SON DAKİKA
Hava Durumu

#Dem

Bursa Haber - Dem haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Dem haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İmamoğlu, Ahmet Türk'ü evinde ziyaret etti Haber

İmamoğlu, Ahmet Türk'ü evinde ziyaret etti

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, terör örgütü üyeliğinden aldığı ceza ve aynı suçtan sürdürülen soruşturma nedeniyle görevden alınan DEM'li belediye başkanı Ahmet Türk'e destek ziyaretinde bulundu. Türk tarafından Mardin'in Derik ilçesindeki Kasrı Kanco'da ağırlanan İmamoğlu, "Bu ülkenin güçlü bir barışı, huzuru ve geleceğinin en iyi şekilde olması için, birbiriyle gerçekten samimi konuşan insanların inşa edeceği bir dönemin varlığı için koşuyoruz" dedi. İmamoğlu'na Mardin ziyaretinde CHP Genel Başkan Yardımcıları Gökçe Gökçen, Gül Çiftçi, TBB encümeninde görev alan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Serra Bucak, Doğan Hatun ve Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere eşlik etti. İmamoğlu ve Türk, yaklaşık 3 saat süren ağırlamanın ardından kameraların karşısına geçti. Ev sahibi sıfatıyla ilk konuşmayı yapan Ahmet Türk, “Türkiye'deki gelişmeleri hepimiz dikkatle izliyoruz. Kayyum siyasetiyle, bu ülkenin demokrasiye kavuşmasına imkan yok, olanak yok. Gönül isterdi ki; barışçıl, kucaklayıcı bir sürecin gelişmesidir. Adaletsizliğin, eşitsizliğin ortadan kalktığı bir sürecin gelişmesidir. Hepimiz, demokrasiye inananlar, bunun çabası içindeyiz. İnanıyorum ki, çok kısa bir sürede, bu ülkeye demokrasi gelir, halklarımız kucaklaşır, ötekileştirilen politikalardan vazgeçilir; adaletin ve eşitliğin olduğu bir düzen sağlanmış olur. Gönlünde barış yatan, bu ülkede kucaklaşmayı, kardeşliği esas alan herkesi misafir etmek istiyorum” dedi. Türkiye'de yerel demokrasinin çok güçlü olmasını ve yerelden büyük bir kalkınmayı hedefleyen ülke olmayı hedeflemek gerektiğini belirten İmamoğlu, "Yereldeki kalkınmanın da yegane adresi, açıkçası yerel yönetimlerdir. Yerel yönetimleri güçlendirmediğiniz zaman, ama bir belde ama bir ilçe ama il, büyükşehir fark etmez, orada gerçekten kalkınmayı sağlayamazsınız. Bu manada bütçe olarak güçlendirilmesini, yetkilerinin arttırılmasını, yereldeki o güçlü yapının varlığıyla ülkenin tamamına yayılacak olan zenginleşmeyi, insanların daha iyi bir eğitim almasından tutun, kreşlerinden, sosyal yardımlaşmasına varıncaya kadar yerel hizmetlerin en güçlü seviyeye ulaşması ki dünyadaki örnekleri de böyle, bu şekilde olabilir, bu şekilde mümkündür. Biz, ülkemizde yerelde güçlenmeyi, yerelde yetkilerin daha fazla olmasını konuşurken, ne yazık ki uzun yıllardır tam tersine bir süreci yaşadık. Yerelde yetkiler kısıtlandı. Hatta bugün Türkiye'de, artık yerel yönetimlerin bütçeleri, sadece maaş ödeme seviyesine kadar inecek şekilde bir basiretsizlik yaşanmakta. Şimdi biz bu sorunları çözmeyi, bu sorunları tekrardan iyileşmeye dönük bir seviyeye adım atmayı hesaplamak veya bu hedefleri koymak yerine, ne yazık ki Cumhuriyetimizin 101. yıl dönümünde, yani ikinci yüzyılına güçlü bir adım atalım derken, daha ilk günlerinde biz kayyumu konuşuyoruz. Yani seçme seçilme hakkının gasp edilmesini konuşuyoruz. Seçme seçilme hakkının yok sayılmasını konuşuyoruz. İnsanlarımızın yetkilerinin elinden alındığında, gerçekten bu ülkeye olan inancı azalıyor ve en fazla da bu ülkenin çocuklarını ve gençlerini etkiliyoruz. Onlar, geleceğe umutla bakmakta sıkıntı çekiyorlar” diye konuştu. "TÜRKİYE YAKIN COĞRAFYANIN ÖRNEK ALDIĞI BİR BÖLGEDİR" Türkiye'nin yakın coğrafya tarafından örnek alınan bir bölge olduğunu belirten İmamoğlu, "Türkiye, yaptıklarıyla ve yapacaklarıyla yakın coğrafyanın örnek aldığı bir bölgedir. Burada atacağımız güçlü, iyileştirici ve birleştirici adımların, yakın coğrafyamıza da bütün dünyaya da iyi geleceği sorumluluğunu taşımaktayız. Kiminle? 86 milyon vatandaşımızla. Kiminle? Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Alevi'si, Sünni'si, her inanca sahip insanlarla. Süryani'si, Ermeni'si ve bu ülkede yaşayan her vatandaşın katkı sunacağı bir birlikteliğin, gerçekten bu coğrafyaya ve bütün dünyaya iyilik getireceğine olan inancımla, bugün Ahmet Türk başkanımızın evindeydik. Çok teşekkür ederiz" şeklinde konuştu.

