SON DAKİKA

#Kadına Şiddet

Söz Bursa - Kadına Şiddet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kadına Şiddet haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

A Parti’den kadına şiddetle mücadelede kararlılık mesajı! Haber

A Parti’den kadına şiddetle mücadelede kararlılık mesajı!

 Anahtar Parti, kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet ve cinsel şiddetle mücadelede yeni bir yol haritası belirledi. Parti, cezasızlık algısını ortadan kaldırmak, şiddet mağdurlarına destek olmak ve toplumsal farkındalığı artırmak için kapsamlı bir eylem planı oluşturdu.  "Cezasızlık algısına son vereceğiz" A Parti Bursa İl Başkanı Fikret Aslan, açıklamasında şiddet vakalarına uygulanan cezaların caydırıcılığını artıracaklarını belirterek, "Kadına ve çocuklara yönelik şiddet vakalarında en büyük sorun Ceza Kanunu'ndaki eksiklik değil, 2016 yılında yapılan İnfaz Kanunu değişiklikleriyle cezaların etkinliğinin azaltılmasıdır. Bu düzenlemeleri yeniden ele alacak ve faillerin hak ettikleri cezaları almalarını sağlayacağız" ifadelerini kullandı. "Şiddet mağdurları için güçlü destek mekanizmaları kurulacak" Anahtar Parti, şiddet mağdurlarının korunması ve bağımsız bir hayat kurabilmeleri için ekonomik destek ve hukuki yardım mekanizmalarını güçlendirecek. Bu kapsamda: • Ücretsiz hukuki destek sağlayacak merkezler kurulacak. • Kadın sığınma evlerinin sayısı artırılarak, yaşam standartları yükseltilecek. • Şiddet mağdurlarına yönelik meslek edindirme programları hayata geçirilecek. Aslan, “Şiddete maruz kalan kadınlarımızın ekonomik özgürlüklerini kazanmaları için devlet destekli programlar geliştireceğiz. Hiçbir mağdur, çaresiz bırakılmayacak” dedi. "Adli süreçler hızlandırılacak, koruma tedbirleri güçlendirilecek" A Parti, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet vakalarında adli süreçleri hızlandırarak mağdurların adalete erişimini kolaylaştırmayı hedefliyor. Şiddet faillerine yönelik elektronik kelepçe gibi önleyici yöntemler uygulanacak ve kolluk kuvvetlerine şiddet vakaları konusunda kapsamlı eğitimler verilecek. İl Başkanı, bu konuda hukuki uygulamadaki dikkatsizliğe dikkat çekerek, "6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, kadın erkek, çocuk yetişkin tüm şiddet mağdurlarını korumayı amaçlamaktadır, ancak şiddet, toplumsal bir mesele değil, sadece adli vakalar olarak ele alındığı ve kolluk kuvvetlerine gerekli hukuki eğitim verilmediği için uygulamada sorunlar yaşanmaktadır. 6284 sayılı Kanunun gerektiği gibi uygulanması için iç hukukumuzda bu kanuna uygun bir kanuni düzenleme yapılacak." şeklinde konuştu. "Şiddetle mücadelede toplumsal bilinci artıracağız" Anahtar Parti, medyada, okullarda ve ibadethanelerde şiddetle mücadeleye yönelik bilinçlendirme çalışmalarına da öncelik verecek. İl Başkanı Aslan, “Toplumda ‘kol kırılır yen içinde kalır’ anlayışını değiştirmek için her alanda eğitim ve farkındalık çalışmaları düzenleyeceğiz. Şiddet mağdurlarının seslerini yükseltmelerini sağlayacak 7/24 hizmet veren anonim destek hatları oluşturacağız” dedi. "Aileyi ve toplumu güçlendireceğiz" Şiddetin, toplumun temel yapı taşlarından biri olan aile kurumunu zayıflattığını vurgulayan A Parti İl Başkanı Fikret Aslan, "Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet, sadece bireysel bir sorun değil, toplumsal bir meseledir. Bu sorunu kökten çözmek için kapsamlı bir politika izlemeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. "Şiddete sıfır tolerans" A Parti’nin kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet ve cinsel şiddete karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket edeceğini belirten Fikret Aslan, "Hukuki düzenlemelerden ekonomik desteğe, kolluk kuvvetlerinin eğitilmesinden toplumsal farkındalığa kadar her alanda etkin politikalar hayata geçireceğiz. Şiddetle mücadelede kararlıyız" diyerek açıklamasını tamamladı.

