SON DAKİKA
Hava Durumu

#Diyarbakır

Söz Bursa - Diyarbakır haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Diyarbakır haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Narin cinayetinde 'hedef saptırma ihbarları' mahkeme kararında... Haber

Narin cinayetinde 'hedef saptırma ihbarları' mahkeme kararında...

Diyarbakır'da 21 Ağustos’ta kaybolan, 8 Eylül’de cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran'ı arama kurtarma çalışmalarının, “Bir kısım şahısların hedef saptırma maksatlı suni ihbarlarıyla ve dikkat dağıtıcı eylemleriyle akamete uğratılmaya çalışıldığı, bunun bir kısmı Güran ailesinin bazı fertleri tarafından yapıldığı” sulh ceza hakimliğinin tutuklama gerekçesinde yer aldı. Merkez Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan ve 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi'nde cansız bedeni bulunan Narin Güran'ın öldürülmesine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sürüyor. Soruşturma kapsamında tutuklama talebiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilen ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldıktan sonra savcılığın talebi üzerine yeniden gözaltına alınan R.A. (15), çıkarıldığı nöbetçi sulh ceza hakimliğince tutuklandı. Narin Güran'ın tutuklu amcası Salim Güran'ın işçisi R.A, savcılıktaki ifadesinde, olay günü sabah 05.00-06.00 gibi uyandığını, o gün sondajın başında uyuduğunu, aşağı tarlanın ardından yukarı tarlanın da suyunu değiştirdiklerini, Salim Güran'ın yukarı tarlaya geldiğini ifade etti. Sondajın başında kahvaltı yaptıklarını, Salim Güran'ın 1 buçuk-2 saat yanlarında kaldığını, Güran'ın saat kaçta yanlarından ayrıldığını hatırlamadığını öne süren R.A, şunları söyledi: "Babam 13.00 sıralarında diğer tarlalarda çalışan işçileri almaya gitti. Sonra saat 14.00-15.00 sıralarında muhtar (Salim Güran) tekrar yanıma geldi ve babamın nerede olduğunu sordu. Ben de 'İşçileri almaya gitti' dedim. Yanımda babamı arayıp 'Neredesin?' diye sordu. Saat kaçta aradığını hatırlamıyorum. Babam da, 'İşçileri dağıtıyordum' dedi. Bu görüşmeden sonra muhtar yanımda oturdu. Birkaç dakika sonra muhtar tekrardan babamı aradı ve yine 'Neredesin?' diye sordu. Babam da 'Köyde yemek yiyorum' dedi. Bu sırada muhtarla çay içiyorduk. 16.00-16.30 sıralarında babam da geldi, bizimle çay içmeye başladı. Babam aşağı tarlaya 16.00-16.30 sıralarında gitti. Ben muhtar ile yukarı tarlada kaldım. Ben bulaşıkları yıkıyordum. 5-10 dakika muhtar burada oturduktan sonra bana 'Ben eve gidip üstümü değiştirip geleceğim.' dedi. Muhtar yanımdan ayrılmasından sonra ben de suyu değiştirmeye gittim. Muhtar saatini hatırlamadığım zaman diliminde yanımdan ayrılmıştı. 5-10 dakika içinde ben suyu değiştirene kadar muhtar tekrardan sondajın başına gelmişti. Bir süre sonra babam da aşağı tarla suyunu değiştirip geldi. Akşam yemeğini hazırlayıp yedik. Muhtar hiç yanımızdan gitmedi, hep beraber oturduk. Sadece 5-10 dakikalığına muhtar üzerini değiştirip gelmişti. Muhtar akşam yemeğinden sonra bizimle otururken telefonu çaldı. Telefon görüşmesinde muhtara Narin Güran'ın kaybolduğu bildirildi. Bu şekilde Narin'in kaybolduğunu öğrendik. Salim Güran üstünü