SON DAKİKA
Hava Durumu

#Fahrettin Altun

Bursa Haber - Fahrettin Altun haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Fahrettin Altun haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İletişim Başkanı: Haber

İletişim Başkanı: "Yalnızca resmi kaynakların açıklamalarına itibar edilmeli..."

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Ülkemize yönelik terör tehdidi sona erene kadar, sınırlarımız içinde ve dışında mücadelemiz kesintisiz devam edecektir" dedi. Altun, yazılı açıklamasında, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Anonim Şirketi'nin (TUSAŞ) Kahramankazan yerleşkesine yönelik terör saldırısında şehit olanlara Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa diledi. Alçak saldırı sonrası gerekli tahkikat ve çalışmaların ilgili kurumlar tarafından titizlikle yürütüldüğünü belirten Altun, şunları kaydetti: "Sosyal medya platformlarının, terör propagandasına zemin hazırlayan içeriklere kesinlikle izin vermemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu platformların, toplumun huzurunu ve güvenliğini korumak adına daha sorumlu bir yaklaşım sergilemesi önemlidir. Aynı şekilde, medyanın da terörle ilgili haberlerini dikkatli bir şekilde yaparak toplumun doğru bilgilendirilmesini sağlaması ve terör propagandasına karşı duyarlı olması gerekmektedir. Bu sorumluluk bilinci, terörün yayılmasını engellemede kritik bir rol oynayacaktır. Tüm benzeri süreçlerde olduğu gibi bu süreçte de vatandaşlarımızın dezenformasyon faaliyetlerine karşı duyarlı olmalarını, yalnızca resmî kaynaklardan yapılan bilgilendirmelere itibar etmelerini önemle rica ediyoruz. Ülkemize yönelik terör tehdidi sona erene kadar, sınırlarımız içinde ve dışında mücadelemiz kesintisiz devam edecektir."

