SON DAKİKA
Hava Durumu

#Hazine Ve Maliye Bakanlığı

Söz Bursa - Hazine Ve Maliye Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hazine Ve Maliye Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bakanlık önünde TÜRK-İŞ eylemi Haber

Bakanlık önünde TÜRK-İŞ eylemi

TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu tarafından “Zordayız, geçinemiyoruz” sloganı ile başlatılan eylem çerçevesinde Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen işçiler, Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde toplandı. İşçiler adına açıklama yapan TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, Türkiye'deki vergi sistemini eleştirerek, “Vergi sisteminden dolayı ocak ayında aldığını nisan ayında almıyorsun. Nisan ayında aldığını temmuz ayında almıyorsun. Temmuzda aldığını aralıkta almıyorsun. 12 ay çalışıyorsun, bir buçuk ayını vergiye veriyorsun. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle kötü, adil olmayan bir vergi sistemi yok. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bunları ne kadar biliyor, anlıyor, görüyor, bilmiyorum” diye konuştu. TÜİK tarafından açıklanan rakamlara kamuoyu ile işçinin inanmadığını savunan Atalay, açıklanan rakamların pazara ve markete uyum sağlamadığını, bu yüzden de uzun yıllardır görülmeyen bir ekonomik sıkıntıyla karşı karşıya kalındığını söyledi. Atalay, 20 Ekim'de TÜRK-İŞ'in "Büyük Ankara Mitingi"nin gerçekleştirileceğini açıklayarak, “Emekçiler, emekliler, asgari ücretliler, kamu işçileri, özel sektör, taşeron ve staj mağdurları orada olacak. Ankara'dan Türkiye'ye ve ülkeyi yönetenlere sesleneceğiz. Bu haklı taleplerimize kulak verin, bizi dikkatle dinleyin diyeceğiz” dedi. “Bugüne kadar yapılan özelleştirmenin ülkeye bir faydası olduğunu düşünmüyorum” Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından çalışma hayatına yönelik yapılacak düzenlemelerle ilgili çalışma yapıldığını ifade eden Atalay, “Kıdemle ilgili sakın aklınızdan geçirmeyin, kısa ve esnek çalışma ile ilgili sakın aklınızdan geçirmeyin. Bugüne kadar bir sürü özelleştirme yapıldı. Ülkeye bir faydası olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu. Basın açıklamasının ardından işçiler, bakanlığın kapısına ‘Zordayız geçinemiyoruz' yazılı pankart astı.

Bakan Şimşek: Haber

Bakan Şimşek: "Enflasyonda yılı yüzde 42 civarında kapatacağız"

