derinden etkilediğini söyleyen Yurdakul, birliği ve refahı zedelenen aile kurumunun pek çok zorlukla karşı karşıya kaldığını belirtti. Aile ve evlilik kurumlarını hedef alan olumsuz ve yaygın söylemler, geniş aile içindeki dayanışma ağlarının önemsizleştirilmesi, çocuklar ile ergenlik yaşlarındaki gençlerin sağlıklı gelişimini tehdit eden zararlı olabilecek akımların artışı, aileler için ciddi riskler oluşturduğunun altını çizen Yurdakul, medyada sıkça yer bulan içeriklerin tüketime odaklanan materyalist yaşam tarzının teşvik edilmesi gibi faktörlerin de aileyi tehdit ettiğini kaydetti. Çalıştaya, partinin Merkez Yürütme Kurulu üyeleri ve milletvekilleri, MHP Kadın, Aile, Çocuk ve Engelli Politikalarından Sorumlu İl ve İlçe “KAÇEP” Başkanları, sivil toplum kuruluşları ve derneklerinin başkanları ile iş dünyasının temsilcileri ve çok sayıda partili katıldı.

MHP'li Alıcık: "12 Eylül cuntasına beden ve beyin olanlar ise tek kelimeyle zalimdir" Haber

MHP'li Alıcık: "12 Eylül cuntasına beden ve beyin olanlar ise tek kelimeyle zalimdir"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Aydın İl Başkanı Haluk Alıcık, 12 Eylül Darbesi'nin 44. yıldönümünde bir mesaj yayınladı. Özellikle gençleri hedef alan 12 Eylül'ün her yönüyle analiz edilmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Alıcık, mesajında "Türk milliyetçiliği, vatan ve millet sevdasının hiçbir ön şarta dayanmayan kutlu bir yansımasıdır. Belirsizliği kuşatan esrar perdesi kaldırılıp, sarih gerçekler sahnedeki yerini aldıkça, daha önemlisi aziz Türk milleti, kutlu iradesine, tartışma kabul etmez istiklaline sarıldıkça, 12 Eylül’ün karanlık yönleri bütünüyle ortaya dökülecektir. Özellikle Türk gençliğinin hedef alınması, gencecik evlatlarımızın şehadet, mahkumiyet ve mağduriyeti her yönüyle analiz edilmelidir. 12 Eylül ve yaşanan acıklı dönemlerin bir fezlekesini düzenleyip Türk ve Türkiye Yüzyılı'nda, Türk nesillerinin ihtiyaçlarını bihakkın tespit etmek gerekir. 12 Eylül zulümdür, zillettir, hezimettir, rezalettir, cinayettir. 12 Eylül cuntasına beden ve beyin olanlar ise tek kelimeyle zalimdir. Darbeler, Türk demokrasi kültürünü zehirlemiştir. Milli iradeyi örselemiştir, vesayeti özendirmiştir, statükoyu beslemiştir. Her darbe, her muhtıra, her kalkışma, her ara rejim özlemi hiç şüphesiz gayri ahlakidir, gayri meşrudur, gayri millidir, gayri insanidir. Türkiye’nin önü silah zoruyla kesilmiş, tarihi yürüyüşü darbeciler eliyle sekteye uğratılmıştır. Demokrasiye kast edilmiş, milli iradeye vesayet zinciri vurulmuştur. 12 Eylül 1980 darbesi Türkiye’nin on yıllarını çalmış, istikbal haklarını çarpıtmış, milli hakimiyeti çoraklaştırmıştır. Bireyle devlet, milletle devlet arasındaki güvene dayalı ahlaki, tarihi ve hukuki bağlar her darbeyle biraz daha yıpranmış, biraz daha yıkıma maruz kalmıştır" ifadelerine yer verdi. "HER DARBE BİR NEVİ İŞGALDİR" Her darbenin tarihin gerisine düşmek olduğunu sözlerine ekleyen Alıcık; "27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz, Türkiye’nin büyüme ve yükseliş ümitlerine, milli birlik ve dayanışma azmine, huzur ve barış ortamına iç ve dış odakların elbirliğiyle planlayıp uygulamaya geçtikleri zincirleme suikastlardır. Her darbe bir nevi işgaldir, gerilemedir, tarihin gerisine düşmek demektir. Her darbe kaos ve krizin serpilmesi demektir. Her darbe haksızlık ve kanunsuzlukların sivrilmesi demektir. Millet iradesi yalnızca Allah’ın himayesine girer, bunun dışındaki her himaye, her vasilik ya yıkılacak ya da imha edilecektir. Allah birliğimizi beraberliğimiz bozmasın. 12 Eylül 1980 darbesinin 44. yıldönümünde hayatlarını kaybeden tüm mazlumlara, şehitlerimize, 15 Temmuz’da şehit düşen kahraman millet evlatlarına, Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum. Cumhur İttifakı ikliminde oluşan mili birlik ve beraberlik gücümüz darbeci zihniyetin, darbe beklentilerinin bütün planlarını bir daha gün yüzüne çıkmamak üzere tarihin derinliklerine gömmüştür. Başta Başbuğumuz Alparslan Türkeş olmak üzere ebediyete irtihal etmiş dava adamlarının tarih huzurundaki haklılığımızın bilinciyle idam sehpalarına bir cennet bahçesine girercesine yürüyen Ahmet Kerse, Ali Bülent Orkan, Cengiz Baktemur, Cevdet Karakaş, Fikri Arıkan, Halil Esendağ, İsmet Şahin, Mustafa Pehlivanoğlu ve Selçuk Duracık yiğit ülküdaşımızın ruhları şad, mekanları cennet olsun. O günleri yaşayan ve bugün hayatta olan kıymetli ülküdaşlarımıza Allah, sağlıklı ömürler versin. Ne 12 Eylül’ü ne de şehit dava arkadaşlarımızı unuttuk. Unutursak kanımız kurusun" dedi.