Şiddeti babaannesine anlatmıştı: Eşi tarafından vahşice öldürüldü Haber

Şiddeti babaannesine anlatmıştı: Eşi tarafından vahşice öldürüldü

Van'ın Çaldıran ilçesinde, eşi tarafından saatlerce darp edildikten sonra boynundan bıçaklanarak öldürülen 28 yaşındaki iki çocuk annesi Fatma Çakırbeyli'nin cenazesi, memleketi Isparta'nın Yalvaç ilçesine bağlı Yukarıkaşıkara köyüne defnedildi. Olay, 26 Aralık 2024'te saat 17.30 sıralarında Van'ın Çaldıran ilçesinde bulunan bir aile apartmanında meydana geldi. Merhum Fatma Çakırbeyli'nin iddialarına göre, Fatma Çakırbeyli yaklaşık 10 dakika boyunca şiddet gördükten sonra eşi Reşat Çakırbeyli tarafından boynundan bıçaklandı ve ölüme terk edildi. Çiftin iki çocuğunun cinayet sırasında alt katta olduğu öğrenildi. Polis ekipleri, aile apartmanındaki güvenlik kameralarını incelemeye alırken, zanlı Reşat Çakırbeyli yakalanarak tutuklandı ve cezaevine gönderildi. “DELİ RAPORUM VAR, BANA BİR ŞEY OLMAZ” Zanlının ifadesinde olay anını hatırlamadığını söylediği öğrenilirken, daha önce Fatma Çakırbeyli'yi “Deli raporum var, bana bir şey olmaz” diyerek birçok kez tehdit ettiği de iddia edildi. ŞİDDETİ SADECE BABAANNESİNE ANLATTI Fatma Çakırbeyli'nin cenazesi, Kuzey Irak'ta görev yapan kardeşi Hüseyin Şapcı tarafından Yukarıkaşıkara köyüne getirilerek 29 Aralık 2024'te köy mezarlığında defnedildi. Ailesi, Fatma Çakırbeyli'nin yazın köyü ziyaret ettiğinde babaannesine, eşinden gördüğü tehdit ve şiddeti anlattığını, ancak çocukları için geri dönmek zorunda kaldığını dile getirdi. AİLE VE YAKINLARI YASA BOĞULDU Fatma Çakırbeyli'nin kardeşi Hüseyin Şapcı, mezarı başında yaptığı açıklamada, "Ablam çok güler yüzlü, çevresine mutluluk saçan bir insandı. Bu korkunç olay hepimizi derinden etkiledi. Ablam, çocukları için şiddete rağmen ayrılmayı düşünmedi. Devletimizden failin en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyoruz" dedi. “YEĞENİM HİÇBİR SUÇU YOKKEN VAHŞİCE ÖLDÜRÜLDÜ” Merhumun halası Ayşe Arslan, “Yeğenim hiçbir suçu yokken vahşice öldürüldü. İki yetim çocuk geride kaldı. Devletimizden adaletin yerini bulmasını istiyoruz” ifadelerini kullanırken, kuzeni Mihriban Akkaya, “Ablam gençliğinin baharındaydı. Mekanı cennet olsun. Failin cezasını çekmesini istiyoruz” diyerek gözyaşlarına boğuldu. KADIN AVUKATLAR DAVAYI ÜSTLENDİ Fatma Çakırbeyli'nin davası, dört kadın avukat tarafından gönüllü olarak üstlenildi. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

