SON DAKİKA
Hava Durumu

#Erdoğan

Bursa Haber - Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Haber

"Trump ile Erdoğan karakter olarak birbirlerine yakın. Bu bir avantaj"

ABD'deki seçim sonuçlarını değerlendiren Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, “ABD'deki seçimlerin sonuçları herkesin merak ettiği bir konu. Bizi de ilgilendiriyor. Ancak önceki seçimler kadar yoğun bir ilgi görmedim. Bunun da sebebi, Trump'ın ne olduğu belli, Biden dolayısıyla da Harris'in ne yapacağı belli. Dolayısıyla çok fazla sır olmayan yani politikalar aşağı yukarı belli olan iki politikacı oldukları için ve bölgeye yönelik politikaların da çok derin bir değişiklik beklentisi olmadığı için bu seçimlerin önceki seçimlere göre daha az ilgi gördüğünü düşünüyorum" dedi. “SAMİMİ İLİŞKİLER DEVAM EDECEKTİR” Seçimlerin Türkiye açısından biraz daha kritik olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tayyar Arı, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki defa Beyaz Saray'da Trump ile görüştü. Biden döneminde hiç böyle bir görüşme olmadı. Trump'la daha samimi bir ilişkinin olabileceğini düşünüyorum. Yani daha kolay iletişim kuracaklardır. Çünkü Erdoğan ile Trump karakter olarak da birbirlerine yakın olduğu için konuşabiliyorlar. Dolayısıyla bu anlamda bazı şeyleri kolay doğrudan doğruya ifade edebiliyorlar. Bu bir avantaj olarak değerlendirilebilir. Ama geçmiş Trump döneminde CAATSA yaptırımlarıyla ilgili kongreden geçen bir karar, bir de sözde Ermeni soykırımıyla alakalı bir karar var. Burada kongre sanki Trump-Erdoğan yakınlaşmasından rahatsızlığını, Türkiye aleyhtarı bu kararlarla gösterdi. Trump, kongreyi, kendi partisini kontrol edemedi. Dolayısıyla Trump'ın bazı hareketleri bu tür sorunlara da yol açabiliyor. Yani benzer sunumlarla yeniden karşılaşabiliriz. Bu ihtimal de var” diye konuştu. “AMERİKA'DA KARARI SİSTEM VERDİĞİ İÇİN SEÇİM SONRASI RADİKAL DEĞİŞİKLİKLER GÖRÜLMEYECEK” Derin ABD çıkarları itibarıyla bakıldığında çok radikal değişiklikler görülmeyeceğini ifade eden Tayyar Arı, “Yani üslup değişiklikleri var. Yani Türkiye'nin NATO içerisindeki yeri, Türkiye-Amerika ilişkilerindeki sorunlar, Obama, Trump ve Biden bir süreklilik arz ediyor. Yani evet belki bir üslup değişikliği var. Ama sorunlarda ilerleme ve gerileme yok. Türkiye-Rusya ilişkisinden halen rahatsızlar, S400 meselesi halledilmiş değil, F-35 projesinden geri dönülmüş değil. F-16 satışları gerçekleşmiyor. Türkiye'nin Filistin sorununa yakınlığı belli. Bu da ABD hükümetlerini rahatsız edecek, Trump'u da rahatsız edecek. ABD, Yunanistan ve Güney Kıbrıs'a tahkimat yapıyor. Bu devam edecek. Bunlar da ABD'de partiler üstü bir mesele haline geldi. ABD yönetimi özellikle Trump Suriye'den çekileceğine karar verdiği zaman Beyaz Saray ekibi, Pentagon ve CIA devreye girip ikna etti. Sonuçta da çekilmedi. Dolayısıyla en son kararı sistem veriyor” dedi. “TÜRKİYE DE ELİ BOŞ BİR ÜLKE DEĞİL” Suriye'deki YPG ile ilgili bir gelişme yaşanacağını sanmadığını belirten Arı, “Orada Amerika'nın kalıcı olma hedefi var. Buradaki varlığı ile hem Suriye politikasını denetleme imkanına sahip hem de İran'ın İsrail'e ulaşımını havadan kesiyor. Ayrıca Irak, Türkiye, Suriye ve Ürdün üzerinde bir baskı oluyor. Bu bölgede üst avantajlarıyla belki ileride kendi çıkarları için YPG adı üzerinden varlığını kullanacak. Oraya büyük bir üst kurmayı da düşünüyor olabilir. Askeri operasyonlar ve radar üssü de olabilir. Amerika oradaki varlığını uzun vadede düşünüyor. YPG olmaz SDG olur, kendi denetiminde bir bölge