SON DAKİKA
Hava Durumu

#Hakan Fidan

Bursa Haber - Hakan Fidan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hakan Fidan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümü sonrası Türkiye'den ilk açıklama! Haber

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümü sonrası Türkiye'den ilk açıklama!

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha ile ortak basın toplantısı düzenledi. Bakanlıkta gerçekleşen toplantı öncesinde Bakan Fidan ve Sybiha Diplomat Değişimi Alanında Mutabakat Zaptı ile 2025-2026 Dönemine İlişkin İstişare, Eylem Planını imzaladı. Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha'nın 2016-2021 yılları arasında Türkiye’de Ukrayna'nın büyükelçisi olarak görev yaptığını hatırlatan Bakan Fidan, “Ukrayna Türkiye ilişkilerine büyük katkıları olan bir devlet adamı, kendisine yeni görevinde de başarılar diliyorum. Görevde bulunduğu süre içerisinde tıpkı Büyükelçilik görevinde olduğu gibi, Bakanlık görevinde de iki ülke arasındaki ilişkilere büyük katkı sağlayacak. Sahadaki çabalar müzakere süreçleriyle desteklenmelidir. Barışı hedefleyen her türlü girişimi destekliyoruz. Barış savaşan taraflar arasında varılabilecek bir hedeftir. Bu nedenle barış görüşmelerinin tüm tarafların katılımıyla yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Karadeniz'in en kısa zamanda yeniden bir iş birliği havzasına dönüşmesini arzu ediyoruz. Bunu Karadeniz'de bulunan bütün ülkelerin menfaatine olacağı açıktır. Ukrayna'yla yoğun bir ikili gündemimiz var. Ticaret bu gündemin başında yer alıyor. 2011 yılında imzaladığımız serbest ticaret anlaşmasının ülkemizdeki onay sürecini tamamlamış durumdayız. Ukrayna'daki sürecin tamamlanmasıyla ekonomik iş birliğimizi kurumsal olarak daha da ileri taşıyacağız” ifadelerini kullandı. ‘DİPLOMAT DEĞİŞİMİ ALANINDA MUTABAKAT ZAPTINA İMZA ATTIK’ Türkiye ve Ukrayna arasındaki savunma sanayi ilişkilerine dikkat çeken Fidan, “Bu alandaki gelişmeleri de bugünkü toplantımızda ele aldık. Görüşmemizi ayrıca Ukrayna'nın yeniden inşası konusunu kapsamlı bir şekilde ele aldık. Türk müteahhitlik şirketleri, Ukrayna'da lider konumdalar. Türk müteahhitler Ukrayna'ya bugüne kadar 300’den fazla projede katkısı vermiş durumdalar. Bunların toplam tutarı yaklaşık 10 milyar doları oluyor. Şirketlerimiz savaşın başladığı 2022 yılından bu yana 70 projeyi başarıyla tamamladı. Enerji konusundaki iş birliğimizin önemli başlıkları arasında yer alıyor, görüşmemize Ukrayna'nın enerji güvenliğini güçlendirmeye yönelik projeleri de ele aldık. Türkiye Ukrayna sadece coğrafi yakınlıklarıyla değil, ortak tarihle de birbirlerine bağlıdırlar. Kırım Tatarları bu ortak tarihin bir parçasıdır. Ukrayna hükümeti Kırım Tatar’larının haklarının güçlendirmesi için takdire şayan hukuki düzenlemeler yaptılar. Bu alanda ilave adımlar, atılacağından da eminiz. Biraz önce Bakanlıklarımız arasında diplomat değişimi alanında mutabakat zaptı ile 2025-2026 dönemine ilişkin istişare, eylem planına imza attık. Ukrayna bizim stratejik ortağımız var her alanda daha da derinleştirmek için çaba harcamaya devam edeceğiz” değerlendirmesinde bulundu. Bakan olarak ilk gerçekleştirdiği ziyaretlerden birini Türkiye’ye düzenlediğini aktaran Andrii Sybiha, Ukrayna’nın en önemli stratejik ortaklarından birinin Türkiye olduğunu kaydetti. “BM NORMLARINA GÖRE BARIŞA DESTEK VERMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUZ” Türkiye’nin Ukrayna Barış Planı’nı desteklemesi ve Gıda Güvenliği alanında liderlik göstermesinin önemini vurgulayan Sybiha, “Ukrayna barış formülü, kalıcı ve kapsayıcı bir barış için tek seçenektir. Bugün önemli bir noktaya vurgu yaptık. Dünyanın bloklara bölünmesinin doğru olmayacağını düşündük ve barış sever bütün devletler Birleşmiş Milletler normlarına göre barışa destek vermesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’nin buna katkı sağladığını biliyoruz” Bakan Fidan’a Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky’nin Zafer Planı’nı tanıttığını aktaran Sybiha, “Karadeniz’deki seyrüsefer serbestisinin yeniden tesis edilmesine ilişkin önemi vurguladım. Aynı samanda Rusya’nın Ukrayna Liman altyapısına karşı artırdığı saldırılardan bahsettim. İtalya ve Mısır’a tahıl taşıyan BM gıda programının Filistin için taşıdığı 4 insani yük gemisinin vurulduğunu bilgilendirdim. Gıda güvenliğine yönelik gerçekleştirilen terörü birlikte durdurmalıyız” diye konuştu. “TÜRK ŞİRKETLERİNİN KATKILARINI BÜYÜK MEMNUNİYETLE KARŞILIYORUZ” Kasım ayının başında Kiev’de Gıda Zirvesi yapmayı planladıklarını aktaran Sybiha, Türkiye ile yürütülen savunma sanayii ayağına vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı: “Baykar, Ukrayna’da bir fabrika kuruyor. STM şirketi Ukrayna Deniz kuvvetleri için Hetman Ivan Mazepa adında korvet inşa ediyor. Bu girişimler hem Ukrayna’yı hem de Türkiye’yi güçlendirmekte. Aynı zamanda Ukrayna’nın yeniden inşası sürecinde Türk şirketlerinin katkılarını büyük memnuniyetle karşılıyoruz. Onların daha da artmasını dört gözle bekliyoruz. Buna ilişkin ortak çalışma gurubu oluşturduk ve Türk heyetinin en yakın zamanda Ukrayna’ya ziyaretini bekliyoruz.” “FETÖ ÖRGÜTÜ ELEBAŞININ ÖLÜMÜNÜ İSTİHBARAT KAYNAKLARIMIZ DOĞRULUYOR” FETÖ elebaşı Fethullah Gülen’in ölümünün doğrulandığını duyuran Bakan Fidan, terörle mücadeleye kararlılıkla devam edileceğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “FETÖ örgütü elebaşının ölümünü istihbarat kaynaklarımız doğruluyor. Bu karanlık örgütün lideri ölmüştür. Terörle mücadelede milletimizin kararlılığı devam edecektir. Bu ölüm haberi bizi hiçbir zaman için rehavete itmeyecektir. Bu örgüt milletimizin tarihinde türüne ender rastlanan bir tehdit odağı olmuştur. Binlerce gencimizi kutsal değerler adına kandırarak saflarına katmış bu gençleri kendi vatanlarına, milletlerine ve kutsal değerlerine ihanet eden bir makinaya dönüştürmüştür. Bu insanlar şimdi yurt dışında istihbarat servislerinin ellerinde büyük bir zillet içinde kendi milletlerine bir silah olarak kullanılmaktadır. Artık onların üzerindeki büyünün kalkmış olması lazım ve kendilerini bu gittikleri yanlış yoldan vazgeçmeye, devletlerine, milletlerine karşı çalışmaktan vazgeçmeye davet ediyorum. Bu yol iyi bir yol değil. Bu yolun sonu iyi bir son değil. Devletimiz, milletimiz her türlü terör örgütü ile olduğu gibi bu örgüt ile mücadele etmeye devam edecek.”

