SON DAKİKA
Hava Durumu

#Fetö

Söz Bursa - Fetö haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Fetö haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Diyanet İşleri Başkanlığından, FETÖ kaynaklarına atıfta bulunulan cümlelere ilişkin idari soruşturma Haber

Diyanet İşleri Başkanlığından, FETÖ kaynaklarına atıfta bulunulan cümlelere ilişkin idari soruşturma

Diyanet İşleri Başkanlığı, bazı yayın organlarında, 2010-2011 tarihli Diyanet İlmi Dergi makaleleri ve sempozyum bildirileri arasında FETÖ kaynaklarına atıfta bulunan birtakım cümleler bulunduğuna dair çıkan haberlere ilişkin açıklama yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığının basılı, süreli, görsel ve dijital yayın alanlarında toplumun tüm kesimlerine sahih dini bilgiyi ulaştırmak gayesiyle yayın faaliyetlerinde bulunduğu kaydedilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişiminin ardından FETÖ ve din istismarı ile mücadele kapsamında Başkanlığımız yayınları komisyon marifetiyle hızla incelenmiş, FETÖ ile iltisak ve irtibatı olan yazarların eserleri Başkanlığımız arşivlerinden çıkartılmış, mevcut yayınlar arasında bulunanların tamamı yayından kaldırılmış, satışları sonlandırılmış ve imhaları gerçekleştirilmiştir. Bu hususta merkez ve taşra teşkilatlarımıza yazılı ve sözlü talimatlarla gereği yapılmıştır. 27 Ağustos 2024 tarihli bazı yayın organlarında 2010-2011 tarihli Diyanet İlmi Dergi makaleleri ve sempozyum bildirileri arasında FETÖ kaynaklarına atıfta bulunan birtakım cümleler bulunduğuna dair çıkan haberlerle ilgili Başkanlığımız tarafından azami seviyede hassasiyet gösterilerek konuyla ilgili idari soruşturma başlatılmıştır. Kamuoyunun takdirine arz olunur."

Firari FETÖ’cü savcı İstanbul’da hücre evinde yakalandı Haber

Firari FETÖ’cü savcı İstanbul’da hücre evinde yakalandı

Hakkında 7 yıl 6 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan örgüt üyesi çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Alınan bilgiye göre, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü ekipleri, Ardahan Cumhuriyet Başsavcılığı yaptığı dönemde FETÖ/PDY üyeliği nedeniyle KHK ile ihraç edilen örgüt üyesi savcı Zafer Yıldız’ın İstanbul’da olduğu istihbaratını aldı. İstihbarat Şubeye bağlı ekiplerin yaptığı çalışma yöntemi ile Hakkında 7 yıl 6 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan örgüt üyesi savcının Bağcılar’da FETÖ üyelerince ‘gaybubet’ diye adlandırılan bir hücre evinde saklandığı tespit edildi. Kılıktan kılığa giren firari örgüt üyesinin kolluk kuvvetlerinden sıyrılmak için üzerinde kimlik bulundurmadığı anlaşıldı. Yapılan teknik ve fiziki takibin sonunda eldeki bilgiler TEM Şube Müdürlüğü’ne aktarıldı. Söz konusu adresi takibe alan terör polisi, geçmiş dönemde Ardahan Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapan ve FETÖ/PDY üyeliğinden dolayı 667 Sayılı KHK ile ihraç edilen Yıldız’ın yakalanması için operasyon düzenlendi. Hücre evine yapılan baskında, örgüt mensubu savcı Zafer Yıldız, yakalanarak gözaltına alındı. Zanlının üzerinden kimlik çıkmadığı öğrenildi. Firari savcı, sorgulanmak üzere İstanbul TEM Şubeye getirildi. Hükümlü, ifade işlemlerinin tamamlanmasının ardından soruşturmanın yürütüldüğü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına sevk edildi. FETÖ’cü savcı, sevk edildiği adli makamlarca tutuklanarak cezaevine konuldu.