olmasını isteyecektir. Bura bağımsız bir Kürt devletine dönüşür mü? Amerika'nın uygulamalarına baktığınızda, Kosova'yı bağımsız yapmıyorlar. Erbil yönetimi, 2018 yılında bağımsızlığı için referanduma gittiğinde ABD arkasında durmadı. Çünkü bağımsız olursa kendi politikaları olur, bölgede o politik denklem içerisinde yer bulur. Bu şekilde manipülasyonu daha kolay. Dolayısıyla Suriye üzerinde özel bir yapılanma Amerikan çıkarlarına daha uygun olacaktır. Bu yapılanmanın boyutu ve hareket alanı ne kadar olur onu bilemiyoruz. Türkiye bunu engelleyebilir mi? Buradaki gelişimin bir devlete dönüşmesini engelleme konusunda Irak'ta nasıl bir tutum aldıysa, burada da benzer bir tutum alacaktır. Ya Suriye hükümetiyle birlikte buna karşı çıkacak ya da Rusya ile işbirliği yapacak. Ama bir şekilde Suriye'nin bölünmesini engellemeye çalışacaktır. Türkiye de eli boş bir devlet değil. Belli kartları var” dedi. "TÜRKİYE'SİZ BİR NATO'YU KİMSE DÜŞÜNEMEZ" Avrupa'nın Türkiye'nin NATO'dan ayrılmasını hiçbir zaman istemeyeceğini belirten Arı, “Haritaya baktıkları zaman zaten bu anlaşılıyor. Yani diyoruz ya ‘Türkiye, Türkiye'den ibaret değil.' Sadece Türkiye'den ibaret bile olsa Türkiye'siz bir NATO güney kanadı çöker. NATO bölgede bir dengedir. Türkiye, NATO'dan çıkacaksa başka bir yerle işbirliği yapacak. Rusya'yla iş birliği yaparsa ne olacak? Rus etkisini düşünün. Ortadoğu ve Akdeniz'deki Rus etkisine, boğazlardaki Rus etkisine, boğazlardan Rus gemileri Akdeniz'e geçerse ne olacak? Dolayısıyla bu Avrupa'nın güvenliği için de çok büyük bir risktir. Ortadoğu'da Amerika çıkarları ve güvenliği açısından büyük risk. İkinci Dünya Savaşı'nda sürekli Türkiye'ye savaşa gir diye baskı yapmadılar mı? Neden? Sovyetler Birliğine cephe alsın, onu zayıflatsın diye. Şimdi buna ihtiyaçları olmayacak mı? Olacak. Dolayısıyla Türkiye'nin burada olması her zaman için bir ikinci cephedir. Bu her zaman için Rusya'yı böler. Kaldı ki bugünkü Türk Cumhuriyetlerini dahil edersek daha büyük bir avantaja sahip Türkiye. Yani Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkistan ile daha büyük bir coğrafyada etki oluşturabilmiş bir Türkiye'nin sağlayabileceği avantajlarla vazgeçildiği zaman getireceği maliyetler hiçbirbirine uygun değil. Arada büyük farklar var. Dolayısıyla böyle karşılaştırdığımız zaman onlar da bu stratejik dengeleri hesap edebiliyorlar. Çünkü bunlar da Türkiye'nin çıkarıdır. Zaten Türkiye'nin ayrıcalığıdır. Dolayısıyla Türkiye'nin kendi kozları var, onları da oynayabilir. Yani Türkiye'deki siyasi iradenin bunu ne kadar önemseyeceği ve nereye kadar bu işin peşinde olacağına bağlı ki Türkiye'nin bunu çok önemsediğini biliyoruz” dedi. "AMERİKA SİYASETİNDE YAHUDİ ETKİSİ VAR" Amerikan politikasının İsrail'e yönelik politikasının partiler üssü olduğunu belirten Arı, “Yani partilere ve liderlere bağlı değil. Üslup farkı var. Yani Cumhuriyetçiler daha radikaldir, daha siyonisttir. Çünkü siyonist oylar var. Dolayısıyla bunlar Cumhuriyetçi politikaları belirliyor. Onlar da İsrail yanlısıdır. Müthiş bir şekilde İsrail yanlısı. Bir de Demokratlar içerisinde hakim olan Yahudi nüfus var. Yani Amerika'da Yahudi nüfus, gerçekten Yahudi nüfus Demokratlara oy veriyor. Dolayısıyla öyle ya da böyle hangi parti gelirse gelsin bu nedenlerle ve Amerika'daki Yahudi etkisi dolayısıyla, ki Yahudiler Amerika'da bürokraside, medyada, finans dünyasında, basında ve siyaset kurumunda varlar. Hemen hemen yaşamın her yerinde ciddi anlamda etkileri olan bir yapılanma. O nedenle de Amerikan siyasetinde büyük