SON DAKİKA
Hava Durumu

#Meme Kanseri

Bursa Haber - Meme Kanseri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Meme Kanseri haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Meme kanseri vakaları hızla artıyor Haber

Meme kanseri vakaları hızla artıyor

Meme kanserinin Türkiye'de kanser sıklığı listesinin ilk sırasında yer aldığını belirten Acıbadem Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ferhat Erdem Uğraş, son yıllarda bu sayının giderek attığına dikkat çekti. Dünyada yaklaşık 2,5 milyon insana meme kanseri teşhisi konulduğunu ifade eden Dr. Uğraş, “Türkiye'de ise bu sayı, 25 bin kadına ulaştı. Her yıl, ortalama 25 bin kadın meme kanseriyle tanışıyor. Elimizdeki görüntüleme imkânları ile elle muayenede bulunamayacak kadar küçük kitleleri teşhis etme imkanı sağlanmaktadır. Hastalığı ne kadar erken yakalarsanız çözüm bulmak o kadar kolaydır. Erken teşhis edilen meme kanserinde tedavi başarısı yüzde 95'lere kadar yükselmektedir. Erken teşhis edilen meme kanserindeki ölüm riski o kadar azalır. Cerrahi olarak yapılan tedavi, ameliyat kemoterapi ve ameliyat sonrası ışın tedavisi ile kanserden doğacak ölüm oranını oldukça azaltıyor” dedi. ERKEN TEŞHİS İÇİN TARAMA YÖNTEMLERİ UYGULANMALI Meme kanserinin erken teşhisinde tarama programları olduğunu ve bu programlar sayesinde tümörün en küçük halinin bile tespit edildiğini söyleyerek hangi yaşta hangi kontrollerin yapılması gerektiği hakkında şunları söyledi; “20 yaşından itibaren genç kadınlar, her ay kendi kendine meme kontrolü yapmalıdır. Adetin 4 ve 10 gün arasında yapılacak bu kontrollerde koltuk altı da kontrol edilmelidir. Bu şekilde kendi yapısını tanıyan kadın, değişiklikleri fark edebilir hale gelir. 30 yaşından sonra kendi kendine kontrole devam ederken, aynı zamanda yılda bir kez meme ultrasonu yaptırmalılar. 40 yaşından sonrası için bu kontrollere yılda bir kez yapılacak mamografi eklenmelidir.” Taramaların sonucunda şüphe edilen bir durum olduğunda, kesin tanı için biyopsi yapılması gerektiğini belirten Dr. Ferhat Erdem Uğraş, ‘ya çıkarsa' diye ifade edilen endişeler nedeniyle bazı kadınların kontrolden kaçındıklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti; “Korku, endişe yaşanması kontrollerin de ertelenmesine neden oluyor. Ama biz uyarmak isteriz, erken teşhis için zamanında kontroller yapılmalıdır. Erken teşhiste tedavi süreci kısa oluyor, meme kaybı da oluşmuyor. Son yıllarda, memenin hepsini değil sadece kanserli bölgenin çıkarılmasıyla meme koruyucu cerrahi yöntemler kullanılıyor. Böylece uzuv kaybı yaşanmıyor. Tüm memenin alınması gerektiği durumlarda da yeniden meme yapımı söz konusu oluyor. Meme kanserinin tedavisinde cerrahiden radyasyon onkolojisine, patolojisinden radyolojisine bir çok uzmanın birlikte çalışıyor ve hasta için en doğru yöntem seçiliyor. Tedavide hızla yeni yöntemler geliştiriliyor. Kişiye özel tedaviler, akıllı ilaçların da eklendiği yeni tedavi yöntemleriyle hastalarımızın tedavi başarısı giderek artıyor.”