Bakan Tekin: “28 Şubat mağduru öğretmenlerimizin tamamı mesleğe başlatılmış durumda” Haber

Bakan Tekin: “28 Şubat mağduru öğretmenlerimizin tamamı mesleğe başlatılmış durumda”

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı'nca düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Programı'nda “Eğitimin Demokratikleşmesi ve Fırsat Eşitliği” konulu bir sunum yaptı. Bakan Tekin, 2002 yılından günümüze kadar eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğinin mümkün olduğunca sağlandığını ifade etti. “1 milyon 200 bin öğretmenin 800 bini AK Parti döneminde atanmış” Bakan Tekin, 2002 yılından günümüze kadar öğretmen, okul ve sınıf sayısının arttığına dikkat çekerek, şunları kaydetti: “2002 yılında 540 bin öğretmenimiz var. 1 milyon 200 bin öğretmenimizin 800 bin tanesi Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde atanmış. Bu önemli bir gösterge. 2002 yılında 43 bin okulumuz var. Şu an 74 bin okulumuz var. Şu anda toplam 751 bin sınıfımız var. 2002 yılında ilköğretimde ortalama olarak sınıf başına 36 öğrenci düşüyordu. Bu yıl itibarıyla 23 öğrenci düşüyor. Öğretmen başına 28 öğrenci düşerken, şimdi 16 öğrenci düşüyor. Sınıf başına ortaöğretimde 2002 yılında 30 öğrenci vardı, şimdi 22 öğrenci var.” Söz konusu rakamlara göre eğitimde bir devrim yapıldığını söyleyen Bakan Tekin, bu durumun eğitim fakültelerinde ders kitaplarında okutulması gerektiğini ifade etti. "Parası verilen ders kitapları 1 ila 2 ay arasında teslim edilirdi" Bakan Tekin, “2003 yılından itibaren ücretsiz ders kitapları dağıtılmaya başlandı. Lise yıllarımı hatırlıyorum. Kırtasiye önlerinde uzun kuyruklar olurdu. Parasını öderdik, 1 ila 2 ay sonra ders kitapları elimizde olurdu. 2023 yılı itibarıyla 249 milyon adet ders kitabını öğrencilere ücretsiz masalarının üzerine bırakmış durumdayız” diye konuştu. “45 bin 580 okulda fibef erişimimiz var” Eğitimdeki teknolojik hamleleri de anlatan Bakan Tekin, “İnternet ve eğitim teknolojilerinin çok yaygınlaştığı dönemdeyiz. FATİH Projesi kapsamında 12 bin 500 tanesi fiber olmak üzere toplam 45 bin 580 okulda fiber erişimimiz var. 750 bin sınıfımızın yüzde 83’ünde akıllı tahtalarımız var. İstedikleri herhangi bir derse gerek video, gerek başka bir öğretmen anlatımıyla istediği her an ulaşabilecek durumda” diye konuştu. "28 Şubat'tan sonra FETÖ’nün dershane sayısında artış var" 28 Şubat döneminde insanlara yapılan baskıları ve zorbalıkları hatırlatan Bakan Tekin, şöyle konuştu: “2002 yılı öncesinde eğitim sistemimiz yasaklar ile dolu. Başörtüsü yasak, okulda namaz kılmak yasak, okulda mescit yasak. Ders kitaplarıyla ilgili yüzlerce yasak var. 28 Şubat’tan 2002’ye gelinceye kadar bu yasaklar güçlü bir şekilde uygulanmış. 28 Şubat’ı yapan kişiler, yaptıkları işin eğitimle ilgili ihalesini FETÖ’ye vermiş durumdaydılar. 28 Şubat’a kadar FETÖ’nün dershane sayısı ile 28 Şubat’tan sonra FETÖ’nün dershane sayısını kıyasladığınızda geometrik bir artış var. Yasaklar ile dolu bir eğitim-öğretim süreci var. Başörtüsü başta olmak üzere birçok sebepten dolayı eğitim-öğretim hayatından, öğretmenlik mesleğinden yoksun bırakılan arkadaşlarımız vardı.” “Öğrencileri sabah namazına kaldırdığı için ihraç edilen öğretmenlerimiz var” 28 Şubat'ta ihraç edilen öğretmenlerin mağdur olduğunu dile getiren Bakan Tekin, “Pansiyonda erkek öğrencileri sabah namazına kaldırdığı için ihraç edilen öğretmenlerimiz var. Cumhurbaşkanımızın çok hassas olduğu konular. 28 Şubat mağduru öğretmenlerimizden ve soruşturma geçiren öğretmenlerimizden tamamı mesleğe başlatılmış durumda” şeklinde konuştu. "28 Şubat mağduru 4 bin 758 kişi mesleğine geri döndü" Bakan Tekin, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Toplam 4 bin 758 kişi, bize ulaşan, başvuran 28 Şubat mağduru bütün öğretmenlerimizin mesleğe geri kabullerini sağlamış olduk. Bir başka yasak cuma namazı. Çocuklarımızın ibadet alanlarıyla ilgili sorunlarımız vardı. Önce yönetmelik değişikliği yaptık. 2014 yılında okullarda isteyen öğrencilerin namaz kılabilmesi için mescit açılma zorunluluğu getirdik. Bunu da merdiven altında boşluğa karton sererek bizi kandırmaları değil, doğal aydınlatmalı ibadet alanı zorunluluğu getirdik. Merdiven altında değil, güneş gören, kendiliğinden aydınlatması olan bir yerde mescit açılması zorunluluğu getirmiştik. Başörtüsünün serbest bırakılması kamu çalışanları için bildiğiniz bir şey. 2014 yılında yönetmelik değişikliği ile ortaöğretim kurumlarında öğrencilerin başörtüsü takmasının önünü açmış olduk. Cuma namazını kılmakta zorlanan öğretmen ve öğrencilerimiz vardı. Onu da mümkün hale getirdik. 2023 yılının başında da yatılı ortaöğretim kurumlarında aydınlatmalı uygun mekanda mescit açılması zorunluluğu getirdik.” Azınlık okullarındaki özgürlüğe de işaret eden Bakan Tekin, “Azınlık okullarıyla ilgili mevzu çok önemli. Yaşadığımız coğrafya bir imparatorluk bakiyesi. Amiyane tabirle 72 milletin yaşadığı bir alan. Şu an Türkiye’de bu ülkenin vatandaşı olan azınlık mensubu herhangi bir vatandaşımız istediği türden eğitimi almakta özgürdür. Ermeni, Musevi ve Rum okulları kendi müfredatlarını uygulamakta özgürlerdir. Birçok ülkede kendi okulumuzu açamazken biz, kendi ülkemizde azınlıklarla ilgili her türlü özgürlükleri tanıdık” ifadelerini kullandı. Öğretmen atamalarıyla ilgili de konuşan Bakan Tekin, “Biz Cumhurbaşkanımızın talimatları doğrultusunda bugüne kadar kimseyi dışarıda bırakmadık. Yine elimizden geleni yapacağız. Bu tek başımıza vereceğimiz bir karar değil. Bu konuyu zaten ilgili arkadaşlar tartıyor” ifadelerini kullandı.

