SON DAKİKA
Hava Durumu

#Merkez Bankası

Söz Bursa - Merkez Bankası haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Merkez Bankası haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Merkez Bankası PPK toplantı özetini yayınladı Haber

Merkez Bankası PPK toplantı özetini yayınladı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ağustos ayı Para Politikası Kurulu toplantı özetini yayınladı. Özette, sıkı para politikası duruşunun sürdürüleceğine vurgu yapıldı. Kurulun, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunun yinelendiği kaydedildi. TOPLANTI ÖZETİNDE ŞU İFADELERE YER VERİLDİ: Küresel ekonomi ''Küresel büyüme görünümündeki sınırlı iyileşme yılın ikinci çeyreğinde de devam ederken, işgücü piyasalarındaki sıkılık zayıflamaya başlamış ve arz talep dengesindeki normalleşme eğilimi sürmüştür. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2024 yılında yüzde 2 artarak 2023 yılındaki yüzde 1,8’in sınırlı oranda üzerinde büyüyeceği tahmin edilmekte ve küresel iktisadi faaliyetin zayıf seyrini sürdüreceği değerlendirilmektedir. Gelişmiş ülkelerin birinci çeyrek büyüme verileri iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanmayı desteklerken, öncü göstergeler söz konusu toparlanmanın daha çok hizmet sektörü kaynaklı olduğuna işaret etmektedir. ABD ekonomisi büyüme eğilimi diğer gelişmiş ülkelerden olumlu ayrışmaya devam etmiştir. Enflasyonda kalıcı düşüşü sağlamak amacıyla faiz indirim süreçlerinin temkinli yürütülecek olması ve jeopolitik gelişmeler 2024 yılında küresel iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir. Küresel enflasyondaki düşüş devam ederken, ABD’de açıklanan son enflasyon verileri hizmet sektöründeki fiyat katılığının zayıflamaya başladığına işaret etmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde (GOÜ) faiz indirimleri parasal sıkılığı koruyacak şekilde sürdürülürken, faiz indirim sürecine giren gelişmiş ülke merkez bankalarına yenileri eklenmiştir. Enflasyon görünümündeki iyileşmenin devamı ve hizmet enflasyonuna dair son gelişmeler faiz indirim beklentilerini güçlendirse de gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirim sürecinde temkinli bir yaklaşım izleyecekleri değerlendirilmektedir. Diğer taraftan küresel belirsizlikler ve finansal piyasalarda ağustos ayında yaşanan oynaklık ile birlikte risk iştahı zayıflamış ve GOÜ hisse senedi piyasalarından portföy çıkışları gözlenmiştir. PARASAL VE FİNANSAL KOŞULLAR Enflasyon ve kur beklentilerindeki gerilemenin ve yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirası (TL) varlıklara yöneliminin etkisiyle piyasada dönemsel olarak oluşan likidite fazlası mevduat faiz oranlarında belirleyici olmaya devam etmektedir. TL mevduat faizleri, 26 Temmuz haftasından bu yana 55 baz puan gerileyerek, 9 Ağustos haftası itibarıyla yüzde 55,20 seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 67 baz puan azalarak yüzde 58,57 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel tarafta, ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 26 baz puan artarak yüzde 74,59 olarak gerçekleşirken; konut kredisi faizleri, yatay seyrini sürdürerek yüzde 43,48 seviyesinde oluşmuştur. Son dönemde, kampanyalı satışların etkisiyle dalgalı bir seyir izleyen taşıt kredisi faizleri 9 Ağustos itibarıyla yüzde 55,06 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 26 Temmuz haftasından bu yana artarak yüzde 1,68 seviyesinden 9 Ağustos itibarıyla yüzde 2,27 seviyesine gelmiştir. Söz konusu artışta bireysel kredi kartları bakiyesinin büyüme oranındaki yükselme etkili olmuştur. Aynı dönemde TL ticari krediler sınırlı büyümeye devam etmiş ve 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 0,21 olarak gerçekleşmiştir. Kur etkisinden arındırılmış yabancı para (YP) ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, TL ticari kredi büyümesine kıyasla daha güçlü seyretmeye devam etmekle birlikte büyüme kısıtlarının etkisiyle yüzde 1,95 seviyesinde gerçekleşmiştir. Kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarındaki çözülmeyi hızlandıracak yönde atılan adımların etkisiyle bu hesaplardaki hızlı gerileme ile TL mevduata olan talep devam etmektedir. Diğer yandan, KKM yenilemelerinin azalmasıyla birlikte YP mevduatlarda sınırlı bir artış görülmüştür. Likidite fazlası, zorunlu karşılıklar ve son PPK döneminde genişletilen araç seti kullanılarak sterilize edilmektedir. Bu kapsamda gerekli görülen gün ve saatlerde ek TL depo alım ihalelerine başlanmıştır. Buna ilave olarak, 2 ve 13 Ağustos tarihlerinde TL karşılığı döviz swap ihaleleri düzenlenmiştir. Son olarak, diğer para piyasalarında banka ve banka dışı finansal kuruluşlardan gecelik vadede kotasyon yoluyla borç alma işlemleri yapabilmek amacıyla Takasbank para piyasasına kotasyon girilmeye başlanmıştır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, önceki PPK toplantı haftasından bu yana 2,22 milyar ABD doları artarak 9 Ağustos 2024 itibarıyla 150,23 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) son PPK döneminde küresel finansal piyasalarda yaşanan oynaklığın da etkisiyle sınırlı yükseliş kaydederek 19 