SON DAKİKA

#Erdoğan

Söz Bursa - Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Cumhurbaşkanı'ndan ekonomi mesajı Haber

Cumhurbaşkanı'ndan ekonomi mesajı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İki yıldır uyguladığımız yeni ekonomi programımız sayesinde elde ettiğimiz kazanımlara halel gelmesine asla izin vermeyeceğiz. Proaktif ve esnek bir yaklaşımla ihtiyaç duyulan tedbirler alınacaktır. Kurumlarımız, piyasaların sağlıklı işleyişi için hem yetkiye hem de iradeye sahiptir" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası Millete Sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Son toplantıdan bu yana iftar programlarıyla, yabancı kabullerle, telefon görüşmeleriyle, çeşitli etkinliklerle yoğun bir mesai programı yürüttüklerini belirten Erdoğan, "İsrail saldırıları başladığında ülkemize getirdiğimiz Gazzeli mazlumlardan sağlık çalışanlarımıza, devlet koruması altındaki evlatlarımızdan Harbiyeli gençlerimize, çiftçi kardeşlerimizden önceki dönem ve 28. dönem milletvekillerimize kadar halkımızın çok çeşitli kesimleriyle muhabbet sofrasında bir araya geldik, kucaklaştık, hasbihal edip, hasret giderdik. Bugün de Külliyemizde eğitim öğretim ordumuzun neferlerini ağlayacak, yarın ise Kredi Yurtlar Kurumu'ndaki öğrencilerimizle bir arada olacağız. Ertesi gün işçi emekçi kardeşlerimizi milletin evinde misafir edeceğiz. Yani son güne kadar dayanışma, paylaşma ve kardeşlik ayı Ramazan-ı Şerif'i manasına uygun şekilde idrak etmeye çalışacağız" dedi. Yine bu süreçte bayram öncesinde yüzlerini Türkiye’ye dönmüş mazlum ve mağdurlara el uzatmanın yanında olacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın dört bir yanında zulme uğrayan bölgelere yönelik yardımları hem gönüllü kuruluşlar hem de resmi kurumlar vasıtasıyla artırdıklarını bildirdi. "Ülkemiz içinde de bir taraftan belediyelerimiz ve parti teşkilatlarımız, diğer taraftan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarımız aracılığıyla ihtiyaç sahiplerinin kapısını çalıyor, halini hatırını soruyoruz" diyen Erdoğan, "Son 23 yıldır olduğu gibi bugün de garibin, yetimin, öksüzün, Allah'tan ve devletten başka kimsesi olmayanların imdadına koşuyoruz. Onlara kol kanat germeyi hamdolsun azimle sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. Polonya Başbakanı Donald Tusk'ın Türkiye’yi ziyaretinin son derece anlamlı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tusk ile yaptığı görüşmelere ilişkin, "Kendisiyle Ukrayna-Rusya savaşındaki son durumun yanı sıra Avrupa ülkeleriyle son günlerde yoğunlaşan diyaloğumuzu da istişare ettik. Geçtiğimiz haftalarda yaşanan hararetli tartışmalar Türkiye'siz bir Avrupa güvenliğinin mümkün olmayacağını göstermiştir. Sadece güvenlik boyutuyla değil, ekonomiden diplomasiye, ticaretten sosyal hayata birçok alanda Avrupa'nın ülkemize olan ihtiyacı açıkça ikrar edilmeye başlandı. Avrupalı dostlarımız politikalarını rasyonel bir zeminde belirledikçe Türkiye ile münasebetlerin önemini de idrak ediyorlar. Bunları Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin geleceği açısından ümit verici gelişmeler olarak okuyoruz. Küresel ölçekte meydana gelen hızlı ve ani değişimler daha fazla diyaloğa ve kurumsal işbirliğine ihtiyacımız olduğunu ortaya koyuyor" değerlendirmesini yaptı. Türkiye’nin ortak çıkarlar ve karşılıklı saygı çerçevesinde Avrupa ülkeleri ve birlikle ilişkilerini ilerletmeye hazır olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Elbette bu Türkiye'nin tek başına sergileyeceği bir irade değildir. Aynı iradenin muhataplarımızda da mevcut olması esastır. Türkiye'nin yıllardır istikrarlı bir şekilde izlediği stratejik yaklaşımın Avrupalı mevkidaşlarımızın politikalarına da yön vereceğine inanıyorum. Ukrayna'daki savaşla ilgili son gelişmeleri de dikkatle takip ediyoruz. İlk günden beri Türkiye olarak burada çok doğru bir yerde konumlandık. Dünyadaki hiçbir hadiseden haberi olmayan ülkemizdeki muhalefet başta olmak üzere kimsenin dolduruşuna gelmedik. İki komşunun arasında dengeli, hakkaniyetli, her ikisine de güven veren bir tutum sergiledik. Barışın kaybedeninin olmayacağını her platformda vurguladık. Bugün de aynı çizgimizi koruyoruz" dedi. Dördüncü yılına giren bu savaşın daha fazla kan dökülmeden, daha fazla yıkım olmadan adil bir barışla sona ermesini arzu ettiklerini yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "ABD'nin 30 günlük ateşkes teklifine Rusya'nın kısmen de olsa olumlu yaklaşımını barışa giden yolda mütevazi fakat kıymetli bir adım olarak görüyoruz. Bölgemizin bir an önce istikrarsızlık ve çatışma anaforundan çıkması için tüm diplomatik imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Bu konudaki düşüncelerimizi ABD Başkanı Sayın Trump'la yaptığımız telefon görüşmesinde kendisiyle de paylaştım. Oldukça samimi geçen görüşmemizde Sayın Trump'la belirlediğimiz 100 milyar dolarlık ticaret hedefimizin önündeki tüm engellerin kaldırılması dahil, birçok önemli meseleyi ele aldık. Suriye başta olmak üzere bölgemizdeki güncel kritik gelişmeleri detaylıca değerlendirdik. Sayın Trump'ın ikinci döneminde Türk-Amerikan ilişkilerinin farklı bir ivme yakalaması pekala mümkündür. Bölgemizdeki tüm zorluklara rağmen özellikle iki müttefik ülkenin iş birliğini zehirlemeye çalışan lobilere rağmen tüm coğrafyamızın selameti için bunu başaracağımıza, başarmamız gerektiğine inanıyorum" şeklinde konuştu. Her yıl olduğu gibi bu sene de 18 Mart'ta Çanakkale Deniz Zaferi'nin yıl dönümünün gururla kutlanıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çanakkale Zaferimizin 110. seneidevriyesinde canları pahasına Çanakkale'yi geçilmez kılan ölümsüz kahramanlarımızı bir kez daha rahmetle, şükranla, kemal-i hürmetle yad ettik. Suriye'den Gazze'ye, Halep'ten Tebriz'e, Musul'dan Kudüs'e kadar gönül coğrafyamızın dört bir yanından şehitler Çanakkale'de koyun koyuna yatmaktadır. Çanakkale ruhu işte bu dayanışmanın, işte bu kader ortaklığının vücut bulmuş halidir. Çanakkale ruhu hem millet olarak hem de kardeşlerimizle bizi birbirimize bağlayan yüksek bir şuurdur. İnşallah bu ruhu yaşatmaya, yüceltmeye devam edeceğiz. Geçen hafta ayrıca baharın müjdecisi olan bolluk ve bereketin bayramı Nevruz'u da yine büyük bir coşkuyla kutladık. 21 Mart'ta ve takip eden günlerde birkaç menfi fotoğraf dışında milletimizi üzen, tedirgin ve rencide eden nahoş olaylar yaşanmadı" dedi. Genel itibarıyla özellikle geçmiş yıllara kıyasla daha huzurlu bir Nevruz geçirildiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: "Biz de İstanbul'da partimiz tarafından düzenlenen programla milletimizin, coğrafyamızın ve Türk dünyasının Nevruz heyecanına ortak olduk. Nevruz'un milletimizin kardeşliğinin simgesi olarak, resmi bayram olarak kutlanmasını arzu ediyoruz. Yine Nevruz bayramının Türk dünyasının ortak anma ve kutlama günü olarak kabulünü önümüzdeki zirvede teklif edeceğiz. Burada şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Nevruz etkinliklerinden yansıyan bazı görüntüleri tabii ki biz de tasvip etmiyoruz. Ama buna rağmen bu yılki kutlamaların olaysız, gerilimsiz, şiddetsiz bir şekilde gerçekleştirilmesini, milletimizin birliği ve dirliği adına çok anlamlı buluyoruz." Muhalefetin pamuk şeker üzerinden hamaset yaptığını söyleyen Erdoğan, "Fakat bakıyorsunuz bir polisimizin ücretini kendi cebinden ödeyerek engelli bir vatandaşımızdan satın aldığı pamuk şekeri çocuklara vermesi, ana muhalefet aktörleri tarafından eleştiri konusu yapılıyor. Emniyet güçlerimize baltayla, havai fişekle, yanıcı asitle, molotofla, taşla, sopayla saldıran sokak teröristlerine kucak açanlar, polisimizin çocuklara pamuk şeker ikram etmesini dillerine doluyorlar. Daha düne kadar şehir şehir oy dilenen kendileri değilmiş gibi, şimdi çıkıp utanmadan