SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kilis

Söz Bursa - Kilis haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kilis haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Tavuk döner imalathanesinin hali mide bulandırdı Haber

Tavuk döner imalathanesinin hali mide bulandırdı

Denetimde imalathane 4 gün süre ile kapatıldı. Kilis'te ihbar üzerine gıda imalathanesine baskın yapan Belediye Başkanı Hakan Bilecen, hijyen kurallarına uyulmadığı tespit edilen iş yerini 4 gün süreyle kapattı. Bilecen, "Kendi yemediklerimi halkıma da yedirmem" diyerek denetimlerin artarak süreceğini vurguladı. Başkan Bilecen yaptığı açıklamada, "İhbar üzerine geldik. Tavukların yerde olduğunu, hemen yanında ayakkabıların bulunduğunu ve buzdolaplarının gıda saklamaya uygun olmadığını, pas içinde olduğunu gördük. Buna kayıtsız kalamazdık. Zabıta müdürümüzle birlikte bizzat geldim. Kanunun bana verdiği yetkiyle bu iş yerini 4 gün süreyle kapatacağım. Tekrarı halinde yaptırım daha da ağır olacak" dedi. "Denetimler ayrımsız sürecek" Kentteki tüm gıda işletmelerinin titizlikle denetleneceğini belirten Başkan Bilecen, "Bu şehirde denetimler sıklıkla devam edecek. Gıda maddesi satılan her yer, insan ayrımı yapılmaksızın denetlenecek. Bu, vatandaşımızın eşit şartlarda rekabet etmesini sağlayacak. Bir esnaf haftada bir denetlenirken, diğerinin denetlenmemesi bu tarz görüntülere neden oluyor" ifadelerini kullandı. "Ben kendi yemediklerimi halkıma da yedirmem" Denetimlerin artırılacağını vurgulayan Başkan Bilecen, "Kurumsal marketler, küçük ve büyük esnaflar dahil herkes denetlenecek. Halk sağlığı ile kimse oynayamaz. Ben kendi yemediklerimi halkıma da yedirmem. Bunun önüne geçeceğim. Belediye Başkanı olarak söz veriyorum" şeklinde konuştu. İş yerinin encümen kararı olmaksızın 4 gün süreyle kapatıldığını belirten Bilecen, "İl Sağlık Müdürlüğü'ne de bilgi verelim. Ayrıca onlar da denetlesin'' dedi. Başkan Bilecen, iş yerine 2 bin 950 TL idari para cezası kesildiğini de belirterek, "Ceza miktarı düşük görünebilir ama biz yasal sınırlar içinde hareket ediyoruz. Bu ilk olduğu için bu şekilde işlem yaptık" diye konuştu.

