SON DAKİKA
Hava Durumu

#Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

Söz Bursa - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Erdoğan: CHP Genel Başkanı resmen siyasi mandacılık talep ediyor Haber

Erdoğan: CHP Genel Başkanı resmen siyasi mandacılık talep ediyor

Ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor, ben partimi ve kendimi niye bu hale düşüyorum sorusunu sormak aklına dahi iyi gelmiyor. Mandacı deyince bize öfkeleniyorlar, bize saldırıyorlar. Sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nden ne farkı var" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakırköy'de düzenlenen 9. Milli İrade İftar Programı'na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, "Rabbim bu mübarek ayda kendi rızası için edilen duaları yapılan ibadet ve hayırları kabul buyursun. Bu Ramazan'da Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda zulme uğrayan kardeşlerimize el uzattık. Yardımlarımızı artırmak suretiyle mazlum ve mağdurların yanında olmaya ihtimam gösterdik. Tüm gücümüzle, tüm kapasitemizle Gazze halkının yanındayız. İnşallah zulüm bitene 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar da Filistinlilerin her daim yanlarında olacağız. Şehit düşen Gazzeli kardeşlerimize Allah'tan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum" dedi. "ÜLKEMİZDE BİRİLERİ TÜRKİYE'NİN İSLAM ALEMİNDE VE DÜNYADA NEYE TEKABÜL ETTİĞİNİ İDRAK EDEMİYOR" "Ülkemizde birileri Türkiye'nin İslam aleminde ve dünyada neye tekabül ettiğini halen idrak edemiyor. Bu çevreler kendi tarihlerini bilmedikleri, kendi atalarını tanımadıkları için Türkiye'nin tarihi ve kültürel derinliğinden de habersizler" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan "Mesela Suriye'deki devrime Türk milletinin niçin bu kadar sevindiğini, Suriyeli kardeşlerimizin zafer kutlamalarında neden Türk bayrağı açtığını, yeni Suriye hükümetinde niçin bu kadar Suriye'de eğitim görmüş bakan olduğunu bir türlü kavrayamıyorlar. Cahil diyerek, kitap okumuyor diyerek aşağıladıkları gençlerin bilgi, birikim, cesaret, vizyon ve donanım noktasında kendilerinden fersah fersah ileride olduğunu onlar da anlayacaklar. Ama bunu yapmaya cesaretleri yok. Ya cehaletlerinden dolayı ya da batıya duydukları platonik aşk gözlerini kör ettiği için maalesef gerçekleri göremiyorlar. Böyle devam ederlerse korkarım hiçbir zaman da göremeyecekler" ifadelerini kullandı. "TÜRKİYE OLARAK TÜM İMKANLARIMIZLA YENİ DÖNEMİN HAZIRLIĞI İÇİNDEYİZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aşırı özgürlük, bireycilik, radikal demokrasi adına devleti ve toplumu zayıflatacak yönelimlerin siyasallaştırılması devri hızla son buluyor. Devleti zayıflatan popüler akımlar artık eskisi kadar rağbet görmüyor. Sadece Asya'da, Avrupa'da Amerika'da değil hemen her yerde devletler toplumu ve kamuyu güçlendirmek için yepyeni politikalar geliştiriyorlar. Ekonomiden ticarete, savunmadan nüfus oranına her alanda insanlık yeni mücadele dönemine kendini hazırlamaya çalışıyor. Türkiye olarak biz de tüm imkanlarımızla yeni dönemin hazırlığı içindeyiz. Yönetimde istikrarın kurumsallaştığı cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişten, savunma sanayi alanında yaptığımız hamlelere, LGBT belası gibi aile kurumunu hedef alan sapkınlıklarla mücadele eden iç cephemizin güçlendirilmesi çabalarına, terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda atılan adımlardan, dış politikada kurduğumuz yeni denklemlere kadar çok geniş bir yelpazede bunun altyapısını oluşturuyoruz" şeklinde konuştu. "CUMHURİYETİ KURMAKLA ÖVÜNEN BİR PARTİNİN GENEL BAŞKANI ÇIKIYOR RESMEN SİYASİ MANDACILIK TALEP EDİYOR" "Türkiye ne zaman kendisine biçilen konuma itiraz etse, kökü dışarıda bazı kirli odaklar tarafından hedefe konulmuştur" ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Türkiye ne zaman ezber bozan adımlar atma cesareti gösterse, birileri hemen düğmeye basmış ülkemizin dikkatini dağıtmıştır. Cumhuriyet tarihinde buna defalarca şahit olduk. Sokak olayları ile bunu yaşadık. Sağ sol, alevi Sünni provokasyonları ile bunu yaşadık. Demokrasimize yönelik gayrimeşru girişimler ile bunu yaşadık. Terör örgütlerinin hain saldırıları ile bunu yaşadık. Bizi kendi içimize hapsetmek, kendi iç mesellerimiz ile meşgul etmek için her yolu denediler. Her yolu hala deniyorlar. Sivil siyaseti, demokrasi ve Türkiye'nin kazanımlarını hedef alan bu saldırılarda silah olarak hep belli kavramlar, belli cümleler kullanılmıştır. Hatırlayınız ‘Cumhuriyet tehdit altında' dediler, ‘laiklik elden gidiyor' dediler, ‘sivil darbe' dediler, ‘hayat tarzımıza müdahale ediliyor' dediler, ‘Türkiye batıdan uzaklaşıyor' dediler. Daha burada saymaya kalksak sabahı bulacağımız bir sürü akıl, ahlak ve insaf dışı iddiaları dillendirerek hedeflerine ulaşmaya çalıştılar. Üzülerek söylüyorum çoğu zaman başarılı da oldular. Gerçekten çok ağır bedeller ödedik. Ekonomik ve siyasi bakımdan irtifa kaybettik. Pırıl pırıl gençlerimizi bu kalleş çarkın insafsız dişlilerine kurban verdik. İstanbul merkezli yolsuzluk ve terör soruşturması sonrasında yaşanan olayları bu fotoğraftan bağımsız değerlendiremeyiz. CHP genel başkanının yaptığı sorumsuz boykot çağrıları ile isim vererek yerli ve milli markaları tehdit etmesini yine bundan ayrı göremeyiz. 1 haftadır yolsuzluğu örtmek, hırsızlığı gizlemek, soygunu perdelemek, sahtekarlığı savunmak adına her şeyi yaptılar. Marjinal sol örgütleri öne sürmekten gençlerin arkasına saklanmaya, ecdat mirası camilerimize terbiyesizlik yapmaktan, güvenlik güçlerimize hakaret edilmesine kadar her türlü kepazelik sergilendi. Güya hak arama bahanesiyle demokrasi ile, hukuk ile, meşru hak arama yolları ile asla alakası olmayan çok tehlikeli bir provokasyona giriştiler. Ancak polisimizin soğukkanlı ve kararlı tutumu, milletimizin sağduyulu tavrı, zorbalığa maruz kalmalarına rağmen gençlerimizin sakin duruşu sayesinde tahrik siyaseti hedefine ulaşamadı." "BU ZİHNİYET NE YAPARSA YAPSIN BİZ İNADINA TÜRKİYE DİYECEĞİZ" "Türkiye'yi yabancılara şikayet etmeye, Türkiye'yi alenen kötülemeye başladılar. 23 yıllık başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı görevim boyunca yüzlerce farklı ülkeden binlerce siyasi temsilci ile görüştüm. Bunların arasında pek çok muhalefet lideri de vardı. Bunlardan bir tanesinin bile bize kendi ülkesini şikayet ettiğini, kötülediğini, kendi ülkesine karşı bizden yardım istediğini görmedik, duymadık. Ama bizdeki muhalefet, uluslararası her platformda, kendilerine her mikrofon uzatıldığında bunu yapmaktan kaçınmadı" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önceki gün bizim de tahmin edemeyeceğimiz yeni bir eşik aşıldı. Son olarak batıya yalvaracak kadar kontrolü kaybettiklerini gördük. Öyle büyük bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız ki, cumhuriyeti kurmakla övünen bir partinin genel başkanı çıkıyor resmen siyasi mandacılık talep ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı, Gazze soykırımındaki ikiyüzlü yayınları sebebiyle itibarını kaybetmiş bir yabancı medya kuruluşundan süklüm püklüm yardım diliyor. ‘Kendimizi terk edilmiş hissettik' diyor yani ‘yolsuzluk yapanlara niye destek olmadınız' demeye getiriyor. Ülkesini yabancılara şikayet ederken utanmıyor, yüzü kızarmıyor, ben partimi ve kendimi niye bu hale düşüyorum sorusunu sormak aklına dahi iyi gelmiyor. Mandacı deyince bize öfkeleniyorlar, bize saldırıyorlar. Sizin söylediklerinizin İngiliz Muhipleri Cemiyeti'nden ne farkı var. 100 yıllık Cumhuriyet Halk Partisi'ni sırf yolsuzlukları savunmak adına böyle aciz bir duruma düşürmekten hiç mi hicap duymuyorsunuz. Sayın Özel'e bir kez daha kendini toparlamasını, yolsuzlukları aklamak için kendisini bu kadar yormamasını tavsiye ediyorum. Bu zihniyet ne yaparsa yapsın biz inadına Türkiye diyeceğiz. Tabii ki bu süreçte kamu düzeninin bozulmasına da göz yummayacağız. Yüzünü kapatan, polise saldıran, işinde gücündeki insanlarımıza tebelleş olan kim varsa emniyet birimlerimiz gerekli müdahalelerde bulunacaktır. Şunun da bilinmesini isterim kandırılmış, marjinal örgütlerin pençesine düşmüş dahi olsa bizim millet ve memleket düşmanlarına kaptıracağımız tek bir gencimiz olamaz. Onları da bir şekilde kazanmakla, onların da bir yolunu bulup iyiye, doğruya, ülkesinin ve milletinin safına katmakla mükellefiz. Sivil toplum kuruluşlarımızın yanı sıra ailelerimizin de bu çabalarımızda devlete destek olması gerekiyor. Ailelerimiz çocuklarını belediyeleri yağmalayan suç örgütlerinin sinsi planlarında kullandırmasınlar. Ana muhalefet partisini esir almış bir avuç belediye soyguncusunun, evlatlarının hayatını karartmasına, paçalarını kurtarmak için evlatlarını canlı kalkan olarak öne sürmesine ailelerimiz izin vermesinler" dedi.

