MHP Genel Başkanı Bahçeli: "Açılan tiyatro perdelerine karnımız toktur"
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bugünkü siyasi ve ideolojik uzantılarının bir cinayet davası üzerinden MHP ve Ülkü Ocakları düşmanlığını güncelleme teşebbüsü aşağılık bir tertibin, alçak bir tezgahın, dış bağlantılı bir kumpasın varlığına işaret değilse acaba nedir?” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Grup Toplantısı’nda konuştu. Bahçeli, 2 Haziran’da 3 ilçe ve 4 belde de yenilenen seçimleri değerlendirerek, “Milli irade tecelli etmiş, resmi olmayan sonuçlar belli olmuştur. Milliyetçi Hareket Partisi, Aksaray’ın Sağlık Beldesi’nde seçimi kazanmış, demokratik yarış halinde olduğu diğer bazı seçim bölgelerinde de az farkla geride kalmıştır. Mesela Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde olan budur. Öncelikle belirtmeliyim ki, oy versin ya da vermesin aziz milletimizin her güzel insanına teşekkür ediyorum. Sağlık Beldesi Belediye Başkanımız başta olmak üzere, 2 Haziran’da seçilen her belediye başkanını tebrik ediyor, başarılar diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi’nin aday ve teşkilatları, yenilenen seçimlerin hazırlık döneminde azami feragat ve gayretle çalışmıştır. Gönül isterdi ki, daha iyi sonuç alalım, daha müessir olalım. Ancak milletimizin takdir ve tercihi neyse bağlılığımız ve saygımız tartışmasızdır” diye konuştu.
“CHP GENEL BAŞKANININ KAYSERİ MİLLETVEKİLİMİZE KARŞI SERGİLEDİĞİ TUTUM YAKIŞIKSIZ OLDUĞU KADAR MESNETSİZ VE TEMELSİZDİR”
“Yumuşama kisvesi altında lafla peynir gemisi yüzdürenlerin ne yapacağı ayrıca ele alınmalıdır” ifadesini kullanan MHP lideri Devlet Bahçeli, şunları söyledi:
“Milliyetçi Hareket Partisi başkalarının gündeminde konu mankeni değil, kendi gündemini inşa ve ihya etmede mahir ve muvaffakiyet sahibidir. Milliyetçi fikriyatın bıçkın zekâsıyla demokratik faziletin birikimli zenginliği bizim anlayışımızda terekküp ve temerküz etmiştir. Nitekim milliyetçilik ile demokrasinin ikiz kardeş olması şöyle dursun, bir yüzün iki yanağı, bir köprünün iki yanı, bir kürenin iki yarısı olduğu alenen ortadadır. Fakat sözde demokrat, özde demagog olanların bu gerçeğin hakkını bırakınız teslim etmelerini bilakis algılamaları ve anlamaları için kırk fırın ekmek yemeleri bile faydasızdır. CHP Genel Başkanının, yenilenen Pınarbaşı Belediye Başkanlığı seçiminin hitamında Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve Kayseri Milletvekilimize karşı sergilediği nezaketsiz ve sevimsiz tutum yakışıksız olduğu kadar mesnetsiz ve temelsizdir. Milliyetçi Hareket Partisi, 31 Mart 2024 tarihinde yapılan Pınarbaşı Belediye Başkanlığı seçimlerinde usulsüzlüklerin ve hukuksuzlukların olduğunu iddia etmiş, bu iddianın ispatıyla da seçimin tekrarı kararlaştırılmıştır. Kayseri Milletvekilimizin terör estirdiğini, küfürler eşliğinde önüne geleni tehdit ettiğini söyleyen CHP Genel Başkanı müfteriliğine yeni bir halka eklemiştir. Bu şahsın ağzından çıkacak sözler bunlar mı olmalıydı? Bir parti genel başkanı değerlendirmesini bu çerçevede mi yapmalıydı? Milliyetçi Hareket Partisi’nin herhangi bir milletvekili veya teşkilat mensubunu terörle ilişkilendirmek sadece ağır bir bühtan değil, aynı zamanda yumuşama pozları veren bir zatın edepsiz beyanatı ve eşik tanımayan hezeyanıdır.”