FETÖ operasyonu: 13 kişi tutuklandı Haber

FETÖ operasyonu: 13 kişi tutuklandı

Edinilen bilgiye göre, Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından FETÖ/PDY silahlı terör örgütünce askeri sınavlarda yapılan usulsüzlükler ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan aranan şahısların yakalanmasına yönelik yürütülen çalışmalar sonucunda eş zamanlı operasyonların düğmesine basıldı. FETÖ üyelerince askeri sınavlarda yapılan usulsüzlüklerin tespit ve deşifresine yönelik yürütülen çalışmalar neticesinde; 2015 yılında düzenlenen JAMYO (Jandarma Astsubay Meslek Yüksekokulu)-2015 JATEK (Jandarma Astsubay Temel Eğitim Kursu) sınavları mülakatlarında avantajlı kodlama ile başarılı olmaları sağlanan 1 aktif astsubay ve 1 aktif polis memuru ile 2011 ve 2015 yıllarında düzenlenen Askeri Liselere Giriş sınavları öncesinde kendilerine yazılı sınav soruları verilen 4 eski askeri öğrenci Ankara merkezli Diyarbakır, Denizli ve Kayseri illerinde eş zamanlı olarak düzenlenen operasyonlar sonucunda yakalanarak gözaltına alındı. Tamamlanan işlemlerin ardından adli mercilere sevk edilen 6 şahıstan 5’i etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, 1 aktif polis memuru şahıs ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. Firari aranan şahısları yakalamaya yönelik yürütülen çalışmalar neticesinde ise FETÖ'nün kadrolarında daralmaya gittiği, örgütsel sorumluluk alan şahısların firari olduğu ve 'gaybubet' adı verilen örgüt evlerinde saklandığı tespit edildi. Belirlenen gaybubet evlerine yönelik düzenlenen eş zamanlı operasyonlar sonucunda; "Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme", "FETÖ/PDY Terör Örgütüne Üye Olma" suçlarından 6 yıldan 14 yıla kadar kesinleşmiş hapis cezası bulunan 14 şüpheli yakalanarak gözaltına alındı. Gözaltına alınan Z.Ü isimli şüpheli şahsın evinde yapılan aramada; örgütsel faaliyetlerde kullanıldığı değerlendirilen yüklü miktarda döviz ve altına el koyuldu. Adli mercilere sevk edilen 14 şüpheliden 12'si tutuklanırken, diğer 2 şüpheli şahsın ise işlemlerinin devam ettiği öğrenildi.