TOBB Kadın Girişimciler Meme Kanseri'ne dikkat çekti Haber

TOBB Kadın Girişimciler Meme Kanseri'ne dikkat çekti

Bursa Ticaret Borsası (Bursa TB) koordinatörlüğünde faaliyetlerini sürdüren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Bursa Kadın Girişimciler Kurulu, Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında, Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği (ONKODAY) ve Osmangazi İlçe Sağlık Müdürlüğü Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) iş birliğiyle “Bilgilendirme ve Farkındalık” semineri düzenledi. Bursa TB Konferans Salonu’nda düzenlenen seminerin açılış konuşmasını gerçekleştiren TOBB Bursa Kadın Girişimciler Kurulu İcra Komitesi Başkanı Sabriye Şen, meme kanserinin kadın sağlığı açısından kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Her 8 kadından birinin hayatının bir döneminde meme kanserine yakalandığına dikkat çeken Şen, “Erken teşhis sayesinde meme kanserinin neredeyse yüzde 100 tedavi edilebildiğini unutmamalıyız. TOBB Kadın Girişimciler Kurulu olarak, yalnızca iş dünyasında değil, aynı zamanda toplum sağlığına katkıda bulunmayı da sorumluluklarımız arasında görüyoruz. Bu nedenle düzenlediğimiz seminerle kadınlarımızın farkındalıklarını artırmayı amaçlıyoruz” dedi. Meme kanseri tedavi edilebilir bir hastalıktır Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Alper Coşkun, meme kanserinin belirtileri, nedenleri, erken teşhisin önemi hakkında katılımcılara bilgi verdi. Meme kanseri tedavisindeki gelişmeleri anlatan ve tedavi yöntemlerinden bahseden Coşkun, “Eskiden yapılan ameliyatlarda meme dokusunun tamamen alınması gerekirdi. Ancak günümüzde kemoterapi ve gelişmiş görüntüleme teknikleri sayesinde meme koruyucu cerrahiler yapıyoruz. Eğitim ve bilinçlenme sayesinde meme kanseri erken teşhis edilip tedavi edilebilir bir hastalıktır” diye konuştu. Mücadelede ilk adım: Kendi kendine muayene  Bursa Uludağ Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hicran Yıldız ise kendi kendine meme muayenesinin önemine dikkat çekti. Meme kanserinin kadınlarda en fazla görülen kanser çeşidi olduğunu vurgulayan Yıldız, “Her kadının ayda en az bir kez evde yapabileceği toplam 10 dakika süren basit bir muayene, meme kanserinin erken teşhisinde büyük rol oynar ve tedavi başarısını önemli ölçüde artırır. Unutmayalım ki farkındalık erken teşhisi, erken teşhis tedavide başarıyı getirir” dedi. Osmangazi İlçe Sağlık Müdürlüğü Sağlıklı Hayat Merkezi Kronik Hastalıklar Birimi Sorumlusu Dr. Selen Altındağ da KETEM'in ücretsiz sunduğu hizmetler hakkında bilgi verdi. Seminerde ayrıca, meme kanseri ile mücadele sürecinde yaşadığı deneyimlerini paylaşan İnegöl Kadın Girişimciler Kurulu Üyesi ve aynı zamanda ONKODAY Gönüllüsü Ayşenur Akın Türkel, katılımcılara kanserle mücadelede erken teşhisin ve moralin önemini vurguladı. Seminer, katılımcıların sorularının cevaplandığı bölümle sona erdi.

Meme Kanserinde “Erken Teşhis Hayat Kurtarır” Haber

Meme Kanserinde “Erken Teşhis Hayat Kurtarır”