Bakan Fidan: İsrail, İran'ı savaşa çekmek istiyor Haber

Bakan Fidan: İsrail, İran'ı savaşa çekmek istiyor

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İranlı mevkidaşı Abbas Erakçi ile ortak basın açıklaması gerçekleştirdi. Fidan, “Gazze'de soykırıma devam eden İsrail, Lübnan'ı da kana bulamaya devam ediyor. Netanyahu bölgede sürekli yeni cepheler açıyor. İran'ı da bu savaşa çekmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı. 3+3 Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformu toplantısına katılmak üzere İstanbul'a gelen İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, bugün Sarıyer'de Dışişleri Bakanı Fidan ile ikili görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası ikili ortak basın açıklaması gerçekleştirdi. Düzenlenen basın toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulunan Fidan, “Bölgemiz son derece büyük bir tehditle karşı karşıya bulunmaktadır. Gazze'de soykırıma devam eden İsrail, Lübnan'ını da kana bulamaya devam ediyor. Netanyahu bölgede sürekli yeni cepheler açıyor. İran'ı da bu savaşa çekmeye çalışıyor” dedi. “ÜLKELERİMİZ ARASINDA DAHA FAZLA TİCARET YAPARAK HALKLARIMIZIN REFAHINI ARTIRMAMIZ MÜMKÜN” Konuşmasının başında İranlı mevkidaşına katılımından dolayı teşekkür eden Bakan Fidan, “Bölgesel sahiplenme anlayışıyla Güney Kafkasya'da işbirliğimizi daha da geliştirmek istiyoruz. Katılımları için hem değerli kardeşim Erakçi'ye hem de diğer mevkidaşlarıma huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. İran'ın yeni kurulan hükümetinin ikili ve bölgesel iş birliğine yönelik olumlu mesajlarını memnuniyetle karşılıyoruz. İran'ın komşularla ilişkililere öncelik veren bu vizyonunu biz de paylaşıyoruz. Türkiye ve İran bölgenin iki kadim medeniyetidir. Bölgenin barış, refah ve istikrarına katkıda bulunmak temel hedefimizdir. Bugün değerli mevkidaşımla ikili ilişkilerde atacağımız adımları ve hedeflerimizi etraflıca ele alma imkânımız oldu. 2014'te kurduğumuz yüksek düzeyde iş birliği konseyini daha da etkin hale getirmek için karar aldık. Ülkelerimiz arasında daha fazla ticaret yaparak halklarımızın refahını artırmamız mümkün. Biz Türkiye olarak bunun için gerekli siyasi iradeyi ortaya koymaya hazırız. Sayın Cumhurbaşkanımızın da bu konudaki irade beyanını dün sayın meslektaşım Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edildiği zaman kendisi de gördüler. Gerekli altyapı yatırımlarını yapmak ve sınır illerimizi kapsayan bölgeyi bir ticaret havzasına dönüştürmek istiyoruz. Yeni sınır kapıları açmamız gerekiyor. Mevcut sınır kapılarını ve yolları yenilememiz ve bunların kapasitelerini artırmamız gerekiyor. Ulaştırma, gümrük ve sınır güvenlik konularında senelerdir atılması gereken adımlar var. Gerçekten çok sistemli çalışmamızı gerektiriyor. Daha fazla gecikmeden karşılaştığımız sorunları çözmek zorundayız” ifadelerini kullandı. “BUGÜN PKK VE PJAK GİBİ UZANTILARI İKİ ÜLKENİN DE ORTAK DÜŞMANIDIR” Terörle mücadele konusunda ortak adımların atılması gerektiğini belirten Bakan Fidan, “Ortak bir şekilde kararlı ve güçlü adımlar atmamız gereken bir diğer alan da terörle mücadele konusudur. Her iki ülkede terörden çok büyük zararlar gördü uzun yıllar boyunca. Bugün PKK ve PJAK gibi uzantıları iki ülkenin de ortak düşmanıdır. Bu hususta Türkiye ve İran arasında bir anlayış birliği mevcuttur. Bu ortak tutumu ortak bir mücadeleye dönüştürmek zorundayız. Komşuluk ve kardeşlik hukuku gereği teröre karşı beraber savaşmalıyız. Bu konuyu her düzeyde ele almaya devam edeceğiz” dedi. “SAVAŞIN TÜM BÖLGEYE YAYILMA RİSKİ ASLA HAFİFE ALINMAMALI” İsrail'in saldırgan tavrından vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Bakan Fidan, “Nükleer enerjinin barışçıl ve sivil amaçlarla kullanılmasına karşı değiliz. Diyalog ve müzakere yoluyla nükleer meseleye bir çözüm bulunabileceğine inanıyoruz. Bugünkü görüşmelerimizde bölgesel meseleleri de değerlendirdik. Bölgemiz son derece büyük bir tehditle karşı karşıya bulunmaktadır. Gazze'de soykırıma devam eden İsrail, Lübnan'ı da kana bulamaya devam ediyor. Netanyahu bölgede sürekli yeni cepheler açıyor. İran'ı da bu savaşa çekmeye çalışıyor. İran'ın petrol ve nükleer tesislerini vurmakla tehdit ediyor. İsrail'i saldırgan tutumu İran'ı meşru müdafaaya dönük adımlar atmaya zorluyor. İsrail uluslararası hukuka açık biçimde ihlal eden eylem ve söylemlerine son vermek zorundadır. Krizin başından bu yana yaptığımız uyarıyı tekrarlamak istiyorum. Savaşın tüm bölgeye yayılma riski asla hafife alınmamalı. Küresel düzeyde çok ciddi yansımaları olabilecek bir gerilimin içindeyiz. Bölge ülkeleri ve bölge