“CHP GENEL BAŞKANININ YOLU YOL DEĞİLDİR, SÖZLERİ İTİBARLI VE İSABETLİ DEĞİLDİR”
“CHP Genel Başkanı, terör ve terörist görmek hususunda önüne geçemediği bir merak içindeyse bize değil, yanı başında vazo gibi tuttuğu, kol kola girdiği, emel ve hedef birlikteliği içinde olduğu DEM’li bölücülere bakması en doğru ve doğal tercih olacaktır” diye konuşan Bahçeli, “Bize küstahça üslup hatırlatması yapan bu şahsın, önce kendi ağzını yıkaması, diline hakim olması, hırs bürümüş gözüne bizi kestirmekten derhal dönüş yapması ikazen tavsiyemdir. Parti yöneticilerimizi ve milletvekillerimizi doğrudan hedef alan, yalan ve yanlışlarla dolu iddialarda bulunan CHP Genel Başkanının yolu yol değildir, sözleri itibarlı ve isabetli değildir. Kendisi her şeyi yapacak, aklına her eseni söyleyecek, her filmin içinde başrole talip olacak, sonra da normalleşmeden ve yumuşamadan bahis açacak, diyorum ki, bu terazi o sıkleti çekmez, yumuşakça duruş Milliyetçi Hareket Partisi’yle bağdaşmaz, asla da yakışmaz. Bir yanağımıza tokat atana diğerini dönemeyiz. Ya aynısıyla cevap veririz ya da uzanan o eli kırıp atarız” dedi.
“DÜNYA ALEMİN DERDİ BİZ OLMUŞUZ, ANLAŞILAN ALAYINA KÜLAHLARINI TERS GİYDİRMİŞ”
“Bazıları söz konusu dümen çevirmek olunca hemen kaptan kesiliyor. Bilmiyorlar ki dümenciliğin sonu aylaklık ve ayakçılıktır” diyen Bahçeli, “Biz kendimizi hiçbir zaman yüksekte görmedik, sadece siyasi müflislerin ve ikiyüzlülerin seviyesine inmedik, inmeyi de hiç aklımızdan geçirmedik. Öylelerini tanıdık ki, biraz adam ol diyeceğimiz ilk anda yutkunduk ve vazgeçtik, çünkü onlardan imkansızı istemenin boşuna bir heves olduğunu defalarca gördük ve şahit olduk. Dünya alemin derdi biz olmuşuz, anlaşılan alayına külahlarını ters giydirmiş, uykuyu da haram etmişsiz. Allah’ın izniyle buna devam edeceğiz. Halkın, hakkın ve hakikatin peşinde koşar adımlarla ilerleyeceğiz” şeklinde konuştu.
“KAYNAŞMANIN VE KARDEŞÇE YAŞAMANIN ÇATISI TÜRKİYE CUMHURİYETİ’DİR”
Siyasette yumuşama arayanların önce sevgide uzlaşacak cesamet ve cesaret gösterebilmesi gerektiğini söyleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bunun dışında gürültü kirliliğine, açılan tiyatro perdelerine karnımız tok, aldırışımız yoktur. Her insanımızı aziz bilen, her vatandaşımızı kardeş sayan bir fikir ve fıtrat kalibresiyle önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben demekten, aklımızda Türkiye’yi tıpkı bir bayrak gibi taşımaktan bir an olsun taviz vermeyeceğiz. Onun bunun değirmen taşında öğütülecek, şunun bunun istismar sofrasında meze olacak ne bir arkadaşımız ne de siyasetimiz vardır. Yumuşama ve normalleşme diyenler, şayet Türk ve Türkiye sevgisinde, Türk milletinin ortak aklı ve ortak paydasında kararlı ve kati buluşmaya tamam diyorlarsa, bunu da fiilleriyle ve fikirleriyle tescil ediyorlarsa, haydi buyursunlar, bize her yer Türkiye’dir, Türk milletinin has bahçesidir. Kaynaşmanın ve kardeşçe yaşamanın çatısı Türkiye Cumhuriyeti’dir. DEM’lenmek bu çatıyı çökertme girişimidir. Bölücülük bu çatıyı yakıp yıkmaya azmetmek demektir" diye konuştu.