Erdoğan: Toplumsal gerilimleri ülkemize taşımak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz Haber

Erdoğan: Toplumsal gerilimleri ülkemize taşımak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz

Farklılıkları çatışma ve kutuplaşma vesilesi değil beşeri zenginlik kaynağı gören geleneğimize daha sıkı sarılmamız gerekiyor" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen iftarda, dini azınlık temsilcileri ile bir araya geldi. İftara, Türkiye'ye ziyarette bulunan Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud da katıldı. Somali Cumhurbaşkanı Mahmud'u Türkiye'de misafir etmenin bahtiyarlığını yaşadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Aynı şekilde böyle mübarek bir günde iftar soframızı ülkemizdeki cemaat vakıflarının temsilcileriyle paylaşmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Davetimize icabet ederek iftar soframızı şereflendirdiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sizlerin vasıtasıyla temsil ettiğiniz cemaatlerin bütün mensuplarına selam ve sevgilerimi gönderiyorum" dedi. Türkiye'nin çok farklı inanç kültür ve kimlikleri asırlardır bir arada barış içinde yaşatma tecrübesine sahip olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul'dan Mardin ve Hatay'a kadar birçok ilimizde ezan, hazan ve çan yüzyıllar boyu bir arada var oldu. Camiler kiliseler sinagoglar asırlardır aynı sokağı, aynı caddeyi paylaştı. Aynı vatan toprakların üzerinde aynı gök kubbe altında Müslümanlar Hristiyanlar Museviler yan yana yaşadı. Yüzyılların birimi olan bu eşsiz tecrübeye çok değer veriyoruz. "ifadelerini kullandı. Nefret söylemlerinin arttığı kültürel ırkçılığın ve fanatizmin tüm dünyada tırmandığı bir dönemde bu vasfı korumaya güçlendirmeye daha fazla ihtiyaç olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Farklılıkları çatışma ve kutuplaşma vesilesi değil beşeri zenginlik kaynağı gören geleneğimize daha sıkı sarılmamız gerekiyor. Dolayısıyla hemen her sene tekrarladığımız şu birlikteliğimizin çok kıymetli olduğuna inanıyorum" açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 yılına giren iktidarlar boyunca tüm vatandaşların inanç özgürlüğünü genişletmeye çalıştıklarını belirterek, "Hangi kökene, inanca cemaate mensup olursa olsun 85 milyonun her bir ferdinin kendini eşit hissetmesi için mücadele ettik. Bilhassa gayrimüslim kardeşlerimizin bir ruhi tedirginlik içinde olmaması için azami gayret gösterdik. İnşallah bu şekilde yola devam edeceğiz. Bölgede nükseden toplumsal gerilimleri ülkemize taşıma niyetinde olanlar, bunun için her yolu deneyenlere fırsat vermeyeceğiz" dedi. Yakın geçmişte büyük acılar yaşayan Somali halkının ekonomik kalkınmasına, huzuruna büyük önem verdiklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Somali'nin ülkemizin de desteğiyle elde ettiğini kazanımları koruyarak toplumsal barış ve istikrarını güçlendirmesini temenni ediyoruz. Terörün her türlüsünden çok çekmiş bedel ödemiş bir ülke olarak Somali halkının yanındayız. Türkiye olarak Somali'nin birliği dirliği için bölgesinde bir istikrar kaynağı olması için gerekli katkıyı sunmaya devam edeceğiz. Davetimize icabetle iftar soframızı teşrif ettiğiniz için her birinize teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanının şahsında Tüm Somali halkını selamlıyorum. Ramazan Bayramı'nızı şimdiden tebrik diyorum" dedi.

Firmaları açık açık tehdit edenler, kaybedecekler Haber

Firmaları açık açık tehdit edenler, kaybedecekler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde emekçilerle iftar programında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, davete icabet eden katılımcılara teşekkür ederek, "Davetimize icabet edip, iftar soframızı onurlandıran her bir kardeşime şükranlarımı sunuyor, Ramazan-ı Şerifinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum. Bizleri bu güzel iftar sofrasında bir araya getiren Çalışma Bakanlığımıza, Sayın Bakan ve ekibine de ayrıca teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyemize, milletin evine, bu gazi mekana hepiniz hoş geldiniz. Bugün aynı zamanda bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen, Leyletü’l-Kadri yani Kadir Gecesi’ni de idrak ve ihya ediyoruz. Semadan rahmet ve bereketin yağdığı bu mübarek gecenin sizlerle birlikte milletimiz için, İslam alemi ve tüm dünya için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Aynı şekilde önümüzdeki pazar günü müşerref olacağımız Ramazan Bayramınız şimdiden mübarek olsun" dedi. Bu mukaddes günlerin Filistin halkı başta olmak üzere dünyanın farklı yerlerinde izzet mücadelesi veren tüm mazlumların zaferine, zulümden kurtuluşuna vesile olması temennisinde bulunan Erdoğan, Filistin Yemen, Somali, Sudan, Balkanlar ve Kafkaslar’da bulunanlar için de dua edilmesini istedi. Emek, alın teri ve helal kazancın inanç ve kültür değerlerimizin merkezinde yer aldığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu kavramlar bizim adaletle, refahla, hakkaniyetle dolu tarihimizin adeta köşe taşları olmuştur. Ahi teşkilatlarımız, loncalarımız, orta sandıklarımız yalnızca çalışan ve işverenin hakkını, hukukunu korumakla kalmamış, aynı zamanda sosyal nizamın da en önemli teminatlarından birini teşkil etmiştir. Peygamber Efendimiz, aleyhissalatü vesselam, bir hadisi şerifinde, bir işçiyi istihdam edip işini yaptırdığı halde ücretini vermeyen kimsenin karşısına Rabbimizin kıyamet gününde bir hasım olarak dikileceğini buyurmuştur. İstiklal Marşı şairimiz merhum Mehmet Akif de çalışmanın önemini şu veciz mısralarla ifade etmiştir: ’Cemaat intibah ister, uyanmaz gizli yaşlarla, Çalışmak! Başka yol yok, hem nasıl? Canlarla, başlarla, Alınlar terlesin, derhal iner mevud olan rahmet, Nasıl hasir kalır tevfiki hak ettim diyen millet’ "ifadelerini kullandı. Kanuni Sultan Süleyman döneminde payitahtta görev yapan Hollanda Büyükelçisinin Hollanda Kralına bir mektup gönderdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, mektubun içeriğini paylaştı. Erdoğan, "Onlarda muhteşem bir imparatorluğun kaynakları, zafere alışkanlık, savaşma yeteneği, sıkı çalışmaya dayanıklılık, tutumluluk, düzen disiplin ve tedbir. Bizde ise yaygın fakirlik, bazı kesimlerde lüks ve israf, tembellik ve eğitimsizlik. Öyle ise bu durumdan nasıl bir sonuç bekleyebiliriz ki? İşte Hollandalının bize bakışı tarihimizde nereden nereye geldiğimizin çok acı net ufku. Tarihimiz işte bu mektubun resmettiği manzarada olduğu gibi daha nice hasletlerle erdemlerle güzelliklerle doldur. Bizde bu mirasa sahip çıkarak göreve geldiğimiz günden beri çalışanın hakkını vermeye adil bir çalışma iklimi inşa etmeye gayret ettik" dedi. İşçilerin, memurların, sendikaların ve tüm çalışanların şartlarını iyileştirmek, refah seviyelerini yükseltmek için çaba harcadıklarını aktaran Erdoğan, "Yasa ve mevzuat değişikliklerinden sendikal haklara istihdam politikalarından fırsat eşitliğine iş sağlığından sosyal güvenliğe çalışma hayatının tüm kesimlerini kuşatan reformlar yaptık. Bilhassa son dönemde devrim niteliğinde adımlar attık. Millete kan kusturan tek parti faşizminin yasakladığı 1 Mayıs’ı Emek ve Dayanışma Günü olarak resmi tatil ilan ettik. Çalışanlarımızın daha emniyetli koşullarda çalışmalarını temin etmek için İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununu çıkardık. Sendikaların kuruluş şartlarını kolaylaştırdık. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununu revize ederek iyileştirdik. Toplu sözleşme sistemini genişlettik" ifadelerini kullandı. Sendikal güvenceleri ve grev hakkını güçlendirdiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanıdıklarını, ana muhalefet partisinin Anayasa Mahkemesine taşıyıp iptal ettirdiği toplu sözleşme ikramiyesini yeniden yürürlüğe koyduklarını ifade etti. Kamuda başörtüsü yasağını kaldırarak kadınların çalışma hayatındaki hak ve özgürlüklerini garanti altına aldıklarını hatırlatan Cumhurşbaşkanı Erdoğan, "Kamu çalışanlarımız artık cuma izni, hac izni gibi haklardan tam ve etkin şekilde yararlanabiliyor. Maaş artışları, disiplin affı, refakat izni, 3600 ek gösterge ve ek ödemeler gibi bu alanlarda yaptığımız düzenlemelerle memurlarımızın çalışma ve özlük haklarını iyileştirdik. Kamu görevlilerimizin ücret artış oranlarını, zam ve tazminatlarını, sosyal desteklerini çalışanlarımızı enflasyona ezdirmeyecek şekilde biz düzenledik" şeklinde konuştu. "KAMU GÖREVLİLERİMİZİN SORUNLARINI 23 YILDIR OLDUĞU GİBİ YİNE YAPICI BİR ANLAYIŞLA ÇÖZÜME ULAŞTIRACAĞIZ" Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 yılı Ocak ayı itibariyle enflasyon farkıyla birlikte memur maaşlarına yüzde 11,54 oranında zam yaptıklarını, böylece 2002 yılında 392 lira olan en düşük memur maaşını 2025’te 43 bin 726 liraya yükselttiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu rakamlarla birlikte 2002’den bugün en düşük memur maaşının reel olarak yüzde 266 oranında nominal olarak ise yaklaşık 112 kat arttığını kaydetti. Erdoğan, Ağustos ayı içerisinde inşallah toplu sözleşme sürecini başlatacaklarını belirterek, "Kamu görevlilerimizin sorunlarını 23 yıldır olduğu gibi yine yapıcı bir anlayışla çözüme ulaştıracağız" ifadelerini kullandı. Kamu toplu iş sözleşmeleri çerçeve anlaşma protokolüyle ilgili taleplerin sendikalar tarafından kendilerine iletildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal diyalog anlayışı içinde kamu işçilerinin toplu iş sözleşmelerine ilişkin olarak bu süreci tamamlayacaklarını kaydetti. Bir önceki yıla göre yüzde 30 artış yapılan asgari ücreti gelir vergisinden muaf tuttuklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, işverenlere sağladıkları asgari ücret desteğini sürdürdüklerini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, emeklilerin ikramiye ve banka promosyonu gibi yeni haklardan istifade etmelerini sağladıklarını, geçmişte ilaç ve hastane kuyruklarında ömür tüketen vatandaşların tüm sorunlarını giderdiklerini, sağlık ve sosyal güvenlik sistemini sorunsuz şekilde işler hale getirdiklerini ifade etti. Kamu kurumlarındaki alt işveren işçilerine ve sözleşmeli personele kadro verdiklerini de ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçici işçilerin tam yıl çalışabilmesinin önünü açtıklarını bildirdi. "MUHTERİS SİYASETÇİLERE PRİM VERMEYECEĞİZ" İŞKUR Gençlik Programı ile üniversite öğrencilerinin bilgi ve tecrübe kazanmalarını sağlayarak gelir elde etmelerini sağladıklarını dile getiren Erdoğan, "Daha nice düzenlemeyi, yeniliği, projeyi devreye alarak çalışanlarımızı her alanda destekledik. Teşvik ettik, güçlendirdik. Bu çalışmalarımızı inşallah önümüzdeki dönemde de artan bir ivme ile sürdürecek emekçilerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Sorumsuz boykot çağrılarıyla tüccarın işiyle oynayan, işçinin ekmeğiyle oynayan, sanayiciyi, girişimciyi batırmak için adeta çabalayan muhteris siyasetçilere prim vermeyeceğiz" dedi. "Türkiye için çalışan, 85 milyon için üreten, Türk ekonomisine katma değer sağlayan hiç kimseyi, hiçbir şirketimizi bunların insafına terk etmeyeceğiz" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "28 Şubat’ta sermayeyi renklere ayıranlar nasıl kaybetmişse, bugün de medya kuruluşlarını şirketleri, firmaları isim isim verip açıkça tehdit edenler, ülkesini yurt dışına şikayet edenler de şunu iyi bilin, kaybedeceklerdir. Onlar ne yaparsa yapsın, bizler Türkiye Yüzyılı’na giden yolda büyük ve güçlü Türkiye’yi inşallah hep birlikte el ele vererek inşa edeceğiz. Ana muhalefetin başındaki zat, tüm medya gruplarını ne yapıyor? Batı’ya şikayet ediyor. Ya sen nasıl bir insansın? Başka gidecek kapı bulamadın mı? Çalacak kapı bulamadın mı? Eğer ciddiysen belli bir karaktere sahipsen bu gençleri sokağa dökmek sana hiçbir şey kazandırmayacağı gibi kaybettirecek. Ne yapıyor? Tek tek televizyonları, medya gruplarını şikayet ediyor. Bizim kültürümüzde, bizim hayatımızda bu tür bir anlayış kesinlikle yoktur. Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun. Bunların eline bizi düşürmesin" diye konuştu. BAYRAM TATİLİ 9 GÜN Bayram tatilini 9 güne çıkardıklarının müjdesini de paylaşan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biliyorsunuz gelecek hafta tüm okullarımız ikinci ara tatillerine giriyor. Ara tatilin olduğu pazartesi ve salı günleri aynı zamanda Ramazan bayramı tatilinin 2. ve 3. günlerine denk geliyor. Ailelerimiz çocuklarıyla doya doya vakit geçirsin. Bayramı aileleriyle birlikte huzurla sevinçle idrak etsin istiyoruz. Bu amaçla kamu çalışanlarımız için bayramı takip eden 3 günlük süreyi de idari izin kapsamına aldık. Yani 2 Nisan Çarşamba, 3 Nisan Perşembe ve 4 Nisan Cuma günü de kamu çalışanlarımız idari izinli sayılacak. Böylece milletimiz toplamda 9 günlük bir tatil yapma imkanına kavuşacak. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Ramazan bayramının milletçe birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimizi güçlendirmemize vesile olmasını canı gönülden temenni ediyorum. Sözlerime bu düşüncelerle son verirken sizleri bir kez daha sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. İftar soframızı teşrif ettiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Kadir Gecenizi ve Ramazan Bayramınızı tekrar tebrik ediyorum."