Mudanya Belediyesi’nin 1-31 Ekim Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı kapsamında Pembe Ekim sloganıyla düzenlediği etkinler, “Erken Teşhis Hayat Kurtarır” başlıklı söyleşi ile başladı. MUDAŞ Sosyal Tesisleri’nde gerçekleştirilen ve Op.Dr. Erol Aksaz, Müge Dalgıç ve Aysel Okumuş’un konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, erken teşhisin hayat kurtarıcı rolüne dikkat çekildi. Söyleşiye, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, kadın belediye meclis üyeleri ile çok sayıda Mudanyalı kadın katılım sağladı. Hastalığın erken tanı, teşhis ve tedavisinin önemine dikkat çeken Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı’na bağlı Sağlıklı Hayat Merkezi KETEM (Kanser Erken Teşhis Merkezi) birimi işbirliği ile Mudanyalı kadınlara ücretsiz ve randevusuz olarak kanser taramalarına başlayacaklarını açıkladı. Dalgıç, şöyle konuştu: “Herkesin DNA’sı kendisine ait ve dünyada tekse, herkesin hastalığı da kendisine aittir. Bu hastalığın ana konusu, takip etmek, kontrolleri aksatmamak ve erken teşhistir. Meme kanserinin tedavi başarısı çok yüksek. Tek istinası geç kalmaktır. Lütfen kontrollerinizi aksatmayın. Erken teşhis çok önemli” dedi. Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanlığı’na bağlı Sağlıklı Hayat Merkezi KETEM (Kanser Erken Teşhis Merkezi) birimi işbirliği ile Mudanyalı kadınlara ücretsiz ve randevusuz olarak kanser taramalarına başlayacaklarını açıkladı. HER YIL DÜZENLİ KONTROL YAPILMALI Op. Dr. Erol Aksaz ise, meme hastalıklarının ve kanserinin belirtilerini örneklerle anlattı. Her 8 kadından 1’inin meme kanserine yakalandığının altını çizen Aksaz, kanserin erken evrede fark edilmesinin önemini vurgulayayarak, “Erken teşhis edilirse hayatta kalma şansı artıyor, meme kaybı riski azalıyor” dedi. Her ağrının bir kanser bulgusu olmadığını da belirten Aksaz, “Mamografi çektirmek acısız bir işlemdir ve zararlı değildir. Ailede kanser geçirmiş bir kişi var ise, gen testinin yapılması gerekmektedir. En iyisi de her yıl düzenli kontrollerinizi yaptırın” diye konuştu. “STRESİ YENMEK ÇOK ÖNEMLİ” Kansere yakalanma ve tedavi sürecini anlatan emekli öğretmen Aysel Okumuş, “Ben ‘kanserim, yarın ölüyorum’ demedim. Koşturdum. Öylesine koşturdum ki, koştururken bu hastalığı unuttum. Yılda dört kere kontrole gidiyorum. Yani yılda dört kere doğum günümü kutluyorum. Bu hafta yine kontrole gideceğim ve doğum günümü kutlayacağım” dedi.  Hastalık döneminde yaşananların çok zor olduğunu da söyleyen Okumuş, “Yaşama sarılın. Güçlü olun. Her yıl kontrole gidin. Geç kalmak insanın hayatına sebep oluyor” diye konuştu. Annesinin ve anneannesinin kendisi gibi kanser hastalığına yakalandığını anlatan Müge Dalgıç ise, kanser süreci sırasında yaşadıklarını paylaştı. Eşi Deniz Dalgıç’ın kendisine bu süreçte çok destek olduğunu söyleyen Dalgıç, şunları söyledi: “Hastalık teşhisi konulduğu zaman stresi yenmeniz çok önemlidir. Çünkü vücudunuzun kendini tamir etmesi için iyi hissetmesi gerekiyor. Stresli ve gergin olursanız hastalığı yenemiyorsunuz. 12 hafta boyunca kemoterapi gördüm. Hastalık geliyor ama kendimize iyi bakarak, düzenli uyku ile hastalığın geçmesi elimizde. Eğer ki iyi niyet ile iyileşeceğinizi düşünürseniz bir karşılığı mutlaka olacaktır” Söyleşi bitiminde kadınlar, protez model üzerinde kendi kendine teşhis ile ilgili bilgi aldı.