Çıraksız kalan meslek yok oluyor Haber

Çıraksız kalan meslek yok oluyor

Kilis'in tescilli yorgan ustaları, çırak yetişmemesi ve düşük kazançlar nedeniyle asırlık mesleğin yok olma eşiğine geldiğini söylüyor. Ustalar, zanaatin yaşatılması için devlet desteği bekliyor. Kilis'teki yorgancılık mesleği, yıllar içinde büyük bir dönüşüm yaşadı. Yıllar önce dükkânlarda çalışan 50-60 kişi bulunurken, günümüzde bu sayının yalnızca üçe düşmesi, mesleğin geleceğini tehdit ediyor. Yorgan ustaları, mesleklerini sürdürebilmek için yetkililere sesleniyor. "MESLEK BİTTİ" Kilis'te 40 yıldır yorgancılık yapan Mustafa Yılmaz, mesleğin sona yaklaşmasından duyduğu endişeyi dile getirerek, "Eskiden her kalfanın yanında üç, dört tane çırak vardı. Şu an bir kalfa bile bulamıyoruz. 20 yıldır çırak yetiştiremiyoruz. Bu meslek neredeyse yok olma aşamasına geldi. Ben şu an burada, Kilis'te üç tane yorgancı dükkanı var. Eskiden 50, 60 civarıydı" şeklinde konuştu. Yılmaz, mesleğin geldiği noktayı şu sözlerle ifade etti: "Bir ay çalışıyorum, 10 bin lira kazanıyorum. Asgari ücretin yarısı bile değil. Meslek bitme noktasına geldi. Gençlere bu mesleği tavsiye edemiyorum, çünkü geleceği yok. Yorgancılık artık neredeyse yok olacak". "BU MESLEĞİN KIYMETİ BİLİNMELİ" Yıllardır yorgancılık yapan İlhan Karataş ise mesleğin kıymetinin anlaşılmadığını vurguladı. Karataş, "30-35 senedir bu mesleği yapıyorum. Zanaatımız gerçekten çok güzel bir meslek. Bu mesleği her insan yapamaz. Tamircilik, bakkalcılık, berberlik gibi meslekler herkes tarafından yapılabilir ama yorgancılık öyle değil. Bu, gerçekten el becerisi ve sevgi gerektiren bir iş" dedi. Ancak, yorgancılıkla ilgili sorunları da dile getiren Karataş, şunları söyledi: "Gençler bu mesleği tercih etmiyor. Kimse bu mesleği kıymetini bilmiyor. Ustalar da kalfalar da bu zanaatın değerini anlamıyor. Zanaatımıza sahip çıkılmadığı sürece bu meslek yok olacak." MESLEĞİN ZORLUKLARI VE KAZANÇ DURUMU Yorgancı ustası Karataş, bir yorganın çıkma süresinin modeline göre değiştiğini belirterek, "Bir yorganı bir günde çıkarabilirim, ancak modeline göre bazen 2-3 gün sürebilir. Ancak kazancım çok yüksek değil. Şu an elime geçen para 17-18 bin TL arasında. Kendimi çok iyi hissedersem 22 bin TL'ye kadar kazanabiliyorum. Ama asgari ücreti bile kazanamıyorum. Meslekte moralim bozuksa ya da psikolojik olarak zor bir dönem geçiriyorsam, verimli çalışamıyorum. Yorgan dikmek için motivasyonum yüksek olmalı" dedi. DEVLET DESTEĞİ TALEBİ Karataş, devletin bu mesleğe daha fazla destek olması gerektiğini belirtti. "Bizim elimizden tutulması gerek. Şu an her yerde tekstil sektörleri var, Amerika ve Avrupa'da da tekstil var, ancak yorgancılık sadece Türkiye'de var. Bu mesleği desteklerseniz, üretim de artar ve yorgancılığı hem iç pazarda hem de yurtdışında daha fazla tanıtırız. Biz devletimizden çok bir şey istemiyoruz. Sadece destek ve yardım bekliyoruz" dedi. "KAZANDIĞIM YETMİYOR, YANIMDA ÇALIŞANA 9-10 BİN LİRA VEREBİLİYORUM" Yorgancı ustaları, Kilis'teki en büyük sorunlardan birinin ise kalifiye iş gücü bulmak olduğunu belirtti. Karataş, "İşçi bulmak çok zor. Bütün gün iş arayanlar var. Yorgan dikmek isteyen birini bulmak neredeyse imkansız. Şimdi diyeceksiniz sen vicdansız mısın, bu kadar ücret veriyorsun? Ama ben zaten kazandığımla geçinemiyorum. Kazandığım yetmediği için yanımda çalışana 9-10 bin lira aralığında maaş verebiliyorum. Bu yüzden işçi de durmuyor" diye konuştu. KİLİS'İN YORGANCILIK MESLEĞİ İÇİN UMUDU DEVLET DESTEĞİ Yılmaz ve Karataş, yorgancılık mesleğini yaşatabilmek ve geleceğe taşımak için devletin desteğine ihtiyaç duyduklarını söylediler. Yılmaz, "Bu meslek gerçekten önemli, biz bunu Avrupa'ya, Amerika'ya bile satabiliriz. Ancak yardıma ihtiyacımız var. Yorgancılığı bitirmemek için tutunuyoruz ama bu meslek yok olursa, geriye sadece hatıralar kalacak" şeklinde konuştu.

