SON DAKİKA
Hava Durumu

#Enflasyon

Bursa Haber - Enflasyon haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Enflasyon haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Şimşek: “Ülkemizde vergi yükünün yüksek olduğu algısı gerçeği yansıtmıyor” Haber

Şimşek: “Ülkemizde vergi yükünün yüksek olduğu algısı gerçeği yansıtmıyor”

AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş başkanlığında toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2025 yılı bütçesinin yanı sıra Gelir İdaresi Başkanlığı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Kamu İhale Kurumu’nun Sayıştay raporları ve bütçeleri görüşüldü. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçe görüşülmeleri çerçevesinde Komisyon’da bir sunum gerçekleştirdi. Bakan Şimşek, geçen yıl uluslararası standartlara uygun, kurala dayalı ve iyi tasarlanmış bir ekonomi programını uygulamaya başladıklarını belirterek, programın nihai hedefinin sürdürülebilir yüksek büyüme ve daha adil bir gelir dağılımı olduğunu sözlerine ekledi. “ALDIĞIMIZ TEDBİRLERLE YILLIK CARİ İŞLEMLER AÇIĞINI EYLÜLDE 9,7 MİLYAR DOLARA DÜŞÜRDÜK” Uyguladıkları programla dış kırılganlıkların azaltılması ve makro finansal istikrarın güçlendirilmesinde önemli mesafe katettiklerini aktaran Şimşek, “Son 20 yılda cari açığın milli gelire oranı ortalama yüzde 3,8 olarak gerçekleşti. 2023 yılı Mayıs ayında bu oran yüzde 5,5’e yükselerek önemli bir kırılganlık kaynağı olmuştu. Aldığımız tedbirlerle yıllık cari işlemler açığını eylülde 9,7 milyar dolara ve milli gelire oran olarak yüzde 0,8’e düşürdük. Bu gelişmede ağırlıklı olarak para politikasının etkisiyle normalleşen altın ithalatı, enerji fiyatlarındaki gerileme, mal ve hizmet gelirlerindeki artış ve iç talepteki yavaşlama etkili oldu. Program döneminde ilave rezerv birikimini sağlamak ve dış borç sürdürülebilirliğini güçlendirmek için cari açığın milli gelire oranını yüzde 2’nin altında tutmayı hedefliyoruz. Politikalarımızı bu doğrultuda oluşturuyoruz” açıklamasında bulundu. “SWAP HARİÇ NET REZERVLERİMİZ 106 MİLYAR DOLAR ARTMIŞTIR” Bakan Şimşek, dış finansmana erişimin iyileştiğini belirterek, “Türk lirasına talep artıyor, rezervler ve makro finansal istikrar güçleniyor. Cari açıktaki düşüş, dış finansmana erişimin iyileşmesi ve Türk lirasına artan güven sonucunda önemli ölçüde rezerv birikimi sağladık. Uluslararası tanıma göre rezerv yeterliliğimiz eşik seviyeye ulaşmıştır. 2023 yılı Mayıs ayına göre brüt rezervlerimiz 59 milyar dolar, swap hariç net rezervlerimiz ise 106 milyar dolar artmıştır. Bu artışın yaklaşık yüzde 75’i yurt içi portföy tercihlerinden, yani ters para ikamesinden kaynaklanmıştır. Yabancı para mevduatların toplam içindeki payı, 2023 yılı Mayıs ayındaki yüzde 63,7’den yüzde 43,8’e gerilemiştir. Makro finansal istikrarı pekiştirmek ve dezenflasyon sürecini hızlandırmak için Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkıyoruz” ifadelerine yer verdi. Makro finansal istikrarın güçlenmesiyle ülke risk priminin düştüğünü ve kredi notunun arttığını kaydeden Şimşek, 2023 yılı Mayıs ayında 700 baz puana yükselen risk priminin 260 puanın altına gerilediğini ve Türkiye risk primindeki iyileşme ile gelişmekte olan ülkelerden olumlu ayrıştığını kaydetti. “ENFLASYON BEKLENTİLERİNİN SON İKİ BUÇUK YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNE GERİLEMESİ OLUMLU GİDİŞATA İŞARET EDİYOR” Bakan Şimşek, yüksek enflasyonun karşı karşıya oldukları en önemli makro dengesizlik olduğunu söyleyerek, “Yıllık enflasyon öngördüğümüz gibi mayısta zirveye ulaştı. Haziranda başlayan dezenflasyon süreci devam ediyor. Son 5 ayda yıllık enflasyon 26,9 puan azalarak yüzde 48,6’ya geriledi. Para politikasına hassasiyeti yüksek olan temel mallarda enflasyon düşüşü daha belirginken, dünyada olduğu gibi bizde de hizmetlerde atalet yüksek seyrediyor. Özellikle geriye dönük fiyatlama davranışının yüksek olduğu kira ve eğitim grubundaki yıllık artışlar ve kiralardaki yüzde 25’lik tavan uygulamasının kalkması enflasyondaki düşüşü sınırlamıştır. Enflasyondaki katılıkların giderilmesi zamana yayılsa da, ekim ayında tüm kesimler için 12 ay sonrası enflasyon beklentilerinin son iki buçuk yılın en düşük seviyesine gerilemesi bu konudaki olumlu gidişata işaret ediyor” diye konuştu. “YÖNETİLEN VE YÖNLENDİRİLEN FİYATLARI ENFLASYON HEDEFİYLE UYUMLU OLARAK BELİRLEYECEĞİZ” Gelecek dönemde dezenflasyonda üç temel hususun belirleyici olacağını