Erdoğan: "CHP seçmeni, pek çok konuda Bay Kemal'i mumla arar hale geldi" Haber

Erdoğan: "CHP seçmeni, pek çok konuda Bay Kemal'i mumla arar hale geldi"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Milletvekillerini, partilileri ve tüm vatandaşları selamlayan Erdoğan, "Özellikle bu mübarek Ramazan ayında İsrail'in tekrar başlayan saldırıları altında sahur yapan, gün boyu oruç tutan, iftar eden tüm mazlumları, zalime boyun eğmeyen ümmetin yüz akı tüm Filistinli yiğitleri şahsım ve partim adına hürmetle selamlıyorum. Artık uğurlamaya hazırlandığımız Ramazan-ı Şerif'inizi, inşallah bu gece idrak edeceğimiz Kadir Gecemizi, inşallah pazar günü vasıl olacağımız Ramazan Bayramınızı şimdiden yürekten tebrik ediyorum. Rabbimden bu mübarek günlerin hürmetine bizleri affı, mağfireti ve bereketiyle kuşatmasını, zulüm altındaki kardeşlerimizi bir an önce felaha kavuşturmasını niyaz ediyorum. Biliyorsunuz sayısız güzelliğin yanı sıra Ramazan-ı Şerif'in bize yaşattığı hasletlerden biri de bu ayda paylaşma, dayanışma ve kardeşlik ruhunun adeta zirveye çıkmasıdır. Asırlardır işte bu ruhla kardeşlik hukukumuzu güçlendiriyor, sofralarımızla birlikte gönüllerimizi de birbirimize ardına kadar açıyoruz. Allah'a sonsuz hamdolsun" ifadelerini kullandı. AK Parti ailesi olarak teşkilatıyla, belediyesiyle, milletvekilleriyle, genel merkeziyle, kabinesiyle tam kadro sahada olduklarını bildiren Erdoğan, "Bu muazzam ruh şölenine gölge düşürmeye çalışanlara aldırmadan 81 vilayetimizin her karışında, Türkiye'nin bütün ilçe ve beldelerinde, bütün mahalle ve köylerinde bir ay boyunca bir gönüle daha girmek, bir garibin daha elinden tutmak, bir ihtiyaç sahibinin daha kapısını çalmak, bir yaralı kalbe daha dokunmak için koşturan tüm yol arkadaşlarımıza, özellikle de siz milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. Grup toplantımızda yapacağımız istişare ve değerlendirmelerin ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Toplantımıza teşrif eden misafirlerimize, sadece katılımlarıyla değil, heyecanlarıyla da grup salonumuzu adeta bir bayram yerine çeviren genç kardeşlerime hoş geldiniz diyor. Teveccühleri için kendilerine gönülden teşekkür ediyorum" dedi. "AK PARTİ'DE ESKİ DİYE BİR KAVRAMA YER YOKTUR" Kuruluşundan bugüne AK Parti'ye gönül vermiş, hizmet etmiş, katkıda bulunmuş yol arkadaşlarının tamamına sevgilerini, saygılarını gönderdiğini belirten Erdoğan, "Geçtiğimiz günlerde önceki dönem milletvekillerimizle yaptığımız iftarda da ifade ettiğim gibi AK Parti'de eski diye bir kavrama yer yoktur. Partimizin temsilcisi olduğu kutlu davaya inancını ve bağlılığını muhafaza eden herkes ezeli ve ebedi AK Partilidir. Görevler, makamlar, unvanlar gelip geçicidir. Asıl olan işte bu şuurla ülkemize, milletimize, tüm insanlığa hizmet etmek, kalplerde kalıcı yer edinmektir. Cumhuriyet tarihinin milletimizden en çok teveccüh gören, ülkemize en çok yatırım ve eser kazandıran, milletimize her alanda eşi benzeri görülmemiş hizmetler veren bir partiye başka türlüsü de yakışmaz. Yola çıktığımız ilk günden beri biz milletimizle gönül bağımızı güçlendirmeye çalıştıkça birileri de aramıza girip nifak çıkartmanın peşinde koştu. Bu çabaların bir kısmı ideolojik saplantılardan kaynaklanıyordu. Zaman içinde bu tür endişelerin boş olduğunu kendileri de anladılar ama 'hata yapmışız' deme erdemini gösteremediler. Bize yönelik husumetlerin bir kısmı da çeşitli maskeler altında ülkeyi sömürenlerin soygun çarkını bozmamızdan kaynaklanıyordu. 23 yıl boyunca en büyük tepkiyi, en büyük nefreti de bunlardan gördük" şeklinde konuştu. "HEM MİLLETİMİZ HEM DEVLETİMİZ BUNLARIN HEPSİNİ GEREKTİĞİNDE HESABI TEK TEK SORULMAK ÜZERE BELLEĞİNE KAYDETMİŞTİR" Kimi zaman Gazi Mustafa Kemal'i, kimi zaman Batı'yı, kimi zaman da milletin çeşitli kesimlerinin inanç ve köken hassasiyetlerini istismar eden yağmacıların kuyruk acısının hala dinmediğini söyleyen Erdoğan, "Türkiye'ye ve Türk milletine varoluşsal düşmanlık besleyen çevreler ise her iki cenahı da kendi amaçları doğrultusunda tepe tepe kullanmışlardır. Türk ekonomisinin batırılması için çalışmak dahil beşinci kol faaliyetlerinin bu kadar yaygın ve pervasız yürütülmesinin gerisindeki sebeplerden biri kendi çıkarını her şeyin önünde tutan köksüzlerin sayıca fazla olmasıdır. Geçtiğimiz 23 yılda bu ülkeye ve millete hangi kazanımları sağladıysak, işte bunlara rağmen, bunların sabotajlarına, ihanetlerine rağmen başardık. Evet bunca yılı yıkılmadan dimdik ayakta geçirdik ama karanlık cinayetlerle kaos çıkarma niyetinde olanları da, bize cumhurbaşkanı seçtirmemek için darbe çığlıkları atanları da, FETÖ'nün ihanetlerine piyonluk yapıp tanklarına alkış tutanları da, terör örgütlerinin sınırlarımıza ve şehirlerimize saldırılarından medet umanları da asla unutmadık. Aynı şekilde başları her sıkıştığında ülkemize uluslararası müdahale çağrısında bulunanları, siyasi mücadeleyle beceremediklerini ekonomiyi çökerterek elde etme hesabı yapanları, her fırsatta inanç, köken, siyasi ve sosyal farklılıklar üzerinden milleti birbirine düşürmeye çalışanları, deprem gibi bir felaketi dahi hezeyanlarına alet etmeye kalkanları, velhasıl bizi gayrimeşru yollarla alt etmeye gayret edenleri, ülkeyi ve milleti ateşe atacak kadar gözü dönmüşleri asla unutmadık, unutmuyoruz. Hem milletimiz hem devletimiz bunların hepsini gerektiğinde hesabı tek tek sorulmak üzere belleğine kaydetmiştir" açıklamasında bulundu. "TÜRKİYE EKONOMİSİNE, MİLLETİN REFAH VE HUZURUNA YÖNELİK HER TÜRLÜ SABOTAJIN HESABI YARGI ÖNÜNDE SORULACAKTIR" Bugüne kadar millete edilen hürmetsizliklerin, demokrasiye yapılan saldırıların, milli iradeye yönelik ihanetlerin hesabının hukuk önünde ve meşru zeminde tek tek sorulduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Bundan sonra da Türkiye ekonomisine, milletin refah ve huzuruna yönelik her türlü sabotajın hesabı yargı önünde sorulacaktır. İhanete bulaşanlar, milletin kardeşliğine pusu kuranlar eninde sonunda adalete hesap vereceklerdir. Bakın bunun adı kör düşmanlık veya rovanşizm değil, milli iradenin refleksi, devlet olmanın gereği, ebed müddet ilkesinin şartıdır" dedi. Siyasetçi olarak herkes gibi insanların da değiştiğini kabul ettiklerini ve örneklerini de bizzat gördüklerini belirten Erdoğan, "Ama aynı zamanda kuzu postuna bürünmüş sırtlanları, sureti haktan gözüken fitnecileri, kuşağındaki hançeri sırtımıza saplamak için yanımızda yöremizde dolaşan riyakarları da çok ama çok iyi biliyoruz. Şu noktaya dikkatlerinizi özellikle çekiyorum. Biz meseleye Hoca Ahmet Yesevi'den, Yunus'tan, Mevlana'dan, Hacı Bektaşi Veli'den, Hacı Bayramı Veli'den ve daha nice gönül sultanlarından aldığımız ilhamla bakıyoruz. Bu kadim öğreti bize ülkemizdeki 85 milyonun tamamını, insanlık aleminin de ulaşabildiğimiz kadarını kucaklamakla mükellef olduğumuzu söylüyor" ifadelerine yer verdi. "AK PARTİ'NİN KAPISINI ÇALIP SELAM VEREN HERKESİ İÇERİYE BUYUR ETMEKLE MÜKELLEFİZ" Hukuktaki masumiyet karinesi gibi siyasette de beyan karinesinin esas olduğunu vurgulayan Erdoğan, "AK Parti'nin kapısını çalıp selam veren herkesi içeriye buyur etmekle mükellefiz. Hatta sokak sokak, ev ev dolaşıp insanları bu çatının altına davet etmek en başta gelen vazifemizdir. Bize gelen insanlara da Allah'ın onlara soracağı soruları değil, ülkeyi yönetmekle sorumlu bir siyasi teşekkülün mensuplarının soracağı soruları yöneltmek mecburiyetindeyiz. Yani partimize teşrif eden kişilere inancını, kökenini, meşrebini, günahını, sevabını değil ihtiyacını, beklentisini, sıkıntısını sorup, bunların çözümü için gayret göstermekle sorumluyuz. Bu asli görevimizi asla ihmal etmeden, geçmişten bugüne yaşadıklarımızı da hafızamızdan silmeden geleceğe doğru en güçlü şekilde nasıl yürürüz? İşte bunun arayışında olacağız. AK Parti Meclis Grubu'nun üyeleri olarak sizlerden bu bakış açısını asla kaybetmemenizi istiyorum. Bunları her daim zihninizde ve kalbinizde canlı tutmanızı özellikle rica ediyorum. Günlük hadiselerin hercümerci içinde bizi biz yapan vasıflarımızı ihmal etmeyecek, kaçınılmaz bir gerçek olan konjonktürün gereğini yaparken asıl rotamızdan kesinlikle sapmayacağız. Bizim ülkemize kazandıracak daha çok eserlerimiz, projelerimiz, yatırımlarımız, daha çok hizmetlerimiz var. Bunları hayata geçirmek için önce Allah'a, sonra da milletimize ve milletimizin bize vereceği güçlü desteğe güveniyoruz. Sizlerden bu doğrultuda çok daha fazla gayret, çok daha yoğun çalışma bekliyorum" dedi. "ŞEHİRLERİMİZ VE ORALARDA YAŞAYAN ON MİLYONLARCA İNSANIMIZ ESER VE HİZMET NAMINA HİÇBİR ÇALIŞMA GÖREMEDİKLERİ GİBİ, ÜSTÜNE BİR DE HAKARET İŞİTİYORLAR; OY VERDİKLERİNDEN HİZMET BEKLEDİKLERİ İÇİN AŞAĞILANIYORLAR" Türkiye'nin kaderi ile AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın kaderinin iç içe geçmiş, bütünleşmiş, yekvücut olmuş olduğunun altını çizen Erdoğan, "Son dönemde yaşanan gelişmeler, bu tespiti bir kez daha ve