Meme kanserinde psikolojik destek almanın önemi Haber

Meme kanserinde psikolojik destek almanın önemi

Hastalık teşhisinin öğrenildiği ilk süreçlerde kişinin sakin, güçlü, dimdik durması gibi beklentiler kişileri daha fazla baskı altında hissettirebileceğini belirten Psikiytri Uzmanı Dr. Ömer Öz, İnsan acılarına yapılabilecek en iyi şey, o acılara karşı duyarlı olmak ve acıyı birlikte göğüslemek olduğunu söyledi. Bir hastalığa yakalandığımızda aklımıza üşüşen soru işaretlerinin başında bu hastalığın bize nasıl zarar vereceği, hayatımızı ne ölçüde etkileyeceği, tedavisinin olup olmadığı vardır Medicana Bursa Hastanesi Psikiytri Uzmanı Dr. Ömer Öz, “Çoğu insan çevresinden duyduğu, geçmişte edindiği bilgiler neticesinde başına gelen bu hastalık durumunu yorumlar ve ona göre tepkilerini belirler. İşte bu açıdan ‘kanser' adı toplumda etiket olarak ‘ızdıraplı ve umutsuz bir yol' çağrışımlarını içerir. Çoğu insanın ilk duyduğu andan itibaren gelecek planlarını bir rafa kaldırıp hemen tedaviye adapte olması zordur. Çünkü insan mevcut huzurlu durumunu korumak, şimdiki halinden daha kötü olmamak için kontrol mekanizmalarını devreye sokmak ister ve bir hastalık durumunu yok sayar. Tedavi sürecinin nasıl olacağı, geleceğinin nasıl şekilleneceği, diğer insanlarla ilişkilerinin ne yönde gideceği gibi soru işaretlerini düşünmeye vakit ayırmak yani bu duruma adapte olmak belli bir süre alır. Hastalık teşhisinin öğrenildiği ilk süreçlerde kişinin sakin, güçlü, dimdik durması gibi beklentiler kişileri daha fazla baskı altında hissettirebilir. Çünkü zorlayıcı durumlarda insan olarak endişe, üzüntü, panik halinde olmak normal bir tepki olabilir” diye konuştu. HERKES YAŞAYABİLİR Kanser teşhisinin insana verdiği en büyük zorluklardan biri de daimi bir belirsizliğin içerisine atılmış olduğunu düşünmesinden ileri geldiğini belirten Öz, “Yapılan tetkikler, ameliyatlar, patoloji sonuçları, kemoterapi süreci, işine geri dönüp dönemeyeceği, enfeksiyon riski gibi daha önceden dikkat etmediği ve bilmediği bir sürü süreçle ilgili bilgi sahibi olmak zorunda kalınır ve bu yeni bilgiler bir sınavı geçmek ya da kültür seviyesini arttırmak için öğrenilen bilgiler değil, kişinin kendi hayatını doğrudan ilgilendiren bilgilerdir. Hastaneye gidilen her gün ayrı bir gerginlik ve endişe tetiklenmesine sebebiyet verebilir. Bu süreçte size destek olabilecek, sürecinizde bilgilendirmeleri usanmadan yapabilecek hekimlere, hemşirelere, sağlık çalışanlarına sahip olmak kafanızdaki belirsizlikleri atmanızı kolaylaştıracaktır. İnsan acılarına yapılabilecek en iyi şey, o acılara karşı duyarlı olmak ve acıyı birlikte göğüslemektir. Hekimlerin, sağlık çalışanlarının ve hasta yakınlarının üzerine bu kısımda oldukça büyük bir sorumluluk yükleniyor. Kafasındaki soru işaretleri insanı belirsizliğe iten, tedaviye dair umutsuzluğa neden olan etmenler olabilir, bu sebeple detaylı bilgi almak ve sürecinizi bilmek için soru sormaktan çekinmemek gerekir. Bu soruları sorarken, her insanın