Erdoğan: "Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir" Haber

Erdoğan: "Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü Programı'nda konuştu. Sözlerinin başında kadına yönelik şiddet eylemlerinde hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabırlar dilediğini belirten Erdoğan, ”Doğrudan ve dolaylı olarak şiddete uğramış, acı çekmiş, sıkıntı çekmiş, her kadın için büyük bir kırılma noktası olan bu vahim durumu başkalarıyla paylaşmış veya paylaşamamış tüm kadınlara geçmiş olsun diyorum. Bir eş, bir baba ve Türkiye Cumhurbaşkanı olarak, ülkemizdeki ve dünyadaki tüm kadınların onurlarını, onurluca yaşama haklarını koruma mücadelelerinde daima yanlarında olacağımı tekrar ifade ediyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin topraklarında yaşanan soykırımın 14 aydır devam ettiğini belirterek, ”Biz, bugün burada bu programı gerçekleştirirken, maalesef sınırlarımızdan birkaç yüz kilometre uzaklıkta aylardır büyük bir soykırım devam ediyor. İsrail'in Gazze'ye yönelik 14 ay önce başlattığı saldırılarda, bugüne kadar, 50 bine yakın Filistinli kardeşimiz şehit oldu. Hayatını kaybeden Filistinlilerin yüzde 70'ten fazlasını, ne yazık ki, masum çocuklar ve kadınlar oluşturuyor” açıklamasını yaptı. Filistinli kadınların, bu zorluklar altında, onurlu ve kararlı mücadeleleriyle dünyaya örnek olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Lübnan'a uzanan İsrail saldırganlığının en büyük mağdurları da yine kadın ve çocuklar. Gözü dönmüş Netanyahu hükümeti, öldürmekten zevk alan seri katiller gibi her gün onlarca kadını, çocuğu, yaşlıyı, bebeği hunharca katlediyor. Bu katliam, bu zulüm, dünyanın gözü önünde, dünyanın sessiz ve tepkisiz bakışları altında, tam 14 aydır adım adım ilerliyor. Katliam şebekesinin barbarlıkları karşısında Filistin'in onurlu, gururlu, kadınları; kararlı mücadeleleriyle, zalime boyun eğmeyen asil duruşlarıyla, bombaların altında umudu ve kıyamı büyüten imanlı yürekleriyle tüm dünyaya, tüm kadınlara örnek oluyorlar” şeklinde konuştu. Uluslararası kuruluşların, uluslararası medyanın, her fırsatta insan hakları dersi veren batılı devletlerin sırtını döndüğü Gazzeli, Filistinli, Lübnanlı kadınlara mesajını ileten Erdoğan, ”Şiddete uğrayan tüm kadınlarla olduğu gibi sizinle de tam bir dayanışma halindeyiz. Türkiye olarak, devleti ve milletiyle, kadını ve erkeğiyle, 85 milyon tüm vatandaşlarıyla sizlerin yanındayız. İçinde bulunduğunuz şartlar ne kadar zor ve ağır olursa olsun, şunu lütfen aklınızdan çıkarmayınız: Sadece bu salonda bulunan hanım kardeşlerimizin değil, Türkiye'nin tüm kadınlarının kalpleri de şu an sizlerle birlikte atıyor, sizin için çarpıyor, sizin için dua ediyor, Filistin'in kurtuluşu için Mevla'ya niyazda bulunuyor. Lafa gelince demokrasi ve insan hakları konusunda aslan kesilenler, sizin arşa yükselen feryatlarınıza kulaklarını tıkasa da, söz konusu sapkın akımlar olunca ortalığı ayağa kaldıranlar, 14 aydır İsrail vahşeti karşısında 3 maymunu oynasa da, biz sizi asla unutmayacağız, sizi yalnız ve çaresiz bırakmayacağız” dedi. Ayrıca, İsrail'in barbarlıkları karşısında, Türkiye'nin sesini yükseltmeye ve Filistin halkının yaşam hakkını savunmaya devam edeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu soykırımın durması, akan kanın, akan gözyaşının dinmesi için her platformda gerçekleri gür bir sesle dillendirmeyi sürdüreceğiz. Gazze'nin ve Filistin'in yürekli kadınlarını bir kez daha saygıyla selamlıyor, Rabbimden sabır temenni ediyorum” açıklamasını yaptı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına hem bu buluşma, hem de kadına yönelik şiddete karşı çabaları dolayısıyla teşekkür ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu alandaki çabalarını aktardı. Erdoğan, ”Türkiye, köklü vakıf geleneğinin de bir sonucu olarak, hamdolsun, çok güçlü ve yaygın bir sivil toplum ağına sahiptir. İnsana ve hayata dair her konuda vakıflarımız, derneklerimiz, gönüllü teşekküllerimiz gerçekten olağanüstü çalışmalar ortaya koyuyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele, hiç şüphesiz, bunların en başında geliyor. Bir “insanlık suçu” olarak gördüğümüz kadına yönelik şiddetin kökünün tamamen kazınması için faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımızı da burada tebrik ediyorum. Gerek kamu bürokrasisi, gerek sivil toplum, gerek medya, gerekse siyasi partilerimiz bünyesinde kadına yönelik şiddetle mücadeleye destek veren, bu mücadelenin bayraktarlığını yapan, bu mücadelenin aynı zamanda bir insanlık davası olduğuna inanan tüm kardeşlerime en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Şurası