dışı aktörler geri dönülemez bir adım atmaktan kaçırmak zorundalar. Biz Türkiye olarak bölgemizde savaş istemiyoruz. Bu konuda sağduyulu ve soğukkanlı davranılması gerektiğini savunuyoruz. Mevcut gerilimi azaltmak için Gazze'de acilen ateşkes ilan edilmelidir. İsrail Lübnan'a yönelik saldırılarını bitirmelidir. İsrail her türlü saldırgan tavırdan ve provokasyondan vazgeçmelidir. Türkiye ve İran bu bölgede ilelebet var olacaktır. İkili ilişkilerimiz her alanda geliştirmeye ve bölgesel konulardaki iş birliğimizi artırmaya yönelik çalışmalarımız da sürdüreceğiz. Son dönem yaşanan gelişmeler bu iş birliğinin önemini daha da artırmıştır” dedi. “BÖLGEDEKİ SAVAŞIN YAYILMASI CİDDİ BİR TEHDİTTİR” İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi gerçekleştirdiği açıklamasında, “Bölgesel konular ile ilgili detaylı görüşmeler gerçekleştirdik. Siyonist rejimin suçlarının devam etmesi Gazze ve Lübnan'da kadın ve çocukların öldürülmesi başta olmak üzere bölgedeki gelişmeleri ve Siyonist rejiminin savaşın kapsamını genişletme yaklaşımını ele aldık. Her iki ülke olarak Gazze ve Lübnan'daki soykırımın bir an önce durdurulması zarureti ve başta İslam ülkeleri olmak üzere tüm ülkelerin çocuk katili Siyonist rejiminin savaş makinesini durdurmak için tüm siyasi ve ekonomik kapasiteleri ve araçlarını kullanması gerektiğini inanıyoruz. İşgalci rejimin yayılmacı politikalarıyla bölgemiz ve dünyanın barış ve güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atabilecek bir barut fırçasına dönüştürmüştür. Bölgedeki savaşın yayılması ciddi bir tehdittir. Bölgede Siyonizm rejimi dışında hiç kimse bu durumu istemez. Biz her zaman vurguladık biz barışı destekliyoruz. Buna ek olarak da her türlü senaryoyu biz hazırız dedik. İsrail rejimi dünya barışına en büyük tehdittir. Ne yazık ki uluslararası kurumlar ve başta Birleşmiş Milletler İsrail'in bu suçların önünü alacak girişimlerde bulunamamıştır. Bunun için yeterli olmamıştır. Özellikle batılı ülkelerde Amerika İsrail'e sağladıkları silah, mali ve istihbarat desteğiyle Netanyahu'yu işlediği katliamlarda daha cesaretlendirmiştir. Gerginliğin Lübnan'a yayılması oldukça endişe vericidir. İsrail rejimi savaş suçlarına herhangi bir sınır tanımıyor. Biz kalıcı ve bir an önce uygulanabilecek bir ateşkesi destekliyoruz. Gazze ve Lübnan hak hukukların bir an önce sağlanmasını gerektiğini vurgu yaptık” şeklinde konuştu. "Hamas heyeti, gerçekten bu kardeşlerine daha fazla nasıl insani yardımı yapılabilir, uluslararası seferberlik daha fazla nasıl oluşturulabilir o konuda bizimle görüştüler" Bakan Fidan, "Biz de Türkiye olarak bildiğiniz gibi savaşın başından itibaren insani yardım faaliyetlerimizi artırmış durumdayız. Şu ana kadar Gazze'ye sevk ettiğimiz yardımların toplamı 84 bin tonu aşmış durumda. Bildiğiniz gibi geçmiş aylarda Refah Sınır Kapısı'na gittik, Mısır'a gittik, El Ariş'te yardımların nasıl geldiğini, stoklandığını ve sistemli bir şekilde ulaştırılmaya çalışıldığını gördük. Ama Refah Sınır Kapısı kapatıldığı için oraya gönderilen yardım malzemeleri maalesef çok ağır, gıdım gıdım tabiri caizse içeriye taşınabiliyor. Günde 30 kamyon dediğim gibi çok fazla bir rakam değil. Bu insani yardım konusu önemli, bu konuda daha fazla neler yapılabilir, neler olmalı onu görüştük. Daha sonra ateşkes müzakerelerine ilişkin neler yapılıyor, neredeyiz, Netanyahu Hükümeti'ni biliyorsunuz ateşkesle çok fazla bir ilgisi yok. Ama savaşın bir diğer tarafı olan Hamas, bu konuda nerede, özellikle son yaşanan gelişmelerden sonra, onu konuştuk, derinlemesine müzakere ettik" dedi. Bakan Fidan, ortak basın açıklaması sonrası basın mensuplarının sorularının aldı. Dün gerçekleştirdiği Hamas Şura Meclisi Başkanı ve Hamas Siyasi Büro üyeleriyle görüşmeyle ilgili soruya cevap veren Bakan Fidan, "Diğer bir önemli husus da Filistinliler arası birlik meselesi biliyorsunuz. Hamas, El Fetih ve diğer Filistin örgütlerinin bir araya gelmesi meselesi ve bu iç uzlaşma sürecinin ulusal birlik sürecinin nasıl gittiğine ilişkin bilgi aldık. En son Kahire'de bir araya gelmişlerdi biliyorsunuz. Buradan da Mısırlı meslektaşlarımıza da teşekkür etmek istiyorum. Filistinlilerin iç uzlaşı sürecine Türkiye ile beraber verdikleri destekten dolayı. Biliyorsunuz iç uzlaşı süreci ne kadar iyi olursa, Filistinliler hem kendi birlik ve beraberliklerini daha iyi sağlayacakla, kendi pozisyonlarını daha iyi temsil edecekler hem de işgal edilmeleri, sürülmeleri, insanlık dışı muameleye maruz kalmaları daha zor olacak. Onun için Filistin iç uzlaşısını çok önemli ve stratejik olduğunu değerlendiriyoruz" ifadelerini kullandı.