pamuk şeker üzerinden hamaset yapıyorlar. Öyle bir çarpık zihin dünyasına sahipler ki polise taş atılmasıyla, molotof atılmasıyla, asit atılmasıyla, baltayla saldırılmasıyla bir sorunları yok. Esnafın dükkanının, camının, çerçevesinin indirilmesiyle bir dertleri yok. Milletin malının, mülkünün yağmalanmasıyla bir sıkıntıları yok. Tarihi camilerimizin avlusunun affedersiniz meyhaneye çevrilmesiyle de hiçbir problemleri yok. Ama Nevruz Bayramı'nda polisimizin çocuklara pamuk şeker dağıtması bunları rahatsız ediyor. Bu tutarsızlığın, bu büyük çelişkinin milletimiz tarafından, özellikle Kürt kardeşlerimiz tarafından da not edildiği kanaatindeyim. Şunun da bilinmesini isterim. Bu faşizan dil millet karşısında her zaman kaybetmiştir, bundan sonra da kaybetmeye mahkumdur" açıklamasını yaptı. "Terörsüz Türkiye hedefine yaklaştıkça, istismar malzemeleri ellerinden alınanların bu tür hezeyanlarına anlaşılan daha çok şahit olacağız" diyen Erdoğan, "Onlar ne yaparsa yapsın biz milletimizi 40 yıldır kanını ve kaynaklarını emen terör musibetinden kurtarmakta kararlıyız. Biz Türk'üyle, Kürd'üyle, Arap'ıyla, Sünnisi Alevisiyle, Çerkesi Lazıyla 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Biz dünyanın en büyük, en güçlü, yıldızı en çok parlayan ülkelerinden birini Türkiye'yi yönetiyoruz. Bize yakışan 23 yıldır olduğu gibi kutuplaşma yerine kucaklaşmayı, kavga yerine dayanışmayı, nefret siyaseti yerine sevgi siyasetini savunmaktır.Ne pahasına olursa olsun muhabbetin, barışın, kardeşliğin evrensel dilini yüceltmekten geri durmayacağız. Nifak ve nefret saçanlara aldırmadan, bolluk ve bereketiyle baharın gelişini simgeleyen nevruzu 85 milyon olarak birbirimize yeni bir unutla sarılma vesilesi haline dönüştürmeye gelecekte de devam edeceğiz. Aziz Milletim başta olmak üzere, gönül ve kültür coğrafyamızdaki tüm kardeşlerimizin Nevruz Bayramı'nı bir kez daha tebrik ediyor, aramızdaki sevgi ve kardeşlik bağlarını güçlendirmesini yürekten temenni ediyoruz" ifadelerini kullandı. "ELBETTE BUNLARIN SİYASİ HESABI MECLİSTE, HUKUKİ HESABI İSE YARGI ÖNÜNDE SORULACAKTIR" Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sokak çağrısına tepki gösterdi. Erdoğan, "İstanbul merkezli bir yolsuzluk operasyonunun ardından ana muhalefet partisi genel başkanının yaptığı sokak çağrısı sonrası ortaya çıkan ve kısa sürede şiddet hareketine dönüşen olayları milletçe ibretle takip ettik. Marjinal örgütlerin ve şehir eşkıyalarının saldırıları sebebiyle 5 günde 123 güvenlik görevlimiz yaralandı. Kendilerine bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Her türlü provokasyona rağmen sabırla, soğukkanlılıkla görevlerini yerine getiren güvenlik kuvvetlerimizi kutluyor, kendilerine teşekkür ediyorum. Genel başkan dahil, ana muhalefet partisi yöneticileri maalesef çok büyük bir şuursuzluk örneği sergilemiştir. Yolsuzluk, soygun, irtikap, iltimas, rüşvet iddialarına cevap vermek yerine 5 gün boyunca siyasi tarihimizin en basiretsiz, seviyesiz, ahlak ve hukuk yoksunu açıklamalarına imza atmışlardır. Vandalların saldırılarında yaralanan polislerimizin, camı çerçevesi kırılan esnafımızın, zarar verilen milyarlarca liralık kamu malının tek sorumlusu sokak çağrısı yapan ana muhalefet partisi lideri ve şürekasıdır. Elbette bunların siyasi hesabı mecliste, hukuki hesabı ise yargı önünde sorulacaktır.Son 5 gündür tanık olduklarımız bize şu gerçeği bir kez daha göstermiştir. Türkiye gibi büyük bir ülkenin basiret, vizyon ve kalite açısından çok küçük, çok iptidai, çok çapsız bir ana muhalefet partisi vardır. Bunlara bırakın devleti, bırakın yerel yönetimleri, bir belediye büfesi bile teslim edilmeyeceği tekrar ortaya çıkmıştır.Tabii burada şunu da ifade etmek durumundayım. İSKİ skandalından tam 32 yıl sonra, tek parti faşizminden 80 yıl sonra bu millete yeniden bir dejavu yaşattılar. Tek parti döneminde sandığın neye hizmet ettiğini, güya seçim denilerek yıllarca nasıl bir tiyatro oynandığını dün bizzat görmüş olduk" şeklinde konuştu. CHP’nin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için yaptığı ön seçimle ilgili de konuşan Erdoğan, "CHP'nin demokrasi anlayışının açık oy, gizli sayım komedisinin bir adım ötesine geçemediği tekrar ispatlanmıştır. Aradan geçen 80 yıla rağmen zerre kadar değişmediklerini 85 milyona tekrar hatırlatan CHP'nin kendi çalıp kendi oynadığı oyunu tebessümle izlemeye devam edeceğiz. Parti içi iktidar mücadelelerini milletin meselesi haline getirmelerine de aracılık yapmayacağız. Daha önce de birkaç kez çağrıda bulundum. Bugün tekrarlıyorum. Provokasyonlarla vatandaşlarımızın huzurunu bozmaktan artık vazgeçin. Cesaretiniz varsa yolsuzlukların, hırsızlıkların, alınan rüşvetlerin, yapılan usulsüzlüklerin hesabını verin. Şayet yürütülen soruşturmadaki iddialara, tutuklanan kişilere her şeyiyle kefilseniz çıkıp bunu adam gibi açıkça söyleyin. Buna niyetiniz yoksa boşuna milleti germeyin.Milletin sinir uçlarıyla daha fazla oynamayın. Sadece sloganını değil, zihniyetini de aldığınız banka soyguncusu, marjinal sol örgütleri polisimizin üzerine salmayın. İşte sizler de beş gündür görüyorsunuz. Öyle yüksek sesle bağırıyorlar ki aslında yaptıkları işe, söyledikleri söze, sergiledikleri tavra, kendilerinin de inanmadığını hal diliyle ikrar ediyorlar. Doğru veya yanlış hiç fark etmez, sözüne ve eylemine inanan insanların duruşunun en küçük bir emaresi bile bunlarda mevcut değil.Biz bu riyakarlığa FETÖ başta olmak üzere ülkemizin başına musallat edilen örgütlerden yıllarca gözümüzün içine bakarak yalan söyleyen uluslararası aktörlerden aşinayız. İnanmadan oynanan her oyun gibi bunların şovu da perde kapanınca bitecektir. İşte o zaman geriye dönüp baktıklarında şayet zerre kadar saygıları kaldıysa, ülkeye ve millete yaptıkları kötülüklerden dolayı inanıyorum ki utanç duyacaklardır. Gerçi bugüne kadar böyle onurlu bir davranışlarına hiç şahit olmadık. Ama ülkenin geleceği ve selameti adına ümidinizi de yitirmek istemiyoruz" açıklamasında bulundu. Türkiye'nin kaybedecek tek bir dakikasının bile olmadığını ifade eden Erdoğan, "Bizim bu siyaset tüccarlarının kavgalarıyla, ayak oyunlarıyla, hırslarıyla, ihtiraslarıyla oyalanacak vaktimiz de yok. Ana Muhalefet Partisi kadroları eski genel başkanlarının o veciz ifadesiyle en iyi yaptıkları iş olan birbirlerini yemeye devam edebilir. Biz sadece işimize bakıyoruz, milletimize hizmete odaklanıyoruz. Biz ekonomisiyle, güvenliğiyle, savunmasıyla, demokrasiyle, adaletiyle güçlü bir Türkiye inşa etmeye odaklanıyoruz. İnşallah daha çok çalışacak, daha çok üretecek, sadece bugünün meselelerini çözmekle kalmayıp, Türkiye'yi yarının dünyasına çok güçlü biçimde hazırlayacağız. CHP'nin yolsuzluk operasyonuna verdiği hukuku hiçe sayan tepki, diğer alanlarla birlikte ekonomide de temelsiz ve suni bir dalgalanmaya sebep olmuştur. Sergilenen illüzyon kısa bir süre sonra ortadan kalktığında aslında yaşananların anlamsızlığı daha iyi anlaşılacaktır" şeklinde konuştu. EKONOMİ MESAJI İki yıldır uyguladıkları yeni ekonomi programı sayesinde elde edilen kazanımlara helal gelmesine asla izin vermeyeceklerinin altını çizen Erdoğan, "Bilindiği gibi bu programla birlikte tarihi seviyelerde düşük cari açık ve işsizlik oranlarına ulaştık, mali disiplini güçlendirdik ve enflasyonu kontrol altına aldık. Merkez Bankamızın rezervlerini güçlendirip, ekonomimizin şoklara karşı direncini önemli ölçüde arttırdık. Ayrıca 6 Şubat depremlerinin yaralarını süratle sarmaya başladık. Bu başarıların hepsini de büyük bir emek, sabır ve kararlılıkla elde ettik.Ekonomi programımızı uygulamayı aynı azim ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Böyle dönemlerde ana önceliğimiz makro finansal istikrarı korumaktır. Hazine ve Maliye Bakanlığımız, Merkez Bankamız ve ilgili tüm kurumlarımız sağlam bir ekip ruhuyla, bizim de güçlü desteğimizle gece gündüz demeden tam bir koordinasyon içinde çalışıyor.Bugüne kadar gereken her adımı vakit kaybetmeden attık, atıyoruz. Bundan sonra da proaktif ve esnek bir yaklaşımla ihtiyaç duyulan tüm tedbirler alınacaktır. Kurumlarımız piyasaların sağlıklı işleyişini sağlamak için hem yetkiye hem de iradeye sahiptir. Elimizdeki araçları etkin biçimde kullanarak son piyasa dalgalanmasını da başarıyla yönettik, etkilerini sınırlı ve geçici hale getirdik. Önümüzdeki dönemde de ekonomi programımıza hız kesmeden, taviz vermeden kaldığımız yerden devam edeceğiz. Şahsi menfaatleri için gözlerini kırpmadan ülkeyi ateşe atmak isteyenlerin hırslarına teslim olmayacağız.