MHP İl Başkanı Tuncay Batı'dan DEM'li Gergerlioğlu’na sert tepki: Hadi oradan! Haber

MHP İl Başkanı Tuncay Batı'dan DEM'li Gergerlioğlu’na sert tepki: Hadi oradan!

DEM Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Kocaeli MHP İl Başkanlığı tarafından düzenlenen gecenin masraflarının Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılandığını iddia etmişti. Gergerlioğlu, masrafların kim tarafından karşılandığını sorgulayarak sosyal medyada Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın'ı etiketledi. MHP İFTİRALARA CEVAP VERDİ MHP Kocaeli İl Başkanı Tuncay Batı, Gergerlioğlu'nun iftiralarına cevap verdi.  “Kamuoyuna özellikle şunu belirtmek isterim ki, Partimiz ve teşkilatımız hakkında mesnetsiz ithamlar da bulunan bu şahsin seçilmiş bir milletvekili olması hasebiyle cevap veriyorum. Yeni yönetim ve yeni bir hizmet anlayışı  ile yeniden oluşturulmuş kadrolarımızın  kentimize ve milletimize daha Bismillah diyerek hizmet etmeye başladığımız bu günlerde "nobran" ve “üst perdeden” yaptığı iftira niteliğinde ki suçlayıcı açıklamalarını doğru bulmuyorum. Hem etik hem de ahlaki olarak yanlış olduğunu söylemek istiyorum" dedi. BATI: HELAL LOKMANIN TADINA VARMASI İÇİN DAVET EDECEĞİZ MHP İl Başkanı Tuncay Batı, Gergerlioğlu'nun iddialarını "nobran" ve "üst perdeden" yapılan iftiralar olarak nitelendirdi. Batı, “Az önce belirttiğim gibi Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim bu devlete , devletin kurumlarına ve Türk milletine olan sevgimizi ve saygımızı şaibeli odakların hizmetinde olan bir şahsın iftira niteliğindeki beyanlarına kurban ettirmeyiz… Ülkücüler bu güne kadar harama bulaşmamış boğazlarından haram lokma geçmemiştir. Helalin ne olduğunu bilmeyen Gergerlioğlu'na bir daha ki yemek organizasyonumuzda helal lokmanın tadına varması için kendisini de davet edeceğiz” açıklamasında bulundu. “HADİ ORADAN” MHP Kocaeli İl Başkanı Batı, sözlerine şöyle devam etti: “Yerel medya da hakkımızda atılan iftiranın sözcüsü haline dönüşen Gergerlioğlu'nun özellikle bu nobran ve saygısız üslubundan dolayı uyarıyorum. Türk devletine ve milletine darbe yapanlarla çevirim içi sohbetlere katılan, terör örgütüne terör örgütü diyemeyen şahıs mı bizden hesap soruyor!.. Hadi oradan!..” MHP'nin Kocaeli'nde yükselen oylarından endişe duyan kişilerin partiyi hedef aldığını belirterek “İl Başkanlığımıza ve teşkilatlarımıza iftira atanları görüyoruz ve takip ediyoruz. MHP’nin bu çalışmalarından dolayı Kocaeli’nde yükselen oylarından endişe duyup bir daha seçilemeyecek endişesi ile partimize mesnetsizce saldırıda bulunmasını kabul etmiyoruz” ifadelerinde bulundu.