Bakan Fidan: “Netanyahu hükümeti ateşle oynamaya devam ediyor” Haber

Bakan Fidan: “Netanyahu hükümeti ateşle oynamaya devam ediyor”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Slovenya'nın başkenti Lübliyana'da ülkenin Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Tanja Fajon ile görüştü. Bakan Fidan, görüşmenin ardından mevkidaşı Fajon ile ortak basın toplantısı gerçekleştirdi. Son derece verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Fidan, “İlişkilerimizi her alanda daha da ileriye götürmek için neler yapabileceğimizi ele aldık. Bu çerçevede iş birliğimizi, temas ve istişarelerimizi artırma konusunda karşılıklı irademizi teyit ettik. Bu kararlılığımızın bir göstergesi olarak az önce 2024-2026 dönemi için bir eylem planı hazırladık ve imzaladık. Bu eylem planı ikili ilişkilerimize belirgin bir ivme kazandıracak. Bu sayede somut ve planlı adımlarla ilişkilerimizi her alanda geliştirme imkanı bulacağız. İkili ticaret hacmimizde gerçekten çok düzenli bir artış var. Bu bizim için bir memnuniyet kaynağı. Ticari ilişkilerimizi daha da artırma konusunda mutabıkız. Bu hususta karşılıklı iradenin mevcudiyetini bugün bir kez daha teyit ettik. Karma Ekonomik Komisyonunun dokuzuncu dönem toplantısını da önümüzdeki dönemde ülkemizde düzenlemek istiyoruz. Bu çerçevede ülkelerimiz arasında sosyal güvenlik anlaşmasını bir an önce sonuca ulaştırmayı ümit ediyoruz. Bu anlaşma ekonomik ilişkilerimize katkı sağlayacağı gibi firmalarımızın karşılıklı yatırımlarını da teşvik edecektir” dedi. “Kara taşımacılığı transit geçiş belgelerinde tam liberalleşme sağlanmasından yanayız” İki ülke arasındaki ticari ilişkilerimizdeki bir diğer önemli başlığın ise ulaştırma konusu olduğunu belirten Fidan, “Bu hususta bazı adımlar atmamız gerekiyor. Slovenya nakliyecilerimize yıllık 21 bin transit geçiş belgesi sağlıyor. Ancak Avrupa'ya yönelik ihracatımızdaki artış karşısında bu rakamın yetersiz olduğunu görüyoruz. Türkiye olarak biz kara taşımacılığı transit geçiş belgelerinde tam liberalleşme sağlanmasından yanayız. Bunun tüm tarafların çıkarına olacağına da inancımız tamdır. Tam liberalleşmenin Avrupa ile Asya arasındaki ticari bağlantının güçlendirilmesine ciddi bir katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu anlayışla Kara Ulaştırması Karma Komisyonu toplantısını mümkün olan ilk fırsatta ülkemizde düzenlemeyi arzu ediyoruz. Slovenya'daki büyük projelerin inşasında Türk firmalarının yer almasından da memnuniyet ve gurur duyuyoruz. Koper Limanı'nın yük kapasitesini ve Orta Avrupa'ya bağlantısını artıracak Koper-Divaca ikinci demiryolu projesi ile Karavanke tüneli bu önemli projeler arasında” şeklinde konuştu. İkili ilişkilerin yanı sıra bölgesel konuları da ele aldıklarını dile getiren Bakan Fidan, “Ülkelerimiz arasındaki iş birliği Balkanlar'da barış ve istikrarın korunması ve sürdürülmesine ciddi bir katkı sağlıyor. Ben ayrıca bu vesileyle Slovenya'ya pazar günü başlayacak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Dönem Başkanlığında da ayrıca başarılar diliyorum. Başta Filistin olmak üzere Orta Doğu, Balkanlar, Ukrayna ve Kafkaslardaki gelişmeleri ele aldık. Slovenya'nın Haziran ayında Filistin'i devlet olarak tanıma kararından duyduğumuz memnuniyeti sizlerin huzurunda tekrar vurgulamak istiyorum. Slovenya bu kararıyla ilkeli duruşunu bir kez daha göstermiştir. Filistin'de adil ve kalıcı bir çözümü hayata geçirmek için uluslararası hukuka sahip çıkan ülkelerle ortak çabalarımızı artırabileceğimize inanıyorum” diye konuştu. “İsrail savaşı farklı cephelere yayma peşinde” Gazze'de 7 Ekim'den bu yana bir soykırımın devam ettiğini vurgulayan Bakan Fidan, “İsrail, Gazze'deki insanları sistematik bir şekilde aç ve susuz bırakıyor. Hastaneleri, okulları, camileri ve kiliseleri bile bombalayan İsrail, tüm insani değerleri ayaklar altına alıyor. Kudüs'te Mescid-i Aksa'nın tarihi statükosunu değiştirmeye yönelik provokasyonlar karşısında sessiz kalmamız mümkün değil. İsrail, Gazze'de uygulanan sistematik vahşeti Batı Şeria'ya da