etkisi var. Bu nedenle de Amerika'da hiç kimse Yahudilere karşı duramıyor" diye konuştu. "İSRAİL'İN GÜVENLİĞİ POLİTİKASI, AMERİKA'NIN ORTADOĞU POLİTİKASININ MERKEZİNDE YER ALIYOR" İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun kongredeki son konuşmasına benzer fotoğrafların her konuşmasında olduğunu belirten Arı, "Yani bütün kongre üyeleri kendi başkanına yapmadığı tezahüratı İsrail başbakanına yapıyor. Dolayısıyla bu enteresan bir durum. Yani acıklı bir fotoğraftı. Bu son fotoğraf Gazze'deki işgal ve soykırıma rağmen yapıldı. Dolayısıyla tüm birleşik oturumda Senato ve Temsilciler Meclisinin bulunduğu, konukların da bulunduğu, 600'ü aşkın insanın bulunduğu yerde tüm insanların Netanyahu'nun her bir konuşmasında kalkıp alkışlamasını izlediler. Böyle bir kongre, böyle bir Amerika'nın politikalarının başkanlar tarafından değiştirilebileceğini ben tahmin etmiyorum. Ama her zaman Cumhuriyetçiler daha radikaldir bu konuda. Daha ileri giderler İsrail'i destekleme noktasında. Ama Demokratlar biraz daha çekingen, utangaç diyorlar. Ama son süreçte hiç de öyle olmadı. Yani Biden'ın verdiği destek hiç öyle utangaç ve sıkılgan bir politika değildi. Olabildiğince açıktan ve pervasızca destek verdi. Bu da şunu gösteriyor; yani Harris gelse de Biden politikasının devam edeceğini görebiliriz. Yani İsrail'in güvenliği politikası, İsrail'in varlığının sürdürülmesi politikası, Amerika'nın Ortadoğu politikasının merkezinde yer alır. En önemli önceliğidir. Bu öncelik hiçbir zaman değişmedi. Yani 100 yıldır değişmedi. Amerika'nın sayesinde böyle bir imkana sahip oldu. Son kez tüm süreçlerde de Amerika, İsrail'e koşulsuz destek verdi. Amerika'nın İsrail politikası başkanlarla değişecek bir politika değil. Yani burada dozaj farkı sadece. Mesela Obama, Netanyahu'yu biraz sevmezdi. Ama Netanyahu, Obama döneminde de kongrede gitti konuştu ve ayakta alkışlandı. Dolayısıyla böyle bir vaziyet var. Onun için başkanların kim olduğunu onlar çok önemsemezler. Çünkü diyorlar ki Amerikan hükümeti, Amerikan devletinin politikası değişmez” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğa'dan Sisi'ye resmi karşılama Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğa'dan Sisi'ye resmi karşılama

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve konuk Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'nin içinde bulunduğu makam aracını Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin önündeki caddede karşılayan süvariler, araca protokol kapısına kadar eşlik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sisi tören alanındaki yerlerini almalarının ardından, 21 pare top atışı eşliğinde iki ülkenin milli marşları çalındı. Ardından Sisi, Muhafız Alayı Tören Kıtası'nı selamladı. Törende, tarihte kurulan 16 Türk devletini temsil eden bayraklar ve askerler de yer aldı. Heyetlerini birbirine takdim eden Erdoğan ve Sisi, merdivenlerde Türkiye ve Mısır bayrakları önünde gazetecilere poz verdi. Baş başa görüşmeye geçen Erdoğan ve Sisi, ikili ve heyetler arası gerçekleştirecekleri görüşmelerin ardından Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısına başkanlık edecekler. Erdoğan ve Sisi daha sonra ortak basın toplantısına katılacak. Karşılama töreninde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, MİT Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Hakkı Susmaz, Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, Cumhurbaşkanı Güvenlik ve Dış Politika Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ile Ankara Valisi Vasip Şahin de yer aldı.