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kırıkkale Organize Sanayi Bölgesi'nde düzenlenen "Türkiye Buluşmaları" kapsamında "Kırıkkale İçin Özümüzden Geleceğe" programında iş insanlarıyla buluştu. Orta Vadeli Program hakkında önemli açıklamalarda bulunan Şimşek, enflasyonun 2026 sonunda tek haneye düşmesini hedeflediklerini belirterek, bütçe açığı ve cari açıkta da büyük düşüşler kaydettiklerini vurguladı. “KAMUDA DİSİPLİN GEREKİYOR” Bakan Şimşek, Orta Vadeli Program’ın nihai hedefinin sürdürülebilir büyüme ve adil gelir dağılımı olduğunu ifade ederek, "Fiyat istikrarını sağlamalıyız. Orta vadeli programımızın nihai hedefi sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil gelir dağılımı. Kalıcı refah istiyoruz ve daha kapsayıcı büyüme, daha kapsayıcı refah artışı. Şimdi bunun da makroekonomik altyapısını oluşturuyoruz. Orta vadeli programın nihai hedefi bu ama oraya giderken fiyat istikrarını sağlamalıyız. Fiyat istikrar derken neyi kastediyoruz? Enflasyonun kalıcı bir şekilde tek haneye düşürülmesi. Neden, çünkü enflasyon tek haneye düştüğünde ülkede büyüme hızı artıyor. Bakın size basit bir örnek vereyim. 1990’lı yıllara gidip 10’arlı yıllar şeklinde son 30 yıla bakalım. 90’lı yıllarda büyüme ortalama yüzde 3.1, enflasyon ortalama yüzde 72. 2000’li yılların başındaki on yıla gelin. Enflasyon ortalama yüzde 9.3, büyüme yüzde 5.7. Büyüme neredeyse ikiye katlanmış. Enflasyon yüzde 72’den yüzde 9 olmuş. Son 10 yılda ise enflasyon ortalama yüzde 25’e çıkmış, büyüme yüzde 5.1’e düşmüş. Dolayısıyla kalıcı refah artışı için, sizlerin görmeniz için, yatırımlarda, verimlilikte, inovasyonda atılım için bizim fiyat istikrarını sağlamamız lazım, enflasyonu kalıcı olarak tek haneye düşürmemiz lazım. Bu programın nihai amacı, sürdürülebilir yüksek büyüme, adil gelir dağılımı ama buraya giden yolda en öncelikli hedefimiz enflasyonun tek haneye düşmesi. Bunu da yapmak için mali disiplini, yani bütçe disiplini sağlamalıyız. Çünkü bu kazanımları kalıcı hale getirmek için kamuda disiplin gerekiyor. Biz eğer mali alanda disiplin oluşturabilirsek o zaman yapısal dönüşüme kaynak vermiş oluruz. Örneğin, yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, daha rekabetçi bir altyapı. Bunların hepsi kaynak gerektiriyor. İşte bütçede disiplini sağlayarak reformlar için mali alan oluşturmalıyız.” dedi.   “ENFLASYONDA YILI 40-42 CİVARINDA KAPATACAĞIZ” “Türkiye'de kur kaynaklı sorunların büyük bir kısmı dış açıklıktan kaynaklanıyor" diyen Şimşek, “Türkiye, dünya ile ticarette mal ve hizmet ticaretinde büyük açıklar verince genelde sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Onun için cari açığı da sürdürülebilir bir düzeye çekmeliyiz. Bütün bu kazanımları kalıcı hale getirmek için yapısal dönüşüm. Yapısal dönüşüm demek yüksek rekabet gücü demek, verimlilik artışı demek. Dolayısıyla verimlilik artışı da rekabet gücü üzerinden Türkiye'de yatırım, istihdam, üretim ve ihracat üzerinden büyümek demek. Dolayısıyla bütün bunlarla biz Türkiye'nin büyüme potansiyelini artırdık. Bizim yol haritamıza baktığımız zaman Mayıs ayına kadar dezenflasyonda bir geçiş dönemindeydik. Çünkü para politikasının etkili olabilmesi için zamana ihtiyacımız vardı. Şimdi dezenflasyon dönemine girdik. Dezenflasyon, enflasyonun düşüşü demek. Enflasyonda kalıcı ve hızlı bir düşüş dönemindeyiz. Yıllık enflasyon Mayıs ayında yüzde 75 ile zirveye çıktı. Ağustos ayında 52’ye kadar düştü. Önümüzdeki aylarda bu düşüş devam edecek. Büyük ihtimalle yılı yüzde 40-42 civarında kapatacağız. Gelecek sene de hedefimiz yüzde 20’nin altı, yüzde 17,5. 