Şunu altını çizerek tekrar ifade etmek isterim. Türkiye bugünlere sınana sınana gelmiştir. Son 23 yılda nice badireyi atlattık, nice saldırıyı püskürttük, nice ihaneti göğüsledik, nice manipülasyonu önledik, nice pusudan yara almadan çıktık.Aziz milletimizin hakkını, hukukunu, onurunu koruma konusunda en küçük bir geri adım atmadık. Milletimiz de çıkardıkları her kaosu ekonomimizi baltalayarak taçlandırmaya çalışanların oyunları bir kez daha bozulmuştur. İçeride ve dışarıda herkes artık Türkiye'nin eskisi gibi 3-5 çığırtkanın bağırmasıyla, 3-5 vandalın ortalığı karıştırmasıyla sarsılan, rotasından sapan, hedeflerinden kopan bir ülke olmadığını bir kez daha görmüştür.Milletimizin bize güvenmeye devam etmesini bekliyorum. Unutmayınız, bütün bunlar Türkiye yüzyılı vizyonuyla geleceğine yeni bir ışık tutan, terörsüz Türkiye hedefiyle 40 yıllık meselesini geride bırakmaya hazırlanan, güçlü altyapısıyla dünyanın üretim güçlerinden biri haline gelen sağlam güvenlik paradigmasıyla, bölgesinin umudu haline dönüşen velhasıl her alanda küresel iddia ve itibar sahibi Türkiye gerçeğinin sonucu ve ifadesidir" diye konuştu. Artık 23. yılına girdikelri iktidarlarının her gününü eserle, hizmetle, yatırımla, mücadeleyle dolu dolu geçirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'yi demokrasi ve altyapısıyla Cumhuriyetimizin yeni asrına hazırlama şerefi bize nasip oldu. Dikkat ederseniz bugün de ülkemizde milletimizin gerçek gündemini, milletimizin hakiki sorunlarını, insanımızın samimi beklentilerini kendine dert edinen, çözümü için program geliştiren tek kadro biziz. Milletimizin bunca yıldır bize verdiği destek kara kaşımıza, kara gözümüze değil, ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmetleredir. Her alanda Türkiye'nin meselelerinin çözümü için tefekkür eden, çözüm yolları arayan, projeler geliştiren, icraat yapan yegane iktidar ve ittifak olarak milletimizin emrinde olmayı hep sürdüreceğiz" dedi.

Erdoğan: "21 Mart'ı bayram ilan edelim" Haber

Erdoğan: "21 Mart'ı bayram ilan edelim"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 21 Mart Nevruz Günü programına katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk önce dışarıdaki kalabalıkla selamlaştı. Ardından alana geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nevruz ateşini yaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ateşin üzerinden atladıktan sonra programın gerçekleşeceği salona geçti. Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 Mart'ın bayram olarak ilan edilmesini teklif ettiğini belirten Erdoğan, "Sizin bu heyecanınızı görünce az önce Binali Bey ile de şöyle bir istişarede bulunduk. Bu istişare neticesinde burada bir kamuoyu yoklaması yapsak ve 21 Mart'ı biz de şöyle dönüyorum arkaya bakıyorum. Baharın ve kardeşliğin bayramı olarak ilan etmeye var mısınız? Var mısınız? Teklifi Cumhurbaşkanı olarak ben de parlamentoya sunmaya varım. Cumhur İttifakı burada hep birlikte bu adımı atalım inşallah. Unutmayın Nevruz'a inananlar eğilmez. Biz dik duracağız, dikleşmeyeceğiz. Kalplerimizde ince bir sızı ve hüzünle uğurlamaya hazırlandığımız Ramazan-ı Şerif'inizi tek tek tebrik ediyorum. Biliyorsunuz Ramazan iyilik ve güzelliğe, vahdet ve uhuvvete açılan ilahi bir kapıdır. Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğu şükür ve takva ayıdır. Kurtuluşumuza vesile olan tövbe ve tefekkür ayıdır. Leyle-i kadr, Kadir Gecesi'nde Kitabullah indiğine göre adımlarımızı da buna göre atacağız. Ebedi azaptan müberra olma, hakkın rızasına inşallah ulaşma ayıdır. Rabbimden bizleri Ramazan'a kavuşturduğu gibi bir aydan daha hayırlı olduğuna müjdelediği Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramı'na da sağlıkla, huzurla, sevinçle eriştirmesini niyaz ediyorum" dedi. "BİN YILDIR BU COĞRAFYADA YAN YANA KARDEŞÇE YAŞAYAN MİLLETLER OLARAK BARIŞ, HUZUR VE İSTİKRAR DOLU GELECEĞİMİZİ BİRLİKTE İNŞA EDECEĞİZ" İsrail'in Gazze'ye yönelik katliamına ilişkin de konuşan Erdoğan, "Coğrafyamızın farklı yerlerinde devam eden çatışma, zulüm ve katliamlar Ramazan’ın gönüllerimizi yumuşatan atmosferine gölge düşürüyor. Bilhassa Gazze’de tekrar başlayan İsrail saldırılarında şehit düşen çocuklar, kadınlar, siviller ve masumlar hepimizin yüreğini dağlıyor. Türkiye olarak bugüne kadar olduğu gibi içinden geçtikleri bu zor günlerde de tüm imkanlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Ramazan Bayramı öncesinde kardeşlerimize destek olmak amacıyla insani yardımlarımızı arttırdık. Ateşkesin yeniden tesisi, zulmün son bulması, soykırım şebekesinin durdurulması için diplomatik temaslarımızı hızlandırdık. Çocukların kanından beslenen terör devletinin sadece insanlık vicdanında değil, uluslararası mahkemeler önünde de mahkum edilmesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz ve yapacağız. Daha önce de söyledim; bugün bir kez daha ilan ediyorum. Şımardıkça şımaran, günden güne daha pervasız hale gelen bu katliam çetesinin bölgemizi kan deryasına çevirmesine asla izin vermeyeceğiz. Kendilerince yeni haritalar çizenler, kirli ve sinsi emellerine Allah’ın izniyle ulaşamayacaklar. Bin yıldır bu coğrafyada yan yana kardeşçe yaşayan milletler olarak barış, huzur ve istikrar dolu geleceğimizi birlikte inşa edeceğiz. Rabbim tüm mazlumların yar ve yardımcısı olsun diyorum. Bize korku yakışmaz. Onun için de korkmayın, Allah bizimle beraberdir" diye konuştu. "NEVRUZ BELLİ BİR ETNİK GRUBUN DEĞİL ALEVİ'Sİ SÜNNİ'Sİ, TÜRKÜ VE KÜRDÜ'YLE TÜM MİLLETİMİZİN, TÜM COĞRAFYAMIZIN BAYRAMIDIR" Baharın müjdecisi olan Nevruz'u da hep birlikte sevinçle, heyecanla kutlamanın mutluluğu içinde olduklarını söyleyen Erdoğan, "Nevruz, yani yeni gün bizim hem tarihimizde hem de sayısız güzelliklerle bezeli kültürümüzde önemli bir yer tutar. Biraz önce Türk Devletleriyle İlişkiler Başkanımız Kürşat Bey de detaylıca bahsetti. Şu an Türkiye'nin ve Türk cumhuriyetlerinin dört bir yanında baharın, bolluğun, bereketin bayramı olan Nevruz büyük bir coşkuyla idrak ediliyor. 