Bahçeli: Hiç kimse Atatürk’ün aziz anılarını ve kutlu eserlerini istismar etmeye kalkışmasın Haber

Bahçeli: Hiç kimse Atatürk’ün aziz anılarını ve kutlu eserlerini istismar etmeye kalkışmasın

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "30 Ağustos 2024 Cuma günü Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nden Sonra Yapılan Resmi Olmayan Yeminle" ilgili açıklama yaptı. Bahçeli açıklamasında, "Türkiye’nin müessir ve mütemadi gücü olan milli birlik ve dayanışma ruhu ile iç barış ve huzur ortamı üzerinde hain planları olanların son zamanlarda gemi azıya aldıkları görülmektedir. İş birlikçi ve istismar siyasetine bel bağlayan güdümlü figüranların milli güvenliğimizi ve milli varlığımızı tehdit eden eylem ve söylemlerinde maalesef bir tırmanma gözlenmektedir. Türk milletinin sabrını sınayan, tahammül eşiklerini zorlayan, sinir uçlarını tahrip ve tahriş eden zararlı ve zillet bir kampanya devamlı canlı tutulmaktadır. Dış bağlantılı bir operasyon mekaniği aleni şekilde devrededir. Bu kapsamda tezahür eden sancılı gelişmelerin seyir ve serencamı esef verici olduğu kadar tehlikeli boyutlardadır" ifadelerini kullandı. Açıklamasında sosyal medyadan körüklenen yalan haberler, kamplaşma ve kutuplaşmayı yaygınlaştıran yıkıcı hevesler, fitne cephesini tahkim eden melanet hedefler, devlet ile millet arasına nifak saçmak için fırsat kollayan provokatif hamleler zincirleme reaksiyon halinde olduğunu kaydeden Bahçeli, demokratik tartışma adabından mahrum, sağduyu ve soğukkanlı analizden mazur art niyetli bir güruhun milli ve manevi hassasiyetlerimizi kundaklamak için geceli gündüzlü faaliyet içinde olduğunu söyledi. Bahçeli açıklamasının devamında, “Demokrasi dışı bunalım ve çalkantılara özlem duyan devlet ve millet muhaliflerinin Türkiye’yi müteselsilen her türlü iç ve dış kaynaklı mütehakkim dayatmalara müsait hale getirmek hususunda yoğun çaba sarf ettiği ulu orta meydandadır. Gerçekçi ve geniş açılı bir kavrayışla söylemek gerekirse, Türkiye’mize ölümü gösterip sıtmaya razı olması yönünde zalim bir baskı söz konusu olup bunun yanında, şiddet dozajı giderek yaygınlaşan bir provokasyon ve propaganda kuşatması tüm çirkefliğiyle karşımızdadır. Nitekim takip ve temin edilmek istenen alçak gayenin ilk aşamasında; yönetilemeyen, krizden krize sürüklenen, herkesin birbirine husumet beslediği bir ülke tablosunun kuvveden fille çıkmasıdır. İkinci aşamasında, milli mukavemetin kırılarak terörle mücadelenin sekteye uğraması, ekonomik ve diplomatik temelde boyun eğilmesi, etnik ve mezhep ayrışmasının tetiklenmesidir. Üçüncü aşamasında ise, sözde erken seçim zorlamasıyla Türk ve Türkiye Yüzyılı Vizyonu'nun işlerliğini ve işlevselliğini sabote etmek, hatta anti demokratik arayışlara tahkimat sağlamaktır” ifadelerine yer verdi. "TSK’YI MAKSATLI BİÇİMDE HASTALIKLI VE HASMANE TARTIŞMALARIN İÇİNE ÇEKME GAYRETİ VAHİM BİR HATADIR" Açıklamasında Türk ve İslam düşmanlarını siyaset alanına sızdırıp ardından kurnazca sırtını sıvazlayan zararlı ve zehirli dahili ve harici odakların sistemli şekilde her yolu deneyerek demokrasinin, milli hakimiyet ve hukuk üstünlüğünün ağır yol kazasına uğramasına son hızla hizmet etmekte olduğunu dile getiren Bahçeli, "Tarih ve millet huzurunda söyleyeceğim şudur: Asla başarılı olamayacaklar, asla sonuç alamayacaklardır. Mazide sayısız defalarca tecrübe edildiği gibi Türk milleti, irade şerefine ve varoluş namusuna yine kahramanca sahip çıkacaktır. Bilhassa Türk Silahlı Kuvvetleri’ni maksatlı biçimde hastalıklı ve hasmane tartışmaların içine çekme gayreti vahim bir hatadır ve bundan kazanç umanlar sukutu hayale uğrayacaklardır. Terörle mücadelede destanlar yazan, iç ve dış savunmamızı fedakarca yapan, şehit ve gazileriyle M.