“PKK’LI SÖZDE HAKKÂRİ BELEDİYE BAŞKANI’NIN KİRLİ YAKASINDAN NASIL TUTULMUŞSA DİĞER BELEDİYE BAŞKANLARININ VE MİLLETVEKİLLERİNİN DE YAKALARINDAN ÖYLE TUTULACAKTIR”
Hakkari Belediye Başkanının İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınmasına ilişkin konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli, şunları aktardı:
“İçişleri Bakanlığımız hukuk sınırları dahilinde devreye girmiş, Türkiye Cumhuriyeti’nin hükmü şahsiyetini, egemenlik haklarını amasız, fakatsız muhafaza etmiştir. Bu kapsamda İçişleri Bakanımızı ve mesai arkadaşlarını yürekten kutluyorum. Bir teröristin 31 Mart seçimlerinde aday gösterilmesi evvelemirde demokrasiye kastetmek, hukuku işlevsiz hale sokmak niyetiyle arkasından dolanmak, devlet ile yöre halkını karşı karşıya getirmenin hazırlığını yapmaktır. Silahlı terör örgütünü yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak ve örgüt propagandası yapmak suçlarından Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılaması süren ve hakkındaki kararın açıklanması an meselesi olan bir PKK’lının seçimlere katılması başlı başına skandaldır. Halkın iradesine ket vuran, hukuka kara çalmak için teşebbüs içinde olan bayraksızlar bellidir. Demokrasi ve özgürlük istismarıyla Türk ve Türkiye düşmanlığında söz kesen hainler bellidir. ‘Kayyuma karşıyız’ sözleriyle, bölücü terör örgütüne açık veya gizli hizmet eden, destek veren kimlik ve kişilik yoksunları bellidir. Ama hepsinden daha belli ve daha bilinir olan da Türk devletinin ve Türk milletinin muktedir gücü, yılanın başını ezen demir yumruğudur. PKK’lı sözde Hakkâri Belediye Başkanı’nın kirli yakasından nasıl tutulmuşsa, inanıyorum ki, diğer kanun ve ahlak kaçkını sözde belediye başkanlarının ve milletvekillerinin de yakalarından öyle tutulacaktır. Türkiye, muz cumhuriyeti, kabile devleti, işgal ülkesi değildir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm Türkiye’de terörist belediye başkanı, terörist milletvekili istemiyoruz. Sözde kayyum edebiyatı yapanlar önce bölücü terör örgütü PKK’ya nasıl baktıklarını, onun siyasi aparatı DEM’e nasıl yaklaştıklarını netliğe kavuşturmakla mükelleftir. Şimdi, gerçek emellerini maskeleyerek normalleşme ve yumuşama sözlerini tedavüle sokan DEM’lenmiş CHP’ye sormak isterim; bizim hangi konuda yumuşak huylu olmamızı bekliyorsunuz? Bölünme ve ayrılmada mı? Bin yıllık kardeşliğimizi bozmadı mı? Nasıl bir uzlaşma ve normalleşme vasatını kafanızdan geçiriyorsunuz? Devletimizin nasıl parçalanacağını mı, vatan topraklarımızın nasıl taksim edileceğini mi? Yumuşayarak ve normalleşerek hangi karara varacaksınız? Şehitlerimize nasıl ihanet edeceğinize mi? Gazilerimizi bir kez daha nasıl yaralayacağınıza mı? Kahramanların hatıralarını nasıl ayaklar altına alacağınızı mı? Terörist Demirtaş ve DEM’e övgüler yağdıranlar, sorarım hepinize, maksadınız bunlardan hangisidir? DEM’lenmiş CHP’den tutun da diğer muhalefet partileri söylesin de bilelim, bu kokuşmuşluğu nasıl telafi edecekler, neyi ve neleri ileri sürecekler?”
“MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ VE ÜLKÜ OCAKLARI ALEYHİNE TEDAVÜLE SOKULAN KARANLIK SENARYOLAR ARTAN DOZAJLARLA İLERLETİLMEKTEDİR”
Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücü gençliğin Türkiye için bir felaket olacak böyle bir kavganın tarafı olmayacağını, bunu önlemek için demokratik ve meşru zeminlerde sonuna kadar mücadele edeceğini söyleyen MHP lideri Bahçeli, şöyle devam etti:
“DEM’lenmişlerin, bu konularda nerede durduklarına göz atması ve bizi hedef alan ithamlarda bulunmadan önce çok iyi düşünmeleri tutarlılık gereğidir. Ekonomik abluka, diplomatik kuşatma, siyasi yıldırma ve teçhiz edilen kara kampanyalarla sonuca gitmek isteyen iç ve dış husumet kampının yakın hedefi Milliyetçi Hareket Partisi, Ülkü Ocakları ve Cumhur İttifakı’dır. Menfur saldırıların asıl maksadı ve esas içyüzü gözümüzden kaçmamaktadır. Bir ayağı yurt içinde, diğer ayağı da yurt dışında bulunan meşum operasyonların kumanda merkezinde Milliyetçi Hareket Partisi ile Cumhur İttifakı’nın stratejik meşguliyetini sağlamak, enerjilerini içe dönük harcamasını temin etmek yer almaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkü Ocakları aleyhine tedavüle sokulan karanlık senaryolar artan dozajlarla ilerletilmektedir. Yargıya intikal etmiş bir cinayet davasında partimizin ve Ülkü Ocakları’nın suçlanması, hatta dahilde ve hariçte Ülkü Ocakları’na suç örgütü gölgesi düşürmek için kolları sıvayan ajan ve provokatörlerin sırtının sıvazlanması tesadüf değildir. Hepsini biliyoruz, hepsini takip ediyoruz, verilmeyecek bir hesabımızın olmadığını cümle alemle paylaşıyoruz.”
“BUGÜNE KADAR SESSİZ KALIŞIMIZ ÜLKÜCÜ KATİLLERİNİ UNUTTUĞUMUZ ANLAMINA ASLA GELMEMELİDİR”
Hesaplaşmaya hazır olduklarını ve hesaplaşmadan kaçmadıklarını dile getiren Bahçeli, “Hesap soracak yüreğe ise sahip olduğumuzu hiç kimsenin yabana atmamasını bekliyor, aklından çıkarmamasını temenni ederiz. Başkaları için küçük, bizim için çok önemli bir ayrıntı da şudur: ‘Hesaplaşacağız, ama helalleşmeyeceğiz’ bugüne kadar sessiz kalışımız Ülkücü katillerini unuttuğumuz anlamına asla gelmemelidir. Dün kanımızı dökenlerin bugün sözde mahkeme kurup Ülkücü müdafaasına tevessül etmeleri utanmazlığın sınır tanımadığına acıklı bir örnektir. Ülkücüyü, Ülkü Ocaklarıyla ayrıştırmanın, dahası terörle ilişkilendirmenin zillet ve kabus dolu düşünü kuranlar eninde sonunda mahcup ve mağlup olacaklardır. Bize hazırlanmış bir iddianameyle ilgili olmadık lafı edenler her şeyden önce ellerine ve vicdanlarına bulaşmış Ülkücü kanlarını temizleyecek edep ve onuru gösterebilmelidir. Bizim hiç kimseden öğrenecek veya duyacak bir şeyimiz yoktur. İlk silahı çekenlerin, ilk mermiyi atanların, Türkiye’yi Marksist-Leninist uçuruma itmek için her ilkelliği tatbik edenlerin binlerce dava arkadaşımızın kanına girdiğini yaşayarak biliyoruz ve onlarla, onların izinden yürüyenlerle her seviyede hesaplaşmaya hazır olduğumuzu üstüne basa basa açıklıyoruz” diye konuştu.