21 Mart yalnızca bu yıl değil, esasen asırlardır Nevruz'un temsil ettiği güzellikleri dost ve kardeşlerimizle birlikte teneffüs ediyoruz. Bu hakikati anlamak için sadece Nevruziyye kelimesine bakmamız bile yeterlidir. Nevruz bayramlarında Osmanlı padişahları mevkidaşlarına ve maiyetinde bulunan kişilere Nevruziyye denilen hediyeler gönderir, tebrikleşirlerdi. Anadolu'da ve ecdat yadigarı şehirlerimizde Nevruziyye ismi verilen bugüne özel tatlılar yapılır, komşulara dağıtılırdı. Bugün Türkistan’dan Anadolu’ya, Balkanlar’dan Kafkasya’ya medeniyet havzamızın dört bir yanında Nevruz’un, yani Yeni Günün çiçekleri açıyor. Gece ile gündüzün eşitlendiği bu yeni gün, kışın nihayete erdiğinin, tüm bereketiyle artık baharın geldiğinin de müjdecisidir. Bunu Meclis'imizden de inşallah geçirdikten sonra adımı ona göre Cumhur İttifakı tarihe kaydedecektir. Nevruz’la kutlanan tabiatın dirilişi aynı zamanda gönüllerdeki ümitlerin de dirilişidir. Nevruz belli bir etnik grubun değil Alevi'si Sünni'si, Türkü ve Kürdü'yle tüm milletimizin, tüm coğrafyamızın bayramıdır. Nevruz ortak kültürümüzün, ortak tarihimizin, kader ve gönül birliğimizin de en önemli nişanesidir. Nevruz’un bu vasfını ve temsil ettiği değerleri daha da güçlendirmemiz gerektiğine inanıyoruz. Şimdi bu anlamlı buluşmada bir arzumuzu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bazı kardeş ülkelerde resmi tatil olan Nevruz Bayramını Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında her yıl 3 Ekim tarihinde kutladığımız Türk İşbirliği Günü gibi ortaklaşa kutlamanın zamanının geldiği kanaatindeyiz. Onun için 21 Mart hayırlı olsun" diye konuştu. Mayıs ayında Macaristan’da yapılacak zirvede Nevruz Bayramı’nın Türk dünyasının ortak anma ve kutlama günü olarak kutlanmasını teklif edeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Temenni ediyoruz ki kardeşlerimizin de onay vermesiyle 21 Mart Nevruz, Türk dünyasının ortak anma ve kutlama günü olacak. Böylece birliğimize, beraberliğimize ve dayanışmamıza hizmet edecektir. Türk dünyasının iş birliği kökleştikçe bölgemizde barış rüzgarları inşallah daha güçlü esecektir. Hep söylediğim gibi Türk dünyası olarak bizim en büyük güvencemiz birlik ve beraberliğimizdir. Son yıllarda attığımız karşılıklı adımlarla hamdolsun daha evvel hayal dahi edilemeyen yerlere geldik. İşbirliğimizi enerjiden ticarete, güvenlikten eğitime, turizmden iletişime kadar bütün sahalarda güçlendirdik. En zor zamanlarımızda birbirimizin yanında olduk. Sevinçlerimizi beraberce paylaştık. İşte en son 30 yıllık işgalin ardından Karabağ’ın azatlığıyla birlikte bölgede yeni bir dönemin kapılarının açılmasını sağladık. 6 Şubat depremlerinde Türk Cumhuriyetlerinden kardeşlerimiz milletimizin imdadına ilk koşanlar arasında oldu. Dilde, fikirde, işte birlik diyen Merhum Gaspıralı İsmail Bey’in gösterdiği istikamette istikrarlı bir şekilde ilerliyoruz. Ortak Alfabe Komisyonumuz Türk dünyası 2040 vizyonunda belirtilen öncelikler çerçevesinde çalışmalarına devam ediyor. Büyük Türkmen Şairi Mahtumkulu’nun şu sözlerinde anlamını bulan ruhla mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Şunu burada altını çizerek tekrar söylemek isterim. Türk Birliği'nin simgesi olan Türk Devletleri Teşkilatı, aslında yüzlerce şairin, sanatçının, edebiyatçının, filozof ve devlet adamının binlerce yıldır öğütleriyle, seslenmeleriyle, gayretleriyle renk kattığı bir tablodur. İmkansız görülen nice hayali nasıl gerçeğe dönüştürdüysek, gelecekte de çok daha iyi konumlara hep beraber ulaşacağız" ifadelerini kullandı.

Erdoğan: "40 yıllık bir beladan kurtuluyoruz" Haber

Erdoğan: "40 yıllık bir beladan kurtuluyoruz"

40 yıldır milletimizin kanını, canını ve kaynaklarını sömüren bir beladan kalıcı ve kati olarak kurtulmaya hiç olmadığı kadar yakınız" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Polis, Jandarma, Sahil Güvenlik Personeli ve Güvenlik Korucuları ile iftar yaptı. Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Külliye'mize, milletin evine, bu gazi mekana hoş geldiniz. Sizlerin vasıtasıyla Türkiye'nin dört bir yanında fedakarca görev yapan, ülkemizin güvenliği için çoğu zaman canlarını ortaya koyarak çalışan tüm polislerimize, askerlerimize, jandarmalarımıza, bekçilerimize, güvenlik korucularımıza şahsım ve milletim adına teşekkürlerimi iletiyorum. Büyük dava ve fikir adamı Üstat Necip Fazıl'a göre iftarda ilahi visalden bir koku vardır. Davetimize icabet edip iftar soframızı teşrif eden, ilahi visalin kokusunu beraberce içimize çektiğimiz her bir misafirimize teşekkür ediyorum" açıklamasını yaptı. "Bu mübarek günlerin bölgemizde ve dünyada barışa, huzura, dayanışma ve kardeşliğe kapı aralamasını, karşımızdaki engellerin tek tek ortadan kaldırılmasına vesile olmasını diliyorum" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Malazgirt önlerindeki ilk akınlardan İstanbul'un fethine, Milli Mücadelenin en çetin günlerinden 15 Temmuz ihanetinin püskürtülmesine kadar, istiklal ve istikbalimiz uğruna can veren, al kanlarıyla kara toprağı sulayan tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle, tazimle yâd ediyorum. Mukaddes kitabımız ve hayat rehberimiz Kur'an-ı Kerim bizlere şehitlerin ölmediğini, yaşadıklarını, bizim bunu hissedemeyeceğimizi, Allah katında onların rızıklandırıldıklarını bildiriyor. Biz de bu ilahi müjdeye inanıyor, tüm kalbimizle iman ediyoruz. Biliyoruz ki şüheda, yani şehitler, peygamberlere, özellikle de Peygamberimize komşudur. Evliya yurdu, dervişler otağı, şüheda menbaı bu aziz topraklar için bedel ödeyen gazilerimize de ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. İstiklal Marşı şairimiz merhum Mehmet Akif'in ifadesiyle aslında hepimiz şehit torunuyuz, şehit ahfadıyız" ifadelerini kullandı. "ALLAH ÖMÜR VERDİKÇE, YİNE BURADA, BU TOPRAKLARDA BAŞIMIZ DİK, ALNIMIZ AK BİR ŞEKİLDE YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yüksek şuurla, şehit ve gazilerimizin emanetlerine tam bir hürmet içinde sahip çıktıklarını belirterek, "İnşallah bundan sonra da onların emanetini yere düşürmeyecek, uğruna can verdikleri veya bedel ödedikleri idealleri en güçlü şekilde yarınlara taşımaya gayret edeceğiz. Öyle diyor Akif: "Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda, Canı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Bizler, üzerinde özgürce yaşadığımız bu toprakların bin yıllık evlatları, bin yıllık ev sahipleriyiz. Kimse buraları bize altın tepside sunmadı. Türkiye, masa başında kurulmadı. Birilerinin ihsanı olarak vücut bulmadı. Biz bu toprakları kanlarımızla ve alın terimizle sulayarak kendimize vatan eyledik. En doğusundan en batısına, en kuzeyinden en güneyine, ülkemizin her bir karışı için gerektiğinde ölümü göze aldık. Devletimiz üzerinde ameliyata kalkışan müstevlilere en güçlü cevapları vererek bugünlere geldik. Allah ömür verdikçe, yine burada, bu topraklarda başımız dik, alnımız ak bir şekilde yaşamaya devam edeceğiz" dedi. Konuklarına hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Karada, havada, denizde, mukaddes vatan topraklarını koruyan siz kıymetli kahramanlarımız, bu ülkenin ve milletin düşmanlarının aşamadığı, hiçbir zaman da aşamayacağı çelikten birer kalesiniz. Gabar'da aşamadılar. Cudi'de aşamadılar. Tendürek'te aşamadılar. Besler Deresi'nde aşamadılar. Hep siz oralarda onları inlerine gömdünüz ve şu ana kadar o imanla, o aşkla yine gömmeye devam edeceksiniz. Ben buna inanıyorum. Sizler, polisiyle, jandarmasıyla, sahil güvenliğiyle, güvenlik korucusuyla, işte bugün burada olduğu gibi yan yana, sırt sırta olduğunuz müddetçe Allah'ın izniyle kimse bizi bu topraklardan söküp atamaz. Aynı şekilde mülkümüz, canımız, bayrağımız ve bütün kutsal değerlerimiz emniyet altındaysa, hiç kuşkusuz bunda sizin çok büyük emeğiniz var. Ne denli şartlar altında vazifenizi yerine getirdiğinizi, Türkiye'nin güvenliği için nasıl büyük bir özveride bulunduğunuzu gayet iyi biliyorum. Rabbim hepinizden razı olsun. Ayağınıza taş değdirmesin diyorum" şeklinde konuştu "HADİSELERİ TRİBÜNDEN SEYRETME LÜKSÜNE SAHİP DEĞİLİZ" "Üç kıtanın tam kalbinde yer alan vatanımızın, stratejik olarak eşsiz imkânlar sunma yanında, zorluklarını da bünyesinde barındırdığına2 dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Küresel güç rekabeti bölgemizde cereyan ettiği için, Türkiye olarak biz de her türlü gelişmeden doğrudan etkileniyoruz. Hadiseleri tribünden seyretme lüksüne sahip değiliz. Her türlü senaryoya karşı hazırlıklı olmak, bölgemizdeki olayları ülkemiz lehine olacak şekilde yönetmek, yönlendirmek mecburiyetindeyiz. Hamdolsun, özellikle son yıllarda bu konuda çok başarılı bir sınav verdik" ifadelerini kullandı. Suriye'de, 13,5 sene boyunca bedel ödeme pahasına doğru olanı, ahlaki ve vicdani olanın yapıldığının bir kez daha altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: "Bu millete ikinci bir Boraltan Köprüsü utancı yaşatmayacağız, böyle dedik ve her türlü riski göze alarak böyle bir utanç lekesini tarihimize bulaştırmadık. Hatırlayın, bu süreçte çok ağır baskı gördük. Acımasızca eleştirildik. Hatta ihanetle suçlandık. Peki, sonuçta ne oldu? Irkçılık yapanlar kaybetti. Mazlumları otobüslere doldurup terör örgütlerine ve eli kanlı zalimlere göndermek isteyenler kaybetti. 