Ağustos 2024 itibarıyla 266 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 19 Ağustos itibarıyla yüzde 10,60 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 22,0 seviyesine gerilemiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) piyasasına 1,22 milyar ABD doları giriş, hisse senedi piyasasından ise 0,62 milyar ABD doları çıkış olmak üzere toplam 0,60 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir. TALEP VE ÜRETİM Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler yurt içi talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyonist etkisinin azaldığına işaret etmektedir. Haziran ayında perakende satış hacim endeksi, aylık bazda artmakla birlikte çeyreklik bazda sınırlı bir düşüş kaydetmiştir. Aynı dönemde, ticaret satış hacim endeksinde çeyreklik olarak daha yüksek oranlı bir düşüş gerçekleşmiş, perakende ticaretin yanı sıra endeksin diğer iki ana kalemi olan motorlu taşıtların ticareti ve toptan ticarette de azalış izlenmiştir. İlk çeyrekte ılımlı artış gösteren hizmet üretim endeksi, ikinci çeyrekte sınırlı azalış kaydetmiştir. Üçüncü çeyreğe ilişkin mevcut veriler, yurt içi talepteki yavaşlamanın sürdüğüne işaret etmektedir. Temmuz ayında kartla yapılan harcamalar aylık bazda sınırlı azalmış, çeyreklik bazda ise yataylaşmıştır. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malı ithalatı ise, bu dönemde azalışını sürdürmüş ve seviye olarak bir önceki yıl ortalamasına yakınsamıştır. Temmuz ayında, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verileri, iç piyasa siparişlerinde çeyreklik bazda azalış olduğunu göstermektedir. Firma görüşmelerinden edinilen tüketim harcamalarına ilişkin tespitler, iç talepte yavaşlamayı teyit etmektedir. Haziran ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 2,1 oranında azalırken, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 4,7 oranında gerilemiştir. Çeyreklik bazda ise sanayi üretimi yüzde 3,9 oranında azalmıştır. Haziran ayında Kurban Bayramı tatilinin idari kararla uzatılması sonrası ortaya çıkan köprü günlerinin, üretimde sektörler geneline yayılan düşüşte etkisi olduğu değerlendirilmektedir. Söz konusu etki dışlandığında, haziran ayında sanayi üretiminin ana eğiliminin genel endeksin ima ettiğinden daha kuvvetli olduğu tahmin edilmektedir. İkinci çeyreğe ilişkin mevcut veriler, yıllık ve çeyreklik bazda gayri safi yurt içi hasıla büyüme oranlarının ilk çeyreğe kıyasla gerileyeceğine işaret etmektedir. Bununla birlikte, yılın ikinci çeyreğinde, köprü günleri kaynaklı arızi zayıflama dışlandığında, söz konusu gerilemenin daha sınırlı gerçekleştiği ve iktisadi faaliyetin ana eğiliminin daha ılımlı olduğu değerlendirilmektedir. Öncü göstergeler, imalat sanayi kapasite kullanım oranında ise ağustos ayında sınırlı bir miktar düşüşe işaret etmektedir. Haziran ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam, çeyreklik bazda yüzde 0,6 oranında artarak 32,7 milyon kişi seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, işgücüne katılım oranı 0,3 puan artarken, işsizlik oranı yatay seyrederek çeyreklik bazda yüzde 8,8 düzeyinde gerçekleşmiştir. Anket göstergeleri, imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde düşüşe işaret etmektedir. Haziran ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 407 milyon ABD doları fazla vermiş, yıllıklandırılmış cari açık ise 0,4 milyar ABD doları artışla 24,8 milyar ABD dolarına yükselmiştir. Söz konusu artışta, büyük ölçüde altın ve enerji hariç dış ticaret açığındaki yükseliş etkili olmuştur. Diğer yandan, enerji dış ticaret açığı görece yatay seyretmiş, altın dış ticaret açığı ise önceki aya kıyasla azalmıştır. Bu dönemde, yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası bir önceki aya göre artış kaydetmiştir. Geçici dış ticaret verileri, temmuz ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ithalatta düşüşe, ihracatta ise yatay seyre işaret etmektedir. Bu çerçevede, yıllıklandırılmış olarak cari dengede haziran ayında duraksayan iyileşme eğiliminin, seyahat gelirlerinin de güçlü katkısıyla temmuz ayında süreceği öngörülmektedir. Altın ithalatı, temmuz ayında tarihsel ortalamalarının altına inerken, yıllıklandırılmış olarak 19,5 milyar ABD doları civarına gerilemiştir. Tüketim malları ithalatı haziran ayının ardından temmuz ayında da düşmekle birlikte mevsimsellikten arındırılmış olarak yüksek seviyesini korumaktadır. Temmuz ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri ağustos ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimler, ihracatta ılımlı azalış, ithalatta ise artış ima etmektedir. Tüketim malı ithalatının seyri, parasal sıkılaştırmanın iç talep üzerindeki etkilerinin değerlendirilebilmesi açısından, çeşitli diğer göstergeler ile beraber yakından takip edilmektedir. Cari açığın finansman tarafında, bankacılık sektörünün yıllıklandırılmış uzun vadeli borç çevirme oranı, haziran ayında yüzde 141 civarında gerçekleşmiştir. Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 101 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının bir önceki aya kıyasla bir miktar iyileştiği gözlenmektedir. ENFLASYON GELİŞMELERİ VE BEKLENTİLER Tüketici fiyatları temmuz ayında yüzde 3,23 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon yüksek bazın da etkisiyle 9,82 puan düşüşle yüzde 61,78 olarak gerçekleşmiştir. B ve C endekslerinin yıllık değişim oranları sırasıyla yüzde 60,31 ve yüzde 60,23 seviyesine gerilemiştir. Bu dönemde temel mallar başta olmak üzere tüm grupların yıllık enflasyona katkısı düşmüştür. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık tüketici enflasyonu önceki aya kıyasla yükselmiştir. Bu gelişmede, maktu vergi güncellemeleri ile yönetilen ve yönlendirilen kalemlerdeki fiyat artışlarının yanı sıra mevsimsel eğilimlerinin aksine artış sergileyen taze meyve ve sebze fiyatlarının etkisi belirgin olmuştur. Temmuz ayında enerji grubu enflasyonu, mesken elektrik tarifelerinde yapılan artış ile akaryakıt ve tüp gazdaki otomatik vergi düzenlemesi nedeniyle öne çıkmıştır. Hizmet grubunda aylık fiyat artışı bu dönemde de yüksek seyrini sürdürmüştür. Bu grupta fiyat artışları kira, haberleşme ve ulaştırma başta olmak üzere alt gruplar genelinde güçlenmiştir. Temel mal grubundaki fiyat artışı sınırlı kalmış, bu gelişmede döviz kurundaki görünüm ve iç talep gelişmelerine bağlı olarak ılımlı bir artış kaydeden dayanıklı mal (altın hariç) alt grubu etkili olmuştur. Giyim enflasyonu da özellikle son iki ayda zayıf bir seyir izleyerek temel mallardaki bu görünümü desteklemiştir. Gıda grubunda aylık fiyat artışı bir önceki aya yakın gerçekleşmiştir. İşlenmemiş gıda alt grubunda kümes hayvanlarının et fiyatlarındaki gerileme devam ederken, kırmızı et fiyatları nispeten yatay seyretmiştir. Taze meyve ve sebze fiyatları sıcak seyreden hava koşullarının da etkisiyle mevsimsel ortalamalarının aksine artarak, gıda grubunda daha olumlu bir görünümü sınırlamıştır. İşlenmiş gıda alt grubunda ise aylık enflasyon önceki aya kıyasla sınırlı bir yavaşlama kaydederken, bu grupta ekmek-tahıllar kalemi fiyat artışıyla öne çıkmıştır. Temmuz ayında aylık enflasyonun ana eğilimi, önceki aya kıyasla sınırlı bir şekilde yükselirken ikinci çeyrek ortalamasının altında kalmıştır. B ve C endekslerinde mevsimsellikten arındırılmış üç aylık ortalama artışlar sırasıyla yüzde 2,6 ve yüzde 2,5 seviyelerinde gerçekleşerek gerilemeye devam etmiştir. Temmuz ayında, B endeksini oluşturan gruplardan işlenmiş gıdada sınırlı bir yavaşlama görülürken, diğer gruplar yükseliş kaydetmiştir. Medyan, SATRIM, yayılım endeksi ve diğer ana eğilim göstergeleri de bir önceki aya kıyasla yükselmiştir. Mal enflasyonu düşerken hizmet enflasyonundaki iyileşmenin gecikmeli olacağı değerlendirilmektedir. Hizmet enflasyonundaki yüksek seyir ve katılık, enflasyon beklentileri ve jeopolitik gelişmeler enflasyonist riskleri canlı tutmaktadır. Temel mal enflasyonu düşük seviyelere gerilemiştir. Hizmetlerde ise geçmiş enflasyona endeksleme davranışının güçlü olduğu izlenmektedir. Hizmet sektöründe hâkim olan söz konusu fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olmaktadır. Yıllık enflasyon temmuz ayında, temel mal grubunda yüzde 38,25 olurken, hizmet sektöründe yüzde 85,63 ile yaklaşık 47 puan daha yukarıda gerçekleşmiştir. Ayrıca, hizmetlere ait yayılım endeksi, fiyat artışlarının sektör genelinde devam ettiğini göstermiştir. Kira enflasyonu sözleşme yenileme oranının temmuz ayında yükselmesiyle beraber artış kaydederek yüksek seyrini sürdürmüştür. Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergeler, sözleşme yenileme oranının ağustos ayında da kayda değer bir düzeyde olmasıyla yüksek seyredeceğine işaret etmektedir. Diğer yandan, gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerdeki kira artış oranları gerekse konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira oranları, TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler almaktadır. Bu durum, önümüzdeki dönemde TÜFE’deki yıllık kira enflasyonunun yavaşlayacağını ima etmektedir. Buna karşın, bu kalemdeki yüksek atalet neticesinde kira enflasyonu yüksek seviyesini koruyarak; dezenflasyon sürecinde, azalarak da olsa, tüketici enflasyonunun seyrinde önemli olmaya devam edecektir. Ulaştırma hizmetleri fiyatları temmuz ayında akaryakıt fiyatlarındaki artışı takiben yükseliş kaydetmiş, bu gelişmede şehir içi ve karayoluyla şehirlerarası yolcu taşıma ücretleri öne çıkmıştır. Haberleşme hizmetleri fiyatlarındaki artışta ise cep telefonu ve internet ücretleri belirleyici olmuştur. Lokanta-otel alt grubu aylık enflasyonu bir önceki aya kıyasla bir miktar artarken, bu gelişmede yemek hizmetleri öne çıkmış, otel fiyatlarında da yükseliş gözlenmiştir. Sağlık hizmetleri kaleminde Türk Tabipler Birliği tarifelerindeki güncellemeyi takiben fiyat artışları gerçekleşmiştir. Yurt içi üretici fiyatları temmuz ayında yüzde 1,94 oranında artmış, yıllık enflasyon yüksek baz nedeniyle 8,72 puan düşerek yüzde 41,37 olmuştur. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji fiyatları yüzde 6,28 oranındaki aylık artış ile öne çıkarken, dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları başta olmak üzere diğer gruplarda fiyat artışlarının ılımlı seyrettiği izlenmiştir. Uluslararası emtia fiyatlarında nisan ayı sonlarında başlayan gerileme temmuz ayında da devam etmiştir. Alt kırılım bazında, küresel enerji fiyatları bir miktar artarken, enerji dışı emtia fiyatları önemli ölçüde gerilemiştir. Ağustos ayının ilk üç haftasında ise emtia fiyatları ham petrol fiyatları öncülüğünde bir düşüş sergilemiştir. Bu dönemde hem küresel enerji fiyatları hem enerji dışı emtia fiyatları gerileme göstermiştir. Temmuz ayında ortalama 85,3 ABD doları seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatlarının ağustos ayının ilk üç haftasında 80,9 ABD doları civarına gerilediği izlenmiştir. Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi temmuz ayında tarihsel ortalamalarına yakın seyretmiştir. Küresel ve Çin’e yönelik konteyner endeksleri nisan ayı sonrasında artış kaydederken, kuru yük taşımacılık endeksleri görece ılımlı seyrini sürdürmektedir. Sepet döviz kurundaki ılımlı seyrin devamı ile kur kaynaklı baskılar önemli ölçüde azalmıştır. Diğer yandan, temmuz ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış imalat sanayi PMI verileri gerek girdi gerekse nihai ürün fiyatları endeksinde artış sergileyerek, mayıs ayı değerlerine geri dönmüştür. Ağustos ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre cari ve gelecek yıl sonuna ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 0,3 ve 0,2 puan sınırlı miktarda yukarı yönlü güncelleme ile yüzde 43,3 ve yüzde 25,6 olmuştur. On iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi yüzde 30,0’dan 1,3 puan düşüşle yüzde 28,7’ye gerilemiş, yirmi dört ay sonrasına ilişkin beklenti ise yüzde 19,3 seviyesinde sabit kalmıştır. Beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 11,7 seviyesinde ölçülmüştür. Enflasyon beklentilerinin mevcut seviyeleri enflasyon görünümü üzerinde yukarı yönlü risk teşkil etmeye devam etmektedir. Reel sektör beklentilerine bakıldığında haziran ayında yüzde 56,2 olan firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, temmuz ayında yüzde 55,0’a gerileyerek sınırlı iyileşme göstermiştir. Hanehalkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentilerinde ise aynı dönemde yüzde 71,49’dan yüzde 71,98’e sınırlı bir artış gözlenmiştir. Kurul, enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışlarının öngörüler ile uyumunun dezenflasyon süreci açısından göreli öneminin arttığını vurgulamıştır. Öncü göstergeler ağustos ayında aylık enflasyonun, gıda fiyatlarındaki düşük seyrin öncülüğünde bir önceki aya kıyasla yavaşlayacağına işaret etmektedir. Gıda fiyatlarındaki olumlu seyri taze meyve sebze fiyatları öncülüğünde düşüş kaydeden işlenmemiş gıda grubu sürüklemektedir. Bu dönemde B ve C çekirdek göstergelerinde üç aylık ortalama artışların yataya yakın bir seyir izlemesiyle, enflasyonun ana eğiliminin belirgin bir değişiklik sergilemeyeceği değerlendirilmektedir. Enerji aylık enflasyonu akaryakıt fiyatlarındaki düşüşe karşın, meskenlere yönelik doğal gaz tarifesinde yapılan ayarlamanın etkisiyle yüksek seyrini sürdürecektir. Öncü veriler, son dönemde döviz kurundaki ılımlı görünüm ve iç talep gelişmelerinin yansımalarıyla temel mal grubunda fiyat artışının diğer grupların altında seyretmeye devam ettiğini göstermektedir. Dayanıklı mal fiyatlarındaki olumlu görünüm sürmektedir. Buna karşın, hizmet grubunda fiyat artışları gücünü korumaktadır. Kiranın yanı sıra yönetilen-yönlendirilen ulaştırma hizmetleri ile eğitim öne çıkan kalemler olarak dikkat çekmektedir. Özel üniversiteler başta olmak üzere üniversite ücretlerinde yüksek oranlı artışlar gözlenmekte, kayıt dönemine istinaden üniversite ücretlerinin bu yıl endekse daha erken yansıdığı izlenmektedir. Bu çerçevede, aylık hizmet enflasyonunda ve dolayısıyla çekirdek göstergeler üzerinde izleyen iki ayda üniversite ücretlerine bağlı fiyat ayarlamalarının etkisinin hissedileceği önemle not edilmelidir. PARA POLİTİKASI Kurul, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de göz önünde bulundurarak politika faizinin sabit tutulmasına karar vermekle birlikte, enflasyon üzerindeki yukarı yönlü risklere karşı ihtiyatlı duruşunu yinelemiştir. Para politikasındaki kararlı duruş; yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerinde düzelme vasıtası ile aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecek ve dezenflasyon sürecini güçlendirecektir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşu sürdürülecektir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası duruşu sıkılaştırılacaktır. Kredi ve mevduat piyasalarında öngörülenin dışında gelişmeler olması durumunda parasal aktarım mekanizması ilave makroihtiyati adımlarla desteklenecektir. Likidite koşulları muhtemel gelişmeler göz önünde bulundurularak yakından izlenmektedir. Sterilizasyon araçları etkin şekilde kullanılmaya devam edilecektir. Kurul, politika kararlarını parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkilerini de dikkate alarak, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirleyecektir. Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır. Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede alacaktır.''