tartışmasız bir gerçek ki; Türkiye'de başta şiddet olmak üzere kadınlarla ilgili kritik konuların bugün geldiği yerde, bakanlığımızın ve sivil toplumun çok büyük rolü, katkısı, emeği vardır. Daha önce konuşulması dahi mümkün olmayan, konuşulsa bile çözüme kavuşturulması hayal olan nice meseleyi el birliği içinde hal yoluna koyduk” dedi. "KADINA YÖNELİK ŞİDDET İNSANLIĞA İHANETTİR" Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin kadına yönelik şiddetle mücadeledeki kararlılığını vurgulayarak, "Kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir" ifadelerini kullandı. Kadınların haklarını savunmak ve şiddete karşı etkin çözümler üretmek için atılan adımların önemi üzerinde duran Cumhurbaşkanı, 6284 sayılı kanunun Türkiye'nin kadına yönelik şiddetle mücadelesindeki en kritik dönüm noktası olduğunu belirtti. Erdoğan, ”Eşrefi mahlûkat olan insana, özellikle de kadınlara yönelik şiddet, kabul edilemez bir vandallıktır. Böyle bir yola tevessül eden, bu ihanetin içine giren, kadına el kaldıran, fiziki ya da psikolojik şiddet uygulayan herkes, hak ettiği cezayı mutlaka çekmelidir; bunu temin etmek de devletin asli görevidir. Bu anlayışla göreve geldiğimiz ilk günden beri, her biri kendi alanında devrim niteliğinde pek çok adım attık. Bireysel, sosyal, ailevi, iktisadî ve siyasî düzlemde kadınların haklarını güçlendirecek, onları destekleyecek sayısız projeyi devreye aldık” değerlendirmesinde bulundu. 2012 yılında çıkarılan Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile ülkenin şiddetle mücadelede önemli bir adım attığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yasanın kadına yönelik şiddeti sonlandırmaya yönelik güçlü bir hukuki zemin oluşturduğunu ifade etti. Türkiye'nin, uluslararası sözleşmelerden çekilmesine rağmen, iç hukuki düzenlemelerle bu konuda güçlü bir mücadele yürüttüğünü ve Avrupa'da bu alanda tek başına bağımsız bir kanun çıkaran ülke olduğunu vurgulayan Erdoğan, ”Bu yasanın çıkmasıyla ülkemiz; kadına yönelik şiddetle mücadelede en kritik eşiği aştı, devletimizin şiddete sıfır tolerans politikası çok güçlü bir hukuki zemine kavuşmuş oldu. Şunu burada açık açık ifade etmek isterim: 6284 sayılı kanun, kadına karşı şiddetle mücadelenin çerçevesini, başka hiçbir sözleşmeye veya belgeye ihtiyaç hissettirmeyecek şekilde kesin ve kat'i olarak çizmiştir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin, İstanbul Sözleşmesi üzerinden ısrarla yürütmek istediği sanal tartışmaların hiçbir dayanağı olmadığını belirterek, ”Sözleşme yaşatır sloganı da, marjinal kesimlerin ideolojik kavga aparatı olma dışında hiçbir anlam taşımıyor. Esasen bu sloganların arkasına saklananlar, bize örnek gösterdikleri Batılı ülkelerdeki vahim tabloyu ya bilmiyor ya da bilmek-görmek istemiyor. Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği genelinde ilk kez uygulanacak kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadeleye ilişkin direktifi, bu yılın ortalarında kabul etti. Direktifin yayınlanma sebebi, Birlik üyesi ülkelerin kadına yönelik şiddetle mücadeleyi iç mevzuata aktarmada hızlı hareket etmemesi ve var olan mevzuatlarında yeterli düzenlemeleri yapmamasıydı. Parlamento, üye devletlere hükümleri uygulamak için 3 yıllık süre tanıdı. İstanbul Sözleşmesini imzalayan ülkelerin yarıdan fazlası metne çekince koymuş, 7 ülke ise iç hukukunda hiçbir düzenleme yapmamıştır” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda attığı adımları ve yürüttüğü politikaları vurgulayarak, ”Diğer bazı ülkeler ise bu konuda son derece kısmi düzenlemeler yapmıştır. Türkiye, sözleşmeden çekilmesine rağmen hem iç hukuk mevzuatında hem de 6284 sayılı kanunla konuyu kapsamlı ele alan, ikincil mevzuatları ile bu mücadeledeki eksikliklerini tamamlamış yegâne ülkedir. Avrupa'da, Türkiye dışında, bu hususta müstakil kanun yapan başka bir ülke bulunmuyor. O zaman da söyledik, bugün tekrar altını çizerek vurguluyorum: Muhalefetin iddialarının aksine, sözleşmeden çekilme ile hükümetimizin kadına yönelik şiddet mücadele iradesi arasında hiçbir illiyet bağı yoktur. Bu adım, her türlü şiddetle mücadeledeki kararlılığımızı asla eksiltmemiş, geriye götürmemiş, asla törpülememiştir. Türkiye, 2011'den önce olduğu gibi, 2020'den sonra da ihtiyaç duyulan yasal düzenlemeleri yapmıştır. Burada şunu da ifade etmek durumundayım: Bize bu iftiraları atanlar, maalesef, hükümetlerimizin bu süreçte hayata geçirdiği, her biri bir dönüm noktası olan gerçekleri de gizlemektedir. Bakınız 2005'teki kapsamlı Türk Ceza Kanunu düzenlemesine kadar, ceza kanununda kadına yönelik şiddet, suç olarak bile tanımlı değildi” açıklamasını