dile getiren Şimşek, “Bunlardan birincisi, para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. İkincisi, 2025 yılında bütçe açığının milli gelire oranının azalması negatif mali etki oluşturacak. Üçüncü olarak bütçe imkânlarının elverdiği ölçüde yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu olarak belirleyeceğiz” şeklinde konuştu. Dezenflasyon sürecinde büyümenin ılımlı ve daha dengeli seyrettiği bilgisini veren Şimşek, 2023 yılında yüzde 5,1 olan büyümenin 2024’te yüzde 3,5 olarak gerçekleşmesini beklediklerini söyledi. Şimşek, büyümedeki dengelenmenin öngörüleri doğrultusunda devam ettiğini dile getirdi. “FİYAT İSTİKRARI SÜRDÜRÜLEBİLİR YÜKSEK BÜYÜMENİN ÖN KOŞULUDUR” Sürdürülebilir yüksek büyüme programının fiyat istikrarı ile mümkün olacağını söyleyen Şimşek, “Dezenflasyon sürecinde büyüme kısa vadede geçici olarak yavaşlayabilir ancak ülkemizin geçmiş dönem tecrübeleri büyüme ve dezenflasyon arasında orta vadede ters yönlü bir ilişki bulunmadığını göstermektedir. Son 10 yılda ortalama enflasyon yüzde 22,5, ortalama büyüme yüzde 4,9 olarak gerçekleşti. Bundan önceki 10 yılda ortalama enflasyon yüzde 8,3 iken büyüme yüzde 5,9 oldu. 1994-2003 döneminde ise ortalama enflasyon yüzde 69 iken, büyüme yüzde 2,8 eviyesindeydi. Özetle; fiyat istikrarı sürdürülebilir yüksek büyümenin ön koşuludur” değerlendirmesinde bulundu. Orta Vadeli Program'ın yapısal reformlara ilişkin detaylı bir yol haritası içerdiğini sözlerine ekleyen Şimşek, Ar-Ge ve yenilikçilik kapasitesini geliştirmek, yeşil, dijital ve teknolojik dönüşümü sağlamak, beşeri sermayeyi güçlendirmek, işgücü piyasasını daha da etkinleştirmek, iş ve yatırım ortamını iyileştirmek ve kayıt dışılığı azaltmanın programın temel eksenini oluşturduğunu söyledi. Bu alanlardaki tedbirleri de takvime bağladıklarını kaydeden Şimşek, yılın ilk üç çeyreğinde 58 adet tedbirin 35’ini hayata geçirdiklerini ifade etti. “2025 YILINDA VERGİ GELİRLERİMİZİN MİLLİ GELİRE ORANININ 0,9 PUAN ARTARAK YÜZDE 18,1 OLMASINI ÖNGÖRÜYORUZ” Mali disiplini güçlendirdiklerini belirten Şimşek, 2023 yılında alınan tedbirlerle bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 5,2 ile sınırladıklarını kaydetti. Şimşek, “Bu sene yüzde 4,9’a gerilemesi öngörülen bu oranı, 2025’te yüzde 3,1’e indirmeyi hedefliyoruz. Böylece negatif mali etki üzerinden dezenflasyonu destekleyeceğiz. Bütçe açığındaki düşüşü, etkin gelir tahsilatı ve harcama disipliniyle gerçekleştireceğiz. Bütçe giderlerinin milli gelire oranını ağırlıklı olarak deprem harcamalarındaki düşüş kaynaklı 1,5 puan azaltacağız. Bu sene olduğu gibi deprem dışındaki alanlarda harcama disiplini devam edecek. 2025 yılında vergi gelirlerimizin milli gelire oranının 0,9 puan artarak yüzde 18,1 olmasını öngörüyoruz. Bu artışa yeni ihdas ettiğimiz asgari kurumlar vergisi başta olmak üzere aldığımız gelir tedbirleri, kayıt dışılıkla mücadele, vergilemede gönüllü uyumu güçlendirecek çalışmalar, tahsilat ve denetim performansımızla ulaşacağız” diye konuştu. “TASARRUF TEDBİRLERİ KAPSAMINDA 145 KAMU KURUM VE KURULUŞUNDA DENETİM YAPILDI” Bakan Şimşek, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’ni uygulamaya aldıklarını hatırlatarak, “Önceki tasarruf tedbirlerinden farklı olarak Bakanlığımız nezdinde ‘Tasarruf Tedbirleri Bilgi Sistemi’ni geliştirdik ve ‘Kamu Filo Yönetim Sistemi’ni de etkinleştirdik. Muhasebat Genel Müdürlüğümüz tasarruf tedbirleri kapsamında bakanlıklar, valilikler, üniversiteler, belediyeler ile diğer kurumlar olmak üzere 145 kamu kurum ve kuruluşunda denetim yapmıştır. Sağlık, savunma ve güvenlik hariç yeni araç tahsisini kullanımdakilerin tasfiyesi koşuluyla ve mümkün olduğunca yerli ve elektrikli araçlarla sağlıyoruz. Genelge sonrası dönemde hizmet alımı suretiyle kullanılan taşıtlardan, sözleşmesi sona erenleri yüzde 15 oranında azalttık” bilgisini paylaştı. Gelir politikalarında hedeflerinin vergi adaletini daha da güçlendirmek ve dolaysız vergilerin payını artırmak olduğunu aktaran Şimşek, kurumlar vergisi oranını yüzde 20’den yüzde 25’e, yap-işlet-devret ve kamu-özel iş birliği projelerinden elde edilen kazançlar ve banka ve finans kurumlarını yüzde 30’a yükselttiklerini ifade etti. Vergilemede etkinliği artıracak düzenlemeler yaptıklarını da kaydeden Şimşek, vergi güvenliğini sağlamak amacıyla elektronik ticarette gelir ve kurumlar vergisi tevkifatı uygulaması getirdiklerini söyledi. “ÜLKEMİZDE VERGİ YÜKÜNÜN YÜKSEK