Fahrettin Altun: Küresel vicdan harekete geçmeli Haber

Fahrettin Altun: Küresel vicdan harekete geçmeli

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT'nin ev sahipliğinde İstanbul'da bir otelde düzenlenen Asya-Pasifik Yayın Birliği (ABU) 61. Genel Kurulu'nun açılış törenine katıldı. Burada bir konuşma yapan Altun, "ABU'nun 65 ülkeden, 230 üyesiyle 4 milyar izleyiciye hitap eden bir medya örgütü ve bu haliyle dünyanın en büyük yayıncılar birliği. ABU kurulduğu 1964 yılından bu yana iletişim ve medya dünyasında gerçekten çok önemli bir fonksiyon icra ediyor. 60 yıllık tarihine baktığımızda ABU'nun bir çok faaliyetlerinin yanı sıra pek çok hususta önemli boşlukları doldurduğunu görüyoruz. 2. Dünya Savaşı sonrası Batılı devletlerin çıkarlarına, taleplerine göre inşa edilen müesses nizam, uluslararası statükon dünya için, insanlık için vadedildiği gibi refah veya huzur getirmedi. Bugün dünya eş zamanlı olarak pek çok krizle karşı karşıya. Malumunuz bir yanda Rusya-Ukrayna Savaşı, bir yanda İsrail'in Filistin'de giriştiği katliamlar, soykırım, şimdi de bu katliamları, zulmü Lübnan'a ve tüm Ortadoğu'ya yayma girişimleri. Bunların neticesinde ne yazık ki insanlar hayatlarını kaybediyor, ölüyor, yaralanıyor, binlerce masum sivil, bebek, çocuk, kadın hayatını kaybediyor. Bu süreçte on binlerce göçmen ve mülteci ne yazık ki yerinden ediliyor ve büyük acılar gözümüzün önünde yaşanıyor. Tüm bu krizlerde bizleri, tüm dünyayı karamsarlığa iten esas faktörse, bu krizler karşısında yetersiz, işlevsiz ve bu krizlerin derinleşmesinden başka ne yazık ki fonksiyon göstermeyen uluslararası bir düzen, sistem içerisinde yaşıyor olmamız. Bu zulümler üreten uluslararası sistemi ayakta tutmaya çalışan uluslararası aktörlerin varlığı. Bu durum bizatihi karşı karşıya kaldığımız sorunların büyüklüğü yanında bizi ne yazık ki karamsarlığa sevk ediyor. Tam da bugün bu nedenlerle eski dünya ölüyor ve yeni dünya doğmak için mücadele ediyor. Bölgesel ve küresel insani krizlere ek olarak yaşanan çağ insanları bir başka büyük buhranla, bir diğer acı krizle karşı karşıya bırakıyor. Bu kriz hakikat krizidir. Bir yanda adalet krizi yaşanıyorken, diğer yanda da bu adalet krizini derinleştiren bir hakikat krizine düçar olmuş durumdayız bütün insanlık olarak. Yaşadığımız çağ, yalan endüstrisinin tahakküm altına almaya çalıştığı, hakikatin sıradanlaştırıldığı, ötekileştirildiği, hor ve hakir görüldüğü bir çağdır. Adeta bir dezenformasyon yağmuruyla karşı karşıyayız. Dezenformasyona, yalan şebekelerine karşı da en önemli silahımız bizatihi hakikatin ta kendisidir. Hakikate giden tüm yolları açık tutmak ilk ve en önemli amacımız olmalı" diye konuştu. "Türkiye İsrail'in soykırımlarının, katliamlarının durdurulması, savaşın tüm bölgeye sıçramasının engellenmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarf ediyor" Dünya genelinde güç dengesinin bilindiği gibi giderek Asya'ya kaymakta olduğunu, Asya'nın yükselen ekonomik ve siyasi etkisinin geleceğin şekillenmesinde belirleyici bir rol oynadığını belirten Altun, "Sayın Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan'ın çarpıklığını her platformda dile getirdiği, hemen hiçbir uluslararası krize sadra şifa olmayan Avrupa merkezci dünya dağılıyor. Buna mukabil, Asya ülkeleri yükseliyor. Batı merkezli dünya dağılırken, aynı zamanda onların medya ve iletişim dünyasında kurduğu tahakküm de dağılıyor. Batılı haber merkezleri, medya birimleri yerine alternatif haber merkezleri ortaya çıkıyor. Başka ifadeyle belki de yeni küresel ana akım medya birlikleri önem kazanıyor. Asya ve bir zamanların popüler ifadesiyle üçüncü dünya ülkeleri için artık Batılılaşma ideolojisinin tahakkümü son bulmuştur. Her