FETÖ, Türkiye-ABD ilişkilerini etkilemeye çalışıyor Haber

FETÖ, Türkiye-ABD ilişkilerini etkilemeye çalışıyor

Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgilere göre, FETÖ’nün içinden gelen itiraflar, Fethullah Gülen’in sağlık durumu ve başka bir eve kaçırılması örgüt içinde çatlağın daha da derinleşmesine neden oldu. Örgüt mensupları kendi gündemini değiştirmek için şimdi de 15 Temmuz başarısız darbe girişiminin sekizinci yıl dönümüne günler kala ABD Başkanı Joe Biden’a bir mektup sunmaya hazırlanıyor. Üstelik hazırlanan mektupta ABD’li bazı kongre üyelerinin de katkısı var. Son dönemlerde FETÖ içinde artan iç hesaplaşmalar, yapılan itiraflar ve örgüt elebaşı Fethullah Gülen’in hastalığı sonrası kaçırılma iddiaları örgüt içinde parçalanmalara neden oldu. Örgüt mensuplarındaki bağlılık ve inanış giderek azalmaya, kopuşlar yaşanmaya başlandı. Örgüt üst yönetimi yaşanan bu parçalanmayı engellemek için her türlü çabayı gösterdi. Fethullah Gülen’in sağlık durumunun “iyi” olduğunu kanıtlamak için geçmiş tarihli fotoğraflar ve canlı olduğu söylenen görüntüler paylaşıldı. Örgüte mensup gazeteciler örgüt elebaşını ziyaret görüntülerini yayınladı. İnandırıcılığını kaybeden FETÖ, şimdi de yeni bir yol arayışına girdi ve ABD Başkanı Biden’a Türkiye aleyhine mektup yazdı. Türkiye-ABD ilişkilerini etkilemeye çalışıyorlar FETÖ’cüler hazırladıkları mektupta, Türk hükümetine karşı yapmaya çalıştıkları darbe girişimine hiç değinmeden, örgüt mensuplarına yönelik “haksız politikalar” izlendiğine yer veriyor. FETÖ’cüler, Türkiye’nin içişlerini ilgilendiren konulara da mektupta değiniyor. Örgüt mensupları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından alınan Selahattin Demirtaş, Osman Kavala ve Yüksel Yalçınkaya kararları konusunda Türk hükümetini ABD Başkanı Biden’a şikâyet ediyor. Mektupla, Türkiye ile ABD arasındaki ikili ilişkilere müdahale çabası dikkat çekiyor. ABD’nin Türkiye’ye yaklaşımının “insan hakları temelli” olması talep edilip, ABD Başkanı Bıden’ın Türk hükümetine baskı yapması isteniyor. FETÖ’cülerin Türkiye’ye dönme çabaları sürüyor Mektupta yazılan talepler dikkate alındığında, örgüt mensuplarının Türkiye’ye dönme çabaları da göze çarpıyor. Mektuptaki taleplerden biri Fethullahçı Terör Ögütü’ne mensup tutukluların şartsız serbest bırakılarak işlerine geri dönmelerinin sağlanması. Örgüt mensupları, ABD Başkanı’na yazdıkları mektup ile 15 Temmuz’da yaptıkları kanlı darbe girişiminde hayatlarını kaybeden yüzlerce şehit ve gazi olan binlerce insanı akıllarına bile getirmeden “aklanmanın” yollarını arıyor. FETÖ’cüler, ABD Başkanı Joe Biden’a yazdıkları mektubu henüz paylaşmadı. Örgüt mektubu paylaşmadan önce bir imza kampanyası düzenlemeye başladı. FETÖ, mektuba atılacak imzaların sayısının artması ile ABD Başkanı Biden üzerinde örgütün etkisini artırmayı hedefliyor. NATO zirvesi öncesi son hamle FETÖ, Temmuz 2024’te ABD’de yapılacak ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı NATO Liderler Zirvesi öncesinde adeta “son kozunu” oynuyor. ABD Başkanı Bıden’a verecekleri mektubun NATO Liderler Zirvesi’nde de gündeme gelmesi için çalışmalar yapıyorlar. Türkiye’ye karşı kara propaganda yaparak gündemi kendi istedikleri yöne çevirmeye çalışıyorlar.