maalesef taşımış durumda. İsrail savaşı farklı cephelerde yayma peşinde. Bölgedeki gerilim had safhada. Netanyahu hükümeti ateşle oynamaya devam ediyor. Koltuğunu koruma uğruna kendi ülkesi dahil tüm bölgenin geleceğini tehlikeye atıyor. İsrail'e kayıtsız şartsız destek çıkanlar başta olmak üzere Gazze konusunda sessiz kalan herkes vebal altındadır. İsrail'in barbarlığı artık bir son bulmalı. Masada Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararıyla kayıt altına alınmış bir mutabakat imkanı var. İsrail'in kalıcı ateşkesi onay vermesi için uluslararası toplum gerekli baskıyı kurmak zorundadır. Kalıcı barışın tek yolu ise her zaman söylediğimiz gibi 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe haiz bir Filistin devletinin tesisidir. Bunu sağlamaya yönelik çabalarımız vicdan sahibi tüm ülkelerle birlikte hız kesmeden devam edecektir” dedi. “Türkiye'nin AB üyeliği stratejik perspektifi tam bir kararlılıkla devam etmektedir” Belçika'nın başkenti Brüksel'de dün gerçekleştirilen Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı'na katıldığını hatırlatan Fidan, “Gerçekten çok verimli bir toplantıydı. Toplantıdaki tartışmalarımız, görüşmelerimiz, fikir alışverişlerimiz kabaca iki başlık altında toplandı diyebilirim. Bunlardan birincisi Türkiye-Avrupa Birliği kurumları arasındaki ilişkide neredeyiz? Neler yapılabilir, neler yapılmalı? Biz kendi görüşlerimizi söyledik. Üye devletlerin dışişleri bakanları kendi pozisyonlarını aktardılar. İkinci ana başlıkta da Dışişleri bakanları toplantısı olduğu için zaten yüksek temsilci Sayın Borrell de oradaydı. Avrupa Birliği-Türkiye dış politika perspektifleri nasıl uyumlaştırabilir, iş birliğini nasıl daha derinleştirebiliriz, belli konularda neler düşünüyoruz, neler yapılabilir onları görüşme imkanımız buldu. Tabii her iki başlıkta da yapılacak çok iş var. Ama şunun altını özellikle çizdik. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği stratejik perspektifi tam bir kararlılıkla devam etmektedir. Cumhurbaşkanımızın geçen sene Mayıs ayındaki seçim zaferinden sonra bunu bir kez daha ilan ettiğini, orada gündeme getirdik. Bu vesileyle aynı iradenin, aynı siyasi iradenin Avrupa Birliği ülkelerinde olması durumunda bunun tabii ki Avrupa Birliği kurumlarına da yansıması mümkün olacak ve Türkiye Avrupa Birliği kurumları arasındaki ilişki daha da ileri gidecek” şeklinde konuştu. “AB'de azami çoğunluk Türkiye ile ilişkilerin daha da ilerletilmesi yönünde bir iradeye sahip” Üyelikle ilgili Avrupa Birliği'nde bir siyasi irade sorunu olduğuna dikkat çeken Bakan Fidan, “Bu sorunu aşmak kendi iç meseleleri. Tabii Türkiye olarak bu sorunu aşmada ne türden katkıda bulunabiliriz, bunu da derinlemesine tartışmamız gerekiyor. Aynı şekilde tabii üyelikle ilgili perspektif devam ederken şu anda karşı karşıya kaldığımız cari sorunlar var. Bunlar nasıl gündeme getirilebilir, nasıl ilerletilebilir? Onları da görüşme imkanımız oldu. Başta Gümrük Birliği'nin güncellenmesi meselesi, daha sonra vizeyle ilgili konular. Avrupa Yatırım Bankası'nın Türkiye'ye yönelik faaliyetleri başta olmak üzere bir dizi idari ve siyasi teknik konu, finansal konu masaya yatırıldı. Daha sonra özellikle Filistin, Rusya-Ukrayna savaşı, Kafkasya, Afrika, Orta Doğu olmak üzere hem Avrupa'yı hem Türkiye'yi yakından ilgilendiren dış politika konularında da çok yoğun bir fikir alışverişinde bulunduk. Burada da birçok konuda aslında fikirlerimizin yakınlaştığını görmek memnuniyet verici. Özellikle Filistin konusunda çatışmalar, savaşın bir an önce durması, insani yardımların başlaması, İsrail'e baskı yapılması ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesi konusunda genel bir konsensüs sağlandığını görmekten gerçekten memnunuz. Ayrıca üye devletlerin çoğunluğunun Türkiye ile daha düzenli, daha yapısal istişare mekanizmalarının hayata geçirilmesi konusunda destek verdiğini görmekten de memnuniyet duyuyoruz. Ama bildiğiniz gibi Avrupa Birliği'nde kararlar tam bir konsensüs ile alınıyor. Ama birçok konuda azami çoğunluğun Türkiye