2026 yılının sonunda da tekrar enflasyonu tek haneye indireceğiz. Diyeceksiniz ki ‘üç yıl çok uzun bir süre.’ Aslında dünya deneyimi bundan farklı değil. Geçen sene bir çalışma yayınlandı. 56 ülkede 100 tane enflasyon şoku incelendi. Enflasyonun şok öncesindeki seviyesine düşürülmesi, 3.4 yıl alıyor. Biz bu programı geçen sene açıkladık. Üzerinden 1 yıl geçti" diye konuştu. “HEDEFİMİZDEN İYİ BİR NOKTADAYIZ” Cari açıkla ilgili Bakan Şimşek, "Geçen sene deprem sebebiyle bütçe açığımız yükseldi. Bu sene de depremin etkisi çok hissediliyor, bu sene de yüksek. Ama önümüzdeki seneden itibaren Maastricht kriterinin, yani yüzde 3 kriterinin altına yaklaşacağız. Böylece de disiplini tam olarak tesis etmiş olacağız. Son 20 yıla bakarsanız cari açığın milli gelire oranı yüzde 4 civarında. Bu sene yüzde 1.7’ye düşürmüş olacağız. Aslında çevremizdeki savaşlar olmasa, Rusya, Ukrayna, Orta Doğu ile ticaretimiz etkilenmeseydi, çok büyük ihtimalle cari açık yüzde 1 civarında olacaktı. Dolayısıyla cari açığı kalıcı olarak yüzde 2’nin altına çekmek istiyoruz. Çünkü bu civardaki cari açığı çok rahat yönetebiliriz. Bu cari açıkla dış borcun milli gelire oranı düşerken bir taraftan da rezerv biriktirebiliyoruz. Dolayısıyla bu sene de hedefimizden daha iyi bir noktadayız. Bu program çalışıyor. Bazılarına göre program yok ama olmayan bir program nasıl sonuç üretiyor, onu anlatayım. Aslında bir program var. Türkiye’nin cari açığı geçen yıl Mayıs ayında yıllık 57 milyar dolara çıkmıştı. Şu anda 20 milyar doların altında. Bir program olmadan cari açık bu kadar düşer mi? Merkez Bankası’nın rezervleri geçen sene Mayıs ayında 98,5 milyar dolar, şu anda 156 milyar doların üzerine çıkmış durumda. Net rezervlerdeki artış daha dramatik. Swap hariç Merkez Bankası’nın net rezervleri tam 90 milyar dolardan fazla arttı. 90 milyar dolar fazla mı diye sorabilirsiniz. Bizim 2002-2013 yılındaki net rezervlerimiz 38 milyar artmış, bu program sayesinde son bir yılda 90 milyar dolar artmış. Dolayısıyla rezerv konusunu bir endişe olmaktan çıkardık, cari açığı bir endişe olmaktan çıkardık. Uluslararası tanıma göre rezerv yeterliliğinde birin üzerine çıktık, yani rezerv yeterliliğini sağladık.” şeklinde konuştu. “BÜTÇE AÇIĞININ 3’TE 2’Sİ DEPREM KAYNAKLI” Bütçe açığında önemli bir düşüş sağladıklarını kaydeden Bakan Şimşek, depremin etkisine dikkat çekerek, “Kur korumalı mevduat, geçen sene Ağustos ayında zirveyi buldu. Neredeyse 144 milyar dolar seviyesine çıkmıştı. Kur korumalı mevduattan çıkışı biz önceliklendirdik. Kur korumalı mevduatta 98 milyar dolarlık bir düşüş var. Bu bir koşullu yükümlülük. Koşullu yükümlülük demek, kurda önemli bir değer kaybı olsaydı, onun faiz farkını Merkez Bankası ödeyecekti. Dolayısıyla bunu azaltarak Türkiye’nin risklerini azalttık. Türk lirasına güven arttı. Geçen sene Ağustos ayında Türk lirasının toplam mevduattaki payı yüzde 32’nin altına düşmüştü. Şu anda yüzde 53’ün üzerine çıkmış durumda. Dolayısıyla Türk lirasına güven artıyor. Bütçe dengesinde 20 yıla baktığımızda, bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 2.4, ama geçen sene de büyük bir deprem oldu. Yine EYT benzeri uygulamalar yapıldı. Geçen sene Mayıs ayında piyasa, ‘tedbir alınmazsa bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 9.8’e çıkacak’ diyordu. Biz tedbir aldık, bunun sayesinde bütçe açığını yüzde 5.2’ye düşürdük. Bunun da 3’te 2’si deprem kaynaklı. Ama deprem bir kerelik. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde deprem ile ilgili harcamalar yerini dayanıklı şehirler inşa etmek için harcayacağımız kaynaklara bırakacak.” ifadelerini kullandı.

