SON DAKİKA
Hava Durumu

#Gıda

Söz Bursa - Gıda haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Gıda haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Haber

"Yemekte kalite mi?, fiyat mı?"

Sebze ve meyve üretiminde tarla ürünlerinden sera ürünlerine geçişle birlikte fiyatlar hızla yükseliyor. Hububat, yağ, et ve süt ürünlerindeki zamlar, endüstriyel yemek firmalarının maliyetlerini artırıyor. Bunun yanı sıra sanayide mesailerin azalması, vardiyaların düşmesi ve işçi çıkarmalar, günlük yemek hizmeti alan kişi sayısında (pax) ciddi bir düşüşe neden oluyor. Artan maliyetler, endüstriyel yemek üreten firmaları yemek fiyatlarını güncellemeye zorlarken, bu durum firmaların daha ucuz alternatiflere yönelmesine yol açıyor. BUYSAD Başkanı Coşkun Dönmez, bu eğilimin merdiven altı işletmelere yönelime neden olduğunu ve buralardan sağlanan düşük kaliteli, hijyen ve sanitasyon standartlarına aykırı ürünlerin halk sağlığını ciddi şekilde riske attığını ifade etti. “GIDA GÜVENLİĞİ İHMALE GELMEZ” Piyasa fiyatlarının çok altında yemek satan işletmelerin insan sağlığını tehdit ettiğini belirten Dönmez, şu uyarılarda bulundu: “Gıda ciddiye alınması gereken bir konudur; şakaya gelmez. Eğer aldığınız yemekte bir şüphe duyuyorsanız, mutlaka akredite bir laboratuvarda analiz yaptırın. Tağşişli hammadde kullanılarak hazırlanan yemekler, ciddi sağlık sorunlarına ve hatta ölümcül sonuçlara yol açabilir. Bu etkiler hemen ortaya çıkmasa bile zamanla ciddi sağlık problemlerine neden olabilir” dedi. Dönmez, tüketicileri ve işletmeleri gıda güvenliği konusunda daha bilinçli davranmaya davet ederken, sağlığın ucuz yemek uğruna riske atılmaması gerektiğini vurguladı. Hijyen ve kalite standartlarından uzak merdiven altı işletmelerin sadece halk sağlığını değil, sektördeki adil rekabet ortamını da tehdit ettiğine dikkat çeken Dönmez, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı tağşişli ürün listelerine işaret ederek şunları söyledi: “Tağşişli ürünler, insan sağlığını tehdit etmekle kalmaz, aynı zamanda bu ürünleri kullanan işletmeleri ağır hukuki yaptırımlarla karşı karşıya bırakabilir. İşletmeler, satın alma süreçlerinde yalnızca fiyat odaklı değil, kalite ve hijyen odaklı hareket etmelidir.” “GÜVENİLİR FİRMALARI TERCİH EDİN” Gıda güvenliğinin önemine dikkat çeken Dönmez, yemek hizmeti alacak firmalara şu tavsiyelerde bulundu: “Türkiye’nin her yerinde bu işi layıkıyla yapanlar ve yapamayanlar var. Ancak işletmeler genellikle hizmet kalitesine değil, fiyat odaklı tercihler yapıyor. Bu durum, hem sektörün gelişimini baltalıyor hem de insan sağlığını tehdit ediyor. BUYSAD olarak işletmelere tavsiyemiz, tesisleşmesini tamamlamış, hijyen ve sanitasyon kurallarına uygun, tercihen TSE ya da diğer akredite kuruluşlardan belge almış firmaları tercih etmeleridir. Fiyat karşılaştırmalarınızı yalnızca bu standartlara uyan işletmelerle yapmanız daha doğru olur.” “SAĞLIKLI BİR GELECEK İÇİN GIDA GÜVENLİĞİ ŞART” Sektördeki zorluklara rağmen güvenilir yemek hizmeti sunmanın bir sorumluluk olduğunu belirten Başkan Dönmez, işletmelerin çalışanlarının sağlığını koruma yükümlülüğüne dikkat çekti: “Ucuz ve kalitesiz yemekler, kısa vadede tasarruf gibi görünse de uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına ve hukuki sıkıntılara yol açabilir. Güvenilir gıda, hem işletmeler hem de çalışanlar için öncelik olmalıdır.” BUYSAD Başkanı Dönmez, sağlıklı bir iş ortamının ve sektörün sürdürülebilirliği için gıda güvenliği standartlarına sıkı sıkıya uyulması gerektiğinin altını çizdi.