Putin ve Erdoğan, doğalgaz merkezi projesini görüşecekler Haber

Putin ve Erdoğan, doğalgaz merkezi projesini görüşecekler

Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuri Uşakov, Tataristan’ın Kazan kentinde 22-24 Ekim tarihleri arasında yapılması planlanan BRICS Zirvesi öncesi bugün basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da aralarında olduğu birçok liderin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından ağırlanacağını söyleyen Uşakov, yapılması planlanan ikili görüşmelerin başlıkları ile ilgili de bilgi verdi. Erdoğan ve Putin arasında yapılması planlanan görüşmeyle ilgili bilgi aktaran Uşakov, “Putin ve Erdoğan, 23 Ekim tarihinde Kazan’da görüşecek. Liderler bu zirvede Türkiye’de kurulması planlanan doğalgaz merkezini ele alacaklar” ifadelerini kullandı. Yuri Uşakov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in BRICS Zirvesi sırasında Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, Laos Devlet Başkanı Thongloun Sisoulith, Moritanya Devlet Başkanı Mohamed Ould Ghazwani, Vietnam Başbakanı Pham Minh Trinh ve Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce ile de görüşme yapmayı planladığını belirtti. Uşakov, zirvede 22’si üst düzey olmak üzere 36 ülkenin temsil edileceğini sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barzani'yi kabul etti Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barzani'yi kabul etti

Görüşmede, Türkiye-Irak ilişkileri ve IKBY ile iş birliği üzerinde fikir teatisinde bulunuldu; bölgesel ve küresel gelişmeler ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, 20 Ekim’de düzenlenecek IKBY parlamento seçimlerinin hayırlara vesile olması dileklerini ifade etti. Irak Türkmen Cephesi’nin de yarışacağı seçimlerin kapsayıcı bir anlayışla, barış ve huzur içinde gerçekleştirileceğine olan inancını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, giderek artan İsrail saldırganlığının bölgeyi topyekûn bir savaş alanına çevirme riskinin bulunduğunu, Türkiye’nin tüm bölgenin istikrar ve güvenliğine büyük önem atfettiğini, Irak makamlarının ülkeyi çatışmanın uzağında tutma gayretlerini takdirle karşıladığını ifade etti. Erdoğan, Kalkınma Yolu Projesi’nin tüm bölgenin ekonomik kalkınmasına, istikrarına ve kardeşliğine önemli katkı yapacağının, bu projenin IKBY’ye de her açıdan fayda sağlayacağının altını çizdi. Erdoğan ayrıca, içinde bulunulan bu sıkıntılı dönemde tüm bölgenin huzur, refah ve iç barışına kasteden terör tehdidinin kalıcı olarak ortadan kaldırılmasına yönelik iş birliğinin kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da dost ve kardeş Irak’ın ve Irak halkının daima yanında olacağını vurguladı.

Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz Haber

Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezinde düzenlenen "Filistin'in Geleceği Konferansı"nda konuştu. Erdoğan, İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda Gazze’nin, benzerlerine sadece İkinci Dünya Savaşı sırasında tanık olunan 2 milyon insanın toplandığı bir temerküz kampına dönüştüğünü ifade etti. İsrail’in yıldırma politikasıyla sürekli kuzeyden güneye, güneyden kuzeye sürüklenen Gazzelilerin büyük bir insani trajedi yaşadığını belirten Erdoğan, yaklaşan kış mevsimiyle birlikte bu trajedinin daha da derinleşeceğin açık olduğunu kaydetti. “Filistinli mültecileri ayakta tutan Yardım Ajansı UNRWA’ya desteğin artırılması fevkalade önemlidir” Gazze’ye, kış mevsiminden önce daha fazla insani yardım ulaştırılması noktasında uluslararası toplumun ve İslam dünyasının daha fazla gayret sarf etmesinin gerektiğini dile getiren Erdoğan, “Yine bu süreçte, Filistinli mültecileri ayakta tutan Yardım Ajansı UNRWA’ya desteğin artırılması fevkalade önemlidir” dedi. “Kendi personelinin hakkını korumayan bir Birleşmiş Milletler, başkalarının hakkını nasıl savunacak?” İsrail’in, Lübnan Geçici Görev Gücü'ne saldırmasıyla başta Güvenlik Konseyi olmak üzere Birleşmiş Milletlere alenen meydan okuduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu hoyratlıklara şimdiye kadar daimî üyelerden net bir tepki gelmemesi, en az saldırılar kadar vahim bir durumdur. Soruyorum; kendi personelinin hakkını korumayan bir Birleşmiş Milletler, başkalarının hakkını nasıl savunacak? Kafasında UN yazılı mavi kaskı olan askere uzanan elleri kıramayan Birleşmiş Milletler; Gazzelilere, Lübnanlılara uzanan kirli elleri nasıl engelleyecek? Her gün itibar kaybeden Birleşmiş Milletleri, içine düştüğü bu utanç girdabından kim çekip alacak? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, bölgemizin kan deryasına dönmesini, Gazzeli sivillerin diri diri yakılmasını daha ne kadar seyredecek? İslam dünyası bu barbarlığın önüne geçmek için ne zaman adım atacak? Son Birleşmiş Milletler hitabımda Genel Kurulun 1950 tarihli barış için birlik kararında olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi bu süreçte mutlaka değerlendirilmelidir. İsrail yönetimi, Gazze ve Lübnan’da uyguladığı vahşetle sadece on binlerce masumu değil, dünyanın son bir asırda inşa ettiği tüm yapıları, kuralları ve değerleri de katletmektedir. Gazze ve Lübnan’da ölen sadece çocuklar, sadece kadınlar, yaşlılar ve siviller değil, insanlığın vicdanıdır, binlerce yıllık ortak birikimidir” ifadelerini kullandı. “Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz” Bu soykırım karşısında Türkiye’nin ilk günden itibaren itirazlarını ve ikazlarını en yüksek seviyede dile getiren ülke olduğunun altını çizen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Biz, Filistin sevindiğinde sevinen, üzüldüğünde üzülen; Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz. Tarih boyunca ne zaman Filistin’de bir kan aksa, bir gözyaşı dökülse acısı bizim de yüreğimizi dağlamıştır. Kimseyi ayırmadan zalimlerin karşısında, mazlumların yanında güçlü bir duruş sergiledik. Zulme sessiz kalanlardan olmadık. Zulme rıza gösterenlerden olmadık. ‘Adam aldırma da geç’ diyenlerden asla ve asla olmadık. Tüm imkanlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında olduk. Tarihimizden, inancımızdan, insanlığımızdan kaynaklanan görevlerimizi layıkıyla yerine getirmeye çalıştık. Filistinli kardeşlerimize yönelik insani yardım faaliyetlerimizi aralıksız sürdürüyoruz.” “Savaş ve soykırım suçlularının hesap vermesi için atılan her türlü adıma samimi destek sağlıyoruz” Erdoğan, Türkiye’nin Gazze’de yaşanan katliama en güçlü tepkiyi gösteren ve İsrail’e karşı somut tedbirler alan tek devlet olduğuna vurgu yaparak, “Önce 54 kalemde, ardından da bütün kalemlerde İsrail’le ticari ilişkileri durdurduk. Yaklaşık 9,5 milyar dolarlık ticaret hacminden sarfınazar ettik. Mısır makamlarının da destekleriyle Gazzeli kardeşlerimize gönderdiğimiz insani yardımların toplam miktarı 84 bin tonu aştı. Bu yardım miktarıyla Türkiye, Gazze’ye en fazla yardım ulaştıran ülke konumundadır. Uluslararası tüm platformlarda Filistin halkının sesi, nefesi, savunucusu olan hükümet, yine biziz. Yabancı liderlerle yaptığımız görüşmelerin vazgeçilmez gündem maddesi, Filistin Devleti'nin tanınması ve Gazze’de katliamların engellenmesidir. Savaş ve soykırım suçlularının hesap vermesi için atılan her türlü adıma samimi destek sağlıyoruz” diye konuştu. Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanında açılan Soykırım Davası’na müdahillik başvurusunun 7 Ağustos’ta yapıldığını hatırlatan Erdoğan, STK’lerin Filistin konusunda mahkemeye dosya ve delil sunmaya devam ettiğini ve soykırımcı canilerin uluslararası hukuka hesap vermesi için ellerinden geleni yaptıklarını ve yapacaklarını sözlerine ekledi. Türk milletinin boykot ve protesto gösterileriyle katliama olan tepkisini ortaya koyduğunu aktaran Erdoğan, tüm imkansızlıklara rağmen vatan topraklarını savunan Filistin halkının yanında sapasağlam durduklarını dile getirdi. “Filistin halkının özgürlük mücadelesine tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız” Yılbaşında 114 ülke ve 448 siyasi partiye mektup göndermek suretiyle AK Parti olarak Filistin’de işlenen katliama dikkat çektiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun dışında gençlik ve kadın kollarımız, Filistin halkıyla dayanışmamızı sergileyen çok önemli faaliyetler gerçekleştirdiler. Gazze ve işgal edilmiş diğer Filistin topraklarında yapılan zulümleri daima milletimizin gündeminde tutmayı başardık. Aynı şekilde Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı hedef alan tacizler karşısında da çok kararlı bir duruş sergiledik. Ateşkes görüşmelerine destekten kanser hastası ve yaralıların ülkemize getirilmesine kadar geniş bir alanda faaliyetler yürüttük. İnşallah bundan sonra da kimseden çekinmeden, tehditler karşısında geri adım atmadan Filistin davasına, Filistin halkının özgürlük mücadelesine tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız” ifadelerine yer verdi. “Allah’ın izniyle, bu süreç 1967 sınırları temelinde özgür bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla neticelenecektir” Erdoğan, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti kuruluncaya dek yılmadan, yorulmadan mücadeleyi devam ettireceklerinin altını çizerek, “Türkiye, Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerinin yanındadır. Zafer, inşallah Gazze ve Lübnan’da inananların olacaktır. Büyük acılar yaşansa da, Allah’ın izniyle bu süreç 1967 sınırları temelinde özgür bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla neticelenecektir. Hiç endişeniz olmasın; bir gün gelecek, bu gözyaşı, bu acı son bulacak. Gazzeli anneler çocuklarının kefenini değil, inşallah çeyizini hazırlayacak. Gazze’de, Batı Şeria’da, işgal edilmiş tüm Filistin topraklarında çocuklar özgürce koşacak, korkusuzca oynayacak, gökyüzüne baktıklarında savaş uçaklarını değil; güneşi, ayı, parıldayan yıldızları görecek. Buna biz tüm kalbimizle inanıyoruz. Gördüklerimiz karşısında yeise kapılmıyor, karamsarlığa düşmüyor, Alemlerin Rabbi olan Allah’tan ümidimizi asla kesmiyoruz” dedi. Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına Filistinli şair Mahmut Derviş’in şu dizesiyle son verdi: “Bir Filistin vardı, Bir Filistin gene var. Zalimler ölüm kusan silahlarıyla yok etmeye çalışsa da bir Filistin hep var olacak. Vatanı, toprağı ve inancı uğruna direnen Filistin, tüm insanlığın iftihar kaynağı olacak.”

Erdoğan: Haber

Erdoğan:"Vadedilmiş topraklar hayali kuranlar bizden rahatsız oluyorlar"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, jandarma ve emniyet teşkilatlarında 7 bin 204 yeni aracın hizmete alım töreninde bir konuşma yaptı. Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirilen törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 85 milyonun emniyeti, huzuru, Türkiye'nin birlik ve beraberliği için fedakarca çalışan emniyet ve jandarma teşkilatının hiç tartışmasız ülkemizin de, milletimizin de kıvanç kaynağı olduğunu belirterek, "Eğer evlerimizde huzur ve güven içinde oturabiliyorsak, eğer millet olarak birlik ve beraberlik içinde yaşıyorsak, eğer çocuklarımız hiçbir korku olmadan okullarına gidiyorsa, eğer gençlerimiz ülkemizin her yanında özgürce dolaşabiliyorsa, eğer malımız mülkümüz, canımız, namusumuz, bayrağımız ve tüm kutsal değerlerimiz teminat altındaysa, hiç şüphesiz bunda aslan payı sizindir, gece gündüz demeden görevlerini özveriyle yerine getiren polis ve jandarmalarımızındır. Devletimize ve milletimize karşı mesuliyetlerinizi yerine getirebilmemiz için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyoruz. İşte bugün jandarma ve emniyet teşkilatlarımıza 7 bin 204 yeni aracın hizmete alım törenini gerçekleştiriyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğümüzün ve Jandarma Genel Komutanlığımızın envanterinde bulunan ve ekonomik ömrünü tamamlayan taşıtlarımızı artık yeniliyoruz. Trafik ve asayiş hizmetleri için alınan ve hizmete sunulan bu araçlarımızın 5 bin 1 tanesini emniyet teşkilatımız kullanacak, 2 bin 203 adedini ise jandarma teşkilatımız kullanacak. Toplamda 7 bin 204 adet yeni taşıt emniyet ve jandarma birimlerimizin emrinde olacak" dedi. "GÜÇLÜ DEVLET VE