değiştirmek dışında saat 14.00'ten sonra yanımdan ayrılmadı. Tarladan da ayrılmadık." Savcılıkta, tutuklu amca Salim Güran'ın olay günü öğleden sonraya ilişkin "R.A ile kanal bölgesine geldik. Kayınbabama ait çiftliğe gittik, bu çiftlikte pislikler kanala akıtılıyor, bu sebeple fıskiyeler tıkanıyor, M. de oradaydı, çiftlikte bize kazma kürek getirdiler, saati hatırlamıyorum, M. ile birlikte kazdık, hanımı bize çay getirdi, epey burada kaldık, kazma kürek ile hat açtık, çayımızı içtikten sonra R.A. ile tekrardan tarlaya döndük." beyanı hatırlatılarak, "Salim Güran ile sizin ifadeniz arasındaki çelişkiye ilişkin beyanınız nedir?" sorulması üzeri R.A, "Bu çelişkiye ilişkin söyleyecek bir şeyim yoktur" ifadesini kullandı. Salim Güran ile 21 Ağustos'ta saat 08.33, 15.52, 18.37, 18.51, 18.52, ve 18.54'te yaptığı görüşmelerin içeriğinin sorulması üzerine R.A, hiçbir konuşmayı hatırlamadığını savundu. Tutuklu amcanın eşinin ifadesinde "Salim ile 14.30'da eve geldiklerini, evde beraber yemek yediklerini, Salim'in bir süre evde dinlendiğini, bir süre sonra evden ayrıldığını" söylediği, Salim Güran'ın da "evden sonra H.G'nin evine gittiğini, sonra sondajın oradaki tarlaya geçtiğini" anlattığı hatırlatılan R.A, "Bu çelişkilere diyecek bir şeyim yoktur" dedi. R.A'ya savcılıkta, "Cep telefonlarında yapılan imaj çalışmasında Salim ile aralarında yapılan görüşmede Salim'in 'O sondaki köşede bir şeyin düşmüş ha, sana ait bir şey sondaki yamaçta, yamacın köşesi taş' şeklinde mesajına karşılık sizin ise 'eeee' diye cevap verdiğiniz, Salim'in de, 'Biri yerde' şeklinde cevap verdiği, sizin de tekrar, 'tamam henüz bende değil/tamam daha ölmemiş' diye cevap verdiğiniz bu konuşmaya ilişkin diyecekleriniz nelerdir?" sorusu da yöneltildi. R.A, soruya "Valla ben böyle bir şey hatırlamıyorum" cevabını verdi. Salim Güran'ın pamuk tarlasındaki kurtlanmayla ilgili M.Ş.G. ile görüştüğünü, tarlaya gittiğini beyan ettiğinin anımsatılması, kendisinin ise tarladan ayrılmadıklarını söylemesiyle ortaya çıkan çelişkinin sorulması üzerine R.A, "Hatırladığım pamuk kurtlanması olayı olay günü gerçekleşmemişti" dedi. Salim Güran'ın, "R.A'nın kız kardeşlerini tarladan köylerine götürdüğü" yönündeki ifadesine ilişkin soruya karşılık da R.A, "21 Ağustos 2024 tarihinden 1 veya 2 gün önce kız kardeşlerim tarlaya gelmişlerdi. Onları Salim arabası ile köye götürmüştü ancak olay günü kardeşlerim tarlaya gelmemiştir" ifadesini kullandı. R.A, savcılıktaki sorgusunda, soruşturma kapsamında tutuklu olan Nevzat Bahtiyar'ı tanımadığını, o köyde sadece muhtarı tanıdığını söyledi. Nevzat Bahtiyar'ın ifadeleri de sorulan R.A, "Bu hususta diyecek hiçbir şeyim yoktur. Konu ile ilgili bilgim yoktur" cevabını verdi. "Tüm bu çelişkiler ışığında neden Salim Güran isimli kişiyi korumaya çalıştığına ilişkin soru yöneltilmesi üzerine de R.A, "Ben Salim'i korumuyorum, Salim saat 14.00'ten sonra kıyafet değiştirmek için gitmesi dışında yanımdan ayrılmadı. Beyanım bundan ibarettir. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, suçsuzum" savunmasında bulundu. R.A. sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki ifadesinde de savcılıktaki beyanlarını tekrar etti. Salim Güran'ın olay günü tarlada olduğu saatlerle alakalı beyanlarının dosyadaki hiçbir delille tam olarak örtüşmediği konusunun hatırlatılması üzerine R.A, "Salim Güran belirttiğim saatlerde tarlada benim yanımdaydı, hatırladığım kadarıyla sabah 08.00'den itibaren 1-1 buçuk saat yanımızdaydı, daha sonra yanımızdan ayrıldı, 14.00-14.30 arası geldi, ondan sonra yanımızda Narin'in kaybolduğu haberini alana kadar kaldı, bu sürede bir defa üstünü değiştirmek için yanımızdan ayrıldı" dedi. "KİMSE İFADELERİMİ NE ŞEKİLDE VERECEĞİM HUSUSUNDA BANA BASKI YAPMADI" Tutuklulardan Birsen Güran'ın 12 Eylül 2024 tarihli beyanlarının hatırlatılması üzerine R.A, "Kimse ifadelerimi ne şekilde vereceğim hususunda bana baskı yapmadı. Beni kimse tehdit etmiyor, Salim Güran'dan korkacağım herhangi bir durum yoktur" şeklinde konuştu. Hakimliğin, R.A'nın tutuklanma gerekçesinde şunlar yer aldı: "Suça sürüklenen çocuk R.A'nın üzerine atılı 'Çocuğu Kasten Öldürmek' suçunu işlediğine dair, 21 Ağustos 2024 günü kaybolan maktul Narin Güran'ı bulmak için gerçekleştirilen arama kurtarma çalışmalarının bir kısım şahısların hedef saptırma maksatlı suni ihbarlarıyla ve dikkat dağıtıcı eylemleriyle akamete uğratılmaya çalışıldığı, buna göre dosyadaki JASAT tutanağına göre, 'Suriyelilerin kaldığı çadıra yakın bir konumda terlik bulunduğu' iddia edilerek jandarma personelinin bu kısma yönlendirilmeye çalışıldığı, köyde yangın çıkarıldığı, arama kurtarma çalışmaları esnasında olağan dışı elektrik kesintilerinin yaşandığı, iki şahsın bir kız çocuğunu köyün üst tarafına götürdüğü şeklindeki ihbarda bulunulduğu, yanlış ifadelerle güvenlik birimlerinin yanlış yönlendirildiği, bu gibi eylemlerle jandarma personelinin Eğertutmaz Deresi'nden uzaklaştırılmaya çalışıldığı, bu eylemlerin bir kısmının Güran ailesinin bazı üyeleri tarafından yapıldığı, Diyarbakır 4. Sulh Ceza Hakimliği'nin 13 Eylül 2024 tarihli kararıyla bir kısım şüphelilerin tutuklanmasına karar verildiği, R.A'nın şüpheli Salim Güran'ın tarlada olduğu saatlerle alakalı beyanlarının dosyadaki HTS kayıtlarıyla, diğer şüpheli beyanlarıyla ve dahi şüpheli Salim Güran'ın kendi beyanlarıyla çeliştiği, soruşturmanın henüz tamamlanmadığı, taraflar üzerinde baskı kurulma ihtimalinin eldeki dosya bakımından somut olarak varlığı ve dosyadaki diğer tüm belgeler birlikte değerlendirildiğinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. maddesinde öngörülen geçerli şüphe sebeplerinin, 1982 Anayasası'nın 19. maddesinde belirtilen kuvvetli belirtinin ve CMK'nın 100/1 maddesinde öngörülen kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin mevcut olduğu, müsnet suç için kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı, müsnet suçun CMK 100/3 maddesinde belirtilen katalog suçlardan oluşu, delilerin tamamen toplanmamış olması, verilmesi beklenen cezaya göre R.A'nın kaçma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğuna dair kanaat ve tutuklama tedbirinin ölçülü olması, bu safhada adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından R.A'nın CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince tutuklanmasına karar verildi."