Sosyal içerik kazançlarına istisna ayarı! Haber

Sosyal içerik kazançlarına istisna ayarı!

Hazine ve Maliye Bakanlığı bünyesindeki Gelir İdaresi Başkanlığı, Gelir Vergisi Genel Tebliği'ndeki değişiklik yapılmasına yönelik tebliğ yayımladı.  Bugünkü Resmi Gazete'de yayımlanan  1 Ocak 2024 tarihinden itibaren elde edilen kazançlar için geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren tebliğin ikinci ve dördüncü maddesi değiştirilirken, bazı maddelere de bentler eklendi. 4. maddedeki istinalara ilişkin bölüm de değişiklik yapılan maddelerden biri oldu.  Buna göre söz konusu maddede "İstisnadan; internet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikler paylaşan sosyal içerik üreticisi gerçek kişiler, bu ortamlar üzerinden verilen bireysel kurs, eğitim, veri işleme ve geliştirme, ürün tanıtımı gibi hizmetlerden kazanç sağlayan gerçek kişiler ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştiren gerçek kişiler yararlanabilecektir" denilirken, "Bu kapsamda; - Sosyal ağ sağlayıcıları üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikler paylaşan sosyal içerik üreticisi gerçek kişiler ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştiren gerçek kişilerin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 1/1/2022 tarihinden, - İnternet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden metin, görüntü, ses, video gibi içerikler paylaşan sosyal içerik üreticisi gerçek kişilerin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 1/1/2024 tarihinden, - İnternet ve benzeri elektronik ortamlar üzerinden verilen bireysel kurs, eğitim, veri işleme ve geliştirme, ürün tanıtımı gibi hizmetlerden kazanç sağlayan gerçek kişilerin bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 1/1/2024 tarihinden itibaren istisna kapsamında" olduğunun altı çizildi. İstisna uygulamasında mükelleflerin tam veya dar mükellef olmalarının öneminin olmadığı belirtildi. Değişiklik tebliğinde çeşitli örneklere de yer verildi.

Arif Demirören: Ek Vergi Yükümlülükleri Gözden Geçirilmeli Haber

Arif Demirören: Ek Vergi Yükümlülükleri Gözden Geçirilmeli

İş dünyasının üretim maliyetleri ve finansmana ulaşım konusunda zor günler geçirdiğinin altını çizen Başkan Demirören, enflasyon düzeltmesi kapsamında oluşturulan vergi yükümlülüklerinin sanayiciler adına zorluklar yaşatabileceğini belirterek, ”Ülkemizde ve dünya çapında yaşanan enflasyonist ortamın getirisi olarak büyük sanayiciden, KOBİ’ye kadar tüm firmalar finansmanlarını yönetmekte zorlu bir süreçten geçiyor. Ağustos ayı itibariyle yürürlüğe koyulan enflasyon düzeltmesi sonrası doğacak ek vergilendirmeler sanayicilerimizi daha sıkıntılı bir ortama sürüklemektedir. Öz kaynaklarının yanı sıra kredi ve çeşitli imkanlar oluşturarak ülkemiz ekonomisine katma değer kazandırmaya çalışan firmalarımızın sürdürülebilirliği adına söz konusu düzenlemenin vergi yükünün ortadan kaldırılması gerekmektedir. Firmaların yeni yatırımları esnasında, üretime geçmeden vergi ödenmesini konu alan yaptırımların sanayicilerin üretimi adına ciddi sorunlar teşkil etmektedir. Firmalarımızın finansal rasyolarının güçlendirmesi adına doğru bir adım olan vergi düzeltmesindeki vergi yükümlülüklerini gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Ekonomi yönetiminin en önemli hedefi olan finansal istikrar kapsamında ortadan kalkması beklenen yüksek enflasyona karşı başarılı olunması durumunda enflasyon düzletmesinin de artık ihtiyaç olmaktan çıkacağını umut ediyoruz.” şeklinde konuştu.