Ün, 'Vatandaş neyle beslendiğini bilmiyor' Haber

Ün, 'Vatandaş neyle beslendiğini bilmiyor'

Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, gıda güvenliği ve ihraç edilip Türkiye'ye geri gönderilen tarım ürünleriyle ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kürsüsünden açıklamalarda bulundu. Son günlerde ülkemizden ihraç edilen tarım ürünlerinin zehirli madde içerdiği gerekçesiyle Türkiye'ye geri gönderildiğine dikkat çeken Milletvekili Ün, haliyle, vatandaşların da sağlığını tehdit eden gıda güvenliği konusunda kendisini korumasız ve güvensiz hissettiğini ifade etti. Vatandaşın "İhraç edilen ürünlerin görece kaliteli ve sağlıklı olduğu düşünülen, sıkı denetimden geçen, analiz edilen tarım ve gıda ürünlerinde bile zehirli madde çıkıyorsa bizim tükettiğimiz ürünlerde kim bilir neler vardır" endişesi taşıdığını anlatan Milletvekili Ün, “Türkiye geri gönderilen tarım ürünlerinin raporunda ürünlerde yasal sınırların kat kat üzerinde kimyasal madde tespit edildiği için geri gönderildiği ifade ediliyor. Maalesef, ülkemiz menşeli ürünler güvensizlikte birinci sırada yer alıyor. Ardımızdan kim geliyor dersiniz? Mısır ve Hindistan. Toksin oranı bu derece yüksek tarım ilaçlarını kullanan bir az gelişmiş ülkeler kaldı bir de Türkiye maalesef. Uyarı yapılan ürünlerin yüzde 10'u ülkemizden giden ürünlerden oluşması ülkemizin itibarını fazlasıyla zedeliyor. Elbette hiçbir ihracatçı gönderdiği ürünün geri dönmesini istemez. Bu, kendisi açısından da bir prestij kaybıdır, hem de mali açıdan büyük bir risktir ama bir gerçek var ki kuru meyve, yenilebilir sert kabuklu meyveler, işlenmiş gıdalar, baharatlar, ve bal benzeri gıdalar ticaretiyle ilgili hazırlanan haftalık duyurularda ve Avrupa Birliği hızlı alarm bildirimlerinde Türkiye'nin yazık ki hep ilk sıralarda yer aldığını görüyoruz” dedi. ORANLAR KORKUTUCU Türkiye ye geri gelen tarım ürünleriyle ilgili hazırlanan ve açıklanan karneye göre oranların çok yüksek olduğuna dikkat çeken Milletvekili Ün, “İtalya'ya giden Antep fıstığında 9 kat aflatoksin, Hırvatistan'a giden armutlarda 5, Letonya'ya giden narlarda 10 kat pestisit, Hollanda marketlerindeki dutlarımızda 7 kat okratoksin, İtalya'ya giden kuru incirlerde 23 kat okratoksin, Almanya'ya ihraç edilmek istenen mandalinalarda 6 kat ‘chlorpyrifos', Avrupa'ya ihraç edilmek istenen biberlerde tam 85 kat zehir tespit edildi. Avrupa'dan dönen bu ürünlerde tespit edilen ‘chlorpyrifos' kimyasalının Türkiye'de yasaklı ürünler listesinde olduğunu da unutmayalım. Demek ki Avrupa'da yasaklanan kimi zirai ilaçların bilinçli ya da bilinçsiz şekilde Türkiye'de kullanılması söz konusu. Çiftçi, tedarik ettiği ilacın etkisine bakar arkadaşlar, zararlıyı yok edip ürünü koruması, onun için en öncelikli konudur. Burada sorumluluk, denetimleri layıkınca yapmayanlardadır. Peki, bu ilaçlar bu kadar rahat nasıl kullanılıyor? Bu, kullanan üreticiler tespit edilip herhangi bir cezai yaptırım uygulanıyor mu? Bakın, mesele sadece yurt dışına giden ürünlerin geri gönderilmesi meselesi de değil, bu endişeyi de aşmış durumda. Eğer halk sağlığı öncelenmiş olsaydı, Alanya'da meyve, sebze ticareti yapan bir vatandaşımızın 73 kalem üründe yaptırdığı analizlerin sonucunda AB limitlerinin çok üzerinde sonuçlar çıkar mıydı? Raporlarda tespit edilen 3 farklı pestisitin 2'si güvenilir limitlerin altında kalırken yasaklı ilaç ‘chlormequat' kabul edilebilir oranların tam 29 kat üzerinde” diye konuştu. “GERİ GELEN ÜRÜNLERE NE OLUYOR” İhraç edilip Türkiye'ye gelen tarım ürünlerinin imha edildiği söylense de konunun uzmanları tarafından "Yaş ürünler imha ediliyor olabilir ama kuru meyve grubu Türkiye'ye geri getiriliyor, tekrar elden geçiriliyor, aflatoksinli olanlar ayıklanıyor, sonra tekrar ya satılıyor ya da başka bir ürüne dönüştürülerek satışa sunuluyor" dendiğini hatırlatan Milletvekili Ün, “Tüm bu açıklamaları dinleyen vatandaş, şu güvensizlik ortamında imhaya yönelik bir video, bir tutanak görmediği sürece, bir program arasında söylenmiş bu söze inanmakta hâliyle güçlük çekiyor. Kamuoyunu tatmin etmekten uzak bir inandırıcılıkta olduğu için şüpheler maalesef devam ediyor. Sadece geri iade edilen değil, iç piyasadaki tarım ürünleriyle ilgili meseleyi de az önce anlattım; Bakanlık yaptığı denetlemelerin sonucunu açıklamadığı ve bu sonuçları kamuoyuyla paylaşmadığı için gerçekten nasıl bir durumla karşı karşıya olduğumuzu aslında bilmiyoruz. Son yıllarda kanser vakalarında yaşanan artışın nedenlerinden biri olarak, uzmanlar, tarım ilaçlarını öne sürüyorlar. Bu maddeler aynı zamanda gen yapımıza da etki ediyor. Bakanlık gıda denetiminde taklit ve tağşiş yapanları, sağlığı tehlikeye düşürecek gıda üretenleri nasıl teşhir ediyorsa pestisit için de gıda zehirleri için de yaptığı denetimleri açıklamak zorunda. Türkiye bu sorunu gerçekten çözmek istiyorsa Bakanlık mutlaka tarladan manava, pazardan markete bu denetimleri yapmak durumunda. Denetim sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşmak zorunda. İhracattan dönen zehirli tarım ürünlerinin iç piyasada hiçbir surette kullanılmadığının, satışa sunulmadığının ispat edilmesi gerekiyor. Vatandaşlarımızın bu konudaki hassasiyetinin, şüphelerinin en üst yetkili organlarca giderilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

