SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kürtler

Söz Bursa - Kürtler haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kürtler haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Fidan: “Sizin için Suriye Kürtlerden, Kürtler de PKK'dan ibaret” Haber

Fidan: “Sizin için Suriye Kürtlerden, Kürtler de PKK'dan ibaret”

TBMM Genel Kurulda Dışişleri Bakanlığı bütçe teklifi görüşmelerinde konuşan Bakan Fidan, uluslararası ilişkilerin günümüzde yeni bir denge arayışı içinde olduğunu belirterek, “Çevremize ve farklı coğrafyalarda eş zamanlı yaşanan çatışma ve savaşlar 2024 yılında hız kesmeden devam etmiştir. Ülke ve ülke arasındaki siyasi, askeri ve ekonomik gerilim had safhadadır. 2025 yılında da Orta Doğu, Rusya, Ukrayna ve Afrika'daki istikrar bozucu sınamaların devam edeceğini söylemek mümkün. Bu durum karşısında ülkeler, savunma sanayinin yatırımlarını ve savunma iş birliklerini güçlendirmektedir. Son 10 yıldır artmakta olan küresel savunma harcamaları 2023 sonu itibariyle 2.4 trilyon doları aşarak rekor seviyeye yükselmiştir. Bu artış eğiliminin sürmesi beklenmedir. Amerika'da 20 Ocak itibariyle Trump yönetimi iktidarı devralacak. Yeni yönetimin politikalarının birçok bölgede iz düşümünün olmasını bekliyoruz. Asya coğrafyasında Amerika-Çin rekabetinin ve iki ülkeyi karşı karşıya getirebilecek durumların artabileceğini öngörmekteyiz. Çin'in küresel nüfusunu artırma girişimleri, Batılı ülkeler tarafından aynı ulus endişelerini karşılamakta ve giderek aralarındaki ilişki rekabet ilişkisinden tehdit ilişkisine doğru evrildi. Öte yandan, uluslararası ticaret, jeopolitik derinliğinin tedarik zincirlerinin üzerindeki etkileri nedeniyle kritik bir dönemden geçmekte. Yüksek gümrük tariflerinin ve korumacılık politikaların benimsenmesi ticaret savaşlarına ve daha fazla bloklaşmaya yol açacaktır” diye konuştu. Türkiye’nin yoğun çabaları neticesinde, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Genel Sekreterliği'ne Büyükelçi Feridun Sinirlioğlu’nun seçildiğini belirten Fidan, Büyükelçi Sinirlioğlu'nun değişik coğrafyalardan farklı stratejik çıkarları temsil eden 57 ülkenin oylanması ile seçilmiş olması, Türkiye’nin saygınlığına ve yürüttüğü dış politikaya güvenine emanetin yansıması olduğunu kaydetti. “13 yıldır krizin bütün aşamalarında, bütün boyutlarında, bütün muhataplarında beraber içerisinde olduk” Belirsizliklerle dolu, farklı oyunların oynandığı coğrafyada Türkiye'nin 13 yıldır yürüttüğü stratejik, büyük bir azimle, dikkatle, ördüğü politikanın bugün itibariyle başka bir noktaya evrildiğini dile getiren Bakan Fidan, “2016'dan itibaren Türkiye, Astana süreciyle çatışmalarının durdurmasını sağlamıştır. Malumunuz hem önceki görevimde hem şimdiki görevimde 13 yıldır krizin bütün aşamalarında, bütün boyutlarında, bütün muhataplarında beraber içerisinde olduk” dedi. “TÜRKİYE TEK BAŞINA SURİYE HALKININ YANINDA DURMAYA DEVAM EDECEK” Son iki yılda Esat rejiminin çöktüğünü belirten Bakan Fidan, Suriye’nin bütün yapılarıyla iflas ettiğini ve sadece ufak bir dokunuş beklediğini