OLDUĞU ALGISI GERÇEĞİ YANSITMIYOR” Bakan Şimşek, vergi yüküne ilişkin kamuoyunda algı oluştuğunu ifade ederek, “Ülkemizde vergi yükünün yüksek olduğu algısı gerçeği yansıtmıyor. Toplam vergi yükü sıralamasında yüzde 20,8 ile 38 OECD ülkesi arasında en düşük vergi yüküne sahip üçüncü ülkeyiz. Vergi yükü ortalaması OECD’de yüzde 34, AB’de ise yüzde 41,2 seviyesindedir. Dolaylı vergi yükünün çok yüksek olduğu yönündeki kanaat de doğru değildir. Vergi sistemimizdeki temel sorun dolaysız vergilerin yeterli düzeyde olmamasıdır. Ülkemizde dolaylı vergilerin milli gelir içerisindeki payı yüzde 9,1 iken OECD ortalaması yüzde 10,5, AB ortalaması ise yüzde 13,6’dır. Ülkemizde genel KDV oranı yüzde 20’dir. Bu oran ile AB ülkeleri içerisinde en düşük vergi oranına sahip altıncı ülkeyiz” diye konuştu. “IBAN İLE KAYIT DIŞI BIRAKILAN KAZANÇLAR, KÂR PAYI TRANSFERLERİ GİBİ BİRÇOK ALANDA YOĞUN DENETİMLER GERÇEKLEŞTİRDİK” Kayıt dışı faaliyetlerin oluşturduğu haksız rekabeti gidermek ve devletin gelir kaybını azaltmak için gereken tedbirleri aldıklarını belirten Şimşek, 2024 yılında usulsüzlük ve özel usulsüzlük ceza tutarlarını önemli ölçüde artırdıklarını ifade etti. Şimşek, kayıt dışı faaliyette bulunan mükelleflere artırımlı ceza uygulaması getirdiklerini de dile getirerek, “Lüks tüketim incelemeleri, lüks yat ve tekne satışları, araç kiralama faaliyetleri, ikinci el araç ve gayrimenkul ticareti, kira denetimleri, kuyum sektörü ve altın ticareti, alkol, tütün ve akaryakıt sektörleri, sosyal medya kazançları, banka ve kredi kartıyla ödeme almayan işletmeler, IBAN ile kayıt dışı bırakılan kazançlar, kâr payı transferleri, gelir beyanı olmayan yüksek tutarlı kredi kartı harcamaları, sahte belge düzenleme ve kullanımı gibi birçok alanda yaygın ve yoğun denetimler gerçekleştirdik” dedi. “2023 YILINDA YASA DIŞI BAHİS İLE İLGİLİ BLOKE ETTİĞİMİZ İŞLEM TUTARI 644 MİLYON LİRADIR” Terörizmin finansmanı ve suç gelirlerinin aklanması ile mücadelelerinin uluslararası standartlara tam uyumlu ve kararlı bir şekilde sürdüğünü aktaran Şimşek, “2024 yılında kripto varlıklara yönelik yapılan yasal düzenleme ile kripto varlık hizmet sağlayıcılarının kuruluşu ve faaliyetleri izne bağlanmıştır. Düzenlemelerle işlemler daha güvenli hale getirilmiş, gerekli tedbir ve yaptırımların uygulanabilmesi sağlanmıştır. Önümüzdeki dönemde suç gelirlerinin aklanmasını önlemek amacıyla yasa dışı bahis ve kumarla mücadelemizi sürdüreceğiz. 2023 yılında yasa dışı bahis ile ilgili bloke ettiğimiz işlem tutarı 644 milyon liradır. Ayrıca MASAK tarafından düzenlenen raporlar doğrultusunda mahkemeler tarafından yaklaşık 30 milyon liralık tutara el koyma kararı verilmiştir” açıklamasında bulundu. Şimşek, Gelir İdaresi Başkanlığının, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının ve Türkiye İstatistik Kurumunun 2023 Yılı Kesin Hesabı’na ilişkin 2023 yıl sonu itibarıyla 2,68 trilyon lira olan Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinin 2,66 trilyon lirasının kullanıldığını kaydetti. Kullanılan paranın yaklaşık yüzde 1,2’sine tekabül eden 31,3 milyar liralık kısmının Bakanlık hizmetlerinde kullanıldığını da aktaran Şimşek, personel ve sosyal güvenlik giderlerine 10,2 milyar lira, mal ve hizmet alım giderlerine 20,2 milyar lira, cari transferlere 76,4 milyon lira, sermaye giderlerine 878,6 milyon lira harcandığını söyledi. 2023 yıl sonu itibarıyla 19,4 milyar lira olan Gelir İdaresi Başkanlığı bütçesinin 19 milyar lirasının kullanıldığını söyleyen Şimşek, “Harcamalar; personel ve sosyal güvenlik giderleri için 1,4 milyar lira, mal ve hizmet alım giderleri için 141,5 milyon lira, cari transferler için 5 milyon lira, sermaye giderleri için 97,1 milyon lira şeklinde gerçekleşmiştir” dedi. “FİYAT İSTİKRARININ SAĞLANMASI İÇİN NE GEREKİYORSA YAPACAĞIZ” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle uygulamaya konulan programa kararlılıkla devam edeceklerini de söyleyen Şimşek, “Fiyat istikrarının sağlanması için ne gerekiyorsa yapacağız. Çünkü çiftçi, esnaf, işçi, asgari ücretli, memur, emekli yani tüm vatandaşlarımızın alım gücünü kalıcı olarak ancak fiyat istikrarı ile artırabilir ve gelir dağılımını iyileştirebiliriz. Aynı zamanda vergi politikalarımızla vergide adaleti güçlendirmeyi sürdüreceğiz” diye konuştu. Komisyon, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in sunumunun ardından komisyon üyesi milletvekillerinin konuşmalarıyla devam etti.