çok çarpıcı şekilde ispatlar niteliktedir. Bakın Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 2023 seçimlerini kazanıp cumhurbaşkanlığını aldık ve Meclis'te çoğunluğu sağladık. Ancak geçen yıl yapılan belediye başkanlığı seçimlerinde arzu ettiğimiz neticelere ulaşamadığımız gibi, hiç olmayacak kayıplarla da karşılaştık. Bir kısmı 2019 yılına kadar uzanan şu veya bu sebepten belediyelerde yaşadığımız kayıpların hem şehirlerimize, hem ülkemize nasıl büyük maliyetler getirdiğini görüyorsunuz. Türkiye, bir anda adeta belediyeler bağlamında 1989-1994 yılı dönemine geri döndü. Şehirlerimiz ve oralarda yaşayan on milyonlarca insanımız eser ve hizmet namına hiçbir çalışma göremedikleri gibi, üstüne bir de hakaret işitiyorlar; oy verdiklerinden hizmet bekledikleri için aşağılanıyorlar. Yanan otobüslerin, çalışmayan merdivenlerin, aksayan hizmetlerin suçu bile seçmene, İstanbullu kardeşlerimize yükleniyor. Belediyelere milletimizin dişinden tırnağından artırarak ödediği vergilerle aktarılan kaynakların eser ve hizmet yerine birilerinin şahsi hırsları ve çıkarları için kullanıldığı ortaya çıktı. Bilhassa İstanbul'un büyükşehri ve kimi ilçe belediyeleriyle yolsuzluk, hırsızlık, irtikap konusunda affınıza sığınarak söylüyorum, yamyamlığın kitabını yazdığı anlaşılıyor" diye konuştu. "İSTANBUL'UN CHP'Lİ BELEDİYELERİNDEKİ YOLSUZLUKLARI DİZİ YAPMAYA KALKSANIZ, BREZİLYA DİZİLERİNDEN DAHA FAZLA MALZEMEYLE KARŞILAŞIRSINIZ" Üniversite sınavını kazanan yüzbinlerce gencin hakkının yenildiği usulsüz diplomayla başlayıp, bütün şehri adeta bir ahtapot gibi saran rüşvet ve haraç çarkıyla devam eden rezilliklerin boyutunun son operasyonla beraber gün yüzüne çıktığını söyleyen Erdoğan şu ifadeleri kullandı: "Güya yakıt tankeriyle taşınan milyonlarca liralık sebze-meyveden İstanbul halkının en mahrem bilgilerinin 3-5 milyon dolar için yabancılara peşkeş çekilmesine, tutarı yüz milyarlarca lirayı bulan hırsızlıklardan basında ve sosyal medyada halkın parasıyla beslenen tetikçilere varıncaya kadar her türlü gayrimeşruluk, her türlü hukuksuzluk var. Öyle ki, İstanbul'un CHP'li belediyelerindeki yolsuzlukları dizi yapmaya kalksanız, Brezilya dizilerinden daha fazla malzemeyle karşılaşırsınız. Üstelik bunlar, henüz heybede duran büyük turplar ortaya dökülmeden, CHP'nin bizzat içinden gelen belge ve bilgiler ışığında güvenlik güçlerinin ve yargının elde ettiği sonuçlar. Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında, bunların bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak. Ortada bunca yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, alavere-dalavere, sahtekarlık varken; hakkı, hukuku, adaleti dilinden düşürmeyen CHP yönetimi iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete yönelmeyi tercih etti" ifadelerine yer verdi. "ÇALANA DEĞİL, YAKALAYANA KIZIYORLAR" Yargının iddialarının hiçbirine cevap veremeyen CHP yönetiminin insanları sokağa döküp ülkede kaos çıkarmaya çalışarak, skandalı örtbas etme çabasına giriştiğini söyleyen Erdoğan, "Dikkat buyurunuz; çalana değil, yakalayana kızıyorlar. Görevini yapanları değil, yolsuzluğa bulaşanları savunuyorlar. Belediye başkanlarının kurduğu haraç ve rüşvet düzeninin bedelini sokaklara döktükleri seçmenlerine ödetmeye kalkıyorlar. İşbirliği yaptıkları marjinal örgütlerin yol açtıkları rezaletleri sahiplenerek, girdikleri tehlikeli yolu iyice içinden çıkılmaz hale getiriyorlar. Daha da ötesi, bütün bunların faturasını bize, şahsımıza, hükümetimize ve partimize keserek, gerçekleri ters yüz etmeye çalışıyorlar" dedi. "YOLSUZLUK VE RÜŞVET SORUŞTURMASINA ESAS OLAN BİLGİ VE BELGELERİ GETİRENLER CHP'LİLERİN BİZZAT KENDİLERİDİR" Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına esas olan bilgi ve belgeleri getirenlerin CHP'lilerin bizzat kendileri olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Yolsuzluk ve rüşvet parasının taksimatında anlaşmazlık çıkınca birileri gidip yargıya olup biteni anlatmıştır. Yolsuzluğu yapan, rüşveti alan, paraşütle diploma sahibi olup yüzbinlerce gencin hakkını yiyenler CHP'li. Bu paraların bir kısmını siyasi ajandaları için kullanan, bir kısmını da kurdukları suç örgütü üzerinden şirketlerine aktaranlar, CHP'li. Soruşturma başlayınca, hem emniyette, hem savcılıkta itirafçılık sırasına girenler, CHP'li. Soruşturma derinleştikçe savcılığa yeni belge ve bilgi yağdıranlar CHP'li. Suç örgütünün medyada ve sosyal medyada kullandığı tetikçilerden, trol ordularından yılan, yorulan, bıkanlar CHP'li. Kurultayda ‘Şaibe var' diyerek mahkemeye şikâyette bulunanlar CHP'li. Dönen dolapları, alınan rüşvetleri, yapılan hırsızlıkları ekran erkan dolaşıp anlatanlar CHP'li. Ama, suçlu AK Parti. Ya Allah aşkına, biz böyle bir iç hesaplaşmanın neresinde olabiliriz? Sizin paylaşım kavganız sebebiyle başlayan yargı sürecini niye bize mal ediyorsunuz? Partiniz içindeki ihbarcılık yarışına niçin bizi karıştırıyorsunuz? Son olayda da tıpkı filmlerde olduğu gibi soyguncular birbirine girmiş, suç ortakları birbirini satmış, gidip polise ve yargıya ihbar etmiştir. Şu an bunun artçı sarsıntılarına şahit oluyoruz. Herkes gibi biz de güvenlik güçlerimizin ve yargının görevini yapmasını, yürütülen soruşturmanın neticelenmesini, mahkemeler tarafından suçlu bulunanların cezalandırılmasını bekliyoruz. Yürütmenin başı olarak, elbette her kurumun işini en iyi şekilde yapmasını gözetiyoruz. ‘Cumhur'un reisi' olarak tabii ki vatandaşımızın hakkının, hukukunun, evladının boğazından kısarak verdiği kaynakların üç-beş haydut tarafından gasp edilmemesi için her türlü adımın atılmasını sağlıyoruz. Fakat bunları yaparken Anayasa'nın bize verdiği yetkilerin, görev ve sorumlulukların dışına asla çıkmıyoruz" diye konuştu. "CHP'DEKİ İÇ SAVAŞ SEBEBİYLE DE OLSA YOLSUZLUK ÇARKINIZ DEŞİFRE OLMUŞTUR" CHP yönetimine seslenen Erdoğan, "Seviyeyi ne kadar düşürürseniz düşürün boşuna. Macun bir defa tüpten çıkmıştır. CHP'deki iç savaş sebebiyle de olsa yolsuzluk çarkınız deşifre olmuştur. Pisliklerin üzerini örtemezsiniz. Dolayısıyla sağa sola çamur atmayı bırakın. Partiniz içindeki bilek güreşinde bizden destek alma hinliğini terk edin. Ağzı bozuk müptezellerle, sokakları terörize etmekten artık vazgeçin. Bodoslama daldığınız çukura bizi ve milletimizi çekmeye çalışmayın. Şayet kendinize zerre kadar saygınız varsa, biraz dürüst olun, şeffaf olun. Sadece koltuklarınızı borçlu olduğunuz para babalarına değil, millete karşı da sorumluluklarınızın olduğunu unutmayın. Yaşananları, meşhur Rus yazar Soljenitsin'e atfedilen bir ifade çok güzel anlatıyor: ‘Yalan söylediklerini biliyoruz. Yalan söylediklerini biliyorlar. Yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar. Yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz. Ama hâlâ utanmadan, arlanmadan yalan söylüyorlar. Evet, hem belediyelere çöreklenmiş suç örgütünün mensupları hem de CHP yönetimi bile bile millete yalan söylüyor. Evet, gerçekleri bile bile milletin karşısında rol yapıyor, tiyatro oynuyorlar. Evet, yapılan hırsızlıkları bile bile insanları kandırmaya çalışıyorlar. Ne diyor Ziya Paşa: ‘En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun, Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın? Bir gün gelecek sen de perîşân olacaksın, Ey gonca bu cem'iyyeti her-dem mi sanırsın?' Gerçekten de birileri herkesi sersem yerine koyarak, ortadaki devasa bir yolsuzluk ve rüşvet çarkının üzerini kapatmaya çalışıyor ama nafile. Ne bu millet, ne bu devlet ne de bu yargı böyle bir kepazeliğin üstünün kapatılmasına asla izin vermeyecektir" ifadelerini kullandı. "CHP'liler, hadi bizim söylediklerimizi siyasi saiklerle dikkate almıyorlar diyelim. Tam da adeta yaşanan son hadiseleri anlatan CHP'nin merhum Genel Başkanlarından Deniz Baykal'ın 2005 yılındaki Olağanüstü Kongre konuşmasındaki tespitlerine herhalde bir itirazları olmaz" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Ne diyor merhum Baykal: ‘Siyasette dürüstlük' diyor. ‘Önce ahlak' diyor. ‘Helal-haram korkusu' diyor. ‘Kanuna karşı çıkacaksın, ahlaka karşı çıkacaksın, hakka karşı çıkacaksın, yetimin hakkına karşı çıkacaksın, her babayiğidin harcı mı bu' diyor. ‘CHP'de bir daha İSKİ benzeri skandallar olmayacak' diyor. ‘Yolsuzluklara karşı mücadelenin savcısı da olurum, polisi de olurum' diyor. ‘Gürültüyle gerçekleri bastıramazsınız' diyor. ‘Bu kadar çamura bulaşmış bir belediye başkanını taşımak mümkün değildir' diyor. ‘Sen o paranla kimi ayarlarsın bilmiyorum, ama CHP'yi ayarlayamazsın' diyor. ‘Yüksek Disiplin Kurulu üyemize içi para dolu rüşvet çantası gönderdiler' diyor. Velhasıl diyor da diyor. Kime diyor? Bir kısmı halen partide siyaset yapan CHP'lilere diyor. Tüm bunları kime söylüyor? CHP'lilere söylüyor. Peki, CHP'li yöneticiler, ortaya dökülen onca rezaletten sonra Sayın Baykal'ın bu sözlerini bugün hiç mi üzerlerine almıyorlar? 