Bahçeli'den İmralı çıkışı Haber

Bahçeli'den İmralı çıkışı

MHP Lideri Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bebeklere, çocuklara, kadınlara, masum ve mazlum her insana kast edenlerin esfel-i sâfilîn olduğunu belirten Bahçeli, "Yeni doğan bebekleri, SGK'dan günlük 8 bin lira alabilmek için yoğun bakımda tutup ölümlerine neden olan, pasif ötenaziye başvuran, insanın aklına getiremeyeceği, havsalasının alamayacağı, kalbinin kaldıramayacağı yöntemleri kullanarak cinayet işleyen yaratıklar, emin olunuz sadece sağlık çalışanlarımızın değil insanlığın yüz karalarıdır. Yeni doğan çetesi denilerek dünyaya gelen her bebeğe aslında haksızlık yapılıyor, bunlar olsa olsa tıbbi artık, ölüm ve soygun çetesi, kana susamış katiller güruhudur. Bu ölüm çetesinin failleri arasında geçen konuşmaların gün yüzüne çıkmasından sonra şöyle düşündüm; bir insan daha fazla nasıl alçalabilir, nasıl bu kadar yerin dibine geçebilir. Para için bebekleri ölüme mahkum eden, üstelik bunu güle oynaya, karşılıklı mavralarla yapan namussuzlara verilecek hangi ceza vicdanların fırın gibi sıcaklığını soğutabilir, hangi ceza adaletin tecellisini sağlayabilir, hangi ceza yüreklere su serpebilir" diye konuştu. "Sağlık Bakanımızın istifasını istemek hangi akla hizmettir" "Suçun önlenmesi ve suçluların yakasından tutulması milletin en haklı talebidir" diyen Bahçeli, "Toplumsal dokumuzu sarsacak, devlet-millet uyumunu sakatlayacak, insan hak ve onurunu ayağa düşürecek kahredici olayların zincirleme halinde sosyal ve ulusal medyadan ifşa edilmesi ve bunların da provokasyon iklimini canlı tutması son derece kuşku vericidir. Sağlık Bakanımızın da temas ettiği üzere, ölüm ve soygun çetesinin işlediği suç ve cinayetler aylar öncesinde tespit edilmiş fakat bugünkü gibi konuşulmamış ve gündeme gelmemiştir. Nitekim 26 Nisan 2024 tarihinde bebek ticareti yapan soysuz çeteye operasyon yapılmıştır. 47 kişi gözaltına alınmış ve 22 kişi tutuklanmıştır. 10 özel hastanenin faaliyeti durdurulmuş, çalışma ruhsatları iptal edilmiştir. Sağlık Bakanlığı vaziyete zamanında müdahil olmuştur. Görevi suiistimal, savsaklama, kötüye kullanma diye bir şey de söz konusu değildir. Teftiş mekanizması gecikmeksizin çalıştırılmıştır. Adli süreç zamanında işletilmiş, polis ve jandarmamız eşgüdüm halinde suçluların peşine düşmüştür. Sağlık Bakanımızın istifasını istemek hangi akla hizmettir?" ifadelerine yer verdi. Konuşmasında "Yenidoğan Çetesi"ni çökerten savcı Yavuz Engin'i tebrik eden Bahçeli, "MHP'yi karalayan, Ülkücüleri kötüleyen şerefsiz bir suçlunun tehditleri karşısında üstlendiği görevin itibarını sabır, sebat ve cesaretle koruyan Cumhuriyet Savcımız Yavuz Engin'i gönülden kutluyor, tertemiz alnından öpüyor, Allah sayılarını artırsın diyorum. Unutulmasın ki, kurt inine giren çakalın akıbeti parçalanmaktır. Önsözü çakal söylese de, son söz her zaman bozkurdun olacaktır. Türkiye'nin içine çekilmek istendiği, günbegün tahrik edilen sosyal, ekonomik ve manevi girdaplara karşı azami dikkat ve uyanıklık şarttır. Kalemizi içten düşürme hesapları sertleşmektedir. Zalim ve zillet bir akıl işbaşındadır. Özgüvenimizi yaralamak, öz değerlerimizi yağmalamak, milli ve manevi dengemizi yıkmak maksadıyla organize ve çok aktörlü bir operasyon süreci derinden derine faaliyet halindedir” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Lübnan'da yaşayan Türkmenlere kapıların açık olduğunu duyurmasını, bu kapsamda irade göstermesini soydaşlık hukukunun takdir edilecek bir tezahürü olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Bundan rahatsız olanların, eleştiri