''Merkez'' tahminlerini güncelledi Haber

''Merkez'' tahminlerini güncelledi

TCMB Başkanı Fatih Karahan, TCMB İdare Merkezinde düzenlenen 2024'ün Dördüncü Çeyrek Enflasyon Raporu bilgilendirme toplantısında enflasyonun durumunu, enflasyona ilişkin öngörüleri, küresel ekonomik ve enflasyona dair gelişmeleri, para politikası stratejilerini ve aldıkları kararların finansal piyasalardaki etkilerini değerlendirdi. Karahan, iç talebin yavaşlamaya devam ederek enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere geldiğini değerlendirdiklerini belirtti. Yavaşlamanın da etkisiyle cari işlemler açığında düşüşün sürdüğünü kaydeden Karahan, “Enflasyonun ana eğilimi öngördüğümüzden yavaş olsa da iyileşiyor. Para politikasındaki sıkı duruşumuzu, dezenflasyonun devamını sağlayacak şekilde sürdüreceğiz” açıklamasında bulundu. “Küresel ölçekte ılımlı büyüme, merkez bankalarının parasal sıkılığı azaltabileceklerine işaret ediyor” Karahan, küresel büyüme görünümünde önceki rapor dönemine paralel olarak kademeli toparlanma öngörüsünün korunduğunu belirtti. Aşağı yönlü risklerin daha fazla ağırlık kazandığını gözlemlediklerine işaret eden Karahan, “İmalat sanayi ve hizmetler sektörü arasında önceki rapor döneminde gözlenen farklılaşma da sürmekte. Öncü göstergeler ise, özellikle imalat sanayiinde aşağı yönlü risklerin bir miktar arttığına işaret ediyor. Küresel talep görünümü, jeopolitik riskler ve arz yönlü faktörler, emtia fiyatları üzerinde belirleyici olmaya devam ediyor. Enerji dışı emtia fiyatlarında son dönemde genele yayılan artışlar görülürken, jeopolitik gelişmeler özellikle enerji fiyatlarındaki oynaklığı artırdı. Enflasyon görünümüne bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankaları faiz indirim süreçlerine başladı. FED ilk faiz indirimini eylül ayında yaptı. Gelişmekte olan ülkelerde ise daha önceden başlayan faiz indirim sürecine yeni merkez bankalarının da dahil olduğunu görüyoruz. Küresel ölçekte ılımlı büyüme ve enflasyon görünümü, merkez bankalarının önümüzdeki dönemde de parasal sıkılığı azaltabileceklerine işaret ediyor” ifadelerini kullandı. “Üçüncü çeyreğe ilişkin mevcut veriler, yurt içi talepte ılımlı seyrin devam ettiğini gösteriyor” Merkez Bankası'nın yurt içi makroekonomik gelişmelere ilişkin tespitlerini paylaşan Karahan, “Yılın ikinci çeyreğinde yurt içi talebin yıllık büyümeye katkısı belirgin olarak azalırken, net ihracatın büyümeye pozitif katkısı sürdü. Bu dönemde yurt içi talep büyümeye 1,2 puan katkı verirken, net ihracatın katkısı 1,3 puan olarak gerçekleşti. Böylelikle büyümedeki talep kompozisyonu daha dengeli bir görünüm sergiledi. Üçüncü çeyreğe ilişkin mevcut veriler, yurt içi talepte ılımlı seyrin devam ettiğini gösteriyor. Bu dönemde perakende ve ticaret satış hacim endeksleri, bir önceki çeyreğe kıyasla bir miktar arttı. Bununla birlikte perakende satış hacim endeksine daha detaylı baktığımızda, altın hariç olarak artışın daha ılımlı olduğunu görüyoruz” diye konuştu. Talep koşullarının enflasyondaki düşüşü destekleyici seviyelere yaklaştığını aktaran Karahan, göstergelerin üçüncü çeyrekteki çıktı açığının gerilediğini gösterdiğini ve bu gerilemenin yılın son çeyreğinde de devam edeceğini ifade etti. İç talepteki dengelenmeyle uyumlu olarak dış ticaret dengesindeki iyileşmenin devam ettiğini vurgulayan Karahan, ikinci çeyrekte cari açığın milli gelire oranının yüzde 1,7 seviyesine gerilediğini ve üçüncü çeyrekte ise birikimli cari açığın azalmaya devam edeceğini tahmin ettiklerini açıkladı. “Temel mal enflasyonu düşük seyrini koruyarak, ana eğilimdeki söz konusu yavaşlamayı sürüklüyor” Tüketici enflasyonunun ekim ayında yüzde 48,6 oranına gerileyerek, mayıs ayındaki tepe noktasına kıyasla önemli miktarda düştüğünü aktaran Karahan, “TCMB bünyesinde takip ettiğimiz göstergeleri bir bütün olarak incelediğimizde, ekim ayında enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün sürdüğünü görüyoruz. Temel mal enflasyonu düşük seyrini koruyarak, ana eğilimdeki söz konusu yavaşlamayı sürüklüyor. Hizmet enflasyonundaki iyileşme ise öngörülerimizden daha yavaş gerçekleşiyor. Burada kira dışındaki kısımda daha belirgin olmak üzere kademeli bir iyileşme izliyoruz. Ekim ayında ise talebe duyarlı bazı hizmet kalemlerinde ılımlı bir seyir gözledik. Bu görünümün süreceğini değerlendiriyoruz. Gıda tarafında ise üçüncü çeyrekteki iyileşen görünüm, ekim ayında işlenmemiş gıda fiyatları kaynaklı olarak sekteye uğradı. Bu dönemde para politikasının görece etki alanı dışında olan taze meyve ve sebze grubunda yüksek fiyat artışı gözledik. Diğer taraftan taze meyve ve sebze dışındaki gıda enflasyonu daha düşük seyretti” şeklinde konuştu. “Kiralarda yüksek fiyat artışı, sözleşme yenileme oranının üçüncü çeyrekte yükselmesinin etkisiyle sürdü” Hizmet fiyatları dinamiklerine kira ve kira dışı şeklinde bakmanın daha sağlıklı olduğunu söyleyen Karahan, şu ifadelere yer verdi: “Kiralar; deprem, kentsel dönüşüm, kira artış sınırlaması gibi nedenlerle diğer hizmet kalemlerinden ayrı ele alınması gereken, yapısal boyutu da olan bir husus. Nitekim kiralarda yüksek fiyat artışı, sözleşme yenileme oranının üçüncü çeyrekte yükselmesinin de etkisiyle geçtiğimiz çeyrekte de sürdü. Sağdaki grafikten takip edebileceğiniz üzere gerek PÖS verilerinden, gerekse konut değerleme raporlarından elde edilen kira artış oranlarının TÜFE yıllık kira enflasyonunun altında kaldığı ve gerilediği görülüyor. Kira sözleşmelerinde kullanılan referans oranlarının düşüşü, son çeyrekte aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağına işaret ediyor. Bu konudaki kutu çalışmamıza bakmanızı tavsiye ediyoruz. Kira enflasyonundaki ataletin öngörülerimizden yüksek olduğunu değerlendirmekle beraber, kira hariç hizmetlerin daha belirgin yavaşladığını görüyoruz.” Mevduat faizlerinde politika faizi, makroihtiyati politikalar ve piyasadaki likiditenin yanı sıra enflasyonun ve kur beklentilerin de belirleyici olduğunu kaydeden Karahan, para politikası duruşlarının ve makroihtiyati çerçevelerinin mevduat faizlerini, Türk lirasına geçişi ve tasarrufları destekleyecek seviyelerde kalmasını sağlayacağını belirtti. “2024 ve 2025 yıl sonu enflasyon tahminlerimizi sırasıyla yüzde 44 ve yüzde 21 olarak yukarı yönlü güncelledik” Orta vadeli tahminlerini de paylaşan Karahan, enflasyon görünümünde belirgin ve kalıcı bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşu sürdürmeyi esas aldıklarını söyledi. Ekonomi politikalarındaki eşgüdümün de artarak devam edeceğini tahminlerine yansıttıklarını kaydeden Karahan, “Bu çerçevede 2024 ve 2025 yıl sonu enflasyon tahminlerimizi sırasıyla yüzde 44 ve yüzde 21 olarak yukarı yönlü güncelledik. Enflasyonun 2026 yıl sonunda yüzde 12'ye gerileyeceğini öngörüyoruz. Orta vadede ise enflasyonun yüzde 5'te istikrar kazanmasını hedefliyoruz. Tahmin aralıklarının alt ve üst noktaları da 2024 yılı için yüzde 42 ve 46, 2025 yılı için yüzde 16 ve 26, 2026 yılı için ise yüzde 6 ve 18'e tekabül etmektedir” diye konuştu. “Yıllık enflasyonun önümüzdeki dönemde istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz” Para politikasındaki kararlı duruşlarının yurt içi talepte dengelenme, Türk lirasında reel değerlenme ve enflasyon beklentilerindeki düzelme vasıtasıyla aylık enflasyonun ana eğilimini düşürmeye devam edeceğini de söyleyen Karahan, “Para politikasındaki temkinli duruşun sürdürülmesiyle yıllık enflasyonun önümüzdeki dönemde istikrarlı olarak gerileyeceğini öngörüyoruz. Bu süreçte finansal koşullardaki sıkılıkla beraber talep koşulları enflasyondaki düşüşe desteğini sürdürecek” dedi. Toplantı, Karahan'ın Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkan Yardımcıları Osman Cevdet Akçay ve Hatice Karahan ile birlikte basın mensubu ve ekonomistlerin sorularını yanıtladığı bölümle devam etti.