Kanseri tetikleyen gıdalara dikkat! Haber

Kanseri tetikleyen gıdalara dikkat!

 Son yıllarda dünya genelinde değişen beslenme alışkanlıkları, hazır gıda tüketiminin oldukça artmasına sebep oldu. Uzmanlar, işlenmiş paketli gıdaların tüketicileri ciddi sağlık problemleriyle karşı karşıya bırakabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. İşlenmiş gıdaların önemli bir bölümünde kullanılan maddelerin hem fiziksel hem de psikolojik sağlığı etkilediğini belirten uzmanlar, söz konusu ürünlerin kanseri ve kaygı bozukluklarını tetikleyebileceğini kaydediyor. Son on yılda hazır gıda tüketiminin dünya genelinde yüzde 50 oranında arttığını ifade eden uzmanlar, işlenmiş ve paketli gıdaların sık tüketiminin çeşitli kanserlere yol açabileceğini, öte yandan sindirim ve bağışıklık sistemlerine zarar verebileceğini dile getiriyor. Ayrıca noddle, hazır çorba ve bulyon gibi ürünlerin çoğunlukla kimyasal maddeler kullanılarak elde edildiğinin altını çizen uzmanlar; cips ve jelibon gibi ürünlerin de yoğun tüketimde ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceklerini vurguluyor. Üreticilerin, işlenmiş gıdaların raf ömürlerini artırmak için çok çeşitli kimyasal maddeler kullandıklarını hatırlatan uzmanlar, hem beden beden hem de ruh sağlığı açısından bu gıdalardan uzak durmaları konusunda vatandaşları uyarıyor. Uzak durulması gereken en önemli ürünlerin başında işlenmiş et ürünlerinin geldiğini belirten uzmanlar, akademik araştırmaların işlenmiş etin besin değerini düşürdüğü gibi içerisine karıştırılan kimyasalların sağlık açısından tehditler barındırabileceğine vurgu yapıyor. Kanser riskini en aza indirmek için işlenmiş etten uzak durulması gerektiğini belirten uzmanlar işlenmiş etin birinci sınıf kanserojen olarak sınıflandırıldığını ve kesinlikle uzak durulması gerektiğini ifade ediyor.