ülke, yaşadığımız kaos ve belirsizlik çağında, hem özgür, hem kendi menfaatlerini gözetmek, hem de sorumlu davranmak durumundadır. Artık ülkeler için en anlamlı tutum küresel barış ve istikrara katkı sunmaktır. Bu çerçevede istikrarlaştırıcı bir güç olarak Türkiye, bölgesindeki ve küresel sistemi etkileyen kriz ve çatışmalarda etkin ve proaktif bir rol oynuyor. Örneğin, Rusya-Ukrayna Savaşı'nda her iki tarafla da görüşebilen ülke Türkiye'dir. Türkiye, milyonlarca insanı etkileme potansiyeline sahip Tahıl Anlaşmasının sağlanmasında çok aktif rol oynamıştır. Yine Türkiye bu bağlamda Filistin meselesinde, İsrail'in soykırımlarının, katliamlarının durdurulması, savaşın tüm bölgeye sıçramasının engellenmesi için yoğun bir diplomatik çaba sarf ediyor. Her şeyden önemlisi, Türkiye, Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğiyle 'Daha adil bir dünya mümkün.' ve 'Dünya beşten büyüktür.' şiarlarıyla mevcut uluslararası sistemin çarpıklığını her platformda dile getiriyor, bu sisteme karşı küresel vicdan toplumunu harekete geçirmeye çalışıyor." "Yapay zeka ve dijitalleşmenin habercilikte kullanımı bize muazzam imkanlar ve fırsatlar sunmaktadır" Batı dışı dünyanın en önemli alternatif yayın birliği olan ABU'nun 61. Genel Kurulunun bu yılki temasının yapay zeka olduğunu belirten Altun, "Son yıllarda yapay zeka teknolojileriyle beraber iletişim ve medya ekosisteminde yeni bir evreye geçtiğimiz açık bir gerçek. Her teknolojik gelişme, medyanın içerikleri iletme biçimini de, içeriğin hatta kendisini de etkilemekte, dönüştürmektedir. Yapay zeka ve dijitalleşmenin habercilikte kullanımı bize muazzam imkanlar ve fırsatlar sunmaktadır. Haberin yapımı, üretimi ve dağıtımı kolaylaşmaktadır. Diğer yandan haber kurum ve kuruluşlarında etkili ve verimli çalışmalar yapılabilmektedir. Hem daha hızlı arama yapma hem de daha fazla enformasyon elde etme imkanı oluşmaktadır. Görsel medya ürünlerini meydana getiren montaj, renk ayarı, ses senkronu gibi zaman isteyen işlerde hız kazanılmakta. Yine haberler artık video, ses, infografikler, animasyonlar, artırılmış gerçeklik ve podcast gibi farklı formatlarda sunulabilmektedir. Büyük veri setlerini analiz ederek habercilikte daha önce gözden kaçan durumları bertaraf etme imkanı ortaya çıkabilmektedir. Yapay zeka teknolojilerinin medya ve iletişim dünyasına sunduğu bu imkanların yanı sıra, beraberinde getirdiği birtakım meydan okumaları dikkate almalıyız. Her şeyden önce yapay zeka destekli medya düzeni, üretilen dezenformatif içeriklerle toplumu yanlış yönlendirme, yapay zeka sistemlerinde şeffaflık olmaması, haber içeriklerinde önyargı ve hatalı üretim, toplumsal kutuplaşma ve ayrımcılığı tetikleyen manipülatif içerikler gibi bir dizi riski, tehdidi beraberinde getirmektedir. Bu anlamda yapay zeka teknolojileri hibrit tehditleri derinleştiren bir özelliğe de sahiptir. Yapay zekayla üretilen ses ve görüntüler, deepfake uygulamaları yapay zekanın her bir bireyi, siyasal ve toplumsal sistemimizi, hak ve özgürlükler alanını tehdit edebildiğini de göstermektedir. İletişim alanında çalışan biri olarak, bu alanda araştırmalar yapan bir akademisyen olarak özellikle belirtmek isterim ki, medya faaliyetlerinde, habercilikte, gazetecilikte insan faktörünün yerini hiçbir teknoloji alamaz, dolduramaz. Aslolan insanın faaliyetleridir, emeğidir. İnsan aklı teknolojinin sunduğu tüm imkanlardan daha değerlidir. Bir yandan yapay zekanın risklerinden bahsediyoruz, bir yandan da imkanlarından bahsediyoruz. Aslında takınmamız gereken tutum çok açık ve net, risklerin farkında olmak, yönetmek mecburiyetindeyiz. Cesur olmak ve bir diğer yandan da dikkatli olmak durumundayız" ifadelerini kullandı.