çıtasını yükseltenlerin, yeni göç dalgası geliyor diyerek yaygara koparanların Türk'ün Türk'ten başka dostunun ve sığınacağı bir sıcak kucağın olmayacağını bilmelerini elbette beklemiyoruz. Ancak asgari seviyede insan olmalarını, saygı göstermelerini, empati yapmalarını, hoşgörülü ve vicdanlı davranmalarını beklemenin de en doğal hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Türk, Türk'e yardır, candır, kandır, gardaştır, yurttur, yuvadır, sonuna kadar emanettir. Bir zamanlar hakimiyetimiz altındaki mücavir topraklara kafileler halinde gidip yerleşen, oraları Türklük ve İslamlıkla ilmik ilmik dokuyan ecdadımızın bugünkü torunlarına ihtiyaç olduğunda kapılarımızı açmak, gönlümüzü açmak, sofralarımızı açmak milli ve tarihi bir vefanın şaşmaz gereğidir. Türk milleti; hem bekleyen hem beklenen hem de belaları def eden kudret timsalidir" şeklinde konuştu. “Seçimler zamanında yapılacaktır” Türkiye'de güven bunalımının olmadığını belirten Bahçeli, "Buna karşılık bunayan ve Türkiye'ye cephe alan bulaşık tipler vardır, alayının hüviyetleri ise bellidir, bilinmektedir. Seçimler zamanında yapılacaktır ve herkes siyasi hesabını buna muvafık yapmak durumundadır. 20 Ekim 2024 tarihinde İstanbul 1 Nolu Baro Başkanlığı seçimlerinde İstiklal Marşımızı hazmedemeyenlerin ortalıkta cirit atması, KHK ile ihraç edilmiş, ne idüğü belirsiz eski bir CHP milletvekilinin başkan seçilmesi, yaptığı konuşmasında Anayasa'nın ilk dört maddesine olumlu manada dokunmayı telaffuz etmesi skandal olmasının ötesinde, yeni bir tuzağın kurulduğunu göstermektedir" dedi. “Bu teröristin Türkiye'de gömüleceği bir toprak yoktur” Yapılan hiçbir ihanetin, kötülüğün kimsenin yanına kalmayacağını söyleyen Bahçeli, "FETÖ elebaşına bile dünya kalmadı, kendi topraklarında, casusluk eğitim aldığı ülkesinde Allah'a hesap vermek üzere öldü gitti. Dileğim Allah'ın azabıyla kahrolması, hıyanetini, müşrik ve münafık emellere hizmetinin bedellerini tek tek ödemesi, cehennemde ebediyyen yanmasıdır. Bu teröristin Türkiye'de gömüleceği bir toprak yoktur. Nerede Türkiye düşmanlığı yapmışsa orada çürüyüp gitmelidir. Kulun hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı vardır. O hesabı soracak Türkiye sevdalısı yüreklerdir" ifadelerini kullandı. "Terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun" TBMM'de her meselenin ele alınıp milli ve müşterek akılla çözümünün mümkün ve hatta mecburi olduğunu söyleyen Bahçeli, “Eğer terörsüz bir siyaset, terörsüz bir ülke, terörsüz bir gelecek hususunda herkes ittifak halindeyse o halde değil elimizi taşın altına koymaya, gövdemizi koymaya varız ve buradayız. Terörist başı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, ‘Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil ne de Edirne; adres İmralı'dan DEM'e uzansın" şeklinde konuştu. Diyarbakır annelerinin sessiz çığlığının duyulmasının gerekliliğinden bahseden Bahçeli, “Evlatlarıyla buluşmaları sağlanmalı, hepsinin yüzü güldürülmeli, sorunun kaynağı olanlar harekete geçmelidir. Bilinmelidir ki, uzattığım elin bir mesajı da budur. Terör yöntemleriyle herhangi bir yakın veya uzak hedefe ulaşıldığı bugüne kadar görülmüş, duyulmuş şey değildir. Barışçıl yollar varken teröre müracaat melanettir, ihanettir, cinayettir, canavarlıktır. Türk milleti bölücü terörle yaşamaya mecbur değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bölücü terör örgütünü emelleriyle birlikte imha etmeye muktedirdir. Kürt kardeşlerim, gelin bir olalım, beraber olalım, aramıza girmek isteyenleri, bozgunculuk yapanları tarihin çöplüğüne gönderelim” diye konuştu.