Narin'i dereye bırakan şüpheliye amca tarafından tehdit iddiası Haber

Narin'i dereye bırakan şüpheliye amca tarafından tehdit iddiası

Diyarbakır’da Narin Güran’ın cesedini taşıdığını itiraf eden zanlı N.B. sulh ceza hakimliğindeki ifadesinde, tutuklu amca Salim Güran'ın, "Arif'in kızını öldürdüm, sen de bu cesedi alıp yok edeceksin. Yoksa seni ve aileni öldürürüm" şeklinde kendisini tehdit ettiğini ileri sürdü. Merkez Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’ndeki Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde, cesedi oraya götürdüğünü itiraf eden N.B. (48), jandarma ifadesinin ardından savcılığa ve buradaki ifade işlemlerinin ardından nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edilerek "Çocuğu kasten öldürmeye iştirak" gerekçesiyle tutuklandı. N.B. ifadesinde, Narin'in cesedini derenin kenarına bıraktığı zaman üzerine bir taş koyduğunu hatırladığını söyledi. Cesedin bulunduğu çuvalı suyun kenarındaki doğal kayanın dibine yerleştirdiğini, üstüne bir taş koyduğunu itiraf eden N.B., “Dışarıdan bakınca orada bir şey olduğu anlaşılmıyordu. Savcılıkta verdiğim ifademde geçen Salim'in bana dediği 'Arif'in kızını öldürdüm, sen de bu cesedi alıp yok edeceksin. Yoksa seni ve aileni öldürürüm' şeklindeki ifade doğrudur. Daha önce ifademde bu durumdan bahsetmemiştim çünkü Salim Güran'dan korkmuştum" dedi. Olay günü muhtar Salim Güran ile Narin'in cesedini kendi aracına yerleştirdiklerini söyleyen N.B., "Daha sonra ben kendi ikametimde Narin'in cesedini tek başıma çuvalın içerisine yerleştirdim. Ona benzer bir tedirginliği başka birinde gördüğümü hatırlamıyorum. Arama faaliyetleri sırasında Salim ve yanındaki jandarma personeli, annemin avlusundaki eski kuyuya bakmaya geldiler. Narin'in cesedini gömdükten sonra ilk defa Salim ile burada yüz yüze geldik. Jandarma personeli olduğu için bana bir şey sormadı. Bunun haricinde Narin'in hiçbir akrabası bana Narin'in cesediyle ilgili hiçbir şey sormadı. Daha önce de arama kayıtlarım arttığı için kayıtlarımı silmiştim. Olay günü ile alakalı da kayıtlarımı kendim sildim. Kimsenin bu yönde telkin veya tavsiyesi olmadı. Bu durumdan dolayı pişmanım” ifadelerini kullandı. Nöbetçi sulh ceza hakimliğinin kararında, N.B.'nin diğer şüpheli Salim Güran'ın kendisine teslim ettiği Narin Güran'a ait cesedi çuvala koyarak dere kenarına gömdüğüne dair ikrarda bulunduğu ifade edilerek, "Şüphelinin bir kısmını ikrar etmesine karşın bir kısım soruları cevapsız veya muğlak bırakması sebebiyle birtakım şüphelileri korumaya çalıştığı izlenimi uyandırdığı, şüpheli ifadelerinin kısmen çelişkiler barındırdığı" kaydedildi. Kararda, şu ifadeler yer aldı: "Soruşturmanın henüz tamamlanmamış oluşu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5. maddesinde öngörülen geçerli şüphe sebeplerinin, Anayasanın 19. maddesinde belirtilen kuvvetli belirtinin ve CMK'nin 100/1. maddesinde öngörülen kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin mevcut olduğu müsnet suç için kanunda öngörülen cezanın alt ve üst sınırı, müsnet suçun CMK 100/3. maddesinde belirtilen katalog suçlardan oluşu, verilmesi beklenen cezaya göre şüphelinin kaçma ihtimalinin kuvvetle muhtemel bulunması, tutuklama tedbirinin ölçülü olması ve bu safhada adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından şüphelinin CMK 100 ve devamı maddeleri gereğince tutuklanmasına karar verilmiştir."