Özgür Demirtaş Merkez'in faiz indirimini ne zaman yapacağını tahmin etti! Yüksek faizden dert yandı Haber

Özgür Demirtaş Merkez'in faiz indirimini ne zaman yapacağını tahmin etti! Yüksek faizden dert yandı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), nisan ayından beri politika faizini yüzde 50'de tutmaya devam ediyor. Merkez'in kararını tahmin eden bankalar ise TCMB'nin kasım ayına kadar faiz oranlarında bir değişiklik yapmasını beklemiyor ancak yıl sonu politika faiz beklentisini yüzde 45 olarak öngörülüyor. MERKEZ EMİN ADIMLARDA KARARLI Sıkı para politikasında istikrarlı olduklarını sık sık hatırlatan Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan ise 3. Enflasyon Raporun'da ise yıl sonu enflasyon tahminini değiştirmemişti. Karahan, fiyat istikrarı sağlanana kadar para politikasındaki duruşun kararlılıkla devam edeceğini vurgulamıştı. "FAİZİ İNDİRMEK DURUMUNDA KALACAK" Akademisyen Özgür Demirtaş X hesabı üzerinden Merkez'in faizi indirmek durumunda kalacağını ifade etti. Demirtaş, vatandaşın faiz indirimini umutla beklediğini söyleyerek, "Nas Ekonomi Politikasının BEDELİNİ hepimizi kahreden yüksek faiz ile ödüyoruz. Bu faiz inmeli diye uman milyonlar var haklı olarak" dedi. Demirtaş, yüksek faizin sadece yabancıya faydası olduğunu ifade ederek sonbaharda faiz indiriminin mecburiyet olacağını aktardı. Ayrıca Demirtaş, uygulanan para politikasının herhangi bir yenilik yapılmadan uygulamaya konulmasını ise eleştirdi ve "boş vites" ifadesini kullandı. Demirtaş'ın X üzerinden paylaşımı şu şekilde: "Türkiye Sonbaharda Faiz İNDİRMEK durumunda kalacak. TL aşırı derecede değerli. Ülke aşırı derecede pahalı. Dolar/TL nin stabil kalması sayesinde yabancılar Dolar bazında %50 kazandı. Uzun vadeye dönen yatırım çok az. Nas Ekonomi Politikasının BEDELİNİ hepimizi kahreden yüksek faiz ile ödüyoruz. Bu faiz inmeli diye uman milyonlar var haklı olarak. Yani ideolojik olarak Ultra Düşük Faiz, Korkunç Yüksek Faiz doğurdu. Yapısal reformlarla desteklenmeyen Yüksek faiz sadece yabancıya extra Carry Trade geliri oluyor. Yüksek faiz belasını doğuran ideolojik ultra Düşük Faiz Politikası ülkeyi yaktı. Şimdi Sonbaharda Faiz inişleri sarsılan ekonomi için şart koşulacak. Dolar/TL bırakılmalı. Türkiye bu kadar pahalı kalmaya devam edemez. Ama en önemlisi Yapısal Reformlar yapılmadan yukarıda bahsedilen para politikası hep boş vites oluyor."

Memur ve memur emekli maaşında ‘sıfır zam’ tehlikesi Haber

Memur ve memur emekli maaşında ‘sıfır zam’ tehlikesi

Merkez Bankası emekli ve memur zammı sonrası en kritik ipucunu verdi. Yılın üçüncü enflasyon raporunda yüzde 38 olan yılsonu enflasyon tahmini değiştirilmedi. Açıklama TCMB Başkanı Fatih Karahan’dan gelirken, yeni bir hesap doğdu. SSK, Bağ-Kur emeklisi (4a-4b) ile memur ve memur emeklisi (4c) kapsamındaki milyonların Ocak 2025 zam senaryosu şimdiden ortaya çıktı. Bilindiği üzere memur ve emekliler Ocak ve Temmuz olmak üzere yılda iki kez zam alıyor. Bu kapsamda Temmuz 2024’te Bağ-Kur ve SSK emekli maaş zammı yüzde 24,73 olmuş ve en düşük emekli maaşı da 12.500 TL’ye yükseltilmişti. Memur ve memur emekli zammı da enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammı ile yüzde 19,31 oldu. Vatandaşlar arasında yetersiz bulunan maaş artışlarının ardından gözler Ocak ayına çevrildi. SSK, BAĞ-KUR EMEKLİ KÖK MAAŞ ZAMMI OCAK 2025 TAHMİNİ Merkez Bankası’nın yüzde 38’lik enflasyon tahminine göre SSK ve Bağ-Kur emekli maaşı zammının yüzde 10,64 olması bekleniyor. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde emekli kök aylıklara uygulanacak zammın ardından rakamlar şöyle olacak: • Bağ-Kur (Esnaf) - 12.695 TL’den - 14.045 TL’ye • Bağ-Kur (Tarım) - 10.089 TL’den - 11.162 TL’ye • SSK (2000 öncesi) - 14.178 TL’den - 15.686 TL’ye • SSK (2000 sonrası) - 8.789 TL’den - 9.724 TL’ye yükselecek. Not: Bir değişiklik yapılmazsa en düşük emekli maaşı olan 12.500 TL’nin altında kalan aylıklar bu rakama tamamlanacak. MEMUR VE MEMUR EMEKLİSİ MAAŞI OCAK’TA NE OLACAK? Son yıllarda yüksek enflasyon nedeniyle yüzde 50’ler seviyesinde zam yapılan memur aylıkları enflasyondaki düşüşle bu rakamları son kez görmüş oldu. Son olarak yüzde 19,31’lik artışın ardından aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşı 32 bin 861 liradan 39 bin 177 liraya, en düşük memur emekli aylığı 14 bin 741 liradan 17 bin 587 liraya yükselmişti. Ancak bankanın tahminine göre enflasyon yüzde 38 olursa enflasyon farkı ve toplu sözleşme zammıyla birlikte toplam yüzde 6,62 oranında zam yapılacak. Böylece tablo şöyle oluşacak. • En düşük memur emekli maaşı – 17.587 TL’den - 18.751 TL’ye • En düşük memur maaşı: 39.177 TL’den - 41.770 TL’ye yükselecek. MEMURLARI TEDİRGİN EDEN SENARYODA SIFIR ZAM TEHLİKESİ Ancak Merkez Bankası enflasyon tahminlerinde yüzde 38’lik oran orta nokta. Bu kapsamda enflasyonun yüzde 34 ile yüzde 42 aralığında gelmesi bekleniyor. Buradaki yüzde 34’lük tahmin ise işleri çok başka bir boyuta taşıyor. İkinci altı aylık enflasyon yüzde 10’u aşarsa, memura önce buradan doğan fark verilecek, üzerine de 2025 yılı için daha önce toplu sözleşme ile belirlenmiş olan yüzde oranındaki zam ilave edilecek. Ancak yıl sonu enflasyonunun yüzde 34 gelmesi halinde memura enflasyon farkı uygulanmayacak. Çünkü rakam yüzde 10’un altında kalacak.