Fahrettin Altun'dan 'sosyal medya' açıklaması Haber

Fahrettin Altun'dan 'sosyal medya' açıklaması

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "TRT Geleceğin İletişimcileri Yarışması Ödül Töreni"nde yaptığı konuşmada genç iletişimcilere önemli mesajlar verdi. Dijitalleşme ve yapay zekanın yaygınlaşmasının, hakikat karşıtı bir enformasyon eko-sistemine zemin hazırladığını belirten İletişim Başkanı Fahrettin Altun, hep birlikte yalanın hükümferma oluşuna şahitlik ettiklerini söyledi. Bir yanda içerik enflasyonu yaşanırken diğer yandan sahici içeriklere ulaşmanın giderek zorlaştığını söyledi. "Bu süreçte kamusal denetim de kamu çıkarı adına denetim de günden güne zorlaşıyor" diyen Başkan Altun, "Dolaşıma giren şey hakikat mi, yoksa hakikati tahrif eden, hakikat düşüncesini bile anlamsızlaştıran yalan, manipülasyon veya dezenformasyon mu?" diye konuştu. Maruz kalınan dezenformasyon bombardımanında içeriğin doğruluğunu teyit etmenin, mecranın yapısı, işleyişi ve hızı dikkate alındığında, özellikle kullanıcılar için oldukça meşakkatli bir iş olduğunu söyleyen Altun, bu nedenle kamusal denetim ve düzenleme süreçlerine ihtiyaç olduğunu vurguladı. Bu ve benzeri zorlukları aşabilmek adına Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesi altında Dezenformasyonla Mücadele Merkezini kurduklarını anımsatan İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Bunu yaparken amacımız, yalanın, manipülasyonun, dezenformasyonun tespiti ve doğru bilginin ulusal ve uluslararası kamuoylarıyla hızlı bir şekilde bütün boyutlarıyla paylaşılması." ifadesini kullandı. "PAYLAŞIMLARDAN SOSYAL MEDYA PLATFORMLARI DA SORUMLUDUR" İletişim Başkanı Altun, yeni durumlara göre yeni yasalara ihtiyaç olduğuna dikkati çekerek, "Zira kullanıcılar kadar sosyal medya platformları da yalan, manipülasyon ve dezenformasyon içerikli paylaşımlardan sorumludur. Hatta çok daha fazla sorumludur. Ne var ki söz konusu platformlar toplumsal sinir uçlarıyla oynayan, kutuplaşmaya sebebiyet veren, şiddeti, vahşeti, ırkçılığı, yabancı düşmanlığını, İslam karşıtlığını tetikleyen içeriklere ne yazık ki göz yummakta, hatta bize öyle geliyor ki bu içerikleri teşvik etmektedir. Kendilerini birer hakem gibi yansıtmaya çalışsalar da çoğu kez dünya siyasetinde birer oyuncu, bir aktör gibi hareket etmeye çalışmaktadırlar" diye konuştu.