TOPLUMUN BİRİNCİL ŞARTI GÜVENLİKTİR" Bu araçların asayiş, terör ve uyuşturucuyla mücadele başta olmak üzere güvenlik faaliyetlerinin daha etkin yürütülmesini kolaylaştıracağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Her zaman söylüyorum, polisimizin ve jandarmamızın ayağının değmediği, devriye atmadığı hiçbir yer olamaz. Sadece personel sayısıyla arzu ettiğimiz güvenlik iklimini tesis edemeyiz. İnsan kaynağıyla birlikte araç gereç, donanım ve teknolojik kapasitenin de güçlendirilmesi şart. Kolluk birimlerimizi görünür kılacak, daha hızlı, daha caydırıcı kılacak olan teknik, donanım ve imkanlardır. Bugün sizlerin kullanımına sunacağımız araçlarla inşallah bu amacımıza bir adım daha yaklaşmış oluyoruz. İnsanın ihtiyaçlar hiyerarşisinde ikinci sırada güvenlik vardır. Devletin de asli vazifesi vatandaşının huzur ve güvenliğini sağlamaktır. Huzur ve emniyetin olmadığı bir yerde ne devlet olur ne demokrasi ve özgürlükler olur ne de ekonomik kalkınma olur. Güçlü devlet ve toplumun birincil şartı güvenliktir. Vatan topraklarının her karışında asayişin en üst düzeyde temin edilmesidir. Biz yakın tarihimizde güvenlik noktasında yaşanan sıkıntıların acısını çok çekmiş bunun bedelini ödemiş bir ülkeyiz. 70'lerde sokaklarımızın nasıl kaosa sürüklendiğini, daha sonra 80'lerde, 90'larda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde nasıl bir atmosferin hakim olduğunu gayet net hatırlıyoruz. Gençlerimizi, pırıl pırıl evlatlarımızı maalesef o karanlık iklimde kaybettik. Ekonomik açıdan da millet olarak çok ağır faturalarla karşılaştık. Bizi yıllarca ikinci sınıf ekonomiye, ikinci sınıf demokrasiye mahkum ettiler. Kargaşa ve çatışma ortamını da milletin ensesinde adeta boza pişirdikleri vesayet teşebbüslerinin bahanesi olarak kullandılar" diye konuştu. "2024 YILI İÇERİSİNDE 35 BİN 500 OPERASYON DÜZENLENDİ, 825 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ" 2002 yılında göreve geldiklerinde geçmiş acı tecrübelerin ışığında asayiş hizmetlerinin kalitesinin artırılmasına büyük önem verdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğitimden sağlığa, turizmden tarıma, savunma sanayiinden enerjiye ve ulaşıma varıncaya kadar ülkemizi büyük yatırımlarla donatırken, Türkiye Yüzyılı'nın taşıyıcı kolonlarından birini güvenlik olarak gördük. Değişen güvenlik tehditleri karşısında teknik kapasitelerimizi artırdık, yeni mücadele konseptleri geliştirdik. Terörü kaynağından bertaraf etme stratejimiz bunlardan biriydi. Mafyayla, çetelerle, organize suç örgütleriyle tavizsiz mücadele bunlardan diğeriydi. Zehir tacirlerine, şehir eşkıyalarına göz açtırmama aynı şekilde bunlardan biriydi. Vatandaşımızın huzuruna kastedenler karşılarında ilk önce devletimizin güvenlik birimlerini buldu. Kendini devletten, kanundan, nizamdan üstün gören, kendini dokunulmaz gören alçakların tepesine tepesine bindik. Terör örgütlerine sınırlarımız içinde ve dışında nefes alacakları hiçbir alan bırakmadık. Burada sadece şu rakamı vermek isterim. 2024 yılı içerisinde PKK'sından FETÖ'süne, DHKP-C'sinden DEAŞ'ına eli kanlı canilere karşı 35 bin 500 operasyon düzenlendi. Bu operasyonlarda 825 terörist etkisiz hale getirildi. 70 terör eylemi güvenlik güçlerimiz tarafından engellendi. Hemen her gün üst düzey bir teröristin imha haberini alıyoruz" ifadelerini kullandı. "SAVUNMA SANAYİİNDE TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE HEDEFİMİZE ULAŞANA KADAR ÇALIŞMALARIMIZI DEVAM ETTİRECEĞİZ" Yapılan operasyonların neredeyse tamamının Türkiye'nin kendi silahlarıyla, yerli ve milli teknolojiyle gerçekleştirildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Savunma sanayiinde dışa bağımlılığımızı azaltmak, bu alanda muhannete muhtaç olmamak için her türlü gayreti gösteriyoruz. Lübnan'a karşı düzenlenen siber terör saldırılarıyla bunun ne kadar hayati önemde olduğunu bir kez daha gördük. Hem yerli milli yazılım geliştirme projelerimizin, hem milli teknoloji hamlemizin, hem de elektronik harp sistemlerine yaptığımız yatırımların