Ali Koç: “FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir” Haber

Ali Koç: “FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir”

Fenerbahçe Başkanı ve Kulüpler Birliği Başkanı Ali Koç, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Seçimli Genel Kurul süreciyle ilgili Ülker Stadyumu 1907 Tribünü’nde basın toplantısı düzenledi. TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ile ilgili eleştiride bulunan Başkan Koç, “Durup dururken imza süreci başlamadı. Olağanüstü bir kişiyle muhatap olduğumuzu, milyonların bütün haftalarını etkilediği futbol sektörünün garip bir insanın elinde olduğunu anlatmaya çalışacağım. En sert cevabı vermek zorundayım. 18 Temmuz tarihi ortada yokken imza süreci başladı. Zaman kazanmak için 18 Temmuz tarihi verildi. Bazı kulüpler yanlarına çekilerek, ben aday olmayacağım Avrupa Şampiyonası’na gideyim dediği için bazı kulüpler samimi olduğu için pozisyonlarında değişiklik oldu. Kaotik bir futbol ortamı yaşıyoruz. Krizleri yönetemedi, yalpalaya yalpalaya gereken idareyi gösteremedi. Bugün Türk futbolunda genel güven problemi var. En güvenilmez kurum, Türkiye Futbol Federasyonu. Hakemlik müessesesi yerle bir edildi. Hakemlik yaz boz tahtasına döndü. 21 ayda hakemlik müessesesinde ne kadar çok uygulamalar denenip vazgeçildi. Kişilere ve kurumlara göre özel statülere gidildi. Beşiktaş polemiğinde son derece kindar biri. Galatasaray ile aralarında garip bir ilişkileri var. Ahmet İbanoğlu’na şahsıma dava açmasına izin verdi” diye konuştu. “Kesinlikle aday olmayacağım dedi, şimdi bakacağız diyor” TFF Başkanı Büyükekşi yönetiminde liyakatsız atamalar yapıldığını aktaran Başkan Koç, “Hakem olayı, o gece federasyondaydık, devre arasında MHK’yı değiştireceğini, hakemlerin yüzde 40’ını değiştireceğini anlattı. Yumruk olayı oldu başkan 180 derece değişti. Bahis iddiaları diz boyu. Trabzonspor - Fenerbahçe maçında etki altında kaldı. Raporlar değiştirildi. Bizim futbolculara 4’er 5’er maç ceza verecekti. Kulüpler arasına nifak tohumları ekti. Koltuğa tutunmak için kulüplerin arasına nifak tohumları ekildi. Liyakatsız atamalar yapıldı. Esas sıkıntı şu; doğruları söylemek gerçekleri çarptırtmak. Kolayca yalan söyleyebilen bir insandan bahsediyoruz” ifadelerini kullandı. “Büyükekşi gerçekleri çarptırıyor” Başkan Koç, Büyükekşi ile yaptığı görüşmelerde farklı söylemler içinde olduğunu belirterek, “1 Mart’ta Merkez Hakem Kurulu toplantısı yapıldı, kendisine sordum 'böyle bir toplantı yapılmadı ben de katılmadım' dedi. Külliyen yalan. '18 Temmuz’u bekleyelim' diyenler 'kulüpler bize söz verdi' dediler. Önce 'aday olmayacağım ama beni rencide etmeyin' dedi, biz de 'diyalog yapalım ama imzayı devam ettirelim' dedik. Bu kadar önemli konuda bir tarafa böyle deyip diğer tarafa böyle demek, gerçekleri çarptırıyor. 'Kesinlikle aday olmayacağım' dedi. Şimdi 'bakacağız' diyor” ifadelerini kullandı. “Biz nasıl bu işin bayraktarlığını yaptığımızı anlayamadık” Başkan Koç, imza süreci ile ilgili bilgiler vererek şunları söyledi: “Hiçbir şekilde imza verenler-vermeyenler ayrıştırmaya gitmeyeceğiz. En çok saygı duyduğum imza verenler veya vermeyeceğim diyen kulüpler. Bir de rekabet avantajı yakalamaya çalışan kulüpler var. Riyad’da bütün suç bizim diye anlattılar Ankara’ya şikayet ettiler. O gün tuttuğu için bugün de benzerini uyguluyor. Kendi beceriksizliğini ört bas edebilmek için bizi Ankara’ya şikayet etmiştir. Bugün de aynı yönteme başvurması, Ankara’ya 'Ali Koç'un başını çektiği imza süreci' diye anlatılıyor, bu olacak iş değil. 