“KURDUN BOYNUNA TASMA GEÇMEZ, GEÇERSE İTİN BOYNUNA GEÇER”
“Milliyetçi-Ülkücü Hareketi geçmişte haksız yere suçlayıp hunhar saldırılarla iradesinden, istikametinden, inancından ve davasından caydırmaya azmedenlerin” diyen Bahçeli, “Bugünkü siyasi ve ideolojik uzantılarının bir cinayet davası üzerinden MHP ve Ülkü Ocakları düşmanlığını güncelleme teşebbüsü aşağılık bir tertibin, alçak bir tezgahın, dış bağlantılı bir kumpasın varlığına işaret değilse acaba nedir? 12 Eylül öncesi yarım kalan mücadeleyi şayet tamamlamak için gün sayanlar varsa, ben de diyorum ki, sizden korkan sizin gibi olsun, yolundan dönen namert olsun, davasının onurunu savunmayan şerefinden mahrum olsun. Hesaplaşma teklifimizi yineliyorum. Hatta hodri meydan diyorum. Hasbelkader bir ara partimizde yer alsa da şimdilerde neyin hesabı, ne hesaplaşması diyerek ileri geri konuşan çürüklerin vakti saati geldiğinde ipliğini pazara çıkarmak, ne kadar ahlaksız olduklarını deşifre etmek davamıza vefa borcumuzdur. Kurdun boynuna tasma geçmez, geçerse itin boynuna geçer” ifadelerini kullandı.
“FİLİSTİN DEVLETİNİN DÜNYA ÇAPINDA TANINMASINDAN BAŞKA BİR SEÇENEK YOKTUR”
Filistin’i tanıyan ülke sayısının 147’ye ulaşmasını umut ve memnuniyet verici olduğunu ifade eden Bahçeli, “Bu sayı hızla yükselmeli, İsrail’in işlediği soykırım suçu en başta küresel vicdanda mahkum ve telin edilmelidir. ABD Başkanı’nın 31 Mayıs 2024 tarihinde açıkladığı 3 aşamalı kalıcı ateşkes planı ve buna Hamas’ın olumlu bakması müspet bir gelişmedir. Ne var ki, İsrail yönetiminden çatlak sesler yükselmektedir. İsrail Başbakanı caniyahunun 1 Haziran 2024 tarihinde Hamas’ın yok edilene kadar Gazze’de kalıcı ateşkesin olmayacağını ileri sürmesi katliamların süreceği yönündeki şüphe ve kaygıları maalesef kamçılamıştır. Gazze’de sadece açlıktan ölen çocuk sayısı 37’ye çıkmıştır. Hiçbir insani değer ve mirasın kabul etmeyeceği bir trajedi Gazze Şeridi’nde hüküm sürmektedir. ABD’nin, Birleşmiş Milletlerin ve İslam ülkelerinin İsrail üzerindeki baskılarını daha da artırması geldiğimiz bu aşamada adalet ve insanlık görevidir. Başkenti Doğu Kudüs olan, 1967 sınırları temelinde; egemen, siyasi ve toprak bütünlüğünü sağlamış bağımsız bir Filistin devletinin dünya çapında tanınmasından başka bir seçenek yoktur. Aksi halde beşeriyetin en kötü senaryoya maruz kalarak yaygın ve yıkıcı bir savaşın doğması kuvvetle muhtemeldir” dedi.