8 Aralık'ta, Suriye halkı 61 yıllık karanlığın ardından zalim rejimi devirdi ve özgürlüğüne kavuştu." "BUGÜNE KADAR SURİYE'YE GÜVENLİ BİR ŞEKİLDE DÖNEN KARDEŞLERİMİZİN SAYISI İSE 873 BİNİ BULDU" Devrimden bu yana, 133 bin Suriyeli misafirin gönüllü ve onurlu bir şekilde doğdukları topraklara geri döndüğünü açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugüne kadar Suriye'ye güvenli bir şekilde dönen kardeşlerimizin sayısı ise 873 bini buldu. Suriye'de düzen ve istikrar güçlendikçe inşallah bu sayı daha da artacak. Daha önce de dikkat çektiğim gibi kimseyi zorlamayacağız. Ama dönmek isteyen kardeşlerimize de gereken kolaylığı sağlayacağız. Aynı durumu Gazze'de de gördük. Orada da buna şahitlik ettik. Gazze'de 471 gün süren soykırım ve katliamda küresel siyonist lobinin tüm baskılarına rağmen kardeşlerimize cesaretle sahip çıktık. Neticede Gazze'deki insanlık sınavını alnının hakkıyla veren birkaç ülkeden biri elhamdülillah Türkiye oldu" dedi. Bugün pek çok ülkenin Filistin halkının yüzüne dahi bakamazken Türkiye'nin Gazzelilerin samimi dualarına mazhar olduğunu söyleyen Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşında yine benzer tercihlerle karşılaşıldığını hatırlattı. Hemen herkes savaşa odun taşırken Türkiye'nin barışın tarafında olduğunu dile getiren Erdoğan, "Şimdi bakıyorsunuz geçmişte bize laf söyleyenlerin hemen hepsi bugün hükümetimizin dengeli politikasına hak vermek zorunda kalıyor. İster rakibimiz isterse dostumuz olsun. Hemen herkes Türkiye'nin çok kritik zamanlarda çok doğru ve öngörülü hamleler yaptığını ifade ediyor" diye konuştu. "TÜRKİYE MARUZ KALDIĞI ONCA İHANETE VE SALDIRIYA RAĞMEN BUGÜN GÜVENLİK NOKTASINDA HERHANGİ BİR ZAFİYET YAŞAMIYORSA SEBEBİ VAKTİNDE ATILAN UZAK GÖRÜŞLÜ ADIMLARIMIZDIR" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin çok çetin mücadelelerden geçtiğini belirterek, "Burada saymaya kalksak saatlerimizi alacak pek çok meselede biz daima önce milletim önce memleketim şiarıyla hareket ettik. Türkiye'nin menfaatleri neyi gerektiriyorsa onu kararlılıkla uyguladık. Sadece dış politikada değil iç siyasette de duruşumuz hep bu yönde oldu. Vesayetin ve bürokratik oligarşinin geriletilmesinden terörün her türlüsüne karşı verdiğimiz mücadeleye milli iradenin güçlendirilmesinden temel hak ve hürriyetlerle ilgili attığımız adımlara kadar her alanda doğru olanı yapmanın derdinde olduk. Bu süreçte nelerle karşılaştığımızı milletimizin tüm fertleri çok iyi biliyor. Gezi olaylarında, 17-25 Aralık Emniyet, Yargı darbe girişiminde, 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsünde, doğrudan istiklalimizi hedef alan daha nice hain saldırıda ülkemizdeki bazı çevrelerin nerelere savrulduğunu hiçbirimiz unutmadık ve unutmuyoruz. Elini vicdanına koyan herkes şunu kabul etmektedir. Türkiye maruz kaldığı onca ihanete ve saldırıya rağmen bugün güvenlik noktasında herhangi bir zafiyet yaşamıyorsa bunun sebebi vaktinde atılan uzak görüşlü adımlarımızdır" dedi. "BİR DÖNEM TERÖRİSTLERİN CİRİT ATTIĞI KÖY, MEZRA VE YAYLALARDA ARTIK GÜVEN VE HUZUR ORTAMI HAKİM" Bu süreçteki en büyük kazanımlardan birinin de FETÖ'nün tasfiyesi olduğunu bir kez daha vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "FETÖ terör örgütü devletimizi içerden çökerten habis bir ur misali yıllarca emperyalistler namına ülkemiz aleyhine tetikçilik yapmıştır. Milli projelerimizin engellenmesinden kimi siyasi cinayetlere, ajanlık faaliyetlerinden terörle mücadelemizin sekteye uğratılmasına kadar bir çok ihanetin kalleşliğin ve operasyonun gerisinde bu örgüt bulunuyordu. Emniyet teşkilatımızı ordu ve jandarmamızı FETÖ'cü hainler başta olmak üzere hukuk dışı yapılardan temizledikçe hem kendimize güvenimiz arttı hem de terör örgütleri ve suç şebekeleriyle daha etkin mücadele imkanına kavuştuk. Güvenlik güçlerimizin yıl boyu süren operasyonları sayesinde sınırlarımız içindeki terör tehdidi hamdolsun bitme noktasına geldi. Bir dönem teröristlerin cirit attığı köy, mezra ve yaylalarda artık güven ve huzur ortamı hakim. Irak ve Suriye'deki harekatlarımızla da terör unsurlarını hudutlarımızdan uzaklaştırdık. Yani son 8-10 yılda bugün terörsüz Türkiye diye tarif ettiğimiz hedefimize giden yoldaki pek çok taşı, mayını, engeli temizledik. Başta sınır ötesi operasyonlar olmak üzere terörle mücadele irademiz çok sık eleştirildi hatta sabote edilmek istendi. Ama biz asla yılgınlık göstermedik, karamsarlığa kapılmadık hedeflerimiz doğrultusunda emin adımlarla ilerledik." "TÜRKİYE İÇİN EN DOĞRUSUNU EN İSABETLİSİNİ YAPMANIN DERDİNDEYİZ" Bugün terörsüz Türkiye hedefini tüm boyutlarıyla gerçekleştirme noktasında daha güçlü, daha kararlı, daha avantajlı bir konumda olunduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "40 yıldır milletimizin kanını canını ve kaynaklarını sömüren bir beladan kalıcı ve kati olarak kurtulmaya hiç olmadığı kadar yakınız. Milletine karşı sorumluluk duygusu taşıyan bir siyasetçinin böyle bir fırsata sırtını dönmesi düşünülemez. Avantajımızı 85 milyonun tamamının hayrına olacak bir sonucun çıkması en iyi şekilde değerlendirmekle mükellefiz. Şunu sizlerle birlikte aziz milletimizin çok iyi bilmesini istiyorum. Biz kişisel hesaplar peşinde asla değiliz. Biz sadece ve sadece milletin istikbalini düşünüyoruz. Türkiye için en doğrusunu en isabetlisini yapmanın derdindeyiz" değerlendirmesini yaptı. "GAYEMİZ, TÜRKİYE YÜZYILINI BÖLGEMİZDE BARIŞIN, KARDEŞLİĞİN DAYANIŞMANIN YÜZYILI HALİNE GETİRMEK" "Amacımız hiçbir güvenlik görevlimizin hiçbir evladımızın burnunun dahi kanamayacağı kalıcı bir güven iklimini içeride ve dışarıda tesis etmektir " ifadelerini kullanan Erdoğan, "Gayemiz, Türkiye Yüzyılını bölgemizde barışın, kardeşliğin dayanışmanın yüzyılı haline getirmektir. Aklını hırsına esir etmeyen herkes şu gerçeği çok net görebiliyor. Bölgemizin ve dünyanın tarihi bir yeniden yapılanma sürecinde olduğu bir dönemde Türkiye olarak bizim çok dikkatli davranmamız gerekiyor. Soykırım şebekesinin yeni haritalarla bölgemizi bölme niyetlerini ilan ettiği günlerde bizim de politikalarımızı buna göre belirlememiz icap ediyor. Bir asır önce oynanan oyunun tekrarına izin verirsek ne atalarımız ne de gelecek nesiller bizi affeder. Sultan Alparslan'ın ve Selahaddin Eyyubi'nin torunları olarak el ele gönül gönüle verecek siyonistlerin bölgemizde yeni ameliyatlar yapmalarına Allah'ın izniyle müsaade etmeyeceğiz. Şu gerçeği de söylemekte fayda görüyorum. Bin yıllık kardeşliğimizin arasına örülen terör duvarını yıkıp attığımızda demokraside, özgürlüklerde, refahta, bölgesel kalkınmada inşallah daha hızlı yol alma imkanını elde edeceğiz. Elbette bu süreçte asayiş ve güvenlik noktasında hassasiyeti, teyakkuzu asla elden bırakmayacağız. Zehir tacirlerinden çetelere, milletin malına ve canına kasteden canilerden suçta kibirlenenlere kadar kendisini devletten, hukuktan, yasalardan üstün gören kim varsa hepsiyle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun diyorum. İftar soframızı şereflendiren tüm kardeşlerime tek tek teşekkür ediyorum. Sizlerden tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diye ifade ettiğimiz ilkelerimize sahip çıkmanızı istiyorum. Şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyor gazilerimize Mevla'dan hayırlı ve sağlıklı ömürler niyaz ediyorum" şeklinde konuştu.