ile ilişkilerin daha da ilerletilmesi yönünde bir iradeye ve görüşe sahip olduğunu da gördüm” dedi. “Ukrayna'daki savaşın nükleere dönüşme riski her an için mevcut” Savaşların küresel etkisi olduğunu vurgulayan Fidan, “Rusya-Ukrayna savaşı maalesef Avrupa'nın göbeğinde, 21'inci yüzyılda üç yıldır devam eden bir konvansiyonel savaş. Bu savaşın da tabii ki nükleere dönüşme riski her an için mevcut. Avrupa'nın ortasında cereyan eden bir savaşta 500 binden fazla insanın hayatını kaybetmiş veya yaralanmış olması ve milyonlarca insanın yerinden edilmiş olması gerçekten büyük bir trajedi. Türkiye olarak biz bütün coğrafi bölgelerde yaptığımız gibi temel tercihimizi, dış politika stratejimizi bir an önce çatışmanın, savaşın durmasından ve yerini diyaloğa, görüşmelere bırakılmasından yanayız. Biliyoruz ki bu çok kolay bir şey değil. Fakat prensipte bunu niyet olarak kabul etmek gerekiyor. Böyle bir metodu denemek gerekiyor. Tarafların savaşıyor olması, barışçıl görüşmeleri veya bu türden fikirleri karşılıklı teati etmeleri için görüşmelerine mani değil. Bu her zaman için mümkün. Çünkü savaşın maliyeti inanılmaz derecede yüksek ve şu anda ilerisi için getirdiği riskleri de şimdiden tahmin etmek zaman zaman mümkün olmayabiliyor. Dolayısıyla büyük risklere açık ve halihazırda büyük bedeller ödetmiş bu savaşın durdurulmasını talep etmek normal bir şey, insani bir şey. Yani bunun için görüşmelere başlamak gerekiyor. Zaten savaş devam ediyor. Ama diğer taraftan görüşmelerin devam etmesi, ciddi niyetler ortaya konması, bu savaşın daha fazla bölgemize ve küresel istikrara zarar vermesini engellemek için elzemdir diye düşünüyorum. Bunun için Cumhurbaşkanımız biliyorsunuz her iki tarafa da gerekli telkinlerde ve tekliflerde bulunuyor” diye konuştu. “İsrail'e karşı uluslararası baskı arttırılmalı” Gazze'de devam eden katliamın durması için uluslararası baskının artırılması gerektiğinin bir öncelik olduğunu ifade eden Fidan, “Neden? İsrail şu ana kadar hiçbir maliyet ödemediği için sadece Gazze'de bir soykırım yapmakla değil, aynı zamanda şimdi Batı Şeria, daha sonra Lübnan, daha sonra adını tahmin edemeyeceğimiz, kendine düşman ilan ettiği başka ülkelere de bu savaşı taşıma lüksünü görüyor. Siyasi maliyeti ödemiyor, ekonomik maliyeti ödemiyor, askeri maliyeti ödemiyor. Çünkü bu maliyeti ödetecek bir uluslararası mekanizma harekete geçirebilmiş durumda değil. Türkiye gibi birkaç tane ülke kendi ekonomik tavırlarını, ticari tavırlarını, siyasi tavırlarını koyuyorlar ama daha büyük bir baskı mekanizmasının üretilmesi gerekiyor. Biz nasıl ki Ukrayna'nın topraklarının işgal edilmesine karşıysak, Filistin devletinin de topraklarının İsrail tarafından işgal edilmesine karşıyız. Yöntem olarak birincisi İsrail'e uluslararası toplumun dur demesi ve 1967 sınırları içerisindeki sınırlarına geri çekilmesi. Daha sonra İsrail'in şunu demesi gerekiyor. Benim 1967 sınırları dışında herhangi bir toprak parçasıyla işim yok. Ondan sonra uluslararası toplum Türkiye'nin de dahil olduğu ve dahil olduğu üyeleriyle gerek İsrail'in güvenliği, gerek Filistinlilerin güvenliği için elinden geleni yapar. Ama ortada devam eden bir işgal var yıllardır. Baskı var, katliam var, zulüm var. Bunların olduğu bir yerde uluslararası toplumun barış yolunda kalıcı adımlar atması giderek zorlaşıyor. Dolayısıyla biz bu noktadaki umudumuzu da kaybetmiyoruz. Uluslararası diplomatik baskı mekanizmalarının tamamıyla kullanılması için uluslararası topluma çağrı yapıyoruz. Gerek Uluslararası Adalet Divanı'ndaki çabalarımız, gerek ticareti kesmeyle ilgili çabalarımız, gerek siyasi çabalarımız, gerek uluslararası diğer ortamlardaki çabalarımız dostlarımızla beraber bu baskıyı artırma yönündedir. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, bir ülkenin kendi kişisel hırsını devam ettirmek için ortaya koyduğu bu türden bir savaş ve katliam, bütün dünya için riskleri de beraberinde getiriyor. Bundan sakınmamız gerekiyor. Sorumlu bütün siyasetçilerin, devlet adamlarının bu yönde adım atması gerekiyor” dedi. 