İletişim Başkanı Altun: Haber

İletişim Başkanı Altun: "İsrail, er ya da geç hesap verecek"

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Uluslararası hukuku hiçe sayarak yaşlı, kadın, çocuk on binlerce Filistinli kardeşimizi şehit eden işgalci İsrail, er ya da geç hesap verecek" dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bakanların da içerisinde yer aldığı İsrailli bir grubun Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırısına tepki göstererek, "Bütün gücünü dünyanın sessizliğinden alan İsrail polisinin gözleri önünde binlerce siyonistin Mescid-i Aksa'nın avlusuna girmesini, saldırmasını şiddetle kınıyoruz. Müslümanların ilk kıblesine yönelik alçak saldırıları kabul etmiyoruz" ifadelerini kullandı. Altun, İsrailli bakanların da aralarında bulunduğu bir grubun Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırısına ilişkin açıklama yaptı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, şunları kaydetti: "Bütün gücünü dünyanın sessizliğinden alan İsrail polisinin gözleri önünde binlerce siyonistin Mescid-i Aksa'nın avlusuna girmesini, saldırmasını şiddetle kınıyoruz. Müslümanların ilk kıblesine yönelik alçak saldırıları kabul etmiyoruz. Kan ve provokasyondan beslenen İsrail'e karşı tüm insanlığı güçlü bir ses vermeye, ahlak ve vicdan sahibi herkesi Aksa'nın çığlığını duymaya davet ediyoruz. Sessiz kalamayız, kalmamalıyız. Yüreklerimizi birleştirip, barbarlığa 'dur' demeliyiz. Öte yandan bilinmesini isteriz ki insan haklarını, uluslararası hukuku hiçe sayarak yaşlı, kadın, çocuk on binlerce Filistinli kardeşimizi şehit eden işgalci İsrail, er ya da geç hesap verecek. Yaptıkları asla yanına kar kalmayacak. Şartlar ne olursa olsun Filistin halkının yanında duracağız, haklı davalarına sonuna kadar destek olacağız."

Altun:  “Yerli ve milli sosyal medya platformlarını üretmemiz gerekiyor” Haber

Altun: “Yerli ve milli sosyal medya platformlarını üretmemiz gerekiyor”