dile getirerek şu ifadelere yer verdi: “Cumhurbaşkanımız bunu gördüğü için geçen yıldan itibaren aradaki bütün mekanizmaların Astana’dan itibaren bürokratik düzeyde, siyasi düzeyde kurulmuş ne kadar mekanizma varsa bunların hepsini bir kenara iterek kendisi direkt olaya müdahil oldu. Çünkü okuduğu raporlardan, yaptığı gözlemlerden olayın nereye gittiğini görüyordu. Kendisi en yüksek ağızdan en yüksek teklifi yaptı. Bunda da karşılık alamadık. Ama bu, onların karşı karşıya kaldığı sonu önlemedi maalesef. Halktan yükselen memnuniyetsizlik dalgası, rejimin saldırıları nedeniyle yaşanan sivil kayıplarla birleşince Suriye rejimi tahliyeye yaklaşmıştır. Cumhurbaşkanımızın Suriye'de yaklaşan süreci öngörerek ikili diyaloğun başlatılması ve muhalefet ile ulusal uzlaşım sağlanması çağırısında bulunmuştur. Ancak rejim Suriye halkı yerine kendi dar çıkarlarını düşünerek bu fırsatı değerlendirememiştir. Suriye halkına her zaman her hal ve şartta elini uzatan Cumhurbaşkanımız iradesiyle Türkiye olmuştur. Uluslararası toplumun Suriye halkının kaderiyle baş başa bıraktığı bir ortamda Türkiye tek başına Suriye halkının yanında durmaya devam edecek. Bundan sonraki süreçte de tüm desteğimizle bu yanında durmaya devam edeceğiz. Huzurun ve barışın hakim olduğu farklı dini ve hukuklukların yan yana sulh içinde yaşadığı bir yeni Suriye'nin hayata geçmesini bekliyoruz.” “SİZİN İÇİN SURİYE KÜRTLERDEN, KÜRTLER DE PKK'DAN İBARET” DEM Parti sıralarından yükselen seslere tepki gösteren Bakan Fidan, “Sizin için Suriye Kürtlerden, Kürtler de PKK'dan ibaret. Suriye'nin tamamına bakın. Suriye'de Araplar var, Dürziler var, Kürtler var, Aleviler var, Sünniler var, birçok unsur var” ifadelerini kullandı. “SURİYE'NİN TERÖRİZMİN YUVASI OLMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ” Suriye topraklarına giren İsrail’in işgal zihniyetiyle Suriye'nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü hedef aldığını aktaran Fidan, “Suriye halkının barışa ve huzura yaklaştığı süreci tehlikeye sokmaktadır. Gazze'yi yerle bir eden İsrail, şimdi de Suriyeli kardeşlerimizin geleceğini tehdit ediyor. Netanyahu açıkça Golan Tepeleri'ni İsrail toprağı olarak açıklamakta beis görmemekte. Zihniyet değişmiyor. İsrail'in saldırganlığı mezalimi ve hukuksuzluğu devam ediyor. Türkiye olarak her zaman olduğu gibi Suriye'nin kardeşlerinin yanında durmaya devam ediyor. Öte yandan Suriye'nin terörizmin yuvası olmasına izin vermeyeceğiz. DEAŞ ve PKK'nın mevcut durumdan faydalanmaması için ne gerekiyorsa yapacağız. Terörizmle mücadelemizi çok boyutlu ve dinamik stratejiler geliştirerek sürdüreceğiz” diye konuştu. “2 MAYIS'TAN İTİBAREN İSRAİL'E TİCARETİMİZİ TAMAMIYLA DURDURDUK” İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına son vermesi için Türkiye’nin uluslararası toplumu harekete geçirmeye çalışırken, diğer taraftan insani yardımların seferber edildiğini aktaran Fidan, “Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülkeyiz. Bugüne kadar 88 bin ton yardım gönderdik. İsrail'in Lübnan saldırıları sırasında da bu ülkeye en