Memur ve memur emeklileri için kötü haber! Haber

Memur ve memur emeklileri için kötü haber!

Yeni yıla sayılı günler kala milyonlarca memur ve memur emeklisinin gözü ocak ayında yapılacak zam oranlarına çevrildi. Yılda iki kez, ocak ve temmuz aylarında yapılan ve enflasyon farkı ve toplu sözleşme oranlarının etkili olduğu maaş artışlarında, kritik veriler belli olmaya başladı. Son verilere göre, memur ve emekliler için zam oranını etkileyecek 3 aylık enflasyon farkı yüzde 8,92 olarak belirlendi. Konuyla ilgili İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulunan Sosyal Güvenlik Başuzmanı İsa Karakaş, OVP'nin yüzde 41,5'lik enflasyon tahminin gerçekleşmesi durumunda memur ve memur emeklisinin yaklaşık yüzde 9,46 oranında alacağını bildirdi. “3 AYLIK ENFLASYON ORANI OLAN YÜZDE 8,93 YÜZDE 10'LUK TOPLU SÖZLEŞME FARKININ ALTINDA KALIYOR” SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin aksine memur ve memur emeklilerinin sadece enflasyon oranıyla değil toplu sözleşme anlaşmasına bağlı olarak zam aldığını hatırlattı. Karakaş, “En son 2024'ün temmuz ayında memurlara yüzde 10'luk toplu sözleşmeden kaynaklanan oran ve yüzde 9,31'lik enflasyon farkıyla birlikte yüzde 19,31 bir zam yapılmıştı. Ocak ayında yapılacak olan zamda toplu sözleşmedeki yüzde 10'luk oranı aşacak olan bir enflasyon farkı çıkarsa bu oranla birlikte 2025 ocak ayında toplu sözleşmede verilecek olan yüzde 6'lık oranla toplamamız gerekiyor. Dolayısıyla bu şekilde hem memurların hem de memur emeklilerinin zamlarını bulmuş oluyoruz. Şu anda yüzde 8,93'lük oran yüzde 10'un altında kaldığından bugün itibarıyla hem memurlara hem de memur emeklilerine sıfır zam yansıması olduğunu söyleyebiliriz” açıklamasında bulundu “OVP'NİN ENFLASYON BEKLENTİSİNE GÖRE MEMUR VE MEMUR EMEKLİLERİNE YÜZDE 9,46 BİR ZAM ÖNGÖRÜLÜYOR” Ekim kasım ve aralık aylarındaki enflasyon oranları da ele alındığında memur ve memur emeklilerine yapılacak zam oranına değinen Karakaş “Yüzde 41,5'lik Orta Vadeli Plan (OVP) yılsonu enflasyon beklentisini göz önünde bulundurduğumuz zaman, memurlara ve memur emeklilerine yüzde 9,46 bir zam öngörüldüğü söyleyebiliriz. Ancak yüzde 41,5'lik bu oranın aşılacağı beklenti anketleri ve analizlerde bir fikir söz konusu. Bu çerçevede yüzde 43'ü aşacağı yönünde bir izlenim söz konusu. Bu çerçevede memur ve memur emeklilerine yüzde 10 civarında bir zam yapılması söz konusu olacak” değerlendirmesinde bulundu. “Memur ve memur emeklileri yüzde 4-5 civarında enflasyonun altında zam almış olacak” Karakaş, memur ve memur emeklilerinin mevcut oranları kapsamında enflasyonun altında zam alacağına dikkati çekerek, “2025 ocak ayına geldiğimiz zaman SSK ve BAĞ-KUR emeklileri beklenen enflasyon verileri ışığında yüzde 15 oranında zam alırken, memur ve memur emeklileri yüzde 10 civarında bir zam almış alacak. Bu durumda memur ve memur emeklileri yüzde 4-5 civarında enflasyonun altında zam almış olacak” ifadelerine yer verdi.