Bahçeli: Bölücülük CHP’nin siyasetine iyice sinmiş ve sirayet etmiştir Haber

Bahçeli: Bölücülük CHP’nin siyasetine iyice sinmiş ve sirayet etmiştir

 Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Cumhuru ve Cumhuriyet’i ayrıştırma partisine dönüşen CHP’nin Türk tarihine bakışı haçlı emellerinin bakışıyla neredeyse bire bir aynıdır” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Malazgirt Zaferi’nin 953’üncü yılı ile Büyük Taarruz ve 30 Ağustos Başkomutanlık Muharebesi zaferlerine ilişkin yazılı açıklamada bulundu. “CHP’NİN TÜRK TARİHİNE BAKIŞI HAÇLI EMELLERİNİN BAKIŞIYLA NEREDEYSE BİRE BİR AYNIDIR” Bahçeli, Malazgirt Zaferi ile Büyük Taarruz'u rekabete tutuşturmanın, Türk tarihinin iki şerefli sayfasını karalamanın, Muş ile Afyonkarahisar arasına nifak saçmanın şerefli, sorumlu ve vicdanlı bir tavır olmadığını ifade ederek, “CHP yöneticileri ile birlikte candaş, yandaş ve fondaş zillet medyası deyim yerindeyse zıvanadan çıkmış, hezeyandan hezeyana sürüklenmeye başlamışlardır. Cumhuru ve Cumhuriyet’i ayrıştırma partisine dönüşen CHP’nin Türk tarihine bakışı haçlı emellerinin bakışıyla neredeyse bire bir aynıdır. 26 Ağustos’ta Malazgirt Zaferi’ne rakip olarak Büyük Taarruz'u göstermek, iki taraflı cephe oluşturmak tarihe, millete ve milli mukadderata vahim bir saygısızlık ve saldırganlıktır” ifadelerine yer verdi. “ELBETTE TÜRK MİLLETİ BU OYUNA GELMEYECEKTİR” Açıklamasında, bölücülüğün, CHP siyasetine iyice sindiğini ve sirayet ettiğini kaydeden Bahçeli, “Esasen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün eserlerine, emanetlerine ve erdemli mücadelesine hakaretamiz davranan, bunun da ötesinde savaş açan karanlık odağın hamisi bugünkü CHP yönetimidir. Ecdadımız arasına fitne yaymaya kalkışmak hafıza ve haysiyet kaybı yaşayan işbirlikçi ve ilkesiz güruhun dış güdümlü operasyonudur. Elbette Türk milleti bu oyuna gelmeyecektir” ifadelerini kullandı. “DEM’LENEN CHP’NİN SİYASİ POZU VE POZİSYONU YÜKSEK DÜZEYLİ TEHDİTTİR” Malazgirt Zaferi’nde Anadolu’nun kapılarını açan ile Büyük Taarruz'u başlatıp müstevlileri Dumlupınar’da yerle yeksan eden iradenin aynı olduğunu ve bu iradenin Türk milletine mahsus olduğunun altını çizen Bahçeli, “Tarihimizi karıştırmak ve yaşanmış hadiseleri saptırmak ancak ve ancak güncellenmiş Bizans senaryosu, Türk ve İslam düşmanlarının alçak kurgusu olarak adlandırılacaktır. DEM’lenen CHP’nin siyasi pozu ve pozisyonu yüksek düzeyli tehdittir. Gelişmelerin başkaca bir izah ve ifade tarzı maalesef çok zordur” dedi. Açıklamasında, “953 yıl önce Anadolu’nun Müslüman Türk milletinin vatanı olmasını hala hazmedemeyen iç ve dış düşman çevrelerin, devşirdikleri kuklalarla üzerimize gelmeleri, milli hassasiyetlerimizi