kıymeti böylece anlaşılmış oldu. Savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye hedefimize ulaşana kadar çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Polisimiz, jandarmamız, askerimiz, istihbaratımız, güvenlik korucularımız katil sürülerinin peşini bırakmıyor, inlerini tek tek başlarına geçiriyor. Aynı durum çeteler için, mafyalar için, organize suç şebekeleri için, zehir tacirleri, insanlıktan nasibini almamış insan tacirleri için de geçerlidir. Şunun bilinmesini isterim. Milletimizin huzurunu kaçıran, kamu düzenini bozan, yaptığının yanına kar kalacağını zanneden herkes, devletimizin kadife eldiveni içindeki çelikten yumruğuyla karşı karşıya kalacaktır" diye konuştu. "TÜRKİYE'NİN HUZURUNDAN EN UFAK BİR TAVİZ VEREMEYİZ" Terörle ve suç örgütleriyle mücadelede kararlılık mesajı veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin huzurundan en ufak bir taviz veremeyiz. Bu konuda son derece kararlıyız, dirayetliyiz. Devletimize, milletimize veya demokrasimize yönelik en küçük bir güvenlik tehdidini dahi görmezden gelmiyoruz. Hem güvenliğimizi tam manasıyla sağlamaya çalışıyoruz hem de bunu hukuk ve demokrasi çerçevesinde yapmaya hassasiyet gösteriyoruz. Türkiye'yi güvenlik hizmetleri başta olmak üzere her alanda dünyada örnek gösterilen seviyelere taşıyana kadar çabalarımızı sürdüreceğiz. İnşallah bunu da sizlerle birlikte başaracağız. Türkiye'nin bugün ulaştığı seviyelerde sizin emeğinizin ve alın terinizin çok önemli rolü bulunuyor. Aşılmaz denilen dağlarda, Gabar'da, Cudi'de, Tendürek'te, Bestler Deresi'nde tüm o mağaralara, inlere girdiniz ve bu teröristleri oralardan çıkarmak suretiyle temizlediniz. İşte o 'geçilmez' denilen yamaçlarda, bu cennet vatanın her karışında, her noktasında büyük bir sorumluluk üstlendiniz. Bu milletin huzuru, güvenliği ve istikbali için nöbet tutarken namlunun ucuna sadece gözünüzü değil, gönlünüzü de koyuyorsunuz. Sizler bizim gururumuzsunuz. Milletimizin medarı iftiharısınız. Sizler bu milletin bağrından çıkmış öz be öz evlatlarısınız. Ne denli çetin şartlar altında vazife yapmakta olduğunuzun farkındayım. 85 milyonun esenliği için nasıl büyük bir özveride bulunduğunuzu çok iyi biliyorum" dedi. "VADEDİLMİŞ TOPRAKLAR HAYALİ KURANLAR BİZDEN RAHATSIZ OLUYORLAR" Türkiye'nin kendi başına asla bırakılmayacak bir ülke olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Attığımız her adım, yaptığımız her hamle, hayata geçirdiğimiz her proje, bu bölgeye dair planları olanları rahatsız etmektedir. Devletimizi lime lime etmek isteyenler bizden rahatsız oluyorlar. Vadedilmiş topraklar hayali kuranlar bizden rahatsız oluyorlar. Eski sömürü çarklarını çevirmek isteyenler bizden rahatsız oluyorlar. Silah lobileri, kaos lobileri, mazlumların gözyaşından beslenen kan tüccarları bizden, büyüyen ve güçlenen Türkiye'den rahatsız oluyorlar. Nasıl atalarımız bu toprakları canlarını feda ederek vatan eylediyseler biz de burayı vatanımız olarak korumak için daima mücadele edeceğiz. Rehavete kapılmayacak, gardımızı asla indirmeyeceğiz. Bunun için hepimize önemli görevler düşüyor. Sizlerden şuna dikkat etmenizi istiyorum. Huzurumuza, emniyetimize, birliğimize, toplumsal barışımıza kasteden tahrikler karşısında her zaman müteyakkız olun. Milletimizin sizden beklediği vazifeyi yerine getirirken vakur, soğukkanlı ama çok kararlı bir şekilde davranın. Nerede görev yaparsanız yapın, milletimizle el ele, gönül gönüle verin. Milletimizin kalbini kazanmaya daima özen gösterin. Üzerinde şerefle taşıdığınız üniformada şehitlerimizin ve gazilerimizin hakkı olduğunu bir an olsun aklınızdan çıkarmayın. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak meşruiyet içerisinde özellikle bu çizgiden sapmayan her kamu görevlisi gibi sizlerin de sonuna kadar yanınızdayım. Polisimizle, jandarmamızla milletimizin arasına nifak sokmak isteyenlere bugüne kadar fırsat vermedik, bundan sonra da asla vermeyeceğiz" ifadelerini kullandı.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.