20 yıl sonra aynı sahnelere şahit olmaktan hiç mi utanmıyorlar? Yazık, inanın çok yazık." "CHP'NİN GENEL BAŞKANININ POLİSE TAŞ ATAN, MOLOTOF ATAN, BALTAYLA SALDIRAN, ECDAT YADİGARI CAMİLERİMİZE HÜRMETSİZLİK EDEN SOYSUZLARA KOL KANAT GERMESİ, MİLLETİMİZ GİBİ BİZİ DE RENCİDE EDİYOR" "Türkiye'nin ana muhalefet partisinin içine düştüğü bu içler açısı hal, bizi hem üzüyor, hem de öfkelendiriyor" diyen Erdoğan, "Halen bakın tüm medya gruplarını tek tek isim vererek şikayet ediyor. Bizi dünyaya şikayet ediyor. Benim Hazine ve Maliye Bakanımı aynı şekilde şikayet ediyor. Sen kimsin ya? Sen kimsin? Her şeyden önce senin gramın ne? Sen nasıl olur da Hazine ve Maliye Bakanımı şikayet etmeye kalkarsın? Hepsinden öte bu marjinal grupları Şehzadebaşı'na toparlayıp, orada Şehzadebaşı Camii'nin yanındaki kabristanı adeta yerle bir ediyorlar. Ey Özgür Özel herhalde senin de bir gün kabrini bu şekilde hazırlayacaklar ve senin de kabrini birileri gelip kazar ya yıkar. Bu nasıl iştir? Bu kabristanları yıkmanın kime ne faydası var? Bunu hangi hakla nasıl yapıyorsunuz? Hepsi tarih, eser olarak muhteşem eserler ve bu eserleri ne yazık ki bu ahlaksızlar, edep yoksunu namussuzlar gelip yıkıyorlar. Bunlara eyvallah etmek mümkün değil. Orada tarih yatıyor. O tarihi eserleri bu şekilde yıkmaya yeltenmek yenilir yutulur bir iş değildir. Onun için de şu anda biz yargımızla da bu işin üzerine gidiyoruz ve bu eylemlere katılanların tespitini yapmak suretiyle bu yüzü maskeli olan teröristleri tespit edip onların da üzerine gideceğiz. Türkiye'nin ana muhalefet partisinin marjinal sol örgütlerin, millete hakaret eden ağzı bozuk tiplerin, belediyeleri soyup soğana çeviren haramilerin oyuncağı haline gelmesi, bizi gerçekten rahatsız ediyor. CHP'nin genel başkanının polise taş atan, molotof atan, baltayla saldıran, ecdat yadigarı camilerimize hürmetsizlik eden soysuzlara kol kanat germesi, milletimiz gibi bizi de rencide ediyor" ifadelerini kullandı. Pazartesi akşamı İstanbul'da yaşanan alçaklıkla ilgili nedamet cümleleri kurduklarını belirten Erdoğan, "Laf cambazlıklarıyla, kelime oyunlarıyla, sosyal medyadan ahlakçılık yaparak, güya, küfürbazlarla aralarına mesafe koymaya çalışıyorlar. Bu siyaset tüccarlarına bugün şunu sormak mecburiyetindeyim: İyi de, daha düne kadar millete küfür eden kişileri, protokolde baş köşeye oturtan, siz değil miydiniz? 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde ağzı bozuk tipleri kahramanlaştıran, siz değil miydiniz? Filistin'e destek mitingine katılan insanlarımıza saldıran vandalları savunan, siz değil miydiniz? Gezi olaylarında çapulculara ‘Çiçek çocuklar' diyerek sahip çıkan siz değil miydiniz? Banka soyguncusu eşkıyaları yıllarca gençlere rol model olarak sunan siz değil miydiniz? Mehmet Selim Kiraz savcımızın katillerini övenlere kucak açan siz değil miydiniz? 85 milyonun karşısına çıkıp, yargı mensuplarımızı hem evlatlarıyla hem de ailesiyle tehdit eden siz değil miydiniz? Cumhur İttifakı ortağımıza ve onun saygıdeğer genel başkanına dil uzatan siz değil miydiniz? Milletin inancıyla, değerleriyle, kültürüyle kavgalı marjinal tipleri partinizde karar mercilerine getiren siz değil miydiniz? AK Parti'ye oy veren herkesin imha edilmesini söyleyebilecek kadar sefalet çukuruna batmış alçaklara akıl hocalığı yaptıran siz değil misiniz?" şeklinde konuştu. "PAZARTESİ AKŞAMI MEYDANA GELEN SOYSUZLUK, CHP YÖNETİMİNİN ISRARLA VE İNATLA SÜRDÜRDÜĞÜ NEFRET SİYASETİNİN BİR SONUCUDUR" Pazartesi akşamı yaşananlara değinen Erdoğan, "Millete hakaret edenlere sırf AK Parti karşıtı diye siz prim verdiniz. Siyasete nefret söylemlerini siz soktunuz. Bu milletin fertlerini yıllarca birbirine siz düşürdünüz. Bugün güya rahatsız olduğunuz kötülüğü siz sıradanlaştırdınız. CHP yönetimi olarak ‘siyaset yapıyoruz' bahanesiyle bu kötülüğü yıllarca siz meşrulaştırdınız, siz yaygınlaştırdınız. Pazartesi akşamı meydana gelen soysuzluk, CHP yönetiminin ısrarla ve inatla sürdürdüğü nefret siyasetinin bir sonucudur. Bundan kaçamazlar, bundan kendilerini ayrı tutamazlar. Yaşanan bu alçaklığın en büyük sebebi CHP yönetiminin tükenmişliğidir" şeklinde konuştu. "CHP SEÇMENİ, PEK ÇOK KONUDA BAY KEMAL'İ MUMLA ARAR HALE GELDİ" CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i eleştiren Erdoğan, "Koltuğunu borçlu olduğu vesayet odaklarının güdümünden çıkamamıştır. Özellikle son bir haftadır sarf ettiği sorumsuz söylemleriyle, oturduğu koltuğu halen dolduramadığını bir kez daha göstermiştir. Bugün söylediğini yarın inkâr eden, belediye başkalarından sürekli ayar yiyen, sürekli bir uçtan diğer uca savrulan iradesiz, aciz bir karakterle karşı karşıyayız. Biz, son bir ümitle her gün iyiye gitmesini, kendisini biraz toparlamasını, kendisine biraz çeki düzen vermesini bekledikçe Sayın Özel freni boşalmış kamyon gibi yokuş aşağı sürükleniyor. Aslında yumuşama veya normalleşme süreciyle biz işte buna çare olmaya, toksik muhalefet anlayışından siyaset kurumunu arındırmaya çalıştık. Açıkçası çabalarımızda da son derece samimiydik. Ancak muvaffak olamadık. CHP seçmeni, pek çok konuda Bay Kemal'i mumla arar hale geldi. CHP gibi 100 yıllık bir partinin genel başkanının kendini nasıl itibarsızlaştırdığını milletimizle birlikte biz de esefle takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. "ALLAH AŞKINA ‘TÜRK EKONOMİSİNE ZARAR VERECEĞİM' DİYEN BİR ANA MUHALEFET PARTİSİ LİDERİ OLUR MU?" İsrail 471 gün boyunca Filistinlilerin üzerine bomba yaydırırken siyonist destekçisi kimi şirketler için ‘boykot' kelimesini telaffuz dahi etmediklerine dikkat çeken Erdoğan, "Soykırımcılara şirin gözükmek adına olmadık taklalar attılar. Hatta insanlarımızın hassasiyetleriyle utanmadan alay ettiler. Şimdi çıkmışlar, ülkenin yerli-milli markalarını boykottan bahsediyorlar. Hoş onu da her zamanki gibi yine ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar. Sayın Özel, CHP Genel Başkanı gibi değil, hırsları ve korkuları aklını esir almış bir siyasi müflis gibi davranmaktadır. Sayın Özel'in ne tuttuğu yol yoldur; ne ağzından çıkan sözü, kulağı duymaktadır. Çıksın, cesareti varsa şu akıl ve vicdan tutulmasını millete izah etsin. Türkiye'yi uluslararası basına şikâyet etmek bir CHP geleneği midir? Ülkenizi yabancılara kötülemekten hiç mi utanmıyorsunuz? Allah aşkına ‘Türk ekonomisine zarar vereceğim' diyen bir ana muhalefet partisi lideri olur mu? Böyle bir siyasetçiden bıraktım ülkesini, milletini, kendi partisine hayır gelir mi? Böyle şuursuz cümleler kurabilen birinin akılla, mantıkla hareket ettiğine kim inanır?" şeklinde konuştu. Yaşanan rüşvet ve yolsuzluk çarkının içinde kimlerin olduğunun zamanla ortaya çıkacağını söyleyen Erdoğan, "Başı İstanbul'da olan ‘ahtapotun' kollarının nerelere uzandığı elbette yakında görülecektir. İtiraflar geldikçe, yeni deliller bulundukça, soruşturmalar derinleştikçe, biz de bazı şeyleri daha net anlayacağız. İnanıyorum ki o zaman mevcut yönetim tarafından CHP'nin nasıl tepe tepe kullanıldığını daha iyi kavrayacağız. Parayı verenin CHP'yi ve mevcut yönetimi nasıl parmağında oynattığını inşallah daha net görebileceğiz. Umarız bütün bunlar CHP'de, bilhassa CHP'nin ülkesini ve milletini seven kadrolarında bir uyanışa, muhasebeye, özeleştiriye sebep olur. İnşallah bu süreç CHP'yi bir tefekküre, bir iç sorgulamaya yöneltir ve ardından Cumhuriyetimize yakışır bir dönüşüme vesile olur. Aksi takdirde CHP, Atatürk maskesiyle hırsızlık, çağdaşlık maskesiyle ahlaksızlık, modernlik maskesiyle değersizlik, siyaset maskesiyle millete düşmanlık, sivil toplum maskesiyle provokatörlük, gazetecilik maskesiyle borazanlık yapanların kalesi olduğu müddetçe hiçbir zaman bu ülkenin ve milletin partisi konumuna gelemez. Kendi iç kavgasını Türkiye'nin demokrasi sorunu gibi gösterme kurnazlığı, CHP'ye sokakta gürültü çıkartmak için belki yetebilir ama gerçek bir siyasi teşekkül vasfı asla vermez, veremez. Her ne kadar başındakilerin bu yaklaşımdan yoksun olduğunu bilsek de yine milletimize karşı saygımızın bir gereği olarak CHP'yi aklı selime, sağduyuya, basiret ve ferasetle davranmaya davet ediyoruz" dedi. "MUHALEFETİN BİZİ HAPSETMEK İSTEDİĞİ SIĞ GÜNDEMLERİN PEŞİNE ASLA AMA ASLA TAKILMAYACAĞIZ" Bu vahim tablo karşısında galeyana gelmeyeceklerini, kışkırtmalara kulak asmayacaklarını aktaran Erdoğan, "85 milyonun kardeşliğine halel gelmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Sabrı kuşanacağız, feraseti rehber edineceğiz. Vakarı, tevazuyu, bizlere yakışan dik ve haysiyetli duruşu göğsümüzde bir şeref madalyası olarak her zaman gururla taşıyacağız. Muhalefetin bizi hapsetmek istediği sığ gündemlerin peşine asla ama asla takılmayacağız. CHP içindeki Bizans oyunlarının, kayıkçı kavgalarının tarafı olmayacağız. Hep söylediğim gibi biz işimize bakacağız. Milletimize layıkıyla hizmet etmeye bakacağız. Türkiye Yüzyılı'nı kardeşlik içinde inşa etmeye bakacağız. Terörsüz Türkiye hedefine bir an önce ulaşmaya bakacağız" açıklamalarında bulundu.