birbirinden farklı olduğunu ve tedavi süreçlerinin değişebileceğini unutmamak gerekir, yani diğer insanın başına gelen bir şeyin sizin başınıza da geleceğine dair şeyler bir kesinlik değil yalnızca birer tahmindir” dedi. HASTA YAKINLARININ DESTEĞİ Kanser teşhisi aldıktan sonra insanların çoğu geçmiş hayatlarındaki bazı sebeplere karşı kızgınlık ve pişmanlık yaşadığına dikkat çeken Öz, “Kendini veya çevreyi suçlama oldukça fazla görülen şeylerdir. Evet, geçmiş yaşamda bazı şeyleri farklı yapsanız belki şimdi daha farklı durumda olabilirdiniz. Ancak hayal kurup, iyi olacağına inandığınız durumun da şimdiden daha iyi olacağına dair kurduğunuz senaryolar da sadece birer tahminden ibaret. Bunu şimdi değiştirmek mümkün değilse bundan sonra ne yapabiliriz ona bakmak, tedavimizi sahiplenmek, insan ilişkilerimizi sağlıklı tutmaya çabalamak daha uzun vadeli bir fayda sağlayacaktır. Kanser teşhisi sonrasında hayatın adil olmadığına, başınıza gelen bu durumu hak etmediğinize dair sorgulama ve hayal kırıklığı yaşanabilir. Ancak değişen hayatınızla birlikte mutlu olduğunuz, iyi hissettiğiniz şeyler de değişmeye, başkalaşmaya başlar. İçinde bulunduğumuz durumun aslında doğanın akışında başımıza gelen, üzerinde kontrol gücümüzün olmadığı bir süreç olduğunu bilmek, ona dair olan isyan ve öfkemizi biraz olsun azaltabilir. Kontrolümüzde olan tek şey kendi davranışlarımızdır ve tedaviyi sahiplenmek, hekimlerin önerilerine uymak hastalığın gidişatında bize daha güvenli hissettirecektir. Öte yandan kanser tedavisi sürecinde hasta yakınlarına düşen en önemli şey, hasta olan kişinin kararlarına saygı duymak ve onu bıkmadan dinlemeye çalışmaktır. Kimi zaman kişinin yararı için ısrarcı ve zorlayıcı tedaviler ya da davranışlar yapılması gerekse de bunu kişiye anlayabileceği seviyede anlatmak, bu isteğin ne gerekçeyle istendiğini karşı tarafa iletmek çok önemlidir. Diğer insanların bakışları, cümleleri, davranış tarzları kanser teşhisi alan bireyleri oldukça fazla etkilemektedir, bu sebeple söylediklerimizle karşı tarafa saygı duyduğumuzu, onun kararlarını önemsediğimizi iletebilmek, iki tarafa da iyi gelecektir. Bir hastalığa sahip olması, o kişinin hayatına dair verebileceği kararların yok olduğu anlamına gelmemelidir” diye konuştu. UZMAN DESTEĞİ Her geçen gün gelişen tıbbın, kanser tedavisinde milyonlarca hayatı kurtaracağı ümidiyle kanser teşhisinin ‘ümitsiz bir yol' olarak görülmemesini gerektiğini belirten Öz, “Hastalık sürecinde psikolojik destek almanın süreci ızdırapsız geçirmeye, hastalığın zorluklarının azalmasına faydalı olabileceğini belirtmek isterim. Tedavide amacımız acıları yok etmek, insanı hastalıklarına karşı tepkisiz hale getirmek değil; hastalıkların biz istemeden başımıza gelen, acı verse de bize çok fazla şey öğretebilen bir şey olduğunu karşı tarafa anlatmaya çalışmaktır. Kanser teşhisi sebebiyle ruhsal zorluk yaşayan kişilerin bir uzmandan destek almasının, kişinin kendisi ve yakınları için yararlı olacağını bilmeliyiz” dedi.