Narin'in cesedini dereye bırakan şüpheli konuştu Haber

Narin'in cesedini dereye bırakan şüpheli konuştu

Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra dere yatağında cenazesi bulunan Narin Güran’ın cesedini oraya taşıyan şüphelinin ifadeleri ortaya çıktı. Merkez Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cesedi dün sabah 08.45 sularında bulundu. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan N.B., olayın tüm detaylarını anlattı. N.B., Salim Güran ile birlikte arama çalışmalarına katıldığını, 200 bin lira karşılığında cesedi dereye bıraktığını itiraf etti. N.B., ifadesinde, “Saatini tam olarak hatırlamıyorum fakat öğlen saatlerini geçmişti, evimizin şebeke sularının kesik olduğundan dolayı köyümüzün muhtarı Salim Güran’ı aradım, içme suyumuz akmıyor dedim, yaklaşık olarak bir dakika kadar konuşmuşuzdur. Konuşma esnasında Salim Güran ‘ararım’ dedi. Daha sonra aramızda bir konuşma olmadı. Benim evim ve Salim Güran’ın evi yaklaşık 80-100 metre mesafe vardır. Ben evden kendi aracım olan 23 AN 630 plaka sayılı aracım ile çıktım, sonra arkamdan beyaz renkli ve 47 plaka ile başlayan bir araçla Salim Güran’ın geldiğini gördüm, tam olarak bu yer mezarlıktan Tavşantepe Mahallesine doğru çıkan parke döşeli köyün iç yolunda bana Salim Güran korna ve selektör yaptı, bende bana içme suyu ile düşünerek bekledim” dedi. N.B., ifadesine şöyle devam etti: “Salim Güran aracından inerek benim aracıma doğru geldi. Bende araçtan indim ve Salim Güran bana eliyle göstermek suretiyle 47 plakalı aracın ön yolcu koltuğunda bulunan battaniyeye sarılı bir şeyi göstererek’ bunu yok edeceksin’ dedi. Bende gösterdiği şeyin yanına yaklaştım ve bakınca battaniyeye sarılı bir şey vaziyette ve anlayınca şaşırdım hareketsiz vaziyette yatan bir insanın olduğunu gördüm, ben insan olduğunu söyleyip tereddüt ettim. Bu esnada Salim Güran, bana hitaben ‘aileni iyi düşün 200 bin TL para veririm’ dedi. Bu esnada etrafımızda kimse yoktu, bana hitaben aracında torba var mı dedi. Bende aracımın bagajından rengini hatırlamadığım bir çuval çıkartarak Salim Güran’a verdim. Battaniyeye sarılı çocuğu alıp, çuvalın içerisine birlikte koyduk. Bu esnada çocuğun üzerinde siyah tişört ve şort vardı. Üzerinde askılı bir küçük çanta vardı, çocuğu torbaya koyduğumuz esnada sağ kulağının arkasında boyun bölgesinde bir kızarıklık vardı.” “YOLDA GİDERKEN BEN PİŞMANLIK DUYDUM, ANCAK ALDIĞIM ŞEYDEN DE KURTULMAM GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNDÜM” “Çuvala çocuğu yerleştirdikten sonra çuvalın ağzını orada bağlamadan benin aracım olan 23 AN 630 plakalı aracımın arka koltuğun önündeki ayak paspasının olduğu yere koydum ve ben aracıma bindim” diyen N.B., “Aracımın yönü mezarlık tarafındaydı. Muhtar Salim Güran ile birlikte ayrılmadan göl diye tabir ettiğimiz Eğertutmaz Deresine doğru götür diyerek eliyle orayı işaret etti. Ve ayrılırken Salim Güran’ın ne yaptığına bakamadım. Direk olarak mezarlığın yanından giderek villalar mevkiine doğru gittim, yolda giderken ben pişmanlık duydum, ancak aldığım şeyden de kurtulmam gerektiğini düşündüm, derenin yanındaki stabilize yoldan aşağı doğru inerek uygun bir yer baktım, aracımı derenin kenarında durdurdum, çuvalı aracımdan alarak elime aldım, çocuğun tüm vücudu çuvala sığmıştı. Çocuğun ayağının kesik olup çuvalı olmadığını hatırlamıyorum. Çünkü çok telaşlıydım. 