Erdoğan: "CHP'nin çağırdığı sokak çıkmaz sokaktır" Haber

Erdoğan: "CHP'nin çağırdığı sokak çıkmaz sokaktır"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İBB’ye yönelik yolsuzluk operasyonunu değerlendirerek, "Ramazan ile nevruzu birlikte idrak ettiğimiz böyle bir günde İstanbul’daki bir yolsuzluk operasyonu bahane edilerek sokaklarımızın karıştırılmak istendiğine şahit oluyoruz. Öncelikle bir avuç kifayetsiz muhterisin sırf kendi menfaatleri, rant ve yağma tezgahları bozulmasın diye milletimizin huzuruna kast etmesine, insanlarımızı kışkırtmasına, Türkiye’yi terörize etmeye çalışmasına göz yummayacağımızın bilinmesini istiyorum. Ebedi kardeşliğimizin zedelenmesine bugün kadar rıza göstermedik, bundan sonra da göstermeyeceğiz" ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in sokak çağrısına tepki gösteren Erdoğan, "CHP genel başkanını çağırdığı sokak unutmayın çıkmaz sokaktır. Hırsızlığı, soygunu, hukuksuzluğu, sahtekarlığı savunmak için mahkeme salonları yerine sokağı işaret etmesi vahim bir sorumsuzluktur. Ne hazindir ki mevcut yönetim idaresinde illegal örgütlerle kurduğu asimetrik ilişkiler, gırtlağa kadar battığı yolsuzluk, darbecilere cesaret veren tavırları, sokak terörünü tahrik eden sorunlu söylemleri nedeniyle meşru zeminde siyaset yapan bir parti olma vasfını hızla yitirmektedir. CHP’nin sadece belediyeler çökmüş haramilerle değil marjinal yapılarla ve terör örgütleriyle de arasına mesafe koyması gerektiği açıktır. Kimse kusura bakmasın. Marjinallerin peşine takılıp polisimize saldırarak, görevini yapan hakim ve savcılarımız tehdit ederek, mahkemeleri baskı altına alarak, demokrasiye ve milli iradeye meydan okuyarak, gayri hukuki yollara başvurarak bu ülkede artık hiçbir yere varılmaz. Türkiye sokakta bulunmuş bir ülke değildir. Sokak terörüne de teslim edilmeyecektir. CHP Genel Başkanı sayın Özel marjinal sol örgütlerin, belediyeleri talan eden yağmacıların kuyruğuna takılmak yerine, çevresindeki akıl sahiplerini sesine kulak vermeli, sorunlu davranmalıdır. Abdestinden şüphesi olmayanın namazından da şüphesi olmaz. Yapılan onca hırsızlığı, yolsuzluğu, ahlaksızlığı, belediyelerde kurulmuş mafya düzenini savunabiliyorsanız çıkın milletin huzuruna açıklayın. Şayet yüzünüz varsa çıkın balya balya para kulelerini millete izah edin. Bunları yapamıyorsanız bağırarak çağırarak sokakları terörize etmeye çalışarak vatandaşın huzurun kaçırmayın. Mübarek ramazanın manevi atmosferine gölge düşürmeyin. Daha sonra utanç duyacağınız eylemlere tevessül etmeyin. CHP içindeki bir avuç soyguncunun kendi meselelerini milletin meselesi haline getirmesine biz izin vermeyeceğiz. Kamu düzeninin bozulmasına kesinlikle eyvallah demeyeceğiz. Sokak terörüne bugüne kadar nasıl teslim olmadıysak, vandallığa bundan sonra da boyun eğmeyeceğiz" şeklinde konuştu.

Erdoğan'dan sert tepki: İsrail kandan beslenen bir terör devletidir Haber

Erdoğan'dan sert tepki: İsrail kandan beslenen bir terör devletidir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi'nde düzenlenen Kara Harp Okulu Öğrencileriyle iftar Programı'nda konuştu. Ramazan ayının hayırlar getirmesini temennisinde bulunan Erdoğan, "Sizlerin vasıtasıyla ülkemizde ve sınırlarımız ötesinde fedakarca görev yapan tüm askerlerimize selamlarımı, sevgilerimi gönderiyorum. Her birine vazifelerinde üstün başarılar temenni ediyorum. Yine bu vesileyle şanlı tarihimizin kilometre taşlarından olan Çanakkale Deniz Zaferimizin 110. yıldönümü kutlu olsun diyorum. Canları ve kanlarıyla, hafızalara kazınan direniş kıyamıyla, Çanakkale'de destan yazan şehitlerimizin tamamını kemali edeple yad ediyorum. Başta Anafartalar Kahramanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, mustahkem mevki kumandanı Cevat Paşa'dan Yarbay Selahaddin Adil Paşa'ya, kahraman ordumuzun tüm komutanlarını saygıyla anıyorum. Anadolu'nun ve gönül coğrafyamızın dört bir yanından gelerek, devrin zalimlerinin karşısına dikilen düveli muazzamanın müstevlilerine geçit vermeyen tüm kahramanlara Rabbimden bir kez daha rahmet diliyorum. Aziz vatanı düşman çizmelerine çiğnetmeyen, o demir çemberi göğsünde kırıp parçalayan tüm kahramanlarımıza bir kere daha şükranlarımı sunuyorum. Rabbim şehit ve gazilerimizin emanetine hakkıyla sahip çıkmayı, istiklal ve istikbal sancağını bundan sonra da aşkla, şevkle, gururla dalgalandırmayı bizlere de nasip eylesin diyorum" dedi. Çanakkale Zaferi'nin, Balkan Harbi'nden ve üst üste gelen ihanetlerden yorgun düşmüş, işgalci güçlerin hasta adam olarak gördükleri bir milletin yeniden şahlanışının, yeniden dirilişinin müjdecisi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Genciyle, yaşlısıyla, kadını ve erkeğiyle el ele, yürek yüreğe verip zaferle taçlandırdığımız Milli Mücadelenin fitili Çanakkale Zaferi ile ateşlenmiş, bu zafer milletimize taptaze bir kıyam ve diriliş ümidi aşılamıştır. Milletimizin hücrelerine işleyen şehadet bilinci, İstiklal Harbinde tüm ışıltısıyla bir kez daha parlamış, dünyanın diğer milletleri için mümtaz bir mücadele örneği teşkil etmiştir" şeklinde konuştu. "Ülkemizi hedef alan sinsi planları, hain emelleri, karanlık senaryoları arkasında kim olduğuna bakmadan tek tek yırtıp atıyoruz" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kore'de, Kıbrıs'ta ve daha pek çok yerde Mehmetçik'in sergilediği vakur ve erdemli tavrın, milli kimliğimizin tarihe düştüğü birer eşsiz not hükmünde olduğunu belirterek, "Merhameti ve merhameti kadar mücadelesiyle de örnek bir ecdadın ahfadı olmaktan hepimiz iftihar ediyoruz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "110 yıl önceki hayasız akınları nasıl bozguna uğratıp vatanımızın birliğini milletimizin dirlik ve kardeşliğini temin ettiysek, bugün de aynı azim ve kararlılıkla mücadelemizi sürdürüyoruz. Ülkemizi hedef alan sinsi planları, hain emelleri, karanlık senaryoları arkasında kim olduğuna bakmadan tek tek yırtıp atıyoruz. Devletimizin payidar, milletimizin ebediyen muzaffer ve muvaffak olması için ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyoruz" dedi. Türkiye'nin Avrupa ve Orta Doğu başta olmak üzere dünyayı etkisi altına alan değişim fırtınasını en hazırlıklı karşılayan ülkelerden biri olduğunu dost düşman fark etmeksizin herkesin ikrar ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Son dönemde uluslararası basında ülkemizle ilgili çıkan değerlendirmeler Türkiye'nin başarılarını açıkça teyit ve tespit etmektedir. Daha 3-5 sene öncesine kadar bizi kıyasıya eleştirenlerin çoğu şimdi bize hak vermeye başladı. Suriye ve Filistin'de takip ettiğimiz insani, vicdani ve onurlu politikaların ne kadar isabetli olduğu bugün herkes tarafından açıkça dillendiriliyor. Rusya Ukrayna arasındaki savaşta ilk günden beri izlediğimiz