Ö. 209'dan bu yana geçen 2233 yıldır düşmanları titretip milletimizi gururlandıran Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ilelebet övünç madalyamızdır. Türk ordusu kanun ordusudur ve Türk milletinin bağrından çıkmıştır. Darbe dönemleri geride kalmış, o karanlık devirlere süngü çekilmiştir. Bu şaşmaz ve şüphe götürmez hakikati herkes kabul etmek mecburiyetindedir" dedi. Açıklamasında Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde, 72’si 14 farklı ülkeden gelen misafir öğrenciler olmak üzere 989 Harbiyeli’nin mezun olduğunu hatırlatan Bahçeli, “190 yıllık bir geleneği kucaklayıp bugünlere ulaşan Harbiye Mektebi’nden yetişen her millet evladı göz nurumuz, istikbal ve istiklalimizin güvencesidir. Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katılan her subayımızın ince elekten geçirilip kıta görevlerine başladıkları bilinen bir husustur. Üstelik mezun olan her subayımızın Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Türk Silahlı Kuvvetleri Komuta heyetinin önünde, Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmetler Kanunu’nun 37’inci maddesinde ifade ve ihata edilen yemini yüksek sesle icra ettikleri herkesin malumudur. Ne var ki, bu seneki mezuniyet töreninin resmi safhası tamamlandıktan, Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte askeri ve sivil erkanın ayrılışından hemen sonra sayıları 300’ü geçen teğmenin kılıçlarını çekip bir başka yemini seslendirdikleri, nihayetinde bunun etrafında günlerdir mahsurlu ve bayağı polemiklerin üretildiği de açık bir gerçektir" açıklamasında bulundu. “BUNA KİM YA DA KİMLER KARAR VERMİŞTİR” Hiç kimsenin Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz anılarını ve kutlu eserlerini istismar etmeye, bu çerçevede kutuplaşma dalgası oluşturmaya kalkışmaması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Siyaset ve toplum gündemine oturan, medyada her gün otopsi raporu yazılan vaki yeminin gayesi nedir? Buna kim ya da kimler karar vermiştir? Kanunla belirlenmiş yemini müteakiben mezun subayların bir bölümünün dile getirdikleri yemine ihtiyaç duyulmasının mana ve maksadı nasıl yorumlanmalıdır? Yeminler arasındaki bir bölünmenin gelecekte Türk Silahlı Kuvvetleri içinde veya vatan savunmasında ayrılık ve aykırılık doğurmayacağının teminatı bugünden nasıl verilecektir? Hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aziz anılarını ve kutlu eserlerini istismar etmeye, bu çerçevede kutuplaşma dalgası oluşturmaya kalkışmamalıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türk milletinin ortak değeridir, ilk Cumhurbaşkanımızdır, Milli Mücadele’nin yol başçısıdır. Kanuni yemin dışındaki yeminin üzeri Aziz Atatürk’le örtülmemeli ve gizlenmemelidir" ifadelerini kullandı. Açıklamasında Türk milletinin her evladının vatanı ve bağımsızlığı için canını seve seve vermeye hamd olsun hazır ve kararlı olduğunu belirten Bahçeli, "Hukuk ve demokrasinin hakim ve havi olduğu ülkelerde neyin nasıl olacağının ilke ve kuralları bellidir, üstelik kayıt altındadır. Bunun dışında maceracı yaklaşımların, spekülasyonlara yol açacağı, kuşkuları kamçılayacağı her türlü izahtan varestedir. CHP’nin ve diğer yedeklerinin yemin meselesini istismara yeltenmesi, sokak röportajlarında millete hakaret eden edep yoksunlarını baş tacı etmesi elbette ahlaki ve demokratik bir ayıptır.30 Ağustos’u gölgeleyen, ülkemizi meşgul eden, hasımları ümitlendiren, istismar lobisini heyecanlandıran ikinci yemin hadisesinin her bakımdan netliğe kavuşması zorunludur. Milliyetçi Hareket Partisi bu meselenin yakından takipçisi olacaktır" ifadelerine yer verdi.

MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Alperen: "30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun" Haber

MHP Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Alperen: "30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun"

Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Disiplin Kurulu Başkanı Bahadır Alperen, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı. Alperen, mesajında şu ifadelere yer verdi: "Yüce Türk milletinin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun. Bizler, tarih boyunca, istiklalinden taviz vermemiş, bağımsız ve hür yaşamayı şiar edinen ve bu uğurda hiçbir fedakarlıktan kaçınmadan vatan sevgisini tüm değerlerin üzerinde sayan bir milletiz. Bunun en büyük örneklerinden birisi de Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları liderliğinde başlatılan şanlı Kurtuluş Mücadelesidir. Aziz milletimizin özgürlük sevdası, 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesiyle zirveye ulaşmış ve burada söken zafer şafağı, milletimizin yolunu aydınlatmıştır. Ulu Önderimizin ateş hatları arasında, bizzat Zafertepe’den idare ettiği, Türk ordusuna o tarihî 'Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!' emrini verdiği 30 Ağustos 1922 Başkomutan Meydan Muharebesi, Şanlı Türk Ordusunun, tarihe adını altın harflerle yazdırdığı bir kahramanlık destanıdır. Bu kutlu zafer, var olma ve yok olma arasında mücadele eden bir ulusun, hep birlikte şahlanışının; varlık ve birliğini, özgürlük ve istikbalini, toprağını ve devletini her durum ve şartta en önde sayacağının en büyük ispatı olmuştur. Vatanın bütünlüğü için canla başla mücadele eden şanlı ordumuzun bütün kahramanlarını rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum. Yüce Türk milletinin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.