Kilis'in asırlık lezzeti gerebiç artık her gün sofralarda Haber

Kilis'in asırlık lezzeti gerebiç artık her gün sofralarda

Kilis'in geleneksel kurabiyelerinden gerebiç, artık yılın 12 ayı sofralardan eksik olmuyor. Geçmişte yalnızca Ramazan ayında üretilen Kilis'in geleneksel lezzeti kent dışından da yoğun ilgi görüyor. Gerebiç ustası Mehmet Uğur Yeşilbahçeci, geleneksel lezzetin yapımında kullanılan malzemelerin doğal ve kaliteli olması gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: "Gerebiç, irmik, un, zeytinyağı ve ılık su ile hazırlanıyor. İsteğe bağlı olarak sade yağ da kullanılabilir ama ana maddesi zeytinyağıdır. İçerisindeki doğal malzemeler ve ustalık, gerebiçin lezzetini belirleyen en önemli unsurlardır" ifadelerini kullandı. "Bayramlarda talep artıyor" Gerebiçin artık sadece bayramlarda değil, günlük hayatta da çok fazla tüketildiğini söyleyen Yeşilbahçeci, "Bayramlar dışında da ilgi büyük. Kilis'te her evde olmazsa olmazımızdır. Bayram ertesinde de sürekli üretime devam ediyoruz. Tabii ki bayramlarda talep daha fazla oluyor" dedi. 15.yüzyıldan günümüze ulaşan bir lezzet Muhammed Bin Mahmut Şirvani'nin 15. yüzyılda yazdığı "Osmanlı Mutfağı" adlı kitabında gerebiçin yer aldığını vurgulayan Yeşilbahçeci, gerebiçin asıl çıkış noktasının Ürdün olduğunu, bu özel kurabiyenin Gaziantep, Hatay ve Kilis gibi illere zamanla yayıldığını ifade etti. "Mersin'in kerebiçi ile karıştırılmamalı" Gerebiçin sıkça Mersin'de yapılan kerebiç ile karıştırıldığını belirten Yeşilbahçeci, iki kurabiyenin tamamen farklı olduğunu dile getirerek, "Bizim yaptığımız gerebiç, Mersin'in kerebiçinden farklıdır. Kerebiçte çöven otu köpüğü vardır ancak bizim gerebiçimizde şeker olduğu için köpük kullanılmaz. İki kurabiyenin birbiriyle alakası yoktur" şeklinde konuştu. "Doktor değiliz ama hastamız çok" Gerebiçin geçmişte sadece cevizli olarak üretildiğini ancak son 40 yıldır fıstıklı versiyonunun da yapılmaya başlandığını söyleyen Yeşilbahçeci, "Fıstıklı gerebiçe talep çok fazla. Yerli turistlerin yanı sıra Almanya ve Amerika'dan gelen yerli turistler bile buradan alıp götürüyor" diye konuştu. Gerebiçin kent dışında da büyük ilgi gördüğünü belirten Uğur, "Gaziantep, İskenderun ve Mersin'den de gelenler var. Doktor değiliz ama hastamız çok" diyerek lezzet müdavimlerinin sayısının her geçen gün arttığını ifade etti.

21 yıllık esaret sona erdi! Suriye'de tutuklu bulunan Mehmet, Gaziantep'e döndü Haber