yaptı. Kadına karşı şiddetin, AK Parti iktidarında tanımlanarak nitelikli suç haline getirildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu suçun katalog suç haline getirilmesi, boşanılmış eşe karşı işlenen suçun tıpkı nikâhlı eşe işlenmiş gibi ceza alması, iyi hal indirimi uygulamasının kaldırılması gibi adımlar da 2020'den sonra atılmıştır. Hasılı, Avrupa Parlamentosu'nun 51 maddelik direktifinde belirtilen bütün hususlar, gerek 6284 sayılı kanunla, gerek iç hukuk düzenlemeleriyle ülkemizde katbekat fazlasıyla yerine getirilmiştir. Öyle ki; direktifte dahi olmayan “KADES”, “ihtiyaç halinde mağdurun kimliğinin ve adresinin değiştirilmesi” ile “elektronik kelepçe” gibi tedbirleri biz şu an uyguluyoruz. Dolayısıyla “Sözleşme değil, kanunlar yaşatır”. Bunun yanında kadına yönelik şiddetle mücadele için hazırladığımız eylem planlarını kararlılıkla tatbik ediyoruz. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimizle, Sosyal Hizmet Merkezlerimizle, Kadın Konukevlerimizle, Mağdur Destek Sistemimizle ve eğitim çalışmalarımızla bu alanda takdir edilen bir yere geldik” dedi. Yine bu süreçte kadınlara yönelik toplumda yerleşmiş, dini ve kültürel hiçbir temeli bulunmayan yanlış algılarla, yanlış davranış biçimleriyle de yoğun bir şekilde mücadele ettiklerini aktaran Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir diğer tarihi başarımız, kadınların eğitimleriyle arasına giren engellerin ve yasakların ortadan kaldırılmasıdır. Başörtüsü yasağı sebebiyle liseye ve üniversiteye gidemeyen, gitse de kapısından geri çevrilen kızlarımızın mağduriyetlerini giderdik. CHP'li yöneticilerin son günlerde “safsata” dediği, güya “yalan” olduğunu iddia ettiği zulümlere bu ülkede biz son verdik. Kılık kıyafeti sebebiyle okulundan, memuriyetinden, kamu görevinden atılan on binlerce 28 Şubat mağduruna haklarını tekrar iade ettik. Kız çocuklarının okullaşma oranlarında yaşanan ciddi artış, kadınların iş gücüne katılım oranlarının sürekli yükselmesi, siyasette ve bürokraside kadınların daha fazla pay sahibi olması, ülkemizdeki öğretmenlerin yüzde 60'ının, akademisyenlerin yarıdan fazlasının, üniversite öğrencilerinin yüzde 51'inin kadınlardan oluşması, yasakçı zihniyete karşı verdiğimiz mücadelenin semerelerinden sadece birkaçıdır. Tüm bu başarıları da kadınların çektiği acılara “safsata” diyen CHP'ye ve CHP'nin kadın düşmanı politikalarına rağmen elde etik. İnşallah çok daha iyi konumlara geleceğiz.” Erdoğan, kadınların eğitimine yönelik engellerin kaldırılmasına da değindi. Başörtüsü yasağının kalkmasının, eğitimde büyük bir ilerleme sağladığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir daha bu ülkede 28 Şubatların yaşanmaması ve kadınların benzer zorbalıklara maruz kalmamaları için her türlü önlemi aldık, alıyoruz, bundan sonra da ihtiyaç hasıl olması halinde her türlü tedbiri alacağız. Kadınlara dönük şiddete hiçbir surette geçit vermeyen, “şiddetsiz bir Türkiye Yüzyılı” hedefine ulaşana kadar bu yolda sabırla yürüyeceğiz. Kadınlara, anne, eş ve kız çocuklarına şiddet uygulayanların, ayrımcılık yapanların, kadınları öteleyenlerin veya hayattan dışlayanların insani, vicdani, kutsal değerlerden bahsetme hakkı olamaz. Bunların en başında bölücü terör örgütüne şaşı bakanlar vardır. Şunun bir defa anlaşılması lazım: Kadına şiddetin konuşulduğu her platformda, şayet kadınların canına kastedenlerle, genç kızlarımızı zorla dağa kaçıranlarla, onları zorla ölüme ve öldürmeye gönderenlerle ilgili tek bir cümle kurulmuyorsa, ortada büyük bir ikiyüzlülük var demektir” ifadelerini kullandı. Bölücü terör örgütündeki tecavüzden infaza her türlü insan hakkı ihlalini görmezden gelenlerin meselesinin asla kadınlar olamayacağını kadınların hak ve hukuku , özgürlüğü olamayacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yıllardır ciğerparelerine yeniden sarılmak için mücadele veren Diyarbakır Annelerinin feryatlarına kulak tıkayanların samimiyeti elbette sorgulanır. CHP Lideri Özel, iradesini bölücü örgütün komiserlerine teslim edenlerle dayanışma sergilemek için koşa koşa yanlarına giderken, yüreği yanık Diyarbakır Annelerinden bir selamı niçin esirgiyor? Kadın haklarını, İstanbul Sözleşmesine sıkıştıran CHP yönetimi, neden bu kahraman annelerin acılarına yıllardır bigâne kalıyor? 