Hazine ve Maliye Bakanlığından, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yavuzyılmaz'a yalanlama Haber

Hazine ve Maliye Bakanlığından, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yavuzyılmaz'a yalanlama

Hazine ve Maliye Bakanlığından yapılan açıklamada, Yavuzyılmaz'ın iddialarının gerçeği yansıtmadığı ifade edildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Çeşitli basın yayın organlarında, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz tarafından, Bakanımıza atfen 19 Kamu İktisadi Teşebbüsünün (KIT) hazırlanan bir Kanun taslağı yoluyla özelleştirileceği ve yabancı sermayeye satılacağı veya kapatılacağı iddia edilmiştir. Bu iddialar hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır. Bu çerçevede KİT reform kapsamında yapılacak düzenlemelere ilişkin kamuoyumuzu aydınlatmak adına aşağıdaki açıklamayı yapmak zaruri görülmüştür. Bilindiği üzere, KİT'ler 233 sayılı KHK'ye tabi ve sermayesinin tamamı devlete ait olan teşebbüslerdir. KİT'lerin anılan KHK kapsamında halihazırda verimlilik ve karlılık ilkeleri doğrultusunda faaliyetlerini sürdürmeleri gerekmektedir. Taslak aşamasında olan düzenlemeler ile KİT'lerin daha etkin ve verimli çalışmaları ve kurumsallıklarını artırmaları amaçlanmaktadır. Bunu satış olarak yorumlamak iyi niyetli bir yaklaşım olmayıp halkı bilinçli olarak kandırmaktır Taslak çalışmada yer alan hususlardan biri yönetim kurullarının daha profesyonel bir yapıya kavuşmasını sağlamaktır. Yönetim kurullarında etkinliğin artırılması, stratejik hedef belirleme kabiliyetlerinin geliştirilmesi, operasyonel faaliyetlerin devlet hedefleri ile daha uyumlu bir şekilde gerçekleştirilmesi, kamu işletmelerinin etkin ve verimli bir şekilde yönetilmesine katkı sağlayacaktır. Bu çerçevede taslak değişiklikler ile uluslararası alanda genel kabul görmüş, kurumsal yönetim uygulamaları, iyi uygulama örnekleri ve Türk Ticaret Kanunundaki yasal ve düzenleyici çerçeveden faydalanarak KİT'lerin yönetim kurullarında dönüşüm zemini oluşturulmaktadır. Çalışılan taslak düzenleme ile KİT'lerin kurumsallıklarının arttırılarak sadece ülkemizde değil uluslararası platformlarda da rekabet güçlerinin arttırılmasına katkıda bulunması, şeffaflık ve hesap verilebilirliğin uluslararası ilkelerle uyumlu bir şekilde en üst düzeyde sağlanması ve böylece ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına olumlu katkılar sunulması amaçlanmakta olup yapılan çalışmayı farklı yönlere çekmek yalnızca bu KİT'lere zarar verecektir. Bu çerçevede bu haberler sadece spekülasyon niteliğinde olup gerçeği yansıtmamaktadır."

KDV oranlarının artırılacağı iddialarına açıklama... Haber

KDV oranlarının artırılacağı iddialarına açıklama...