İzmir'in tescilli boyozu Bursa'da üretiliyor Haber

İzmir'in tescilli boyozu Bursa'da üretiliyor

Bursa'dan 3 kıtadaki 20 ülkeye unlu mamul ihracatı yapan Şevket, İzmir'in coğrafi işaretli ürünü olan boyozu Bursa'da üretip dondurulmuş şekilde İzmir'e satıyor. 20'ye yakın boyoz çeşidi olduğunu aktaran firma yetkilisi Eyüp Korucuoğlu, İzmir boyozunun Türkye'deki en büyük üreticisi olduklarını söyledi. Şoklama yöntemiyle dondurdukları unlu mamulleri yurtiçi pazarının yanı sıra Almanya, Norveç, İsveç, Fransa, Belçika, Avusturya, Dubai, Suudi Arabistan, Filistin ve ABD'nin aralarında olduğu ülkelere ihracat yapan Şevket, Türkiye'de ise İzmir'in tescilli ürünü boyozun en önemli tedarikçilerinden biri konumunda yer alıyor. İç dolgusu boş, tatlı ve tuzlu olmak üzere 20 çeşitten fazla boyoz çeşidinin olduğunu belirten şirket yetkilisi Eyüp Korucuoğlu, “1958'den el arabasıyla başladığımız börekçilik mesleğini, şimdilerde ise 5 bin metrekare bir tesiste üretim gerçekleştiriyoruz. Biz, İzmir boyozunun Türkiye'deki en büyük üreticisiyiz. Günlük 100 bin, aylık ise 2,5 milyon adet boyoz üretimimiz var. Tereciye tere satmak gibi olacak ama biz İzmir'e yoğun miktarda boyoz ve çeşitlerini satıyoruz. Peynirli, ıspanaklı, tahinli, çikolatalı, patlıcanlı ve bunun gibi 20 yakın boyoz çeşidimiz var. Bunları ürünleri tezgâhında satan bütün satıcılar, bizim potansiyel müşterimiz. Boyoz İzmir'in coğrafi işaretli ürünüdür. Yaklaşık 10 yıldan beridir boyoz üretiyoruz. İzmir'deki distribütör fabrikamız vasıtasıyla İzmir, Aydın, Muğla gibi Ege Bölgesine yoğun miktarda satış yapıyoruz. Biz bu boyozu donuk olarak fırın, kafeterya, otel yemek sanayi gibi yerlere dağıtımını yapıyoruz, onlar da pişirip kendi tezgâhlarında satıyorlar” dedi. ÜRÜNLERDEKİ ASIL LEZZETİN KAYNAĞI: EL LEZZETİ Ürünlerin yüzde 80'inin el değmeden üretilmesine rağmen ürünlere yapılan son dokunuşun el ile temas ettiğini ve bunun ürünlere lezzet verdiğini vurgulayan Korucuoğlu, “Bizim ürünlerimizin lezzet kaynağı ilk olarak sevgiyle yapıyor oluşumuz. Ben unlu mamul içerisinde doğdum ve 50 yaşındayım. 3 kardeşimle beraber bu işin içerisindeyim, biz 3. kuşağız 4. kuşağı da yavaş yavaş hazırlıyoruz. Kızım da işletmemize dâhil oldu. Seneye oğlum da gelecek biz bu işi kuşaklar boyu sürdüreceğiz. Biz ürünlerimizi yüzde 80'ini el değmeden üretiyoruz. Ama insanın elinin bir lezzeti vardır. Bu lezzeti yakalamak için ürünlere el değmesi gerekiyor. Simidin en son dokunuşunda bağlanması el ile yapılır, boyozun hamuru hazır gelir el ile bastırırsın, börek çeşitlerimiz hazırlanır onlar el ile tepsiye dizilir. En son dondurulmuş şekilde işletmelere gittiğinde onlar elleriyle yumurtalar, simide yuvarlak form verirler. Mutlaka el değer, el değmezse zaten biz o lezzeti alamayız” dedi Bursa'dan 3 kıtada 20'ye yakın ülkeye aktif ihracat yaptıklarını belirten Koruncuoğlu, “Yıllık yaklaşık 600-650 ton unlu mamul gönderiyoruz. Biz en başta börekçiyiz, börke çeşitlerimizde çatal börek, gül börek, kalem börek, kol börek ve saray börek gibi börek çeşitlerimiz var. Aynı zamanda Bursa'nın simidini günlük 70 bin, aylık ise 2 milyon adet üretiyoruz. 2023'te yıllık 600-650 ton arası satış yapmıştık. Bu seneki hedefimiz bin ton, 2025'teki hedefimiz iste bin 500 ton ürünü yurt dışına ihraç etmektir.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.