TCMB Başkanı Karahan: “Düşürmek için gerekeni yapmaya devam edeceğiz” Haber

TCMB Başkanı Karahan: “Düşürmek için gerekeni yapmaya devam edeceğiz”

TCMB Başkanı Fatih Karahan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu'nda küresel ekonomi, enflasyon, para politikası stratejileri ve aldıkları kararların finansal piyasalara etkileri, Türkiye'de enflasyona dair tespitleri ve enflasyonu kısa vadede yükselten unsurlar hakkındaki değerlendirmesini paylaştığı bir sunum gerçekleştirdi. Karahan, sunumunda yaptığı konuşmada Merkez Bankası'nın temel amacının fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek olduğunu belirterek, bu amaçla, 2023 yılı haziran ayından itibaren güçlü bir parasal sıkılaşma yapmakta olduklarını ifade etti. “Gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının da faiz indirimleri konusunda temkinli olacaklarını düşünüyoruz” Küresel dezenflasyonun devam etmesiyle birlikte, enflasyonun da birçok ekonomide hedeflerin üzerinde kaldığını söyleyen Karahan, hizmet enflasyonunda gözlenen katılık ve jeopolitik gelişmeler, enflasyondaki düşüşü yavaşlattığını dile getirdi. Gelişmiş ülkelerde manşet enflasyondaki düşüşün yerini daha yatay bir seyre bıraktığını ve çekirdek enflasyon gerilemeye devam ettiğini de aktaran Karahan, “Bu görünüme bağlı olarak, gelişmiş ülke merkez bankalarının, daha temkinli bir şekilde faiz indirimine gideceklerine yönelik beklentiler güçlenmiştir. Vadeli işlemlerin ima ettiği politika faiz patikasındaki düzleşme, Fed için daha belirgin olmuştur. Bu ayrışma, küresel belirsizliği artırmakta ve gelişmekte olan ülkelerin para birimleri üzerinde de baskı oluşturmaktadır. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının da faiz indirimleri konusunda daha temkinli olacaklarını değerlendiriyoruz” diye konuştu. "Yılın ilk çeyreğinde iç talep güçlü seyretmiştir" Türkiye'deki makroekonomik gelişmelere ilişkin tespitlerini paylaşan Karahan, 2024 yılının ilk çeyreği itibarıyla net ihracatın 2022 yılının üçüncü çeyreğinden bu yana ilk kez yıllık büyümeye pozitif katkı verdiğini belirterek, “Yılın ilk çeyreğinde iç talep güçlü seyretmiştir. İkinci çeyreğe ilişkin öncü göstergeler, yurt içi talepte ilk çeyreğe kıyasla yavaşlamaya işaret etmektedir. Nitekim, çeyreklik bazda bakıldığında kartla yapılan harcamaların artış oranında nisan-mayıs döneminde belirgin bir yavaşlama gözlenmektedir. İmalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik yurt içi sipariş beklentileri de çeyreklik bazda yatay seyretmiştir. Benzer şekilde, nisan-mayıs döneminde yapılan firma görüşmeleri de bu görünümü teyit etmiştir. Mevsimsellikten arındırılmış olarak tüketim malları ithalatı, nisan ayında yüksek bir artışla bahsettiğim görünümden ayrışmıştır” ifadelerine yer verdi. “Mart ayı itibarıyla açıklanmaya başlanan Hizmet Üretim Endeksi ilk çeyrekte ılımlı bir artış kaydetmiştir” İç talebe ilişkin görünüme kıyasla, yurt içi üretimin daha ılımlı bir seyir izlemekte olduğunu vurgulayan Karahan, “Sanayi üretimi, yılın ilk çeyreğinde çeyreklik bazda artmakla birlikte, yüksek oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında, söz konusu artışın daha sınırlı olduğu görülmektedir. Mart ayı itibarıyla açıklanmaya başlanan Hizmet Üretim Endeksi ise ilk çeyrekte ılımlı bir artış kaydetmiştir. İlk çeyrekte artan PMI endeksi, mayıs ayı itibarıyla ikinci çeyrekte üretimde ılımlı bir zayıflama ima etmektedir. Kapasite kullanım oranı ise yılın ilk çeyreğindeki ılımlı düşüşün ardından, mayıs ayı itibarıyla tarihsel ortalamaları civarındaki seyrini sürdürmüştür” şeklinde konuştu. “Cari açığın milli gelire oranı yüzde 2,7 seviyesine gerilemiştir” Karahan, 2023 yılının ikinci yarısında ihracatın miktar olarak arttığını, ithalatın azaldığını ve dış ticaret dengesi iyileştiğini hatırlatarak, “Talebin zayıflaması ve beklentilerin iyileşmesiyle birlikte, cari dengede düzelme gerçekleşmiştir.2024 yılı ikinci yarısında, parasal sıkılaştırmanın gecikmeli etkisiyle, iç talepte zayıflama olacağını ve bu sayede cari dengedeki iyileşmenin devam edeceğini öngörüyoruz” dedi. “Başta kırmızı et olmak üzere, gıda fiyatlarındaki artışlar lokanta-otel fiyatlarını olumsuz yönde etkilemektedir” Karahan, enflasyona ilişkin yakın dönem gelişmeleri ve enflasyon üzerinde etkili olacak