08.09.2024 tarihinde kayıp çocuk Narin Güran’ın bulunduğu yere inerek çevrede ip aradım. İp bulanmayınca çocuğun çantasının ipi aklıma geldi ve çantanın ipini sökerek çuvalın ağzını bağladım ve ağacın yanında çok derin olmayan bir yer buldum. Burada biraz su vardı. Bu alana çuvalı bıraktım ki çuval birisi tarafından bulunur diye düşünerek üzerine bir taş koydum, taşın büyüklüğü yaklaşık 15-20 kilogram civarındaydı. Yanında da birer taş vardı. Üzerine çalı koymadım, çünkü üzeri kapanmıştı daha sonra buradan çıkarak aracıma bindin, stabilize yoldan çıktıktan sonra baldızım Zeynep’in evine gittim” ifadelerini kullandı. “ANNEM VE EŞİM DE NARİN GÜRAN’I ARIYORLARMIŞ” Kendi evine geldiği zaman saat 19.00 sıraları olduğunu ifadesinde belirten N.B., sözlerini şöyle sürdürdü: “Köyde insan hareketliliği vardı, kendi annem ve eşim de Narin Güran’ı arıyorlarmış. Bana söylediler. Ben bu yukarda anlattığım olay ile ilgili hiçbir şey söylemedim, evin içerisine girdiğimde namaz kıldım ve sonra Narin Güran’ı arama faaliyetlerine katıldım. Jandarma köye 21.00- 22.00 sıralarında geldi. Sabah saatlerinde eşim görüştüğümde Narin Güran’ın 03.00 sıralarına kadar aradıklarını öğrendim, saat 07.00- 08.00 sıralarında muhtar Salim Güran jandarma ekipleri ile birlikte hiçbir şey olmamış gibi arama yapıyordu. Hatta kanalın çevresinde arama yaptığımız esnada Salim Güran’ın kanalın içine girerek arama yaptığını gördüm Salim Güran jandarma ile birlikte yapmacıktan göstermelik olarak arama yapıyordu. Daha sonra Jandarma ekiplerine teslim olmak aklıma gelmedi. Çünkü ben öldürmedim. Ama Jandarmanın beni yakalayacağını biliyorum.” “SALİM GÜRAN ARAMA FAALİYETLERİNDE TEDİRGİN HAREKETLER SERGİLİYORDU” Narin Güran’ın içinde olduğu çuvalı tek başıma dere yatağına koyduğu cevabını veren N.B., “Bu ortalama yaklaşık otuz dakika kadar sürdü. Ben aracımı 21.08.2024 tarihinde bu güne kadar hiç yıkamadım. Beraber çuvala koyduğumuz esnada Narin Güran’ın olup olmadığını anlamadım fakat dere yatağına geldiğim zaman çuvalı bağladığım esnada cesedin Arif’in kızı olduğunu anladım. Benim Arif Güran ve ailesiyle herhangi bir husumetim yoktur. Salim Güran arama faaliyetlerinde tedirgin hareketler sergiliyordu. Bana neden öldürdüğünden veya kendisinin öldürdüğünden bahsetmedi. Kendisi öldürmedi ise bana neden getirip bu cesedi kaldır desin. Bana para vermedi. Cesedi çuvala koyar iken bana mısır hasat ettikten sonra vereceğini söyledi. Korktuğum için itiraf edemedim. Beni ifadeye çağırdıklarında muhtar gözaltındaydı. Muhtar Salimin bırakılacağı söylentisi vardı” dedi. İkisinden başka kimsenin bildiğini düşünmediği cevabını veren N.B, ifadesini şöyle tamamladı: “Fakat Salim'in arabasının arka koltuğunda birisinin olup olmadığını bilmiyorum. Biri var ise o görmüştür. Fakat biraz öncede söylediğim gibi ben arabanını arka koltuğunda birisinin olup olmadığını bilmiyorum. Biz kendisi ile birlikte çay içer, yemek yer bazen de Diyarbakır’a birlikte giderdik, bu şekilde samimiydim. Ancak bana çapkınlık yaptığını anlatmadı, bende böyle bir şeyine tanık olmadım.”