21 yıllık esaret sona erdi! Suriye'de tutuklu bulunan Mehmet, Gaziantep'e döndü

Muhaliflerin Suriye'de Esad rejimini devirmesinden sonra hapishanelerdeki binlerce kişi de serbest bırakıldı. Bu hapishanelerden biri olan ve Suriye Muhaberatının işkence merkezi olarak da bilinen Far Falastin Hapishanesi'nde 21 yıl zulüm gören Kilisli Mehmet Ertürk özgürlüğüne kavuşmanın sevincini yaşıyor. Kilis'e bağlı Mağaracık köyünde ailesine 21 yıllık esaretin ardından kavuşan 53 yaşındaki Mehmet Ertürk, yaşadığı kötü günleri unutmaya çalışıyor. Far Falastin hapishanesinde hayatının en zor günlerini geçiren Ertürk, bir ömür boyu unutamayacağı işkence dolu günlerini İhlas Haber Ajansı'na anlattı. Adeta bir bayram havasının yaşandığı evinde her gün yakınlarının ziyaret ettiği Ertürk, umutlarını artık yitirdiklerini ve asla kurtulamayacaklarını düşündüğünü söyledi. HAPİSHANEDE YAŞADIĞI ZULMÜ ANLATTI Yerin metrelerce altında yer alan zindanlarda çok kötü koşullarda yıllarca yaşamak zorunda kaldığını anlatan Ertürk, bu süre zarfında birçok kez işkenceye maruz kaldığını ifade etti. Suriye Muhaberatına bağlı askerlerin her gün buradaki mahkumlara işkence yaptığını belirten Mehmet Ertürk, gündüzleri kesinlikle kimsenin konuşmadığını en ufak bir konuşmada askerlerin dışarı çıkartıp falakaya yatırdıklarını söyledi. Vücudunda halen gördükleri işkencelere ait yara izlerinin bulunduğunu ifade eden Ertürk, 3 ay betonda yattığını ve hasta olduğunu anlattı. Düzenli beslenemediklerini de ifade eden Ertürk, “Her bir insana akşam yemeğinde çok az yemek verirlerdi. Bunu da verirken bizlere hakaret ve küfür ederlerdi" dedi. Yaşadıklarını anlatan Ertürk şöyle devam etti: “Sabah 1 yumurtayı iki mahkuma verirlerdi. Yanında 2-3 tane zeytin de verirler ve bunla birlikte hakaret ederlerdi. Bu süreçte çektiğimiz işkenceyi bir Allah bilir. Şuanda kendimi burada hissetmiyorum halen cezaevindeyim gibi düşünüyorum bazen. O günleri unutamıyorum. Bir zamanlar hastalandım 45 kilograma kadar düştüm. Revire çıktım doktor beni dövdü. Ben ilaç istedim, o da bana ‘Ne zaman ölürsen ilaç veririz sonra da seni dışarıda aç bekleyen köpeklerin önüne atarız' dedi. Koğuşta bir çok mahkumun öldüğüne şahit oldum. Birisi öldüğünde yakasından tutarak sürükleyip götürüyorlardı. Her gün böyle 4-5 kişinin götürüldüğünü görürdüm.” 95 kişilik koğuşta kaldıklarını ve yatacak yer bulamadıklarını belirten Ertürk, 21 yıllık esaretin ardından muhaliflerin Esad rejimini devirmesi ile hapishanelerdeki mahkumların özgürlüklerine kavuştuğunu söyledi. Şam'ın düştüğü gün sabah erken namaza kalktığını ve o sırada dışarıdan silah sesleri duyduklarını da söyleyen Ertürk, “Yanımdaki arkadaşa kalk dedim kesin bizi kurşuna dizecekler dedim. Bir süre sonra kapılar açıldı ve muhalifler bize çıkmamızı söyledi. Önce kadınlar çıktı sonra en son ben çıktığımda ne olduğunu sordum. Milli Suriye Ordusundan bir asker benim Türk olduğumu öğrenince bana özel ilgi gösterdi. Dışarı çıktığımıza inanamadım. Dizlerim halen titriyordu. Ben bizi öldürecekler diye düşünüyordum. Sonra özgülüğümüze kavuşunca dualar ettik, her yerde sevinç gösterileri vardı” diye konuştu. Hapishanede özellikle Türk mahkumlara daha fazla işkence yapıldığını da ifade eden Ertürk, artık umutlarını kestikleri bir süreçte özgürlüklerine yeniden kavuştukları için mutlu olduğunu söyledi. Bu süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da teşekkür eden Ertürk, kendisi ile görüşmek istediğini de sözlerine ekledi. “Öleceksem de Türk topraklarında Türk Bayrağına sarılarak ölmek istiyorum” diyerek memleketine gelmenin sevincini yaşayan Ertürk, Suriye'ye gittiğinde çocuklarının küçük olduğunu şimdi ise hepsinin büyümüş ve 3'ünün evlenmiş olduğunu söyledi. Ertürk, kendisinin olmadığı süreçte köydeki komşularının da ailesine destek verdiğini ve bundan dolayı herkese teşekkür etti. BABALARINA KAVUŞAN ÇOCUKLARININ MUTLULUĞU Babası Suriye'de tutuklandığında 11 yaşında olan Mustafa Ertürk ise yıllar sonra babasına kavuşmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, “Bu duygular tarif edilemez. Siz hiç gördünüz mü bir ölünün mezardan kalkıp geldiğini, biz bunu gördük. Babam ilk geldiğinde beni tanıdı ancak diğer kardeşlerimizi tanımadı” diye konuştu. Mehmet Ertürk'ün en son 9 yaşındayken gördüğü kızı Aynur Ertürk'te babasının sesi ve hayal meyal hatırladığı yüzünü hiç aklından çıkarmadığını söyleyerek “Çok güzel bir duygu bu. Biz artık umudumuzu kesmiştik. Bizim için sürpriz oldu babamın gelişi” şeklinde konuştu. Babasının 6 aylık iken gittiği Merve Ertürk de, "Ben hiç görmedim babamı, farkı bir duygu bu. Bunda yıldan sonra babama kavuşmam benim için güzel bir duygu oldu” dedi. Ertürk'ün eşi Hatice Ertürk de, 13 yıldan fazladır kendisinden haber alamadıkları eşinin yeniden aralarına dönmesine çok sevindiklerini söyleyerek, "Çok mutluyuz Allah buna vesile olandan razı olsun” diye konuştu.