Hayat Hastanesi’nden meme kanseri farkındalığı Haber

Hayat Hastanesi’nden meme kanseri farkındalığı

Özel Hayat Hastanesi’nde yapılan organizasyonda Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin, meme kanserinde erken teşhisin önemi ve etkilerine yönelik bilgilerini paylaştı. Programın açılış konuşmasını yapan Özel Hayat Hastanesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Özkul, sadece sağlık hizmeti veren bir kuruluş olmadıklarını aynı zamanda toplumsal sorumluluklarının da bulunduğunu belirterek meme kanseri gibi toplumu ilgilendiren konularda farkındalık oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. “TOPLUMSAL SORUMLULUĞUMUZUN FARKINDAYIZ” Meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çeken Başhekim Uzm. Dr. Fatih Özkul, “Topluma yön veren kadınlarımızın sağlıklarına dikkat etmeleri gerekiyor. Bu tarz toplantılarla meme kanserinin önlenebilir olduğunun bir kez daha bilincine varıp, çevremizdeki bir kişiye dahi yardımımız olursa mutlu olacağız” dedi. Başhekim Uzm. Dr. Fatih Özkul, katkılarından dolayı Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin’e ve katılan tüm kadın konuklara teşekkür ederek sözlerini tamamladı. Özel Bursa Hayat Hastanesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Koordinatörü Betül Kabalar ise kurum olarak meme kanserinde erken teşhisin önemine dikkat çekerek, kadına dokunan her çalışmada öncü olmaya devam edeceklerini ifade etti. Meme kanserinde erken teşhis farkındalığını her zaman hatırlatacaklarını da aktaran Betül Kabalar, “Önce kendimiz sonra etrafımızdaki tüm kadınlar için elimizden geleni yapmalıyız. Erken tanının önemine değinmeye bu etkinliklerle devam edeceğiz” diye konuştu. “EN SIK GÖRÜLEN KANSER TÜRÜ” Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin ise meme kanserine yönelik “Erken Tanı, Hayat Kurtarır” konulu bir sunum gerçekleştirdi. Meme kanserinin kadınlarda en çok görülen kanser türü olduğunu hatırlatan Op. Dr. Servet Yetgin, “Her 8 kadından 1’i, meme kanseri riski taşıyor. Her yıl 2 milyon kişi meme kanseri olurken bu oran ülkemizde 20 ile 28 bin işi arasında değişiyor. Bu hastalığı toplum olarak hepimiz ciddiye almalı, gereken önlemleri almalıyız” dedi. Meme kanserinde risk faktörlerinden de bahseden Op. Dr. Servet Yetgin kadın olmanın en önemli risk faktörü olduğuna , genetik özellikler, obezite, alkol ve sigara kullanımının risk doğurduğuna işaret etti. Her kadının kendi kendine meme muayenesi yapmasının önemine de dikkat çeken Op. Dr. Servet Yetgin, periyodik olarak yapılan muayenelerin erken teşhis konusunda oldukça faydalı olduğunu söyledi. Programın sonunda Op. Dr. Servet Yetgin, kadın konukların sorularını cevapladı.

Bağırsak florasındaki değişiklikler meme kanserini tetikleyebilir Haber

Bağırsak florasındaki değişiklikler meme kanserini tetikleyebilir

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, bağırsak mikrobiyotasındaki değişikliklerin meme kanserinin yayılmasını arttırabileceğini söyledi. Bağırsaklarda yaşayan bakterilerin önemi yapılan güncel çalışmalarla her geçen gün artıyor. Araştırmalar bağırsak florasındaki iyi bakterilerin çoğalmasının obezite, diyabet, kanser gibi kronik hastalıklardan ve nörojeneratif pek çok rahatsızlıktan koruyabileceğini belirtiyor. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Coşkun, meme kanseri ve sağlıklı bağırsak mikrobiyotası arasındaki ilişkiyi açıkladı. “MEME KANSERİNİN MİKROBİYOTADAN ETKİLENDİĞİNİ GÖSTERMİŞTİR” Prof. Dr. Çoşkun, “Meme kanseri, dünya çapında kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Kanserin oluşmasında pek çok faktör rol oynar. Kanserin erken teşhisi ve uygun tedavisi hayatta kalma şansını arttırmaktadır. Son çalışmalar meme kanserinin mikrobiyotadan etkilendiğini göstermiştir. İnsan sindirim sistemi yaklaşık 100 trilyon bakteri barındırır. Bağırsak mikrobiyotası, kardiyovasküler hastalıklar, obezite, diyabet, nörolojik hastalıklar, romatoid artrit ve kanser dahil olmak üzere birçok hastalıkta belirli biyolojik süreçlerle ilişkili olan yeni bir araştırma alanıdır” diye konuştu. “FLORANIN BOZULMASI DURUMUNDA DEPRESYON, OBEZİTE VE BAZI NÖROLOJİK HASTALIKLARA EĞİLİM ARTABİLİYOR” Kanser risk faktörleri üzerine yapılan çalışmalar, mikroorganizmaların vakaların yüzde 15-20'sinde kanser gelişimine katkıda bulunabileceğini belirten Coşkun, şu ifadelere yer verdi: “Bağırsak mikrobiyotası ile hastalık arasındaki ilişkilerin çoğu hem mikrobiyotanın bileşimi hem de hastalık gelişiminde yer alan belirli mikrop türleriyle ilgilidir. Tzu-Yu Feng ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada bağırsak mikrobiyotasının sağlık üzerine son derece önemli etkileri olduğuna dikkat çekiyor. Sağlıklı bağırsak florası bağışıklık sistemini güçlendirmekte ve hastalıklardan koruyucu etkiye sahiptir. Ancak bu floranın bozulması durumunda depresyon obezite ve bazı nörolojik hastalıklara eğilim artabiliyor. Yakın zamanda yapılan bu çalışma bozulmuş mikrobiyotanın meme kanserinin yayılma riskini artırabileceğine yönelik veriler yayınladı. Cancer Immunology Research Dergisi'nde yayınlanan bu deneysel çalışmada bağırsak florasının kötü bakteriler lehine artmasının, meme dokusunda bağışıklık hücrelerin yapısının değiştirebileceğini ve meme kanseri olan kişilerde tümörün yayılmasına neden olan must hücrelerinin meme dokusunda yoğunlaştığını gösterdiler.” ÇOŞKUN, KONUŞMASINI ŞÖYLE SÜRDÜRDÜ: “Özellikle gereksiz antibiyotik kullanmamak, düzensiz ve batı tarzı beslenme şeklinden uzak durmak ve obezitenin önüne geçilmesi yapılması gereken en önemli adımların başında geliyor. Sağlıklı bağırsak florasını korumak çoğunlukla bizim elimizde. Bol sebze meyve tüketimi, tam tahıllı ürünleri tercih etmek ve gerektiğinde probiyotik desteği alınması bu çalışmalar ışığında bağırsak florasının düzenlenmesinde etkilidir.”