Herkes Narin'den iyi haber bekliyor... Haber

Herkes Narin'den iyi haber bekliyor...

Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran'ı arama çalışmaları 7'nci gününde devam ediyor. Anne Yüksel Güran, “Okula az kaldı, bütün çocuklar kapımın önüne gidiyor. Okul karşımda, Narin olmaz ise yaşayamam” dedi. Bağlar ilçesinin kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos günü 8 yaşındaki Narin Güran'dan haber alamayan ailesinin yetkililere bildirmesi üzerine bölgeye 112 Acil Sağlık, Jandarma Arama Kurtarma (JAK), AFAD ve Dicle Üniversitesi Arama Kurtarma (DÜAK) ekipleri sevk edildi. Hem AFAD hem de jandarmanın içinde olduğu akrediteli 149 kişilik ekip tarafından başlatılan arama çalışması 7 gündür devam ediyor. Anne Yüksel Güran, kızı Narin'i istediğini ifade ederek, başka annelerin ağlamaması ve başka Narinlerin kaybolmaması dileğinde bulundu. “KENDİMİZİ BIRAKMIŞIZ, DEVLETİMİZİ MEŞGUL ETMESİN” Sosyal medyada insanların kendilerini çok üzdüğünü belirten Güran, “O kadar çirkin yorumlar geliyor, benim çocuklarımı üzüyorlar. Devleti, polisi, jandarmayı meşgul ediyorlar, kendilerinden utansınlar. İnsan, böyle kız çocuğuyla dalga geçemez. Çok ayıp, bir çocukla, anne yüreğiyle, kardeşleri bu halde nasıl yorum yapıyorlar. Onlara yazıklar olsun. Sabahın köründe kalkıyoruz biri arıyor 'Narin ölmüş', cesedini görmüş, 'Narin burada' olmuş. Bize binlerce mesaj geliyor. Biz kendimizi bırakmışız, devletimizi meşgul etmesin. Bunu istiyorum, bunu dile getirmek istiyorum” dedi. Şu an gözaltı olmadığını ifade eden Yüksel Güran, şöyle konuştu: “Şu anda beni de götürüyor, babasını da, komşuları da, çocukları da, ağabeyini de götürüyor. Gidiyoruz, geliyoruz. Teşekkür ederiz. O kadar titiz davranıyorlar ki, benden bile şüphe ediyorlar çalışmadan dolayı çok mutluyum. Devletimiz iyi ki böyle bir şey yapıyor. Hepsini kızım için yapıyor. Beni götürsün, babasını, ağabeyini götürsün.” “BÜTÜN AİLEM MAHVOLDU. DİYEMİYORUZ BU YAPTI, ŞU YAPTI” “Kendimizi sorguluyoruz, bakıyoruz kendimizde bir şey bulamıyoruz” diyen anne Güran, “Kadın erkek kim olursa yalvarıyorum, Türkiye'nin önünde yalvarıyorum kızımı bir köşede, devlet kapısına bırak. Bütün ailem mahvoldu. Diyemiyoruz bu yaptı, şu yaptı, sen kimsin? Dünya malı istiyorsan elimizden ne gelirse, yatağımızı satarız sana veririz sana o parayı. Dünya malı Narin'den daha mı kıymetli. Beni bir kağıda bırakma bir ömür. Gücüm kalmadı. 5 oğlum var, tek kızım var. Eğer bu kimse biliyor ben ona düşkünüm” şeklinde konuştu. Okulların açılmasına da az kaldığını söyleyen anne Güran, “Bütün çocuklar kapımın önünden gidiyor. Okul karşımda, Narin olmaz ise yaşayamam. Babası dağ gibi düştü, ağabeyi askere gidiyordu, bize zehir ettiler. Bizi sorun, biz böyle bir aile değiliz. Kime zararımız var. Her yere sorun, ailem çok tatlı, ailemiz her gün barışa gidiyor. Narin karşıma çıksa, o kadar ki acı gördüm ben, o adam da olsa kadın da olsa ona teşekkür edeceğim. Güzel bir mevlit vereceğim. Kayınımın düğünü yapılacak ve Türkiye'nin önünde kızımla çiftetelli oynayacağım” diye konuştu. DİCLE ARAMA KURTARMA EKİPLERİ 15 KİŞİYLE KATILDI. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan 6 ilde elektrik dağıtımı hizmeti veren Dicle Elektrik, insan ve sosyal fayda odaklı çalışmalarını çalışan gönüllülüğü projeleriyle desteklemeye devam ediyor. Bu kapsamda, Dicle Elektrik bünyesinde kurulan ve AFAD’a akreditesi bulunan Dicle Arama Kurtarma (DAK) ekibi, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Tavşantepe Mahallesinde 21 Ağustos’tan bu yana haber alınamayan 8 yaşındaki Narin Güran’ı arama çalışmalarına katıldı. Arama çalışmaları, Diyarbakır Valiliğinin koordinasyonunda, AFAD İl Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığına bağlı ekipler tarafından titizlikle sürdürülüyor. DAK ekibinden 9 gönüllünün katıldığı dünkü arama çalışmaları, Narin’in evi ve çevresindeki kırsal alan, pamuk ve mısır tarlaları ile çorak taşlı arazilerde yoğunlaştı. Yaklaşık 11 kilometrelik bir alanı kapsayan arama çalışmaları, bugün de 15 kişilik DAK ekibinin katılımıyla devam ediyor.  

2 bin 648 yıllık 'kil tablet'teki ilginç detay... Haber

2 bin 648 yıllık 'kil tablet'teki ilginç detay...