2 Nisan’da İstanbulspor’un çağrısı ile başladı. 5 Nisan’da 4 takım daha sürece dahil oluyor bunlardan biri Fenerbahçe. Katıldık sonra da Beşiktaş katıldı. Sonuçta 14-15 takım olduk. Bu işin ciddiyetini farkına varan Büyükekşi dayanamayacağını anlayıp 7 Nisan’da Şanlıurfa’da seçimin 18 Temmuz’da yapılacağına dair açıklama yaptı. Bu açıklama gelince; orada da Dursun Özbek ile istişare yapıyorlar. Orada Dursun Özbek pozisyon değiştiriyor. Bu takımlardan 3’ü, ‘18 Temmuz tamamdır’ diyerek imza vermiyorlar. O ana kadar hiç görüş vermemiş 2 kulüp de 18 Temmuz uygundur diye mesaj gönderiyor. Dolayısıyla 2 ayrı görüş oluşuyor. Sonrasında kulüpler birliğinde bir toplantı yapıyoruz ve orada benim açıklamalarım var. Federasyonun değişmesi gerektiğini, taze bir kana ihtiyaç olmasını söylüyoruz. Tarihin de haziranda yapılmasını talep ediyoruz. Biz o imzaları toplasak da federasyon bu işi uzatma imkanı var. Halbuki kendi yönetiminde karar alıp 22 günde seçime gidebilirdi. Geçmişte 2008’de Haluk Ulusoy’la yaşanan bir durum var. Ondan sonra tarihin en önemli başarısı alındı. Nasıl oluyor da bu iş Fenerbahçe başkanı Ali Koç’un üzerine yapışıyor. Biz nasıl bu işin bayraktarlığını yaptığımızı anlayamadık. Biz bunlar yüzünden süper kupamızı çöpe attık, inşallah önümüzdeki sezon Türkiye Kupası’na katılmayacağız, bizim imza vermememiz riyakarlık olurdu.” “Siz azınlığın federasyonusunuz” TFF’nin 1 Mayıs Çarşamba günü yayımladığı açıklamaya yönelik Başkan Koç, “Başkan rüzgarı almış, yelkenleri doldurmuş, özgüven tavan yapmış. Bakmış ki tohumlar meyve veriyor. 1 Mayıs’ta resmi açıklama yaptı. Bu açıklamaya göre Türkiye’de futbolda ortam toz pembe. ‘2 sezonda bir tane yanlış işimi söyleyin dedim söylemediler’ diyor, artık kime söylediyse” dedi ve açıklamadan satır başlarını okudu. Haziran 2023’te yapılan seçimde Büyükekşi’nin aldığı oy sayısını hatırlatan Ali Koç, “328 delegeden 191’i oy kullanmış, 169 delegenin oyunu almış. Azınlık çoğunluğa tahakküm edemez diyor. Ben Ecmel başkana inanırım, 136 tane noter tasdikli imza var. 10 Süper lig kulübü var, onlarca 1, 2 ve 3. Lig kulüpleri var. Bu azınlık mantığı ile giderseniz siz azınlığın federasyonusunuz. Tüm siyasi desteğe rağmen, bu kadar oy aldınız. Sizin gözünüzde bu imzaların bir kıymeti yok. Demokratik yollarla seçilmeyen bir başkanın demokratik haklarını kullanan kulüplerin anti demokratik yollarla çalışır olması sizlerin takdirine bırakıyorum. İmza verenler ile vermeyenleri ayrıştırmaya çalışmak kabul edilemez. Bizim imza sürecimiz milli değerlerin üstünde tutuyoruz deniyor” dedi. “FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir” Seçim sürecinde imza veren kulüplerin bazılarına tehdit telefonları gittiğini vurgulayan Başkan Koç, “Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki algılar prim yapıyor. Bizlerin en son laf edeceği kişi sizsiniz. Sizin 2 