Hazine ve Maliye Bakanlığı, KDV ile ilgili tebliğ düzenlemesinden hareketle mal ve hizmetler itibarıyla KDV oranlarının belirlendiği listeler arasında kaydırma yapılarak oran artışları yapılacağı yönünde çıkan haberlere ilişkin açıklama yaptı. KDV Kanunu'nun verdiği yetki çerçevesinde KDV oranlarının günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre Cumhurbaşkanı tarafından belirlendiği ifade edilen açıklamada, “Mal ve hizmetler itibarıyla halihazırda üç farklı oran uygulanmaktadır. Temel gıda maddelerinin yer aldığı 1 sayılı listedeki mallar için oran yüzde 1’dir. Yeme-içme, sağlık, eğitim, tekstil, konaklama gibi bazı mal ve hizmetlerin yer aldığı 2 sayılı listedeki mallar için oran yüzde 10’dur. Bu iki listede yer almayan mal ve hizmetler ise genel oran olan yüzde 20 oranına tabiidir” denildi. KDV Tebliğ düzenlemesine neden ihtiyaç duyuldu? Yeme içme sektöründe bulunan bazı lokanta ve kafeler ile ilaç dışında çeşitli ürünleri satan eczanelerin oran farklılığını istismar ettiği ve rekabet eşitliğini bozduğunun tespit edildiği belirtilen açıklamada, “Fiyatları KDV dahil olarak belirlenen ve ilan edilen lokanta veya kafelerde yeme içme hizmeti karşılığında yüzde 10 KDV hesaplaması gerekirken, bu hizmet yerine tıpkı bir market gibi et, su, meyve suyu ve benzeri ürünleri tek tek satmış gibi göstererek yüzde 1 oranında KDV hesaplandığı, vatandaştan aldığı yüzde 10 oranındaki KDV tutarını fiş veya faturada yüzde 1 olarak gösterdikleri görüldü. Aynı şekilde KDV oranı yüzde 10 olan ilaç ve benzeri tıbbi ürünlerin yanında KDV oranı yüzde 1 olan gıda takviyesi içeren ürünleri satan eczanelerin, KDV dahil belirlenmiş fiyatlar üzerinden satış yaptıkları halde tüm satışlarını gıda takviyesi içeren ürün gibi göstermek suretiyle yine vatandaştan aldığı yüzde 10 KDV’yi devlete vermedikleri görüldü. Bu örneklerin sürekli arttığı dikkate alınarak istismarın önüne geçmek ve bu konudaki tereddütleri gidermek maksadıyla konuya açıklık getiren tebliğ hazırlandı” ifadelerine yer verildi. Tebliğ ile KDV oranları artırıldı mı? KDV oranlarını artırma konusunda Cumhurbaşkanının yetkili olduğu hatırlatılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Tebliğ ile KDV oran artışı yapılması mümkün değildir. Dolayısıyla tebliğ ile herhangi bir oran artışı yapılmamıştır. Yeme içme hizmeti sunan işletmeler, gıda maddelerini olduğu gibi satmamakta, bu ürünlerden hazırlanmış bir yemeği veya içeceği hizmet şeklinde müşterilerine sunmaktadır. Bu hizmetle beraber sunulan tuzun, karabiberin, peçetenin, ıslak mendilin veya ikram edilen çay ya da kahvenin ayrı fiyatlandırması söz konusu değildir. Tüm bunlar yeme içme hizmetinin bir parçasıdır ve bu nedenle hizmet bedeli tüm maliyetler dikkate alınarak belirlenir ve KDV oranı da yüzde 10’dur. Müşteriye sundukları menülerde KDV dahil fiyatlar yer alır ve müşterilerinden menüde yer alan tutarın içindeki yüzde 10 KDV’yi tahsil ederler. Düzenledikleri fiş veya faturada doğru KDV oranı belirtildiği takdirde vatandaşın ödediği vergi Hazine’ye intikal eder. Aksi halde ise işletmenin kasasında kalır. Yukarıda da belirtildiği gibi KDV oranlarında suistimalin önüne geçilmesi amacıyla yayınlanan tebliğ ile yeme içme hizmeti sunan lokanta, kafe, pastane gibi işletmelerin kendilerinin hazırlayıp sundukları yiyecek ve içecekler ile dışarıdan temin ederek buralarda sattıkları ürünler için yüzde 10 oranında KDV hesaplayacakları hususu açıkça belirtilmiştir. Bu işletmelerin telefonla veya internet üzerinden sipariş suretiyle adrese gönderme, gel-al gibi yöntemlerle yaptıkları tüm satışların da aynı mahiyette olduğu da açıklanmıştır." KDV oranları artırılıyor mu? Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in birçok kez genel KDV oranında artış olmayacağını ifade ettiğini ancak indirim, istisna ve muafiyetlerin gözden geçirileceğini, etkin olmayanların kaldırılacağını, kayıt dışılıkla mücadelede suistimale açık, vergi kayıp ve kaçağına sebebiyet veren alanların yeniden düzenleneceğini belirttiği aktarıldı. Açıklamada, halihazırda KDV oranlarında artış yapılmasına yönelik herhangi bir çalışma bulunmadığının altı çizildi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.