tahriş etmeleri gün geçtikçe şiddetlenmektedir” ifadelerine yer veren Bahçeli, şöyle devam etti: “Sultan Alparslan’ın sancağını inançla tutan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden sevdayla yürüyen aziz milletimiz bu şiddeti göğüslemeye, yörüngesi kaymış taşeronların heveslerini kursaklarında bırakmaya hiç kuşkusuz mahir ve muktedirdir.” Gösterilen fedakarlığın, yüksek şuurun ve şehitlerin feragatinin bir toprağa vatan unvanı veren unsurlar olduğunu belirten Bahçeli, bu fedakârlık bilincinin ve bu feragat kültürünün büyük Türk milletinde fazlasıyla merbut ve mevcut olduğunu kaydetti. Anadolu coğrafyasının adalete susamışlığının, huzur ve kardeşliğe muhtaçlığının Malazgirt Zaferi'yle son bulduğunu ifade eden Bahçeli, 30 Ağustos Dumlupınar Zaferi’yle de bu durumun teyit edildiğini bildirdi. “TÜRK MİLLETİ ELDE ETTİĞİ ZAFERLERİ ALIN TERİNİN SON ZERRESİNE KADAR HAK ETMİŞ MUZAFFER BİR MİLLETTİR” Her büyük zaferin layık olmayanlar için ağır bir yük olduğunu belirterek açıklamasına devam eden Bahçeli, “Nitekim CHP ve DEM’lenen ortakları için tarihi zaferlerimiz yük olarak değerlendirilmekte, bu yüzden tahribine niyet edilmektedir. Türk milleti elde ettiği zaferleri kanının son damlasına, alın terinin son zerresine kadar hak etmiş muzaffer bir millettir. Bu nedenle hem tarih yapmış, hem de tarih yazmıştır” ifadelerine yer verdi. “MALAZGİRT ZAFERİ VE BÜYÜK TAARRUZ BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN İKİ AYRI MİLAT OLMUŞTUR” Bahçeli, Türk milletinin fetihle birlikte kutlu varlığına bir daha kapanmamak üzere bir istikbal sayfası araladığını vurgulayarak, “30 Ağustos 1922 tarihinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları işgali reddederek tarihimizin şanlı zaferlerine yenisini eklemişler, Türk milletinin gücünü sınamaya cüret edenlere tarihi bir ders vermişlerdir. Malazgirt Zaferi’yle birlikte Büyük Taarruz; Türk milletinin var olma azminin yüreklerde çınarlaştığı birbirini tamamlayan iki ayrı milat olmuş ve tarihteki ayrıcalıklı yerlerini almışlardır. Ne büyük bir tevafuktur ki, Anadolu’yu vatan yapan muhteşem zaferle, bu tarihten tam 851 yıl sonra aynı gün başlayan ve 30 Ağustos’ta zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz son yurdumuzu karanlıktan aydınlığa taşıyan, Anka Kuşu’nu küllerinden doğuran, Türk tarihini birbirine bağlayan muazzez nitelikli kader ve kavşak eşikleridir” ifadelerini kullandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşayacağını, Türk ve Türkiye Yüzyılı destanının yazılacağını ve Türk vatanının sonsuza kadar var olacağını ifade eden Bahçeli, Sultan Alparslan'ı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve şehitleri şükranla yad ettiğinin altını çizdi.