28 Şubat'ta yüzbinlerce kadının çektiği ıztırabı, maruz kaldığı zulmü inkâr etmek, soruyorum, CHP'ye ne kazandıracak? CHP, faşizan tarihiyle ne zaman yüzleşecek? Tahrik siyasetini ne zaman terk edecek? Ne zaman milletle ve milletin değerleriyle barışacak? Kadın düşmanı söylemleriyle ne zaman vedalaşacak? Görüyoruz ki, Eski Genel Başkanın “parti içi darbeyle” emekliye sevki ve seçim sürecinin tamamlanmasıyla birlikte CHP'nin “helalleşme tiyatrosu” da tümden rafa kaldırıldı” diye konuştu. Kadın ve çocuk katili bölücü terör örgütünün arkasında duranların, bugün özgürlükten bahsetmelerini kâle almadıklarını kaydeden Erdoğan şunları söyledi: “Türkiye'de kadına şiddete karşı duruşun samimiyet testi, teröre karşı kararlı, dirayetli ve cesur bir tavır sergilemektir. Kandil'deki kadın düşmanı terör baronlarına ses çıkaramayanların, açık söylüyorum, bu testten geçmesi de mümkün değildir. Burada bir başka hususu da ifade etmekte fayda görüyorum. Toplumsal huzurumuzun altını oyan alkol ve kumar bağımlılığı, kadına ve çocuğa yönelik şiddet vakalarında önemli bir faktördür. Aile kurumumuzu, ahlaki yapımızı, evlatlarımızın ve milletimizin geleceğini tehdit eden içki ve uyuşturucu bağımlılığı, kumar ve bahis gibi marazların önüne geçmediğimiz müddetçe, kadına yönelik şiddetin de önünü tam anlamıyla kesemeyiz. Araştırmalar, şiddet ve bağımlılık arasında doğrudan bir irtibat olduğunu, birinin diğerini tetikleyip beslediğini ve nihayetinde kısır bir döngüye girildiğini çok net biçimde ortaya koyuyor. Bugün karşı karşıya olduğumuz aile içi şiddetin, davranış bozukluklarının, psikolojik sorunların, travmaların ve daha nice problemin içki ve kumar bağımlılığıyla derinleştiği bir gerçektir. Hâl böyleyken muhalefet bu tehlikeyi görmezden gelmekte; alkol ve kumar bağımlılığının yol açtığı felaketlere karşı gözlerini kapamaktadır. 31 Mart sonrası el değiştiren kimi belediyelerin ilk icraatlarından birinin, alkol tüketimini özendirici adımlar olmasını asla iyi niyetli bulmuyoruz. Çok açık ve net söylüyorum: Bunlar, yıllarca bu ülkeye dayatılan, bizim “vitrin modernleşmesi” dediğimiz jakoben modernleşme algısının tezahürlerden ibarettir. Tek parti faşizmi yıllarında millete illallah dedirten ne kadar uygulama varsa, daha sinsi yöntemlerle bugün de tedavüle konulmak istenmektedir.” Muhalefetin, zihniyet itibarıyla 1940'larda takılıp kalmış durumda olduğunu söyleyen Erdoğan, ” Valsle, dansla, kadeh tokuşturmakla modern olacağını zannedenler, artık batının bile terk ettiği arkaik bir ideolojinin adeta son temsilcileridir. Elbette bu ülkede herkesin, her vatandaşımızın, her insanımızın “hayat tarzı” Anayasamızın güvencesi altındadır. Başkalarının özgürlük alanına girmediği müddetçe, isteyen istediğini giymekte, söylemekte, tüketmekte, istediği gibi davranmakta serbesttir ama 1940'ların faşizan uygulamalarının, “çağdaşlık” kılıfıyla tekrar millete dayatılmasına da eyvallah diyemeyiz. Hukuk ve demokrasi zemininde eleştirilerimizi dile getirir, tepkimizi ortaya koymaktan asla çekinmeyiz. Biz yarım asrı bulan siyasi hayatımızın her safhasında bunu yaptık. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığımıza kadar milletimizin takdiriyle geldiğimiz her görevde insanımızın yaşam tarzına müdahale etmedik. Kimsenin de bize bir dayatmada bulunmasına, bu milleti hor görmesine, üstenci bir dille bu millete had bildirmesine rıza göstermedik. Ne hak yedik, ne de hakkımızın yenilmesine izin verdik. Bugün de aynı yerdeyiz, aynı hassasiyetle hareket ediyoruz. Doğruluktan sapmıyor, yanlış bulduğumuz uygulamaları da açık yüreklikle ifade ediyoruz. Muhalefetin de bizimle aynı çizgiye gelmesini, millete karşı dayatmalara girmekten uzak durmasını arzu ve ümit ediyoruz” dedi. Kadına şiddet konusunda sinema ve dizi sektörünün de artık kendine bir çeki-düzen vermesi gerektiğine inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Kadın ve Demokrasi Vakfı KADEM'in yaptığı kapsamlı inceleme, maalesef reyting uğruna kadına yönelik şiddetin normalleştirildiğini gösteriyor. Bu konuda toplumu bilgilendirici olması gereken diziler, tam tersine, şiddeti teşvik eden meşrulaştıran, araçsallaştıran kötü bir rol oynuyor. Bunun engellenmesi noktasında hepimize, özellikle de yapımcılara, senaristlere, medya organlarına ve RTÜK'e sorumluluk düşmektedir” açıklamasını yaptı. Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde Beştepe'de gerçekleştirilen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'a Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı Kadın Konukevlerinden hizmet alan kadınların “sıfır atık” konseptiyle yaptıkları Kadın Ana figürü hediye edildi. Kadın Konukevinde kalan kadınların atık gazete kağıdı ve şişe kapaklarıyla yaptıkları Kadın Ana figürü ilhamını Afyonkarahisar yöresine ait bir efsaneden alıyor. Programda ayrıca, tarihte kadını himaye etmek üzere kurulan 2 ayrı vakfın senedi Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim edildi.