Erdoğan:  "Türkiye'siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez" Haber

Erdoğan: "Türkiye'siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen Büyükelçilerle İftar programında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İftara iştirak edenlere teşekkür etti. Erdoğan, bu buluşmaya vesile olan AK Parti Dış İlişkiler Başkanlığına da teşekkürlerini iletti. Ramazan ve oruç sadece bir ay boyunca aç ve susuz kalmak olmadığını dile getiren Erdoğan, "Ramazan ve oruç merhum bir şairimizin ifadesiyle ‘insanların her yıl bir ay süreyle katıldığı bir ruh şölenidir.’ Bu ruh şöleninde bir taraftan kendi iç alemimize doğru deruni bir yolculuğa çıkarken diğer taraftan da yakın çevremizden başlayarak dışarıya doğru bir yolculuk gerçekleştiriyoruz. Ramazan-ı Şerif boyunca yardımlaşmayı, dayanışmayı, paylaşmayı daha fazla yüceltirken dünyanın dört bir ucundaki ihtiyaç sahiplerinin yaşadıklarını da kalbimizde hissetmeye çalışıyoruz. Elimizdeki tüm imkanlarla o kardeşlerimize ulaşmanın Ramazan sevincimize onları da ortak etmenin gayretindeyiz. Rahmeti, bereketi ve huzuruyla Ramazan iklimi sadece İslam ülkelerini değil en ücra köşesine kadar tüm dünyayı kuşatmıştır. Şu an etrafında bir araya geldiğimiz sofra bir insanlık sofrasıdır. Bu sofra Ramazan'ın ruhuna can veren bir muhabbet sofrasıdır. Türkiye'nin bütün gönül dostlarını on altıncı kez buluşturan bu soframızın bölgemizde ve dünyada barışa vesile olmasını temenni ediyorum" diye konuştu. Ramazan'ın temsil ettiği değerleri hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyulan günlerden geçtiklerini belirten Erdoğan, "Koronavirüs salgınıyla başlayan daha sonra patlak veren savaşlarla iyice derinleşen ekonomik sıkıntıların dünyanın birçok ülkesinde halen devam ettiğini görüyoruz. Bunun olumsuz yansımalarına siyasi istikrarsızlıklardan sosyal barışın zedelenmesine kutuplaşmanın artmasından marjinal konumda kalması gereken ırkçı ve aşırı sağcı partilerin önlenemez yükselişine kadar geniş bir yelpazede şahit oluyoruz. İslam düşmanlığı, göçmen karşıtlığı, ticaret savaşları ve çatışmalar kural ve hukuk temelli uluslar arası sistemi çıkmaza sürüklüyor. Küresel güvenlik mimarisine ve kural temelli sisteme güven azaldıkça maalesef tedirginlik artmakta her koyun kendi bacağından asılır anlayışı yayılmakta orman kanunları öne çıkmaktadır. Gücü elinde bulunduranın zayıfı tahakküm altına alması ciddi sorunları da beraberinde getirmektedir. Dikkatinizi çekiyorum. Zayıfın, mağdurun, mazlumun, güçsüzün hakkını arayabileceği kapılar maalesef teker teker kapanıyor. Kelimenin tam anlamıyla altta kalanın canının çıktığı daha adaletsiz daha acımasız bir uluslararası gerçeklik inşa ediliyor" şeklinde konuştu. "ÜZÜLEREK SÖYLEMELİYİM Kİ ASKERİ SİYASİ PATLAMALAR OLACAKTIR" Artan yabancı düşmanlığını, terörizmi, faşist partileri ve hemen her krizin süratle çatışmaya evrilmesini bu yeni gerçeklikten bağımsız olmadığını ifade eden Erdoğan, "Şayet önüne geçilmezse bunun varacağı yer üzülerek söylemeliyim ki askeri siyasi patlamalar olacaktır. Bunun işaretleri şimdiden görülmeye başlanmıştır. Dolayısıyla sorunları zamana bırakarak sorunlara gözlerimizi kapatarak gelen tehlikeye kayıtsız kalarak hiçbir yere varamayız. Dünya beşten büyüktür şiarıyla verdiğimiz mücadele bırakın sorun çözmeyi kendisi sorun üreten işte bu küresel sistemin yerine daha kuşatıcı bir yapının inşası içindir" dedi. "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması ihtiyaçtan öte artık bir zorunluluktur" Küresel karar alma mekanizmalarının dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının vakti çoktan geldiğine dikkat çeken Erdoğan, "En basitinden dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslümanların artık karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmesi gerekiyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisine sahip bir İslam ülkesinin bulunması ihtiyaçtan öte artık bir zorunluluktur. Ancak 5 daimi üyenin adaleti esas alan bir güç paylaşımına gitmek yerine güç temerküzüyle sorunları bastırmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Şurası unutmasın unutulmasın ki bu değişim dalgasına direnildikçe sorunlarımızın hem sayısı hem de ölçeyi büyümeye devam edecektir. Tabii bizim bütün bu gerçekleri açık yüreklilikle dillendirmemizin kimi dostlarımızı memnun etmediği bilincindeyiz. Ama biz dost acı söyler prensibine yürekten inanan bir ülkeyiz. Eleştiriye uğrasak dahi hakkı hakikati ve tüm insanlık için en doğru olanı söylemekten geri durmadık. Bundan sonra da geri durmayacağız" ifadelerine yer verdi. Krizlerle çevreli bir coğrafyada enerji güvenliğinden terörle mücadeleye gıda güvenliğinden kalkınmaya kritik roller üstlendiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, . Sayısını 22 yılda 163’ten 262’ye çıkardığımız dış temsilciliklerimizle 5 kıtada 170 ülkede 63 ofisiyle faaliyet gösteren TİKA'mızla 55 ülkede eğitim faaliyeti yürüten Türkiye Maarif Vakfımızla, Yunus Emre Enstitüsü, AFAD, Kızılay, Anadolu Ajansı gibi kurumlarımızda nerede bize ihtiyaç varsa orada olmanın gayretindeyiz. İyi günde dost ve kardeş bildiğimiz insanların kötü günlerinde de yanlarında olmaya çalışıyoruz. Beş yüz yılı aşan köklü diplomasi tecrübemizin rehberliğinde krizleri çözmenin insani dram, zulüm ve mağduriyetleri sona erdirmenin peşindeyiz. Bu süreçte ilkemiz şudur. Mazluma da zalime de kimlik sorulmaz. Biz kriz bölgelerine bakarken etnik aidiyetleri, ilaçları, renkleri, kökenleri değil yalnızca el uzatılması gereken insanlar görürüz. Gazze'de nasıl insanlığın vicdanı olmaya gayret ediyorsak Ukrayna'daki sivil kayıpların önüne de aynı hissiyatla geçmenin mücadelesini veriyoruz" dedi. "MUHTEMEL BİR ÇÖZÜMÜN NE RUSYA'SIZ NE UKRAYNA'SIZ OLABİLECEĞİNE İNANIYORUZ" Ukrayna'nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğimizi sürdürürken muhtemel bir çözümün ne Rusya'sız ne Ukrayna'sız olabileceğine inandıklarını vurgulayan Erdoğan, "İlk günden bu ateşe körük de gitmeden krize çözüm üretmeyi amaçladık. İstanbul süreci Karadeniz tahıl girişimi esir takası gibi inisiyatiflerle savaş şartlarına rağmen müzakere ve uzlaşının mümkün olabileceğini gösterdik. Savaşan taraflardan herhangi birini dışlayan formüllerin sonuçsuz kalacağını her vesileyle dile getirdik. Gelinen noktada bu yaklaşımların ne kadar gerçekçi ve isabetli olduğuna hep birlikte şahit oluyoruz. Şu gerçeği bugün bir kez daha tekrarlıyorum. Kalıcı barış ancak adil ve onurlu bir barışla mümkündür. Bunun yolu da iki tarafın temsil edildiği bir müzakere sürecinden geçiyor. Bölgemizin kana, çatışmaya ve gözyaşına doyduğunu artık herkesin tüm tarafların görmesini ümit ediyoruz. Tek bir masumun dahi ölmemesi için müzakerelere ev sahipliği dahil her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum" diye