unsurlar hakkındaki değerlendirmelerimizi paylaşarak, enflasyon göstergelerinin ana eğilimde gerilemeye işaret ettiğini vurguladı. Enflasyonun ana gruplar bazında incelenmesinde, son dönemde hizmetler grubundaki fiyat artışlarının, diğer gruplara kıyasla daha güçlü olduğunu da dile getiren Karahan, “Mayıs ayı itibarıyla yıllık enflasyon temel mal grubunda yüzde 56,5 oranındayken, hizmet grubunda yüzde 96 civarındadır. Hizmet sektörüne ait yayılım endeksi tarihsel eğiliminin üzerinde seyrederek, fiyat artışlarının sektör geneline yayılmaya devam ettiğine işaret etmektedir. Sektörün emek-yoğun yapısı kısmen bu gelişmeyi açıklarken, geçmiş enflasyona endeksleme davranışının etkisi, özellikle yönetilen-yönlendirilen kalemler, kira, sağlık ve eğitim hizmetleri üzerinde hissedilmiştir. Bu hizmet kalemleri, şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir süreye yayılmasına neden olmaktadır. Ayrıca, başta kırmızı et olmak üzere, gıda fiyatlarındaki artışlar da lokanta-otel fiyatlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu doğrultuda, hizmet enflasyonu ana eğilimi yavaşlamakla birlikte, yüksek bir seyir izlemektedir” şeklinde konuştu. “Konut fiyatlarındaki yavaşlamanın, ilerleyen dönemde kira artışını sınırlayabileceğini değerlendiriyoruz” Türkiye'de hizmet enflasyonundaki yüksek seyrin önemli bir bileşeninin kiralar olduğunu kaydeden Karahan, “Enflasyondan korunma saiki ile artan talep ve depremin yol açtığı arz-talep dengesizlikleri konut fiyatlarında yüksek oranlı artışlara sebep olmuştu. Söz konusu gelişmelerin etkileri, kiralara gecikmeli ve belirgin bir şekilde yansımaktadır. Parasal sıkılaştırma sonrasında ise, konut fiyatlarındaki artış hızı önemli ölçüde yavaşlamıştır. Konut fiyatlarının artış eğilimi tüketici enflasyonundaki eğilimin altında seyretmektedir. TCMB bünyesinde yapılan çalışmalar, diğer unsurların yanı sıra konut fiyatları değişiminin, kira enflasyonunu aynı yönde etkilediğine işaret etmektedir. Dolayısıyla, konut fiyatlarındaki yavaşlamanın, ilerleyen dönemde gecikmeli olarak kira artışını sınırlayabileceğini değerlendiriyoruz” açıklamasında bulundu. “Türk lirasındaki istikrarlı seyir üzere mal grubunda fiyat artışlarının yavaşlamasına neden olacaktır” Karahan, parasal sıkılaştırmanın, kısa vadede, mal enflasyonu üzerindeki etkisinin daha belirgin ve döviz kurunun dayanıklı tüketim malı fiyatlarına geçişkenliği yüksek olduğuna vurgu yaparak, “Türk lirasındaki istikrarlı seyir, finansal koşullardaki sıkılaşma ve iç talebin zayıflaması, önümüzdeki dönemde dayanıklı tüketim malları başta olmak üzere mal grubunda fiyat artışlarının yavaşlamasına neden olacaktır” dedi. “Piyasadan ilave 550 milyar TL olmak üzere toplam 1,5 trilyon TL'den fazla likidite çektik” Karahan, 2023 yılı haziran ayında dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için güçlü bir parasal sıkılaştırma sürecini başlattıklarını ifade ederek, bu çerçevede, politika faizini yüzde 8,5'ten yüzde 50 düzeyine çıkardıklarını hatırlattı. KKM kur farkı ödemelerinin ve 2023 son çeyreğinde artan TCMB taraflı swap bakiyesinin yol açtığı likidite fazlasını sterilize ettiklerini de söyleyen Karahan, şu ifadelere yer verdi: “Yıl sonunda oluşan dönemsel likidite fazlasının sterilizasyonu için aralık ayında TL depo alım ihalelerine başladık. Yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin TL varlıklara olan güçlü ilgisi sonucunda sistemde oluşan fazla TL likiditenin sterilizasyonu amacıyla mayıs ayı PPK toplantısından hemen sonra TL mevduat ve KKM için uygulanan zorunlu karşılık oranlarını artırdık. Bu düzenlemeyle birlikte piyasadan ilave 550 milyar TL olmak üzere toplam 1,5 trilyon TL'den fazla likidite çektik. Likidite gelişmelerini yakından takip ederek, sterilizasyon araçlarını gerektiğinde etkin bir şekilde kullanmaya devam edeceğiz.” “Fazla likiditenin sterilizasyonu için yakın dönemde atılan adımlar ile TL mevduat faizindeki düşüş eğilimi sonlanmıştır” Parasal sıkılaştırmanın finansal piyasalara hızlı ve güçlü şekilde yansımakta olduğunu söyleyen Karahan, politikalarının finansal koşullar üzerindeki etkilerine de değindi. Karahan, kredi faizlerinin geldiği seviyenin, kredi büyümesinin yavaşlamasına ve iç talebin dengelenmesine katkı verdiği söyleyerek, “Mayıs ayında zayıflayan