İstanbul'un enflasyonu belli oldu Haber

İstanbul'un enflasyonu belli oldu

İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) açıkladığı verilere göre, İstanbul’da Ekim ayında perakende fiyatlar aylık yüzde 3,64, yıllık bazda yüzde 59,10 arttı. İstanbul’un Ekim ayı enflasyonu belli oldu. 2024 Ekim ayında İstanbul’da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme İndeksi bir önceki aya göre yüzde 3,64, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları İndeksi ise yüzde 0,15 oranında arttı. 2023 Ekim ayına göre 2024 Ekim ayında yaşanan fiyat değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 59,10, Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise yüzde 43,07 olarak gerçekleşti. Ekim 2024’te perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; giyim harcamaları grubunda yüzde 11,43, diğer harcamalar grubunda yüzde 5,47, sağlık ve kişisel bakım harcamaları grubunda yüzde 4,17, konut harcamaları grubunda yüzde 4,06, gıda harcamaları grubunda yüzde 3,40, ev eşyası harcamaları grubunda yüzde 1,38, kültür eğitim ve eğlence harcamaları grubunda yüzde 1,14 artış; ulaştırma ve haberleşme harcamaları grubunda yüzde 0,62 azalış izlendi. Ekim 2024’te toptan fiyatlarda bir önceki aya göre; inşaat malzemeleri grubunda yüzde 4,01, yakacak ve enerji maddeleri grubunda yüzde 1,49, gıda maddeleri grubunda yüzde 0,07, işlenmemiş maddeler grubunda yüzde 0,04 artış; kimyevi maddeler grubunda yüzde 2,81, madenler grubunda yüzde 0,03 azalış izlendi. Mensucat grubunda ise fiyat değişimi gözlemlenmedi.

Asgari ücret en yüksek ne kadar olacak? Haber

Asgari ücret en yüksek ne kadar olacak?

Asgari ücretliden özel sektöre, memurdan emekliye tüm çalışanları ilgilendiren asgari ücret için kritik süreçlere girildi. Önümüzdeki günlerde Asgari Ücret Belirleme Komisyonu takvimi belli olacak görüşmeler başlayacak. Asgari ücrete temmuz ayında zam yapılmaması 2025 asgari ücretine ilgiyi daha da artırdı. Tüm asgari ücretliler gibi özel sektördeki maaşları da etkileyecek olan veri için birden fazla senaryo masada. Hepsinin tek tek belirlenmesi beklenirken konuşulan rakamlarda ortaya çıkan fark ise 5 bin 270 lira... ASGARİ ÜCRET İÇİN BİRDEN FAZLA SENARYO Piyasalarda 2025 asgari ücret için yüzde 25'lik bir zam oranı yüksek sesle konuşulmaya başlandı. NTV'nin aktardığına göre, yüzde 30'luk ücret artışı da beklentiler arasında yer aldı. İş dünyasındaki ağırlıklı görüş asgari ücretin 22-23 bin lira düzeyine çıkarılması yönünde. Muhalefet ise geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada en az 30 bin lira olması gerektiğini savundu. ŞİMŞEK VE MERKEZ BANKASI ASGARİ ÜCRET İÇİN NE DEDİ? Cumhuriyet'te yer alan habere göre ekonomi yönetiminin ABD temaslarında da asgari ücret ile ilgili konuşmalar öne çıktı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Asgari ücret sendikaların, işverenlerin ve hükümetin müzakereleri sonucu belli oluyor, şu aşamada benim yorum yapmam uygun olmaz." dedi. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'a katıldığı bir yatırımcı toplantısında asgari ücret soruldu. Karahan, yüzde 25 civarındaki bir artışın enflasyon görünümüyle uyumlu olacağını dile getirdi. MERKEZ BANKASI ENFLASYON HEDEFLERİ 2024: Yüzde 38 2024 üst nokta: Yüzde 42 2024 alt nokta: Yüzde 34 2025: Yüzde 14 2025 üst nokta: Yüzde 21 ORTA VADELİ PROGRAM (OVP) ENFLASYON HEDEFLERİ 2024: Yüzde 41.5 2025: Yüzde 17.6 2026: Yüzde 9.7 ASGARİ ÜCRET NE KADAR OLACAK? YÜZDELİK ARTIŞLARA GÖRE YENİ ASGARİ ÜCRET Asgari ücret, geçen yıl ocak ayında yüzde 49,11 oranında zamlanarak 17 bin 2 liraya yükselmişti. Ocak ayında yüzde 25 zam yapılırsa yeni asgari ücret 21 bin 250 lira olacak. Orta Vadeli Program (OVP) enflasyon hedefi yüzde 41,5'luk zam gelirse 24 bin lirayı aşacak. OVP'deki 2025 enflasyon hedefi olan yüzde 17,5 oranında zam yapılırsa 19 bin 975 liraya yükselecek. Merkez Bankası'nın yüzde 38'lik hedefi oranında artış yapıldığında 23 bin 460 lirayı bulacak. TCMB'nin 2025 hedefi olan yüzde 14'lük zam yapıldığında 19 bin 380 liraya çıkacak. 2025 üst bandı olan yüzde 21 oranında zam gelirse 20 bin 570 lira olacak. Asgari ücrete yüzde 30 zam gelirse 22 bin 100 liraya yükselecek. Yüzde 40 zam yapılırsa yeni asgari ücret 23 bin 802 lira seviyesine gelecek. Piyasa beklentileri olan yüzde 45'lik zam oranında ise 24 bin 650 lira olacak. Bu verilere göre yüzde 14'lük zam ve yüzde 45'lik zam arasında ortaya çıkan fark ise 5 bin 270 lira oldu. 118 İKTİSATÇININ ASGARİ ÜCRET ÇAĞRISI 118 iktisatçı, ortak asgari ücret çağrısı yaptı. Açıklamada, yüksek enflasyon sorununun, dar gelirli vatandaşları ve asgari ücretle çalışanları ekonomik olarak daha kırılgan hale getirdiği belirtildi. 2025 için öngörülen artışın gerçekleşen enflasyon yerine yüzde 25'lik beklenen enflasyon oranı baz alınarak belirlenmesi planının, bilimsel ve sosyal açıdan kaygı verici olduğu ifade edildi. Asgari ücret zam oranı belirlenirken gerçekleşen enflasyon oranının dikkate alınması gerektiğine vurgu yapıldı.