Bakan Fidan: "İsrail tahammül sınırlarını aşmıştır. Artık tasmasını sahipleri eline almalı" Haber

Bakan Fidan: "İsrail tahammül sınırlarını aşmıştır. Artık tasmasını sahipleri eline almalı"

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısır Dışişleri, Göç ve Yurtdışı Mısırlılar Bakanı Badr Abdellaty ile görüştü. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Mısır'a resmi ziyaret gerçekleştiriyor. Bakan Fidan, dün başladığı Mısır temaslarında Mısır Limanını ve Refah Sınır Kapısını ziyaret etmiş Kızılay'ın Türk çalışanları ile bir araya gelmişti. Daha sonra Mısır'ın Alemeyn şehrinde Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt ile görüşen Bakan Hakan Fidan bugünkü temaslarına Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile bir araya geldi. Es-Sisi tarafından kabul edilen Bakan Fidan daha sonra Mısır Dışişleri, Göç ve Yurtdışı Mısırlılar Bakanı Badr Abdellaty ile görüştü. Görüşmede iki ülke ilişkilerinin güçlendirilmesi için ele alınacak ortak çabaların yanı sıra bölgesel ve uluslararası konular ele alındı. Görüşmenin ardından Mısır Dışişleri, Göç ve Yurtdışı Mısırlılar Bakanı Badr Abdellaty ile ortak basın toplantısı düzenleyen Hakan Fidan çok sert açıklamalarda bulundu.  Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Müzakerelerde Filistinliler yapıcı bir yaklaşım sergilerken, oyun bozanlık yapan taraf hep İsrail olmuştur. Netanyahu barış istemiyor. Netanyahu bölgeyi ateşe vermek istiyor. İsrail şiddetle yayılmacılık peşinde koşuyor. Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olmak için hazırlanan dosyamızı Çarşamba günü Lahey’de sunacağız. İsrail’in yaptığı her kötülüğün ABD’nin arkadan süpürmeye çalışması kabule edilebilir değildir” ifadelerini kullanarak, “Batı her türlü moral üstünlüğünü bu coğrafyada kaybetmiştir. Oyun oynamıyoruz, İsrail tahammül sınırlarını aşmıştır. Artık tasmasını sahipleri eline almalı ve sahip çıkmalı. Bölge daha fazla İsrail provokasyonunu kaldıracak durumda değildir” dedi.