Meme kanserinde yenilikler konuşuldu Haber

Meme kanserinde yenilikler konuşuldu

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pittsburgh Üniversitesi, Breast Health Working Group International (BHWGI), Meme Dernekleri Federasyonu, Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği'nin de katkılarıyla yapılan sempozyumda erken tanı, önleme ve tedavi alanındaki gelişmelere ilişkin çarpıcı bilgiler paylaşıldı. Başta Uludağ Onkoloji Dayanışma Derneği (ONKO-DAY) olmak üzere Sivil Toplum Örgütleri, çok sayıda bilim insanı,  hekim ve hemşireler de büyük ilgi gösterdi. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen sempozyumun eş başkanlığını Pittsburgh Üniversitesi   Meme Cerrahisi Ana Bilim Dalı Direktörü Prof. Dr. Atilla Soran ve Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Türkkan Evrensel yaptı. “MEME KANSERİNDE ÖLÜM ORANLARI AZALDI” Sempozyuma ilişkin ortak açıklama yapan Prof. Dr. Atilla Soran ve Prof. Dr. Türkkan Evrensel, Onkoloji pratiğinin baş döndürücü bir hızla değiştiği günümüzde, üretilen bilginin de aynı hızda muhataplarına ulaştırılmasının, nitelikli bir sağlık hizmeti için elzem olduğuna vurgu yaparak; “Ülkemizde bu amaca hizmet eden birçok nitelikli toplantının düzenlenmesi görmek gelecek adına umut vericidir. Sempozyumda bilimsel paylaşımların yanısıra, Multidisipliner bir uygulama alanı olan onkoloji pratiğinde birlikte çalıştığımız diğer Bilim dallarından uzmanların da, uzmanlık katıldığı oturumlar ile günlük uygulamalar sırasında yaşanan sorunlara yönelik çözüm yolları tartışıldı. Meme kanseri ülkemizde de dünyada olduğu gibi en sık görülen kadın kanseridir. Ancak erken tanı, önleme ve tedavi alanındaki gelişmeler ile ölüm oranları azalmıştır. Hastalıktan kurtulan bireylerin yaşamlarını kaliteli sürdürmek adına komplikasyonların önlenmesi ve giderilmesi üzerinde ciddiyetle durulması gereken temel sorunlardan biridir. Sempozyumda bu konu üzerine de tartışılmıştır. Dokuzuncusunu düzenlediğimiz ve gelenekselleşen sempozyumumuza katkıda bulunan değerli bilim adamlarına, destek veren sivil toplum kuruluşlarına, yerel yönetim yetkililerine tek tek teşekkür ederiz.”ifadelerine kullandılar. Öte yandan sempozyumda, Güzin Abraş’ın hazırladığı "Kanser Hayat Ritminizi Bozar" sunumu, Elif Sanat Kültür ve Kadın Dayanışma Derneği Ritim Grubu tarafından ONKO-DAY ile birlikte, Halk Dansları Antrenörü Hanımşah Işıkcan önderliğinde ritim gösterisine dönüştürülmesi katılımcılara neşeli anlar yaşattı.