dengeli tutumunun doğruluğu çok daha iyi anlaşılıyor. Aynı tutumu Libya'dan Sudan'a Somali'den Karabağ'a Balkanlar'dan Doğu Akdeniz'e pek çok yerde görüyoruz. Gazi Mustafa Kemal'in yurtta Sulh Cihanda Sulh ilkesini daha adil bir dünya mümkündür şiarıyla birleştirerek girişimci bir dış politika tasavvuruyla Türkiye'yi küresel bir oyuncu haline getirdik, getiriyoruz. Ülkemiz içinde bazı çevreler halen kabullenmese de doğru zamanda hayata geçirdiğimiz doğru stratejimiz sayesinde bugün Doğu ve Batı ile eşit ilişkiler geliştirebilen, küresel adaletsizliklere tepki veren, milli politikalarını her şart altında uygulayabilen, çıkarlarıyla değerleri arasında tercih yapmak mecburiyetinde kalmayan bir Türkiye gerçeğine kavuştuk" açıklamasını yaptı. "TÜRKİYE YÜZYILI'NI ADIM ADIM İNŞA EDEREK MİLLETİMİZİN AZMİNİ ŞEVKİNİ, CEHDİNİ KIRAN ENGELLERİ TEKER TEKER KALDIRIYORUZ" Gençlere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı'nı adım adım inşa ederek milletimizin azmini şevkini, cehdini kıran engelleri teker teker kaldırıyoruz. 15 Temmuz gecesi milletimizin namusunu emanet ettiği silahlarla devletimizi işgale yeltenen FETÖ'cü alçaklarla mücadelemiz ihanetin arkasından geçen yaklaşık 9 yıla rağmen hız kesmeden devam ediyor. Finans desteği ve elaman havuzunu önemli ölçüde yitiren bu şebeke Pensilvanya'daki elebaşının ölümü sonrasında çöküş dönemine girmiştir. Tıpkı hain elebaşı gibi örgütün de son nefesini vereceği günler yakındır. Aynı şekilde 40 yıldır başımıza musallat edilen terör belasından ilelebet kurtulmak için de yoğun bir çalışmanın içindeyiz. 85 milyon vatandaşımızın tamamının kardeşlik şuurunu perçinleyecek, müreffeh geleceğini güvence altına alacak iç cephemizi güçlendirecek Terörsüz Türkiye hedefimize doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Bölgemizin hasretini çektiği, kalıcı barış ortamına kavuşmasını sağlayacak bu çalışmaların neticelerini inşallah yakında göreceğiz. Bizim gayemiz son iki asırdır, kimi zaman etnik, kimi zaman mezhebi fay hatları üzerinden sahnelenen planları tarihin çöp sepetine yollamaktır" dedi. "Derdimiz huzurdur, kardeşliktir, muhabbettir, kader ve gönül birliğini bu topraklarda ilelebet hakim kılmaktır" diyen Erdoğan, "Allah'ın izniyle bu amacımızda da muvaffak olacağız. Burada Şunu çok açık ve net söylemek isterim. Arz-ı mevut hezeyanıyla coğrafyamızı kana, gözyaşına ve zulme boğmak isteyenlerin sonuna kadar karşısında duracağız. Bir asır evvel olduğu gibi, istilacı heveslerle coğrafyamız üzerinde ameliyat yapmaya yeltenenler karşılarında Türkiye'yi bulacaklardır. Siyonist rejim, dün gece Gazze'ye düzenlediği vahşi saldırılarla masumların kanından, canından ve gözyaşından beslenen bir terör devleti olduğunu bir kez daha göstermiştir. 331 masumu düşünebiliyor musunuz. Bir sahur vaktinde bu siyonist rejim soykırım yaparak katletmiştir. Çoğu çocuk ve kadın, akşam aldığım haberle, 400'ün üzerinde kardeşimizin şehit edildiği vahşetin sorumluları döktükleri her damla kanın hesabını vereceklerdir. Bugün masum çocukları, bebekleri, kadınları yakan ateş bu şımarıklıkla, bu cinnet haliyle, bu pervasızlık ve küstahlıkla devam edilirse, elbet bir gün çırayı tutanları ateşe benzin dökenleri de saracaktır" ifadelerini kullandı. "KATLİAMLARIN DURMASI, SÜKUNETİN TESİSİ VE ATEŞKESİN TEKRAR SAĞLANMASI İÇİN DİPLOMATİK ÇABALARIMIZI ARTIRARAK SÜRDÜRECEĞİZ" Türkiye olarak bu mübarek günlerde Gazzeli mazlumların ve Filistinlilerin yanında olduklarının altını bir kez daha çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Katliamların durması, sükunetin tesisi ve ateşkesin tekrar sağlanması için diplomatik çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz. Milletimizin medarı iftiharı kahraman ordumuz eriştiği yüksek caydırıcılık kapasitesiyle küresel düzeyde müessir bir güç haline geldi. Son dönemde yaptığımız yüksek teknoloji hamlesiyle yerlilik oranını yüzde 20'lerden yüzde 80 seviyesinin üzerine taşıdığımız savunma sanayi alanında parmakla gösteriliyoruz" açıklamasını yaptı. Kendi mühendislerimizle ürettiğimiz İHA ve SİHA'larımız, yerli uçak ve helikopterlerimiz, gemilerimiz, denizaltılarımız ve daha nicelerinin, Türkiye'nin güvenlik mimarisinin ulaştığı seviyeyi ortaya koyduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: "Savunma ve havacılık ihracatımızı 2024 yılında bir önceki yıla göre yüzde 29 oranında artırarak 7 milyar doların üzerine çıkardık.Son 10 yıl içinde 185 ülkeye 230 çeşit savunma sanayi ürünü ihraç ettik. İnşallah kısa bir zaman içerisinde ikinci uçak gemimizi de yapıyoruz yapacağız. Sadece geçtiğimiz yıl toplam değeri 10 milyar doları aşan sözleşmelere imza attık. 180 farklı ülkeye ihracat gerçekleştirdik. İnşallah bu sene çok daha yüksek rakamları yakalayacağız. Kahraman ordumuz Afganistan'dan Somali'ye, Irak'tan Kosova'ya, gönül ve kültür coğrafyamızın dört bir yanında barışa katkı sunuyor. Desteğimize ve kardeşliğimize ihtiyaç duyulan her bölgede dostlarımızın yanında olmayı bundan sonra da inşallah sürdüreceğiz. Bu süreçte en büyük dayanaklarımızdan biri Türk Silahlı Kuvvetlerimizdir. " Orduyu güçlendirmek, caydırıcılığını artırmak, imkan ve kabiliyetlerine yenilerini eklemenin önümüzdeki dönemde de öncelikleri olacağını dile getiren Erdoğan, "Şurası da son derece önemlidir. Üzerine titrediğimiz ordumuzun dedikodular üzerinden yıpratılmasına, kimi kendini bilmez siyasetçiler tarafından örselenmesine izin vermeyiz. Kimden gelirse gelsin, bu tür hadsizlikler karşısında ordumuzun ve komuta kadememizin her daim yanındayız. Disiplini, cesareti ve fedakarlığıyla bilinen Türk Silahlı Kuvvetlerinin her ne suretle olursa olsun bu vasıflarının zedelenmesine de göz yummayız. Disiplin, vakar ve iman kahraman ordumuzun kahraman mensuplarının en önemli özellikleridir. Kimse bunları halel getiremez ve getiremeyecektir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev üstlenen her bir evladımız, kardeşimiz, arkadaşımız da askerlik mesleğinin temel prensipleri olan bu hasletlere sıkı sıkıya sahip çıkmalıdır. Siz değerli harbiyelilerin de gerek eğitim, gerekse göreviniz boyunca bu değerlerden asla sapmayacağına inanıyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başkomutan olarak kahraman ordumuzun asil mensuplarıyla her zaman kıvanç duyduğumu bilmenizi istiyorum. Sözlerime bu düşüncelerle son verirken Çanakkale Deniz Zaferimizin 110. yıl dönümünü tekrar tebrik ediyorum, şehitlerimizi, gazilerimizi bir kere daha rahmetle, minnetle yad ediyorum. Rabbim sizlerle birlikte tüm askerlerimizi korusun, kollasın, yolunuzu da, bahtınızı da açık eylesin diyorum. Gönül elçilerimiz olarak gördüğümüz misafir öğrencilerimize de aynı şekilde Rabbimden üstün başarılar temenni ediyorum." Şeklinde konuştu.