TCMB Başkanı: Haber

TCMB Başkanı: "Enflasyon, beklentilerimizin biraz üzerinde geldi"

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, “Bu ay içinde topladığımız verilerden ulaştığımız sayı yüzde 2,5. Piyasa beklentisi ise yüzde 2,2. Beklentimizin biraz üzerinde geldi TÜİK enflasyonu” dedi. TCMB Başkanı Fatih Karahan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda küresel ekonomi, enflasyon, para politikası stratejileri ve aldıkları kararların finansal piyasalara etkileri, Türkiye'de enflasyona dair tespitleri ve enflasyonu kısa vadede yükselten unsurlar hakkında bir sunum yaptı. Karahan, sunumunun ardından komisyonda bulunan milletvekillerinin sorularını yanıtladı. “EKONOMİ ÇEVİRMESİ İÇİN SICAKLARA İHTİYAÇ KESİNLİKLE SÖZ KONUSU DEĞİL” Karahan, sıcak para konusuna ilişkin muhalefet vekillerinin sorduğu soruları ilişkin geçmişe baktığımızda, dönem dönem bu tarz yatırımlarda yabancıların bazen kazandığını bazen de kaybettiğini belirterek, "Bu yatırımın doğasında var. Bunun dışında bakiyesi tabii ki dönem dönem değişiyor. Ama hiçbir zaman 20 milyar doları geçmedi swap bakiyesi. 16, 17, 18 milyar dolar civarında geziyor. Rezervinin seviyesini bugün açıkladım, 150 milyar dolar. 16, 17 milyar dolar burada oldukça küçük bir rakam olarak kalıyor. İkincisi de cari açının seviyesini de zaten sonunda gösterdim. O da 20 milyar dolar. Bu ayın açıklanan verisinde de 15 milyar dolara inmesi de bekleniyor. Yıl sonunda da bu civarlarda 20 milyar doların altında olacak. Geçen seneye göre oldukça düşmüş durumda. 60 milyar dolara yaklaşan bir görünümden söz ediyorduk. Ekonominin çevrilmesi için sıcakla paraya ihtiyacımız kesinlikle söz konusu değil. Bunu verilerle net bir şekilde söylemek istedim. Bunun ihtiyacımız yok. Ama tabii ki yatırımcı dönem dönem buraya yatırım yapabilir” açıklamasında bulundu. “LİYAKAT BİZİM İÇİN HER ŞEYDEN ÖNEMLİ” Merkez Bankası'ndaki atamalara ilişkin sorulan soruları da yanıtlayan Karahan, “Liyakat bizim için her şeyden önemli. Bunu söylemek istedim. Atanan arkadaşlarımızın birçoğu daha önce yöneticilik yapan banka yöneticileri. Biz atarken kişilerin ne görüşünü biliyoruz ne siyasi eğilimini biliyoruz. Sadece performanslarına göre değerlendiriyoruz. Bazen yönetici olarak bazen de bireysel katkı verecek şekilde en iyi şekilde herkesten yararlanmaya çalışıyoruz. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da zaten insan kaynağı olarak gerçekten Türkiye'nin en güçlü kurumlardan biri. Bunu da bu doğrultuda söylemiş olayım" dedi. “KKM'DE 100 MİLYAR DOLARLIK BİR AZALMA SÖZ KONUSU” Kur Korumalı Mevduata (KKM) ilişkin konuşan Karahan, 2023 yılı Ağustos ayında KKM bakiyesinin 143-145 milyar dolar civarda olduğunu belirterek, “Şu anda KKM bakiyesi 45 milyar doların altından indi. Yani yuvarlarsak 100 milyar dolarlık bakiyede bir azalma söz konusu. Bunun kademeli olması da önemliydi, rezerv görünümümüz de o zaman çok farklıydı. Bu nedenle biz bunu düzenlemeler yolunda yaptık ve bu düzenlemeleri dönem dönem gözden geçirerek yaptık. Bankalara verdiğimiz hedefleri ince ayarlar yaparak yaptık. Bugüne kadar da makro finansların istikrarını bozmadan, hatta tam tersini güçlendirerek bir taraftan rezerv biriktirirken bir taraftan da bir KKM bakiyesini doğru oranda Türk Lirasına çevirerek gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı. “KKM, BAKİYESİ AZALARAK GELİŞMELER ÇERÇEVESİNDE DEVAM EDECEK” KKM'nin neden bitirilmediğine ilişkin de konuşan Karahan, “Şu anda bakiyeyi bu aşama için doğru bulmuyoruz. Biraz daha azalması gerekiyor. Bu süreci biraz daha yönelttikten sonra değerlendirmemizi yeniden yapacağız. Ama bir süre daha bu düzenlemeler devam edecek. KKM, bakiyesi azalarak gelişmeler çerçevesinde devam edecek. Bunun kar zarar konusu konuşuldu. Geçen senenin zaten zararın ne kadarının KKM'den olduğunu şeffaf bir şekilde açıkladık. Bunun bir süreci var. Bir bağımsız denetimden de geçmesi gerekiyor. Biz o yüzden yıl içinde bir kar zararla ilgili sayı vermiyoruz. Sadece aydan aya bakiyeyi veriyoruz” şeklinde konuştu. “EYLÜL AYI ENFLASYONU BEKLENTİLERİMİZİN ÜZERİNDE GELDİ” TÜİK tarafından açıklanan Eylül ayı enflasyonuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Karahan, Merkez Bankası'nın TÜİK ile aynı metodolojiyi kullanarak sahadan veri toplayarak bir endeks hesapladığını kaydetti. Karahan, "Bu ay içinde topladığımız verilerden ulaştığımız sayı yüzde 2,5. Piyasa beklentisi ise yüzde 2,2. Beklentimizin biraz üzerinde geldi TÜİK enflasyonu. İşlenmemiş gıda fiyatları bu ay beklentimizin üstünde geldi. Burada oynaklık oldukça yüksek. Birkaç aydır oldukça düşük geliyordu işlenmemiş gıda. Bu ay biraz yüksek geldi. Genel görünüme bakmak gerekiyor. Bunu Haziran ayında da söyledik. Haziran ayında enflasyon 1.6 geldi. Piyasa beklentisinin çok çok altındaydı. Tarih göstergeleri de olumlu seyrediyordu. İstediğimiz gibi olmasına rağmen biz o zaman ‘tek bir yerden çıkarım yapmak doğru olmaz' demiştik. Enflasyon seviyesi yüksekken oynaklık yüksek olur. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Aydan aya bazen yüksek bazen düşük gelebilir. İki yönlü oynaklık olur” değerlendirmesinde bulundu. “PARA POLİTİKASINDA ATACAĞIMIZ ADIMLARI 2025 VE SONRASINDAKİ HEDEFLERİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNARAK YAPACAĞIZ” Politika faiziyle ilgili yönlendirmelere ilişkin konuşan Karahan, “Politika faizinde enflasyon yönelimine ve enflasyon beklentilerine bakıyoruz. Enflasyonun ana eğilimindeki düşüşe bağlı olarak para politikası duruşumuzu belirliyoruz. Burada tabii ki yurtiçi talepteki yavaşlama da enflasyon yöneliminde önemli. Fiyatlama davranışlarını takip ediyoruz. Bu da önemli. Enflasyon beklentileri tabii ki fiyatlama davranışlarını etkilediği ve harcama tarafını dilemediği için bizim için önem arz ediyor. Dolayısıyla oldukça fazla sayıda veriyi gözden geçirerek kararlarımızı bu doğrultuda alıyoruz. Ayrı bir enflasyonun ana eğiliminde olup para politikası duruşunu belirlerken burada yaşanacak belirgin ve kalıcı bir düşüşten emin olmak istiyoruz. Para politikası duruşu konusunda atacağımız adımları da sadece bu senenin hedeflerinde değil 2025 ve sonrasındaki hedeflerimizi göz önünde bulunarak yapacağız” diye konuştu. “ENFLASYONUN YÜKSEK OLDUĞU DÖNEMDE SENE BAŞINDA TAHMİN ETMEK OLDUKÇA ZOR” Merkez Bankasıyla OVP'deki enflasyon tahminlerinin farklı olmasına ilişkin Karahan, “OVP'de yer alan tahmin bu sene için söylemek gerekirse; yüzde 40 ile 45. Bu da merkez bankası hedef bandının içinde. Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu dönemde enflasyonun tam olarak kaç olabileceğini sene başında tahmin etmek oldukça zor. Bu yüzden band da önemli. Bandın içinde kalacağını düşünüyoruz. Bunu tabi ki daha kapsamlı değerlendirmemizi enflasyon raporunda yapıyoruz” dedi. “ENAG TÜİK VE İTO VERİLERİ YEŞİL ELMA, KIRMIZI ELMA GİBİ FARKLI” Karahan, ENAG, TÜİK ve İTO verilerinin birbirinden farklı olmasına ilişkin, 3 endeksin farklı yöntemlerde çalıştığını belirterek, “Bu 3 endeks aynı şeyi ölçmüyor. Tamamen farklı şeyleri de ölçüyor. Aynı sayıları eklemek doğru değil. Yani bir elma armut kadar farklı değil ama belki yeşil elma kırmızı elma gibi. Aynı şey değil. Dolayısıyla birebir birilerini aylık olmasa da 12 aylık fazla, 6 aylık bazda takip etmesi doğru. Ama birebir aynı sayıları beklemek doğru değil. Çünkü ölçtüğü şeyler farklı, yani topladığı fiyatlar farklı. Aynı ürünlerin fiyatlarını toplanmıyor. Bölgeler farklı. İTO sadece İstanbul'da topluyor, TÜİK daha genel topluyor ve yöntem farklı. Mesela ENAG online topluyor. Onun için ciddi farklılıklar var” bilgilerini paylaştı. “ŞU ANDA KUPÜR ÇALIŞMASI YOK” Yeni banknotların basılıp basılmayacağını ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Karahan, şu ifadelere yer verdi: “Burada bir kere, Merkez Bankası olarak bankalar ne talep ediyorsa biz emisyon işlemi çerçevesinde bunu kesintisiz olarak sağlıyoruz. Bankalar ATM'lere kendi tercihleriyle de doğrultusunda ve piyasa ihtiyaçları doğrultusunda kupür yüklemesini yapıyorlar. Tedavüldeki kupür kompozisyonuyla ilgili, değerlendirdiğimizi söylemiştim. Biz bunu nakit dışı ödeme araçlarındaki gelişmeleri de değerlendirerek bir karar aldık ve şu anda kupür çalışması yok. Mevcut kupürlerle devam ediyoruz ama dönem dönem değerlendirmeler yapıyoruz.” TCMB Başkanı Fatih Karahan'ın Plan Bütçe Komisyonu sunumu, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.