telefonunuzda ByLock çıktı. Telefonunda ByLock çıkan biri Fenerbahçe Spor Kulübü’ne karşı bir laf edemez, konuşamaz, yön veremez. Sizin telefonunuza Bylock yükleyenler var ya, benim telefonumu iki yıl boyunca dinlemişler ve 2 davam var. Sadece telefonlarımızdan yola çıkarsak Milli değerler kimin doğru noktada kimin yanlış noktada olduğunu herkes net şekilde anlamıştır. Onun için sakın tenezzül etmeyin, sizin için çok tatsız olur. Futbol üzerinden bu kadar kaos oluşturmuş bir örgütün yanından yakınından geçmiş kimsenin futbolda olmaması lazım. Nasıl olabiliyor, 180 derece değiştik mi ülke olarak? Bu konu önemli değil mi? Biz Fenerbahçe spor kulübü olarak hassasız. Bu ülkede insan mı kalmadı. Bu FETÖ unsuru hala Türk futbolunun içindedir. Temizlenmesi gerekirken, daha fazla o günlere dönme adımları atılmıştır. Ali Koç’un başını çektiği hükümete ya da Cumhurbaşkanına karşı bir eylem. Bazı siyaset mensupları, imza verenleri Cumhurbaşkanı’mıza karşı bir oluşum olarak pozisyonluyorlar. Maddi destek yapıyorlar, imza verenler not ediliyor. Kendisi bizzat aradığında Ali Koç mu size baskı yapıyor diyor. Bu işe artık bakanlar girdi sizi de arayabilirler diyor, seçim sonuçlarına değinerek şimdi de futbolu ele geçirmeye çalışıyorlar diyor. Bazı kulüpleri günde 7-8 kez arıyor. Bu başkan her halükarda ama siz imza sürecini Ali Koç olmasın biz bunu yollayacağız diyorlar. Yönetim kurulu kararı aldılar mı, almadılar mı bilmiyorum. Açıkladıkları gün yönetim kurulunun çoğu bunu bilmiyordu. Bana göre samimi değil, kendisi ile ilgili samimi değil. Bekle ve gör politikası uyguluyorlar. Ali Koç başkanlığı bırakır, İstanbulspor küme düşer, yaz gelir millet tatile gider, Avrupa Şampiyonası’nda iyi bir sonuç alırız gibi düşüncelerle yapıyorlar olabilirler; o yüzden 18 Temmuz’u samimi olmadığını düşünüyorum. İmza vermeyen kulüpler isterse aday olsun hayatta bizden oy alamaz diyorlar. ‘İmza verirsen senin maçlarına atanan hakemlere daha dikkatli bakıyorlar dersem ne anlarsın, buraya çıkıyor” şeklinde konuştu. FIFA’nın siyasetin futbola müdahalesi konusunda sorulan soruya Başkan Koç, “FIFA’nın siyasetin futbola müdahalesi; bana göre büyüteçle baksa çok fazla iç içe geçtiğini görebilir bu iki unsurun. Böyle bir çalışma var mı haberim yok. 2 Nisan’da yaptığımız olağanüstü genel kuruldaki uluslararası başvurularımızı yapıyoruz. Futbolun bağımsızlığı, demokratik seçimler çok önemli” yanıtını verdi. “Devletimize karşı bir eylem içine giriyor olarak gösteriliyoruz” Başkan Koç, siyasetle futbol ilişkisine yönelik şunları söyledi: “Siyasetin mümkün olduğu kadar az karışması gerektiğini, çok adaylı seçimler olması gerektiğinden bahsediyoruz. Bunları yaparken, Ankara’ya gitmek çelişkili olur. Türkiye’nin en kutsal makamını kendi küçük işleri için kullanıyorlar. Türkiye’de niyet okuma, noktaları birleştirip sonuca varma çok yapılan bir olay. Mütemadiyen ismi telaffuz ediliyor. Herkesin istinasız mutsuz olduğu bir federasyonu değiştirmek için demokratik haklarımızı kullanıyor olmamız bu şekilde ele alınması, sanki devletimize karşı bir eylem içine giriyor olmamız olarak gösterilmemiz olacak iş değil. Fenerbahçe söz konusu devletse boynu kıldan incedir ama hakkını da