DEM Parti’den Erdoğan’la görüşme mesajı! Haber

DEM Parti’den Erdoğan’la görüşme mesajı!

DEM Parti Eş Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, MHP ve AK Parti yetkilileri ile görüştükten sonra Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sezai Temelli ile birlikte açıklama yaptı. Bakırhan, "Toplumun diğer dinamikleriyle görüştük. Bu görüşmelerde elde ettiğimiz bilgileri, bulguları da her iki partideki heyette paylaştık, onlara ilettik. Yapmış olduğumuz görüşmelerde, gezilerde halkın ortaya koymuş olduğu düşüncelerde demokrasi ve hukuki adımların atılması en öncelikli talepler ve sorulardı. Bunu da görüştüğümüz partilere ilettik. İnsanlar güven ve güvencenin sağlanması konusunda çok yoğun talepler ileri sürdüler. Biz de bu sürecin selametle yürümesi için güven verici adımların, sürecin ilerlemesine uygun gereklerin yerine getirilmesi gerektiğini her iki partiyle de paylaştık. Adımların atılması halinde aslında Türkiye'nin hem küresel hem bölgesel düzeyde karşı karşıya kaldığı listelerden çok kolaylıkla, çok rahatlıkla korunabileceğini belirttik. Bu meseleleri tartıştık. Yine bu sürecin rahat bir şekilde yürümesi için gerekli olan kimi gerekleri anlatırken sayın Öcalan'ın çalışma ve iletişim koşulları düzenlenebilir dedik" ifadelerini kullandı. Hatimoğulları ise, Bahçekli’nin açıklaması ve PKK’nın kongresini yapmasına ilişkin soru üzerine, "Sayın Bahçeli'nin evet dün yaptığı açıklamayı hep beraber takip ettik. Bugün de Milliyetçi Hareket Partisi'ni ziyaret ettiğimizde kendisinin de dün basın yoluyla iletmiş olduğu mesajını MHP heyeti bizlere de bir kez daha aktardı. Biz buradan bir kez daha Sayın Bahçeli'ye geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Acil şifalar diliyoruz. Sayın Bahçeli'nin ifade ettiği başka partilerin de ifade ettiği PKK'nin silah bırakma meselesi. Bu konuyu biz hep beraber sizler basın emektarları da gayet yakından takip ediyor. Sayın Öcalan çağrısını yaptığı zaman bu sürecin nihayete erdirilebilmesi, PKK'nin kongresini toplayabilmesiyle ilgili kendisine düşen görev ve sorumlulukları bizlerle paylaşmıştı. Biz bunu kamuoyuna da paylaşmıştık. Aynı şekilde kendi örgütünden doğru kamuoyuna yapılan açıklama, koşulların oluşturulmasıyla ilgili özellikle şu an sınır ötesi operasyonların bir kısmı hala devam ediyor. Bir güvenlik meselesi olarak ifade ediyorlar. Güvenli ortamının sağlanması, güvenlik konusunda kaygı duyulmayacak koşulların sağlanmasıyla birlikte PKK'nın kendi çağrısını yapacağını, kongre çağrısını yapacağını biz de kamuoyunda yaptıkları açıklamaları da izledik. Sayın Öcalan'ın kongrede üstleneceği rolle ilgili hem kendi örgütünün hem kendisinin yaptığı açıklamalar çok paralel. Kendisi bizim 27 Şubat'ta İmralı'daki ziyaretimizde çok açık ifade etti. 'Kongreyi toplayabilecek güce ve bu kararı aldırabilecek güce sahip olan benim' demişti bize. Bunun için de kendi örgütüyle iletişim kanallarının açılması, kendi örgütüne kongre toplayabilecekleri bir zeminin oluşması bakımından önünün açılması gerekiyor" diye konuştu. Hatimoğulları, kayyum konusundaki soruya, "Ohal döneminde ihdas edilmiş bir kanuna dayanılarak ve aslında anayasada karşılığı olmayan bir kanuna dayanılarak bugüne kadar kayyum atamaları gerçekleşti. Elbette biz bu konudaki görüşlerimizi her iki siyasi partiyle de bugün görüştüğümüz hem AK Parti hem de MHP'yle bu Türkiye'nin demokratikleşmesi bağlamında kayyum konusu da gündem konularından biriydi. Bununla ilgili biz elbette net bir yanıt aldık diyemem kendilerinden" ifadelerini kullandı. Hatimoğulları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konu ile ilgili görüşlerinin önemine dikkat çekerek, "Bu konuda devletten ve yürütmenin başı olan Sayın Cumhurbaşkanı yürütmeyle beraber bu konuda pozitif adımların atılmasını beklemekteyiz" diye konuştu. Cumhurbaşkanı ile görüşmeye ilişkin soruya Hatimoğulları, "Çok büyük bir olasılıkla bayramdan sonra Sayın Cumhurbaşkanı'yla da bir görüşme gerçekleşecek" cevabını verdi.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Söz Bursa En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.