CHP Lideri: "Esad ile temas sağlanmalı" Haber

CHP Lideri: "Esad ile temas sağlanmalı"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Bir an önce Esad ile gerekli temaslar sağlanmalı. Esad'ın ilan ettiği genel aftan Türkiye'dekiler zaten yararlanıyor. Onlar bilgi sahibi yapılmalı. Çatışma ortamı durdurulmalı" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İl Belediye Başkanları Toplantısı nedeniyle geldiği Kilis'teki temasları kapsamında düzenlenen Halk Buluşması Programı'nda gündeme ilişkin konuştu. Kentteki bir düğün salonunda gerçekleştirilen programda konuşan Özel, konuşmasına Kilis'in düşman işgalinden kurtuluşunun 103'üncü yıl dönümünü kutlayarak başladı. CHP Genel Başkanı Özel, Suriye'de yaşanan son gelişmelere ilişkin olarak, "Türkiye bir karış toprağını vermeyen ve kimsenin de toprağında gözü olmayan bir ülke. Karşımda ve sizin karşınızda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün resmi var. O 'Komşunun iç işlerine karışma. Komşunun toprak bütünlüğüne saygılı ol. Komşudaki devlet dışı unsurları değil, komşuyu yöneten hükümeti muhatap al' diyor. Bu iktidar 2010'un başlarında, 'Emevi Camisi'ne gidip namaz kılarız' diyordu. Bu ne demek, 'Suriye'yi işgal ederiz, ele geçiririz' demek. Ya da 'şunun doğusunda bununla gezeceğim, bunun batısında şununla gezeceğim' demek. Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygı duymayan, iç savaşı kışkırtan, devlet dışı unsurları hiç utanmadan, sıkılmadan Kuva-yi Milliye'ye benzetip oradaki Özgür Suriye Ordusunu, Suriye'de bir iç savaşı körükleyip, buraya milyonlarca Suriyelinin gelmesine bu anlayış sebep oldu. Şimdi kendileri ağzında bir şeyler yuvarlıyorlar ama sosyal medyada trolleri yok 'Fetih Hareketi', yok 'Türkiye toprak kazanıyor' diyor. Türkiye komşusuyla iyi geçinmesi gereken, Atatürk'ün vasiyetidir. Komşusunun toprak bütünlüğüne saygısı olması gereken ve Türkiye bir karış toprağını vermeyen, kimsenin de toprağında gözü olmayan bir ülkedir. Böyle gördük, böyle savunmaya da devam edeceğiz" dedi. Mehmetçik'in yıllardır orada çeşitli harekâtlarda görev yaptığını ifade eden Özel, "Şehitlerimiz oluyor, içimiz yanıyor. Mehmetçik'in sonuna kadar arkasındayız. Ne ihtiyacı varsa görülsün. Zaman zaman çok zor durumlarda kalıyorlar. Ama savaşı değil, barışı, bir ülkenin parçalanmasını değil, o ülkenin toprak bütünlüğünü savunmak hepimizin menfaatinedir. Bir an önce Esad ile gerekli temaslar sağlanmalı. Esad'ın ilan ettiği genel aftan Türkiye'dekiler zaten yararlanıyor. Onlar bilgi sahibi yapılmalı. Çatışma ortamı durdurulmalı. Uluslararası temaslar sağlanmalı. Ailelerin öncüleri gidip, kendi şehirlerinin artık dönebilecekleri halde olduklarını görmeli ve orası hızla abat edilip, orada iş, aş olup bu insanlar da memleketlerine dönmelidir. Biz hem Türkiye'de hem de dünyada barışı savunuyoruz. Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün oturduğu koltuğa, onun emanetine sahip çıkıyoruz. Yurtta barış, cihanda barış diyoruz" diye konuştu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin 'Öcalan' çıkışıyla ilgili de şunları ifade etti: "Bu ülkede savaş, çatışmalar bitecekse, şehitler gelmeyecekse, annelerin gözünün yaşı dinecekse TBMM'de oturulur ve konuşulur. Bütün partiler bir arada oturur ama bir şartımız olur. İlk ve son gün şehit aileleri ve gaziler TBMM'ye gelecek, gözlerinin içine bakacağız, rızalarını alacağız. Öyle oturduğu yerden senin söylediğin, senin dediğin gibi olsun dediğinde toplumsal mutabakat olmaz." Her emeklinin asgari ücret oranında maaş alması gerektiğini belirten Özel, asgari ücretin de 30 bin lira olması gerektiğini söyledi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.