fazla yardım gönderen ülkelerden biri olduk. Filistin'e verdiğimiz desteği kötü niyetle karalamak isteyen çevrelerin iddiaları aksine, 2 Mayıs'tan itibaren İsrail'e ticaretimizi tamamıyla durdurduk. Filistin konusunda siyasi, ekonomik ve diplomatik hamlelerimizin yanı sıra hukuk yalanı da ihmal etmedik. İsrail'in uluslararası hukuk önünde sorumlu tutulması için uluslararası mekanizmaların işletilmesine gayret ediyoruz” ifadelerini kullandı. “Avrupa ülkeleriyle olan ilişkimizi yükseltmeyi hedefliyoruz” Avrupa Birliği'yle tam uyum sürecinin canlandırılmasına yönelik adımların devam ettiğini belirten Fidan, "Avrupa Birliği'nden beklentimiz de aynı yönde tutumun sergilenmesidir. Bu hususu temaslarımızda defaatli muhataplarımızın dikkatini çekmekteyiz. Avrupa ülkeleriyle olan yakın ilişkilerimizi 2025 yılında da çok boyutlu olarak yükseltmeyi hedefliyoruz. Biliyorsunuz Avrupa ülkeleriyle çok dengeli, iyi işleyen bir ticaret dengemiz var" dedi. "KIBRIS MESELESİNDE EGEMEN EŞİTLİĞİNDEN VAZGEÇMEMİZ SÖZ KONUSU OLAMAZ" Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin silahlandırılmasının adada yeni bir silahlanma yarışını da tetikleyebileceğini kaydeden Bakan Fidan, "Milli davamız Kıbrıs meselesinde, Kıbrıs-Türk halkının egemen eşitliğinden ve eşit uluslararası statüsünden vazgeçmemiz söz konusu olamaz. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm platformlarda bu hususu uygulamaktayız. Diğer yandan, Ege ve Doğu Akdeniz'deki hak ve çıkarlarımızı hem sahada hem de masada kararlılıkla koruyoruz. Balkanlarda ülkemiz, tüm bölge ülkeleriyle yakın ilişkilere sahip, etkin bir aktör olmaya devam edecektir. Soydaş ve akraba topluluklarımızın hak ve menfaatlerini korunması için yoğun çaba harcıyoruz. Bölgedeki tüm kesimlerle açık ve samimi bir diyalogu tesis ediyoruz" diye konuştu. “MUHTEMEL TEHDİTLER KARŞISINDA SAVUNMA İŞBİRLİKLERİMİZİ GELİŞTİRMEYE ÖNEM VERDİK” Bakan Fidan, muhtemel tehditler karşısında savunmaya yönelik iş birliklerinin geliştirilmesine önem verdiklerini belirterek, "Ülkemiz ittifaka sunduğu kabiliyetleri ve kapasitesiyle müttefiklik ruhu doğrultusunda NATO'ya güçlü desteğini sürdürmektedir. Temmuz ayında düzenlenen NATO Zirvesi'nde terörizmle mücadelede NATO'nun rolünün güçlendirilmesi ve müttefikler arasında savunma sanayi ticaretindeki kısıtlamaların kaldırılmasında mutabık kalınması ülkemizin yoğun ilişkilerinin neticesinde olmuştur. 2025'te NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı'na ve 2025'ten sonraki NATO Zirvesi'ne ev sahipliği yapacak olmamız ittifaka verdiğimiz önemin göstergesidir. Amerika ile stratejik mekanizma temelinde terörle mücadele eden enerjiye, ticaretten savunma sanayiine, birçok konuda istişarelerde bulunmaya devam edilmiştir" ifadelerini kullandı. Fidan, ayrıca yeni Amerika yönetimiyle de yapıcı ilişkilerin sürdürülmesinde kararlı olduklarını belirtti. Fidan, sözlerine son verirken, 2025 yılı merkezi yönetim bütçe kanun teklifinde, Dışişleri Bakanlığına 39 milyar ödenek tahsis edilmesinin öngörüldüğünü dile getirerek, "Buna ilaveten 6.1 