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Sosyal medya platformlarından beklentilerimiz çok açıktır. Terörizme, örgütlü suçlara, yasal olmayan faaliyetlere zemin hazırlamayın. Türk yargısıyla, emniyetiyle, kurumlarıyla iş birliği yapın” dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı tarafından düzenlenen İnsan Hakları Eğitim Programı'nda bir sunum gerçekleştirdi. Doğru bilgiye erişmenin bir insan hakkı olduğunu vurgulayan Altun, bunun aksine küresel alandaki büyük konvansiyonel medya şirketlerinin ve sosyal medya platformlarının ideolojik bir yaklaşım içinde olduğuna dikkati çekti. Altun, adaletin en temel insan haklarından biri olduğunu ve adaletin olmadığı yerde insan hakkının da olmadığını söyleyerek, “Savaş açmamız gereken, mücadele etmemiz gereken, bu nedenle tam da bu adaletsizliktir. Ne yazık ki bugün küresel alanda cereyan eden bu krize adaletsizlik meselesine, adalet krizine eşlik eden bir başka kriz daha vardır. Bu da hakikat krizidir. Bu iki kriz hakikat krizi ve adalet krizi, insan haklarının önünde duran iki büyük düşmandır. Hakikatin en asli birleşeni belki de doğru bilgidir” şeklinde konuştu. “Karşımızda bir dijital faşizm rejimi ve bu dijital faşizm rejimini ayakta tutmaya çalışan dijital diktatörler var” Bu süreçte hakiki bilgiye erişmenin ve onu serbestçe dolaştırmanın bir insan hakkı olduğunun altını çizen Altun, “Bugün küresel alanda büyük konvansiyonel medya şirketleri de sosyal medya platformları da ideolojik bir yaklaşım içinde çok açık ve net bir şekilde söylememiz gerekirse Batılı sömürge düzenini ve adaletsiz, normsuz, uluslararası ilişkiler sistemini sürdürmeye, meşrulaştırmaya ve daha görülmez bilmeye çalışmaktadır. Karşımızda bir dijital faşizm rejimi ve bu dijital faşizm rejimini ayakta tutmaya çalışan dijital diktatörler var. Karşımızdakini çok iyi bilmeli ve tanımalıyız. Bunların en temel iktidar stratejisi ise gündelik hayatı, gündelik hayatlarımızı kolonileştirmek, gündelik hayatlarımızı sömürge altına almak vardır. Ve bu hedefe ulaşmak için bu yapılar yapay aşırı tüketim kültürünü özendirmeye çalışmakta, insanları uyuşturan bir dijital bağımlılık sistemini ayakta tutmak için çabalamakta, gizli sansür ve örtülü özendirme yöntemleriyle siyasal davranış değişiklikleri meydana getirmeye çalışmaktadırlar” açıklamasında bulundu. “Medya şirketleri Batılı devletlerin yasalarına saygı duyarken, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına saygı duymuyorlar” Altun, İngiltere'de yaşanan olayları da çok yakından takip ettiklerini belirterek, İngiltere Başbakanının bu olaylar üzerine dün sosyal medya platformlarına bir çağrı yaptığını ve iki büyük sosyal medya şirketine ve onu yönetenlere şiddet olaylarının internet ortamında körüklendiğini belirttiğini aktardı. Hukukun her yerde geçerli olmalı gerektiğini ifade eden Altun, “Herhangi bir şekilde internet ortamında suçun teşvik edilmesini doğru bulmuyoruz ve hukuk her yerde geçerli olmalıdır diyoruz. Esas itibarıyla bu şirketler, İngiltere Başbakanı böyle söylese de Batılı devletler için ayrı, Batılı olmayan devletler için ayrı bir tutum takınıyorlar. Sosyal medya şirketlerinin ilişkilerinde özenli davrandıkları Batılı devletler dahi bir regülasyon ihtiyacından bahsediyorlar. Bu şirketler çoğunlukla Amerikan, Alman, Fransız yasalarına saygı duyarken, örneğin Türkiye Cumhuriyeti yasalarına saygı duymuyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti egemen bir devlet olarak, bağımsız bir devlet olarak elbette bunu kabul etmez, edemez. Biz bunu her zaman söylüyoruz. Nasıl ki mavi vatanda, gök vatanda, uzay vatanda varlık gösteriyor, egemenlik haklarımıza sahip çıkıyorsak, aynı şekilde siber vatanda da haklarımıza, egemenliğimize sahip çıkmak zorundayız” dedi. “Sosyal medya platformlarından beklentilerimiz çok açıktır; Türk kurumlarıyla işbirliği yapın” Sosyal medya şirketlerinin Türk kurumlarıyla işbirliği içerisinde hareket etmesi gerektiğini dile getiren Altun, “Sosyal medya platformlarından beklentilerimiz çok açıktır. Hukukumuza, egemen haklarımıza, vatandaşlarımızın ifade özgürlüğüne saygı duyuyorum. Terörizme, örgütlü suçlara, yasal olmayan faaliyetlere zemin hazırlamayın. Türk yargısıyla, emniyetiyle, kurumlarıyla iş birliği yapın. Devletimiz bu mücadeleyi kamu çıkarı için, vatandaşının hak ve özgürlükleri için vermektedir. Elbette devletimiz bu mücadeleyi verirken popülizm namına somut verilerle bağdaşmayan yorumlar yaparak, açıkça yalan söyleyerek bizleri hedef alanları da vicdanın hesabına bırakıyoruz” dedi. Anayasa Mahkemesi BTK ve İnstagram kararı Altun, internet sitelerinde ve sosyal medya mecralarında bulunan gerçek dışı haberlerle mücadele için Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı bünyesinde Dezenformasyonla Mücadele Merkezi kurduklarını kaydetti. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi çerçevesinde yapılan bir manipülasyona da değinen Altun, şunları söyledi: “Anayasa Mahkemesi, 14 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ndeki -ki 14 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın kuruluş kararnamesidir- bazı kararları iptal etti. Ve bu kararlar Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle değil, kanunla düzenlenmelidir ve 9 ay süre verildi. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı üzerine derhal iki dezenformasyon tedavüle sokuldu. Birincisi Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın Bilgi Teknolojileri Kurumu'nun Instagram'a erişim engeli karar alması sonrasında Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı aldığı yalanı devreye sokuldu. Bir kere Anayasa Mahkemesi'nin ilgili kararı gece BTK'nın Instagram kararı öncesi alındı ve Resmi Gazete'de yayınlanmış. Apaçık burada anaktenizm var ve maddi olarak da somut olarak gösterebilecek bir gerçek var. Eğer ki Anayasa Mahkemesi sözüm ona böyle bir karar alacaktıysa, o zaman bu kararı Instagram'a erişim engeli kararı alan BTK için alması gerekirdi. Oysa birdenbire Anayasa Mahkemesi'nin bir hafta önceki toplantıda aldığı ve yasal prosedürlerden geçerek ancak cuma günü Resmi Gazete'de yayınladığı ve duyurduğu karar birdenbire birbiriyle ilişkiliymiş gibi gösterildi. Bu apaçık bir yalandı.” “İsrail'in dünyadan gizlemeye çalıştığı soykırımı biz Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz üzerinden dünyaya gösterdik” Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin çalışmalarıyla gurur duyduklarını ifade eden Altun, “İsrail'in bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleştirdiği ve yine bütün küresel medya şirketlerini arkasına alarak dünyadan gizlemeye çalıştığı soykırımı biz Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz üzerinden defalarca bütün dünyaya gösterdik. Büyük uluslararası medya şirketleri dahi bizim verilerle, görüntülerle ispat ettiğimiz İsrail'in yalanlarını deşifre etmemizle onlar da yayınlamak zorunda kaldı. Dezenformasyonla Mücadele Merkezimiz kurulduğu günden bu yana binlerce hakikati ortaya çıkardı ve çalışmalarına bu yaklaşımla devam edecek” ifadelerine yer verdi. “Yerli ve milli sosyal medya platformlarını üretmemiz gerekiyor” Altun, gerek konvansiyonel medyada gerekse de dijital medyada varlık göstermenin çok önemli olduğunu kaydederek, dijital medya alanında üretim yapılması gerektiğine dikkati çekti. Altun, “Ben müsaadenizle burada konvansiyonel medya şirketlerinin sahiplerine seslenmek istiyorum. Gelin yeni medyaya, dijital medyaya çok daha fazla yatırım yapın. Sadece içerik üretiminden bahsetmiyorum. Yerli, milli sosyal medya platformlarının inşasından bahsediyorum. Karşımızdaki sosyal medya platformları özel şirket hüviyetinde olan kurumlardır. Ve bunlar bu alana yatırım yaptıktan sonra kendilerine geniş bir alan buldular. Bugün itibarıyla küresel alanda ne yazık ki adaletsizliği ve hakikat krizini derinleştiriyorlar. Buna karşı bizim yerli ve milli sosyal medya platformlarını üretmemiz gerekiyor ve bu noktada özel sektörümüze gerçekten çok ciddi bir rol düşüyor” diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.