konuştu. "Geçici ateşkesle yeşeren umutların İsrail'in hukuk tanımaz ve şımarık tavırlarıyla tekrar solmaya başladığını görüyoruz" Filistin halkı bu Ramazan ayını da maalesef acıyla hüzünle Gazze'de kaybettikleri 61 binden fazla canının üzüntüsüyle karşıladıklarını söyleyen Erdoğan, "Geçici ateşkesle yeşeren umutların İsrail'in hukuk tanımaz ve şımarık tavırlarıyla tekrar solmaya başladığını görüyoruz. Netanyahu hükümeti zaten kırılgan olan ateşkes anlaşmasını istismar etmek için her yola başvuruyor. İsrailli bakanların Batı Şeria’yı ilhak çağrıları yetmezmiş gibi bir de Mescid-i Aksa'yı hedef alan kışkırtmalarıyla İsrailli yetkililer ateşle oynamaktadır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın kırmızı çizgimiz olduğunu bugün bir kere daha muhataplarına önemle hatırlatmak istiyorum. Gazzeli kardeşlerimizi doğdukları büyüdükleri ve uğruna hayatlarını feda ettikleri topraklarından söküp atmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Gazzelilerin öz yurtlarında barış ve huzur içinde yaşamaları için elimizdeki tüm imkanları seferber etmiş durumdayız" şeklinde konuştu. Gazze'ye insani yardımda bulunan ülkelerin başında geldiklerinin altını çizen Erdoğan, "Bugüne kadar yaklaşık 100 bin ton yardımı dost ülkelerin de desteğiyle Gazze'ye ulaştırdık. Uluslararası Adalet Divanı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi dahil ilgili uluslar arası mekanizmaların işletilmesi için gayret gösterdik. Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan davaya müdahil olma başvurusunda bulunduk. Yürüttüğümüz diplomatik temaslarında katkısıyla 9 ülke daha Filistin'i tanıdı. Önümüzdeki dönemde bu sayının daha da artacağına inanıyorum" ifadelerini kullandı. "İSRAİL BÖLGEDE İSTİKRARSIZLIK ÜRETEREK KENDİ GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYAMAZ." İsrail bölgede istikrarsızlık üreterek kendi güvenliğini sağlayamayacağına dikkat çeken Erdoğan " 1967 sınırları temelinde bağımsız ve coğrafi bütünlüğü hais bir Filistin devleti kurulmadan İsrail'de aradığı huzura kavuşamayacaktır. Filistin halkını destekleyeceğimiz gibi Kudüs'ün özellikle Haremi Şerif'in tarihi statüsüne riayet edilmesinin de takipçisi olacağız" ifadelerine yer verdi. "SURİYE'NİN VÜCUT BULMASI İÇİN GÖSTERDİĞİ GAYRETLERİ TAKDİRLE KARŞILIYOR KENDİLERİNE GEREKEN HER TÜRLÜ DESTEĞİ SAĞLIYORUZ" Suriye'de 8 Aralık'ta Esad rejiminin devrilmesiyle yeni bir dönem başladığını anımsatan Erdoğan, "Toprak bütünlüğü ve siyasi birliğini sağlamış farklı kimliklerin yan yana yaşadığı tüm komşuları için güven ve istikrar kaynağı olan bir Suriye'nin inşası en büyük temennimizdir. Yeni yönetimin böyle bir Suriye'nin vücut bulması için gösterdiği gayretleri takdirle karşılıyor kendilerine gereken her türlü desteği sağlıyoruz. 13 yılı aşan çatışmaların Suriye'ye maliyeti bir milyon can kaybı ve 500 milyar dolara yaklaşan devasa bir faturadır. Dünyadaki hemen hiç bir ülkenin böyle ağır bir yükün altından tek başına kalkması mümkün değildir. Hepimizin Suriye halkının ülkelerini yeniden ayağa kaldırma çabalarına güçlü destek olması gerekiyor" açıklamalarında bulundu. "Suriye'deki etnik ve dini aidiyetleri kışkırtarak bu ülkenin istikrarsızlığından medet umanlar hedeflerine ulaşamayacaklarını bilmelidir" diyen Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Bölgemizin bir asır önce olduğu gibi tekrar yeni haritalar üzerinden dizayn edilmesine, parçalanmasına, ayrıştırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Pusuda bekleyenlere ellerini oluşturanlara fırsat vermeyeceğiz. Terörsüz Türkiye hedefiyle yürüttüğümüz çalışmaların amaçlarından biri de işte bu kirli ve kanlı planlara engel olmaktır. Kimlerin ne yapmaya çalıştığının gayet farkındayız. Kulaklara fısıldanan senaryoları da çok iyi biliyoruz. Unutulmasın ki emperyalist senaryolara figüranlık yapanların akıbeti eninde sonunda buruşturulup bir kenara atılmaktır. Yakın tarihimiz bunun sayısız örnekleriyle doludur. Tarihin tekerrür etmesi istenmiyorsa izlenmesi gereken yol bellidir. Türkiye olarak güvenliğimize yönelik her türlü tehdidi kaynağında etkisiz hale getirme kudretine hamdolsun ziyadesiyle sahibiz. Bu kapasitemizi hiç tereddüt etmeden pek çok kez gösterdik. Ne ülkemizin ne bölgemizin geleceğine teröre yer olmadığını herkesin anlamasını kabullenmesini sonu ısrarla bitecek ham hayaller peşinde koşmak yerine planlarını buna göre yapmasını tavsiye ediyoruz. " Güney Kafkasya'da refah ve istikrar için çabalarını yoğunlaştırdıklarını aktaran Erdoğan, "Ermenistan'la normalleşme sürecini ilerlettiğimiz gibi Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barışı tesis edecek bir anlaşmayı bekliyoruz. Doğu Akdeniz ve Ege'deki istikrar ortamının korunmasını arzu ediyoruz. Komşumuz Yunanistan'la münasebetlerimizde karşılıklı adımlarla tesis ettiğimiz olumlu atmosferin muhafazasından yanayız. Balkanlar'daki istikrarın korunması için elimizden gelen katkıyı sunuyoruz. Ata yurdumuz Orta Asya'daki kardeş cumhuriyetlerle her alanda yakın ilişkilerimiz sürüyor. Türk Devletleri Teşkilatı'yla birlikte iş birliğimiz daha da derinleşmiştir. Bunu ilerletmekte kararlıyız. Uzaktaki gönül coğrafyamızda ilişkilerimizde Asya, Latin Amerika ve Afrika politikalarımızın somut sonuçlarını alıyoruz" diye konuştu. "TÜRKİYE'SİZ BİR AVRUPA GÜVENLİĞİ DÜŞÜNÜLEMEZ" Avrupa'nın ayrılmaz bir parçası olarak Avrupa Birliği'ne üyelik sürecini stratejik öncelikleri olarak gördüklerini vurgulayan Erdoğan, "Son dönemde yaşanan gelişmeler Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye'nin hak ettiği şekilde yer almadığı bir Avrupa'nın küresel bir aktör olarak varlığını sürdürmesi giderek imkansız hale geliyor. Açık söylemek gerekirse Türkiye'siz bir Avrupa güvenliği düşünülemez. Avrupalı dostlarımızın da bu hakikatte artık yüzleşmesini vizyonel bir bakış açısıyla tam üyelik sürecimizi ilerletmesini bekliyoruz" dedi. İslam düşmanlığı ve kültürel ırkçılık milyonlarca Müslümanın yaşadığı batılı ülkeleri zehirli bir sarmaşık misali sardığını söyleyen Erdoğan, "Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yönelik menfur saldırıların fikir özgürlüğü bahanesiyle meşrulaştırılması asla kabul edilemez. Milyarlarca insanın mukaddesatını hedef alan çirkin provokatif ve alçak eylemlerin mutlaka önüne geçilmelidir. Bu yıl devralacağımız İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi dönem başkanlığımızda İslam düşmanlığıyla mücadelemizi aktif şekilde sürdüreceğiz. Bu vesileyle bugün burada temsil edilen birçok ülkenin terörle mücadelemize verdikleri desteği memnuniyetle karşıladığımızı ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu. Erdoğan, büyükelçilere Antalya Diplomasi Forumu'nun 11- 13 Nisan tarihinde 4. Toplantısını takip etmelerini tavsiye etti.