milyar TL'si Ulusal Ajans ve AB programlarına katılım olmak üzere, Türk Akreditasyonu Kurumu için ise 394 milyon TL'lik bütçe teklifi de onayınıza sunulmuş durumda" diye konuştu. “ULUSLARARASI TOPLUM TÜRKİYE’NİN ORTAYA KOYDUĞU VİZYONU DESTEKLEMEYE DEVAM EDECEK” Genel Kurul’da yaptığı konuşmasının ardından milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Fidan, şunları kaydetti: “Nasıl bir Suriye politikası, diye soruldu. Bugüne kadar olduğu gibi Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğiz. Uluslararası toplum, AB yüksek temsilcisi de BM genel sekreteri de aradı ABD’den arıyorlar. Herkesi ortak bir hedef etrafında bir araya getirmek bizim görüşümüz. Terörün olmadığı, komşularına tehdit üretmeyen, dışlayıcı bir idari yapının oluşmadığı, azınlıklara eşit davranan herkesin canı ve malından emin olduğu, ülkenin acil ekonomik ve finansal sorunlarına cevap bulan bir politika. Bu görüşleri formüle ettik. Şu ana kadar konuştuğumuz herkes bu görüşleri hayata geçirme ve desteklemekte hemfikir. Yani Şam’da oluşan yönetim bu prensiplerle hareket ettikçe uluslararası toplum Türkiye’nin ortaya koyduğu vizyonu desteklemeye devam edecek.” “BİZE SİLAH ÇEKENE DÜŞMANLIK YAPMAMIZI KÜRDOFOBİK OLARAK NİTELENDİRMENİZ GERÇEKÇİ DEĞİL” Bir milletvekilinin Türkiye’nin ‘Kürdofobik’ dış politika izlediği yönündeki iddialara yönelik Bakan Fidan, “Kürdofobik bir dış politika, dedi bir milletvekilimiz. Bunu reddediyorum. Biz bir terör örgütüne karşıyız, PKK tüm partilere karşı. Kimin Kürdofobik olduğu ortada. Bizim Erbil ile ilişkimiz ortadayken, bizim Suriye’nin meşru Kürt siyasi temsilcileriyle ilişkilerimiz ortadayken bize silah çekene düşmanlık yapmamızı Kürdofobik olarak nitelendirmeniz gerçekçi değil. Size tavsiyem artık geldiğimiz noktada 2025 yılında biraz sınıf atlamaya ihtiyacımız var. Demogojiyle bir yere gelme şansı yok. Kendi siyasi çizginize de hizmet etmek için yenileyin kendinizi” şeklinde konuştu.

Özel, Bahçeli'nin açıklamalarını değerlendirdi Haber

Özel, Bahçeli'nin açıklamalarını değerlendirdi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak, Hakkari ve Van'ı kapsayan bölge turu başladı. Özel, ziyaretinin ilk durağı Diyarbakır'da bir otelde 24 kadın STK temsilcisi ile bir araya geldi. Burada gazetecilere açıklamada bulunan Özel, bugünkü toplantı, 6 gün sürecek olan ziyaretlerin ilk toplantısı olduğu için sembolik olarak burada ilk söylenecek sözün de önemi olduğuna işaret etti. Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı olarak gecikmiş bir teşekkürü yaparak söze başlamak istediğini belirten Özel, “14 Mayıs ve 28 Mayıs'ta adayımıza ve daha sonra da seçim süreci tamamlandıktan sonra gerek 14 Mayıs'ta, gerek 28 Mayıs'ta adayımıza oy veren, destek veren çok kişi; kurum, kuruluş, parti, teşekkür duydu ama duymayanlar vardı. Gecikmiş bir teşekkürü burada yapmak durumundayım. Adayımıza 14 Mayıs ile 28 Mayıs'ta gerek Diyarbakır'dan Van'a kadar bölgede verilen büyük destek ve Türkiye'nin dört bir yanında yerel, genel son 4 seçimde Kürtlerin Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarına ve Cumhurbaşkanı adayına verdikleri destek ve aday çıkarmayarak 14-28 Mayıs'ta Cumhuriyet Halk Partisi adayına böyle yüksek bir oyun bölgeden çıkmasına katkı sağlayan o günkü YSP, bugünkü adıyla DEM Parti'ye hem kurumsal olarak, hem burada yaşayan hangi siyasi görüşler olursa olsun tüm Kürt vatandaşlarımıza bir teşekkürü çok görmememiz gerekiyordu. Bu teşekkürü Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanıyla burada bir kez daha ifade ederek başlamak isterim” dedi. Narin Güran cinayetine değinen Özel, konuşmasına şöyle devam etti: “Dün akşam yine Diyarbakır'dayken biz 14 sayfalık bir iddianame gördük nihayet. Ama içinde bir şey göremedik maalesef. Narin evladımız katledildi. 4 kişi müştereken Narin'i öldürmekle suçlanıyor; anne, amca, ağabey ve itirafçı komşu. Ama cinayeti kimin işlediği yok. Cinayet işlemek, orada bulunduğu söylenen kardeşin 2 arkadaşının hakkında bir şey yok. Bu cinayetin işlenme sebebi, işlemesinden önce ne oldu da bu cinayet işlendi? Bir anne, bir amca, bir kardeş, 6 yaşında bir sabiyi, bir kızı neden katlettiler bu yok. Bilmediğimiz hiçbir şey yok maalesef. Biz de davayı çok yakından takip edeceğiz, gündemde tutacağız. Ama AK Partili milletvekilinin 60 gün önce bildiğini dün akşam saatlerine kadar savcı bilmediğini kağıda ders ediyorsa burada bir tuhaflık var. İttifak kurulmuş geçmişi karanlık geleceğe de kaygı veren bir siyasi yapının kovalandığı meselesini görmezden gelemeyiz. Tayyip Bey (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) seçimden önce verdiği sözlerin hiçbirini tutmadı. Ne emekliye ne emekçiye, ne esnafa, ne çiftçiye, ne yoksulluğa, ne kadınlara bir ek HÜDA-PAR'a verdiği sözü tutu. Bir kez daha evladımıza Allah'tan rahmet ve gerçek ailesi olan bütün Türkiye'ye sabır diliyorum.” “KÜRDÜN SORUNUNUN OLUP OLMADIĞINA KÜRTLER KARAR VERİR, DEVLET KARAR VEREMEZ” “Sayın Bahçeli'nin açıklamalarıyla önemli bir eşikteyiz” diyen Özel, “Şimdi herkes neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyor ama biz, meseleye şuradan bakıyoruz. Eğer Sayın Bahçeli'nin söylediği söz, bir kişinin özgürlüğü bir kişiye af ona verilecek bir kürsü, oradan söylenecek bir söz, lağvolacak bir örgüt ve her şey tamamdır. Maalesef hiçbir şey tamam değildir o anlamda. Son söyleyeceğimi baştan bir kez daha söyleyeyim. Cumhuriyet Halk Partisi de barışa giden annelerin gözünün yaşını durdurmaya yönelik olan şehit gelmesine, çatışmalar olmasına ve Türkiye'nin gelişimine engel olan bu sürecin tamamlanması, bitmesi, ortadan kalkması için terörün durması için terör örgütünün ortadan kalkması için Türkiye'nin 86 milyon birden barış içinde kucaklaşabilmesi için atılacak her adımı da önemsiyor ve engel olmayacak. Kimin sözü varsa da kıymetlidir, söylesin ama şu söz söylenmesin: Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Bir sorun vardır, onu da birisi konuşunca bitecektir. O zaman işte şu noktaya geliyorsunuz. Bu masayı diğer bölgedeki kadınların sorunlarını bu masayı daha da genişleterek Diyarbakır'daki Türklerin sorunları, Türkiye'deki 26 