Türkoğlu'ndan Bakan'a zor sorular Haber

Türkoğlu'ndan Bakan'a zor sorular

Fener Patrikhanesi’nin, Lozan Antlaşması çerçevesinde, sadece Türkiye’deki Rum Ortodoks cemaatinin dini kurumu olduğuna işaret eden Türkoğlu, “Oluşmasına fırsat ve onay verdiğiniz kabul edilemez durum, Türkiye’nin bağımsız bir devlet olduğunu kabul ve teyit eden Lozan Antlaşmasının ihlali değil midir?” diyerek de diğer soruları sıraladı. İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu’nun söz konusu soru önergesi aynen şöyle: “TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA  Aşağıdaki sorularımın Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sn. Hakan Fidan tarafından Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ’nün 96 ve 99. maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını için gereğini saygılarımla arz ederim. İsviçre’deki Ukrayna Barış Konferansı’na, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’dan bağımsız olarak Fener Rum Patriği Bartholomeos’un, “Ekümenik” sıfatıyla oturtulması ve buna Türkiye’nin göz yummasıyla ilgili iddialar, milletimizi derinden sarsmıştır. Fener Patrikhanesi, Lozan Antlaşması çerçevesinde, sadece Türkiye’deki Rum Ortodoks cemaatinin dini kurumudur ve bu durum, Fener Patrikhanesini “Vatikanvari” yetkilerle donatarak, dünyadaki tüm Ortodoks cemaatinin temsilcisi sıfatını yüklemekle eşdeğer kabul edilmektedir. O nedenle; bu olay, Büyük Ortadoğu Projesiyle doğudan kuşatılan, sığınmacılar operasyonuyla da adeta içeriden işgale çalışılan ülkemizin, bu kez de Batı’dan, “dini liderlik kılıfı altında” zayıf düşürülmek istenmesi olarak da görülmektedir. Buradan hareketle; SORU 1- İsviçre’deki Ukrayna Barış Konferansı’na, Fener Rum Patriği Bartholomeos, iddia edildiği gibi “Ekümenik” sıfatıyla mı oturmuştur? SORU 2- Bu sıfatla oturmuşsa, bu olay Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın bilgisi dahilinde mi yaşanmıştır? SORU 3- Şayet öyleyse; Bartholomeos barış görüşmeleri gibi “devletlerarası hukuku” ilgilendiren bir toplantıda neyi veya kimi temsil ederek o masada oturmuştur? SORU 4- Fener Patrikhanesi, Lozan Antlaşması çerçevesinde, sadece Türkiye’deki Rum Ortodoks cemaatinin dini kurumuysa, bu durum Türkiye’nin bağımsız bir devlet olduğunu kabul ve teyit eden Lozan Antlaşmasının ihlali değil midir? SORU 5- Bu hamle; ABD’nin de desteklediği, Fener Patrikhanesini “Vatikanvari” yetkilerle donatma ve dünyadaki tüm Ortodoks cemaatinin temsilcisi sıfatıyla güçlendirmesine fırsat vermez mi? SORU 6- Büyük Ortadoğu Projesiyle doğudan kuşatıldığı, sığınmacılar operasyonuyla da adeta içeriden işgale çalışıldığı tartışılan ülkemizin; bu kez de Batı’dan, “dini liderlik kılıfı altında” zayıf düşürülmek istenmesine, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, devletimiz adına “resmi bir tavır” geliştirecek midir? SORU 7- Ülkemizin hak ve menfaatlerini; Ukrayna barışına feda etmenin toprak bütünlüğümüzü ve dahi bağımsızlığımızı tehdit eden, “kabul edilemez bir taviz” anlamına geliyorsa, bunun çok daha “ağır bedeli” veya milletimizin bugün için öngöremediği “gizemli kazancı” ne olacaktır?”

Bakan Fidan'dan AB ülkelerine 'Filistin' çağrısı Haber

Bakan Fidan'dan AB ülkelerine 'Filistin' çağrısı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Madrid’de düzlenen basın toplantısında, “diğer Avrupa Birliği ülkelerini de İspanya'nın örnek politikasını izleyerek Filistin'i devlet olarak tanımaya davet ediyoruz” dedi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği Gazze Temas Grubu üyeleri ile birlikte İspanya’nın Filistin devletini tanıma kararı vesilesiyle ilettiği davete icabetle Madrid’e geldi. Bakan Fidan ve beraberindeki Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdulrahman Al Thani, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan Al Saud, Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Hüseyin İbrahim Taha, La Moncloa Sarayı'nda İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile görüşme gerçekleştirdi. Bakan Fidan görüşmenin ardından İİT Temas Grubu ve İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares Bueno ile ortak basın açıklaması yaptı. Bakan Fidan, ev sahipliği nedeniyle İspanya’ya teşekkür ederek, “Filistin'le dayanışma göstermek ve İspanyol dostlarımıza Filistin'i devlet olarak tanıma kararlarından dolayı teşekkür etmek için Madrid'deyiz. Filistin devleti uluslararası barış için uzun zamandır kayıp bir dava haline gelmiştir. İspanya ve diğer Avrupa ülkelerinin Filistin'i tam bir devlet olarak tanıyarak uluslararası barış ve güvenliğe büyük bir katkı yapmıştır. Bu nedenle, diğer Avrupa Birliği ülkelerini de İspanya'nın örnek politikasını izleyerek Filistin'i devlet olarak tanımaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı. “İspanya'ya attıkları bu cesur adım ve uluslararası barış ve güvenliğe yaptıkları katkı için buradan bir kez daha teşekkür ediyoruz” diyen Bakan Fidan, “Bölgesel barış güvenlik için, iki devletli çözüm için yorulmadan çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.