Enflasyon yüzde 50'nin altına indi Haber

Enflasyon yüzde 50'nin altına indi

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Eylül ayı Tüketici Fiyat Endeksi’ni açıkladı. Buna göre, TÜFE'deki değişim 2024 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 2,97, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 35,86, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 49,38 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 63,47 olarak gerçekleşti. Bir önceki yılın aynı ayına göre en az artış gösteren ana grup yüzde 26,60 ile ulaştırma oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 97,87 ile konut oldu. Ana harcama grupları itibarıyla 2024 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre azalan ana grup yüzde -0,88 ile haberleşme oldu. Buna karşılık, 2024 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grup ise yüzde 14,21 ile eğitim oldu. Endekste kapsanan 143 temel başlıktan (Amaca Göre Bireysel Tüketim Sınıflaması-COICOP 5'li Düzey) 2024 yılı Eylül ayı itibarıyla, 27 temel başlığın endeksinde düşüş gerçekleşirken, 6 temel başlığın endeksinde değişim olmadı. 110 temel başlığın endeksinde ise artış gerçekleşti. Özel kapsamlı TÜFE göstergesi yıllık yüzde 48,23, aylık yüzde 3,22 oldu İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE'deki değişim, 2024 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 3,22, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 36,44, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 48,23 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 64,74 olarak gerçekleşti. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık yüzde 33,09 arttı, aylık yüzde 1,37 arttı Yİ-ÜFE 2024 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 1,37 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 25,55 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 33,09 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 44,81 artış gösterdi. Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık yüzde 33,77 arttı Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 43,59 artış, imalatta yüzde 33,77 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 17,01 artış ve su temininde yüzde 48,70 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında yüzde 32,70 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 37,95 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 44,38 artış, enerjide yüzde 11,89 artış ve sermaye mallarında yüzde 36,55 artış olarak gerçekleşti. Yİ-ÜFE imalat ürünlerinde aylık yüzde 1,25 arttı Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında yüzde 1,83 artış, imalatta yüzde 1,25 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında yüzde 2,28 artış ve su temininde yüzde 1,95 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında yüzde 1,27 artış, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 1,70 artış, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 1,70 artış, enerjide yüzde 0,45 artış ve sermaye mallarında yüzde 1,89 artış olarak gerçekleşti.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.