Prostat ve meme kanserine umut ışığı olacak Haber

Prostat ve meme kanserine umut ışığı olacak

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Fen Fakültesi Kimya Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Zuhal Gerçek ile İstanbul Medipol Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Güzel ve öğrencisi Betül Yaşin’in "Kanser Tedavisinde İlaç Adayı Olarak Kullanılabilecek Arilidin Barbitürat Türevi Özgün Moleküller" başlıklı ortak çalışmasına Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından patent verildi. Çalışmanın sentez kısmı Prof. Dr. Gerçek tarafından gerçekleştirilirken; sentetik olarak üretilen özgün moleküllerin anti-kanser aktivitesi ise Prof. Dr. Güzel ve doktora öğrencisi Yaşin tarafından tespit edildi. Yapılan testler sonucunda, bu moleküllerin tirozin kinaz inhibitörü olarak kullanılabileceği belirlendi. “Sentezlenen moleküller yumuşak doku kanserinde çok etkili oldu” Anti kanser ilaçları üzerinde yapılan çalışmalarda sentezlenen maddelerin kanserli hücrelerin üzerinde etkili olduğunu ifade eden Gerçek, “Yeni sentezlediğimiz maddelerin tirozin kinaz enzim inhibisyonunu kanıtlayarak sonuçlandırdık. Bu proje kapsamında pek çok yeni ürün sentezledik. Bunların sentezi üniversitemizde gerçekleştirildi. Sentezlenen ürünlerin anti kanser aktivitelerini Prof. Dr. Mustafa Güzel ve doktora öğrencisi Betül Yaşin çalıştılar. Pek çok kanserli hücre hakkında moleküllerin aktivitesi çalışıldı. Özellikle yumuşak doku kanserlerinde çok etkili olduğu bulundu. Bunun üzerine biz de patent başvurumuzu gerçekleştirdik. Patentimizi de aldık, çok mutluyuz. Dileriz pek çok ortak çalışmayla bu buluşlarımız devam eder” diye konuştu. “Dünyanın en çok zarar gördüğü kanserin tedavisine bir ışık da biz yakmış oluruz” Prof. Dr. Gerçek, günümüzde en çok meme ve prostat kanserinin zarar verdiğini ve bu kanser türlerinin tedavisine bir ışık da kendilerinin yaktığını belirtti. Üç yıldır devam eden projenin henüz tamamlanmadığını belirten Gerçek, “Şu anda dünyanın en çok zarar gördüğü kanserin tedavisine bir ışık da biz yakmış oluruz. Özellikle yumuşak doku derken meme ve prostat kanserinde çok etkili olduğunu kanıtladık. Bizim sentezlediğimiz 8-9 molekül vardı. Bunların türevlerinin aktivitesi de çalışılacak tabi ki. Proje burada bitmedi aslında. Bu bir başlangıçtı. Türevlerine de çalışacağız. Projeyi yaklaşık üç sene boyunca çalıştık. Sonuçlarını daha yeni alıyoruz. İnşallah ilaç olarak görürsek de hepimiz için daha mutluluk verici bir sonuç olacaktır” şeklinde konuştu. Patenti alınan ilaç adayı; eczacılar ve ilaç enstitüleri tarafından ilaca dönüştürülerek satışa sunulabilecek.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.