savunmak zorundadır. Kırılgan bir camia olduğumuz için bizim hakkımızda yapılan algılar tutuyor. İnanmaya da müsait bir anlayış var Ankara’da, kolaya da kaçıyor. Biz Riyad konusunda çağrıda bulunduk, çağırın anlatalım dedik. Onlar da biliyor soruşturma yapıldığında başka bir şey çıkacağını. Niye Ankara’da itibar görüyor hakkımızda söylenenler. Bizim devletimizle hiçbir problemimiz yok ama siyasetin bizimle problemi olduğunu görüyoruz.” Seçimlerin 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası sonrası yapılacak olması ile ilgili Koç, “18 Temmuz’un ana motivasyonu olarak Avrupa Şampiyonası olduğu söyleniyor biz de deli saçması olduğunu söylüyoruz. Milli değerler için bizim çocukların motive olması Büyükekşi’nin başkan olması ise milli formayı hak etmiyorlardır. Bu iş zaman satın almadır” diye konuştu. Riyad ve yabancı hakem konusu Büyükekşi’nin geçtiğimiz günlerde bir gazeteye ‘Spor Bakanı’nın olduğu ortamda Fenerbahçe’nin Süper Kupa maçına U-19 takımı ile çıkacağını’ değerlendirmesine Başkan Koç şu yanıtı verdi: “Hakem olayının yaşandığı gece, biz başa bir iş için federasyonda toplantıdaydık. O toplantıda bize söylediği MHK’yı değiştireceğini hakemlerin yüzde 40ını değiştireceğini, alttan yeterince hakem gelemediği için. Diğer konu da yabancı hakem konusuydu. O mağduriyetten sonra yabancı hakem düşüncesinden vazgeçilmeye başlandı. Yurt dışı için dik durduk, GS gibi zikzak çizmedik. Yabancı hakem olmaz ise çıkmamayı düşünüyoruz. Ama çıkmamanın bedeli çok ağır. O yüzden buna destek olun dedik. Yabancı hakem olmazsa U-19 ile çıkacağız ama vizeleri yetiştirip yetiştirmeyeceğimizi bilmiyoruz. Derbi bitsin ondan sonra açıklama yapın dediler. Derbiden sonra Müslüm beyi aradım, yabancı hakem olmazsa biz U-19 ile çıkacağız dedik. Hollandalı bir hakem var dediler, Türk hakem. Bunun usulü UEFA’ya başvurusun UEFA sana bir hakem atar. Pazartesi Türk hakem olacağına dair açıklama yapıldı. Genel sekreterimle konuştuk, o arada bakan Bey ile konuştum. Salı günü U19 vizesi için başvurduk. Vizeler aynı gün geldi A takımda süper kupa vizesi, U-19 vizelerinde turist vizesi yazıyordu. Çarşamba günü u19 takımımızı yanımızda götürdük. Biz de Antalya’dan U-19’u çağırdık dolayısıyla hem doğru hem yalan. U-19 ile gittiğimiz için mi maç oynanmadı? Bunu kullanıyorlar. Anı ve günü kurtarmak için o kadar rahat bizi hedef gösteriyor ki o da tutuyor. Meyvesini de yiyor, çok yiyeceğini sanıyor. Ama yiyeceğini sanmıyorum” ifadelerini kullandı. Ali Koç, gelecekte siyasetle ilgili hedefinin olmadığını söyledi. “Bataklık öyle ya da böyle kuruyacak” Futbolun tüm paydaşlarının bir araya gelerek yeni bir yapılanmaya gidilebileceğini belirten Ali Koç, “Bizim baştan aşağıya futbolu dizayn etmemiz gerekiyor. Onlardan bir tanesi de futbolun amiri olan federasyon seçiminin nasıl yapılacağı. Bataklık öyle ya da böyle kuruyacak. İnanın bu bahsettiğim bataklık kurursa sizin de işiniz, hayatınız daha eğlenceli olur. Artık iyi insanlara, temiz insanlara, liyakatlı ihtiyaçlar ihtiyaç var. Bunu 3 kulüp bir araya gelip yapamaz, tüm paydaşların bir araya gelerek çorbada tuzu olması lazım” diyerek sözlerini noktaladı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.