Erdoğan'dan Trump'ın Gazze planına tepki: Konuşmaya değer hiçbir yanı yok! Haber

Erdoğan'dan Trump'ın Gazze planına tepki: Konuşmaya değer hiçbir yanı yok!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malezya, Endonezya ve Pakistan'ı kapsayan Asya turu öncesi Atatürk Havalimanı'nda açıklama yaptı. Erdoğan, "Malezya, Endonezya ve Pakistan'ı kapsayacak 4 günlük ziyaretimize başlamak üzere birazdan yola çıkıyoruz. İlk durağımız 2002 yılından bu yana kapsamlı stratejik ortağımız olan ve 2025 Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği Asya'nın da dönem başkanlığını yürüten Malezya olacak. Hatırlayacaksınız, Başbakan Sayın Enver İbrahim'i ülkemizde en son 2023 yılında ağırlamıştık ve kendisiyle ilerleyen dönemlerde çeşitli uluslararası toplantılar vesilesiyle görüşme imkanı bulmuştuk. Malezya ile ekonomik ve ticari işbirliklerimizin yanı sıra başta Filistin davası olmak üzere uluslararası alanda da yakın çalışıyoruz. İnşallah bunu önümüzdeki dönemde de artıracağız. Malezya'nın ardından diplomatik ilişkilerimizin 75. yıl dönümünü idrak ettiğimiz Enderozya'ya geçeceğiz. Endonezya ile 2022 yılında tesis ettiğimiz Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin ilk toplantısına Cumhurbaşkanı Sayın Subianto ile birlikte başkanlık edeceğiz. Kendisini de en son geçtiğimiz temmuz ayında ülkemizde ağırlamış, akabinde çeşitli toplantılarda bir araya gelmiştik. Asya Genel Sekreterliğine ev sahipliği yapan Endonezya ile halihazırda dönem başkanlığını yürüten Malezya'yı ziyaretlerimizin özellikle Asya teşkilatıyla güçlendirmek istediğimiz ilişkilere de müspet yansımaları olacağı kanaatindeyim" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Turumuzun son durağı olan Pakistan'ı Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin 6. toplantısı vesilesiyle Şubat 2020'de ziyaret etmiştim. Bu ziyaretim sırasında Başbakan Şahbaz Şerif ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin 7. toplantısına başkanlık edeceğiz. Ziyaretim vesilesiyle Cumhurbaşkanı Ali Zerdani ile de bir araya geleceğiz. Bu görüşmememizde ikili münasebetlerimizin yanı sıra bölgesel konuları da ele alacağız. Pakistan'ın Türkiye ve Türk milletinin gönlündeki müstesna yeri herkes tarafından çok iyi biliniyor. Bu ziyaretimizde dostluğumuzu, kardeşliğimizi ve aramızdaki münasebetleri inşallah bir adım daha öteye götüreceğiz. Her üç dost ve kardeş ülkeyi ziyaretimde ikili münasebetlerimizi daha da güçlendirmeye yönelik birçok anlaşmayı da imzalayacağız. Resmi temaslarımıza ilaveten ziyaret ettiğimiz ülkelerde özel sektör temsilcilerini bir araya getirecek iş forumu etkinliklerine de katılacağız. Malumunuz 2019 yılında yeniden Asya girişimini başlatmış, Asya ile işbirliğimizi güçlendirme irademizi fiiliyata dökmüştük. Bunun bir parçası olarak da görülmesi gereken bu ziyaretimizin Pakistan, Malezya ve Endonezya ile kardeşlik temeli üzerine bina ettiğimiz ilişkilere ivme kazandırmasını temenni ediyorum" dedi. "AMERİKAN YÖNETİMİNİN GAZZE'YLE İLGİLİ GÜNDEME GETİRDİĞİ ÖNERİLERİN BİZİM AÇIMIZDAN DİKKATE VE KONUŞULMAYA DEĞER HİÇBİR YANI YOKTUR" Suriye'nin farklı yerlerinde toplu mezarlar bulundukça Esad rejiminin kanlı yüzünün ortaya çıktığını söyleyen Erdoğan, "Üç ülkeyi kapsayan bu ziyaretimizi yakın çevremizde ve dünyada önemli tartışmaların yaşandığı bir dönemde gerçekleştiriyoruz. Bilindiği gibi Suriye'de 13,5 yıldır devam eden zulüm ve çatışmalar 8 Aralık'ta sona erdi. Suriye'nin Cumhurbaşkanı Sayın Şara'nın basiretli liderliği altında inşallah en kısa sürede istikrara kavuşacağına inanıyoruz. Tadamon, Hama, Doğukuta katliamları başta olmak üzere Baas rejimi tarafından işlenen vahşi cinayetlerin hesabı da tek tek soruluyor, sorulacaktır. Ülkenin farklı yerlerinde kazılan toplu mezarlar bulundukça Esad rejiminin ve şebbihalarının kanlı yüzü ortaya çıkıyor" diye konuştu. Gazze'de yaşananlara da değinen Erdoğan, "Gazze'de 471 gün süren soykırımın ardından bizim de çabalarımızla 19 Ocak'ta geçici ateşkes sağlandı. İsrail'in ayak oyunlarına rağmen esir ve tutuklu takasları devam ediyor. Hamas'ın verdiği söze sadık kaldığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. 15 aydır ağır açlık altında olan Gazze'ye yardımlar istenilen seviyede olmasa da hamdolsun ulaşmaya başladı. Ancak İsrail yönetiminin kafasında ateşkesi kalıcı kılmak yerine daha sinsi ve insanlık dışı planların olduğunu ne yazık ki görüyoruz. Bir defa şunu açıkça söylemek isterim. Siyonist lobinin baskısıyla yeni Amerikan yönetiminin Gazze'yle ilgili gündeme getirdiği önerilerin bizim açımızdan dikkate ve konuşulmaya değer hiçbir yanı yoktur. Bunlar tamamen abesle iştigaldir, havanda su dövme çabalarıdır" dedi. "GAZZELİLERİ BİNLERCE YILLIK EZELİ VE EBEDİ VATANLARINDAN ÇIKARMAYA KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ" Gazze'yi Gazzelilerden koparmaya yönelik her türlü planın tuz buz olacağını ifade eden Erdoğan, "Gazzelileri binlerce yıllık ezeli ve ebedi vatanlarından çıkarmaya kimsenin gücü yetmez. Gazze'si, Batı Şeria'sı, Doğu Kudüs'ü ile Filistin Filistinlilerindir. 471 gün boyunca İsrail'in her türlü gaddarlığına, vahşetine ve saldırılarına rağmen topraklarını terk etmeyen Gazze halkı Gazze'de kalmaya, Gazze'de yaşamaya, Gazze'ye sahip çıkmaya devam edecektir. Hangi ambalaja sarılırsa sarılsın, Gazze'yi Gazzelilerden koparmaya yönelik her türlü plan, hakikatin sert duvarına çarpıp tuz buz olacaktır. Bölgede barış, huzur ve kalkınma isteniyorsa, bunun yolu ateşe daha fazla benzin dökmekten değil, Filistinlilere hakkını vermekten geçiyor. Yarın Malezya'da yapacağımız konuşmamızda Gazze'nin süratle inşası noktasında atılması gereken asıl adımı inşallah paylaşacağız" diye konuştu. "İNSANDA BİRAZ MAHCUBİYET OLUR, UTANMA OLUR, ARLANMA OLUR, HAYA DUYGUSU OLUR" Ana muhalefeti eleştiren Erdoğan, "Tabii burada ülkemizdeki ana muhalefete bir çift sözüm var. Genel başkanıyla, belediye başkanıyla görüyoruz ki birileri bizim Filistin hassasiyetimizi sorgulamaya cüret ediyor. Filistin davasında şahsımızın ve hükümetimizin duruşunu sorgulamak sizin ne haddinize? Daha düne kadar Hamas'a terör örgütü yaftası vuran, işgal güçlerine şirin gözükmek için direnişçileri suçlayan siz değil misiniz? Siz önce Filistin direnişine attığınız iftiralardan dolayı çıkın bir özür dileyin de ondan sonra konuşun. İnsanda biraz mahcubiyet olur, utanma olur, arlanma olur, haya duygusu olur. Bizim Filistin davası ve Gazzeli kardeşlerimiz için neler yaptığımızı, nasıl bir mücadele verdiğimizi, bu uğurda neleri göze aldığımızı başta Filistinli kardeşlerimiz olmak üzere tüm dünya gayet iyi biliyor. Şartlar ne olursa olsun Filistinli ve Gazzeli kardeşlerimiz için en iyisini, en hayırlısını, en doğru olanını yapmaya çalışırız. İnşallah bundan sonra da aynı çizgide yolumuza devam edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun" dedi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.