Yeşilova’dan ‘Kadına Yönelik  Şiddetle Mücadeleye’ Destek Haber

Yeşilova’dan ‘Kadına Yönelik Şiddetle Mücadeleye’ Destek

Yeşilova Holding’in kadın çalışanların desteklenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinde pozitif etki yaratma önceliği çerçevesinde hayata geçirdiği İş’te Denge projesi kapsamında gerçekleştirilen iş birliği, özellikle kadına yönelik aile içi şiddete karşı farkındalık yaratmayı hedefliyor. Protokol kapsamında çalışanlar, Mor Salkım’ın 7/24 hizmet hattı ve dayanışma merkezinden yararlanabilecek. Yeşilova Topluluğu’nun bu girişimi, toplumsal sorumluluk anlayışı çerçevesinde, iş dünyasında cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi ve çalışanlarının bu konuda bilinçlendirilmesi adına önemli bir adım niteliği taşıyor. Grup, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve mağdurların desteklenmesi amacıyla farkındalık yaratmayı amaçlayan bu çalışmasıyla, sürdürülebilir bir iş kültürü inşa etmeye devam ediyor. Kadına Yönelik Şiddete Sıfır Tolerans! Toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sağlayacak projelerin Yeşilova Holding’in sürdürülebilirlik vizyonunda büyük bir yer tuttuğunu vurgulayan Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Yeşilova, bu konuda şunları söyledi: “Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, sadece kurumsal sosyal sorumluluk anlayışımızın bir parçası değil, aynı zamanda iş yapış şeklimizdeki temel değerlerden biri olan toplumsal cinsiyet eşitliğini destekleme kararlılığımızın göstergesidir. Kadına yönelik şiddete sıfır tolerans yaklaşımımız hakkında çalışma arkadaşlarımızın ve tüm paydaşlarımızın bu konuda bilinçlenmesini önceliklendiriyoruz. Bu girişimle hem çalışanlarımızın farkındalıklarını artırmayı hem de toplum genelinde bu önemli sorunun çözümüne katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda atılacak her adım, sürdürülebilir bir gelecek inşa etme yolunda bizleri güçlendirecektir.” Yasemin Yeşilova, sadece kadına yönelik şiddete karşı duyarlılık yaratmanın ötesine geçerek, kadınların iş dünyasında daha fazla yer almasını sağlayacak projelere de öncülük etmeye devam edeceklerini belirtti.