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde bulunan İçkale Müze Kompleksi bünyesinde Asur İmparatorluğu döneminde saray kalıntısında sadece kadınların isminin yazılı olduğu 2 bin 648 yıllık 'kil tablet' ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığının izinleri, Müze Müdürlüğü Başkanlığı'nda ve Devlet Su İşleri sponsorluğunda Ilısu Barajı kapsamında 2000-2012 yılları arasında Dicle Nehri kenarında kurtarma kazısı gerçekleştirildi. Asur İmparatorluğu'nun Kuzey Mezopotamya'daki bir nevi eyalet başkenti olan Ziyaret Tepe'de saray yapısının denk gelindiği kazıda üzerinde Süryanice, Asurca, Akadca, Sami dil grubu ve hangi dil grubuna ait olduğu henüz belirlenemeyen kadın isimlerinin yazılı olduğu 2 bin 648 yıllık kil tablet bulundu. Saraydaki kadınların listesi olduğu değerlendirilen tablet, Diyarbakır Müzesi'nde sergilenip ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Diyarbakır Müze Müdürü Müjdat Gizligöl, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izinleri ile Müze Müdürlüğü Başkanlığında ve Devlet Su İşleri (DSİ) sponsorluğunda Ilısu Barajı kapsamında kurtarma kazısı gerçekleştirdiklerini söyledi. 2000 ile 2012 yılları arasında Dicle Nehri kenarında kurtarma kazası gerçekleştirdiklerini hatırlatan Gizligöl, Ziyaret Tepe'deki kazılarda çok önemli buluntuya rastladıklarını ifade etti. Ziyaret Tepe'nin Asur İmparatorluğu'nun Kuzey Mezopotamya'daki bir nevi eyalet başkenti olduğunu aktaran Gizligöl, "Asur İmparatorluğu döneminde çok önemli bir merkezdir. Burada bir saray yapısına denk geldik. Sarayın içinde de çakıl taşlarından çok güzel bir mozaik döşeme ve bu mozaik döşemenin olduğu yerde de Asur İmparatorluğu dönemine ait bir yazılı tablet bulduk. Bu tablet dikdörtgen bir şekilde. Üzerinde iki satır halinde kadın isimleri tespit edildi. Bu tabletin önemi şöyle; üzerinde sadece kadın isimleri var. Kadın isimlerinin bazıları hangi dilde olduğu bilinmiyor. Evet, Süryanice, Asurice, Akadca, Anadolu merkezli dillere ait isimler var. Fakat bazı isimler hiç bilinmiyor. Hangi dönem, medeniyet, dil grubuna ait olduğu bilinmiyor" dedi. "TABLET BİR NEVİ PERSONEL LİSTESİ DİYEBİLİRİZ" "Bu isimler yüksek ihtimalle ya kaybolmuş dillere ait ya da Asur İmparatorluğu imparatorluk olduğu için Orta Doğu'nun çeşitli yerlerinden getirilen kadınlardır" diyen Gizligöl, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bunlar yine yüksek ihtimalle sarayda çalışan kadınlardır. Köle diyebiliriz, saray çalışanları diyebiliriz. Aslında bu yazılı tablet bir nevi personel listesi diyebiliriz. Bunlar listelenmiş, kayıt tutulmuş. Çünkü Asur İmparatorluğu inanılmaz kayıt tutan, Roma İmparatorluğu'ndan 1000-1500 yıl önce hüküm sürmüş ve Roma İmparatorluğu gibi kayda önem veren bir imparatorluk. Anadolu'ya yazıyı getiren, tabletleri getiren Asur İmparatorluğudur. Bu Ziyaret Tepe'nin de Asur'da ismi Tuşan. Tablet, arkeoloji binamızın üst katında Ziyaret Tepe'nin ünik eseri olarak tek başına sergileniyor. ZİYARETÇİLERİMİZ DE ÇOK BEĞENİYORLAR." Diyarbakır ve şehir dışından gelen vatandaşların da gelip bu tableti yerinde görmeleri gerektiğini dile getiren Gizligöl, "Asur tableti milattan önce 614 ile 611 yılları arasında tarihleniyor. Asur İmparatorluğu yıkılmadan önce yazılmış. 611 yılında da Asur İmparatorluğu yıkılıyor. Muhtemelen o zamanlarda saray tahrip edildi ya da yakıldı. Tablet de yanık ünitenin içerisinden çıkartıldı. Bulduğumuzda tek parça değildi. Parçaları birleştirdik, kısmen bazı eksik kısımları da kaldı. Çünkü sağ alt köşesinde bazı isimler yok. Belki o isimler bize çok önemli bir referans noktası olabilirdi" ifadelerini kullandı. Diyarbakır Müzesi'nde görevli Arkeolog Nuran Candan ise, sarayda birçok kil tablet bulunduğuna değinerek, "Bu kil tabletin en önemli özelliği kadın isimlerinin yer alması. Kadın isimleri de araştırıldığında farklı dil gruplarına ait olduğu görülmektedir. Asuri, İrani, Süryani ve Sami dil grubuna ait olduğu görülmüştür. Bunun dışında daha çözülemeyen isimler de var" şeklinde konuştu. Ziyaretçilerden Doğa Yücel, Ayvalık'tan geldiğini söyleyerek, "Müze var dediler, çok ilgimi çekti geldim. Burada kadınların isminin yazılı olduğu tablet varmış. Bana çok değişik geldi. Genelde böyle şeyler görmediğimiz için ilgi çekici oldu" diye konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.