kredi talebi sonrasında kredi faizlerinde sınırlı bir gerileme yaşanmıştır. Türk lirası mevduat faizlerinin seviyesi ise, sistemde TL mevduat payı artışını desteklemektedir. Nitekim son veriler, yabancı para mevduattan Türk lirası mevduata geçişin hızlandığına işaret etmektedir. Sistemde oluşan TL likidite fazlasının da etkisiyle mayıs ayında TL mevduat faizi yaklaşık 600 baz puan düşerken, fazla likiditenin sterilizasyonu için yakın dönemde atılan adımlar ile TL mevduat faizindeki düşüş eğilimi sonlanmıştır” dedi. “Son 9 ayda, Türk lirası mevduat payı yaklaşık yüzde 32'den yüzde 48'e yükseldi. Karahan, Şubat ve mart aylarındaki yabancı para mevduata yönelik güçlü talebin, mart ayında alınan kararlarla, hızlı bir şekilde ortadan kalktığını söyleyerk, “Nisan ayından itibaren TL mevduat 1,3 trilyon TL artarken, parite etkisinden arındırılmış yabancı para mevduat ve kur korumalı mevduat, sırasıyla 16,2 milyar dolar ve 117 milyar TL azalmıştır. Böylece, son 9 ayda, Türk lirası mevduat payı yaklaşık yüzde 32'den yüzde 48'e yükselirken, Kur Korumalı Mevduatın payı yüzde 26'dan yüzde 13,4'e gerilemiştir. Para politikası duruşumuz ve uygulamakta olduğumuz makroihtiyati çerçeve, TL mevduata geçiş eğilimine katkı vermeye devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu. “Swap hariç net rezervde geçtiğimiz hafta itibarıyla pozitife geçmiş bulunuyoruz” Karahan, 2024 yılı başından mart ayı PPK toplantısına kadar olan süreçte, rezervlerde bir düşüş yaşandığını hatırlatarak, “Mart toplantısında yaptığımız ilave parasal sıkılaştırma, yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin Türk lirasına güvenini artırmış ve rezervlere olumlu yansımıştır. Nitekim, 22 Mart ile 24 Mayıs döneminde, yabancı para cinsi mevduat 15,9 milyar dolar gerilerken, rezerv yönetimi kapsamında, TCMB taraflı swap bakiyesi önemli ölçüde azaltılmıştır. Bu dönemde, brüt rezervler 18,4 milyar dolar artarken, swap hariç net rezerv 59,8 milyar dolar iyileşmiştir. Henüz resmi olmayan verilere göre, swap hariç net rezervde geçtiğimiz hafta itibarıyla pozitife geçmiş bulunuyoruz” diye konuştu. “Yılın geri kalanında enflasyonun istikrarlı olarak gerileyeceği dezenflasyon dönemine gireceğiz” Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar, para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği ve ekonomi politikalarındaki eşgüdümün korunacağı bir görünüm altında, enflasyonun 2024 yıl sonunda yüzde 38'e gerileyeceğini tahmin ettiklerini ifade eden Karahan, “2025 ve 2026 yıl sonunda enflasyonun sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 9 olarak gerçekleşmesini ve orta vadede yüzde 5'te istikrar kazanmasını öngörüyoruz. Olumsuz baz etkisiyle enflasyon mayıs ayında zirveye ulaşmıştır. Böylece, politika iletişiminde sıklıkla vurguladığımız geçiş döneminin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Para politikasındaki kararlı duruşumuz, yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme vasıtasıyla aylık enflasyonun ana eğilimini düşürecektir. Böylelikle, yılın geri kalanında enflasyonun istikrarlı olarak gerileyeceği dezenflasyon dönemine gireceğiz” şeklinde konuştu. “Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise, para politikası duruşumuzu sıkılaştıracağız” Para politikasındaki sıkı duruşlarını fiyat istikrarı sağlanana kadar kararlılıkla sürdüreceklerinin de altını çizen Karahan, “Mart ayında attığımız adımların etkisiyle finansal koşullar önemli ölçüde sıkılaşmıştır. Bu durumun etkisini krediler üzerinde görmekteyiz. Önümüzdeki dönemde bunun talebi zayıflatacağını, fiyatlama davranışlarına olumlu yansıyacağını ve dezenflasyon sürecini güçlendireceğini öngörüyoruz. Bu süreçte, maliye politikalarının katkısı ve yönetilen-yönlendirilen fiyatların eşgüdüm halinde belirlenecek olması, dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Aylık enflasyonun ana eğiliminde, belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentileri, öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu sürdüreceğiz. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise, para politikası duruşumuzu sıkılaştıracağız” açıklamasında bulundu. Plan Bütçe Komisyonu, Karahan'ın sunumun ardından milletvekillerinin sorularıyla devam etti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.