Bahçeli: Haber

Bahçeli: "DEM milletvekillerinin maaşı kesilerek şehit ailelerine aktarılmalıdır"

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmalıdır” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli terörle mücadele kapsamında ve HDP milletvekilleriyle ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamasında Türkiye’nin 40 yıldır bölücü terörle mücadele halinde olduğunu kaydeden Bahçeli, “Terör(izm)le mücadele, milli güç unsurlarının bir konsept dahilinde seferber edilmesini gerektiren bütünlükçü ve çok boyutlu mekanizmalar toplamı; aynı zamanda siyasi, stratejik, ekonomik, güvenlik, psikolojik ve diplomatik yönleri bulunan değişken ve dinamik süreçlerin muhassalasıdır. Bunun yanı sıra terörle mücadeleyi muvaffakiyetle taçlandıran manevi amillerin başında da sabır, inanç, metanet ve moral üstünlük mühim ve müessir bir konumdadır. Terörle mücadele doğaçlama bir süreç olmadığından manevra kabiliyet ve kalitesi devamlı güncellenerek güçlendirilmelidir” ifadelerine yer verdi. Açıklamasında 15 Ağustos 1984 Eruh ve Şemdinli saldırılarından 15 Ağustos 2024’e kadar geçen 14 bin 600 günde sivil ve resmi görevli şehit sayısının 14 bin 902 olduğunu belirten Bahçeli, 40 yıllık mücadele döneminde tezahür eden ekonomik kaybın kabaca 2,5 trilyon dolara yaklaştığını ifade etti. ŞEHİTLERİMİZİN DÖKÜLEN KANLARININ PARASAL ÖLÇÜYLE MUKAYESESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR Bahçeli açıklamasının devamında, “Elbette kahraman şehitlerimizin dökülen kanlarının hiçbir ekonomik veya parasal ölçüyle mukayesesi mümkün değildir. Onların fedakarlıkları imrenilecek ve hayranlık duyulacak seviyededir. Emperyalizmin uzaktan kumandasıyla emel ve eylem hiyerarşisi oluşturan terör örgütünün hem insanlık suçu işlediği hem de Türkiye’nin ve Türk milletinin varoluşsal haklarına saldırdığı ayan beyan gözler önündedir. Terörle mücadelenin ardışık ve bütünlükçü mahiyetinden dolayı yalnızca dağda gezen silahlı eşkıya kolunu etkisiz hale getirmek doğal olarak terörist ikmal kanallarını tasfiyede yetersiz kalmaktadır” değerlendirmesinde bulundu. Açıklamasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde terör ve bölücülük propagandası yapan lekeli yüzlerin varlığı ülke ve millet gündemini meşgul ettiği müddetçe kanlı döngünün sonunun gelmeyeceğinin altını çizen Bahçeli, “Dağda kovalanıp başı ezilen, sınır ötesinde kaçacak ve sığınacak in bulmakta zorluk çeken hainlerin siyasi destekçileri artık iyice azgınlaşmışlardır. ‘Bu devlet yıkılmalıdır’ diyen bir soysuz, DEM kontenjanlı TİP milletvekilidir. Sövüp saydığı Türkiye Cumhuriyeti devletinin hazinesinden emekli maaşı dışında her ay 170 bin lira milletvekili maaşı almaktadır. Bu yürek yaralayan gerçek milli vicdanları kanatmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD ziyareti sırasında kaç uçakla gittiğini sayıp Külliye’nin güvenlik harcamalarının çetelesini tutan, bunu da emeklilerimizi provoke etmek için kullanan organize ihanet ve terör şebekesinin devlet hazinesine deyim yerindeyse hortum bağlaması utanç duyulacak bir tenakuzdur” ifadelerine yer verdi. "PKK'nın milis unsuru olan DEM'in TBMM'de 57 milletvekili bulunmaktadır" diyen Bahçeli, “Bu milletvekillerin devlet hazinesine yıllık maliyeti 116 milyon 280 bin liradır. Ayrıca DEM’in 171 milletvekili danışmanın hazineden aldığı yıllık maaş 133 milyon 380 bin lira, 10 grup danışmanının yıllık maaş külfeti 8 milyon 400 bin lira, 30 büro personelinin aldığı yıllık maaş da 23 milyon 400 bin liradır. Daha vahimi de DEM’in 2024 yılında hazineden aldığı yardım miktarının yaklaşık 658 milyon lira olmasıdır. Bu kapsamda terör ve bölücülük odağı DEM’in düşman olduğu devletten 2024 yılında alacağı toplam parasal büyüklük yaklaşık 940 milyon liradır. En düşük emekli maaşının 12 bin 500 lira olduğu düşünüldüğünde neredeyse 76 bin emeklimizin hakkı terör örgütüne adeta kurşun, silah ve bomba parası olarak hibe edilmektedir” ifadelerini kullandı. “57 DEM MİLLETVEKİLİNİN MAAŞI DERHAL KESİLEREK TERÖRLE MÜCADELEYE VE ŞEHİT AİLELERİNE AKTARILMALIDIR” 26 Aralık 2023 TBMM Grup Konuşmasındaki görüşlerin tekraren değerlendirilmesinin milli ve vicdani bir sorumluluk olduğunu belirten Bahçeli, “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen sözde parti veya partilerin Cumhuriyet’i kuran TBMM’de bulunması, hazine yardımı ve maaş almaları rezalettir, melanettir, cinayettir, zillettir, milletimize karşı en aşağılayıcı muamelemedir. Böylesi bir haksızlık ve hukuksuzluk dünyanın hangi ülkesinde görülmektedir? Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen sözde milletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşaratların acilen mahkemeye çıkarılmasıdır. Üçüncü önerim, yeni anayasa sürecinde, Anayasa Mahkemesi statüsünün, üye yapısının, yargılama usullerinin radikal şekilde ele alınarak yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de, TBMM Genel Kurulu’nda anlam ve ahlaki bağlayıcılığını temelden kaybeden kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeni baştan çizilmesidir” dedi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.