Adalet Bakanı: “Kadına şiddet bizim kırmızı çizgimiz” Haber

Adalet Bakanı: “Kadına şiddet bizim kırmızı çizgimiz”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Suç ve suçluyla topyekün milletçe hareket etmeliyiz. Çocuklarımızı ve gençlerimizi korumalıyız. İnternet çağındayız, sosyal medyanın da etkisiyle özellikle bazı suç tiplerinde artış olduğunu üzülerek görüyoruz. O nedenle gerek dolandırıcılık suçları, gerek bilişim yoluyla işlenen farklı farklı suçlar, tüm bunlarla hep beraber mücadele edeceğiz" dedi. Yalova’da Adalet Sarayı ek hizmet binası açılışında konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, son 22 yılda mevzuatların günümüz şartlarına istinaden güncellediğinin altını çizerek, “Mevzuatımızda çok önemli iyileştirmeler yaptık. Türk Ceza Kanunu, Borçlar Kanunu hepsi yenilendi. 80 yıldan bu yana uygulanan artık toplumun ihtiyacına cevap vermeyen yenilenmesi gereken mevzuatın tamamını son 22 yıl içerisinde yeniledik. 2005’te ceza kanunu, sonrasında ceza mahkemesi, borçlar, hukuk mahkemeleri bunların üzerinden de neredeyse 20 yıl geçti. Bu süreçte toplum değişiyor, yeni suç tipleri ortaya çıkıyor. İnternet çağındayız, dolayısıyla teknolojinin de gelişmesiyle, ticaretin gelişmesiyle insanların ihtiyaçları da farklılaşmasıyla bu kanunların güncellenme ihtiyaçları doğdu. Bu güncellemeyi de gecikmeksizin bu güne kadar gerçekleştirdik. Yargı reformu strateji belgeleriyle bunları planlı bir şekilde yaptık. 2009’da Yargı Reformu Strateji Belgemizle çok sayıda yargı paketini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine getirerek yasalaştırdık. 2015’te ikincisi 2018 yılında da üçüncüsü hayata geçti. Bu süreç içerinde hem vatandaşlarımızdan hem de uygulayıcılarımızdan gelen görüşlerle mevzuatımızı ihtiyaçlara cevap verir hale getirmenin gayreti içerisinde olduk. Şimdi sıra dördüncü Yargı Reformu Strateji Belgesinde. Türkiye Yüzyılının Yargı Reformu belgesi olacak. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız şu dönemde özellikle toplumun ihtiyacına cevap verecek olan çok sayıda düzenlemeyi hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Kısa orta ve uzun vadeli hedefler şeklinde de yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla hayata geçirmenin gayreti içerisindeyiz” şeklinde konuştu. “KADINA ŞİDDET KIRMIZI ÇİZGİMİZ” Kadına şiddet ve çocuk istismarı suçları konusundaki hassasiyetini belirten Bakan Tunç, “Burada özellikle suç ve suçluyla topyekün milletçe hareket etmeliyiz. Çocuklarımızı ve gençlerimizi korumalıyız. İnternet çağındayız, sosyal medyanın da etkisiyle özellikle bazı suç tiplerinde artış olduğunu üzülerek görüyoruz. O nedenle gerek dolandırıcılık suçları, gerek bilişim yoluyla işlenen farklı farklı suçlar, tüm bunlarla hep beraber mücadele edeceğiz. Güvenlik güçlerimizle, polisimizle, jandarmamızla ve yargı teşkilatımızla beraber suç ve suçlu ile mücadele ederek toplumun huzur ve güvenliğini bozan suç şebekeleriyle hukuk düzeni içerisinde, hukukun üstünlüğünü de esas alarak gecikmeksizin bunu gerçekleştirmenin gayreti içerisinde olacağız. Sürekli eleştiri konusu olan özellikle bazı suçlarda af sınırlarının çok aşağıda olduğu yönünde hukukçularımızın görüşü var. O suç tipleriyle ilgili olarak bir takım düzenlemeler yapılabilir. Yine denetimli serbestlik uygulamalarıyla ilgili olarak bazı sınırlamalar getirilebilir. Özellikle çocuk istismarının önlenmesi, kadın cinayetlerinin en aza indirilmesi ve yok edilmesi konusunda çok hassasız. Kadına şiddet bizim kırmızı çizgimiz. Kadınlarımızı korumalıyız. Kadınlarımıza yönelik her türlü kötülük insanlığa ihanettir. Çocuklarımıza yönelik her türlü kötülük geleceğimize ihanettir. Çevresindeki kötülüklere karşı en korunmasız kişiler çocuklardır. Her birinin elinde cep telefonları ve o cep telefonlarıyla maalesef karşılarında kimliğini gizleyen suç şebekeleri. O nedenle siber suçlar bakımından da çok daha etkili devriyelerimizi daha da arttırarak hukuk içerisinde onlarla da mücadele etmeliyiz. O alandaki mücadele biraz kolay değil. Çünkü kimliğini gizleyen uluslararası sosyal medya şirketlerinin yargı kararlarını uygulama noktasındaki sorumsuzluğu diyebiliriz. Ama biz bu şirketlere şunu söylüyoruz, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir, hukuk devletinin kurallarına bizim vatandaşlarımız nasıl uyuyorlarsa, sizde bu ülkede hizmet veriyorsanız Türkiye Cumhuriyeti devletinin hukuk kurallarına da uyacaksınız” dedi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.