milyon Kürdün sorununu yok sayılırsınız. O zaman aslında iyi bir şey yapayım derken hepimizi çok daha kötü bir şeye razı etmeye çalışıyoruz. Bunu kabul etmek mümkün değil. Kürt sorunu vardır tam da şurada. Kürdün sorununun olup olmadığına Kürtler karar verir, devlet karar veremez. Büyük devlet karar vermiş, küçük devlet de dün ilan etmiş gibi görünüyor. Onların demesiyle Kürt sorunu bitmez. Aksine onlar böyle dedikçe derinleşir. O yüzden Kürtlerin sorunları, Kürtler sorunum kalmadı diyene kadar vardır ve çözülmesi gerekir. Biz de bununla ilgili elimizden gelen her türlü katkıyı ifade etmeye devam edeceğiz” diye konuştu. "Terörün varlığı tüm Türkiye'nin sorunudur, Kürtlerin sorunları da sadece Kürtlerin değil, tüm Türkiye'nin sorunudur" diyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu 2 sorun eş zamanlı olarak çözülmedikten sonra, bu 2 sorun birbirini doğurmaya devam edecektir. Bunun olmaması için biz Diyarbakır'daki iyi niyeti, Diyarbakır'daki umudu görüyoruz ama Diyarbakır'daki endişeyi sabah yaptığımız toplantıda da kaydettik. Çünkü bir kez daha bir süreç yürütülmesi, bir kez daha bir umut ve bir kez daha başarısızlık, geçen sefer ne acılar yaşattıysa çok daha fazlasını yaşatabilir. Bu sebepten dolayı son derece dikkatli olmak durumundayız. Ve Kürtlerin yaşadığı sorunların sadece bir kişinin mecliste konuşmasıyla değil, 86 milyonun temsilcilerinin parlamentoda oturmasıyla, konuşmasıyla demokratik siyasetin önünün açılmasıyla ve kurulacak masaya 86 milyonun oturmasıyla çözülebilecektir. Bugün Cumhur İttifakı'nın Kürtlerin sorunlarını görmediği, gündeme almadığı, alacağına bir şeyler yapmaya çalıştığı süreç son derece riskler, tehlikeler barındırmaktadır. Bir yandan bir sorunu çözeceğiz derken hangi sorunun çözülmeye çalışıldığı konusunda derin şüpheler vardır. Kürt sorunu yoksa hep bir sorunu çözenlerin, Erdoğan'ın sorunu çözmek üzere bir süreç yürüttüklerine ilişkin endişeler hızla bertaraf edilmelidir.” Özel, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak da daha önce farklı vesilelerle kamuoyu önünde açık biçimde Meclis başkanı ağzıyla Sayın Erdoğan'ın çağrısıyla sivil anayasa söylemiyle kahve dediğimiz anayasa masasına oturmadık. Mevcut anayasaya harfiyen uyulmadıkça ve İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılma gibi bir somut örneği de bir kez daha hatırlatayım. Bütün antidemokratik tavırlardan vazgeçilmedikçe, Anayasa Mahkemesi kararları, AHİM kararları kabul edilmedikçe yani anayasanın en ufak virgülüne kadar tam sadakat gösterilmedikçe biz anayasa çiğneyenlerle bir anayasa yapmayız” dedi. Bir tek samimiyetsizliğe itiraz edeceklerini vurgulayan Özel, “Sonuç olarak kapalı kapılar ardında biz yaptık, oldu anlayışı değil. Kürtleri yaşadığı sorunları gören, çözülme iradesi gösteren, önerileri ortaya koyan, 86 milyonun temsilcilerin olduğu mecliste kuran bir anlayışı savunuyoruz. Bu ülkede yaşayan herkesin Türklerin de Kürtlerin de geleceği yalnızca sivil demokratik siyasetten geçer, doğru yol budur” ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.